9 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

9 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

illiyet n umdesi «MİLLİYET» tir 9 EYLÜL 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 / ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye içir LK Müddeti geçen nüsbalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait edilir. Gazetemiz ilânlerın me- #'uliyetini kabul etmez. İzün hava ekseriyetle bulutlu ola- cak rüzgür şmali titılermetlerden 8-932 tarihinde hava tazyiki 768 milimeti e en çok sıcaklık 28 en az 15 santigrat Okaydedilmiş- ir. FELEKTEN Seyahat mektupları. © Ucuzun İlleti Vichy Vichy, hele şehrin asıl gö- rülecek | kısmı küçüktür.. Bütün eh. i caddeleri bir sa- abilirsiniz ve bunun i Çiçindir ki; şehir içinde insan- pi — Olar nakledecek umumi vasıta, “tramvay. otobüs, yoktur. İster- ele bir otemekile . yalıntıbir ” at araabsına binersiniz... j © Viehy'de bulunduğum gün- ler zarfında bu belli başlı cad- selri gezdim. Bilhassa Vichy- nin (Palas) denilen büyük o tellerini gördüm. Hattâ merak | edip içine girdim.. Bu oteller, © lüks ve konfor itibarile mü- eri sayi “Olly “gili bina itibarile de büyüktürl. © — Bunların içinde bizim para ile pansiyonu 15—20 lira-'hattâ daha fazla olanı vardır. Buna © mukabil şehirde yüzlerce kü- © çük otel vardır ki; pansiyonu © Güç liradır., Bahalınım hikmeti © me olduğu daha içeri girer gir- © mez görül Nihayetsiz bir lüks, odanızda banyo salonun- “dan abdesthanenize kadar her şeyiniz var, Otel şehrin en iyi © yerinde. Asansör... Yemeki “en iyi aşçılar elinden çıkar ve — çok mütenevvidir.. Ve en 80- “nunda da siz bir palasta oturu- zi yorsunuz diye biraz da fazla ve Miiiriki anla çalana iL3 BE İ raflı sevki vardır. Bir bu fasin © parayı alana, Bir de “başkağı in tusu verene... te 0 eba i liktir. O zanneder ki; eğer da- İla ücün otel gikve rahatsız 6 Bu damat namzedi revol- verini tetiğe alarak herkes uy- © kuda iken gece bir kaç defa yu- karıdan aşağı vi ay yer- “lerini dolaşıy tu ha tera edemiyordu. Özen ile evin bu esrarengiz iz'- © açtan kurtulması o Aptullâtif Efendiyi düşündürmeye başla- ; —45— 5 Öldüren de ayni dakikada öldü Aptullâtif Efendi ehveni ii intihap ıztırarında kaldı. Birinci belâdan kurtulmak için nçinin hoppalığına katlan- nak zarureti. Kızında Ulw dire varmak ısrarı gittikçe ni arttırıyordu, Zaten or salıverilen dedikodu ba- (ur, Halbuki ler | kahvaltısı vardır. ları şişe şişe macerayı dik- bu otellerin en u- cuzurdan en pahalısina kadar hepsinde insanın bir tek yatağı ve 8 saat vasati uykusu vardır | ve akan su hep birdir. İ Beni en ziyade alâkadar © | den cihet ucuz otellerin illetini bulmak idi. Çünkü yatağile | yemesile, içmesileş sıcak ve 0- | İ ğuk akar suyile 3 liraya nasıl idare ettiğini öğrenmek bizim otelcil ğun yemeklerin basitliği ve ucuzlu- ğudur. İşte size bir lister 1 — Ordövr 2 — Kabak fırında, 3 — Patatos alangle 4 — Dana fırında, emiş. Altı türlü yemek değil mi?, Şimdi gelelim fiatlarma.. Bi- rinci numaradaki ordövr dedi- ğimiz şey 10 dirhem yeşil fa. sulya haşlaması, 10 dirhem ku ru fasulya haşlaması ve yarım domatesten müerkkep bir ha- fif salatadır. Buna nazaran bu | salatanın kıymeti iki kuruştan | fazla değildir. ça peynir ve un ile yapılmış bu- İamaçı döküp fırına sokarlar iz (gratinö) denilen üzeri kızarmış kabak. Bunun da kıymeti size verilen porsi- İ yon ne kadar olursa olsun üç kuruşu geçmez. 7 Cey e ve ufacık patatesleri i üzerine tereyağı dökmektir; | Bunun da kıymeti tereyağ se- bebile diyelim ki; beş 4 — Dana fırımı otuz dirhem kadar bir ettir. Üstüne iki yap- rak yeşillik koyarlar. süslü o- lur, Haydi cabadan buna da 10 kuruş koyalım... 5 — Peyniri tepsi ile getirir. ler... Muhtelif cinslerden iste- diğinizi gösterirsiniz 10 dir- hem kadar verirler. Buna da 2 kuruş koyalım. 6 — Yemiş, şeftali; kayısı; armut birer tane ufak sepetler içinde önümüzde durur.. Erik İise üç veya dört tanedir, Bir kuruş ta bunu hesap edebiliriz. Elli dirhem ekmek için de iki kuruş ilâve ettik mi işte size ye mek masrafı.. Yani cem'an ye- , | kün 25 kuruş. Ve sizi temin e- derim ki; bu yemekler vakia lezzetsizdir amma sıhhi ve bes- leyicir. Akşam yemeğinde * or- dövr yerine bir çorba vardır. Bazan da balık bulunur. İki ye- mek 25 er kuruştan eder 50 ku- ruş. 250 kuruş ta yatak parası kalır... Halbuki bizim otellerimizde yansiyon wn ucuz altıliradır. Vakıa onlarda birde sabah Amma bu- mun tutarı 10 kuruşu geçmez. Çünkü adam başına 10 dirhem tereyağı ile 10 dirhem reçel ve İ bir kötü kahve verirler.. Anla- şılan bizim yemeklerimiz biraz pahalıya mal oluyor bu pahalı- | otelcilerimizin tamahkâr- da am edince fintlar ötellerimizö bu tertip listeleri | ve buna mukabil ucuz fiatları | tavsiye ederim, Muhakkak da- ha çok çalışırlar ve muhakkak İstanbuldan her” sene harice Bulgaristana, Radosa. Kösten- ceye giden İstanbulluların bu- lirası memlekette kalır., Yine tekrar ediyorum, İstan bul belediyesi halkın İstanbul gibi güzel, emsalsiz bir yeri bı- rakıp ta harice gitmesinin sebe bini tetkik etmelidir. Bence buna mani olmak için şöyle tertipler almalı... 1 — Sayfiye yerlerinde ucuz o teller açtırmalı... Bir belediye rüsum müsaadesi ve ei kolaylıklarla bir takım açtırabilir. 2 — Bu sayfiye yerlerinde mutlaka eğlence vasıtaları ve behemiehal rulet veya bul deni- len rulete benzer yuvarlak oyu- na müsaade etmeli!.. Ben kat'- iyyen oyun meraklsı değilim. Hayatımda kumar için bir ku- ruş ve bir saniye sarfetmemi- şim. Lâkin Vichy'de gördüm ki oyunsuz. eğlencesiz bir yere adam celbetmenin imkânı yok tur. Avrupanın su ve banyo ş6- hirlerini gezenler bu eğlencele- İ rin envaımı bilirler. Bunları biz- de de ihdas etmek işten değildir. Yalnız dediğim gibi. böyle yerleri tesis (edenlere bir müddet rüsum müafiyeti vermek lâzımdır. Amma bir malmemuru gibi düşünülürse tabii bu muafiyet verilmez. o eğlence yerleri ve oteller tees- süs etmez ve bizim milyonlar- ca liralar dışarı gider... Oda ayrı bir hesaptır. Memura mes" uliyet gelmez ya! Siz ona ba- kın!.. Bundan başka bir kere da- ha yazdığım gibi pasaport rü- sumunda da bir takım aksi ta- dilât yapmalı. Bizde İstanbul- dan 25 kuruşa çıkılır ve en a- şağı beş liraya girilir. de 500 liralık teminat akçesi iste- nir, Haydi bu teminat akçesini şehirde parasız kimse kalmasın diye istiyoruz diyelim. Lâkin neden memleketten çıkmayı daha kolay ve oraya girmeyi | daha güç yapıyoruz. Bence bu pasaport harcını girerken bir liraya indirmeli ve mayıstan ey lüle kadar İstanbuldan çıka- caklardan da meselâ 25, 50 lira harç almalı. ... Bizim kasabın kızı Madam Montabont masamdan ayrıldı. Dün yemek esnasında Vichy'de tanıdığı bir sinir hekimi olup olmadığını sordum ve ara sıra kendi kendime güldüm.. Bak- değil ya! Madamın gözü müs- lümanda. Allah hak dinini na- sip eyleye! FELEK ÇANAKKALE Şehitlerini ziyaret yükseliyor.6 lira yani 72 frank la Vichy'de Tokatlıyan ayarm- da otellerde yansiyon ali siniz, Ben sayfiyelerimizdeki | # Milliyet'in Edebi Romanı : 87 Ölüler yaşıyorlar mı? (Felsefi Fantastigve roman) Yazan: HÜSEY.N RAHMİ line getirmişti. Bu sebeple ürküntüye tutulan diğer talip- ler çekilmişler ortada yalnız Ulyi Nadir kalmıştı. Bu zaruretler ilcasile Aptul- lâtif Efendi gözlerini kapadı. Kızını Ulvi Nadire verdi. Me- deni akit yapıldı... Fakat kor- kular içinde yapıldı. Memül| hilâfı ve evvelce gösterdiği teh | ditlere rağmen Sakıp Cemalin | hiç sesi çıkmadı.. Ne köndi gö ründü ne hayali., Fakat büyük tehlikenin zifaf gecesi için ha- zrlanmakta olduğunu kablel- vuku bir his Ulvi Nadire ihtar edip duruyordu. | inaenaleyh güveylik elbi- | sesinin ceplerine iki dolu re-| volzer yerleştirdi. Sakıp Cema lin taş duvarlardan sizan, örtü“ lü kapılardan geçen hayalile 15 EYLÜL GÜLCEMAL vapurile dinde bir (obsession) halini al! — dı. Sokakta giderken önden. arkadan rüzgârla bir ağaç göl- gesi sallanıa onu zannederek | hemen revolverine el atiyor.. Her tarafa rakibinin şeklini gö rür gibi oluyordu.. Rüyalarında defa onun- la boğaz boğaza geldi.. Kaç de- fa kendini karyoladan aşağı at- tı, Mana âlemini hakikat sana- rak kara bir düşman gördüğü soba» borusunu boğmak parmaklarının arasındı Ezdi, yüzü gözü kurumlara bu landı... Ve o kirli kıyafetile tek Tar döşeğine yattı çarşafı, yor- ganı sımsiyah kesildi... Sabahleyin annesi yatağın berbatlığı karş'sında oğlunun yüzüne şöyle haykırınca: — Bu ne Ulvi? - Vallahi bilmem anne?, - Çarşafları bu hale kim ! koydu üyada olmuş... Rüyada kömürcülük mü ! ettin? Sobacı çıraklığı mu, — Bilmiyorum... ima karşılaşır gibi | rıyumru kim? vi ledi yam? ralara dökülen bir kaç milyon Tür 9 Eylül Türk Başkumandan: Gazi (İz- mir) önünde : Tam on yıl evvelki bugün, 30 Türk er Bugün, kendi- lerine 9 gün evvel Başkumandan- larının ilk hedef olarak göster diği (Akdeniz) € varmış bulunu- yorlardı .. Bugünkü hareket ve ler şöyle KE Bun bilmesinde 5 HH. üncü Kolordumuz, bugün akşama kadar, Bursanın şarkın- daki (Kazancı bayırı) sırtların. düşmana salışlarına devam ediyor. Düşman da Bursayı bo- şaltmak ve geri gidişini o koru mak için zaman kazanmak üzere inatla, sebatla karşı koyuyordu. ni gösterecek | kımıldayışlar se zilmeğe başlamıştı... HI. öncü Kolordumuz da, düş ışmış— yakasını baakımıyordu.. Böylece gece ka- Ni kolordu- muz; bugün (İzmir) e şu suretle girmişti » Bu gece (Nif “ Kemal Paşa) — (İzmir) yoluna © varmış olan 2. inci süvari * fırkası, kendisine karşı koyan düğmana salışlar yap İ a; gece yarısı çekilmeğe başla yan bu düşmatım peşine takı dı; (İzmir) e doğru | ilerlemej başladı.. 1. inei süvari fırkası da, bunun ardından ayni suretle iler ledi... Süvarilerimiz, (Bornova) civa- rına geldikleri zaman gene düş- İ man ateşine uğradılar... Bu düş- manla da şiddetli vuruştular. İ tilar; bundan sonra (Mersinli) ci varındaki çeki bira fabrikası ya nındaki köprüye varacakları se rada, fabrika ve civarındaki bina ların pencerelerinden ateşe uğ: ro izmir) e ilk olarak kim girişmiş olan sü- için ölüme Tam köprüyü geçerlerken, orada birkaç kahramanı şehit İnr, köprüyü geçtiler; taşan korkunç bir sel gibi (İzmir) in içine leri Süvarlrimizin kl ve mara larile son düşmanın süngü ve saturaları von defe olarak, orada da — Olmalıyım değil. sın,. İşte isbatı.. Yi özi nün ellerinin hali.Döyeğin sim iyah kiri... Soba borusunu kim anmettin de böyle boğuştun? — En büyük düşmanım... — Düşmanın küçüğü olmaz. Fakat senin bu ği ti yine mi başladı? dözeğini ıslatırdın.. Beline bir kaç tokatla ısırganotu lâpası vurdumdu.. Gece rüyalarında kimse görmeden yatağında 80- i kağa fırlar. Midilli zannile kö- peklrin üstüne binmeye kalkar d.. Seni ısırırlardı. Bir gece bir kümes dolusu tavuğumuzu boğdundu.. Ne zannedip te bu cinayeti işlediğini iyorum, Hekim.. Hoca seni okutup tüt- sülettik bütün bütün değilse de bu hallerin biraz ehvenlediydi... Yine başladınsa yarın akşam damlara çıkarsın. Öbür gece camları kırarsın. Sonra kedile- İri kaplan sanarak tabanca s- İ karsın, Bir kaç yıldır odanda sinema oynayordun., Paldır i küldür her şeyi deviriyordun. | e Askeri bahisler ün büyük zaferi -10 uncu yildönümü münasebetile- ” | ya (Türk bayrağını) diktiler.. Sonra sinemanın dillisi çıktı. | — Soba borusunu böyle yam | Karşında bir alay insan varmış | atan da başka Allah değil ya... gibi iz ire konuşuyor... isime — me ella sir ya ları ez nın farkına bile varmıyorlar, © şehit olan arkadaşlarının üstünden sıçra- yerak, düşmanla boğuşa boğuşa iler- biyorlar, daima ilerliyorlardı.. Böylece (İzmir) in sokaklarını düşmanın son artıklarından — temiz leye temizleye, 2 inci süvari fırkası- nm öncüsü hükümet konağına, 1. in ci süvari fırkasının öncüsü de kışla” ya vardılar.. ir » üç buçuk yıl, zehirli bir ka- hükümet konağının ve as kai Kaşlarını böğürüme saplı” de ran düşman bayrağını indirerek, halkın sevinç yaşları ve taşkın al kışları arasında sevgili Türk bayra- ğını diktiler!... (Menemen) üzerinden (Karşıya rada ayni v— İzmirin (Karşıya- ka) su e la olarak verilen atlı piyadelerimiz dahi, (İzmir) © hâkim bütün tepelerini ve bu o me- yanda (İzimr) in (Kadifekale) sini tamamen elde ettiler, onlar da bura- Fakat iş bunlarin henüz / bitmiş almadı; (zmir) deki Rum ve Er i evleri, hâlâ kaçan düşman pe- (Frenk mahallesi) de peme muharebeleri halâ devam edi- Süvarilerimiz ve atlı piyadeleri- imiz, bunları temizlemek için uğraşı- yorlar, boğuşuyorlardı. Birinci ordu: & — İ, inci kolordumuz, da yürü- yüşüne devam ederek (Nif — Ke- mal Paşa) yı geçmiş, o (Belkahve) civarma varmıştı... $ — Wi. inci kolordumuz, (Mani-| (Akdeniz) in ensinlerine öyle bir ba lv ya varmıştı. « — İV. üncü U kolordumuz,da (Turgutlu) e — 3 üncü sü (Denizli) civarından etmekte olduğu. 18 man müstakil alaylarını şimaline kadar sürmüş ve sürmekte | decam ediyordu. .... Türk Başkümandanı İzmir önün- de: Ordularımızın, bugünkü vazifele- rini dün geceden veren Gazi Başku- mandan, Büyük Erkânı Harbiye re- isi ve Garp Cephesi kumandanı Pa şalarla ve maiyetlerile bugün | saat 8 de (Salihli) den hareket saat İl de (Turgutlu) ya o vardı. ve kuman- delile bir kere daha görüştüler yeni talimatlar ve direktifler ver- dier, Suat 15 te (Turgatlu) dan ha ye ederek, İzmirin teslimi hak- İN Türk bayrağı, tatlı ve ılık bir gurur ettiler, | sunun coşkun sesi idi. kında görüşmek istiyen, itilâf kon- soloslarıma dün verdiği cevapta bu- gün için mülâkat mahalli olarak gös terdiği (Nif — Kemalpaşa) ya saat 15 te, vardılar. Fakat mülâkat isti- - | yenlerden, hiç bir eser bulumadı- ati ap (iz. mi) e görikaine dak, , raporlar, hıçkıra ağlayordun.. Gözüne ne ler gözüküyordu?. En son o kı- za gönül verdin.. Senin ne ka- çık olduğunu bilseler damatlı- ğa kabul ederler mi hiç.. Gidip her halini anlatmak isteyorum | amma analık şefkati müsaade etmiyor... — Sakın ha öyle bir halt e- deyim deme. Düşman zannile bir gece rüyamda soba borusu gibi de boğazını sıkarım. — Bilirim yaparsın. Zavllı el kızının başina gelenler. — Sevğilimin boğazını sık- mam, — Ananınkini sıkarsın za- hir., — Kaynanalık yaparsan... — Bu pırğıçlığını belli etme den kayın pederinle uslu akıllı — Görüşürüm., İstidiğii va kit olurum.. İstediğim va» | iyi olmayı istemek | ii gil mi? — Buna Cenabı Hak bile| kadir de, İyilikleri yapan | o fakat kötüleri kötülükleri ya- i- | fm, bir saygı o halkası ile çevirdi ler. İ lellikte Ulvi Nadir de Sakıp Ce | — a değ dürüst ye me e ELHAMRA Sinemasında Fernand Gravey tarafından KADIN BERBERİ (Coiffeur pour dames) Sabah anat 10,30 da tenzilâti matine, Bugür, M-E-LEK Sinemasında İKİ YÜZLÜ AŞK (La couturiere de Luhieville) MADELEİNE RENAUD ve .Comedie Française artistlerinden $ PİERRE BLANCHAR tarafından | İlâveten: 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI ve dünya güzeli KERİ MAN HALİS Hanımın İstanbul'a avdeti intibaatını musavver ilk film manzaraları. Matineler saat 1 den itibaren başlar. müjdeler gelmeğe başlamıştı... | Dier (İzmir) e Türk milletinin hasreti. | ni götüren Gazi Başkumandan, bu müjdeyi alınca durmadılar; (İz- mir) i biran evvel görmek iştiyaler pa dayanamadılar; (İzmir) i görebi- leceği bir noktaya, (Belkahve) sine hareket ettiler, tam saat 17,45 idi; Gazi, Fevzi, İsmet Paşalar maiyet- lerile (Belkahve) de idiler. Weylül/1922 da Erir gözelirer hedefiniz Akdeniz! İleril,, veren Türk Başkumandanı” Gazi, 9 eylülde ordularının öncülerile (Ak- deniz) in kıyısına varmış bulunuyor. lardr. Dürbünler elde... Bütün gr a e, (Akdeniz) e dönük.. bakı İzmir) , bütün İmanı, körfezi, ve etrafile önümüzde... adile le esi) ne bakıyoruz. Yeni dikilmiş dalgalanıyor. e kırk ay, hasretile yanıp tü- tuştuğumuz (Güzel İzmir) e bakıyo ruz: Akşamın hafif ve ince | sisile örülmüş kül renkli zarif, bir tüle bü rünmüş... Sanki hasretlilerine | yanık bağrını açmış. "Geli, diye. çağır: yor, — Limana bakıyoruz! Düşmanm son vapurları, fayrap etmişler, son dumanlarını savura- rak, garba doğru savuşuyorlar. O tarihten (tam 3 yıl, 3ay, 25 > e) (15 mayıs 1919 da) Tür e SE İp rerek İzmir rıhtmına çıkaran itilaf istim üstünde du düşman ordu- sunun artakalanlarından (İzmir) © varabilenlerin, gene ayni o rıhtımda Ayni vapurlara can atmak isterler. ken, Türk süvarilerinin akışı, Türk piyadelerinin salışı önünde, © nasıl ( iz) e atıldıklarına yalnız seyir. zası, dünya siyasetinin sira İ taşı var ki; sanki o düşmanlarımızın | orduları ile beraber, Türk — milleti, Türk vatanı aleyhindeki © emelleri. nin de ebediyyen, (Akdeniz) in dibi uzaklaştırmak istemenin ancak. bir hayal, bir rüya olduğunu seyma latmak, şümulünün mek mümkün olmayan bu nünde , hir mabet sükütile, duruyoruz. Derken “birden bire bir ses çınla- | “ Ah İzmir yaktın bizi1!” | a! İsmet Paşanın taşkın duygu sessiz | Ba sarkan se, parlak gözlerin- den akan damlalar takip ba vocit il, Büyük Başkumanda mına döndü; derin saygılarını suna- rak: “Tebrik ederim eserini!,, dedi. Türk ordusunun Büyük reisi Fev zi Paşa da ayni suretle Başkumanda manı Kutluladı. Bunu o ande orada hazır bulunan birinci ordu kumandanı ile diğer ku- mandan ve zabitler ve maiyet erkâ si birden, o büyük başın etra ... Dürbününün adesesini, o ana ka- böyle sapıtırsın.. I — Daima bir halde kalmak ahmahlıktır, Sapıtmalı, değiş- meli. — Her gün başka türlü a- dam olmalı. — Evet, Bugün doğru... Ya- . Öbür Merhametli, görmüyor musun? Daima bir halde kalıyor mu? Tabiata uy- sali Havai malı... — Senin örneğinde adamlar çoğalalı dünya tiyatroya dön- dü.. Ortada ciddi insan kalma- dı.. Hep oyuncu. — Hah işte hayatı şimdi bi- raz anlamaya başladın. Sen de umuma uymazsan bu havrada rahat yaşayamazsın... — İpsan. evlâdı. doğuruyor amma huyunu beraber doğura- mıyor... — Hah huyumuzu da siz do- ğura idiniz o zaman dünya miskinhaneye dönerdi Görülüyor ki akıllıca tere- | | malden pek geride değildir. So ba borularını boğan bu kahra- man da e vu, SX | nünde kırpılmayan, derin Demir Kapu7 Fransızca sözlü SESSUE HAYAKAVA ANNA MAY WONG Darülbedayi artistlerinden ZEHRA H. - ZİHNİ B. dar bir türlü (Akdeniz) den, (İz mir) den ayırmayan Ulu Gazi, gü- mek el eyle Hatırında kaldığına göre: Aynen şunları söylediler: “Ben de sizi tebrik ederim. İşin bu safhası bitti. Asıl iş bundan son ra başlayacak.. İnşallah bundan son raki hayatı siyasiye ve askeriyeniz de daha büyük muvaffakıyetler kaza nırsmız..., dediler. ... Türk milletinin dehasını, bir (A. kümülütör) gibi kafa tasında topla. yan, Türkün en derin duygu ve me ramlarını bir (miknatis — mahla diz) gibi tunç göğsünde. biriktiren bu eşsiz (Türk oğla) .. çokk) önümde, ylmayak, biz (güçlük) önünde irkilmiyen o denk siz insan, bakışlarını bir an için geri ye doğru uzattılar: 19/mayıs/1919 da Samsuna çi kan, o büyük yolcu, o ande, tam 3 yıl, 3 ay ve 21 gün, zarfında aldık İarı mesafeye, | tarihte bir benzeri daha bulup göstermek mümkün ol- mayan, emsalsiz ve çetin zorluklarla dolu yola baktılar. Sonra | tekrar döndüler, o güne ve o saate kadar süre xelen, aman vermez güçlükler önünde, aman demeyen mücadele ve mücahedesinin 9 eylül 1922 de var. * . | dığı neticeyi gösteren tabloya daldı. lar Uzağı görmekte, derini sezmek- te biricik olan ve hiç bir tehlike ö- gözlerin. den de o, © tablo karşısında, iki (se vinç daminsr) sızmasma mani olama dılar. İşte, bu (iki damla) ie Çan iş bundan sonra başlayacak) sözü, o günden bugüne kadar ml tam 10 yilm içine Türk milletinin sığdırdı. ğr 10 asırlık inkılâp | hamlelerinin programı idi. ».. Ey (bugün) ün ve (yarm) ım Türk çocukları! İşte Türk milletinin “kurtuluşu,, | böyle bitti Türk cümhuriyetinin . Sizlerin © Jkilde bir benzeridir... Bunun da gözüne olmadık şeyler görü- nüyor.. Bu da iyi saatte olsun- larla karışıktır.. Bu da kâinatın esrar perdesi arkasındaki ka- ragözcile tanışıktır. Bu da bel- ki dödoublement harikasile ara sıra ikiye bölünür bir mahlük- ha nazik yapılı ve kadınları da- ha kolay avlayacak bir şirinlik- ir, Umuma nisbetle akılları ha- ricianilmerkez işleyen ve ara- sıra saf kimseleri kerametle- rine inandıracak şeyler yapan bu iki rakip şüphesiz çarpışa- klar... Fakat ne vakit? Belki <al bugün belki yarm.. Akıt saatiden beri Sakıp Cemal mevcudiyetini ihsas e- " decek er küçük bir harekette bulunmadı. Ne yapıyor? Müca- deleden vaz mı geçti?. Yoksa müthiş bir tecavüze mi hazırla- BEYOr7yas. vi Devamı var ) © SELE FE: A m ra ze ş Oregrzz e ii SEEŞIİLE EL FEJEF ? , Ş GİŞESİ OŞSEŞTE FSEFESES. ETEŞLEE İZALE

Bu sayıdan diğer sayfalar: