10 Ekim 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

10 Ekim 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrın umdesi “Milliyet” tir. 10 TEŞRİNİEVVEL 931 IDAREHANE — Ankara cadde. si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul, Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için aylığı 400 kuruş 800 kuruş 750 , 140 , 1400 , 2700 ,, Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânlarm mes'uliyetini kabul etrmez. 3 6 2 Bugünkü Hava Dün azami hararet19, asgari 10 derece idi. Bu- gün ruzgâr mutedil poy - raz hava açık. Hikây» Doğru hesap Fribul milyoner çocuğu de- ğildi. Herkes te milyoner zade doğmaz ya. Hatti pek çok! kimseler milyoner zade doğ- maz. Onun için Fribul'ün bu haline kimse şaşmiyor. Beş sene: evvel Gonflo'dan yırtık papuçla kimbilir nerele- re gittiği zaman, arkasından hiç kimse hattâ acaba nereye gidiyor diye bile sormamıştı Beş sene sonra Fribul bir az | daha temiz kıyafetle ve daha sen bir çebre ile kasabaya gel- di. Yalnız bu fark onun bu beş seneyi kimbilir nerelerde boş geçirmediğini anlatıyordu. O kadar vazih anlatıyordu ki, günün birinde Fribul'ün çar şıda bir küçük dükkân kirala- dığı bile görüldü. Bu dükkânda ilk zamanlar tuhafiye eşyası satılırdı ve işleri de pekâlâ gidi yordu. Fakat Fribul burada hemşe- rilerine yalnız iğne iplik makla hizmet “ edemiyecej anladı. Çünkü ona bu kadar ka zandıran halka her cihetçe yar m geliyordu. O- avaş yavaş tu- hafiye dükkânı bir küçük paza ra dödü. Hem bu kadarla da kalsa iyi... Fribul dükkânının arka tara fına bir de yazıhane ilâve etmiş ti, Bu yazıhsnede no işler görül müyordu? Sigortacılık, davacılara akıl hocalığı, iskonto, faizle para... Halka hizmet için akla gelebi- len ne varsa, hepsi de yapılıyor du. Yavaş yavaş Fribul'ün kese si dar geldi ve dükkâna iri bir kasa satın aldı. Beş, ali: sene evvelki papuç suz adamın bir para kasası sa- tım aldığına m; hayret ediyorsu Çünkü hemen yle kasası olan lar beş altı sene evvel papuç- , suz kalmış ipsanlardır. Fribul, karşısına şeytan bile gelse, ona papucunu ters gi direcek zekâda bir adamdı. Bir gün kırk, kırkbeş senelik me- muriyet hayatından sonra teka | üde çıkarılan Gonflo isminde “Milliyet'in Edebi Romanı :47 BAŞ! DÖNÜKLER — Yek, yok. Biz ikimiz ko- Duşuruz, Hem o Hanımlar içki- den, başları döne döne oynaşır- ken, biz sizinle Nebahatten hsederiz, olmaz mı? Nebahatin de, Ahmet Nebi- lin de yüzlerine bu söz kıpkır- maske geçirdi. Ahmet Nebil, sabahtan b geçirdiği ıztırapların hâtirasi bir kere daha üzüldü. Sonra bir den bire bir iç hamlesile cevap | verdi: — Müsaade ederseniz oralar da Nabehat Hanımefendiden bahsetmeyelim, Nemika Ha- dam, — Neden? Neden? © — — Kiri yerlerde temiz şey- İ lerden bahsetmemeli de. Nemika Sırrı Hanım kahka- © hailegüldü. © — Amma yaptınız, ha! San- | bir zat, bu kü kasabaya gel para ile bir arak inzivaya çe- Artık aldığı tekaüt | ile geçiniyordu. Fakat hayat bildiğiniz gibi | pahalılaşmağa başladı ve zaval | lı Gaspar da kısa bir zaman | içinde bir kuru ekmeğe kaldı. ! Berek versin ki Fribul onun da imdadma yetişmişti: İ - Sana bir şey teklif edece | ğim dedi, şu koca köşkte yapa | ki bahçeden istifade ettiğin yok Bu köşkü bana ver ve sende içinde otur. Sana ölünceye ka- dar her sene altı yüz frank vere yim, Gaspar düşündü, muvafık gördü. Derhal notere giderek mukavele yaptılar. Artık bu su retle Gaspar'ın kursağına yağ- lı yemekler girmeğe başlamıştı. İstediği zamanlar da gezip eğ- lenebiliyordu. İki sene devamınca (o Fribul muntazaman para verdi. Fakat iki sene sonra Gaspa- isabet etti. Buna Dr. “Felci nısfı tulâni, diyorler.! Yani zavallının sol kolu ile sol | bacağı artık tutmaz olmuştu. | Artık yürümüyor, iki kolunda | İ koltuk değneği sürünerek gidi- | yerde. Hali pek semacak şey- Ba vaziyette geçen gün par | almak üzere Fribul'ün dükkânr | na uğradı, Hiç bir vakit paraya | bu kadar ihtiyacı olmamıştı. Öy | le ya, hastalık bu! Doktor para | İ ister, eczacı para ister, hasta ba ! İ kıcı para ister. in dükâni- | e, bittabi | rüzgâr buraya attı?,, demedi. Sadece | kasasının gözünü açtı ve üç yüz İ frank çıkarıp verdi. Gaspar paraları aldıktan son ra dedi ki: — Fakat buüçyüz frank! Hani biz altı yüz frank pazar- hık etmiştik. Fribul bu talebe hayret eder | &ibi bir vaziyet aldı: — Ne diyorsunuz siz? dedi, Pazarlığımız ölünceye kadar al tı yüz frank değil miydi? — Evet, öyle idi amma, siz üç yüz veriyorsunuz — Elbette üç yüz vereceğim. Çünkü mukavelemiz öyle.. Ga- İiba siz vaziyeti ya anlamıyor- sunuz, ya sulamamazlıktan ge- Hiyorsunuz. Bu halinizle vücu- | ölmüş sayılmaz | 20 halde ben de size i vermek mecburiye- tindeyim. Acalet te budur. Bunu öyle bir eda ile söyledi ki, zavallı Gaspar ağzını açama | İ dr ve üç yüz frangı alıp gitti, KİRALIK | 3 odalık bir yazıhane | tarihinden itibaren kiraya lecektir. Galata, Voyvoda cad d de Assikü Generali Han 78/40 Skoda milessesatna Tel, Beyoğlu 4424 müracaat, l Paris Tıp Fakültesi mozunu| it ve zührevi hastalıklar mürehassı Şevk seret Bey hanı 6 va kadır rasında Avni 9 di İbrahim Necmi ki orada adı anılırsa, Nebal tin temizliğine halel mi gel Ahmet Nebil, içindeki gizli duyguyu ihsas etmiş olmaktan utanarak gözlerini indirdi. Fa- kat Nebahatin derinden bakan iri elâ gözleri, bu defa daha çık bir teşekkür parıltısile deli kanlıya dönmüştü. O zamana kadar hiç söze karışmamış olan genç kız, çocukluk arka utancından müteessir oldı | — Ahmet Nebil B.inbu his lerine çok müteşekkirim. dedi. Bu söz, görünüşte sadece bir teşekkürden ibaretti. Fa- kat iki gencin ikisine de sanki açıktan açığa bir sevgi itirafı indü. Ahmet Nebilin göğsünün içinde yüreği şiddet le çarpmağa başladı. Boğazın dan ciğerlerine doğru sanki ye ni, sert, kuvvetli bir hava ce- İ göğsü heyecanla kalkıp MİLLİYET ÇUMAR :I 10 TEŞRİN EVVEL | İktibaslar Monte Karlo - Madritte çıkan AHORA'dan - Monte Karlo gazinosunun sene de 180 milyon kazandığını söy lerler. Bu parayı kimin cebin- den çıkarıyor? Bu para umumiyetle işi gü- cü olmıyan zenginlerin cebin- yalnız oturuyorsun. Etrafında- | den çıkıyor. Öyle bir para ki | Bu süle nazaran müessese, pa | gazinoda kaybedilmese, mutla- ka kokain âlemlerinde, yahut oyuncuların içinde orta halli burjuvalar, avukat, hoca, doktor ve saire de var ki, bunlar bir darbede müref- feh hayatı fethetmek daiyesin- dedirler. Bunların yanı başın- ! da işini düzeltmek hayaline | kapılan tüccar, fabrikatör ve yahut çalıştığı kasasmı soymuş bir muhtelis muhasebeci veya kasadar ve ya hut iyi aileden kız kaçırmış bir talebe de görürsünüz . Gazincnun adamları müm- kün olduğu kadar az konuşmak için emir almışlardır. içindir ki, bu adamlardan ma- lâmat almak kabil değildir . Bir tasnif Mamaafih bir sene rmdan iyi tasnif etmek kabildir: Fransız ve İtalyan 500,000 İngiliz 50,000 Şimali Amerika İspanya, Cenubi 50,000 Alman 40,000 Sonra sırası ile Macar, Rus Leh, Skandinav ve Balkanlı: lar gelir Fransız ve İtalyanların ço- ğu turistlerdir. Monako ya civar yerlerin ahalisinden- dirler, Bunlar Monte Karlo ka- zinosuntın ne olduğunu anla- mak için, oyun (© başmda on, yirmi frank kadar — bir parayı gözden çıkarmış olanlardır. Fakat asıl oyuncular diğer milletlerdendir. Oyun bahsinde bir tasnif dür: Oyunculardan kazanıyor . Yüzde 49 u göz ğı paranın onda bi denlerdir. de şöyle yapmak mümkün- yüzde biri Yüzde 25 i parasınm üçte | sini verirler, Yüzde 20 si her şeyi, hattâ mücevherat ve bile kaybedenlerdir. Ancak bun larda avdet edecek kadar para ve elbise bulunur, Yüzde 5 i ise, geriye dönü cek parası dahi kalmamak tile, nesi var, nesi yoksa ku- mar masasında bırakmış olan- | lardır, Parasız adam Cebinde bir tek meteliği kal mıyan adam Monakoda ne ya par? Yapacağı iş memleketi- nin konsolosuna uğramak. Bu rada her konsolos senede va: Wi iki üç yüz kişiyi memleketi- | me gönderir . Bazen tahsisat kalmayınca, reyanı akıyor gibi oldu. Ne- bahat da kıpkırmızı yüzile ine rek, sık sık nefes alıyordu. Nemika Sırrı Hanımın göz çukurların ta içinden bakan | Kara gözlerinin bebekleri açılır İ gibi” oldu. “Dönüp iki genci de en sonra koyu esmer yü üzerinde © umulmaz bir kızartı peyda (oldu. İnce dudakları gerildi o Dudakları. nin arasından tek bir i fırladı: Ja! Birden bire bu üç gençli- ğin birliği bozulmuş gibiydi. Nemika Sırrı Hanımın bu ke- limesi, sanki — bir kilit gibi, muhavereyi kapadı. helecan içinde, miyerek yürüdüler. bille Nebahat gözlerini yerden ayıramıyorlardı. Nemika Sır. rı Hanımda dimdik, düm düz ileriye bakarak yürüyo du. Saraçhanebaşına gelince: — Allaha ısmarladık Neba hat! Yine © görüşelim, Nebil Bey . müessesenin | Orun | içinde | milyonca | 100,000 | Amerika | kelime | | mamak vaziyetinde kalıyor. Böyle zamanda parasız ka- İlan oyuncu, başka türlü ba İ nm çaresine bakmak mecburi- | yetindedir. Monte Karloda Vi: | İ yatik denilen bir usul vardır. | rasız kalan oyuncuya para ve- rir. Fakat Viyatik merasime tâbidir. Evvelâ kumar müfet- tişlerinden birine vaziyet izah edilir. Müfettiş müracaatçıyı müdür muavinine gönderir. O- rada'da vaziyet bir kere daha izah edilir. Müdür muavini | bu zatı müdüre götürür. Ora da da müdire vaziyeti üçüncü defa izah etmek lâzımdır. Mü dür kızar ve kumar aleyhinde bulunur. Ciddi insanların para lermi bu suretle kaybetmesi» ne teessüf edilir. Bü aralık ta müdür hangi salonda, hangi İ masada n& kadar para kaybet tiğini sörar, Eğet müessnsede kaybedi- ler para, diğer c şayanı memnun; dür bu işlerde gizle bir i “kazazede- s1 için kendisine teslim eder. “Kontrol, — oyuncular | biraz eğlenceli olsa bile, para- iz kalmış kumarcı için pek öy değildir. Çünkü © müfettiş Viyatik,, e müracaat eden bu adamı, oyuncuların o arasında masadan masaya dolaştırır ve kendisini Kropyelere gösterir. Masslarm önünde durulur, müstahdemin kendisine bakar- lar. Oyun masalarında görüp görmediklerini söylerler. Mü- &ssesede yirmi sekiz kumar ma | sası vardır. Bu ameliye, müracaatçınm mühim miktarda para kaybet- ka üzerinde rehine koyacak eş- yası olmadığı ve Monte Karlo- da tanıdık ve kendisine yar- dım'edecek kimsesi bulunmadı ğı anlaşılırsa, ancak o zaman, kendisini memleketine kadar götürebilecek bir para verilir, Fakat'buna mukabil senet te alınır. O dakikadar itibaren | kumar salonlarının kapısı bu a dama kapanır. Ancak bu sene dinin par verdiği takdirde salonlara girebilir . Çok defalar Kropyeler oyun cuyu tanıyamazla: yınca da müessese mez, Hülâsa “Viyatik,, in zevkli tarafı yoktur. Valmon'un Mente Karlo hak kında yazdığı bir kitaba naza- ran, kumarbazların yüzde os | beş, yirmisi intihardan başka şare görmemcktedirler. Bunun için de Monte Karlo'daki inti- harlar etrafında birçok şayia- | lar dolaşır. Derler ki, mües sesenin sırf intihar etmek isti. | yenlere mahsus bir salonu var | mış. Namzet buraya çekilir, nasıl hoşuna giderse, o suret le hayatına nihayet verirmiş. Tabii bunun aslı yok. Monte Karlo'nun gü ların parasındadır. insan | Hayatın. | i konsolosluk ta hiç bir şey yapa ! da değil! Böyle bir mesele ta | min en müst Diye kısaca vedalaştı. ayrıl İdi. Belediye parkının önünde, Nebahat birden bire gözlerini kaldırdı. Ahmet Nebile bak- tı: Biliyor musunuz, Nebil İ Bey? Ben size rast geldiğimi İ anneme anlattım. İ o Ahmet Nebilin zaten hele- can içinde dolan yüreği tek- rar, daha hızla çarpmağa baş ladı: — Öyle mi, efendim? — Annem sizi pek âlâ ha-| tırladı. Hattâ bana “madem ki | buraya kadar seni getirdi, niye | İ içeriye almadın? Ben de ken- görmüş olurdum.,, De- İ — Şimdi, eğer bir mâniniz! İ yoksa, bizim eve gideriz, ol- İ maz nu Ahmet Nebilin kafası için. de iki ses peyda oldu: Kulak-| ları oğulduyor, beyi sanki İ bir hava girdabına yakalanmış ayyare pibi, (| sarsıla sarsıla İ şeytan s İ yor musun ? - j türlü: haddüz ede Tse, herkes kendi i, kendisi becermek mecburi indedir. En çok cari elti usul var: İliç veya zehiri Tabanca, Deniz, Tren, Ağaç Suinte Devote köpri Dördü güç Sainte Devote köprüsünde. i muhafız anlat'yor! den aşağıya atarlardı. Fakat şimdi köprü muhafaza altında dır. Şüpheli bir gördük mü, derhal kendisi yakala” nz. — Çok kimseler kendilerini gazinomun bahçesindeki ağaç- lara asarlarmış — Şimdi bu da mümkün de ği! Hattâ denize veya trenin altına atılmak ta müşküldür, Zira Prenslik otuz kilometre dahilinde hat ve sahil boyunu : sıkı bir nezaret altına almış bu lunuyor. Tabanca, zehir O halde geriye tabanca ile zehir kalıyor. Zevki yı ri tercih ediyorlar. Çünkü gü- rültüsü yoktur. Bu tarz gazi- nonun da hoşuna gider. Çün- kü müşterileri korkutmaz. Halbuki çok kimseler, hat. | tâ kumar salonlarda taban- ca ile intihar etmişlerdir. Bu | hâdiseler müessesenin hoşuna | böyle bir hâdise vu | gitmiyor, kuunda, bu işe tayin edilmiş memurlar (derhal gelirler ve müntehirin cesedini alarak de poya kaldırırlar. Orada muaye ne ederler. Ve ölünün sektei kalpten vefat ettiğini söyler ler. Ondan sonrada ailesine bir telgraf çekilir. — Ceset me- zarlığa mücavir bir arsaya nak edilerek, orada açılan bir çu kura gömülür. ASRİ SİNEMADA BUGÜN ve YARIN Saat 16 1/2 matinesinde) proğrama ilâve olarak Zengin varyete Numeroları ile İSMET PAŞA Hz. nin Atina seyahatleri ve Bal ikân Olimnivatları İstanbul Belediyesi Darülbedayi temsilleri BUGÜN AKŞAM Ba İ ” Mum Söndü vi cesi tenzilâtlı Kemedi 5 Tablo Yazan: Musahipzade um. Kadrköy Süreyya Sineması B inden itibarsa COŞKUN BELDE Brigit Helm tarafından mevsi- filmi. dönüyordu. Bu iki sesten biri, tatlı, ok şayıcı bir nefesle fısıldıyordu: — İşte saadetin başlangı- cı.. Bu tertemiz, beyaz, güzel adamlar zehi | IÇapras kelimeler »iximizi>imi>ujl, Dünkü şeklin halli ere Yeni şekil Soldan sağa 1 — El (4) Beğ değil (4) 2 — Kibar (4) Karar (5). 31 Hece (2) Uzun ağaç (6). 4 — Yumşak sayin (5). 5 — Edat (2) Hayvan kundurası (6. 6 — Hil (5) Aletler (4) 7 — Alie (7). 8 — Zenci (6). 9 — Kısa değil (4) Hece (2). 10 — Erkek dadı (4) Kumaş (5) 11 — Hece (2) Haya (2) Mevva 4). | Yukardan aşağı 1 — Başına A ilâve ederseniz zevce olur (3). Sebze (4). di (3) Tavla kemiği (3). 3 — Notm (2) Ben (3) 6. 4 — Renk (2) Dikkat (5), 5 — Mecra (5). 6 — Bıçak (4) Fikirler (5). 7 — Trnnpetin Büyüğü (5) Nota (2). 8 — Ot biçen (4) Kir çiçeği (4). 9 — Göl (3) Renk (3) Hicap (2) 10 — Şiş (2) Ters (4). H — Son (6). Birinci Doktor İ Rusçuklu Hakkı İstiklâl cad- İl ki Parmak ka- İ pu, Afrika © hanıma bitişik Apartıman No 21.— Tel: Beyoğlu 2797. Saat: 4 — 18, Sigortaları halk için sun ki bu davet te o yolda bir | şey değil... Muhteşem Nihat- ri, Neriman oOCemşitleri ilk gören mohiyetlerini o aniryor mu? Acaba bu senin tertemiz kız, anresinin müsaadesile, se | Bi evine çağırıyor. Şimdi eski mehallende, ğendiğin sadelik, temizlik inu hiti içinde, bir aile ocağı bula caksın.. Bu ocak, yakında se nin kendi evin, kendi da olabilir. Sevinf.. Öteki ses, kıpkırmızı bir gibi iğneleyici, de- yaralayıcı bir sesti. Etle- smdan (keskin, zehirli bir şiş gibi yaka yaka geçe k iliklere kadar nüfuz ediyor lu musun? Anlr- Diyordu - halâ mı bu budalalık? İşte burada da Şişli | muhitinin bir başka .. Orada seni o kadar israrla evlerine çağıranlar var. Onların içinde erkeklerle baş başa kaldıkları zaman kendi kızlarına siperlik eden anneler de görmedin mi? Ne biliyor- — Görüyor eskiden beri be- | ocağın | nabilirsin ki Hamiyet Hanım, İ Nirei Hanımdan (o büsbütün | farklı bir anne olsun? İ Bu ses, sanki cehennemin içinden © keskin bir kızıllıkla akıp gelen, Ahmet Nebilin | boğazmı, göğsünü, içini ya- kan bir alev parçasıydı. Yüre ğinde bunun yaptığı yangın, sert rüzgârlı bir havada susüz bir mıntakada © genişleyip gi den, önüne gelen yeri yakıp kül eden bir (o dehşetli ateşe benziyordu . Bir taraftan, içinde kopan bu fırtınanın helevanlarile tit rerken, öte taraftan da, bütün varlığı kulaklarına toplanmış, Nebahatın titrek dudakların. dan dökülen tatlı sesi dinliyor du: — Annem. merhum anneni 2 — İşyan eden (3) Sandalın ccd | | Ja veya telefonla Merkezi idaresi: Calatada Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Telefon: Beyoğlu — 2003 Ne o kızım, akşam rü mı gördün? — Evet anne, sen bana Gö kolata getirmişsin. Babam oyuncak almiş — Sen bilir misin onu? Rİ yalar hep ters çıkarmış. — Zarar yok. Babam © kolatayı getirsin. Oyuncakla rı da sen getir. Kaynana İsmetle Cemil, ikisi de evli! K9 yın ana derdinden bahsediyorlar: Tamet dedi kiz — Azizim, ben evlendiğim gör den beri, kaynanam — bir defa €Yf) geldi, — Yarabbi, ne mes'ut adams — Evet sma, o vakitten o bef — Kardeşini ne diye sula da oynatıyorsun? Sonra nezle olur. — Zaten nezle! — Benimle evleniniz. Ölür sem, bütün servetimi siye bır&” kırım. — İyi amma, ya ölmezseniz! Doktor n Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları | mütehassısı Cumadan maada hergün öğ- i leden sonra saat (2,30 dan 5e) | kadar İstanbulda Divanyolun da 118 numaralı hususi daire sinde dahili hastalıkları mua» yene ve tedavi eder. Telefon: Sira numarasını beklememek isteyenler, kabineye müracaâf randevu ak malıdırlar, İtiünadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi iera eyleriz. rajti havidi nyon Hanında müsait 2i çok severmiş. Sizi mutlaka öğle yemeğine götürmemi iste di. Daha yemek yemediniz, de gil mi Nebil Bey? — Hayır, Nebahat Hanım, teşekkür ederim. Ahmet Nebilin dudakların- dan makine © gibi bu nezaket klişeleri . dökülürken, kafasi” Dın içinde yine o ateşten bur- gu gibi yaka yaka derinleşen ne, yemeğe çağırdı. Sanki Ne riman Cemşit Hanımla anne- sinin tıpkısı değilmi? Ahmet Nebil, beyninin i- çinde muciz bir sivrisinek vr zıltısile dolaşan bu Omenhus sesi kovm: ietiyorumaş gibi başımı sallıyor, göğsünün de- rinliklerinde bu sesin açtığı ya nık yaraları dindirmek ister mişcesine elile göğsünü tutu- yordu. (WWevamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: