26 Haziran 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

26 Haziran 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n © ie di i : g 5 © el | E | den Üni js “ | ef p Taklit, san'atin Alfadesidir. San'- * taklit ile başlar, fakat bundan i kurtardıktan sonra San'at üni alır, Tabiat ve üstadı kopye tilmiz, ne zaman bu tesiri al. tada kaldığı kuvvetlerden yakası İyırabilirse ona o zaman san'atkâr ir. Her devrin böyle (kudretli #watkârlar ve bir sürü de bu kud- Veli san'atkkârların mukallitleri var- » Bu asırların kalburunda temiz. w taklitciler sahte mal çıkaran bi çabuk tapu atarlar. San'atkâr, tesiri altında urtarıp, hür k bir telebenin r olgunun © mezidir. Her kendine yip te bağl in kalmanın san'at sahip olmarmaktan v yok; İn kalmak, benzemek NE taklit ayrı ayrı 4 değildi k an taklitçilikle, gay İzamen yapı ; bk k Rüuri taklitçilik arasında zerrece Adli gürümdür «le fakat ki cinay Muhaffefesi san'a larr bar affetmez. San'atin dikkati müs: Be A, sekri hal ile işlenmiş san'at eümleri zanan denen adil bir hâ- nin ter-yiz kabul etmez hükmü- 4 bedi pranga bent mahkömür ir, #müt-veccihtir. Saikai muhab. Elif NACİ a seti Hindistan şairlerin ie» bir kadının yazdığı şürin *cümesi, Hayat yin nemalanan bir tohumu İran hayatı selâmliyorum İagiun biri havada, biri yerde &çeri bilinmiyen kolu var- işe ya daima görünür ve da- iş Mgerizandır. Ben gelen haya i m giden hayatı selâmlıyo- 1 Faş olunan hayatı da, giz Men hayatı da selâmlıyorum. yBir dağ gibi asılıp kalan ha a, Ve çarpan kabarup taşan İyi denizinin hayatımı selâm- m Bİr nilüfer çiçeği kadar narin bir yıldırım kadar sert olan Ağ selimlıyorum: 5 taş, Birr tarafı zulmette, bir ta- Işıkta kalanı insan dimağın dit olan hayatı selâmlıyo- Man, Evde geçen hayatla, evin dı İki geçen meçhul hayatı Ki tsilyorum. Neşe ile dolu ha *, ıztırapla yorgun düşen Yatı, ebediyen haraket eden İş, Jatı, âlemi sükünete sürüklü yatı, derin ve sessiz ha- dalgalarla güğreyen haya İâmlıyorum. Nal Mehmet Nurettin iy“ ı. Sinopta çıkan “Gö- “$n mecmuasının 3ün İşl nüshasından: tarumar ta rüzgâr kapılı evin kızları tlar, el ele veren bulutlar. İevinçler, hulyalar etekle- inde gizli rüzgârlar etekle- rinde Meciyorlar bahar vw Cenuba doğru uzanı- Bu da, Tüzgâr kapılı evin kızları, 8, mefküre, emelhızları, yüzündeki (o bütün yıldızları çağırı- yorlarıı Ahmet Kutsi çağırıyor, kaldığı | bem- | değil | San'atın bütün şubelerinden bah- setmeme imkân yoktur. San'at hu dudu içine kabul edilen edebiyattan söyle bir bahsedelim. he Modern cemiyette modern aris. tokrat, modern burjuva, modern de- nıfların da kendi hayatlarını taze bir deri gibi kaplayan san'atları, fikirleri vardır, Hangi san'atın derisi kaldr- İ | | Sadri Etem B. rılsa, altından san'atın mos mor da- marı, adeleleri, kemikleri meydana çıkar. Büyük harbe kadar kökleşen san'at cereyanlarını bir tarafa bera- kalım, 914 te evinden çıkan adam | 918 de evine dönen ayni adam değil | di, Harp sınıfların kadrolarını değiş ördü, Sınıfların şuurlarında değişik» likler yaptı. Bütün san'at bedenleri derilerini değiştirdiler. Klasik san'ati, klasik adamın kla- sik olmayan oğlu bozdu. Harbe git- miyen ihtiyar nesil an'anesine se dıktır, Harbe giden ve dönen nesil knidelerin düşmanıdır, Büyük har bin gübreliğinde yetişen harbe gide İ sneyen nesil tamamile yeni... Harbe gidenler, harpten sonraki | çocuklar harbin psikoloji üzerindeki tesirlerinden müteessirdirler.Harbin ilim ve teknikte yaptığı yenilikleri şuurlarıda hissettiler. İlmin ve ekni ğin inkişafı kökleri harpten evvelki zamanlara kadar çıkan bazı san'at cereyan larına kuvvet verdi, Meselâ (Rimbaud )nun serbes mazmı, (Vİ man) ve İtalyan © Fütüristlerinin san'at telâkkileri yep yeni şekiller aldılar. ... Modern san'at cereyanlarının şek le nit müşterek hatlarını şöyle hu- lâsa etmek mümkündür: 1 — San'atı şeklin verdiği esaret ten kurtarmak, şiire hakiki hüviyeti ni vermek şiiri vezin, kafiye gibi ka buklardan kurtarıp halis şiiri orta- ya atmak. 2 — Şiirin rüviyet zaviyesini ge- işletmek, Onu tâ inkostiyana ka- dar indirmek. 3 — Şüri mantıkın ve zekânın ©- saretinden kurtarmak san'atı doğru dan doğruya Affektif bir şekilde du yutmak, 4 — Nesirde cümleyi mantıka gö ce değil, ruhun akışına göre tanzim etmek. Umumi prensiplerini hulâsa etti- Zimiz modern san'at cereyanı, oa- İ acı, kübik, sürrealist, popülist mek: | | teplerini ve bunların yanında prole- | tarya edebiyatını ihtiva ediyor. Bütün bu burjuva edebiyat cere. yanları san'ata menşe olarak ken- di ferdi varlıklarını, ve bu ferdi var hığı takviye eden psikolojiye el uza” tiyorlar, Dadacıların hareket noktası, san?- at: sadece his: halinde kabul et mekdir. Şu. his © | Hakikaten harbin rında yaşayan insan en tabii şey hafızası, içim istenecek ni unutmak ih. mokrat, modern işçi vardır. Bu sı. | dünyayı, cemiyeti kıymet hükümle. İ önün zıttrna olarak | saymak istemiyor. MİLLİYET i ul SİA SANAT <5 bw0j) Bir ».5 anne SAN'AT | a | 2 Modern san'at nedir? Sadri Etem beyin fikirleri tiyacından başka bir tey olamazdı. ... Sürrealistler bütün medeniyeti tekniki, zekâyı, sadece cinsi hisler- le izah eden belden aşağı bir felsefe | Çünkü nefsine, düşkün sınıflar artık rini ancak belden aşağı bir felsefe ile izah ederek devrin tereddisine bir fikri çeşnisi vermek istiyorlar, .. Kübik edebiyat, ne kadar içtimmileşm * mimari kuvvetli ba da ndividünlist ola e ürette yerini yapmışsa vak kaldı.Çünkü o, let, cemiyeti Çinli edi geçirilen demir farz büyük ku veti tedailerdir .w Ham zengi büyük bur- lözeni, | in han getiren, ice: juva olan adam çünkü onun da kalın e tel göbeğinin keyfini da, katıla güldüren, katılar ğlatan bir Bu | kaba san'at söz de demokratlır adı | da hallıçıdır, s.* İrtica ta kendisi olan (Neokla- sizmi) modern cereyanlar arasında on'atı vardır Halbuki bugün kitle halinde ıstı- rap çekenler var, Bu dert dünyanın her tarafında memleket memleket, şehir şehir, kapı kapı dolaşıyor. Ya ni san'at için, İnsan ve tabiat, hassa siyetten başka bir mevzu çikiyor: Cemiyet. Çünkü derdin oradan gel diği malüm.. Mehtaptan bahsedene dön ba- kımyoruz. Insanı fert olarak çok iyi tanıyoruz. Fakat (o bilinmeyen, ber gün yeni bir dertile karşımıza çıkan cemiyet mistik bir kudretle ruhları ariyor. Modern hayat şartları da cemiyeti san'ata hükmettiriyor. Kü- bik mimari bir taraftan hendese zev kinin, bir taraftan da cemiyetin bu- günlü ikteadi. şartlarının netice sindedir. Onun istediğim vuzuh, ve yeni adamın gayesi yeni bir cami- yet halketmektir. Bu san'at şekil i- tibarile modern san'a cereyanlarile birlikte yürümekle beraber nuhteva itibarile onlardan ayrılıyor. Geniş bir şekli hürriyeti içinde mümteva birli muhafaza ediyor, Konstrük İ tüviem bir ziya menşüru gibi parıl. diyor. Ben, bunun şaşmayan bir yol ol. duğuna kaniim, çünkü orijinalite en büyük orijinalitenin arkasından dertlerimiz külevi. Orijinalite (Ben) de reğil (Biz) dedir, Onu © keşfet- mek lâzamdır. Zanederim asıl san'at da en büyük orijinalitenin ariesm- dan koşandir. Sadri ETHEM “Rar. Vedat Nedim Beyin modern sınat hakkındaki fikirleri Vedaf Nedim &. Modern san'at, o “Ankakuşu,, ile “Muz, un çiftleşmesinden doğma bir nevi nebati mahlüktur.! Dr. Vedat Nedim Görüş Sivasta intişar etmekte olan “Görüş,, mecmuasının üçüncü nüshası çıkmıştır. Şair Ahmet Kudsi Beyin gayet güzel bir şi- irini, Muhiddin Sebati Beyin âbideler hakkındaki gayet vu- kuflu bir yazısını ve diğer Kıy- metli ilim ve san'at makaleleri- | rice Dekobra meselesine gelelim. | veFransızca asılların aynen yazılma CUMA PEN EE EŞy İBir anket münasebetile Muhataba göre “lisan Selâmi İzzet 8 meslekdaşıma vekâlet kabul u madur bilmem. Bu fisebilillih deruhte ede- Edebi davalarda etmek doi tehlikeli ii nin basamaklarında o dolaşıyorlar. | yek bana karşı vaziyet aldığınızı gö- | bir ihülâlcinin derisi ile ve itina ile | rünce sevindim, Çünkü mühata- bim, çok şükür tanıdığım, görüştü güm ve kudretinin derecesini güm bir dosttar. Anket münatebetile bana ve nimle beraber bir kaç isme sahibi in yaptığım ru galiz bula | Yazdığım makalede pek sakin ol- madığımı itiraf ederim. Fakat & zim Selâmi İzzet Bey, yapılan hü. cuma göre bu mukabele zanettiiği- niz kadar şiddetli olmasa gerek. Ringa çıkıp döğüşmeye * hazırla- nan bir hasma balo kıyafetile karşı durmak mümkün müdür? İyi ve fena Türk lisanına yirmi cilt eser vermiş bir adamı Aksaraylı Pembe hanıma bönzeteni ben paçav râya gevirmezsem haklanı verme miş oluram. Arapçama'da bir kulp takmıyaca- ğınızı bilsem size; “Kellimümase alâ kaderi ukulihim” sözünü hatırlatmak isterim. Bakın sizinle nasil tatlı konuşu- yoruz ve bu şekilde daima konuşa- biliriz de.. Fakat azizim, tatlı uykun da seni kaba etinden ısraytathta kurusunu yakaladığın zaman: — Ey güzel mahlök;” besi incit- meden muradın nedir. Ö şirin ağzı- na yazık değil mi ki beni, ısmrmak zahmetine katlanıyor. Diye bırakır imisın, yoksa kafası- nı ezer misin? İşte bu mesele böyle olmuştur azizim, Hani konyalının dediği gibi: Biz helva demesini de biliriz, hal. va demesini de. Yeter ki erbabını bulup ta helva dyebileli Hani Ziya paşa: Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. demiş ya, hattâ haddini aşıran, lâf ni taşıran olursa onun da halkını bu şekilde vermek caizdir. Vaktile Ahmet Mithat. efendi Babsâli caddesinde muharrirleri dö. vermiş. Ben öyle zanmediyorum ki lisan ve nezahat noktasından Ba. bıâli'nin bu statüko'su değişmemiş. tir. Şimdi biraz da şu asıl ismile Mau- Eski ve yeni harflerin farkından ması o kabahatinden bu muharririn ismindeki (De) nün asalet mukabili (De) olmadığını yazıyorsunuz. Kuvvetli bir müdafaa içinde böy- le zayıf ve günahı muharrire ait ol- mayan bir çürük ip ucu ile makale. nizi bağlamanız: size yakıştıröma- dım. Benim bildiğim Selâmi İzzet Bey mugalatayı ancak mizah sahife. lerinde yapar. (Maurice Dekobra) yı daha anlamak meselesine gelince üslüba. mu pek sevdiğim bu muharririn da- ha imeşhur olmadan yazdığı ve hat- tâ yeni kitaplarındaki Tistede ismi olmayan eserleri de dahil olmak üze re diyebilirim ki hepsini okudum. Birini adapte ettim. Son yazdıkla- rından (Les Tigrez parfümâz) sini tercüme ettim. : Maaniafih Avrupa, lisanile, medeni yetile, hayatile bizden daha o Kadar uzaktır ki benim de, sizin de; hepi- mizin de anlıyamadığımız pek çok tarafları vardır. Ne yapalım, bep be raber anlamaya çalışacağız değilmi? Hürmetler azizim. BURHAN CAHİT Hız On beş günde bir Ankarada çıkmakta olan (Hız) gazetesi- nin üçüncü nüshası kıymetli ya salar, muhtevi olduğu halde in- RAN | vermiştir. Bu kitapların derileri | dir. 1931. Dünyada neler oluyor? İnsan derisi Bir insan derisi #şhibi hayatta iken emsalsiz bir kıymettedir. Fahat ölünce toprakta çürür. Şimdi Avru- pada insan derisinden, ticari maksat In istifadeye kalkanlar. bile görül. mektedir. Bu şeytan fikrin onlara nereden geldiği malüm değildir. Belki de ba- Zi müzelerde insan © derisi ile teclit edilmiş kitaplardan. Meselâ Pariste Karnavale müzesinde 1789 da ölen Yapılmış bir kitap vardır. Filadelfiya hastanesinin kütüpha- | ckton tarafından | e edilmiş ciltleri insan derisin- | tı kitap vardır. Bu kitaplardan birinde doktorun şu dl yazısı okurutaktader. “Bu tab. Filadelfiya kastamo: eden 'hiise Maria 1. nin derisi ile & Bu yirmi mesinde ise Dr. hedi den layan o bizzat Dr. Ste Bu deriler tapkı d zemektedir. farkını anlamak içi ti işlerinde mutahnset olmak 4 Kamil Flamaryonün da kütüpha İnsan de-| risinden müzedeki kitap Bardaki insan derisi mesinde böyle bir kitabı vardı ve cil di kendi hürmetkârlarından bir ka- dının vasiyetnamesi | mucibince, öl- dükten sonra derisi alınarak yaptırıl mştu. Halbuki şimdi Paris barları, fiat tarifelerinin yanma insan derisini yüzerek ve içini doldurarak korkunç tezyinat yapmaktadırlar. Selânikte Hiristiyanlarla Museviler geçinemiyorlar Selânik 24 (A.A.) — Hü- kümet memurları, halkı: Ya- hudi tacirlerini boykot etme- ğe davet eden talebe cemi- yeti mensupları arasında bü- üm sürmekte olan galeyan dolayisile vukuu melhuz kar- gaşalıklara mani olmak için daha sabahtan bir takım tedbirler -a'mıştır. Bazi s0- kaklarda hıristiyanlarla mu- seviler arasında vukua gel. miş olan arbedeler pek o kadar ehemmiyetli değildir, Makedonya valisi M. Gona- tas, neşredilen beyanname- lerin toplenmasını ve neşre- denlerin tevkifini emretmiştir. “alıkçılar arasında Roma 24 (A.A.) — Popo- lo d; Roma gazetesinin Ca- İ yoktur | B İ Muhabir mektuplar Taj Mersinde Türkçe bil- meyen fellahlar.. . Asırlarca ihmal edilen bu vatan- daşlara Türkçeyi p : Mersinin hakiki resini olduğu gi Türkiy 'azın bir dereceye kadar havası cak ve raki sabahtan ama kad bir deniz al buz köfidir. olurum da, in ârı ve fabrikaların me ları imzanı ferahlandırmağ Maheza sıkıntı ve hissolunduğu zamanlar, herkes gör ylalara giderler. Bura idetli zamanla n bir buhar taba. kası şehrin üzerine çöker ve nefer almak kabil olamaz!,, diyorlar. Bon de diyorum ki bu kadar güzel ve zen gin bir şehirde oturanlar © kadar cık bir cofaya tahammül etmelidir. ler. Zira gülün dikenine katlanmak lâzımdır. Mersinde şayamı dikkat dört si- n en ziyade Refik ve Rifat Bu dört harp arkadaşı hizmeti vataniyelerini bir arada yapmışlar, muharebeden sonra da biribirinden ayrılmamışlar dır.£ Bunlar Mersinin en ferahfeza bir mahalli olan belediye bahçesini tutarak ortalığı şenletmişler, ve bü tünMlersin halkının hoş bir vakit ge çirmesine imkân bulmuşlardır. Mer sindeki sinemayı da yazlık ve kışlık olarak idare eden bu candan arka- daşlar tahmil ve tahliye işlerinde de ameleleri çalışırmaktadırlar. İştiraki mesâide ve hüsnü imtizaç hususla. rında karikulâde bir muvaffakiyet gösteren bu gençlerin beşinci bir tano'dan istihbarına göre iki. balıkçı kayığı Stazzo açıkla- im ga bordo;a gelmiş- lerdir. e Balıkçılar arasında balığı mebzul bir mahallin işgali yüzünden kavga çık- mıştır. 5 kişi ) Bir tarafın diğer esir aldığı bir balıkçı denize atılmıştır. Bir deli Roma 24 (A. A.) — Mes- sagero gazetesinin Bolzavs" dan istihbarına nazaran harp malüllerinden birisi iki arka- daşını balta ile öldürmüş ve yattıkları yatağı ateşe ver- Bir kayık devrildi 4 kişi boğuldu Roma 24(A.A.) — Gaze- telerin Pa'mi'den istihbarına göre, bir takım, delikanlılar amil olan bir kayık, hamu- inin ağırlığından dolayi murları RE eri mıştır. . ailelere mükâfat Roma 24 (A.A.) — Gaze- telere nazaran Roma valisi önümüzdeki seneden itibaren 5 sene için 6 tevellüt mükâ- fati ihdasına karar vermiştir. Bu mükâfatlar 4 evvelki sene zarfında en aşağı 3 çocuğu olmuş olan silelere verilecek- tir. Bu mükâflar küçük ev- lerden, o binalardan O ibaret olup bususi bir komisyon marifetile meccanen teslim öğretmek lâzı Mersinde hastahane caddesi m | müdiri Hak tisâl ahengin rdır.. ahalisinin, mubhtetif Tisan hlüt bi uzvu olan liman işletz kı Bey de bu şay kiymetli Mersii ri ise de, burada ler ve Türk camiası olduklarından bu. gün Türklerden ayrı ve gayrıları yoktur ve kalpleri de bir Türk gibi çörpmaktadır, Bu muhterem vatan- daşlar, Türklerin kara günlerinde Mücabedei cepheler alarak vatan menafii âliyesini can ve başlarile müdafaa etmişlerdir. Eğer bunların türkçeden başka li- sanlaria konuşmaları bir kabahat is6 bu kabahat kendilerinin değil, asır- lardan beri bunları idare etmiş olan münhedim Osmanlı hükümetinindir. Tabasmı bu derecelerde ihmal edip te lisan ve kıyafetlerini düzelteme- yon ve dimağlarma Türklük aşısı yapamayan bir idarenin bakiyei en- İkazı elbette ki böyle yamalı bohça- lara benzer, Binaenaleyh kendi dille rini konuşan bü muhterem ballı mı e hakkımız yoktur. Biz bundan sonra bunların çocuklarını kendimiz gibi yetiştirmeğe muvaf- fak olursak bize kâfidir. Bu meyan da bizemal olmuş olan babalar da yavaş yavaş bize ısınarak Türkçem zi seve seve öğrenir ve konuşurlar. Adana ve Mersin vilâyeti fel. lahlarının, ziraat ve ticaret hususlar rında vatanımıza yaptıkları hizmet çok mühümdür. ! milliyemizde Ragıp Kemal “Los Angeles,, Amerikan kabili sevk balonu yandı WASHİNGTON, 24 (A.A) Amerikalılar tarafından “ Los Angeles, tesmiye olu- nan sabığ Z - R. 2 Zeppelin balonunun Lakehurst hanga- rmda bir yangın netitesinde barap olduğu bildirilmekte- dir. WASHİNGTON, 24 (A.A) — Evvelce verilen haberler hilâfında olarak “Los ange- les,, balonu yangını ehemmi- yetsizdir. alm yalnız zar fı hasara wj . Yangı- nın balona konulan yeni alet- lerde husule gelen bir elek- trik ceryanından çıktığı zan- nediliyor. Beyaz kadın ticareti Bar-Le- Duc, 24. (A. A) Xavier Ferri Pisami isminde korsikalı bir seyyar tacir ile ine ticaret maksadile seya- t eden Charles Faceia'nın kadın ticareti yaj , ke” oldukları“ Gür aşk halinde tesbit edi ve ken dileri takip edilerek ve bir mahalde sıkıştırılarak tev- kif olunmuştur. Kendilerile beraber tevkif olunan 18 ya- şımda genç kız itirafatta bu- lunmuştur. Mevkufların üzerinde mü- him mikdarda mebaliğin te- diyesini amir bir çok çekler zuhur etmiştir. Bu çekleri nereden ve kimden aldıkla- rım söylememişlerdir. İrtikâz edegelmekte oldukları çürmü tesbite yarayacak bir takım muhabere ezrakı ve fotoğ-

Bu sayıdan diğer sayfalar: