21 Şubat 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

21 Şubat 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çocuğu çok şehir Adapazarda çocuklar hayat. | larını kazanıp okuyorlar ADAPAZARI (Milliyet) — İstanbula yakınlığı ve bir tica- tet güzergâhı olması hasebile A 1 nazarı dikkatı celp mahalli olmak üzere beş ban- ka vardır. memurları, görmek ister- *den kazalarımızdan biridir. | Ahalisi üç sınıfa ayrılır: mual- limler, memurlar ve esnaf. Şa- Yanı memnuniyettir ki Adanın her evinde mutlaka iki üç ço “ak bulunur, bunun içindir ki Rüfusu diğer kazalarımıza nis P'ten fazladır. . Mektebe günden güne fazla İhtiyaç hâsıl oluyor. Vakıa baş İa Örtamektep olmak © üzere daha yedi ilk mektep var am- a bu da ihtiyaca kâfi gelmi- . Adapazarlılar okumanın İkydasını taktir etmişlerdir. Çocuklarının hiç olmazsa ilk tahsilini vermeğe âzami gayret *diyorlar. Öyle ki bazı fakir $ocuklar maişetlerini temin i- $in her sabah sokaklarda simit atarak dolaştıktan sonra mek İeplerine koşuyuorlar. Öğrendiğime göre bu zaval hlar haftada iki defa izin ala- Tak pazarlarda öteberi satmıya #idiyorlarmış.. Tabii muallim- lerde vaziyeti müdrik oldukla ndan mümaneat edemiyorlar Adapazarının böyle kalaba- İk Olmasına sebep şüphesiz ki herkese göre iş bulunmasından Ve herkese iş bulunduğundan ileri geliyor, Kazamızda biri karar ve teşebbüsile 15 in ileri gelen halkı, H.F. reisi ve Be- in hu$urlari- i | erkek ve kadın sından içeri bakınız. Hepsi o- i rada mevcuttur. Kahveleri sa- yacak olursanız bitmez, tüken- mez. Yetmiş tane midir, seksen mi, bellci de fazla! Her biri ka- pısına kadar dolu. o Tavlamı oynıyan ararsınız, iskambil mi, nargile tokurdatan mı? Diye- bilirim ki Türkiyenin hiç bir yerinde bu kadar mebzul kah- İ vehane yoktur. Adapazarlılar | tembel de ondan mr? Hayır, bilâkis, hepsi iş güç sahibi, ta. al'çalışkan adamlardır. Fakat nereye gitsinler, ne yapsınlar? Ne bir sinema var, ne bir tiya- tro, ne de bir eğlence yeri. Be- | reket versin son o zamanlarda İ spor klüpleri fazlalaştı. Genç- İler oraya devam etmeğe başla- | diler. Bilhassa Türk gücü ban, | kacıların ve muallimlerin uğra | ğı oldu. Ha! evet, bir de sinema açıl- dı amma her ne dense rağbet görmüyor. Kışın sokaklar ça- İ mur deryası, gezilecek gibi değil, Yazın da Adapazarının | meşhur Çarkından © başka bir mesiresi yok. Bütün millet ora» ya toplanıyor. Çalışmak olmasa vay Ada. | ' pazarlıların haline! | Türk demokrasisi AYDIN (Milliyet) — Halle evi salonunda, Hâkim Ziya B. tarafından demokrasi hakkın- da bir konferans verildi. Hatip demokrasi'yi tarif et- tikten sonra demokrasinin tari hini ve muhtelif memleketler- ği istihaleleri anlat- | müstahkem yerler inşasını iti- | Demokrasi ile milli hâkimiy | yetin yekdigerinin lazımu gay- ri mufariki olduğunu izah ettik ten sonra Kari Marksin naza- riyelerine intikal ederek İ nun, demokrasinin başlıca mü. eadele ettiği asri amıf ta, şekiller de sosyalizim in- trikalarile ihdas edildiğini is. İ pat etti. Türkiyede demokrasi cere. İ yanlarına geçen hatip, demo. krasinin kadim Yunanistan dan evvel Türkistandan çiktı- ğını ve eski (o Türklerin hane- dan ve veraset kanunlarında müsavatının Orhon âbidelerine göre hâki- miyet milletindir şeklinde ka- bul edildiğinin buna misal ol- duğunu ve Orhon âbidelerinin ettiğini söyledi. Hatip Osmanlı hükümeti za- Güz | manında yapılan intihabı me- iyor: Kazamızda okunmakta- türkçe ik nn dilile ibadete çağırılı- kanununda intihap et- mek ve edilmek hakkının vergi verenlere hasredildiğini, kadını - | erkek farkı olduğunu, Cümhu- | | yiyet de mia işe bu hakkın lara bilâ j şart verildiğini tasrih ek | bir çok milletlerin tahaklerk ettiremediği hars demokrasisi. ni de Türk dili birliğinin, Türk inkılâbının tahakkuk ettirdiği. ni anlattı. memnundur, Hatip Türk Cümhuriyet de- MİLLİYET SALI Çin duvarları 21 (Milletler doğup öldü,bu duvar. (lar 23 asırdır yerinde duruyor | i İ Çin davarlarına umum! bakış Çin duvarı kadar srk sık ak-| Sonradan bu perakende duvar Hayvanlar Siz soğuk havalarda yaka- nızı kaldırır ve kendinizi soğu- ğa karşı korursunuz. Fakat bu soğuk havalarda acaba hayvan lar ne yaparlar? Belki işittiniz: Bu hayvan. lardan çoğu kışı, hiç kapırda- maksızın tatlı bir uyku içinde geçirirler. Fakat bunlar bir şey yeme- dikleri için açlıktan ölmezler | mi? diye soracaksınız. Hayır! Ölmezler. o Vâkıa bunlardan bazıları arasıra ne bulurlarsa yerler. Lâkin çoğu yazım aldıkları gıda ile vücut- larında biriken yağı sarfeder. ler.Dikkat edilmiştir ki, bu hay yanlar uyandıkları zaman da- ha çok zayıf olarak gözlerini açmışlardır. Meselâ ormanm bir tarafına giriniz. Bu ne? Sümüklübö- cek! Sırtındaki evceğizinin ici- ne çekilmiş, ağız tarafını da çıkardığı salyalarla güzelce her rafından hapsetmiş, sobasiz, odunsuz, evinde ılık ılık istira- hat ediyor. Kaplumbağalara da dikkat ettiniz mi? Bunlar ilk soğuklar başladığı zaman esrarengiz bir surette ortadan kavbolurlar, Nereye giderler? diyeceksi- niz. Toprağın bir kovuğuna #1- ğmırlar ve ancak bahar geldiği zaman, meydana çıkarlar. Hele kurbağalar! Yazm su kenarlarında vakvaklarmdan durulmaz. Fakat kışın ortalık trsss Peki, bütün bu kurbağalar bunu cihan medeniyetine ilân | tünlite mevzuu olan eski bir a» bide yoktur. Asılar geçer, mil- letler doğar ve er, meşhur duvar yerinde dürur. Şimdi de Çinlilerle Japonla- rm etetklerinde o çarpışmağa başladıkları bu duvar bir ker- re daha insanın gözü önüne ge liyor. Çin ve Japon orduları İ duvarın şark kısmında boğuşu | yorlar. Yirmi üç asırdan beri bu duvarlar, eteklerinde ne mu harebeler görmedi. Öyle duvar lar ki, daha şimdiye kadar kim se tulünü bile bilmeyor. Yalnız tahminlere nazaran bu uzun- luk yedi ile sekiz bin kilometre arasındadır. Çin duvari Man- Şurinin göbeğinden sahile, Pe- gili körfezine doğru inmekte ve sonra Asyanın göbeğine doğru uzanarak, Mongolista- nın cenubunu ve Tibet'in şima lini çevirmekte ve son uçları Türkistanı Rusi o hudutlarma kadar dayanmaktadır. Bu duvarların hangi tarihte inşasına başlanıldığı malüm değildir. Zannedildiğine göre, kadim Çinliler © bulundukları | yerlerin hudutları üzerinde İ yat etmişlerdir. Çünkü daima çöl tarafından (gelen süvari İ yağmacılardan memleketlerini İ sıyanet etmek istemişlerdir. İ eğ n Gazi | mokrasisinin bâ: | Hazretlerinin © şimdiye | tarihde ismi geçen ve tanılan şahsiyetlerin hiç bi, le mukayese edilemeyece) İ söyliyerek konferansını niha- — verdi ve uzun uzun alkışlan ir. Bir buçuk milyon defter siyara kâğıdı Siverekten bildiriliyor: Şehrimiz” de evvelki akşam ani bir araştırma yapılınış ve 25 kaçakçıda bir buçuk milyon defter sizera kâğıdı, sekiz de ve yükü ipekli İcu, | Karak maş balanmuştur. İ gönde: Bartında müze Bartından yazılıyor: Riza Nur B Kütüpanesi ile bazı mekteplerde ve ötede beride gayri muntazam bir su, rette bulunmakta olan ve her birer. leri tarihi kiymeti haiz bulunan aza rı atikanın muhafi Halkevi müze ve #erg üsü Üzerine eski reneşinin müsait bir odası bazı ta- dilâtla müze haline konulmuş ve İş- İba asarı atikanın nakil ve tasnifine başlanmıştar. | Göynükte cipayet İ Göynükten bildiriliyor: Müftü oğ- lu Ali isminde birisi Yusuf o ismin- de 18 yaşmda bir kahveciyi yarela- mştı. Yusuf, aldığı yaradan mütces- siren ili gün sonra ölmüştür. Kati Adliyeye teslim edilmiştir. Aİ İ ları birleştirmişlerdir. İ ordusu kışm nereye gider böy- Serie edilerek o Urfaya! İ Çin müverrihlerine nazaran, i bu duvarın banisi milâttan üç asır evvel hüküm sürmüş olan imparatör Tchin - Chih - Hu- 'dir. Bu imparatör elinde sihirli kuvvetler bulunan ya- rım Allah telâkki edilirdi. Bir gün kanatlı atma bine- rek hududu teftiş ediyormuş, duvarlar harap olduğunu gör müş ve bunları kat'i sürette in- şaya karar vermiştir. Hattâ ilk kale inşa edildiği zaman batıl | itikatlarma göre, duvarların İ uğurunu ve selâmetini temin i- | gin, bir Çinli muharip diri diri duvara gömü . İ Çin duvarları bugünkü mü | hendislerimizi bile hayrette bi. | rakmaktadır. Yalnız uzunluğu | değil, iktiham edilen müşkü- | Iât akıllara hayret verir. Dağ- | ları, yamaçları inip çıkarak, 0- vaları uzanan bu du- var her tarafta ayni kalınlıkta. dır. Duvarlar zeminde beş bu- çuk metreden fazladır. Yukarı el da beş metre sihanında. ' GeneÇin müverrihlerine| göre, duvarların inşası için üç! i milyon amele o mütemadiyen çalışmıştır. o Anarşi eski Çini dağıtıp harap ediyor, halbuki i duvarlar her şeye mukavenet i ederek duruyor. Bir vapurda kaçakçılık İzmirden yazılıyor: Perşembe gü- vü İskenderiyeden gelen ve ayni gün akşam üzeri İstanbula hareket eden İzmir vapurunda kaçak eşya bulun- duğu gümrük mıntaka başmuhafızı Hasan Tahsin Bey tarafından haber alınmış ve bazı memurlarla vapurda araştırma yapılmıştır. Neticede ye. mek salonunun arkasında lumbuslar arasına sokulmuş olarak birçok ipek li kadın elbiseleri, gömlekler, sigara | ve iskambil kâğıtları vesaire çıkarıl mış ve müsadere olunmuştur. Tah-| j kikat neticesinde bu eşyaları güm- rük resminden kaçırmak üzere sak- ladıkları anlaşılan üç kişi tutulmuş ve tahkilct evrakile ihtisas mahke- mesine sevkedilmişlerdir. Malkarada muhtar intihabatı Malkaradan bildiriliyor: Kazamı- zn bütün köylerinde muhtar intiha- batı yapılmaktadır. Havalar iyi gitmekte, köylü bu sene kuşyemi zer'iyatına ehemmiyet vermektedir. (Afyon Defterdarlığı ! Boludan bildiriliyor: Defterdarı mz Ruhsar Bey Afyon defterdarlığı na tayin edilmiş, vazifesine | başla-| mek üzere Afyora hareket etmiştir 16? Onlar da kışm bataklığın bir kenarına sığmırlar, siz na-| sıl kışm sicak odanızdan çık- mak istemezseniz, onlar da bü- yi yerden kımıldamaz- ar. Fakat siz evlerinizde kışm meccanen ısınan bir çok haşa- rat mevcut olduğunu da a ırmıza getirdiniz mi? OAma korkmaymız. Bunlar öyle iri, hayvanlar nız sıcak mı, bazan tek tük si- neklerin uçuştuklarını görürsü nüz. İri hayvanlar kışm nereye 80 kulurlar diyeceksiniz. Her hal- de odanıza değil. Meselâ ya- bandomuzları! Bunlar orman. larm içinde toplu bir o halde kendilerine yurt bulurlar. Bu- rası bir ağaç dalınm altında ve toprağm içinde (kazılmış bir yerdir. Ya kuşlar? Hep bilirsiniz. Onlar kafile halinde toplana- rak daha sıcak iklimlere doğru i (| dedi ki: | Cemil sabahleyin;yatağ dan kalktı. Fakat akşam öksüe ği rüyordu, Aksırıyordu. Annesi — Bu çocuk galiba gripe tu- | tuldu. Halbuki Cemil hiç te gripe tutulduğunu O zannetmiyordu. 9 Hele o gün arkadaşları ile be- İ raber, mahallenin arsasında | fubol oynıyacaklardı.. Gitme $ mek olur mu? Sabahleyin yatağından kalk $ | tığı zaman annesine dedi kit san, yenisini almam. — Kitaplarımı da yırtarsam, yenisini almaz mısın? Eski Mısırlıların öküzü Eski Mısırlılar “Apis” is- minde bir öküze taparlardı ve onu Allah diye tanırlardı. Apis'in bir tarafında yeni başlamış ay gibi bir leke vardı. Mısırlılar Apis ittihaz ettikleri öküze dört beş sene taparlar ve sonra bir çeşmenin başında boğazlarlardı. Ondan sonra da | yerine başka bir öküz ararlar- dı. Fakat o beyaz leke yüzün- den bazan böyle bir öküzü s6- nelerce arayıp bulmak kabil ol mazdr. Eğer böyle bir öküz bu lunursa, onu sahibi Oziris ma» bedine götürürdü. Bu mabette iki muhteşem ahır vardı. Oküz bunlardan birine girdiğine gö- re, Mısır için uğur veya uğur- suzluk telâkki edilirdi. Bu ölcü- zün bulunuşunun O yıldı gene meraâimle tes'it edilirdi. Sakın ha! Saimin arkadaşı Ferit ma vazifelerinde birinci yordu. Saimin babası dedi ki: — Gördün mü, çalışkan ço- cuğu? İşte ben bir çocu- fun babası olmak isterdim. Saim dedi ki: — Sakın ha! — Nasıl sak hal. — Onun babası zatürreeden öldü. kuşlar varsa, bilseniz, onlar ne sıkıntı çekerler. Ekseriya yiye- cek bulamazlar. & Evlerinizin pencerelerine kadar inerler.Bir gok sinek ve böcekleri öldür. hicret ederler. Tek tük kalan | ları serpiniz. Karganın marifeti — Vallahi biç bir şeyim yok. Kalkacağım ve sokağa çıkacar Fakat annesi her şeyden ev vel çocuğunun sıhhatini gözeti- İ yordu: | —Olmaz yavrum, dedi, bale | ateşin var. Bu halde sokağa çı , sonra büsbütün basta O sırada babası odaya di. O da annesini tastik eti: İ. — Olmaz, dedi, insan hasta hasta sokağa çıkar mı? Eyvah! Güzelim futbol oyu nu güme gitmişti. Aksi gibi bü- tün arkadasları da o kendisini bekliyecekti. Tam oyun zamanı arkadaş- ları sahaya geldiler. Bekle, bek le! Cemil yok. . — Yahu, nerede bu Cemil? — Bugün oyunumuz oldu- ğunu biliyordu. i Bir başkası şöyle bir teklif. | te bulundu: — Haydi evine gidelim, bar kalım ne yapıyor? Hep birden kalktılar. Cemi- lin evine doğru yollandılar, Ce milin odasını biliyorlardı. Pen- ceresinin altına geldiler. Tek- lifte bulunan çocuk bağırdı: Cemil, Cemil, . | Cemil arkadaşlarının sesini duyunca, zaten aklı fikri tar bolde olduğu için, hemen yata ğmdan fırladı. Pencereye koş | İ tu. Ne görsün, bütün oyun ar- kadaşları orada. . i Meseleyi kendilerine anlat- b Bütün arkadaşları hayıflan: | dılar: i i — Oldu mu bu ya? tarzında | başlarını salladılar, j Birisi dedi ki; f — Mademki sen © dışarıya | çıkamıyorsun. Biz sana arka Bu sırada Cemilin doktoru bekliyordu: j — Nerede kaldı bu doktor?! diye söylenip duruyordu. 5 kapısından içeriye alınmıyacak © larını bildikleri için, pencere- den girmeyi o tasarlamışlardı.' Pencere de yükseki. Oraya ka: dar erişmek için her biri sağ- | dan soldan boş kasa ve saire aramıya çıkmışlıdı. Nihyet bü tün buldukları bu şeyler bi- ribiri üstüne koydular. Ve peni cereye yetiştiler. Birer birer de Cemilin odasma girdiler. Oh! Futbol oynıyamıyacak: | lar ama, gene ne de olsa büs | tün arkadaşlar bir arada ol- duktan sonra, oyun mu eksik? Odanm içinde bir oyun tertip! etmek üzereydiler. Tam o sıras! da dışarıdan ayak sesleri du- | yuldu, çocukların hepsi korku İçinde, kendilerini Cemilin kar! yolasının altına dar attılar. annesi ve babası. . Doktor Cemili soydu. Nabzifi nı dinledi, ürü dinledi, odadan dışarıya salıvermeyin. Çünkü bu grip çok sâri bir hasi talıktır. Bir defa Cemille kimi konuşursa, mutlaka o da gripeli yakalanır. Hele odasma kimseli yi sokmayın. Kim girerse, gri pe yakalandıklarını yorlardı. Doktor çıktıktan sonra, bir kaçış kaçtılar ki...

Bu sayıdan diğer sayfalar: