2 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2

2 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 9 » Değil mi?, Avucunuzu ya < 1 ye bire) <> Akilah ba YUCE a) Ases başı gibi bir şey, kıyfı da bucakta ne varsa meydana Asrin ürüdesi #Milliyett tir. | çikarıyor, para, kadın, eski is- 2 K. SANI 1932 <İinokin, kiralık frak ve çıplak IDAREHANE — Ankara cadde:| si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul. Telefon numaraları: 24310 «— 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı o 400 kuruş 800 kuruş! 6 780 1400 , 1400 20 , aşi. Ön birde Gardenbara girer- ken bana bir iki gün evvel gar- son başını: | —Çokyer olacak pasam!, İ Şimdi kimde para var... dediği hi hatırladım.. Kimde para ol- duğunu bilmem amma Garden- de yer olmadığını gözümle gör düğüm için iddia edebilirim... Teravihe geç kalmış bir za- hit tevekkülile şanoya en uzak bir masanın etrafına dizildik. Dört kişi idik, ikide bekliyor- duk... Arkamızda daha saat ön birde feryadı vermiş müşte- riler vardı... İtiraf etmeliyiz ki, Türkiyede bizi en ziyade mesl eden, en güzel yüz, en tatlı dil- İ den fazla bizi mesteden şey inhi Gelen evrak geri verilmez pe geçen nuskalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait özler işin müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilöy Fasat merkezinden İ sar idaresidir... | verilen malâmere nazaran bu! J H iin hava kapalı ve yağışlı “ezesfğ| , ekledik, bekledik, bekledik. akur. Rürgür mtedil sarette | Numaraları gördük, mafsalı nüp ierikametlerinden asecek- | Koprro? Hacivat gibi sersık sar tir. Din tazyiki mesimi 786 mili. | ak e e pie irem ire azami hararet 15; asagari Jsör, nm nen liz gösteren bir dansöz, Rasat merkezi Çanakkale civa ama çimin anda bir furtuna olduğumu te9- Nİ baz. filân falı it etmiştir ay P şi ! sız... Birden bire ışıklar sönün ce kendime geldim.” Yılbaşı, Haftanın Yazısı | karanlıklar içinde, yüzünü gö kar ri mi çe ası gır virirken sağ kulağımın üzerine Her sene yaz demez, kış de- kol salya biz ağın yapıştı vel İten, buhran demez, gelir, bem ısınlığa bakınız gece ya gelirken * önünde — Aman Asfas yardımcı gil. la! dedi.. Sonra da; — Zoo Haçik! Ağzın neden Rİ be aden iş varan sil zehir gibidir?.. rür -çirkinliği görülmesin di- Işık olduğu zaman sağ tara- ye!- 365 gün oturur, kalkar gi- der ve giderken, daha kapıdan Şıkmadan kardeşini “gönderir. Münasebetsiz bir şey vardır. Biz ona (yıl) deriz... Omün bü- tün dünya dillerinde en güzel ismi de budur... İnsanı yıldırır.. Kendi hiç yılmaz. Daha girer- ken yıldırır. Geleceği hissolu- olunmaz kesenin ağzı, satı- fıma baktım.. Kalın ve gölgeli yüzlü bir Ermeni madaması ba na bakıyordu.., Yanlışlığı anla dı, ben de anladım... Ardımda oturan kocatmı öpecek yere -yanlışlıkla diyelim. beni öp- müş... Lâkin ağzımı diye sağ kulağımı... Acıdediği deoi- ve Bence gemi ağızdan da a masum ve hassastır, Eğer am gözü, alıcıların da eli 2- | ağız olmasa kulak ale De — İşin tuhafı hepimiz onu | ketum uzvudur., az uğurlu, kârlı, hayırlı B lü kabi İnisafir imiş gibi karşılama- de Er dbklağm a Dizi A çıkarız. yanan İsernenla, e sim Hacı karaılamağe, | damın teşvikle. yer değiştirdi e e bien ler. Ben de kulağımdaki rutu- beti mendilimle sildim. Kalın ||, madama boyalı dudaklarile ma Sum kulağıma kırmızı bir imza atmıştı... Silinceye kadar hal oldum!.. o Mink te girerken ekse- Garden bar, Maksim, Tokat- hyan, Park Otel, Türkuvaz, Ambasadör gibi yerleri miş ... i Yılbaşı girsin de Hücı Beki- En çakır pençe alacaklıdan | re rastgelmeyin!.. Bu mümkün daha muttarittir. Gününü, saati değildir. da isterse dakikasını şaşırmaz.. Saat|niz bir yılbaşı gecesi bir kö- dedi mi girer, kış demez, | mür tüccarı, bir kasap, bir icra demez, buhran demez.. Her | memuruna rastgelmedense bir in idhalini menedebildik, bu | şekerciye rastgelmek daha tat- menedemedik., İnanmalıyız | hdır... Ben Hacı Bekir Ali Bey di; bunu bir tutan var... la meşbor Hint prensi Ağa Han e arasmda bir takım müşabehet- pe bir bezginlik var. | ler görürüm. İkisi de at yarışlarına merak — eşle nereye gide» | hıdır... İkisinin de dünyalığı var dır... İkisi de güzeli severler... Bu ahval ile nereye | Profilleri de biribirine benzer.. varlak gözlük ile bir çift kırpık | Hep öyle dedik... Kimde pa- | kalın bıyık vardır. Garip bir ta- İra var ki; yılbaşını tes'it ede- ilisizlik eseri olarak dün gece Milliyet'in Edebi Romanı:' 126 BAŞI DÖNÜKLER Jbrahim NECMİ Sefalet te kapılarının önün Reşit Bey levhayı tamamla- akla sordu; — Nihat İlhami Bey ne yapı Paz dı: © — Ne yapacak? Topu attı. Zaten bütün kuvveti Yazıcı za- 'di, O, intihar edince, Ni- hat İlhami "motörsüz © makine i durakaldı. Nesi varsa sat- — Fazla olarak Nihat gine İlce i dolandırıcılık, emniyeti sui- istimalle, hileli iflâs işlerinden Fuat Sami Bey, tasdik yollu başını salladı: — Evrakını okudum. Cürüm açık surette müspet! bile kalmadı. Bütün âşık. bu parasız, kart, çirkin, suz kadınım etrafından ay- Dedi. 'tâ o kadar ba; İZ Seyda kamil Berki ça Alm Ni, derince e a aldı du. Dae — Oh! Hiç olmazsa bu karı cenasını bulmuş! Resit Beyin yüzü O büzünlü bir ciddiyet aldı: — Yalnız o değil, Nehil, ce- 5 © bu., Nihat İlhami pa. , işsiz, kaldırıpı mühendis iyor. Ellerinde kalan ne- “varsa sattılar. Apartıman. a Gr <7 ?.. Belki şöyle bir dolaşı- | Yalnız Ağa Handa bir çift yu- | | Garden Barda. yeni yıl girerken İ gazetecilerden kimseye rastgel | medim. Muhakkak biribirlerini kat almak içim kim bilir ne ay- kırı yerde yeni seneyi aramaya gitmişlerdi. Yalnız aziz mes- İcktaşımız Toplu İğne, gözleri- ne elektrik şirketinin, ilmin | ve Baküs'ün verdiği cilâ ile par layan iki ateş pare kara etrafı yakıyordu... Neş yanma sokuldum, Eski seri olarak bir kasık niyazı kesti.. Tebrik ettim. — Neş'elisiniz maşallah", de | dim. — Evet dedi! Topluiğne id- hatini büsbütün menetmişler!... Onun için memnunum!, sre Şu simokin denilen şey ber- bat bir şeydir... Kostüm gibi | her sene yapılmaz ve her gün giyilmez ki; vücudünüze uy- gun olabilsin. Ev gibi beş on se nede bir yaptırılır. Senede biriki defa giyilir. Tabii modası ge- çer, vöcudün değişiklerine alı- şamaz.. Hele o yezit sert önlü gömlek ve köşeleri kırık ln lık ta buna inzimam edince in san künke Şira gibi olur, Derlerdi ki; 1 Cenerali 'Tavshent her gün akşam yeme ğini yemek için si giyer- miş. Biz de böyle bir mecburi. yet olmadığına şükrettim, Ve etrafıma baktığım zaman kah- ve Yengi süveter koyu kurşuni gömlek ve aynı ' umaştan kıra vat giymiş açık yümüşü kos- tümlü müşteriler görünce be- nim simokin sıkıntısına katlan miş olmama hiddet ettim. rex Gardenbarda yılbaşı gecesi gözüme ilişen şunlar idi... Güzel kadın azalmış... imi me te çok değili. — Düzgün kılık: ender. Yüzde yirmi sekak kostümü vardı, Bin frak insanm gözü ne, orada entari kadar yabancı geliyordu. 3 — Sekalir, yetmişlik baba- yani bir efendi ile aynı nisbette | yaşlı ve başörtülü bir hanım Gardenbarı evvelki batınlar na mına teftişe gelmişlerdi.. 4 — Kadımlarm bir kısmı kaş larını bizim bıyıklarımızı tıraş amamien tıraş et işler, üzerlerime kalemle iste dikleri şekilde Kaş resmediyor- Jar, Esasen kadınların yüzü, ar tık otuz iki boya ile resmedilen en müşkül tablolara dördü. Zan nederim yakın bir günde zen- gin kadınların - tıpkı hususi kâ tipleri olduğu gibi. hususi nak. kaşları olacak ve ona: — Bugün bir ölü taziyetine gideceğim, bana mağmum bir çehre yap! diye emir verecek, tabit ağlarsı bir surat olsun di ye nakkaş bu hanım kaşları. nm iç uçlarını yukarı ve dış uç larile ağzın iki zaviyesini aşağı doğru resmedecek... — Bana bir düğün ziyareti suratı yap! Deyince 'de ağzı İ genişletipkaşım dış kuyrukları nı yukarı kaldıracaktır. Bu moda çıkınca tablo sata- İmayan ressamların kârlı bir iş bulacaklarına şüphe yoktur. İ Yalnız acaba ressamlar kadın iyüzünde yaptıkları bu hünevle- Mebruke Numan hayatlarını ceza o saymıyormusun? Seni mahvetmek için ittifak edenler hep cezalarını görüyorlar, Hat tâ, Nemika bile. . Reşit Beyin içini çektiğini gören Ahmet Nebil © endişeye düştü. — Ona ne oldu? — Çıldırdı, o zavallı... Kıs- hg yüzünden yaptığı hare in dehşetli neticesini görün- ce ii kaybetti. Ahmet Nebil, bu haberin ö- nünde kaskatı kaldı. — Yah! Reşit Bey, kederle | devam etti; yor, Lâkin şifa ümidi pek az... — Çok müteessir oldum. — İyi kızdı. Yetişecekti, Fa- kat sevgi ve ihtiras, kıskançlık onu da mahvetti! Bu acı haber, Ahmet Nebi- | | lin gözlerini o yaşarttı, Odada herkes hüzünle başnı eğmiş, dü e- | şünüyordu. atlatmak ve rahatça bir mülâ. , güler gibi | b (rome ne | Maya “Maya, bahsini: o kadar dinledik, 'bil- İmem kaç dile tercüme © edilip | Avrupa'nın büyük şehirlerinde bilmem kaçar yüz kere oynan- | dığını o kadar işittik ki salı ak şamı tiyatroya giderken içimde fena bir eserle karşılaşmak kor kusu vardı. Vakıa onun evvelâ | Gaston Baty, yani Fransa'nın İtiyatro müdürleri arasmda tica İretten ziyade san'ate itibar e den üç beş kişiden biri tarafın- dan oynanması, gördüğü rağ- İ bete löyık olduğunu isbat ede- İ cek şeylerdendi. Fakat ben Gas ton Baty'nin kıymetli bir adam olduğunu da ancak şuradan bu radan işitmiş olduğum için bili yorum; yani hiç te bilmiyorum. Sonra en büyükler bile yanıla- bilir, Hâsılı bir eserin, ortaya dahe yeni çıktığı zaman rağbet görmesi beni dalma (o şüpheye lüş Hağbakle derle here ni eserin muhakkak değersiz o- lacağı iddia edilemez; fakt 0- nun pek iyi olmasına dı yoktur. Çünkü hakiki r yeni. Tik getiren eserler, zamanları temayülâtmn, zihniyetinin ile- risine gitmiş olanlarıdır. Ekse- riyet yo anlamaz değil dir; fakat öteden beri alıştığı güzeli ister . “Maya”, doğrusu, korktu- ğum gibi çıkmadı; fakat iddia edildiği kadar güzel de değil, Vak'z, bir umumhanede ge çiyor; Bella isminde bir kadın müşterilerini kabul ediyor. Bu adamlar içinde hemen her tür- mağa başlıyamı; oturup memle ketinden, kız kardeşinden bah- sedeni; kadının dizi dibinde ya tıp ağlıyanı; hepsi, hepsi var. Fakat muhatririn maksadı bi- ze sadece muhtelif erkek tip” leri göstermek, bir “galerie de wde ( getirmek ir; o, insan hayatında ka dının oynadığı rolü, bunun e- hemmiy. miştir. İşin i hi hakikatler göstermek hevesi de karışıyor. Erkek karşısında: ki kadinı değil/" hayalindekini görür. Limanda bir adamın koştu- une, kaçtığını Meya — rine imza atacaklar mı? ân larsa nereye atacaklar?.. $ — On dört on beş yaşların da üç dört tane çocuk benden daha serbest ve bir Karia memurundan o daha kaygusuz bir şekilde dolaşıyor, halkla a- lay ediyordu. Bu yaştaki çocukların sine malara girmesi memnudur mâ- lüm yal, s.. Saatler üçe gelmişti.. Halkın İa rengörenk bir talam kü peyda oldu... Bu külâhla rı kimin siydirdiğini düşünür. ken önüme hesap puslasını sür düler... Aklim başıma geldi. Yeni seneye vergisini verdim ve çıktım... Oh serin e ELEK İken hüzünlü durgunluğu izale için söze karıştı, — Evlâdim, eyrakınızı oku- dum. Siz her seyi itiraf etmiş- siniz. Bu itirafta öyle bir mert- lik, öyle bir mazeret var ki bu- | nun hâkimlerin üzerinde tesir yapmaması o mümkün değil. Bundan başka siz uzun bir asa- bi buhran geçirdiniz. Bu buh- ran, sizin cürmü işlediğiniz za- manda şuurdan, iradeden mah- rum bir ruhi zaf halinde Siz ğunuza en büyük o bü Müdafnamı: bu nokta üzerinde! teksif edeceğim, İnayet Allah- tandır! Abmet Nebil, kederle başmı salladı : — Zahmetinize çok ami ederim, beyefendi. Ben mi yaptığım cinayette omazur göremiyorum. Ben kurşunları- yı daha görmeden | lüsü var, Gelir gelmez soyun - | di Yakında kadın uğrunda kavga edip raki bini başından yaralamış. Bu a- dam Bella'nm odasına saklanı- | yor; ona macerasını Yarım ya- | rım anlatıyor. © Çok asabidi hem yaptığı işin neticesinden korkuyor, hem de hâlâ sevgi! sini, kendisine bir türlü ramol- mıyan o kadını düşünüyor. zerinden bir kadın gömleği karıyor; bu o kadmın, örttüğü vücudün hararetini daha he- nüz kaybetmemiş. Bella bu gömleği arkasına giyiyor. O a- | danm teselli bulması, sevdiği- ne kavuştuğunu sanması için kâfidir. Bu sahne, piyesin asıl ma- naşmı anlatmak hususundı son perdedeki Hintli den daha beliğtir. Çünkü bisi işin ne olduğunu, uzun uzadıya sözlerle değil, yi” ile anlatıyor, Halbuki Hintli sah- pesinde bir takım anlaşılmaz, muzlim izahata girişiliyor. Ma- amafih o sahnede de çok güzel bir yer var: Hintli Beli bek liyor; o kadını bekliyen iki ki: dah. li beyyiç ki o adamları savmak i- çin para vermeğe razı, Nihayet Bella geliyor; kapıya vuruyor; ' hattâ bir tehlike geçirmekte- Hintli kapıyı açmıyor; çün | kül onun beklediği Bella değil, hayalindeki kadındır o ve onu ilelebet bekliğecektir. Bu Hintli sahnesi, piyesin > G. W. Pab; MA JİK ie ın Fransızca ve Edim GLORYA Yeni senenin ilk prog filmini tak. inden dal (ATLANTİK) fi DER) Gina Manes ve geçirti Yerlerinizi tedarik e Marlene 2/7 No C Şik ve kibar kadınlar dai ma PARİSin meşhir BOURJO!S mücssesesinin nefis ve yumusak Mon Parföm Pudra ve parfömünü istimal eder, niçin rağbet bulduğunu anlet- yor. Avrupa mütefekkirleri son senelerde kendilerini inkâr edip Sarka ve bilhassa Hint'e dön -| mek istediler; kendi vazıh, akıl! ve hendeseye istinat eden felse | feleri yerine o karışık memleke | tin karışık düşüncesine uymak | an istifade edip rağbet gör | müş olacak. l Hey'eti umumiyesi le hiç fena deği ğer. Ümit ede: olsun 'Knock,, un akibetine uğrayıp bir iki temsilden sonra afişten kalkmaz. Bilmem o söylemeğe hacet var mı? Bilbassa birinci | perdedel taraflar çok sinirime dokundu, Bu parçalar- da, umumhane kadnılarının te- miz kalpliliği, iyiliği hakkında malüm olan manasız ve artık bütün tezeliğini kaybetmiş söz ler var. Zannederim Selâmi İz- zet'i bu piyeste Dumas Fils'in tesiri olduğuna bükraettiren bu parçalardır. Evet, “La dame aux camâlias,, nın mütefessih, iğrenç lirizmini uzaktan andırı yor . “Maya”, mevzuuna ve bil bassa vak'anın cereyan ettiği yerin bir umumhane olmasına rağmen hiç te “ahlâksızca,, de- ağa FLEBİ hi peşime Dil Gen a kam Bilâkis; ber sahnesinde bir Kurşunlarımı Muhteşem Ni ide, Mebruke (o Numana, İzavallı Nemika Sırrıya atacak yere, gönlümün biricik ümidi olan kıza tevcih etmeğe hak- kım zam. itibari Bey hayret ve takdir. le delikanlıya baktı: — Hayır, Nebil, Burada dü- ünü sey, hak meselesi de ğil, Sen silâhını muhakeme > akılla bir tarafa in Senden daha büyük bir kudret, İ senin iradeni elinden (almıştı. Silâhm o asabi kudretin nüfu- 7u altında patladı. Refik Cemal, Nebilin elleri- ni sıktı: — Kardeşim, sen Fuat Sa- "İzmi Beyefendinin nasihatlerin- İden ayrılma, Çok rica ederim, olmazsa bu zavallı ihtiyar | kimsesizliğine sen çare mı yanlış yere sarfettim. Bed- belin Ti Suat için söylemiyorum. fendisine hiyanet ederek onun ifiâemi bazırlayan, servetile be raber karısını da almağa kal; a ama çe Mer iiii Yasma kurban etmek isteyen öY- e e PN Refik Cemal, elile (demin Hamiyyet Hanımın çıktığı ii İpıyr gösteriyordu. Ahmet Nebil, ser acı güldü: Doktor. Rusçuklu Hakkı Beyoğlu, İstiklâl caddesi banma bitişik A; No 21.— Tel: Beyoğlu 2797. riyet var; insüm celbediyor. Temsile gelince, bütün hüs- Dü niyetime rağmen, iyi oldu- ğunu söyliyemiyeceğim, Bedia Hanım çok gayret ediyor; za“ ten bütün yük onun üstünde: Fakat piyese lâzım gelen “ton,, u bulamamış. Bedia Hanımın bence en büyük kusuru kendin den bir türlü kurtulamaması. dır; mevzua itaat etmiyor. Bir nevi hasta kadın, sentimental kadın haleti ruhiyesini seviyor) ve her rolde onu görmeğe çalı- ştyor. Her piyeste sesine, in- sanı nihayet ( sinirlendiren © titrek, hulyaperest (o ve sahte âhengi — daha doğrusu bay- gın “mölodie,, — veriyor. Zarnederim bu “Maya,, nm Cevat Bey, metanetle söze — Nebil, görüyorsun ki, kim se sana katil gözile bakmıyor. Hattâ zavallı maktulenin anne $i bile... Bilâkis o herkes sana acıyor. Seni başkalrım kurban eden bir hain değil, kendide beraber kurban olan bir maz- lum gibi görüyoruz, Merak et- me: Hamiyyet Hanımı ben ken di evime aldım, Her ihtiyacını yerine getiriyorum - Reşit Bey, ilâve etti : — Senin muhakemen inşa“ allah ümit ettiğimiz gibi bera- , Sonrasını sonra dü. yank batiddeti telin geç mişti, Tevkifhane müdürü, ge ye ziyareiçilere hürmet, de! rek maznuna hürmet yüzün mülükatrn uzamasına müsaade etmişti. Fakat nihayet mak lâzım geldi . Doktor, Ahmet Nebilin cüm lei ssabiyesi üzerinde iyi bir te sir a bu ve ayrıl. lere ar- di ÖLÜM ÇEMBERİ lminden daha heyecanlı — E.A. DUPONT'un bu şaheseri tarafmdan temsil edilip sizlere iki saatlık teessür ve heyecan Her zamandan fazla şaşırtıcı ve şayamı hayret olan Son filminde daha mühteris göreceksiniz. - Ten mühim ve en No 6 OCAK ARKADAŞLARI başlıyor. a şahekeri SİNEMASI ramı olarak. Bü akşam dim ediyor. > ha müessir — (DAVİD GOL: Daniel Mendaih ecektir, diniz.—Tel.B.0.1656 Dietrıch'i ASUS * ,bir rüya gibi oynanması lâzım. Öyle olmadı. İsmail Galip” beyecanlı ol ması icap eden Hintli sahnesi- ni tahammül edilmez, anlaşı maz bir hâle koydu. En Ji yerleri, bir protestan rahibinin yazına döndürdü. İyi ve sev- diğmiz bir san'atkârın bu kadar hata etmesi insanı üzüyor, Şayeste Hanımı yeni Börü. yorum; ümit veren bir san'at- kâr. Bir gün onu daha mühim bir rolde görüp nelere mükte- dir olduğunu anlamak isterdik. Halide Hanım ile K. Kemal, rolü iyi müdafaa etti, Fakat, tekrar ediyorum, hemen hemen kimse hakiki “ton,, u bulama. muştur, Nurullah ATA Za arel ele eryaman Miçe Nihai | Cevat Bey, otasıla süne İeekiede tamı BE ER evel nı hissederek bütün ziyaretçile lerinin ellerini (o sıktı, Fekvar gardiyanile beraber höcresine doğru yi O zaman Cevik Bey, Fuat Sami Beyo sordu ; — Nedersiniz, beyefendi? Fuat Sami Bey başmı salla. Sağ Allahın iznile yüzde dok. san kurtulur, Jüri olsaydı yüz. de yüz kurtulurdu « Reşit Bey galeyanla söze ha LE alien vazifesi tamam, yapılacaksa Ahmet Nebil değil bu felâketlere sebep olan, cemi, İ İ | bünyesini kemiren rg ii a etmelidir . — Refik Cemal sordu: | — Kim onlar? — Kim olacak? Mukie. sem Nihatlar, Semiha Nazmi, ler, Neriman, Cessitler, Sü heylâlar, Mebruke Numanlar, Daha onlara benzeyenler; o. larla beraber bayat sürükleyen an ler, iza bütün başı dönükler..

Bu sayıdan diğer sayfalar: