11 Eylül 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

11 Eylül 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yi iş Vi ye f « Taksimde bir yangın olduve bu | aammana | Di maliye A isrin umdesi “Milliyet” tir. 11 EYLÜL 1931 İ IDAREHANE — Ankara cadde. | No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, y $ tanbul, 1 Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G aylığı Türkiye için Hariç için 100 kuruş 800 kuruş 0, 1400 1400 ,, 2700 : i : U Gelen'evrak geri verilmez Müddeti geçen nusbalar 10 kuruş İlzur. Gazete ve matbanya sit işler e in müdiriyete müracaat edilir. Gazötemiz ilânların mes'uliyetini sbul etmez. “© Eugünkü Hava Dün azami hararet 23, | segeri 18 derece idi. Bu- gün rurgâr mütehavvil yağmur iruhtemel yet müddeiumumi- Si; i ;İiğine açık mektup 3 Pek muhterem Müddelumu- 3 5k Beyfendi! Hündan bir Kaz gün evsel ; # yangında da altı ev ile iki aj * kıman yandı. Gazetelere naza- * ran yangının bu kadar tahribat İ yapmasına sebep yangın esna- * sında Terkos borularında su ol İ maması imiş.. Bu yüzden itfa- “T iye grupları ellerini kavuştu- / rup su beklemişler.. Ve gene rivayete nazaran orada bir de çocuk yanmış.. Bütün İstan- bul yangınlarından sonra gaze | telerde, itfaiye raporlarında ve | polis zabıtlarında Terkos boru İsrmin boş olduğu yazılıdır. Şimdi zatı nızdan ale nen sormak cesaretinde bulun- duğum bir nokta var ki; beni (| çayır çayır yakıyo Benim evimin civarında bir © yangın olsa ve o civarda benim evimde mevcut bir havuzdan başka hiç su olmasa ve itfaiye bu havuzdan su almak istediği zaman ben vermesem ve bu yan gında da altı, altmış, yüz altmış ev ve bir kaç adam yansa me- muriyeti aliyeniz benim hak- kımda hiç takibat yapmaz mı?. Bendeniz haddim olmayarak hukuk mensubuyum. Fakat bi- zim bugüne ka- dar olan kanuni tekemmülâtı takip etmediğim için bu hare- ketin cürüm © olup olmadığını bilmiyorum. Bu tasvir ettiğim hareket cürüm ise her yarigım- da su vermeyen Terkos kum- panyası ile benim arâmda ne fark vardır?. İkimiz de bir tina yet işlemiş değil miyiz?.. Eğer mevcut kanun! mevzu- “at buna cürüm demiyorsa sizin pâk olduğuna emin bulundu- ğum vicdanınız bu hareketi ci: nayet olarak . vasfetmez mi?.. Ve bu cinayetlerin tevali edip gitmemesi için bir tedbir düşün tanbulu ve İstanbul Milliyet'in Edebi Romanı:19 | senesi oluyor. ear makiler— Faraday kimdir? Büyük ilmi ihtifallerden biri Bu ayın 21 inde Londrada | ci imiş; valdesi bir çifçinin kı- toplanacak olan beynelmilel Faraday kongresi büyük ilim hâdiselerinden birini teşkil e. der. Avrupa” kıt'asında bize kutren mukabil olan memleket büyük ilim ve san'at adamları yetiştirmiştir. Newton ve Shakespeare çifti ne benzer çiftleri ararsak Al- manyada Gauss ile Goctte ve ile ile Michel An- iz. Newton en bü tabur başısi ise Faraday ile Maxvell bu ta- burda yer alırlar. 1931 senesi en büyük keşi olan elektriğin mik- ihsal usulünün yüzün cü devir senesidir.Bu keşifFara dayın cemiyete ihda etmiş ol- duğu bir çok keşiflerden biri- dir. 1931 senesi İskoçyanın ye- tiştirdiği büyük dâhilerden kanka in tevellüdünün yüzün id katli şerefi ii her tarafından gelecek olan murah hasların iştirakile aym 21 inci günü Londrada açılacak olan kongrede bu iki âlimin eserleri mevzuu bahsolacaktır. İngilte- renin meşhur Times “ gazetesi bir Faraday nüshası neşrede- cektir Bu makalemizde Farada yn muhtasar tercümei hâlini kaydedeceğim. Müteakip ma- kalelerde Maxvell'in hayatı ve Faraday ile Maxvell'in eserleri ne temas ve Michael Faraday'ın babası o lan Game Faraday İngilterenin Yorkshire vilâyetinm küçük bir kasabasında fakir bir demir ——— — luları çayır çayır yakan bu ka- til âfet hakkında cümhuriyet kanunlarının bir keskin tarafı- nı bulamaz mısınız?. Bi belediyeden, umumi meclisten, Terkosun ıslahından mukavelenin kırılmasından fa- lan ümidimiz kesildi, Hiç değil se İstanbulu susuz bırakanların cezalandığını görelim.. Bunun. la İstanbul yangınlarının sön- meyeceğini biliyoruz.Fakat hiç olmazsa İstanbullula: ü teskin edilmiş olur. Hürmetle- rimi kabul ve cür'etimi af « bu- yurun efendim . Hürmetkârmız FELEK Necmi Beyin romanı Milliyet şu beş on gündür İb rahim Necmi arkadaşımızın bir romanını tefrika ediyor. Ben parça roman okumayı sevmedi- ğim için doğrusu okumuyorum Lâkin okuyanlar çok. Bunlar- dan birine roman hakkında fik rini sordum... — Daha başlangıcında oldu- ğumuz için bir şey diyemem. Yalnız romanda o kadar çok isim var ki; kendimi nüfus ka- yıtlarını okuyor zarnediyorum. dedi. Günahı onun boynuna! FELEK BAŞI DÖNÜKLER — Bravo, Hanımefendi, çok mükemmel! Enfes bir şiir!.. Dedi. Atıf Cemşit Bey, sert bakışlı gözlerini Ahmet Nebilin gitti e pembeliği koyulaşan yüzün le dolaştırarak sordu: — Bilmem ne dersiniz, Be- yefendi? Nerimanla aramızda bu şire dair bir müni Bendeniz diyorum ki, fabrika. da çalışarak hayatını kazanan bir kız zavallı deği Onu böyle acmacak gibi nsanlara yanlış bir fikir ver. mek olur. Ahmet Nebil, büyük bir te- reddütle kızararak Neriman Cemşit Hanıma baktı. O, göz- lerini süze süze cevap verdi: — Bu şirdir. Bir roman de- gil, bir tiyatro değil. Burada içtimai bir fikir değil, kalbi bir b na Ma alin e İbrahim Necmi — Olsun. Şiirde ifade edilen his, gerçekten duyulan, yahut duyulduğuna inanılabilen bir his olmamalı mı? — Ey, sanki böyle bir kıza birisnin acımasına inanılamaz mı? — İnanılır. Fakat ona acıya- na acimalı, Bu duygu, otomo- billerde gezmek, kelebek gibi balodan baloya uçmak alışkan lığındaki aristokrat hanımlara yaraşır. — Amma yaptın! Ben aris- tokrat mıyım? — Değilsin amma duygula- rın gittikçe aristokratlakşıyor. — Canım, şiir, heyecan, te- essür... . — Ne dersen de. Karı ile kocanın müiüakaşalâ rı sertleşiyor gibidi. Ahmet Ne bil ne yapacağını şaşırmış, yü- MİLLİYET zı İmiş, Fakr içinde yüzen bu sile iyi bir istikbal taharrisi ü- midile cenuba doğru uzanup Londraya inmişler. 1791 sene- si eylülünün 22 sinde Faraday Londra civarmdaki küçük bir köyde dünyaya gelmiştir. Fa- raday 1804 senesinde küçük | bir kitapçı dükkünma girerek | ana ve babasmın maişetine yar dım ediyordu. Babası 1810 se- nesinde fakrizaruret içinde göç müş gitmiştir. Faraday kitap- | çı çıraklığını o kadar muvaffa- kiyetle başarmış ki, işinden memnun olan ustası Faradayı mücellitliğe çirağ eylemiştir. Faraday bu sırada elinden geçen kitapları dikkatle göz- den geçirirmiş. Bilhassa ilmi eserlerden lezzet alırmış. En sevdiği eserler “Ansiklopdiya Britanika,, da elektriğe ait bent ler ile Marcet'in mükâlemeler,, eseri imiş Zinci kitaptan ilham alarak yap tığı basit tecrübeler Faraday'ın büyük bir müdekkik olduğunu meydana koymuştur. Hâtıratın da bu tecrübelerden bahseden Faraday “haftada bir kaç pen- ny iktisat ederek yapılan tecrü beler,, diyor. Bu tecrübeleri ic ra ederken bir takım basit elek- trik cihazlarını da yaparmış. Faraday bu kitaplardan ma- ada ilmi konferanslara da de- vama başlamış; 1810 ile 1811 inde Mr. Tatunn namın- da birinin (hikmeti tabiiye)ye ait on iki konferansile Sir Hum phrap Davy'nin 1812 kışmda kimyaya dair dört konferansı Faraday yapan mü- him âmillerdendir. Bu konfe- ransları dikkatle dinlerken tut- muş olduğu temiz notlar Fara- daya büyük hizmetler ifa etmiş tir, Netekim mücellit çıraklığın dan bıkıp meslek “değiştirmek üzere Royal institution'da bir mevki alabilmek üzere korka korka Davy'ye müracaat ettiği zaman bu notları beraber getir miştir, Büyük bir âlim olduğu | kadar pek aristokrat olan Da- vy bu notları gördükten sonra 1813 senesi martında Faradayı haftada 25 şilin ücretle muavin nasbetmiştir . Faraday 1913 senesi teşrini- | evvelinde refikasile birlikte Av | rupada tetkik seyyahatine çı. kan Davy'ye refakat etmiştir. On sekiz ay süren bu seyyahat te Davy ile Faraday Avrupa nın mühim ilim merkezlerini | ziyaret ettikleri gibi bir çok ilim adamlarile de temasa gele rek bunların usullerini dan görmüşlerdi. Bu görüşler Faraday'ın gözünü açmakla kalmamış belki ilmi iştihasını kamçılamıştı. Rütbe itibarile bir muavin olmakla beraber if- fet, samimiyet, sevimlilik ve zekâsı sayesinde Faraday her tarafta iyi bir tesir bıraktı. O sırada Avrupa muharrirlerin- den biri Faraday'dan bahseder ri birinden ö dinliyordu. İl Nebilin hükmünü istiyorlardı. — Ne dersiniz, beyefendi? — Amma öyle değil mi Ne- İ bil Bey? Süalleri suralandıkça zavallı | genç ne diyeceğin bilemiyor. du. — Vâkıa zatialinizin de hak kınız var, beyefendi... — Orası öyle, hanrmefendi., Gibi cevaplarla geçiştirmeğe çalışıyordu Nimet H., böyle güç dakikala | rı kurtarmak için yaratılmış bir ! kadına benziyordu. Hemen bah | si'değiştirdi. | — Bırakın şimdi bunları, ço- cuklar. Haydi Neriman, şu ro- manından bir parça oku. Ben de size hazırlayayım.. hevesli gibi idi Sahi, sahi. Hiç olmazsa | pasajı. Ahm: Nebil de, genişçe bir nefes alarak, rica etti: 2 — Lütfedersiniz, Hanımefen i i y bii miştir | 1815 baharında İngiltereye avdet ettikleri zaman Farada- yın haftalığı 30 şiline tezyit €- | dilmiş idi, Evvelâ Davy'ye yar dım etmekle vakit geçiren Fa- raday sonradan yine Davy'nin teşvik ve teşçiile ilmi tetkikata | girişmiştir. Büyük adamlardan 'den bahsederken “bü | Davy'nin dünyaya ifa en büyük hizmet Farada âlemine sokmasıdır.,, di Faraday 1816 senesinde i,, Bam altında ilk | raporunu neşretti. 1817 de 6 rapor, 1818 de 11, 1819 da 19 rapor neşretmişti. Bu raporla rmda Şari borilerde gazların firarı; şuleler vasıtasile boru- larda savtın husulü; elmas'm ihtirakı; demirden manganezin tefriki gibi bahislere temss edi yordu. 1820 senesinde elektrik | üzerinde tetkikata başladı. Fa- raday öm in kırk senesini böyle mühim ilmi tetkikatla ge girmiştir. İlmi hayatınm he- İ men hepsi Royal institution'da geçmiştir. 1825 te Davy'nin ve fatile Faraday bu müesseseye müdür intihap edilmiştir. Bu müessese İngilterede ilmin inki şafnın hizmet edenen büyük İ müessese olup Davy, Faraday | lardan maada Lord Roleigh ve Bragg gibi büyük âlimler tara- fmdan idare edilmiştir. Bugün- ü Bragg bize billüri cisimlerin bünyesini öğretmek le kalmayıp savim kaydi. işle- rinde mühim rol oynamıştır. Faraday büyük servet memba: olan memuriyetleri, kürsileri, mevkileri reddederek hayatını ilme ve bu müesseseye vakfet- miştir, Bu itibarla ilim tarihin de Faraday'ın eşi yok gibidir. Gerek hayatında ve gerekse ve fatımdan sonra bütün ilim dün- yasının takdirini celbeden eser İerindeki muvaffakiyetin sırları kendi notlarından alınan şu sa ları anlaşılabilir: üksek şeyleri hedef yap, fakat havai çalışma, Muvaffakiyeti beklemiyerek muvaffak olmağa çalış. Büyük feylesotların hâsıl muvaffak ol | duklarını öğrenmek beni en zi yade meşgul deden meselelerden biridir, Acaba kâfi derecede a- klı selim ile zekâya ikdam ve gayret inzimam ederse bu iş o- lur mu? Nefsine itimat ve cid- diyet bu iş için lâzım olan şart lar değil midir? Muhitinin bil- giden ziyade şöhrete aldandığı na kani olmayınız ve bunu düs tur ittihaz etmeyiniz... Muvaffakiyetleri sadece bü- yük isim, kazanmak i olan bir çok kimseler biliyorum. ki, büyük isim, dünya alkışı'pe şinde koşmamış olsalardı ilmi tetkikatta daha muvaffak olur lardı. Dimağlarında haset ve esef gölgesi yer tutmuş olan bu kimselerin bu ihtisaslarla il ımi keşiflerde muvaffak olacak- larını tasavvur'etmiyorum.,, Faraday'ın hayat ve eserleri ilim âşıkları için ması el- zem olan en mühim esererdir. Bihassa 1860 ta neşrettiği “e. ektrik ve miknatisteki tecrübi tetkikat,, namındaki eser, dün yanın en büyük kitaparından biridir. Hayatlarının ilk kısımların. | da büyük farklar görünen iki âlim aranırsa Faraday ve Max- veli isimleri yana getir. çekli kaplı defterini masanın ü- zerine koydu. Nazlı nazlı yazi haneye giderek, başka kalınca bir defter aldı. Atıf Cemşit Bey le Ahmet Nebil yerlerinde doğ rularak romanı dinlemeğe ha- zrlandılar.. Nimet Hanım çay hazırlamağa gitti » Neriman Cemşit Hanimin “Solgun gönül, isimli romanı da bir şiir gibi: .omanın kah ramanı genç bir hanımdı. Bu banımın ince ince duyguları hep sisli birer şiir örtüsüne bü- rünmüş bir halde uzun uzun anlatılıyordu. Okunan parçala- ra göre bu hanım, galiba genç kızlıkta tahayyül ettiği kocayı mamış olmaktan şikâyetçi idi Neriman Ceraşit Hanım, ya- nı başına konan çayın soğuma sına da ehemmiyet vermiyerek boyuna okuyordu. Romanı o- kurken de ses, bazı kelimelerin üzerinde titriyor, bazılarında | derinleşiyor, cümle sonlarında yine o titrek uzanma duyulu- yordu. Atıf Cemsit Beyle Ni Uslu kız — Kızım, rahat otursana!. Kızı bir türlü rahat oturamı yordu. Kompartimanın ortasın da, bazan sağ ayağını, bazan İ sol ayağımı kaldırarak mütema diyen sekiyordu Tabii ara sıra da ayaklarımı çiğneyerek. Annesi tekrar çıkıştı: — Kazım, dedi, sen söz anla maz mısın? Evde yalnız bulun 'duğumuz zamanlar rahat rahat | oturuyorsun da, burada neye böyle çıldırdın? Denize gidiyo- ruz diye mi? Kız sekmekten vaz geçti. İBir müddet sarışın başının saç ları trenin rüzgârından dalga- lanarak, pençereden dışarısını seyretti. Sonra birden bire tek rar tek ayakla raksa kalktı ve durdu. Annesinin yanma gide- rek dedi ki: — Anne, karnım acıktı. — Karnın mi acıktı? Hayda. —————— ———— iz. Faraday fakir bir aile nin mahsulü olduğu halde Max vell"in ecdadı maruf kimseler- dir, Faraday'ın ilk hayat devre si fakrizarüret içinde geçtiği halde, Maxvell ailesi zengin ve müreffeh ik lini en ipti iktisap ettiği halde Maxvell mektep ve Darülfünun sirala- rında okumuştur. Hayatlarının mebdelerinde görülen bu fark- lar iki âlimin ilmi mükteseba- tmda da görülüyor. Faraday dünyaya gelip geçen tecrübeci lerin en büyüklerinden biridir; kendisine “tecrübeciler kralı,, derler. Maxvell'de bütün riyazi fizik tarihinde geçen simaların | en büyüklerinden biridir. Bu | İ iki âlimin müstakillen yaptıkla rı mütekabil mesai sayesinde. | elektromanyatik ilminin klâsik nazariyeleri meydana gelmiş- tir, Bir âlimin dediği gibi bu iki kafa bir adamda cemedilse idi ilmimiz belki bir kaç yüz sene daha ilerde bulunurdu. Bunla- rın eserleri sayesinde bugün elektrik nurile radyodan istifa de ediyoruz. Bazı gazetecilerin keşfetmiş değildir. kâşifi yoktur. Zaten elektri ne olduğunu el'an bilmiyoruz. Faraday miknatıs vasıtasile elektrik istihsaline muvaffak ol muş ve 100 sene evvel dinamo yu meydana getirmiştir. Faraday zamanının en cazip ve natıkalı bir mükarriri idi | beet, artistler, ilim adamla ları Faradayı dinlemek ve lâtif tecrübelerini görmek üzere Royal instituti- on'a şitap ettikleri gibi bütün devlet müesseseleri Faraday'ın fikrine müracaat edermiş. Ki tapçı çıraklığile işe başlıyan bu demirci çocuğu ilim tarihin de isimleri geçen âlimlerin en afif ve demokratlarından biri olarak yaşamıştır. 1867 de ve- fat eden Faraday yalnız büyük bir âlim değil ayni zamanda kâ mil bir insan idi. Müderris Salih MURAT İ met Harım hiç ses çıkarmıy İrak elle, gözle misafirlerime çay ve bisküvi ikram ediyorlar, her cümle sonunda bir tzessür tavrile başlarını sallıyorlardı. Ahmet Nebil, bu titrek sesin ahenginde kendine uyumak ih- tiyacı veren bir uyuşturuculuk | buluyordu. Sanki (o Neriman Cemşit H. okudukça sadası Ah İ met Nebilin göz kapaklarının üzerine aksederek onları kapat mağa zorluyordu. Çayını içe- rek, bisküvi alarak bu uyuma ihtiyacından kurtulmağa çalı: | şıyordu Bir iki parça okuduktan son ra Neriman Cemşit H., Akmet Nebile gözlerinde bir süalle baktı , — Romanm mevzuunu ihata | okuduğunuz parçalar çok gü- zel; Birer şiir gibi yazılmış. Nimet Hanımla Atıf Cem- şit Bey hemen söze atıldılar. | İkisi birden söylemeğe başla- muşlardı. — Romanın mevzuunu bir bilseniz. i Faraday ilk tahsi | ve basit tarzda | —Fransızçadan— Ben sana evde söylemedim mi? Evde ne diye yemedin? Bir gün İ beni deli edeceksin kızım, am- ma bakalım ne gün? Artık gide | İ ceğimiz yere kadar beklersin. İki saat cezandır. Küçük kız, bir iki defa sek- tkten sonra, tekrar annesinin yanına geldi başını eğdi, göz- lerini yere dikti: — Anne, karnım aç! Artık raksını biti; sağ ayağile, ne sol ayağile sek miyor ve ne de bittabi ayakla- rımı çiğniyordu. Fakat şimdi şimdi onun yerine yeni bir ha- va başlamıştı: Anne, karnım aç! Anne, karnım aç! Evde pek uslu olduğu söyle- nen bu kızdan şüphe etmeğe başlamıştım. Annesi, bir gün | deli olacağını söylediği zaman, İ belki de hata etmiyordu. Şim- İ di de iki saat mütemadiyen bu nağmeyi mi dinliyecektik: An- ne,"karnım aç! Anne karnım aç! İ Nihayet dayanamadım: — Madam, dedim, benim se- pette biraz meyve var. Müsaa- de ederseniz, hanım kıza vere- yim, Kadın mahcup gibi oldu. ale- Yâsul reddetti, fakat alelüsul | reddetti. Ben de, küçük kıza iki i verdim Kız sevindi. Şef İdi, ne kadar sakitti. Böyle ses- siz ve sakin çocuğa can kur- ban! Köşeme kurularak, roma- nıma daldım. Oh, ne rahat! Bir aralık, çocuk şeftalileri | yiyip bitirmiş olmalı ki, annesi nin sesi duyuldu: — Haydi kızım, Müsyüye te İ şekkür et! Küçük kız, yan gözle bana İ baktı. Mahcubane gözlerini in İ dirdi ve teşekkür etti. İ Bende kendisine gülümse- dim, yanaklarından okşadım ve tekrar romanıma daldım. Fakat şimdide yeni bir neva başladı: — Anne, artık doydum. An- ne, artık doydum. Hem ne kadar? ona varıner. Beşiktaş İcra Dairesinden: Lütfiye hanıma 200 Lira borçlu çarşuyu kebirde Terlikçiler sokağın da 60 No. da Terlikçi Halil Mahir efendiye irsal kılınan ödeme emri rahrında yedi sene mükaddem dük- kânmı terk ile semti meçhule git miş olduğu mahallesi muhtar ve toubaşırı meşruhatmdan - anlaşılmış ve vaki talep üzerine ilânen & git ifasina karar verilmiş olmakla tarihi ilândan itibaren bir mah zar fında daireyi icraya müracaat et- mesi için ödeme emri makamına kaim olmak üzere ilân olunur. plâkını zayi ettim. Yenisini çıkâra- cağımdan eskisinin hükmü yoktur. Dr. Horh Üsküdar Hâl, Dişi Kaplan, mümessili: sel Alba Sinemasında Mar- — Fevkalâde bir buluş. — Düşününüz, beyefendi, kocasında genç kızlık idealini.. — Bulamamış olmaktan şi- küyet eden bu kadın.. — Sonra bir gün geliyor ki.. — Kocasının tam kendi.. — Tahayyül ettiği adam ol- duğunu. — Anlıyor... Aim Nebil alâka göster- di: j — O! Sahi umulmaz bir ne tice... — Değil mi, Beyefendi? — Fevkalâde bir şey, değil mi? Neriman Cemşit O Hanım | memnun olmuştu: - Efendim, böyle vaziyet- ler belki bin kerre yazılmıştır. ka edemedim, hanımefendi, fakat | Ekseriyetle bu romanlar i dın düşmesile, yahut ailenin İ bozulmasile neticeleniyor. Ben de romanımı böyle yazsaydım herkesten başka bir şey yapa- mamış olacaktım. Halbuki ben ne yaptım? Bir yanlış anla- ma hâdisesi al Kocası ka- dının tam istediği, özlediği a- İ ZAYİ — 0571 numerolu otomobil Temmuz ve Ağustoste çıkan bazı İngilizce kitaplar Englands story (ngiltere'nin 19 wnew asırdan sonrald tarihi) Yazan: Dorothy M. Stuart, Basan: Harrap A Fiyati 3 şilin 6 peni | Discursions on travel, Art and Life. Seyahat, sanayii nefise ve hayat bei kumda edebi makaleler. Yazan: Osbert Sitweli Basan: Duckworth Fiyatı: 5 şilin An introduction to Britisb Constitutional Law. İngilir kanumu enasisine medbal Yazan: A. B. Keith Basan: Clarendon Press Fiyatı: 7 şilin 6 peni A. Review of the effects of Alchohol on man, Müskiratn insan üzerine tesiri Yazan; muhtelif doktorlar Basan: Gollanez Fiyatı: 8 şilin 6 peni Naval operations Harbi ememide denle müharakelerinii ime Yazan: H. Newbolt Basan: Longmans | Fiyatı: 31 çilin 6 peni Outlines of local governmeni of the United Kingdom. lugiltere'de mahalli idareler. Yazan: G.G. Clarke Basan: Pitman Fiyatı: 5 şilin Fiyatı: 6 şilin 6 per Economic evolution of Eng* land, İngiltere'nin Hutusadi tekkmilü Yazanı F. Basan: Macmillan Fiyatı: 6 şilin 6 peni A short history of İndim. Hindistan"ın kısa bir tarihi. Yazan: P, 1. 5. İyengar Basan: Oxford Press Fiyatı 2 şilin 6 peni Life of Robert, Salisbury. Lord Salinbary'nin hayatı, Yazan: Lady Gwendolen Ceci Baran; Hodder and Stoughtos Fiyati 21 gilin Robert Walpole and his Ag Walpole ve zamanı. Yazan: G. R. 5. Taylor Basan: Cape Fiyatı: 15 şilin Marguis oi Mediterranean «avilization Akdeniz medeniyeti. Yazan: R. B. Hendersr Basan: William Heinemam Fiyatı: 2 şilin 6 peni War office, official Histor" of the Great war. Harbi umuminin resmi tarihi, Basan: İngiliz devlet matban“ Fiyatı: 21 şilin Aristo Kıymetli felsefe muallimlerimiz? İ den Mustafa Namik Beyin “Arist9' unvanile yeni eseri intişar etmişti” Karilerimize tavsiye ederiz. | damdı, fakat kadm bunu anlı" | yamamıştı. — Çok güzel, hanımefendi” — Aman, Neriman, kas o anlayış parçasını da okusan? — Sahi Neriman, o parça #* güzeldir! ” — Lütfederseniz, hanımefe* il Neriman Cemşit Hanım, ©€ rafın bu alkışlarile yüze çıkt” Fılmış nazlı bir çocuk gibi daklarnı: büktü. Çayından zurca bir yudum daha ii yine defterinin başına goşti lim leydi. Oda let gölgeler çökmeğe başları” Neriman Cemşit Hanımın * rek ve oynak sesi halâ sür den cümleye sekiyordu. A” met Nebil başının içinde uö" dayan ağırlıktan . kurtulmağ çalışıyor, havanm kararmas' dan istifade ederek ara sırâ iii Biyordu. : Tam yine esme bir dakikada Nimet Hani kıznum gözlerini yormamı. için, elektrik düğmesini 6“ di. (Devamı sar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: