15 Ocak 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Ocak 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

erin umdesi «MİLLİYET» tir 15 K. SANI 1933 İdarehane: o Ankara caddesi, 100 Ne, Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbam 24310 | ABONE ÜCRETLERİ: İİ! Türkiye için Hariç içir LK LK 3 aylığı 4— s— 6 . 70 #— > ve — 2. — Gelen evrak geri verilmez — | Müddeti geçen nüshalar 10 ku Ü suştuir. Gazete ve matbarya ait li İşler için müdiriyete müracaat | “edilir. Gazetemiz ilânların me- İÜ tliyetini kabul etmez > | RAMAZAN: 18 D. 39 l | BUGUNKU HAVA Şi İN öşküy erleri vaset merke inden verilen malümata göre bugün hava kısmen bulutlu ve gn devam edecek rüzgâr İmütedil kuvvette Karayelden e- gsecekrir. © 14-133 tarihinde hava tazyikı ei milimetre en çok sıcaklık 6 kaydedilmiş- | framvay “leseleleri 1 1 1 sütunlarda halktan bir ibi yaptığım şikâyetler nda tramvay bahislerine “tesadüf edersiniz. Bunun baş sebebi şudur: Xi dünyada tramvaylar yalnzı 700000 kişilik bir şehrin e Şit yapamazlar. İni yerlerde otobüsler ve da- eniş şehirlerde yeraltı de- İlyolları vardır. Tramvaylar | ü şebeke üzerinde ve bu ü sokaklarda işledikçe İiları daha fazla sıklaştırma in yoktur. Zaten akşam h dikkat edersek arabalar | iri arkasına gelirler.. Ara arttırmadıkça da arabala deki yolcuyu rahatlaştır imkân yoktur. Bunu hem i, hem yabancı memle- ki nakliyatr merakla tmiş birisi sıfatile söyliye- im. Ancak bu arada bir ta Mi şeyler vardır ki; onların *i İmesini istiyebiliriz ve şir ha Kü ide bunları ıslah etmek faati icabıdır. f başında biletçilerin K hüsnü muamele etmesi miyorum ki; bütün biletçi | indirler. İçlerinde mülâ- | lâtifeci adamlar da var. | var. Ve en zi- | “Müliyet,, in romanı: 35 İ yade halkı kızdıran şey şudur. Arabaya biniyorsunuz, Bi İetçi geliyor ve soruyor: — Nereden bindiniz — Karaköyden.. — Nasıl Karaköyder İşte bu şüphe biletçinin yol cuya hakaret etmesidir. Dün ka rilerden biri bana bu yüzden ge çen gece bir Fatih arabasında hüâdis. olmuş bir vak'ayı yazr yor ve halkın ikiye ayrıldığını anlatıyor... Onun da haklı ola” ibi biletçi yolcuyu bulduğu yerin en yakın istas- yondan binmiş olarak kabule ve onu binerken göt medikçe onun sözünü doğru addetmeye mecburdur. Bu nok- ta ihtar edilse... bir! Sonra, zannederim nöbet de- | ğiştirmek için vatmanlar ara | MİLLİYET PAZAR © 15 KANUNUSANI İktısadi Ba Türk maden ve ma- denciliğine dair Zili İktisat Meclisine- Zümrüt ovaları, altın renkli | noksan.. nehirleri, bazan yalçın kayalı,| (Beri taraftan 8 sene zarfında bazan ormanlarla süslü dağla- | petrol ve müştekkatına kuvvei rile tabiatin bütün güzellikleri- | muharrike bedeli olarak harice ne bezenmiş yurdumuz küme: | verdiğimiz Türk lirası adetleri küme gömülü servet yığımlarile | nin yekünu resmi istatistikler de dolul.. Kömür, bakır, kur | de 62 milyonu geçiyor. Çünkü şun, krom... ilih.. Evet. mede- | Türkiyede kurulan kuvvci mu niyet ve fen âleminin vahşi or- | harrike santrallarının 97 den manlara, Afrika çöllerine ka | 69 u motörlüdür. İşte bu kadar Mekrepii nızlar ,, ilmini nazarı yakdıriıc seyredemer bu filmide mutlaka görmelidirler. İlâveten Radyo ha'ihazır d“nya Memlekette | ! Çocuk | w Kıskançlığı ğer ikisini de öldürecekti KARACASU, (Milliyet) — Ka- racasu kazasının Çiftlik köyünde ç: , feci bir cinayet olmuştur. Bu köye Telefon: 40690 havadisleri, > U.F. A. Şirketinin büyük yıldızı KATE de NAGY EN ŞEN ve EN GÜZEL filmi olan Bir Çiçek İki Böce filminde güzelliği ile herkesi hayran edecektir. Pek yakmda MELEK Sinemasında İ yakm bir yerde çadırda oturan Sa: çı karalı aşiretinden Mehmet oğlu Mustafa babasının ve öyey anasının yıkluğundan istifade ederek kardeş İeri 7 yaşında Raziye, 4 yaşında Cennet ve 2 yaşında Elifi alarak oy namak behanesile yakın ormana gö- İrürüyor, orada daha evvel çadırdan İ aldığı tahra ile Raziyeyi parçalayor. Bunu gören diğer kardaşları bağır. baları istasyonlarda durdurma | dar yayılarak aradığı, saadet | miras yedisine iş olur!.. Fakat İmağa ve istimadada — başlayorlar. dan veya durdurursa inip çıka” nr beklemeden kaldırıyorlar; kazaya sebep oluyor. İliştiğim | | ikinci nokta da bu! L. S. rumuzile bir | hanım yazıyor: “Beyoğlu muhitinde bir arka- ' daşımı ziyarete gitmiştim. Meosim kış ve rüzgöârli , yağmurlu bir gün dü. Kadınlık valetsiz sokağa çıkılır mı? Gözlerim, tim; hazırlandım, çaktı te kadar güzel vakit geçti, Akşam eve dönerken apartımanın kapı | sından çıktım baktım yağmur şid | detlenmiş... Öyle ki şemsiye falan | mabudu diye tapındığı hazine | unutmıyalım ki; bu paracıkları ler bizim ayaklarımızın altın | mızı Musulun en zengin petrol da... Tarihin kronlara aşan. | kuyularma sahip olduğumuz eskiyen yapraklarını karıştırır | günlerde de verdik. Evet, Mu sak Anadolu ülkesinin bu cev | suldan fışkıran petrollerimiz herleri birçok hükümdarların | boş yerine Bösra körfezine ak tamalamı söndürmüş. i taşırmış buluruz. Bugünlere ait bazı mücessem hâturalara, kalem ile yazılmış taşlara, kitabelere asrımızda ça lışmış madenlerimizde sak, sık | meta teneke, teneke altınları mızla değiştirdik. Bugün de İ Mardin havalisinde Erzurum civarında petrol kokan toprak larımız yok değil; bu hususta İ rastgeliriz. İşte bütün bu ümit | kalplerimiz ümitle dolu.. Fakat li hakikatlerle çarpışan acı bir | bir yandan da ceplerimiz boşal hakikat daha var: Tabiatin bah | makta. ervetten biz İâyik ol | ie” masına müsaade ederken ayni | | tesir etmiyor. Sokak haranlık' ol- | istifade edemedik makla beraber uzakta köşede bir | Bilhassa son asırda otomobil durduğunu farkettim. ri Oraya gidinceye kadar yağmurun | iliği Garbın. dev adımlı;te şiddetinden bütün mastikler gözü | rakkisine uymak göyle dursun. me kaçtı. Artık etrafımı göremi- | mevkiini bile muhafaza edeme yordum, duvara tutkuna, tutkuna | miştir. 1848 senesinde keşfedi Türk ma | İ Genç Cümhuriyet nesli bu! ihmal edilmis petrol kaynakla” İrma saltanatın yıkılan enkazı İ altında işte böyle tevarüs etti. | İ Tıpkı memleketin diğer sahala- | İrmda mübenel haller gibi. otomobilin yanına kadar gidebil- dim. Şoförü göremiyordum.Fırtına dan sesimi de duyuramıyordum. | Kapıyı açtım girdim. Tabü ilk işim çenli şaandif çikarip bims: | İenmek... Ama kolay bir iş değil | Ki! Yaşlar gözümden akıyor. O es nada otomobilin kapısı açıldığını | duydum. Şoför zanniyle mütema- | diyen adresimi veriyorum. Fakat yanıma birisinin oturduğunu his- settim. Benden fazla yanımdaki hayret ediyor. Ne oldunuz Ma- dam? Niçin ağlıyorsumuz? Gözle. | rimi mümkün mertebe temizleyip açtığım zaman güzel hususi bir olduğumu anladım. | Meğer hep boşuna konaşurmu: | şum. Şoförü de içeride imiş. Efen disile çıkıp otomobilin kapısını aç | mış, adam yanıma oturduğu z0- man elektrik yaır.nca beni farke- diyor. O kadar tuhaf oldu ki: Ben yabancının yanıma oturmasından mütehayyir. O bir kadının kendi otomobilinde o ağlamesından.. Ne söyliyeceğimi şaşırdım. Hakikati söylesem bir türlü, söylemesem | gene bir türlü. Pardon yanlış bin- mişim, taksi zannetmiştim, dedim. Zaten gözlerimi de temizlemiş bir az rahat etmiştim. Çabuk çabuk indim, nasıl hoşuyorum.. Arkam- dan şoför koştu: Affedersiniz Ma: | dam, Mösyünün acele işi yok, si- | si gideceğiniz yere bırakmaklığı mı söyledi, diyor. Razı olanur mu? Bir taksi buldum, atladım. Hâlâ o adama rasigeleceğim diye | korkarım” Meraklı kariemize: Tuhaflık bahsinde en çok ha nımlardan mektup aldım. FELEK len kromlarımız takriben bu ta rihten on iki sene sonradan iti | güzel kem lisandan a- baren on dokuzucu aşrın bida | yırt edilir, içtimai pürüzler a yetie kadar dünya piyasasının | yıklanır, köyler imar. mektep- mutlak hâkimi olarak kalmış | İer, yollar yapılır, memleket de tırBugün ise dünya iştihsalatın | mir ağlarla örülürken Türkün da mevl iz ancak yüzde bir | istikbalindeki “refah © vasıtası kaçtır? Bir vakitler kırk iki bin | madenlerimizden de istifade et tona kadar yükselen zımpara | memiz pek tabii idi. Cümhuri- Yunanm | yetin yarına ışık saçan nurlu özlerinden saltanatın bu köh- yanında kendine bir pay alabil- !ne ihmali kaçamazdı. Artık mek için çok sıkıntı çekiyor. | her cephede gösterilen azim bu Kömür havzamız hilâ keşfi sa hamızda da belirdi, Şimdi bu ha: aşmış bir muhite kadar | gömülü servet yığınlarımızı yayılamamı: en çok istifadeli vaziyete getir- lâtımız bir milyon ton etrafın | mek için muntazam bir prog” da dolaşıyor. Halbuki, bugünkü | ram, muayyen bir siyaset takip çalışılan muhitte, evet. yalnız | etmeliyiz. Eskisi gibi tesadüfün o daracık sahadaki istihsal ka | yardımı, tesadüfün sevkile doğ biliyeti lakal yedi, sekiz misli | muş, çırpman çelimsiz bir ma- fazla olduğunu salâhiyettar mü | dencilik hayatı değil, uzun se- tehassıslar iddia yorlar. E | nelere ulaşan bir “maden sefer- reğlinin sahillerini yalayan Ka | berliği” başlamalıdır. Çünkü radenizin altında gömülü bırak | karşımızda canlı misaller var: tığımız kömür damarları ta | Maden ihracat istatistikleri en Kastamonunun £ içlerinde iki | dolgun memleketlerin . sahibi yüz kilometrelik bir. sahada, | milletler en müreffeh en zen Söğütözü civarında karşımızda | gindirler, topraklarımızdan fışkırmış bu luyoruz. Evet, itiraf etmeliyiz ki, bü kocaman, uzun sahanın nerelerinde, kadar derinli! Türkün tarihi canlandırılır. | ».* Muhterem aza beyler! İşte her şeyde düşünce: ilim, tetkik ile yürüyen cümbhuriyet hükü- lerinde bu damarlarm saklendı | meti görgülü nazarlarınızdan, ğının farkında bile değiliz. Ha | değerli irşatlarınızdan istifade kikate karip tahmini bir hesap | için sizden bu mevzu için fikir ile bu definenir kıymetini tak | istiyor. “ Kararlarınızdaki mu- dir edemeyecek kadar ilmi tet | hakkak olan isabetler için tari manlayor: İ fenda tatbile edilmek üzere Mustafa Raziyeyi öldürdükten son- ra diğer kardeşlerine hücum ediyor İsa da, acı sesler üzerine vak'a ma- | halline gelen köylüler bu yavruları İmuhekkek bir ölümden kurtarıyor- İHar, Mustafa Jandarmamız tarafın- den yakalanmıştır. Vak'anın sebebi henüz anlaşılamamışsada, babasının İ diğer kardeşlerine fazla ehemmiyet vermesinden ve kendisini ihınal etme İsinden ileri geldiği zannalunuyer. | Bulgaristandan gelen genç Diyarıbekirden yazılıyor: As- İ len Bulgaristanın Rusçuk kazasın dan olan 326 tevellütlü Murtaza oğlu İzzet Efendi isminde biris hiv rada hüviyeti şüpheli görül yakalanmıştır. Bu adam memleke inde yalnız kalmış ve Türkiyeye bir yava seyahati tertip etmistir. İzzet Türkiyeye gelince bir mekle be yerleşmek istemiş, muvaffak 0- lamamış, nihayet belediyelerin | yardımile Eskişehir, Ada: i Antep, Birecik, Urfa tarikile Di- yarbekire gelmi İzzet Efendi üç seneden beri devam edenbu seyahatinde birçok felâketlere dü çar olmus, ahyada da üç ay hapse mahkâm edilmitşi İzzet Efendi bakkımda tahkikat yapmaktadır. İzmit yolları İzmitten yı Yeni sene zar İrmit be. lediyesi bir program hazırlamıştır. Caddeler asizit ola: kakları esasi: bir lagek. Yeniden beş metre uzaklıkta olan Çene suyu şehre indirilecektir. Bunlardan başka şehrin ( kanalizas yonu yapılacaktır. Vali Eşref B. İzmivin güzeller mesi için azami mikyasta çalışmak- tadır. Belediye reisi de | valimizle birlikte İzmitin imarı için devamlı bir mesai yapmaktadır. Nazilli gençlerinin toplantıları LI, (Milliyet) — Nazilli reisi avukat Ulvi Bey, gençli ği fırka sinesinde toplamağı gaye €- dinerek, fırka binasında tadilât yap tarmış ve gençler için ayrı bir salon ay marı var, Sözümüzü bitirmeden | yalnız şunu da ilâve edeceğim: ! Değerli kararınıza sabırsızla” | nan yalnız bugünkü çelimsi madencilik değil, yarınki Türk ' Cümhuriyeti madencilik tarihi de bekliyor, Hakikaten sizlere lâyik şerefli bir vazife! kiklerimiz » SEN ve BEN j4 Anne., Bedi Muammer bir , belki burada yerleş- tesir eder, Ona bir teklifte bulunmak biraz maz mı? da bakmak için kalkan Bedi Muammerin takıldı. oğul münakaşa ederken 'i konuştuk. Onun göz. İk. Sana bu kadar ya- i korkuyorum.. Söy- mi? benimkiler cevap ver- ill, geldiğini istiyorum... « hayır.. gelme!.. Korkuyo- Ese soa” K İNS b o lr. 3 ag” nin sesile konuşmamız ELİ Ki nı kendi versin ca- di Muammer, geleck mi- miyecek misin? Muammer sükünetle ce Jleyzeciğim. yeni tayyare 7 Muazzez Tahsin | sada işim çok.. Bütün vaktimi bu- rada geçiremem; faket çok sik ge leceğim ve sizi yalnız bırakmama- ğa çalışacağım.. Buna söz veriyorum. Ben ol- madığım vakit bir şeye lüzumu- nuz Olursa telefonla derhal beni çağırırsı olur mu? Nejst bir iki gün kadar gidi- yor... Bedi Muammer g mi acaba? Gelirse ne yapacağız? Kak bimde korkuya benziyen bir san- det helecanı var, Beyaz bir gece. Çamların altında dolaşıyoruz. Başım onun kolunda.. elim o nun elinde... Ve yıldızsız gökte yuvarlak be yaz ay! — Leyla.. Bugünler hiç bitmiye cek değ Her zaman için se- nin ağırlığını kolumda, senin hara retini canımda duyacağım değil mi? Söyle Leylâ.. benim. yalnız benim Leylam!.. fenni vesaitimiz ! he karışmış mi kaplıyor. Bu saadetle can çe | kişeceğim sanıyorum, Onun dudakları s»çlarımda, yü zümde., — Sevgilil.. yalnız sen ve ben! Deniz kenarında, ayın denize düşen gölgesini seyrediyoruz. — Burasını hatırlıyor “musun Leylâ? Keşke o gece se radan uzaklara götürse: e kadar mes'ut olacaktık; bu saade- ti tahayyül ediyor musun? Ellerim acizle yanıma düştü: esim bir feryat... bir hiçkirile tu. Ayağımın dibinde, kuru çamla: rin yaydığı hi üzeri, du. başı dizlerimde inle: « Hiç.. hiç ayrılmıyacağız sev Sinirli elleri vücudümde dola şırken başımı ona (doğru çekti. Gözlerimiz, ateşinde kanadı. yandı. Ellerimiz biribiri- ne adem evlâdının duyabileceği en derin zevk ve lezzeti, bir elektrik eyanile geçirdi. — Mes'udum sevgilim.. Kalbi- sıcak sevgisi yalnız. benim. değil mi? — Senin son nefesime kadar, Ta uzaklardı, ince şeffaf bir aydınlık, yeni günün ilk ışığını bi- tün bir ihmal to- Kim demiş ki dünyada haki ki saadet. hakiki aşk yok!.. Benliğim, son tellerine kadar bunlarla dolu!.. Büyükada... Bazan kendi kendimi rum: — Nejadi aldatırken kalbimde bir azap var mı? Hayır.. Yüz binlerce defa ha- yokluyo- miş hislerini. şen İiğimi onun önüne serdim... Bun- lardan istifade etmesi bilmedi.. Bilemedi.. Belki de bilmek ihti emi duymadı. Beni, hayatma girmiş yeni bir şey.. ne bileyim ben» belki J de bir ev eşyası gibi basit gözler le gördü. Bende bir ruh... bir ihti yaç. bir istek olabileceği dür şünmedi.. Benim taşan ve coşan hislerimi tatmin etmedi. Hod bin dünşünceler ve hareketlerle benim en mukaddes his: üzerinden, kıymettar bir üstüne çamurlu ve kaba ayaklarile basar gibi, geçti.. onları çiğnedi. ezdi. | ve gakrak genç ARTİSTİK ve OPERA Sinemalarında : Fransızca sözlü ve şarkılı GUNAHKAR KIZ film kemeli muvaffakiyetle devam ediyor. Mümessilleri: Marcelle Romee Andre Luguet ve Jean Gabin Mâveten: ÇİNGENE ORKESTRASI 1 kısım Harik (Hayat Kaza ve Otomobil Sirgottalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız, Türkiyede bilâfasrla icrayi muamele etmekte olam ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta Yaptır. mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886, 5 tahsis etmiştir. Nazillili gençleri her | akşam burada toplanmaktadırlar. Atça nahiye kongresi NAZILLI (Mölliyet) —C. H.F. Atça nahiye kongresi vilâyet heyeti reisi Etem Kadri ve Ni heyeti reisi Ulvi Beylerin huzurlarile toplandı, Kongre geç vakta kadar müzakerede bulanarak mesaisini bi tirdi. Atça nahiye kongresile Nazil- Biye bağlı nahiye kongreleri bitiril-! miştir. Bir hafta sonra kaza kong resi toplanacaktır. Aydında fakir tale- beye bayramlık AYDIN (Milliyet) — Himayeiet- fal cemiyeti tarafından 33 kimsesiz çocuğa bayramlık elbise ve ayakka- bı temin olunmuştur. Hilâliahmer cemiyetimizin de ilk ve orta mektep fakır talebelerinden bir kaç çocuğun elbiselerini temin etmeği kararlaştır dığmı evvelce şükranla bildirmiştim. Cemiyet idare heyetinden bu husus- ta fnaliyete geçmelerine intizar edi. uz başanbul Belediyes ir İiyatro: Darilbeday: Temsilleri Bugün suvare LI Jİ Sarı Zeybek Opereti Umuma kaza HERKES SARIZEYBEK OPERETİNİ GÖRMELİ Fransız Tiyatrosunda | Büyük Yunan rsi TAT. İ GAVRİLIDİS W İTAT, Sanatkârlarile OTHELLO yu temsile hazırlanıyor. V z Oteli : GAVRİLİDİS, Fakir çocuklara |Yaso: ERTUGRUL SADETTİ | — an yemek (| Davutpaşa gençler AYDIN, (Milliyet) — Ayd) 2.1348 : Halkevi içimi yardım komitar s. | | pirliği Kongresi cak yemek temin ettiği | 100 çocu. Davut paşa Çençler Birli hayır sahiplerinden te- | mi Kdtipliğinden: 20/1/933 tari- si yardımla 130 çıkarmıştır. | hine müsadif cuma günü saat 13 Bu mıktarın 200 çikarılması için ça | te Birlik binasında senelik kon- İsşılmaktadır. Elde edilecek hasılât gremiz aktedileceğinden bilâmum bu uğurda sarfolunmak © üzre Bay. | mukayyet arkadaşların teşrifleri ehemmivetle rica olunur. Tamda Temsil kolu | tarafından öz yurt piyesi temsil edilecektir. Yolbağı kuranlar IZMİR, 13.— Bayındır civarında bir kaç yolcuyu soyan ve bir kişiyi öldürüp, iki yolcuyu da ağır surette | yaralıyan haydutlar iş cinayet | Zekât ve sadakai fıtrınızı Tayyare cemiyetine veriniz Sadreddin ENVER ! mahkemesine gönderilmişlerdir. | görür ve elimle tutarken yine o- vu aldatmadım. Bu kelimenin if de-ettiği mana ile aldatmadım.. Bunun için kaç kişiye karşı dur dum! Bugün seviyorum. Temiz ve saf bir aşkla ilk defa seviyorum. Bu aşkımı kirletmiyeceğim. Bunu Nejat için değil, fakat Bedi Mu- âmmerin temiz sevgisine hürmet ettiğim için yapacağım. Başka sının karısı olduğum halde ona kendimi vermiyeceğim.. Yazık o ne dünyalara sığmaz bir hayal!,, Büyükada.. Odamın kapısı helecanlı bir e- lin boğuk vuruşile sarsıldı. Sıcaktan uyuyamamıştım.. Hiç bir şey düşünemeden gözlerim & çık, uykuyu bekliyordum. — Kim 0!? — Benim küçük hanımcığım.. Emsal dadın. Korku ve helecandan kalbim çatlayacak sandım. Dadım söyledi: — Akşam yatarken teyzen bi- raz baş ağrısından, biraz da arka- sında sancıdan şikâyet ediyordu. Leylâya haber vermeyin, yavru- | arkama da biraz tentürdiyot sü yeriz, olur biter dedi. « Ben de inandım kızım. Geçici bir şey sandım; fakat gece yarısı bana seslendi; yanına gittiğim va- kit ateşler içinde yanıyordu. — Leylâyı çağırın! dedi, hemen koştum. aş! O söylerken ben derhal üstümü giyinmiş ve yürümüşlüm. Teyzemi yatağında bitkin bir balde buldum. Hemen doktora haber gönderdim. Sabaha karşı gelebildi ve hastalığı teşhis etti: — Zatülcenp!.. Bir kaç gündür sancısını, saklamış olacak; çün- kü hastalık biraz eski... beri ailemize bakan yaşlı doktorun ellerine sarıldım: — Doktorcuğum. onu kurtaraca ğız değil mi? na baktı: — Kızım, yalnız mısın? Nejat Bey nerede? — Bir buçuk aydır Anadoluda. — Bir telgrafla onu çağırtsak nasıl olur? — Şimdi nerede bulunduğunu bilmiyorum.. Bir hafta o evvel Trabzondan bir mektup geldi.. İçe rilere doğru gitiklerini ve bana adresini günlerini söylüyor acıyan bir şeyle ba"

Bu sayıdan diğer sayfalar: