8 Temmuz 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

8 Temmuz 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i (Başı 1 inci sahilede) gün müddetle polis altıncı şu- besi seyrüseler idaresine kay- dettirmiştir. Otomobilde sakatlık... Emin Vafi Bey dün otomobi- li ile yanında Hollandalı bir zat olduğu halde Ankara caddesin- den geçerken Ahmet Halit kü- tüphanesi önünde birden bire otomobil sakatlanmış ve maki- nenin tamiri için otomobil ar- ka tekerlekleri Cağaloğlu yo- kuşunun alt başındaki kaldırı- ma dayanacak şekilde ve ön sine müteveccih bir tarzda ge- Bu esnada Babıâli caddesin- den Ankara caddesine doğru ilcilemekte olan bir kadm ve bir kız ve bir de erkek çocu- ğundan müteşekkil üç kişilik bir kafile varmış. Bu kafile Ba- brâli camiinin köşesindeki kıv- rımda duran a ö- nünde durup birer dondurma yemişler, sonra Metanet huru- fat dökümhanesi önündeki kal- dırım üzerinde aşağı doğru yü- rüyüşe devam etmişlerdir. Bu üç kişilik kafile kaldırı. mın sonuna vasıl oldukları za- man tamir edilmekte olan oto- mobili görmüşler, yol ağzı da orada bir az bozuk olduğu için bir otomobil kazasmdan tevak- ki “edilmek üzere Ç karşı taraftaki Hilmi o kütüpha- mesinin önüne geçmeğe te- sebbüs etmişlerdir. Hilmi kü- tüphanesinin alt tarafında ve kütüphaneye ait olan kapalı mağazanın önünde de iki ham- mal oturuyormuş. Bu üç kişilik kafile karşi kal- dırıma geçip te aşağıya doğru teveccüh ettiği esmada otomo- bilin sahibi Emin Vafi Bey dı- şarıda direksiyon tarafından içeriye doğru temayül edip bir $€Y yapmış, Otomobilin sağ ta- rafında Hollandalı olan zat ©- türuyormuş, söylenildiğine gö- ce de bu Hollandalı zat otomo- bilin marş denilen -âletine do- MUŞ, Otomobil “vites” “üzerinde duruş ormuş. Bu âlete dokanır kanmaz bu lüks spor otomo- bili olanca süratile yerinden fır lamış ve bir ok gibi Hilmi kü- tüphanesine doğru atılmıştır. Kazayı hisseden Emin Vfi B. hemen yerden otomobilin üzeri ne fırlayıp direksiyonu kırmak istemiş, fakat muvffak olama- mış, mukadder olan feci kaza vukua gelmiş, katil otomobil © €snada am kapalı mağazanın önüne gelmiş olan yukarıda zikrettiği kişilik kafileyi top gibi önüne almış ve o- m kuvvetile dıvara çarpmış- . . Facia.. Bu sademe neticesinde üç ki- muşta. — Söyle bakalım. Getirdiğin haber nedir? Fettah âdeta istemeye isle- meye; — Efendimiz, dedi. Tesadü- fen Zatı Şahaneleri aleyhine tertip olunan mel'unane bir sui kast keşfettim, Böyle > — Padişah muhbirin yüzünü i- yice görmek isler gibi biraz ye- rinden Gi şahidi oldu- Idadı. Fettah kahvede şahidi. ğu içtima birkaç kelime ile an- attı. iç — Orağa kimler vardı? — Hepsini | tanımıyordum. Yusuf Paşanm Kadri Beye ©- mirler verdiğini işittim, Başka bir isim de geçmedi. Fakat Padişah bu ifadeyi iyi karşılamadı, veya karşılamış tekerlekleri Hilmi kütüphane- | kat Birinci sahiiceden geçen başı patlamış, kızm sağ ayağı diz kapağından kopmuş, kaldı- rımın üzerine ve bir adım ileri- ye düşmüş, sol ayağı da diz ka pağındaki deriye merbut olarak kopup sallanmış, mağazanın ö- nünde oturan hamal da belin- den yaralanmıştır. Orada hâdiseyi tile görenler derhal otomobil sahiplerinin üzerlerine atılmış- lar ve kaçmalarma mâni olmak için tutmuşlar, diğer tarftan da zazedelnerin imdadına koş- muşlerdir. Polisler vak'a ma- halline maalesef on beş dakika sonra gelebilmişlerdir. Faciadan sonra vaziyet... “ Faciadan sonraki vaziyet tasvir edilemeyecek kadar feci idi, iki ayağı birden kopan kız yere oturmuş, kopan bacağını gösteriyor, — Bunu babama gösterme- yin, müteessir olur diyor, bir elile de yerdeki parçalanmış et- lerini toplamaya çalışıyor, ve fotografını almakla meşgul ga- zetecilere: — Resmimi almayın benim, çimdiklerim sonra sizi... Diye yalvrıyordu. Ayağı kırılan ka- dıncağız: Yavrularım, evlâtlarım diye canhıraş feryatlarla istim- dat ediyor, erkek çocuk korku dan nutku tutulmuş, etrafına bakıyor, çığılık feryat ve figan yüreklerin tahammül edeme- yeceği bir mertebeyi buluyor; sahne bakılamayacak kadar fe- ci bir manzara arzediyordu. Sıhhi imdat... Herkes gözü yaşlı, bınçkırık lı bir vaziyette kazazedelere im dat etmek istiyor, fakat vasıta- sızlık içinde kıvranıyor, — Ah... Linçetmeliydi bun- ları. Neden yapamadık diye söy leniyorlardı, Ş Kaldırım üzerinde. çığlık, e- nin devam ediyor; herkes şaş- kına dönmüş, bir adım ileride kopmuş duran bacağın üzerine bir kâğıt kapamayı sa o fecaatin gö memesini temin etmeyi bile kimse düşü- Bemiyordu. Bu esnada polisin imdadı #ıh himotosikleti yetişti. Evvelâ iki bacağı birden kopan yavru- yu alıp motosiklete koydular, Afiyet “yurduna “götürdüler, sonra da ayağı kırılan kadın, daha sonra çocuk ve hammal Afiyet yurduna makledildiler, | polisler de geldi, tahkikata baş ladılar. Hastahanede... Hastahanede kızcağıza der- hal ameliyat yapıldı. e Derinin tuttuğu sol ayağıda kesildi, fakat kızcağız kurtulamadı, a- meliyattan sonra çok yaşamadı ve bu facianın ilk kurbanı ola- rak öldü... Kadının kırık ayağı sarıldı, çocuğun başı muayene olundu bir korku ihtiyarı elinden al- vi görünmedi. Kaşları çatıl- — Bu hareketinle Efendini ele vermiş oluyorsun, Böyle bir hareketin cezası nedir bilir mi- sin? Fettahm yüreğine iner gibi oldü. Korktuğunu belli etme- meğe gayret ederek yutkundu. — İrade Efendimizindir, de- di. Bendeniz bir sui kast haberi aldım, Mahza kendime bir vazi fei ubudiyet bildiğim için Zatı i haber verdim. Haystım Padişahım uğurunda fedadır. Vazifemi yaptıktan sonra gözüm arkada kalmadan giderim... — Peki söylediklerinin doğ- Fu olduğunu nasıl isbat eder- sin? — Yusuf Paşa kahvede iken yere bu kâğıdı düşürdü. Dört cana kıyan ve babıâliye dehşet saçan bir facia, şilik kafiledeki kadının sağ aya | ve lütfu talile bu otomobil ci- ğı bileğinden kırılmış, çocuğun nayetinden en ucuz kurtulanın | bu yavru olduğu anlaşıldı Ham mal Hüsyinin de yarasi hafifti, o da tedavi edildi ve hepsi ya- tırıldı.” Tahkikat... Tahkikat yapılırken diğer ta raftan da müddei o umumiliğe haber verilmişti. Müddei umu- mi muavini Necmeddin Bey doğruca Eminönü polis merke. zine giderek tahkikata vaz'ıyet etti. Aradan bir saat geçmişti, ko pan bacak hâlâ kaldırım üzerin de duruyordu. Bir buçuk saat Küzazedeler kimlerdir? Kazazedelerden kadın tütün inhisarı cibali mağazası satış memuru Hüseyin Hâki Beyin zevcesi Fatma Zehra Hanım. dır. > İki ayağı kesilen kız Ankara da Devlet Demiryolları memür larından bir zatın çocuğu ve Fatma Zehra Hanım hemşire zadesi Suzan Şükran Hanımdır HM yaşındadır. Erkek çocuk Fatma Zehra Hanımın oğlu 9 sa ri Kâmildir, ammal o Babrâlide Niğdeli Hüseyindir. ğe Fatma Zehra Hanımın, Şük- ranın vefatından haberi yoktur ve mütemadiyen: — Ah kızım... Bana emanet- ti. Şimdi ben annesine, babası- na ne derim, Diye dövyünmekte ve mütemadiyen: — Şükran nasıl, iyi mi, kur. tulacak mı? Diye sormaktadır. Gazetecilere malümat vermiyorlar... Gazeteciler vaziyet hakkında malâmat âlabilmekte çok bü- yük müşkülâta duçar olmuşlar. | dır. Hollandalı zatın ismini öğ. renmek kabil olamamış, Müd. dei umumi muavini Necmeddin | t Bey de; — Otomobilde bir de Hol. landalı varmış. Tahkikat yapı. yoruz. W Cümlesinden başka bir şey söylememiştir. Polis te sanki “esrarı âliyei devlet, mevzuu bahis imiş gibi kaza etrafında malümat ver- mekten çekinmiş v2 gazstecile re müşkülüt çıkarmaktan geri durmamıştır. Şahitlerin kanaati... Vak'ayı gören, hâdiseyi bü- tün fecaati ile müşahede eden- ler otomobilin. dışında duran Emin Vafi Efendinin kabahat. Hi olduğunu, otomobili” onun kullandığını ve onun hareket et tirdiğini söylemekte, Hollanda hı için de; Politika (Başı hinci sahitede) tilâlinin müthiş günlerinde ki- | & minle çarptişiyorsak, gene on- larla çarpışıyoruz. HALKIN HAKEMLİĞİ Halkı hakemliğe çağırıyo- ruz, Halk terbiyesinin ve Şuu- Fünun ilk kademesi, hiç olmaz- sa, ana siyasette dost ve düş- man saflarını biribirinden. iyi ayırmaktır. Halkı hakemliğinde muvaf- fak kılmak için boyuma mazi- den bahsetmeğe mecburuz. Mazi, irtica değil, tarihtir. İzmir'in Yunanlı kalmasını istiyen bir adam, on sene için- de bugünkü iktidarı istiyecek ve arıyacak kadar vatanperver Jeşemez ve halkı arkasına tak- mış gibi görünemez.. Bir millet, (o kartulmaktan pişman olamaz, Meşrutiyet ve mütareke mazisi, onun içinde (yaşamış, müsbet ve menfi çalışmış olan lar öldükten sonra, şimdiki kıy metini kaybedebilir: Bu mazi- nin şimdiki kıymeti, bugün İş vereceğimiz, iş emniyet edece- gimiz, vaziyteye koşacağımız insanların seciye ve sicilleri- nin mükemmel hir dosyası ol- masıdır, Bu dosya önünmüzde iken, ne satlarımızın içinde, ne de dışında aldatılabiliriz. Yer yüzünde en az değişen mahlük, rüşe yaşından sonraki insandır, Falih RIFKI Galatasaray tayyaresi Bir müddet evvel Galatasaray li- sesi talebesi atelye dersinde küçük ve motörsüz bir tayyare yapmışlar. dr. Dün bu küçük tayyarenin Mal- tepede bir çok meraklı ve fen adam- ları huzurunda tecrübesi yapılmış ve tayyare 15 metteye kadar yüksel miştir. Genç mekteplilerin bu mu- vatfakiyotleri #ayanı tâkdir görül müştür, ' Yıldırım iki kişiyi öldürdü BOZDAĞAN, — çen gün tar Inda çalışan kadın ameleden bir grup yolda şiddetli bir fırtınaya tutulmuş İ ve bir hağcı evine iltica etmişlerdir. * Bu sırada eve mi > meleden iki kız vefat etmiş, ği dın muhtelif yerlerinden yaralan. mış ve cümlesi bayılmıştır. Bu sira da inde bulunan bir mer- kepte mürit olmuştur. e Bir şey yapmıyordu demek tedirler, Gene şahitler otomobildeki. lerin iki kişi olmayıp üç kişi ol- duğunu ve bunlardan, birisinin halk üzerine tabanca teşhir ede rek kaçtığını söylemektedirler. malümat almak kabi! olamamış tır. Polis raporunda da yalnız — Türkçe konuşuyorlardı. Herhalde Hollandalı olmaya- cak, maamafih o içeride oturu- Efendisinden çaldığı kâğıdı bu ruşuk bir halde elleri titreye- rek Padişaha uzattı. Padişah bu şayanı dikkat ve- | sikayı bir müddet evirip çevir- di. Sonra ağzından çıkan sözler Fettah: buzlu bir dağ tepesin- den esen rüzgâr gibi dondurdu. — Düşmanlarımızın eleyhi- mizde vaki olan tahrikâtını bi- ze ihbar etmen muvafıktır, Fa- kat, Sadrazam aleyhinde ihba- mak-istiyorsan git efendinin e- vinde otur, Lâzım olduğu za- man biz seni çağırtırız. Padişah bir el işaretile Fet- tahı huzurundan çıkarttı, Haremağası geniş salondan ayağı birbirine dolaşarak geçti. Padişah Arabın arkasından bir müddet bakıp düşündü, son ra: — Şayet bu herifin getirdi. ği baber doğru ise İbrahim B. meseleyi bize haber vermekte geç kaldı. Dedi. Davut Pasa korkarak Fettah birkaç hafta evvel | cevap verdi: dır. — Elendiriz, belki malüma ta yoktur... — Çok haris bir vezir devlet için ne kadar muzırsa fazla ca- İ bil bir vezir de © nisbette mu- zırdır, Padişah elindeki kâğıt par- çası üzerine yazılmış olan keli- meleri tekrar tekrar okudu. Bu kâğıtta bir sürü isimler vardı. Padişah düşmühlarınm kimler olduğunu öğrenmişti. git, Yusuf Paşayı bul. Derhal gelsin. İbrahim B, hakkında ne yapacağımız; son- ra düşünürüz. O son günlerde evlendi değil mi? — Evet Efendimiz. Bir haf- ta evvel Yusuf Paşanm kerime sini aldı. — Yaaa... Abdülhamit meseleyi birdenbi- re anlamış gibi oldu. Bir kadı- nın muhabbetini kendi şahsi se- lâmetinin fevkinde tutmak ka- dar hamakat olmaz. Emrimizi derhal, Davut Paşa derhal şu yolda bir muhakeme yürüttü: Yusuf Paşa her halde evinin etrafına ka 2 Fekat polisler ve alâ kadarlar (o gazetecilere Oo ma- | lümat (o vermemekte © ısrar ettikleri (o için Odaha fazla Emin Vafi Efendinin ismi var. | Feysal Hz. (Başı 1 inci sahifede) protokol umum müdürleri hazır bu- lanmuşlardar. Mecliste ANKARA, 7 A.A. — Kral Fey- sal Hazretleri bugün Millet Meclisi. ni.teşrif ederek Reis Vekili Vasıf Beyle idare âmirleri tarafından kar- şılanmış ve bir müddet istirahatten | i Cümhur locasından Meclis müzakeratını yarım saat ka- dar dinlemiştir. Gazi orman çiftliğini ziyaret ANKARA, 7 A.A. — Irak kralı Feysal Hazretleri maiyetlerile bir- Hkte sast 17 de Gazi orman çiftliği 'ne giderek bir tenezzühte bulunmuş lar ve Marmara köşkünde çay içmiş Irak sefirinin ziyafeti ANKARA, 7 A.A, — Kral Fey- sal Hazretleri şerefine saat 20,30 da Irak sefiri tarafımdan a. bir akşam ziyafeti verilmiş ve ziya- feti 22,30 da bir suvare takip etmiş» tir, | Ziyafet ve suvareye dün akşamki zevat davetli idiler. —— meme —— Bir bataklık kurutuluyor MANISA, — Palamut deresi ci- varındaki büyük bataklığın kurutul- masına , Âli Sihhat Şurası ANKARA, 7 — Âli Sıhhat Şöresi Aşka dair ne.düşünüyorsunuz? (Başı 1 inci sahifede) | | MİZ... Durun bakayım ilk sualiniz neydi? — Aşka dair ne düşünüyor- | sunuz... Başladı: — Aşka dair ne düşündüğü mü size hulâsa edeyim: Bence aşk; gençlikte ruhi, orta yaşta adali, ihtiyarlıkta marazi teza- hürler gösteren leziz bir hasta- luktır. Başlarigıcinda en yüksek de- recei harareti gösterir, münte- basi diğer hastalıklar gili ev tabii bir sükünettir. Aşkı hissedenler, çok mes'ut insanlardır. Fakat onun mün- tehasına koşanlar bal peteği etrafında yol arayan karıncalar gibi, eriştikleri gayenin ağdalı saadeti içinde boğulup gider. ler. Bu hastalığın en büyük ilâcı zamandır.. Zamanın unuttura- mayacağı aşklar o kadar nadir dir ki zikre değmez. Bunun ha ricinde plânotik aşklar da ola- bilir. Bunlar bazan bütün bir ömrü doldurabilirler. — Sevmekten mi, yoksa se- vilmekten mi zevk alırsınız? — Şüphesiz ki asıl zevk ve- ayın on beşinde burada toplanacak tr. Liselerde imtihanlar Maarif vekâletinin tensibile bu sene hususi mekteplerin bir kısmının mezuniyet imtihan'a- rı - Pertevniyal - lisesinde ya pılmıştır. Bu hiseler Darüşşa faka, Feyziye ve Hayriye lise- leridir. İmtihanlara Darüşşafa- ka lisesinden “36” efendi işti- rak etmiş, ve 27 si o doğrudan doğruya mezun olarak “9” ef. di birer dersten ikmale kalmış tar. Haber aldığımıza göre hiç bir lise bu nisbet üzre mezun İ talebe vermemiştir. Buna naza ran Darüşşafaka lisesi diğer li- selerden daha ziyade muvaffak olmuştur. Kongre. ren sevmektir. En büyük heye- canı sevilirken (odeğil, sever- ken hissederiz. Sevilmeğe ge- nce o bilâkis sevmek kudreti. İ ni azaltır; hattâ biraz gurur ve rir. — En büyük aşkınız? Bu sunlin, büyük aşk oyun- larında haklı bir şöhteri olan “Serap,, müellifi üzerinde bu kadar şaşırtıcı bir tesir yapaca ğini ummuyordum. Bir hayli düşündükten sonra nihayet Ce Şayani hayret vemevicat bir maki Iİ BABY BOX 3X4 | İ 4X6 olarak Vefa Idman Yurdu Umumü kâ- ipliğindi ün senelik kongresi bu Cuma günü 10 temmuz 931 de top- lanacağından bilümum azanın mez- İ kür günde saat 9 da Kadırgadeki İ klüp merkezinde hazır bulunmaları İ rica olunur. | 66 nedir? gözcüler koymuştu. Eve arzu e ! dilmedik bir misafir yaklaşm- ca bunlar koşup (dakikasında Paşaya haber verirler, o da bu cak vakit bulurdu. Onun için iyaretine gayri resmi bir şekil vermek ve Paşanın evine müm kün mertebe nazarı dikkati cel- betmeden gitmek lâzımdı. Davut Paşa Sadrazamın ko- nağından epey uzak bir nokta- da saray arabasından inip ko- nağa kadar yaya gitti. Bir 52 sonra sadret konağına girmiş- ti, Bu beklenilmedik ziyaretçi odasına girdiği zaman Sadra- zam kendini tutamadan hayret le haykırdı. — Sizi evimde görmek umul madık bir şeref böyle... Davut Paşa esrarengiz bir ta varla gülümsedi. — Bu şeref daha büyük bir şerefin mukaddimesidir, dedi.. Zatı Şahane benimle beraber derhal saraya gelmenizi emir irade suretle başının çaresine baka- | mal Nadirden istimdada mec bur oldu: — Hadi elbirliğile bir cevap bulup verelim... Nüktedan ressam, küçük bir tebessüm arasında işi halletti: —Cevabı hazır, ben evliyim dersiniz... Bürhan Cahit Bey bu buluşu beğendi: — Evet azizim, işte ceva- bım: Ben on bir senelik evli- Di yim! — Devamlı aşka inanır mi- sınız? z — Bütün uzuvlarımızın ay- rı ayrı ihtiyaçları vardır. le olsalar gönüllerindeki sevgi, onları mes'ut etmeğe kâfi ge. Tir... Yalnız, şurasını da söyle yim; aşkın asıl zevki, sevginin sönuna varıncaya kadar geçen heyecan yolundadır. Münteha hiç bir şey ifade etmez.. Ben eminim ki Bürhan Ca- hit Bey aşka dair “bildiklerini ve düşündüklerini değil, ancak rusu söylemeğe mezun olduk- larını söylemişti: bütün evlile gibi... ! M. Salâhaddin ve sayesinde çocuklar, mektepliler, «cetdiler ve alelümem herkesiktediği zaman kolayca cesim çekebilir. Türk Yalnız 7 Kas » Görünüşte bir öüce, fakat kabiliyette bir dev 1/2 lik tabit bir film, hepsi muvaffak size 16 ADET verir. Me- safe, dislragın ve saireye lüzum olmaksızın makine düğmesine basar basmaz rasim çe- ! kileniştir. | 1ZEİSS İKON BABY BOX | Makinesile çocuklarınızın tatil günleritii şen- | 24-27 İstanbul Beşinci ler Dairesin- den: Mahcuz ve furuhtu mukarrer | Makap, zımba, tel kösmeğe ve kapa- | mağa mahsus makine, karyola som- İ yası tellerini yapmağa mahsun maki | me vesnir diğer makineler 11/7/931 | tarihine müsadif cumartesi günü sa. İ öandan talip olanların mahallinde ha Zir bulunmaları ilân olunur. | mek m başını önüne |. — İbrahim Bey Saraya gel- diler mi? — Hayır Paşa Hazretleri. Malüm ya, oşu aralık yeni güveği girdi. Yeni evliler öyle kolay kolay meydana çıkmaz- lar. Bahusus Kerime Hanıme- fendi gibi son derece hasna bir zevceys malik olursa... Sadrazam İbrahim Beyin sa- İ raya gelmediğini işitince bir az cesaretlendi. — Zatı Şahanenin emir ve fermanlarma her an itaate hazı, rim. Şimdi gidiyorum. Saray uzaktan beyaz bir küt- ile bir arabada giden Sadrara- mmnefsine olan itimadı yavaş yavaş zail oldu.. Saray kapıla- rı içeri giren arabanın arkasın. dan kapandığı zaman (Yusuf Paşa kendini bir zindana gir- miş zannetti, Gül tarhları arasından geçe- rek Serhafiyenin peşi sıra gi- iy pim / ZEİSS IKON'un fotoğraf makinelerine, sesli ve sözlü sinema mükinelerin& mektep ler için projeksiyon aletlerine, emniy ve tenvirst lâmbalarına dalr Kataloglar için İstanbul'da Dilsiz zade hi numaralı JACK ROTTE idarehanesine müracaat edilmesi. Posta kutusu İstanbul 114, | Yaz mevsimi için | BEBEK'te 1 Kiralik Tal İN eee emir ralıktır. Derunundakllera müracaat / nüz ele vermemiş olması muh temeldi. Binaenaleyh padişa- hın gazebinden korkmağa ma- hal yoktu. Hatâ paşa hüsnü. tahminde daha ileri giderek pa dişahın ekseriya olduğu gibi, kendisini sırf devlet işleri kında malâmat istemek üzere huzuruna çağırdığını le halinde görününce Davut Pş. | kaç korku. göstermeyecek olursa bu müş- kil Yeke kolay sıyrı lecağı muhakkaktı, Yok olmaz sa bir çok ecdadı gibi o da ce surca ölecekti, © Yusuf paşa hükümdarı hu- lüskârane bir tavurla selâmla. derken bilâ ihtiyar susuyordu. Huzur odasına gitmek için ve buyurdular... Yusuf Paşa heyecanını gizle- pek iyi bildiği Ukoridorlardan dı ve nefes almağa ret € demeden konuşmasını m

Bu sayıdan diğer sayfalar: