21 Ekim 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

21 Ekim 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vi İstanbulda bu hafta gösterilen başlıca güzel filmler Melek, Elhamra'da Seninle Bir saat Oynayanlar Bu filmde Maurice Che Paller'yi bir defa daha annette Macdonald ile Mrüyoruz. Ayrıca Li mita da rol almıştır. Mejtsör Jeannette ile Mau #ice'in bundan evvelki elli başlı filmlerini ida İ€ eden Ernest Lubiftseh İr. emt — Opera'da Şanghay Yolunda Oynayanlar Son zamanlardaki film erite bilhassa nazarı dik #i celbeden Alman ar- İstterinden Betty Amann l5:o Randoph, Henry Kendal, Jean Barry. Fi- le beraber Londradan nghay'a kadar güzel ir seyahat fırsatı da Peren bir film. Ma ee Johann Strauss Ve aşkı A alar Viyana operası tenoru İehael Bohner, Lee Par "4. Greti Theimer.. Film tm Viyana gibi bir mu- Wi diyarının filmidir. # aşk mevzuu İçine si- İsterılmış cidden güzel siki parçaları vardır. —— Gloryada a ugan'ın avası Oynayanlar Baş artistler Hugette Deron ile Charles Boyer. 4 filmde bir çok Fran- ig artistleri de rol almış- dır. Andre, Burger, anna Helbiing, Fran- i Rosay, Rolla Vorman Mile Chautard vesaire. Oynayanlar Madam Baumann rolün | hglarie Glory, daktilo y, İnde Odette Florelle, a», Sumann rolünde Re- daş Lefevre, o Amerikalı p M. Erovn rolünde Daks, Seninle bir saat Doktor Andre Bertier karısı Colette'i çılğın bir aşkla sevmektedir. Hal buki Colette'in en samimi arkadaşı Mitzi Olivier de sevimli Doktoru zev kine pek uygun bulmaktadır. Kendisine hasta süsü vererek Doktoru evine gağrıyor. Colette sevgili arkdaşımın hastalığını ciddi zannederek kocasının arkadaşının evine gitmesi için israr ediyor. Andre karısının israrma daya- namıyarak gidiyor, kabat kendisinde değil ya... Karısı isrer etti Andre namuslu bir koca kalmak fikrindedir. Lâkin karısı ver: fette kendisini Mitzi'nin yanına oturtmak istiyor, Andre kartları değişti- rerek Mme Martel isminde başka bir kadının yanına oturuyor. Yemekten sonra Mitzi Andre'i bağçeye çağırıyor, ve münakaşa esnasında Andre'nin kravatını çözüyor. Andre hiddetleniyor ve o sırada oradan geçen madam Martel'e kravatını düzeltmesini rica ediyor. Çolette madam Martel'in bu hareketini görerek kocasını ile Martel arasında bir münasebetin mevcudi- yetinden şüpheleniyor ve kocasını tahkir ediyor. Andre bu haksiz ilhama kızarak bu defn bir doktor gibi değil, bir âşek gibi Mitzi'nin evine gidiyor. Kocasının kaçmasına kızan Colette ötedenberi kendisine kur yapan Adolf'u evine çağırıyor, Adolf Coletle'i öpüyor kendine gelen ( Colette sevmediği bu adamın bu hareketine kızıp kendisini kovuyor. i Bu filmde herkes kabahatlıdır. Onun için en sonunda biribirlerini affet- meleri müşkül olmayor. Şanghay yolunda.. Bu film insan öçağı yukarı bir seyahata çıkmış gibi louyor. Londradan başlıyorsunuz Parise uğrayorsunuz. Oradan Marsilyaya iniyorsunuz. Yol uzun vapura biniyorsunuz. Ver elini Mısır.. Port - Sait, ondan sonra Co- lombo, Singapur, en sonunda da Şanshay... Herkesin haftalarca bitireme diği bu seyahati, bir ili saat içinde sinemada bitirmek te hoş şey Mevauu şudur; Fred, sabahtan akşama kadar hayatını rakkamlar arasında geçiren bir muhasiptir. Usandığı bu hayattan nasıl kurtulcağını düşünürken bir gün amcasından bir mektup aler. Amcası ona servetini hayatında hibe ve iyi bir seyahat yapmasını tavsiye etmekledir. Bu gayrı muntazar servetten nihayet derecede memnun olan Fred ve karısı Emilio, şarkta uzun bir seyahate karar verirler. Kara seyahati bitip denize çıkılınca deniz tutan Fred, kamarasından gıkamaz. olur. Emilie yalmız bamşa güvertede vakit geçirdiği vakitler Ko- mandor Gordonla tanışır ve az zamanda ahpap olurlar, ve Fredin bulun- maması, güzel geceler Emiliyi Gordona daha fazla yaklaştırır. Fred, karıya yaklaşırken cesaretini toplayıp güverteye çıkar. Bir ha- dire, omu, prenses diye diye çağırdıkları bir kadınla tanıştırır. Fred pren- sese meftun olur... Halbuki ne prenses ne bir şay.. Sergüzeşteunun biri... Emili: vaziyetin tehlikeye girdiğini görünce, Gordon'u bırakarak, ko- casını kurtarmağa koşuyor. Fakat prenses bir aralık fırsattan istifade ede- vek, Pred'in çantasını ve içindeki paralarını asırarak sırra kadem basiyor. Bunun üzerine fakirane bir dönüş seyahatinden sonra, küçük evlerine av- det ediyorlar. / — Artık Fred'e küçük evi bir cennet, karısı bir huri, (O mütevazi sofrası mükellef bir ziyafet masası gibi görünmektedi Johan Strausu ve aşkı Bu film güzel bir âşk mevzuunu seyretmekle beraber, ayni zamanda musiki ziyafeti gibi bir şey.. Zaten ismi de öyle intihap edilmiş. Halka Vi- yana havaları dinletmek için, bestekâr Strauss'un adını senaryo'ya almak | kifi... Viyana operâki tenoru Michael Bohnin'i dinlemek isteyenler için iyi bir fırsat, Film de şöyle: Bestekâr, Lili isminde bir kadını seviyor ve bitirdiği operası bir defa Viyanada oynanırsa, saraya (o orkestra şefi olabileceğini ve bu suretle sevgilisi ile de evlene bileceğini ümit ediyor. Helbulsi Lili Komt Domeki'nin metresidir. Onun müdahalesile ilk temsil hiç rağbet görmeyor. Üstelik Lili Komtia beraber Perise gidiyor. Bir ta- raftan muvaffakiyetsizlik, bir taraftan sevgilisinden uzak kalmak yesi ile | Strauss “Viyana kanı” isminde başka bir hava besteleyor İ im saraylı, debdebeli eski Viyanayı pek iyi canlandırmıştır. Burada | İ saray entrikalarına şahit oluyoruz. Epeyce mihnet gören Strauss Lilinin peşini bırskmiyor, Parise gidiyor. Dostları Flederman bir defa da Berlinde oynatılımasında israr ediyorlar. Nihayet opera Berlinde büyi | muvaftn! kazanıyor. O sırada Viyana © sarayı orkestra Strauss'u lâyik görenler de emellerine muvaffak oluyorlar. Yeisten yeise | düşen bestekâr, şimdi sevinçten sevince uçuyor. Bir defa Lili Komtla be- | raber, Berline gelmiş temsildeki muvaffakiyeti görmüş, perde ara- sında gidip âşıkım: tebrik etmiştir. O sırada Avusturya sefaret kâtibi de saraya orkestra şefi tayin edil, müjdeleyor Sonu malüm! Bestekârla sevgilisi en nihayette birleşiyor ve evleniyor. | Mary Dugan'ın davası Amerikada cereyan eden garip hadinelerin iç yüzünü gösteren heye- canlı ve çok beşeri bir facia Mari Duğanın Davasi isimli bir eserde çok | | kudretli bir surette gösterilmiştir. Bu eserde baş rolleri iki büyük ve ta- | mınmış artist olan Hugette Dufloş ile Charles Boyer almışlardır. Bütün dünyada meşhur olan esere istinat eden bu film, piyes tiyatroda | oynandığı zaman gösterilmesi mümkün olmıyan bir çok (noktaları ve te- ferrüati da meydana koymaktadır. Malüm olduğu üzere bu hadise, bir bankeri bıçakla öldürmekle maz- | num olan metresinin davasıdır “Kadını, cinayet mahkemesinde kardeşi müdafen ediyor ve avokat olan bu kardeşin müdahalesi, | epeyce ilerlemiş olan davanın şeklini heyecanlı bir surette değiştiriyor, ve bütün vakanın safahatı yeniden ve pek müessir bir surette meydana konuyor. Dahu fazla olarak, bu eserde iki baş artistten başka hiç bir fransız filmine nasip olmamış zengin bir artist kadrosu vardır. Meselâ filmde, sinden başka Andre Bürger, Marcel Andre, Fransoise Rossy, Jeanne Helb Bing, Picret Cayol, Georges Molun, Rolla Nor , Adrienne d, vur | ve Emile Chantard vardır Tslimappı Lie Mösyö, Madam ve Bibi Tesadüflerin tevlit ettiği tuhaflıkları gösteren £ bir film.. Bu noktadan | da çok eğlenceli... Senaryoyu yazan, sırf seyirciyi | eğlendirmeği düşün. müş. Seyirciyi eğlendirmek için ne lâzem? Bir Amerikalı zengin patron, bir de bu patronun idare ettiği otomobil firmasının Fransadaki acentası Paul... Telefonun zili çalıyor, karısmın sesi duyuluyor: “İki elin kanda bile ln, çak e gel b bağa kan e yer Karısının iki gözü iki çeşme! Sebep? Bibi hastalanmış. O sırada Brawn proğramdan bir gün ev- vel acentalığa çıka geliyor. Herkes onu müşteri zannediyor. “ Anni ismindeki daktilo yarıda kalan raporu tamamlamak (üzre direk- törün evine gidiyor. Bravn da acentanın evine telefon ediyor. Patronu- mu bir gün sonra bekleyen Paul şaşırıyor, o şaşkınlıkin Bravn'ı Ünvet ediyor. Evde de yemek yok amma, lokantada da yok deği Fakat karısı Clarie sofrada Bibi için de yer hazırlamağa kalkıyor. Kocasi | İ istemiyor. Kavgaya tutuşuyorlar. Claril kızarak, kocasınm bütün recala. İ rma rağmen, ânmesinin evine gidiyor. İ — Çat kapı! Brawn geldi. Ne yapcılı? Daktile Amni kapıyı açıyor Pat İ ron genç kızı acentasınm karısı zannediyor. Paul'ün işareti üzerine Anni İ de işi bozmayor. Madam Baumann imiş gibi haraket ediyor. Fakat annesi- | nin evine giden asıl Madam Baumann yaptığına pişmân olmuş, kocasını | İ haklı bulurak eve çıkar gelmez mi? Kocasınm bin minnet ve recası üzeri- | | me o da daktilo rölünü alıyor. , | İ de kollarım kabarıyordu.. Hattâ İ benzetmeğe çalışırdım. Mektepte Odette Florelle Sahneden sahneye dolaşan bu Fransız artisti de sinemaya nasıl geldi?.. iken, bir taksi otomobilinde milli yı alâkadar eden mühim bir ovrak bulmuştunuz. Dalgın bir <eneral otomobilde unutmuştu. Doğru! ihte Clemen- <eau ile tanıştım. Mevzuubahis ev vakı götürüp verdim. O zaman bu meseleden epeyce bahsedildi. Lâ kin hadisenin ehemmiyeti çok i- zam edildi. O zaman turneye çık- mak istiyordum. Bu meseleyi de kendim için reklâm vesilesi yap. mak, hiç aklımdan © göçmiyordu. — Peki, sinemaya maal gi niz — Söyledim ya, sinema benim için meçhul bir âlemdi. Hem de hiç cezbetmiyordu. lam ki, daha ondört yaşında idim. Hiç si nemays gitmemiştim. Yavaş ya- vaş Paris stüdyolarını ziyaret et- tim ve orada artistlerin nasıl oy- padıklarını gördüm. Açıkça itiraf edeyim ki, hiç hoşuma © gitmedi Hattâ küçük bir tecrübe yaptım. Fliorelle çocuk — Benim hayatım gençleri dü- İ şünceye sevkedecek bir misaldir. Sahles d'Olonne'da doğdum. Ba- bam bir ticarethanede çalışırdı. Parası yoktu. Gündelik rızkını ka zanmaktan, benim istikbalimi dü- şünmeğe vakit bulamazdı. Tey2e- İerimden bir tanesi Pariste Cigale tiyatrosunda gişede | çalışıyordu Beni daha küçükken Pariste, o- nun yanma verdiler. Teyzem be- ni çek seviyordu. Perşembe pa- | günleri tiyatroya | giderdim. in vaktimi orada geçirirdim. İstediğim yerlere girer, çıkardım Kimse sesini çıkarrmazdı. Tam bir hürriyet içinde idim. Tabii merak ve tecessüsümle her şeyi görmeğe ve öğrenmeğe çalışıyordum. Artis tlerin hayatı bana ideal bir şey gö rünüyordu. Hepsine Allah gibi bakıyordum. Onlar da beni okşu- , muhabbetime mukabele ©- diyorlardı. Söyledikleri şarkılar- Kendisi. dan öğrendiklerimi ben de söylü-| —... be lr imi Nİ yordum.: İ Kyani — Küçük Odette, bir gün sen | sarkma ag aç e ear heri mütevazı vazifesi olan bir deli- kanl bana, bir rejisörün benim ti pimde bir kadın aradığını söyledi Bu rejisör Pabat idi. Delikanlı be ni tanıştırdı. Pabut beni hiş beğenmedi.Sert bazı şeyler söyledi. — Filvaki ben hayatımda nahoş şeyler işitmedi değil. .. Fakat Pabat'n söyledik- leri hududu geçiyordu. o Taham- mül edemedim, ağladım. O zaman Pabat: — Haydi, bir — tecrübe,baka- lm ne çıkar?. iü. Derhal söylemek icap | eden “Gelincik şarkısı, diye bir şarkı- yı öğrendim. Piyanoda bir repe- Hisyondan sonra, sahneyi çevirdim. “Erlesi gün gel!,, dediler. İtiraf edeyim ki, neticeye merak ediyor dum. Ben sinemadan bir şey bek- lemiyordum. Fakat artis! ti nefsim mevzuubahisti. Daha sinemayı düşünme- reel karşıladı. diği zamanlar ie elin beğbe düm k> de sahneye çıkarsın. Sen de bizim teyzem bil olur, neden olma- Artık artist olmak fikri yavaş yavaş kafama yerleşmişti. Bilhas sa sarkıya hevesim vardı. e Evde santözleri taklit eder, elime ne ge çerse giyinir, kendimi o onlara boca ders verirken, benim akim fikrim tiyatroda Evvelâ dansözli işe başla. dim. Bana bu vadide yol göste- venler çok oldu. Çok geçmeden Petit Casino'da perde kalktıktan sonra birinci numara bende (idi. Şarkı söyler, bir iki dansederdim. O sıralarda sinema hiç aklıma gel i. Ne yalan söyliyeyim, pa ZE imadağı için harp başladı: sinemaya bir bile gidememiştim. ktım, Fransada bana iş ver miyecekler. Cenubi O Amerikaya gittim. Buenos pe en iyi ti. yetrolarda evvelâ fransızca, s08- > ra ispanyolca temsiller * verdim. Bata - Clen'da bir İspanyolcayı orada kısa bir o za“ revü'de man içinde öğrenmiştim. Halk be ni benimsedi. Turneye çıktım.Çok | dınsınız, dedi. Fena halde aldan- para kazandım. 'mışım. İnsanlar hakkında hüküm Tekrar Parise döndüğü Vermekte ilk defa bu kadar alda- an, baktım, gene “m: vıyorum, Bu hatadan dolayı ken- ize iş yak. Em samimi il | dimi affedemiyorum. E diklerim, hep birden alevhime yü Beni yazıhanesine çağırdı.Hiç ö Coolus dahi yazdığı bir piyesle bana başrol vermişti, Tiyatro müdürü bu rolü hazfetmeğe karar verdi. Bereket | tiyorlarmış. Fakat onun başka an verin, muharrir şiddetli müdaha | gajmanları olduğu için, rolü oyna lesile beni yerimde bıraktımağa | masına vakti yokmuş. Pabst bana muvaffak oldu. çok iyilik etti. Hayatımı sinemaya

Bu sayıdan diğer sayfalar: