3 Ekim 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

3 Ekim 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet 3 TEŞRİNİEVVEL 931 IDAREHANE — Ankara endde- No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Utanbul Telefon numaraları: 24311 — 24312 —24313 ABONE DCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 4 aylığı © 400 İeuruş 800 kuruş 6 70, 1400 rn 1400 , 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü Hava Dün azami hararet 16, asgari 9 derece idi. Bu- gün ruzgâr mütehavvil hava bulutlu. İcra ve iflas Kanunu için Son günlerde adli kanunları- mız için söylenen sözlerin he- men hepsi memleketimiz ikti- sadında ağır ve ezici bir gidiş le yürümek isteyen (ihtikâr)m ağzından çıkan çirkin isnatlar- dır. Sanki icra ve iflâs kanunun 345 inci maddesinin bütün ma- nası bir tek cümlede toplanmış sayılıyor: Borç için mutlaka hapsetmelidir. Bu isteyiş memleketi dürüst ve kökünden kavrayan bir görü şün ancak iktisat namına ala- caklının eline borçluya karşt (kurunu vustai) bir cismani €- za hakkımı vermeğe matuf sa- kat bir zihniyetin eseridir. Adliye vekâleti bu koparılan gürültüleri çok esaslı bir tetki ke tâbi tutarak icra ve iflâs ka- nununun memleketi haykıran ihtiyacına cevap verecek ameli lö olan bağl elimizde- dir. Adliye encümeni ile vekâ- | tin fikir ve kalp eshabından iş âhiyettar hu- ak adamları şimdi bu kanunu derek kanunun muasır ârasını | i suretile tadili akerelerine başlamıştır Şüphe yok ki encümenin vasıl olacağı hayırlı ve nafi netice Türkiyede bu ihtiyacı tat- mine kifayet edecek Maksat borçluya borcunu ö- detınek 'ca bunu ya kendisi öder, yahut devlet ödetir. Şu halde devletin ödetmesi bir ta- le m kım usul ve erkâna tabidir. Bu usulün sırf hapis tazyikından | başka türlü olmayacağı söyle | yen ağızlar Türk köylüsünü fa iz boyunduruğuna takarak yü- ze beş yüz aldığı halde hâlâ ö- denmediğini haykıran muhte- kirlerin feryadıdır. Bu, asla bu kanunda yer bulamtayacaktır. Bunun içindir ki Adliye ve- kâletinin kanun (lâyihasında yaptığı tadilitm kıymet ve e. | hemmiyetini (Milliyet) in ka- Milliyet'in Edebi Romanı: 40. BAŞI DÖNÜKLER Sanki hemen kapisın! vursa an nesini içinde bulacakmış gibi yüreği heyecanlandı. İleride ta bini boyalı evi de gördü. Hani on günevvel Mebruke Numaa Adeta onun ta elinde süt me,, çıkacak, ğiracal; zannediyordu. Kendini kendi sokağının i- çinde bulunca delikanlınm a- dımlari yavaşladı. Sonra dur- du. Sırtını dıvara da ömrünün dört senesini içinde geçirdiği eve baka baka düşün sinema şeridi gibi gözünün önünden geçiyor du: Çocukluğumun ilk hatırala- # kendisini Manisada karşı İamıştı. Babasmın daha evvel sütcü babayı ça- | İrilarime göelerm göstermesini istedim Encümen kanunu müzakere de şu esastan asla ayrılmamış- tır: Memleket bir deruni hamle ile, bizi bugüne kadar yürülme- yen ve durdüran kaideciliği a- tarak lâhutilikten nasutiliğe ge gerken bütün hukuk esaslarını uhrevilikten kopararak iktısat temelleri üzerine kurmuş ve mu asır kanunlar bu suretle ortaya çıkmıştır. Şimdi mazi ile bal çarpışırken geçen peszinde kaidelere her gün yerlerini kay bederek dipdiri dünya hukukü yükselirken bu gibi dedili ko- dulu itirazlar eksilmeyecekti. Ancak inkılâbin gayesi mutla- ka muvaffak olmaktır. Bu s6 beple mazinin hortlamak iste- yen, hak suretinden görünen itirazları inkılâpçı adliye nesli- ni asla alâkadar etmez. İşte bu feryadın pek çoğu da icra ve if- lâs kanununa karşı açılan hak. sız mücadelenin şeylerdir. Berbat, ç min üzerinde yürümeğe âmade inkılâp Türkiyesi artık bu s€s- lere kulak asmaz.. Adliye vekâ leti muasır ilmin prensiplerine | asla dokunmamak şartile icra kanununun ilâmlı, ilâmsız taki | ile takibin kestirme gitmesinde, mütemerrit ve suiniyel sah borçlulara karşı cezsi hükümler de ve nihayet alacaklıların hu- kukunu teminde esaslı ve mem liyatımda çok ler yapmış- anununun teşkilât kıs- mının çoknoksan olarak tatbi yüzünden bir çok müşküller gö | rülmemiş değildir. Ancak bunu mutlaka kanuna atfetmek doğ- ru olamaz. İstanbul, İzmir, A- dana gibi ticaret işleri çok olan yerlerde bu teşkilât noksanı yü zünden ileri teahhurları kanu - na atfetmek doğru değildir. » İcra ve iflâs denilince bizim zihnimizden eski telâkkinin ka kılıp kalması yüzünden bunlar ayrı ayrı şler görünürken şimdi iflâs muamelelerinin icra işleri gibi bir daidere görüşmesini bir türlü kafamıza sindireme- dik. Bu sebeple eskisi gibi iflâs işlerini mahkemelere £ vererek icra işlrini ayırmak fikrinden vazgeçilmedi. Vakıa İstanbul, İzmir, Adana, Ankara gibi ay- rica ticaret mahkem yerler için böyle bi varit olsa b doğru olamaz ve kanun on sibine de uygun düşmezdi. Hü | küm hakkını mahkemelere bıra | karak iflâs işlerini dairesine | vermek ve bununla mahkemele ri meşgul etmemek kadar muva | fık bir sistem olamzadı. Adliye | encümeni icra ve iflâs kanunu- nu Hemel etmiştir, Vasıl Deni neticeye göre bunu yüksek mec ise sevkererek kanun şekline koymak bir hamlelik iş idi. A- aletin geniş mefhumunda çok mutaassıp olan encümen ilmi inhisarcı zihniyetle anlayaimaz- dı. Bu sebepledir ki ilk defa o- larak Türkiye cümhuriyetine | tam ve kâmil mânasile ilme hür | metkâr ve efkârı umumiyeye muvafık bir harekette bulun- | du. Adliye vekletinden bu kanun | ile alâkadar olan hâkimlere, , ticaret odalarına, tüc- Tara müracaat etmesini istedi Bu çok dürüst bir mütalea, Şimdi lâyiha bu müessesat ile bu zevatın elindedir. Herkes bu inde işleyerek düşün iklerini söyleyebilir. Bunlar tekrar süzgeçten (geçirilerek söylenen her fikir müzakere e- dilecektir. Bu usul memlekette ilme ve halkım sesine riayeti ve ilme hürmeti tesis edecektir. Yalnız müdekkiklerden rica ederiz ki medeni kanun ile borçlar kanu nundaki prensiplere muarız ol- mayacak suretle mülâhazalar yer bulsun. Malümdur ki indi (bana gö- re) lerin ilimde mevkii yoktur. Bu kanunda üç noktaya çok dikkat etmek ister: 1 — Borçluyu zarurete ve se falete düşürmemek suretile is- tihsalinden borchn ödedilmesi. Z — Alacaklının hakkını kes | #rmeden ve bir . çok lüzumsuz | merasime boğmadan alabilme: | * 3-— Har iki tarafm (hüsnü niyet) le hareketlerini kanunu tatbika memur olanların çok yakmdan takdir ederek ödeten | devlete fazla tekellüf ve mecbu riyet tahmil edilmemesi. Bunlar kanun | vardır. Belki eksik olabilir. An ilâmısız icra,, dadır. halimize ve köylünün geflet ve maarifsizliğine göre bunun tat bikanda köylü borçlunun gafleti çok feci neticeler veriyor. muhtekirler elinde bu silâh iğ- | fal yüzünden ve köylüye hak | suretinden görünmek yüzün. den müthiş oluyor. Borçlu ol- madığını ödemeğe mecbur kalı yor. Bunun binlerce acı misali İşte bu lüyihaya bu ilâm- rada bir çok kayıtlar ko- | la beraber belki kâfi dı 1 hususta çok tecrübe cim zevattar adliye enci ye ve ticaret mensu rının alâkadar. olacaklarını ü- mit ederim ve “Edirne barosu | ile Edirne mahkeme reis, icra | memurunun yüksek alökalarına | şahit olmakla iftihar duyduğu: | ilândan nefsimi menedeme dim, Edirne Meb” Mehmet * SRE İtihadı AĞÂİİİ Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine siyorla muamelesi icra es Sigortaları halk için Merkezi idaresi: Calatada eriz. üsalt seraiti bavidir. nyon Hanında Acentası 'ulunmayan şebirlerde acenta aranmak.adır. Telefon: Beyoğlu — 2093 İbrahim Necmi Rumelide bulunduğunu, Bal- kan felâketinden sonra hicret ederek Manisaya memur olde- ğunu duymuştu. Fakat pek kü ine tesadüf eden bu za- ra sile bir hatırası yok- Hayal meyal top seslerini şimendiferle acele bir gidişi, ker topar bir vapura atılışı ha- tırlar gibiydi. Fakat bunları sahiden görmüş de mi hatırlı- yor, yoksa kendine anlatılan hikâyelerin tesirile mi hayalli- | yor, iyi tayin edemiyordu . Manisada ilk 'mektebe git- tiği seneler aklındaydi. H men o seneydi — galiba, cihan harbi başlamış, kasabanın bü- tün gençleri, eli silâh tutarla- mn askere | çağınılmıştı. Kimi kocasımı, kimi babasını, kimi kardeşini, kimi O oğlunu düş- man karşısına göndermiş ka- | dınların, çocukların, ihtiyarla | tın meraklı o mereklr, içli içli | ağlaşmalarını batırlardı. Herp devam ederken baba- n kaldırılmış, Si-| ilmişti. OO zaman on yaşlarında olan Ahmet Ne- bil Manisadan bul - Samsun yo pılan bu seyahati pek iyi hatır İsyordu. Harbin ortalığı kasıp kavuran bütün yoksullukları - Da rağmen onun çocuk zevki- ne bu uzun © seyahat çok hoş gelmişti Treni, koca koca va- purları, arabaları hatırladıkça | yüreğinde adeta o seyahati ö İiyen bir duygu uyanırdı © zaman ancak birkaç gün dıkları İstanbuldan inik hemen © hemen hiç bir hatıra | yoktu. Yalnız Marmaradan gi rerken şehrin büyüklüğü, dağı nıklığı, onu hayretlere düşür. üştü. Çıkarken de boğazın manzarasına bayılmıştı. reke Ahmet Nebili Si- vasta bulmuştu. Henüz ilk | me uym | muvaffak bir müdafaa İ paşa arasmda idi. mektebi bitirmiş, lisenin ilk sı Şi maçları (Başı birinci sahifede) Mukabil akın Birlik muha- cimleri tarafından yapılmıştır. T inci dakikada sağdan inki- şaf eden bir Birlik akını yapıldı. Bu sırada Fener müdafaası yer tutmadığı ve bir parça şa“ $aladığı için topa ğlara takıldı. Yalnız kargaşalık arasında kimin tarafından golün ypıldı- ğr görülmedi. Sarı lâcivert for- ları hemen mukabil akına geçti ler ve bir kaç dakika sonra Ze- ki ilk golü kaydetti. Oyun büsbütün zevkli bir hal de devam etmeğe başladı. Birlik takımımı teşkil eden genç oyuncular karşısında iyi netice alabilmek için bütün kabiliyetlerini sarfe diyorlar ve muvaffak ta oluyor lardı. Netekim bu öldürücü saiyle- rinin mükâfatını çok geçmeden gördüler, Şöyle ki: Sol iç Ra- sim güzel mevkide bulunan Me salime bir iyi pas verdi, Mesa- lim bunu kendinden daha müsa it vaziyette ve demarke bir şe- kilde bulunan Envere verdi. Enver durmadan sıkı bir şütle birliğin ikinci sayısını kayde muvaffak oldu. Burdan bir kaç ra hakemin düdüğü haftayı bi tirdi. Bu suretle bir baf- taym 2 - 1 Birliğin galibiyetile bitti. İkinci haftaym Bu haftaym başladığı zaman Fenerliler daha o muntzam ve teknik bir surette . oynamağa başladılar, Gençler de bu siste- çalışıyorlar ve çok tabyesi kullanıyorlardı. Maç bövle de- vam ederken Birliğin müdafile- ri gayri kasti olarak bir penaltı yaptılar. Bunu Sedat hüsnü is- timal etti. dakika son Bu suretle sayılar biribirine müsavi olmuş oldu. Şimdi iki taraf ta galibiyeti kendi lehine çevirmek için uğra şıyor ve bilhassa Zeki çok şaya ni hağret akınlar yapıyordu. Birlik kalecisi Sami son derece çalişarak şütlerin sayıya tahvi- line #önüi oluyordu. Fakat ne de olaa fazla enerji bir az dik- kat kabiliyetini kesret vat bu fırsattan istifade e ağabeylerinin | dün yapıldı.. nün en zevkli maçı olacağı tah | min ediliyordu.F'akat bu maç ta | gok âhenksiz oldu. Böykesiiler birlee eylemle | ri çimen sahada oynadıkları dan sahayı yadırgamıyorlar, bü | tün takım aksıyordu. Bunun ne | ticesi olarak birinci devre Ka- sımpaşaya gelen bir fırsatı hüs nü istimal ederek ilk ve son gol | lerini kaydettiler ve bu devre- de de Beykozlular | bir penaltı | kaçırdı. | İkinci devrede Beykozlular | daha ağır basma; ve devrenin on be nl uç ila gü DE BASİ In ilk golü kaydetti. Bunu bir penaltı takip etti. Bunu da go İl le tahvil ettiler, Bundan sonra | gene ır oldu. Bundan sonra gene | sağ açıkları bir kafa vuruşu ile | üçüncü golü yaptı. Artık Ka | sımpaşa için galibiyet ümitleri | kalmamıştı. Oyun favllü cere- | yan etmeğe başladı. Bilhassa o | yunun çığırından çıkmasına Ka sımpaşalılar sebebiyet verdi. Artık oyun Kasımpaşanın “ hasında oynanıyordu. Bey | kozlular bir gol daha kaydetti | İ ler, fakat bu gol bariz ofsayttı, | netice dört bir olm neticesine beş de ka | kala Beykozlu! bir gol daha İ kaydederek oyunu beş bir gali | biyetle bitirdiler. İ Galatasaray - Totonya | Dün Şişlideki İngilizlerin sa hasında Galatasaray birinci ta- | kımı ile Toti kulübü ara- | sında bir maç yapıldı ve netice | de Galatasaray 3 - 1 galip gel- | Tsi Bugün ve yarm saat 16,30 matinesinde Iİ proğrama ilâve ok İ ENGİN VARYETE NUMEROLARI | bir göl attı, Oyunun son daki- | da Yusuf bir gol attı ve ti. Yeni taazzuv etmek- | te olan bir teşekkülün böyle bir varlık olduğ tık ihmal edilmemesi lâzım gel diğini i etmiştir. Şilt maçları Senenin şilt maçlamına dün | Taksim ( stadyomunda baş-| landı Saha çok çamurlu idi. Böyle bir sahada oyun oynayan gençlere doğrusu bu gün bir da ha acıdık, Günün ilk müsabaka sı Kumkapı - Altımcrdu arasın da yapıldı. İki taraf ta çok çı hitşr. Ve birinci devre sıfır sıfıva beraberlikle neticelendi. İkinci devrede Kumkapı daha iyi bir oyun./oynadı. İki gol kaydetti ve oyunu 2 - O galibiyetle bitir di, İkinci maç Beykoz - Kasım Bu maç gü »ıfıma girmiş Birden bire Sivas büyük bir me almış, babası da dahil olarak bütün vilâyet memurları, ka- i ve büyük bir ğa çıkmışlar , Bütün mekteplilerle bera- ber Ahmet Nebil de bü ziyare ti çek iyi hatırlıyordu. Yüzü. in çizgileri derin bir düşünce, © yorucu bir emelle gerilmiş olduğu (halde, mavi gözlerinde çelik gibi gayri mil Ti, fakat anne gibi şefkatli bir bakış saklıyan, altın saçlı bü- İ yük adamın şehre giri: tamıyordu. Bu adamla beraber Sivasa ümit, hayat, bareket girmi ti. Harpten yoksul, perişan, ümitsiz çıkan Türk milletinin parça parça en varlığına yalnız bu adamın eli, bir sihir gibi can, kan, kuvvet, ümit man veriyordu. O nereye gi- derse arkası sıra, Anadoluda e sen rüzgârların savurduğu toz lar arasından, milli o duygu, milli heyecan, milli varlık ta koşuyor gibiydi. kez halini | nu ve bunların ar | MARLENE DİETRİCH ve | GARY COOPER | Yanık Kalpler Filminde İstanbul Belediyesi Darülbedayi t msilleri | Bugün akşam saat 21.30 da NAMUS rini piyes «Perde Pİ . Yazan: Süder- l mann; Tercüme e- den; Seniha Bedri p n il | Altı yaşından a şağı olan çocuklar tiyatroya kabul edilemezler. ı Ahmet Nebil İstiklâl harbi nin bütün heyecanlı devirleri- ni, artık epeyce yaşı ve tahsili ilerlemiş bir genç sıfatile Sivas tan takip etmişti. o Henüz on dört, on beş yaşlarında n Sakarya ve Dumlupmar muci- ini öğrenmiş, Türkün bu yeni kurta nm büyük deha sma daha çekirdekten hayran ve âşık kesilmişti, Ahmet Nebil gözü önünden İ birini kovalıyarak geçen"hayal lerin “en kuvvetlisi Türklüğün İ büyük kurtarıcısı Gaziye ait | olanları idi. Onu o Sivasa ilk girerken görüşünü hiç unuta- | mazdı. Kendi (o mekteplerinin | bir müddet merkez ya pan Müdafai Hukuk cemiyet ni, onun bütün rubunu nefsin de toplıyan büyük reisi daima İ gözünün nde zannederdi. Askerlik yaşını aşmış, me- | murluğu kendisini silâh hizme İ tinden müstesna tutmuş oldu- ğu halde, kendi isteğile İstik- lâl harbine iştirak eden baba $ı, sulhtan sonra tekaüdünü is temiş, İstanbula gelmişti. Ah | cuk bibloları yapılabilir. | bür kış günü veya gece Artık tatil bitti, me hayat aşağı yukarı & münhasır kalacak, pler onun İÇİ: edecek zamn gelmiş dem Çocuklar için Mantardan Oyuncaklar Bunun tasarrufa yardımı olacağı ka- dar, çocuğun zevkini ve zekâsi Karların kavgası dımı ile mantar, yanmış kibrit çö” pü, taldit inci, toplu iğme, iplik gibi basit şeylerle bir çok eğlenceli ço- Yağmurlu sile arasın da bunlarla ne güzel vakit geçer. Resimlerini koyduğumuz model- | ler zürafa ilebir zenciyi gösteri j yor. Mantarla yapılacağı için bu zü- rafa mini mini bir şey olacaktır. Boynu iki mantar kapağından, kafa $1 o suretle kesilmiş yarım mantar kapağından, boynuzları © kibritten, kulakları kesilip yapıştırılmış kâğrt- tan, gözleri cam toplu iğneden, vü- cudü büyücek bir mantar kapaktan, | met Nebili ra idi. Henüz on sekiz yaşm- daki bu genç, İstanbulda kay. şan Darülfünun gençliğinin | içine karışmıştı. Babasının, . nasının şefkati, kendi li, hülyalı ruhu, ona b devresinde büyük bir sükün ve huzur temin etmişti. Kitapla- rr, dersleri, yazıları OoOömrünü doldururdu. İstanbulun bu kuytu mahal lesinde, bu sessiz sokağın için de kendi içine kıvrılarak kapa nan Ahmet Nebil de, geni ğin heves ve hayalleri bile şak raneydi. o Darülfünuna gider, gelirken yolda gördüğü kadm. ların, kızların yüzlerine açık- ça bakamazdı. Onu arkada, rı bazen sümsüklükle, miski likle itkam ederlerdi. Halbuki o, her kadında, her kızda, bir aile kutsiyetinin canlandığını duyar, bu kutsiyete (hürmet ederdi Ahmet Nebil, tahsil haya- tını içinde geçirdiği bu sokak- ta uzun uzun o hayallere dal- da| inkişaf ettirir. Annenin de biraz yar | İstanbulda asıl ge | girdiği hayat işte bundan son- | başladı. Oyunlar kalmadı. # n dört duvarı ile mektep dershane n çocuğun yeni elbisesine ukarıda hir ayakları kibrit çöpü Yalnız zürafa mı? Aynı pek âlâ bir köpek, bir timsah hut bir hangi istenilen bir kun karikatürü yapılabilir. Tavşan kardeşin hilesi Zıyaı Azim Bahriye merkez hastanesi hariciye şefi operatör Dr., Nu Faiz B. uzun müddettenberi çel n rehayap olam! bulunduğu Şişli bst yurdunda dün rahmeti rahi kavuştu. Blerhum pek merbut olduğu rma çok mühim hizmetler ifa ve bahusus evvelâ Balkan harbi filâli Ahmerde ve bilâhare umumi esnasında 4 üncü Ordu tabip ve cerrahi müşavirliğinde lunmuş olup ziya yalnız almak nın değil, kendisini yakında tan bilcümle ehibbası için elim bir b se teşkil etmiştir. Naşı mağreferetnağişı bugün vikiye camiinde öğle namazı ei dıktan sonra Beşiktaş tarikile B tancıya nakledilerek İçer: ki aile makberesine defnedi Cenabıhak kendisine mağferet, ie, akraba ve taallâkatına salırı © mil ihsan buyursun. Müessif bir zıya | Nafia Vekâleti Başmüfetö Şefik Bey Şişli Fransız basti nesinde tedi edilmekte il | müptelâ olduğu hastalıktan hayap olamayarak cuma gül akşamı irtihali daribeke eyl iştir, Cenaze bugün öğled sonra hastahaneden kaldı rak Eyübe defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. mıştı. Mebruke Numanın bi tırlattığı | sahibini boyalı € kendi evleri | arasında bir ırmızı aşı boyalı bir ev İdi. Bu evde o zaman bir g kız otururdu... Kendisi #i mektepli bir kız., Kestane li saçları, derinden bakan ef gözleri, beyaz, uzunca yi çok sevimli bir kız.. O vaki on altı, on yedi yaşlarındayd Her gün erkence, kitapları panda eği meki | derdi. Ekseri sabahler Ab İ Nebille sokakta bir istilâseri İ dı. Şehzadebaşına gelince, İ fa tarafına doğru döndüğü! İ gören delikanlı, güzel kom sunun İstanbul kız lisesine İf tiğini tehmin ederdi . Uzun zaman Ahmet Ne? bu kızm adını bile öğren mişti. Fakat yüzünde, yi şünde, halinde öyle bir ei lik, öyle bir doğruluk vardı İ mahallenin diğer kızları (Devami vâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: