30 Nisan 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

30 Nisan 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arm ümdesi “MİLLİYET” tir 30 NİSAN 1932 İdarehane: Anları caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi! İst. Mihiyet ,Telefon Numaraları: Başmuherrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24919 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç içir Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbasya ai işler için müdiriyete | müracaat edilir. Gazetemiz ilânlerın mes'u- İlyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy. askeri rasat merke rinden aldığımız malümeta göre bugün hava ekseriyetle açık ola- İrak geçecek, rüzgâr hafif kuvvet te muhtelif istikametlerden ese. cektir. Hava tazyiki 762, en far. İla hararet 14, em &x 5 santigrat idi. Haftanın Yazısı Hiddetli bir Adam — Teşekkür ei İütfet tin.. Para vermiş gibi kafa tu — Selâm terbiye icabıdır.. © — Ben terbiyeyi senden öğ- — Ayol, bugün sana olmuş olacak. Nedir bu surat? )diye soruyorum. -— Ne vazifen — Efendi, bileti ona göre ke seceğim!. Nereden bindiniz?. — Sen lâf etmesini öğren de *onra biletçilik et!.. — Ben lâf etmesini öğrense /idim.. Avukat olurdum. Nere- den? — Parmakkapıdan:. — Taksimden demek. — Hayır Taksimden değil, | Parmakkapıdan... — Lâhevle.. Pek alâ Parmak kapıdan. — Sen biletçi değilsin belâ- 4m11.. — İşiten Allah için söylesin. — Ya sabur... — Levhadır o, vardır, — Şimdi seni... — Uzatma efendi! kuruşunu in arabadan... — Babanın... — Baba, ana (karıştırma! Sen bir belâlı adamsm.. Ya kes sesini yahut arabayı durduru. ram. | Etraftan müdahale.. Ara ba gider) AV altı ... — Evrak kalemi hangisi... — Üst katta... — Hangi üst katta?.. . — Aha! Bu üst katta. — Kaçıncı oda?, - Odanın kaçıncısı olur mu? | — Çattık.... Ust kata çıkar, evrak kalemini bulur) — Efendim, şu numaralı ev- ne olmuş?.. —Beyim şu evraka bakar mı sınız? yiyorum yahu! İ kidir rica ediyorum, cevap ver. miyorsun, Ağzını kiraya mı ver | din?... yorsunuz?. — Ay çattadak çatlayacağım. Efendi sana — Benedenize mi söylüyor. | sunuz?.. — Evet.. Şu evraka bakar mısı nız.. | Numaraya baktıktan son ra) — Başefendiye müracaat edi .” Şu karşiki köşede gözlük- Oraya müracaat eder, — Beyim, şu evrakımız ne ol muş acaba?.. — Ben ne bileyim, efendi; kayit masasına sorsanıza!, — Hoppala!., Kayıt masası. na sorduk size gönderdi, siz de kayıt masasına O gönderiyorsu. Buz. İkinizin arasında mekik mi dokuyacağız?. — Efendi burası bir dairei resmiyedir. Makamın haysiyeti « | vardır. Lâubali sözlere mahal ağzını yırtarım!, i Cart kaba pa kğ e - terbiyesiz, hay van herif! — Adın; sormadık. feivar- m “e müdahaleler. Sahne kapa- — Bilet!.. — Sultanahmet dedik ya! Sa oğur mısın?... — Affedersiniz, sağır ben de i 'ğilim lereden geliyorsunuz yok. Mesai aidesinden sorunuz. Eğer bir güna şikâyetiniz. varsa âmirimize şekva edersiniz... Na mülâyim sözlerle kalemi işgalet Itiühacdı MİLİ TURK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acçntass bulunmayan şehirlerde acenta Aranmaktadır ” Beyoğlu : > Tel: Milliyet'in Edebi Romanı: 82 GÖZYAŞLARI! emer $ is Bey, emeye >sükünetle devam edebilmek i- gin katili bir az salondan çıkar. amlar! Dedi, Ve., katil reisin em- rile iki jandarmanın zorlu kol. İl arasında salondan çıkarıl. p > "Avukat müdafaasına devam ediyordu; — Reis Bey söylenecek tek dava © kelime yok. Avukatlık iş kal-| mamıştır. Her şey göz önüm de. Adliye tarihinde hâkimle © müerimin, kanunla cürmün bu Yi yakım ve aşikâr bir şekil karşıya geldiği görül. ir Hallediceek üzeri; Etem İZZET de düşünülecek, en basit | bir aza yürütülecek kanuni İ ve hukuki biç bir nokta yok: tar. Derhal hükmünüzü veriniz. En ince noktasına kadar bütün bir hayat safhası aydınlanmış- tir. Cinayetin yapılışındaki hissi, fileri, içtimai, ruhi, bede- ni, akli bütün sebepler izah edilmiştir. Hiç bir hâkim bük- münü verirken kendi kendisini bizzat tahlil, tasvir, & ifade ve Jisbat eden bu kadar vazıh bir mevzuu ile karşılaşma- mıştır. Birçok hükümler veril miştir ki hâkim yine en hafif ve tereddütsüz şeklile bile olsa bir defacık: — Acaba? . Demekten ve hükmünü bi- kahvelerde | ÜBir müddet bek | NİSAN MİLLİYET CUMARTESİ 30 imeyiniz... Bunun burası bir.hü- | kümet dairesidir.. — Anladık anladık, ders ver meğe hacet yok, Sizin vazife. niz eshabı mesaliha nasihat ver mek mi, iş yapmak mı? Benim şu numarama bakmadıkça şura | dan şuraya gitmem... | Efendi, kayıt masasına 86 runuz diyorum, anlamıyor mu- | 1. Beuthen (Boyten) — 1930 denberi Birinci sömestr: Haftada iki İ defa ikişer saat, gurup halin- del), “müşahede usulü ile ted- ris,, meselesi. fİkinci saatlerde Do zentlerle münakaşa) mevzuu bah — Karşıki masaya... (Karşı. | sedilir. Asrı hazır bilgisi dersinde i n ai nizamlar,, tetkik olunur. ki masaya gider. Kalabalık| pedagoji ve psikoloji İvan. Oradakileri biraz itişti-| dersleri mühim bir mevki alır. rir.| | Bunlardan masda o namzetlerin 1 e din ve tabiat bilgisi hakkındaki İ ©— Yavaş yahu, araba mısın? | malümatı takviye ve itmam edi- Kime söylüyorsun? — — Sana... — Sen beni tanıyor musun?. — Tanımağa ne hacet?. De- minder beri reklimıni yaptın! -Efendim ben senin bildiğin adamlardan değilim!!.. İ — Memnun oldum. Hele şöyle arkaya geç bakalım.. Sıra ile... i Acele işimiz var.. di havale etti. | — Sen hele şöyle çekil baka İyım., (Bir masaya gider, numara yı gösterir.) — İstida mı, müzekkere mi, İtezkere mi, tabrirat mı?.. — İstida... Musiki, resim, elişi, jimnastik saatleri bilhassa bu devrede faz- ladır. Ayrıca © haftada bir gün —tabil ve içtimai muhit tetkik e- dilmek üzere — hir. Bu sömestr t kendi bulundukla; mekteplerinde tatbikat yaparlar. İkinci sömestr: Haftada üç de fa ikişer saat, yine gurup halinde, “müşahede usulü ile tedris,, dersi İ sınde sınai ve iktisadi. nizamlar İ tetkik olunur. Bu canada tayyare | eilik, gemi Başefen İ seütekansee olanlar akmelemiye da: İ vet olunarak konferanslar verdi- İ rilir. Muhtelif derslerin tedris u- | sulü ve pedagoji tarihi bu devrede İ başlar, ruhiyat dersine ve temrin- İ lerine devam olunur. İçüncü sömestr müdavimleri altı hafta şehir mekteplerinde, iki hafta da köy “mekteplerinde tat- bikat yaptıktan sonra mütebaki zamanı akademide nazari meşga | le ile geçirirler. (Plânı devamı henüz tesbit edilmemiştir). 2. Bonn —926 Mayısndanbe- — Ne yakama yapışıyorsun? — Uzatma da şöyle çekil... . Başkâtip | odacıyı çağırır İiisini de kapı daşazı ederler.) ..$ Yemekte: — Bu dolma olmamış.. . — Evet! Biraz yaprak buzla | di İ olmuş... — Berbat şey.. Bakkal kâğı- pa sarmış gibi. . Birinci sömestr: Esaslı zümre- | ier addedilen pedagoji ve peikolo | jiye methal dersleri. Haftada defa coğrafi ve tabii tetkikat için ekskürsyona çıkılır. -| mesirlerde tevsian gö. ilmi zümrelere ve musikiye met- hal dersleri verilir. Haftada İki saat akademi mekteplerinde “mü #ahede usulü ile tedris, meselesi tetkik. olunur. ve müteakiben bu meselenin pedagojik ve psikolojik menşelernie istinaden münakaşa. | a yapılır. İkinci sömditri Esaslı zümrele- rin mecburi temrinlerine ve takrir lerine devam olunur. Tedris usulü İçinde eti de yok! Aç kal İrini izinizi — Biraz peynir getireyim, . — Peynir getireceğine dol. mayı iyi yap!.. — Baksana bey! ben aşçı ka İdın değilim!.. Yemeğimi beğen! miyorsan bir aşçı tutarsın! — bir bana kafa mi tutu- (umumi ve İusnsi) bu devrede başlar. Nümune derslerini profe- sörler verirler ve dersin sonunda yorsun?. —— aş öyle külhan lâfını an — © Külhanbeyi sensin! zmı topla! — Kuzum sana ne olmuş! Önüne gelene saldırıyorsun! — Vay ben köpek miyim?. — Öyle demek istemedim... — Ağama geleni kulağın işit sin hanım. Sonra fena olur.. — A,a, a! fena mı olur? Ne olurmuş bakalım.. o Eskisi gibi (Boş!) diyince boşamak kalktı kuzum.. Dişe diş, göze göz! — Allahım sen ver! Da yanamıyacağım.. | (Evden çı. kar, kahveye gider.) FELEK Ağ- dinlenir ve münferit tedris tecrü- beleri yapılır. Dördüncü sömestrde de üçüncü deki ders ve temrinlerle tedris tat bikatına tevsian devam olunur. Bütün tahsil müddetince de- vam eden dersler: Ameli müsiki tedrisatı (bu meselede her nam- Ea müstait olduğu sahada ve * ilerlemesi ve tedris kabili. yeti lr etmatır). Jimnastik ve yüzme mümareseleri. İs. dap maada serbes olarak intihap edilecek bir zümrede bütün tah- (9) Bazı akademilerde bir dev- re mütlâvimleri bir kaç gurupa ay- rılırlar, Bunlardan ber biri bir Do- İ #entin idaresi altındadır. Har gür | dalarda toplanarak, | aytı bir mevru i üzerinde çalışırlar. Prof. ve Dozent derin takrir ettikleri derelerden ban lar: da her gurupa ayrı ayr: veri- Bir. Masmafik devre sonunda o 8ö- " mestrde öğrenilmesi mukarrer mev. zular her gurup tarafından — İkmal edilmiş ölür. 4887 sine bağlamaktan nefsini me- |ve görgü alan ve kendi janrın nedememiştir!, da ayni. şekilde anormaliteye Salondaki oğultu yine ke-İsahip olan Ye Ruhi Bey silmiş, herkes avukatı dinleme. İde bu hastalığı yu ğe dalmıştı. yandırmıştır. li ile, cin Avukat; si cazibesi ile, şi'riyeti ile, men- — Reis Beyefendi yalnız | fi zekâsile "uyandırmış, onu bir naktayi bir defa daha işaret | kendisine bağlamış, esir etmiş” tir, Ve.. müvekkilim belki de gayri tabiiliğmin tesiri altın. da pek te zeki, kurnaz, iradeli Ruhi Beyin Çamar ve a ayamadı . İlk önce sinirleri- Ruhi haline gelişinde bir gayri nin, adalesinin, cinsi hüviyeti. tabiilik yoktur. Hatıraları ile /nin sevkile Narana kapıldı, | ke, bize anlattığı ve. gösterdiği bü | esir oldu. Bu kapılış MİL İtün hayat safhaları ve değişik | şuur ve psikolojik varlığını da likleri yerindedir, haklıdır, ta- | sarmağa ve sarsmağa başladı. ir. Müvekkilim anadan doğ | Neran, cinsi cazibe ve sihrinin ma bir hastaydı. Anormaldı. | üstünlüğünden istifade ederek Yüksek bir tahsil yapmış, genç | milli terbiye ve görgüsünün yaşında mühim bir devlet va- | noksanlığından, ayni zamanda zifesi almış olmasına rağmen morâlilesindeki zayıflıktan de| hüviyetinde o gizli, sinik bir | küvvet alarak başkaları hesa.| mikrop halinde duran ve yaşa- | bina casusluk yapıyordu. Ma- e hastalığını giderememiş- İli ve maddi ya rattığı tesirle mühim bir dev- yanar mektebi — w yiten Seral, bulu. AN Almanya'da İlk mektep muallimi nasıl yetişir TI Katolik akademileri: sil devreleri imtidadınca çalışmak dü Her müdavim iki sene zarfında altı referat yapmaya ve bunları ya tnhriri veya şifahi olarak v meğe mecburdur. Kezalik nam; lerin her birinden tatilde ken. bulunduğu şehrin mekteplerinde ders dinleme veya içtimai nizam- ları tanıma faaliyeti istenir. Name zetler tatildeki faaliyetlerini ispa- ta yarar birer vesika ibrazı ile de | mükelleftir. #1, Simultan akademi Frankfurt sur le Main — 927 Nisanındanberi? Ameli surette mesleğe hazırlan mak için şu sahalarda çalışılır: A) Tam ve mufassal ilmi züm- re takrirleri: Yalnız birinci sömes trdedir. Bunlar: din tedrisatını il- ları ÜZ saat), mahalli zira- gisi (1sa.), mahalli halk bil. | yi hayvan ve| saat), bükü- met ve cemiyet bilgisi (1 sa.) Teknik usulü: İkinci ve üçüncü strlerdedir. Bunlar: din (2 almanca ve toplu tedris (bi- esap (İ sa), hangisi in . | Yürüyoruz. Mübareğin ne çok| İ | , coğrafya! (birer saat). Teknik aliri tedris usulle | ri, bunların akademide tedrisi es nasmda verilir. Bundan dolayı ders saatleri haricinde ayrıca za- man almazlar, C) Müşahede usulü ile tedris meselesi: Yalmız birinci sömestrde ve haftada üç saaltir. Bundan ma ada birinci devreyi takip eden bü yük tatilde (yazm) dört cuk yuvalarında, tatil kolonilerin- — yete iştirak). D) Tedris tatbikatı: Üçüncü | #önesirin başlangıcında akademi mekteplerinden birinde beş hafta müddetle tatbikat yapılır; her 2/3. Bamzet bir sınıfın bütün dersleri- ni deruhte ederler. Üçüncü sömü ti) öeküp edem böyük katille dürt hafta devam eden köy mekteple» İ ri tatbikatına çıkeıler. E) Mesleki diğer dersler: Mek İkibar bir adam, böyle ufak te. sihhat ko | fek kusurları insanm yüzüme |dım. tepcilik bilgisi, meki ped ruma, içtimai mektepleri pedagoji: esirin sonunda, genç rinin (Jugendümter) üzerine tası,, vardır. ini ve İkinci sö- dairele- hafta | | müddetle bir ilkmektepte veya ço | sen de beni birkaç defa yemeğe 84 | bir kavga çıkardı. faaliyetleri | ni yemeğe bir “içtimai pedagoji haf | ğin sonunda beni bir dalgınlığa Yaşamanın yolu — Fransızcadan — Dostum Le grand ile birlik- | © — Şuraya girelim. te Metrodan çıktık. Kol kola Üy Güler yüzlü bir metr doteli listeleri uzattı. Ben listeye madan bir çorba, sahanda yu murta ve meyva isterdim. — İçki, bir şey emreder mi siniz? — Hayır, bir bardak su.. Dostum kızdı: — Yahu, diye söylendi, kırk yılda bir davet ettin. Böy le yemek yenir mi? — Nene lüzım efendim? safir ben değil miyim? Kum da bende.. . — Ciddi söyliyorum, ayıpı ettin. Hem ben de mahcup dum. ta tanıdığı var, Kadınlı, erkek İli gelenden, geçenden selâm üs tüne selâm.., Eh, tanınmış bir O muhar- rir.. Vakıa ben de muharririm, orasını da saklamayalım. — Hava güzel, dedi, doğru su bugün bana hayat pek neş'e li ve cazip geliyor. — Canım, sana göre hayat her gün öyle.. — Doğru.. Çoluğum (yek, çocuğum yok, çok şükür kazan cımız da yerinde.. Oradan da vet, buradan davet.. Yalnız kal dığım da yok. İyi amma, senin le çokdandır baş başa yemek yediğimiz yoktu. Cevap vermedim: — Yahu, işitmiyor musun? Çoktandır yemek © yiyemedik, diyorum. Yine aldırmadım. O zaman sükütumun manasını anlamış gibi: — Korkma, dedi, bu sefer | ben davet ediyorum. Haydi canım, başka bir şey fimin kâhyası değilsin ya? # Elmayı soyarken sordum: — Tabii bir kahve içeriz. tık. Dostum yerinden kalktı: — Aman, dedi, karşı kordiya şirketi — müdü > Senden iyi olmasın, aziz ahba — Vallahi doğru söyliyo- |bımdır. Bir dakika || gö rum, Bilirsin ki senin kaç de-| yim fa yemeğini yedim. Evine gel:| | — Hay hay. Bir dakika, beş dakika, om dim, otomebiline bindim. Hiç | birine de mukabele edemedim. | dakika.. Gitti gelmez. Nihayı p İ garson hesabı getirdi ve bittal — Bi » Yanılmıyorsam, İ her zamanki gibi ben verdim. O arkadaşından ayrılıp bas na doğru gelirken, ben de kas İpıya doğru gidiyordum. Haydi giriyor dedim, hesap tamam.. — Eh, sşkükeizi sana., Hi ben davet (o edeyim, hem parasını ver. Olur mu bu? Ni se, bir gün de ben acısını çı rırım elbet... Kapıdan çıkarken kapıcıya op frank vermez mi? alay et- İ davet etmiştin. Yalnız her da- vetinin sonunda ikimizin de pa — Belki. Fakat © çok eski bir dostum © olmasaydın, böy- le bir tarize O tahammül ede. mezdim. o Aramızda her halde — Eh, yalan mı söyledim? il amma, senin gibi| vurur mu? Hem kabahat ben- de değil, sende! Ne zaman se davet etsem, yeme. — Yahu, neye on frank vı din? Fena alıştıracaksın, de; dim. — Aldırma, dedi, geçenler” getirerek, hesabı hemen görü- | de buraya Ver e dereli elleme akan | veriyorsun. muhtasar telkikat burada bi- — Yamansın Nip ün GL elemi ül İn arel il yazımızda Oder akademisinin köy mektepleri tatbikatma ait bir ter cemeyi de muhterem meslekdaşla rımıza arzedeceğiz. $ Yalnız şa noktayı da kayde- delim ki, Almanya'da şiddetle hü küm süren mali ve iktisadi buhran yüzünden tatbik edilen tasarrul programı mucibince Pruaya aka- Daperizemi dokuzu son ay de kapatılmıştır. Bundan dolayı Mayıs birden itibaren ancak altı akademi faaliyete devam edecek: tir. Esasen Almanya'da muallim adedi ihtiyaçtan çok fazladır. El tüiğimiz malümata göre yalnız Prusya hükümeti da- bilimde 13.000 muallim münhal vazife beklemektedir. Bunlardan bir kısmı hususi mürebbilik veya diğer sahalarda bir iş bulabilirler se büyük bir sürurla kabul etmek tedirler. Almanya'da mevcut tak- riben 6,5 milyon (umumi nüfusun yüzde onu) İşsiz meyanmda çok yüksek mektep mezunu ve ihtisas sahibi vardır. Akademi gençleri ile ilk tema esnasında birisine sormuştum: “m. ında husule getirdiği tutkun- luk ve esareti gitgide arttırdı, istismarına devam edebilmek için hastalığı çoğalttı, büyült. tü. Ve. bir an geldi ki Ruhi B. in “inconscience” iü maras ve gördüğü tahrik tamamile hâkim oldu. Ve, bu hâkimi. yet zavallı müvekkilimde her gün yeni bir sarsıntı yapa ya- Pa; irade, taakkul, muhake- me, mantık, seciye, tahsil, ter. biye ve ruh varlıklarını yıka yı - Ve.. bu onda o kadar kuv- vetli, hızlı bir inkişaf buluyor du ki, bunun ilk ve bariz te. | ç | rez? için- | —Müseeteyi akademilerin İndiği öğe enne bu siri yorum. zabürü karısını ve çocuğunu | bırakarak Naran'ın kolları ara | akil doktorlarmın ve ruhiyat- rey bugünkü in ueal varken, hiç ida bein ii kalmaz vallahi?! kabul ediyorum. Nereye gidiyo acı ncı güldü ve sadecei — Arbeitalos (işsiz) dedi. Bu, ne derin ve acı bir hakikati ifade ediyordu. Filhakika bu genç ler, resmi bir devlet vazifesi ala- e | Çok güzel ve yeni bir program BEBEK'te a iy bilmek için, kim bilir kaç sene da | ha beklemeğe mecbur inmez | ala ekime dai sin büyük bir gayretle ve ümütle Sm | ! salıştıklarını hayat ve İ gördüm. Bu çok manalı tani mües- | ibret levhmsmr da m kaydedivermekten kendimi Frankfurt (Main) Muali Kemal KAYA nn maz yordu!, Ve.. hatıralarında * sık | kilim yine bir akse ile mekm0f sık tesadüf ettiğimiz kayıtlar» ra a em dönmüt ba m ve al han in BEİ anormal hüviyet bü. | raet, hattâ ademi mer'uiy giren yaşayış varlığı odur. Bu tün seyirlerini tam bir inkişaf. | Kararı istiyorum!. In yaparak onda asıl olmuştur. | - Avukat sözünü üni Cinayet, cinayeti idrak, cine e erkan giyeki yetteki hissi ve şuuri sevk ta. |dan sordu; mamile muvakkat ve ârızi bir eğ reaksiyonun ifadesidir.Kibu da Bu soruş Javukatlara, MİX tabii ve gayri tabiiliğin ayni | mağfiise; zamanda memzuç ve mündemiç j olduğu bir insandaki ruh has-| OD. r e ld, letleri ve tezahürleri - itiberile| | ç e Önce itham ediyorlardı. İ çaların uzun uzun etüd edecek. sma atılmasıdır. Ve.. Bundan) bir bir Me sonra Ruhi tam seyri Bey bhastalığınm inde © giden ve o-| mun tabii icaplarile baş başa kalan bir adamdı!. Alkol ve esrar da uzviyetlerin tagayyürü ne yardım ve melekâtı akliye Za skini” sella teziLİL LAR Bu reaksiyon mahiyetini tah- il edemiyeceğimiz bir tesadüf ve hilkat kabiliyetinin muka- vemetile cinayetini tekrar hu- zurunuzda ifade edinceye ka-

Bu sayıdan diğer sayfalar: