5 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

5 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet Asrın umdesi «Milliyet» tir. 5 K. SANİ 1932 IDAREHANE — Ankara cadde |. si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye işin Hariç işin 3 aylı 400 haraç 500 İrez 70 , 1400 , 40 , 270 , Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler için würaenat edilir. Gazetemiz ilinların mes'uliyetini kabul etmez. w BUGÜNKÜ HAVA Yeşilkö; askeri rasat merke- zinden verilen malâmata nazaran bugün hava bulutlu ve yağmur Ju olacak, rüzgâr, osnup istika- metinden esecektir. Dün tezyiki nesimi 761 milimetre, hararet a. zami, 7 asgari 2 samtigrat derece) idi. Atinadaki Mağlübiyetimiz Atinayı, Atinadakileri ve bu radaki sporcuları herkesten iyi tanır bir adam sıfatile bu satır ları yazmaktan kendimi alama- dım. Telgraf haberlerinden öğten dik: Atinaya giden Galatasa Fener muhteliti, oradal muhtelitine 4-1 gibi ağır bir nisbetle mağlüp olmuş. Ben bazı karagün arayıcıları gibi mağlübiyetleri işleyerek hak kazanmağa çalışanlardan değilim, Fakat bugün herkesin arkasından en kuvvetli ümitleri ni gönderdiği ve hiç bir kusur bulamadığı takımımızın mağlâ biyeti üzerine efkârı umumiye- yi daima tağlit eden bir kısım yazılara cevap vermek fırsatını kaçırmayacağım. Efendim, A- tinaya giden futbol takımı, iyi hazırlanmış idi, En iyi oyuncu- İarımızdan mürekkepti ve for- munda idi. Netekim Atinaya gitmeden üç gün evvel Slâvya ile berabere kaldı. Oyuncuların mâneviyatı da yerinde idi... Se- yahat ve ikamet şeraiti de iyi idi.. O halde? Mağlübiyet ne- den?.. Bu mağlübiyetin kabaha ti kimin!., Kafileyi idare eden- lerin mi? Bu müsabakayı hazır layanların mı?., Bundan evvel bir letle çarpışması gibi hususiyet- leri ve bir şampiyonluk, birkaç ikincilik almak gibi kazançları © da saymayarak diyelim ki, o da parlak neticeler almadı... Matbuatta güya tenkit cere- yanları idare edenler o zaman kafile başında gidenlere ve bu işe teşebbüs edenlere hücum et tiler; Neden hazırlanmadan git — Neden müsabakalara gir- diniz?, Bugün aynı münekkitlerde Milliyet'in Edebi Romani: 3 Güzellik Bahusus (o biraz o evvel Belkisin etrafında dalgalanan iltifat ve takdir henüz unutul- mamıştı. Bütün çiftler onlara © bakıyor ve | fısıldaşıyorlardı. © Bumu farkeden Vedat Naci, cak bakışir gözlerini Belkisin gözlerine daldırıyor ve manalı lümsiyordu, Dans bit tiği zaman ellerini çırpan çift lerin arasında genç adam, Bel- kisin hafif bir temasla tuttuğu elini şimdi temellüke benzey. belirsiz bir tazyikle henüz elin başladığı zaman Belkih pe © sina daha ee Vedat Na ii yah gözleri garip bir alevle Playa li İik genç kızın kumral saçları- nin arasından sicak bir nesef ; & fısıldadı; eğe ma kr elma Geçen sene idi. Bir ay süren bir süküt ve| inzivadan sonra İsviçreden İs- tanbula dönüyordum. Bu beş | ayı (denev) in bahçeler arasın | daki bir villâsında ve kendile- rini Allaha bağışlamış Alman rahibeleri arasında geçirmiş- tim . Meryem tablolarmdaki o ba- kir ve masum çehreyi hatırla- tan bu gül renkli ve eter koku- lu rahibeler (o akşamları hazin! seslerle incilden parçalar te- İ ganni ederlerdi. Bu temiz mahlükların birer güvercin sokulganlığile | etra- | fımda sessiz dolaşmalarma çok | alışmıştım. O kadar ki içlerinde pek genç ve güzelleri de olması na rağmen bu elleri eter kokulu | gözleri şefkat dolu insanları bir kadın gibi görmemeğe başla- #iştem. İ © Bir hemşire değil hattâ bir anne ihtimamile (bana bakan Florisan rahibeleri o arasında tam beş ay kaldım. futbol mağlâbiyeti hakkında ses sada yok!. Bu süküt neye?. Yoksa futbol daha mı az ehem | miyetli?., Görüyoruz ki; biz tenkitleri- aya deği, adamlara! Atinadaki mağlübiyet tatli | bir şey değildir. Fakat bunu filin ve falana kabahat olarak | yükletmeye mahal yoktur. At- letizme yenildik mi?.. Demek ötekiler bizden üstündür. Fut- bolda yenildik mi demek onlar bizden iyi oynamışlardır. Eğer sporu hâlâ spor olarak telâk- ki etmez, mağlübiyetleri hâlâ bir kale teslim eden kumandan gözile görürsek pek memduh o lan bu hislerin kıymeti düşmese bile bizim spor müsabakalarma | iştirak imkânımız kalmaz... Ben şahsan böyle farfaralı tenkitlerin palavra ve şahsi hü- cuma olduğunu bildi için al | dırmam., Fakat bu satırların ne olursa olsun halkın spor telâk ki ve terbiyesi üzerinde menfi | tesirler yapar, bilh: buna dikkat etmek lâzımdır. Ecnebilerin yapamı- yacakları şeyler!. Gazetelerde ecnebilerin yapa mayacakları şeyler hakkında bir liste vardı.. Dikkat “ettim. li M unutulmuş şeyler üm. Meselâ hırsızlık, yan kö lik listeye dahil değil. Demek bunları yapabilecekler öyle mi?.. Sünnet eder gibi.. Eh! Allah rahatlık versin! Japonlar Mançuriye yerleşti- İer... Seddi Çinin dibine kadar İ vagon geldiler. Oradan hudut kesecek lermiş. Bütün bu badirede en tuhaf vaziyet Cemiyeti Akva- mın vaziyetidir, Bir sürü gürül tü etti, Efkâr: ve nazarları üs- tüne celbetti, Japonlar da rahat rahat işgal hareketini yaptılar. Tıpkı sünnet olan (o çocukların feryadını işittirmemek için pa- tırdı eden hokkabazlar gibi. FELEK Kraliçesi Nezihe Muhiddin — Ne harikulâde bir kızsı- nız!.. Refakatiniz insana ne de rin bir gurur veriyor Vedat Naci bu itirafında sa mimi idi. Belkis mmenuniyetle | ülümsüyordu. Bir erkeğin il. tifatları karşısında (o ilk defa meshur gibiydi. Kendisini mü- telezziz eden gence, o da daha derin bir gurur zevki tattırmak istedi : ayatımda bu ilk balo..ve | Ve?.. Rica ederim devam | Her halde ilk dansınız — Hemen hemen... — Dansetmesini sevmez Mmi- iz?.. Ne ile vakit geçirirsi- niz.? — Daha ziyade tenisle, Ata binmesini, yüzmeği daha çok Artık dans — bitmişti. severim. Iki / Parisli kadının kokusu Yorgun sinirlerim dinlen- mişti, 7 Çalaymak; iabiliyotim erdet etmişti, Memlekete dönüyordum. ri... (Lozan) istasyonunda Pa- | risten gelecek semplon ekspre- sini bekliyordum. Paltoma sarılmama rağmen Mon Blan eteklerini ( yalayıp gelen şiddetli rüzgâr yüzümü haşlıyordu. Bir saat sonra sabah olacak. İstasyonda, erken erken dağa çıkmağa © hazırlanan bir kaç (sikiyör) dolaşıyor. Büfe salonu hep sporcularla | dolu. Pantalonlu (genç kızlar omuzlarında (siki) takımları, ellerinde kaba yün eldivenler biribirlerile şakalaşıyorlar. İs- viçrenin sporcu, civili iskarpin- li, yün çoraplı kokusuz kızları da Florisan rahibelerinden pek farklı değil, Bir erkek i sabahın aya- zında, kaymak için karir lara tırmanan bu (o ham yi biraz da hantal kızlar o sırada gelen Bal trenine bir çekirge sürüsü gibi hücum ettiler. İstasyon bir müddet çivili kundura (o gürültüsile doldu. İsviçre kızları işten çık |) miş maden amelesi gibi üçüncü | mevkiin tahta kompartımanla- | rna üst üste yığıldılar. Tren hareket Bal treninin arka feneri henüz İ kaybolmamıştı ki Sempilon eks İ presinin çifte kırmızı lâmbası sisler arasında belirdi. Elektrikle işliyen lokomotif taşıdığı dört lüks vagonu 8es- siz sadasız çekiyordu. Elimde- ki (vagon-li) biletine bir. daha baktım. 2 numaralı vagonun 5 numaralı yatağı benim.. Güzel tesadüf, 2 numaralı tam önümde (durdu. Yol Yere i göster Bütün pencereler kapalı. cular tatlı uykularındı atlayan memura yer mesini söyledim . Genç, "çapkın Ben (5) numara bir fransız. derdemez bekliyeceksiniz. Dedi. (5) numara buraya ka- dar tutulmuştur, Şimdi inerler. Tren burada on iki dakika duracaktı. Çantalarım önümde Paristen Jenev'e kadar gelen yolcuların kompartımanı tahli- ye etmelerini bekliyorum. Hafif bir ıslık çalarak vago- nun önünde dolaşan - çapkın Fransız gene sokuldu: — Paristen bindiler. Dedi. Balayma çıkan bir karı O koca. Burada inecekler. Sonra gözü- nü kırparak ilâve etti: — Haber verdim amma, ma lüm ya, balaymın ilk gecesi. Davranamı . O daha lâkırdısını bitirme- den kompartımanın kapısı açıl dı. Sarışın, göz kapakları şiş, yorgun yüzlü bir genç fırladı. Elindeki iki büyük çantayı ha- mala işaret etti, Kompartımanın bir gecelik misafirlerinden biri tım, Şimdi o meral genç anlaşmış gibiydiler. Ve- | dat Naci heyecenıni . gizleye- miyordu. — Spor eğlencelerinizde de size refakat edebilecek miyim? | Tabii. danstaki refakati- niz kadar menun olacağım. Genç adam : — Ne sandet - diye - tekrar ediyordu. Ne saadet! Bakınız bütün gençlerin gözleri üzeri- mizde.. Herkes bana gıpta edi yor. lir sizden ne kadar bahsedecek ler.. Bilhassa ben.. Bir mülâkat neşretmeme müsaade eder mi- siniz? Vedat genç kızı büfeye doğ- ru götürdi — Serin bir şey almaz mısi nız Belkis Hanım? Lütfen red- meyiniz » Genç kız: — Teşekkür vu » dedi - bir limonata içeyim. — Buzlu şampanya ter. cih etmez misiniz? — Hayır... Daha © ömrümde | tiş hiç alkol almadım.. — Ne Söylüyorsunz Belkis Yarınki gazeteler kim bi- | çıkmasını bekliyordum. Genç adam kapıyı aralık 6 derek içeriye seslendi: — Haydi Nanet çabuk ol! Ve kendisi yere indi, vago- nun önünde karısını beklemeğe başladı. Ara sıra sesleniyor: Nanet beş dakika var. İçeriden marin bir kadın se- si cevap veriyor : — Bir dakika. Geliyorum. Çapkın memur yavaşça ku: | (lağım eğilerek fısıldadı Tuvalet yapıyor! Trenin hareketine iki daki- ka kalmıştı. Kampana çalıyor- İdu. Kompartımanın birden bire kapısı açıldı, Kuvvetli elektrik ziyaları içinde balayınm ikinci kahramanını da gördüm. Bu, hareketi, kıyafeti, ren- gi, kokusu ve kıvraklığı ile tam bir Paris kadını idi. Gecenin beşi olduğu halde genç Parisli kadın bir kaç daki ka içinde bir çiçek gibi tapta- ze meydana çıkmıştı . Balayınm ilk gecesini tren- de geçiren Parisli genç kadın bir keklik gibi sıçrayarak yere ladı, Ve tren hareket etti. Dışarıda üşümüştüm. o He- men sıcak, aydınlık kompartı mana balayı seyahatinin ilk ge- cesine sahne olan hücreye gi dim. Yarım dakika evvel Paris- li kadının teneffüs — ettiği bu küçük kompartımana bir Paris li kadının o erkekleri çıldırtan kokusu sirmişti, Pudra'mı, ruj mu, esans mı, İ pomat mı belli değil. Fakat bü tün bunların da içine karıştığı o Paris kadınlarının kokusu. Tam beş ay Florisan rahibe leri arasında hassasiyetini kay- beden benliğim av kok mış bir arslan gibi silkindi, u- yandı. Bu kokuyu iliklerime ka- dar teneffüs etmek için ciğer- lerim kâfi gelmiyordu. Balayı seyahatinin ilk gecesini (Pa- ris) le (Lozan) arasında geçi- ren genç Fransız kadını bu aşk gecesinin bütün izlerini de kom partımanda bırakmıştı. Kapıdan başını uzatan geve ze memur: — Kompartımanı havalandı Jrayım, dedi. Rabatsız olacaksı- jnız! — Teşekkür ederim, dedim. Bu hava beni İstanbula kadar yaşatır. 15K.S.931 Bürhan CAHİT Ee Dr. İzzet Kâmil İzzet Kâmil ölmüş dedikleri za- man kalbimden vurulmuş gibi idim. Bu yıldırr'n vuruşlu ölüm ve haberin demli heyocan duygularımı ncelerimi uyuşturdu. Ancak bugün şu satırları > yazabiliyorum. Şen ve fa'al İzzet Kâmilin öni ufu- beklemiyorduk. Bizi birden Büyüklerden * biri, sanmedermes Ernest Renan: “Ölümün kanatları fazilete çarptığı zaman çok çirkin ör gay leyen, öneli, Ürkter H go da: İüelik bahunmünin BE aftdd ceryehi d Bilmez misin neler ülkeni: zamane, de Feryadını yükselteniştir. Hakikat, fazilet ve ehliyet erbabınm ziya: elim oluyor. İzzet Kârilin ölümü Türk Dermâtoloji ve Sifiliyvafi Hanım?... Bana hayret veriyor. | sunuz!,.. Yarın hep bunlardan bahsedeceğim. . Belkis gülümsedi: — Asri olmadığımı da .. yazacak misr- | nız? ğ Yan yanı Mruşorlardi. We: dat sordu : — Hangi günler kabul. edi- yorsunuz ? — Salı günleri.. Fakat dost- lar için resmiyet yok. Kendi bahçemizde küçük bir tenis kor dumuz var, Komşu gençler ge- lirler.. Aramızda teşkil ettiği- miz grup çok samimidir. Her halde sıkılmıyacaksınız.. Vedat Naci nasıl mukabele edeceğini bilemiyordu.. Ne mu vaffakıyetti bu yarabbi?!, kadmları teshir etmekteki me- lekesi, dilbazlığı garip bir ace- miliğe düşmüştü.. Korkuyor. du.. Elindekim kaybetmekten korkuyordu.. Belkis imdada ye — Şu yeşil tuvaletli genç kız be kadar güzel!,, Tanıyor mu- atlarken genç adam onu kucak | RICHARD TAUBER« Büyük Varyete > (Die Grosse Attrak Attraki Süleyman Nazife İhtifal Makamında, Filorinalının bir beyti: | Azarbetli bir (grup) vakarile göç- | fseüştün, gönülleri Deapladı, ! 2 mümtaz Üstat: | | Matemin bir (sis) gibi Şöhretleri ebedi (dünyada tek)! mühüm bir zayan uğramıştır. Üzzet güler yüzlü, tat: sözlü bir vazife «- damıydi. Şefkatkâr bakışlı gözleri iş görmeli ve yardım etmek mevzuu bahsolunca yürekdere girici bir tatlı- lila parlardı. Nasihat ve yardım i- çin müracaat edenleri bütün şahsiye tinden taşan “yaşamak zevki, ne kandırırdı, İ Meslek ve vazife adamıydı. Sana'ti İ nü ve vazifesini severdi. “Hastahane hayatı,, nın en parlak safhası (Bab riye merkez hastahanesi,, inde geç- vir. İzzet Kâmil hastahaneye gel aman, cildiye ve zühreviye ser Vislerinde merhum Dr. Menahim Ha dara çalışıyordu. Girgin bakışlı bir İ klinikçi olan Hodara ayni zamanda âlim bir nazariyatçı idi. Devri hasta İ lıların o zamana “kadar ihmal e İ dilmiş olan anatomipotol İ raşıyordu. Profesör Unna'nın bu çok çalışkan İstanbullu talebesi bu lışmak sayesinde kıymetli seme: elde ediyordu, Öyle ki Halicin bir küçük tepesi üzerine kurulmuş olan bu muhteşem hastahane Unna mek- | tebinin feyizli ve velüt kaynaklarm- | dan biri olmuştu. Hodara dö Co tantinople damgalı travaylar garbin | ehemmiyetli tıp edebiyati sahifelerin de parlak akisler bırakıyordu. İzzet Kâmil, bu parlak irfan şem? | inin şeyda pervanesi idi. Hodaraya çok hürmet ederdi. Karşılıklı bir hür met onları sumsıkı bağlamıştı. Hasta | hane o zamanlarda faliyetini asır icn batına uydurmuştu. Profesör Be. reng'in çok kıymetli ve halük talebe | si Dr. Ömer Fuat bakteriyoloji lâbu ratuvarını açmiş, sâri hastalıklarm teşhis ve tedavisinde meri helimli.| ğin istifade ettiği elemanları istihaal | ve tatbik ediyordu. İzzet Kâmil, bu lâburatuvarda elinde boyanmış bir | piyes, aradığını . bulmuş Bir çocuk! sevincile dolaşırdı. Menahirm “Hodara hastahaneden çekildikten sonra, İzzet Kâmil onun yerini doldurmuştu. İzzet Kâmilin iyetlerini say. mak isterken (İbnisina) men bir ta- truma geldi. Çlbmisina) mın dunsı başlar: “Rabbim! ruhumu san şkile ve yaradılmışların sevgi | sile doldur. , İzzetin ruhu bu aşk ve | sevgi ile dolmuştu. Umde de şudur: | “Hekim hayatında | san olmalı. , sözleri | iş tarrile kendi. şeref ine ve bütün hekimlerin ettirmelidir... Dr. İzzet Kimim bar ba» yatı bu umde ile hülâsa olunabilir. | Dilerim ki arkadaşlarının ve hasta larmın kalplerinde bıraktığı teessür muhterem ailesinin elemini tadil et- si Dr. Rusçuklu HAKKI (sunuz? sında Dieciiği kazanmıştı, Ba- kınız ne kadar maharetle siga- ra içiyor.. Halbuki bir sene ev | vel bahçesinde, © kısa fistanile | tik topile beraber sıçrar ko- valamaca oyanrdı.. Henüz on altısında yoktur. — Adeta büyük bir hanım e dası takınmış.. Yeşil tuvaletli genç kız pembe | tırnaklı ince parmaklarının arasındaki uzun sigarayı gözlerini süze süze, de | rin derin çekerek önünden ge- çen çifte bakıyordu. Bir palmiye nin önüne gel- dikleri zaman cazbant (o tekrar başlamıştı, Palmiyenin O loşlu- ğundan beyaz dekolteli çok gü zel bir hanmmla iri boylu, $iş- man bir adam sıyrılarak kalk- tılar. İri boylu adamın esmer ve iri eli, teklifsiz bir (o tavırla genç kadının yuvarlak omuzu- nu okşayarak yürüdüler, Bu sefer Vedat Naci Belki- se eğildi: üzel banım 927 gü- elik kraliçesidir. e fi maria . <İ Fransızça filminin 2 son günü JANİE MARESE — MİCHEL bu il Ker SK gel İstihbarat kaleminde X 27 numa ta tahtında mukayyet olan casus bu teşkilât en kıymteli bir uz- ru olabilirdi. Eğer X 27 bir kadın. ve bindenaleyk. aşkını İmağlup olmasaydı. Böyük yıldızların en güzeli MARLENE DLETAISI 5 KANUNUSANI ÇARŞAMBA akşamından itibaren Elhamra |: sinemasında 21 No.lı CASUS fevkalâde güzel filminde görüne- İcektir. İlâveten: Paramount Jur- nal halihazır dünya havadisleri Kâtibe aranıyor Fransızçadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızçaya ter- cümeye muktedir. bir Türk Hanımına ihtiyacımız. var- dır. Bir ticaretanenif muha- ere servisinde bulunmuş ol- ması şayanı tercihtir. Talip- lerin idare müdüriyetimize müracaatı, İŞARK DEMİRYOLLARI | ILAN İDr.Celâl Tevfik Frengi ve idrar yolu has- talıkları mütehassısı:Sirkeci, Muradiye caddesi No. 35 1932 se çarşamba gününden itibaren 11, 13, 1$, 17, 19,21, 25, 27; 26,26,30, 32 ve 4 mumaralı Banliyö si K. sani ayınn6cı trenleri, | Banliyö hattının 12 inci kilemetre- İ sinde (Yeni maha'le)tesmiye olunan tevekkuf noktasında berayi tecrübe ve iğ'arı ahire kadar bir dakika müd detle tevekkuf edeceklerdir. İstanbula müteveççihen hareket edecek trenler için bir bilet tevzi gişesi faaliyette bulunacaktır. Bas kırköy cihetine gidecek trenler &- çin de “Balıklı” tevekkuf noktasın- da olduğu gibi hiletler arabalarda verilecektir. İstanbul, 4 Kaani 1932 MÜDÜRİYET — Hakikaten çok güzel. Ya — Evet güzellik müsabaka- | nındaki zevci mi? — Ne münasebet?, — Cidden müna: değil , çok teklifsiz görünüyor. lar da... — Bu zat çok zengin bir ce- lep taciridir. Kendine © koyun kralı derler. — Güzelik kraliçesile., Ko- yun kralı!,. Hiç uymamış. Hikâyelerini sonra size an- Tatırım., Dansediyorlardı. Dans devam ediyordu. Bel- kisin etrafında fırsat kollayan gençlerden biri hemen yaklaşa rak dansa davet etti. Vedat Na ci afallaşmıştı. ve kız bu tek Bfi reddedemedi. Lâmianın ev velce tanıtmış olduğu (gençle beraber uzaklaştılar... Vedat Naci asabi giz | leyemiyordu, Tenha bir kanape ye oturdu ve mendilini dişledi. bu azabı uzun sürmedi. kavaliğesini bulmuştu. tan gülüştüler, Vedat derin bir! SİMON tarafından temsil edilen balde görünüz. Eİ. DON JOSE MüJiti İ Bugün akşam saat 21,30 da İş ye samba Belediyesi ŞehirTiyatrosu N Tercime E.: Reşat Nuri Yakında: Enin. LI de Sonunda. İN İ Üsküdat Hâle Sinemasında KOHEN KELLİ BANYOLARDA İlâveten: Hafiyeler Kralı ve Kaplan ve Arslanlardan mü- rekkep büyük hayvanatı vah- şiye canbazhanesi canlı olarak sahnede gösterilecektir. | ——— Yunan Milli Opera Heyeti Fransız Tiyatrosunda Bu akşam saat 21,30 te Lucia di Mammermoor Yarınki çarşamba günü matine saat 17de | Cavalleria ve Pagliacci Çarşamba alaşamı saat 21,30 te Le Barbier de Seville Perşembe La Tosca Muayenehane nakli Sa. 14-18 İstanbul birinci iflâs memurle | ğundan: Bir müfüise ait trikotaj ve yazı makinelerile fersude kanape &a kımları şehrihalin 13 üncü çarşamba günü saat 14 te Sandal bedestanın- da açık artırma ile satılacağı ölüm olunur a İstanbul ikinci itlâs memurlu- Zundan: Müflis Mahmatpaşada İr- faniye çarşısında 27:28 Noda © A- ram Muratyan © efendinin iflâsmın kaldırılmasına — mahkemece 15-12- 931 târihinde karar verilmiş olduğu ilân olunur / gözleri birleşiyor ve hafif hafif | gülüşüyorlardı. Dans eren bit- em İ hem hırçınca bir sesle: — Dans başlarken - hemen kalkalım © olmaz mr? - dedi - anladınız ya?.. Bize rahat ver. miyecekler.. Genç adamın bu samimi tek lifinde tatlı bir hodbinlik İ kalbinden dudaklarma yükseli- | yor ve sevimli tebessümler çizi yordu amma Belkis kendisile meşgul olanlara da hiç kızmı- yordu.. Hattâ bütün balo hal- kının kendisile alâkadar olma- masına hayret ediyor, gizli giz li etrafını tecessüsten geçiriyor | Vedat Naci Belkisin biraz dalgın haline dikkat ediyordu. birden bire sordu: — Ne kadar daldınız?.. De- reddettiğinize na- (Devanit var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: