10 Mayıs 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

10 Mayıs 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrın umdesi “MİLLİYET ”tir. 10 MAYIS 1933 Idarehane : Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi Telefon N ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için En Gelen evrak geri varilmez— Müddeti gecem nüsbalar 10 kurur matbaaya sit işler iscaat edilir. Garet i abul BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezi len habere göre — bugün hava olacak ve rüzgâr garp istikametinden e- secektir. 9-5-833 tarihinde alvm texyiki 757 mi- sıcaklık 20 em ax 13 de İstanbulun abu- havası Frenk gazetelerinin çoğunda bir hekim sütunu vardır. Bu sütunda, zdeki gibi kanserde esas sirayet irs mi olduğunu değil meselâ | hindiba neye iyidir, kimler yemeli, kimler yememelidir. Güneş banyo su kime iyidir? Kime fenadır. Da- mar hastaları, yaşlılar ne yemeli, ne yememelidir. Sıcaklarda, soğuk larda ne gibi tetbirler tavsiye edi- i Bunları yazarlar... Ben ikçe zevkle okurum. Ga- yet açık ve faydalı şekilde yazılan bu makaleler tarzda bizde de ya zılar yazılsa ne iyi olur. Diyeceksiniz ki ne yazsınlar?.. Bakmız ne düşünüyorum: İstanbulun, suları ve sayfiyeleri hakkında ne biliyorsunuz, ne bili- yoruz? Evet, Ada zayıf bünyelilere iyi- | dir. Amma ciğerleri zayıf olana mı, barsakları zayıf olana mı?.. Çamlıca ve civarı nefistir, insa- na yarar. Hangi lara tavsiye edilir?.. Tomruk suyu, Çırçır suyu, Karakulak suyu nelere iyidir? Kim ler içmeli Hülâsa: İstanbulun dünyalar kadar zengin ve nefis ha va ve sularının tedavi ve sıhhat noktasından kimlere tavsiye edil- melidir. Bunlar tayin: edilmiş de- ğildir. Fransada basılan bütün te- davi formülleri oradaki havası ve suyu iyi yerlerin bir listesini, otel. lerinin fiyatını, hangi hastalara şayanı tavsiye olduğunu yazarlar, Oraya gidenler hiç değilse bu yer- lerin hangisinde kalması ve hangi sudan içmesi lâzım geleceğini ol- sun tanır. Bizde bunu yapacak bir yer var dır. İstanbul belediyesinin sıhhat idaresi... Bunu bir risale halinde neşrederse İstanbula, İstanbullula ra ve İstanbula gelenlere çok bü- yük hizmet etmiş olur. Her sene sayfiyeye giden İstan- bullulardan kaç tanesi gittiği ye- rin çi di bünyesine uygun olduğu nir taraftan da hekimlerimiz bu İstanbu l selerde bile bu sıkıntı birdenbire o ka- sunda kim şamak derdini ne rü; haykurışımı rasına Şi İçlinin, alınganın — geçenki yazı- larda görmüş olduğumuz — sinir tut- İ maları taşkınlıkları haddi aşarsa has- talık halini alır. İçsikınten kılığına bürünür. O da tıpkı ötekilere benzer. Ayni mahiyettedir. Şu kadar ki alın- ganların — ıstırabını dayanılamıyacak bir azap derecesine çıkarır, Alıngan tamamile kullanmadığı sinir kuvvet- lerine kendi üzerine tesir eder, ve ar- dı arası kesilmiyen bir işkence olur. İşkillenme, kararsızlık, savsaklar mak, talihinden korkmak, telâş et- mek, emmniyetsizlik; teneffüs yolların- da, kan damarlarında, hazım bezlerin- de teşhisler bu türlü sini tıraplarını dışarıya döktükleri zaman mideleri, kalpleri mengeneye sıkışmış | gibidir. Dişleri biribirine çarpar, tit Fer, kendi kendine söylenir, elleri kıv- rılır, gelir gider, iner çıkar, vücudün- | da artan fazla kuvveti yenmek için bir yerde duramaz. Bazıları da vücudu ter içinde, kol- ları, bacakları buz kesilmiş, çehresi büzülmüş, beynini ölüm düşüncesi sarmış, — olduğu yerde — çivilenmiş gibi — dimdik kalır, Bu hal karanlık düşüncelerin ka- sırgası, korkunç bir zihin dağınıklığı- | dır. â ... Yürek sıkıntısı, gönül üzüntüsü ha- yat ıstıraplarının en az dayanılabile- | nidir, “Cesaretli ve yüreği ateşli kim- dar şiddetlenir içi hiç bir kuvvet onu yenemez. Bir çokları intiharla biter. | Bu sıkıntı furtmaları © azdığı ve akıl dağmıklığı da bunlara katıldığı za- man duygular, zincirden © boşanmış gibi taşar; akli ve mantıki hareketle- ri boğar; irade frenleri kırıldığı için insan artık ne yaptığını bilmez. Yürek sıkıntısının şiddetlisi gerçek- ten cehennem azabıdır. Çok kere — —— —— — —— hede olarak telâkki ediyor. Ben evvelen bu adamın 256 ya- şında olduğuna kail değilim. Taba beti bu kadar geri olan Çinde, bu adamın 256 sene evvel doğduğunu isbat edecek ne gibi vesikalar bu- Tunabilir. Belki de Çinlilerin sene- | si altı aylıktır... Kaldı ki; hayatın, | tababetle ne alâkası var.. Meşhur hikâyedir. Birisi, hekim olmıyan bir köye inmiş.. Köy muhtarile görüşürken köyde hekim olmadığını öğrenmiş vik — E, hasta olunca ne yaparsı- nız?. diye sormuş, — Kendi kendimize ölürüz.. Ce- vabinı almış... Tababetin yüzde sekseni hâlâ hastalıkları anlayabilmek ve sebep lerini keşfetmekle uğraşıyor. Yüz- de yirmisi de elemleri azaltmanm çaresini arayor.. Eğer tabiat heki- min elinden tutmazsa, Lokman he- | kim bile bir nezleyi tedavi edemez. FELEK yolda neşriyat yaparlarsa meydana koymakta Ölmesini unutmuş bir Çinlinin 256 yaşında vefat ettiğini telgraf irmişti. Arkadaşımız Abidin Daver Bey Baz Mai ele alarak tababetin pek geri olduğu Çinde bir adamın 256 sene yaşamasını tababet lehine olmıyan bir müşa- Milliyeti, Aşk, bir kuduza çevirmişti. Onun sükütün- den istifade ederek şehzade devam Sadaret ve nezaret makamların. da bulunmuş, f beraber saraya celp buyu. mevcut — buhran fikir | beyan etmeğe icbar edersiniz. Ekseriyet el bette bir nokta üzerinde tezahür e- decektir. Bendeniz evvelden arzede- yim ki bu heyetin sarahaten ortaya a- tabileceği yegâne fikir “Kanunu Esa- ınmı istemek,, olacaktır. Kaşlarını çattı, adeta bağırır gibi; ? — diye homurdan- Hâmiş: Birkaç gün evvel, (Tu- ring klüb) ün propaganda pulları basmasını bir karie atfen yazmış- tım. Böyle pullarımız olduğunu (Turing klüb) ün gönderdiği gü- zel nümunelerle öğrendim. Uma- rım ki; bunlar ecnebi muhaberesi yapan bütün müesseselere verilmiş tir. F. debi Romanı 99 MAKEDONYA ve | Kin, Poliika, w Müellifi: Nizamettin Nazif ererereraaaeaasasasasaeee sünmeğe başladın? Vahideddin birdenbire endişeli bir tavırla ayağa kalktı. Acaba Sultan kendisini bir tuzağa ( düşürmek içi mi çağırtmıştı? Bereket versin Abd hamidin yüzü gene tatlılaşıvermişti. Bundan cesaret alarak; ! — Efendimiz. . — dedi — Bilemem | â içim bi #ahaneyi mu- yeniden ilânmı tavsiye eden bir hanedan aza- # elbette hükümdarlık — haklarının kutsiyetini düşünememezlik edemez. Zannediliyor mu ki bendeleri Kanunu Esasini Henüz sözlerimi Pederimiz cen- petmekân Abdülmecit Hanım tanzimat formatını okütmasına takaddüm eler | k günlerdeki ahval ile buyünkü şartlar | arasında az benzerlik mi vardır? Ayv- | Sinirli tipleri, ölüm düşüncesi “Ölmek, yumak! Uyumak - belki rüya görmek!. . ti; şereki tehlikeye düşür en şey, işte ba: Çünkü bu ölüm uyku: bili üyalar göreceğiz? İşte bu düşüncedir ki ya- öyle uzatıp gidiyor.,, Ah, Fazile- (Şekspiyer) . Bununla beraber gençlik, bir gün benden ayrılacaksın. Sev- di kollarının arasında tutarak kaçacaksın. Lâkin arkandan o kadar kuvvetli bir haykırışla bağıracağım ki bir daha benim bu duymamak için ölüm bereli gönlümü pençeleri a- (Kontes dö NOAY) meraklılarda olduğu gibi — yüreği kemiren pişmanlıklarla arkadaşlık ©- Hıristiyanlığın “ebedi azap,, a- kidesinin verdiği düşünceyi hâsrl ©- der. Bundan bahsetmiş olanların, yü- rek sıkıntısını bizzat tatmış oldukla- rma hüküm olunabilir. Dante Aligiye- deki derin cop- wir her halde has- nefsinde tatmış olmasile mülhem ola- bilir. “Cehennem,, okunursa (Dante) | nin günah işliyenlerin kurşundan göm- giymiş; damarlarında dolaşan iş kurşunu, yüreklerini sıkan çe- Abdülhak im ö verdiği heyecan- 'Makber,, de © he edilemez. lüm düşüncesinin la dalgalanmasaydı ruh bulunur mu idi ... İçsikıntısı ruhu uçurumun kenarına kadar sürükler. Siz ki doğuştaki iç- lilik ve alınganlıktan dolayı tılılar,, dansınız. Yahut hayatınızı zen her hangi bir hâdise tesirile o sümreye ondada! girmiş bülimeyot: sunüz; yalçın dağlarda gezerken ya. nibaşmızda bir uçurum görmüş gi siniz. Önünüzde açık duran genişliği, derinliği bir bakışta ölçer ölçmez onu | görmemek için hemen gözlerinizi ka- paramız. Şimdi de © uçurumun içine dökülen kudurmuş çağlıyanm gürül. tüsü düşünceleri; arma şık © der. Biraz yüksekçe bir parmaklık, yahut geçidin bir ucundan öbür ucu- na kadar gerilmiş bir ip olsa korkma- dan, çekinmeden geçip gideceksiniz. Lâkin, burada tutunacak bir şey yek! Çeksen, dayanılamıyacak kadar ıztı- rap veren bu düşmek korkusunu neyle savmalı?.. Fil ix, geçecek kudar yer var; şehirdeyke yanlarınıza baka baka ayağ madan müvazene ile kaldırımın kenarından daha çok ge. niş yer var. Korkak ta değilsiniz. O İ halde vesvese, korku, aşmi, iradeyi Mi ve yani zamanda iin bora- bu ıtıraba nihayet vermek için bendini kaldırıp uçurumu atmıyâ teş- vik eden istek, içten gelen arzu me- den?... s . Beşeriyetin bu büyük bplâsı ile uzun müddet ülfet etmiş olan bazı kimseler onu Romantik bir tarzda izhar eder- ler. İçskıntısı onlar için yeisle, neda- metle, tereddütle hırpalanmış olarak içinde dolaştıkları havas bozulmuş bir salondur.. Teşekkür olunur ki içle rinden bazıları bu karanlık salonun içine girdikleri kapıdan tekrar dışarı- ya çıkmıya muvaffak olurlar ve yeryü- zünde azimleri, iradeleri o kuvvetli kimselere mev'ut olan huzur ve sükü- nu bulurlar, Lâkin bazıları da girdik- leri geçidi bir daha bulamazlar; dai- ma o karanlık salonda döner dolaşır lar. Ev, bark sevgisi, Tanrı korkusu on ları hayata bağlar. Gözlerinin önün- de bir tanyeri parıltısı görürler; lâkin güneş doğmaz. Bir gün daha karan- lık bir köşede bulmuş olduğu bir ka- pıdan, uçuruma açılan kapıdan çağı” | rılmakta olduğunu duyor. Hayâl gözü ona kapının üstündeki şu ibareyi gösterir: ne korkuyorsun? Bir geniş delik; . “Belki de boş, - Kalbinin içinde yüksek bir dalga kabarırken hüzün ve tasa ile boğulan zavallı ruh, o karanlık kapıdan baş- ka bir şey göremez. Ve sonra, bir gün oraya atılır. Ölüm karanlığına... dar heyecan nunu Esasiyi tekrar ilân etmek deme! bir ikinci tanzimat andan dk demek olacaktır; ki akibinde Mebus- lar Meclisini içtimaa davet etmek lâ eki bir vezir kol ispat edebilir. Fakat Kanunu E- in edilir edilmez - İttihatçıların ra karşı teveccüh zalı şahanelerine temayül etmiş ola- caklar ve elaltından bendegâna veri cek küçücük emirlerle ihtilâlin bütün sergerdelerini teker teker ortadan kal- dırabileceğiz, Abdülhamit gözlerini odanın bir kö- şesine dikmiş dalgın dalgın düşünüyor gibiydi. Fakat hakikatte £ kardeşini İ cankulağıyle dinliyordu. Bir müddet sustu. Sonra murassa tabakasından bir sigara çıkardı dudaklarına götür- dü. rn hemen bir kibrit çak- kibrit derhal sönmüştü. tan; Kızıl Sul- Hi | Gregor Bulgar hududunda bazı işle- rini görüp gece eve geldiği man © kadar o hayret içinde kaldı ki, hiddete | vakit bulamadı. Yatak bombostu. Karısı evde yok- | tu. Zaten o da kadınların sadakatine © kadar inananlardan değildi. Arasıra işleri için Belgrada veya Sel tiği zamanlar, oradaki kısa saçlı kızla- rın neler neler yaptıklarımı — görmüş, Fakat bu gece başma ge- len hüdiseye bir türlü inanamıyordu. Sonra karısı Severina öteki kadın- lar gibi de değildi. Sakin, rsuti, işini sarışın bir dilberdi. Dükkânı te- ler, çiçekleri sular, kafesteki kuş- lara bakardı. ık bembeyaz, sofra Ah bu yatak! © Bü içi böş yötak! Gregorun yüreği şöyle burkuldu. Bu hakareti, bu atlatışı affedemiyordu. Dolaba baktı. Karısmın çamaşırlarını da alıp götürdüğünü görünce şüphesi kalmadı. Tanyeri aşarmak üzere idi. Şimdi sobayı yakmıya, kümese inmiye, hülâ- sa Severinanm çıplak ayaklarile ete- ğini beline dolayarak yaptığı işlerine bakmıya s'ra gelmi gor da karısız yapamazdı. Bir hizmat- çi kiz almak, hem ona göz kulak ol- mak, hem de parasını verip çalıştır. aradı. İçini yakan büyük kine © rağmen, ömründe ağlamasını bilmiyen Gregor bol gözyaşlarile o gece ağladı, ağla- dı. Eski hâtırslar gözlerinin önünde canlandı. Fakat Severina o anda gel- se, sevdiği bu kadını paramparça €- derdi. Gözyaşlarının arkası gelince, düşün- meğe vardı. Acaba köy delikanlıla: dan kangisi karısını ayartmıştı? gündü, düşündü, bir türlü anlıyâma- dı. Günler geçiyordu. Gregor genç ve | gürbüz bir hizmetçi kız buldu. Kızm | genç ve dolgun vücutlu alması dı. Çünkü müşterileri o böyl hoşlanıyorlardı. — Bu kız işe başla gelen müşterilere gülümsediği zam. Gregor karısının da öyle yaptığını dü- şünüyor ve patlıyacak gibi oluyordu. kimseye belli etmi- kese şen, şatir gör meğe çalışıyordu. Nihayet Severinm- x öğrendi. Bu » kapalı bir araba ur, ufak tefek tuha- fiye eşyası satardı. Hattâ bu adamın bir çok karıları böyle kandırıp, sonra bıraktığı bile şayidi. bu adama uzun boylu tahammül edebi- leceğini zannetmiyordu. o Onun Gregor sabretmeğe karar verdi ve bek Üç ay sonra Severina gözyaşları i- geldi. İş, Gregorun düşündüğü gibi olmuştu. Kadını kormadı. Severina da evdeki eski yerini aldı. Vefasız kadın kocasınm dayak atmn- #, küfretmesi, hattâ belki de taban- casını çekip vurması ihtimallerini bile göze almıştı, Halbuki öyle olmadı. Bunun yerine süküt ve vet bir şey olmadı. Fakat İçinde ilk şüpheyi duyduğu zaman, artık -iş işten geçmişti. Her sabah gö- zünün feri daha azalıyordu. Etrafm- daki eşya sisli ve müphem görünmeğe başlamıştı ve bir gün hiç bir şey gör- mez oldu. Sabahleyin gözlerini açtığı zaman, gün ışığı kaybolmuştu. Bazı çobanların insanları kör eden © otlar tanıdığını söylerlerdi de, inanmazdı. Demek hakikatmiş! Artık nihayetsiz bir geceye girmiş- . Ev ei lüğü karşısında kocasının için için duyduğu zevki de hissetmiyor değildi. “Bazan bir mobilyaya çarpar ve sallanırsa, kocası bir kahkaha salı- veriyordu. Severinn bu sefer ölümü düşünmeğe başlamıştı. Fakat Allah bu yeni gü- sahi da affedecek miydi? Sonra, ve- fasız âşıkımı da unutmuş değildi. Bü- yük bir aşk öyle kolay kolay sönüver. Bir akşam yoldan doğru araba gı cırtısı içinde tanıdığı sesi duydu. A- raba dükkânın önünde durmuştu. çeriye malını bol lâfla satmıya çal âşıkı, seyyar tuhafiyeci girdi. Severi- na bir kapının arkasında dinliyordu. Zannediyordu ki, bu adam her hangi i aramağa gel mişti. Tuhafiyeci kuvvetli rina onun geniş göğsüne uyuduğu zamanları düşündü. Bekledi. Gregorun bü gelen adamın üzerine atılacağını zarmediyordu. Hayır, hayr! Bilâkis Gregor gelen misafire ikram ediyordu. Öteki de ik- ramı kabul ediyordu. Üstelik te para- sını vererek, Ne oldu? Ellerde kadehler barışt lar mı? Biribirlerine karşı hiddetle nin böyle sabunköpüğü gibi sönmesi- ne imkân yoktu. Kir: kimi aldatıyordu? Kim daha evvel ötekinin üstüne atılacaktı? Kapıyı yapışmış, boğazı kurumuş, fâciayı haber verecek ilk sayhayı, ilk i duymıya çalışıyordu. Seve dı. “Eğer iki adam boğaz boğaza gelir- lerse, yavaşça onlara doğru gidecek vga olmuyordu. Çıplak masanm va kadehler mek kovalıyordu. İkisi de kendilerinden ve dereden tepeden bahsederek gülü- şüyorlardı. Ne muhabbet, e muhab- bet! O zaman Severina anladı ve elinde tuttuğu lüzumsuz biçağı attı. Fakat gece olup kocası ve âşıkı da uzdıktan sonra, her birini yataklarma yatırdı. Yavaşça kapı sonra eve ateş verdi. Spor Cuma maçları Istanbul Futbol Heyetinden: 125-933 Cuma günü yapılacak Tik mseları, Taksim Stadında: Galatasaray - Beykoz B takımı saat 13,50 hakem İzzet Bey. Hilâl - Kasımpaşa ? inci 15,15 hakem Adil Giray Bey. Galatasaray - Beykoz 1 nci takım sa- at 17. küme saat Fenerbahçe Stadında: Fenerbahçe - V. K. Kapı B takımı sa- at 13,30 hakem Sedat Bey. J Beylerbeyi 2 nci küme #a- at 18,18 helen Kemal Helim Bey. Fenerbahçe » V. K. Kapı | takım saat Fethi Tahsin B. Gençler Liki: Beşiktaş » V. K. Kapı sant Tl hakem Kemal Halim Bey. Kasımpaşa - İst. Spor saat 12,15 ha- kem M. Reşat Bey. » Istanbul Güreş ve Boks Heyetinden: 125-933 Cuma günü yapılacağı ervelce tecrübeli güreşçiler * Voleybol ve Basketbol Heyetinden; 125033 Cuma günü Galatasaray Loka- linde yapacak maçlar Basketbol, Beşiktaş - İt Spor sat 16 hakem hami Bey e Eyüp sant 17 hakem Ni- hat Bey. Galatasaray - Süleymaniye saat 17,30 hakem Sami B. Harik Hayat “ Sigortalarınızı Gali Galstada Yunüs Emre divanı Genç yazıcılarımızdan ve fikir a- damlarımızdan Bürhan Ümit Beyin üzün zamandan beri ihzarile meşgul olduğu “Yunus Emre” divanın birin ci cildi çıkmıştır. Bu kitap, Yunus Em» renin sanat ve hayatına ait gayet kıy» metli bir tetkik ve tahlil eseridir. Genç muharrir büyük külfet ve zahmetler ihtiyar ederek büyük Yunüs'ün ölmez eserlerini dikkatli ve anlayışlı bir tet- kik süzgeçinden geçirmiştir. Türk ede biyatının bu kıymetli eserini karileri- mize tavsiye ederiz. İstanbul 4 üncü içrasmdan: Tamamına on beş bin lira kıymet tak tir edilen Boğaz içinde Büyük derede Çoban oğlu solcağında eski 12:14, 16 No. lu sirf mülk ma bahçe hane İspan ya sokağında eski 31 mükerrer yeni 33 No; lu bahçe ve fındık suyu sokağında esiki'2 mükerrer eumero alan ve tapu kaydına mezarari üç arsi ve bir bap ha mâderi ibaret ölüp bu kerre arsalar kalp edilerek üç kısım sedli bâhçenin orta- sinda bödrüm katı kârgir üst katlar ah şap penceleri pancurlu dahili boyalı sahrinçli ve muhtelif çam ve zi- sema net ve gül ve mütenevvi meyva ağ Tarile müzeyyen dıvarları . demir par maklıklı havuzlu ve Jimonluklu arka sokağa methali bulunan on © iki odak terkos ve elektrik tesisatlı mezür gâyri menkulün heyeti umumiyesi açık arttır maya vazedilmiş 15-5-33 tarihinde şart namesi divanhaneye talik edilerek 12-6- 33 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 dön 16 ya kadar İstanbul dördüncü icra dairesinde açık artırma suretile sa trlacaktır. Artırmaya iştirâk için yüzde yedi buçuk teminat akçesi alınır. Mü- terakim vörgi, belediye, vakıf, icaresi e aittir. Muhammen kıymetin ini bulmadığı taktir- eş gün temdiden 27-6-953 ta rihine müsadif salı günü ayni saatta en çok artıranın üzerine ihalesi yapılacak tır. 2004 No Ju icra kanunun 126 mer maddesine tevfikan bakları tapu sicil- lerile sabit olmayan ipotekil alacaklılar ile diğer alâkadar, ve irtifak hak sahiplerinin bu haklarını ve hususile iniz ve mâsarife dair olan iddialarını ilân taribinderi itibaren yirmi gün & ginde evrükı müsbitelerile bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu si- cillerile sabit olmayanlar satış bedeli- Gin paylaşmasından hariç kalırlar. A- Mkadarların işbu maddeli kanuniye ah kömmna göre hareelt etmeleri ve daha fazla malümet almak isteyenlerin 933- 753 dosya numarasile memuriyetimize müracaat etmeleri ilân olunur, (3103) —— Beşiktaş 2 inci hukuktan: Beşiktaşta yeni mahallede orta oyun cu sokağında 6 No.lu hamede mükim iletn elyevm akıl hastalığından dolayi Bakırköy emrazı akliye ve asabiye has tanesinde 'tahtı tedavide bulunan Na- Ha hanımın baçrile kendisine hemşire- si ayni hanede mülim Nazire hanımın vasi töyin edilmiş olduğu allkadaranca malüm olmak üzere ilân olunur. (3122) Kaza ve Otomobi Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA (yaptırınız. Türkiyede bilâfatıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yi ptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 Onu bekliyordu. — Görüyorsun sdü Her kibritle sigara yalin her kıvılcım da ateş tutüştü- ramaz. Nice bombalar görülmüştür ki fitillerinde biraz barut eksik oldu- ğu için patlıyamamışlardır. Yapılan bütün bu gürültülere rağmen ben dü- sünüyorum ki Makedonyadaki kıvıl- cım henüz yangın yapacak. istidatta değildir. Binaenaleyh evvelden veril- miş kararlarımı değiştirmeğe lüzum görmiyorum. Reval'de Rusyayı İngil. tere ile konuşturan sebepler belki mü- bimdir. Fakat o da netice renin Rusyaya vereceği ber va: buradan İngiliz sormayedarlarına bah şedeceğiz tiyaz ile hükümsüz bırakabi . İngiltere benim çok bildiğim ve çok tecrübe ettiğim İngil- si ve muhakkak ki notunu ver- e gündenberi çokluk değişmemiş- tir de. Vahideddin ayakta, ellerini kavuş- turmuş, kelimeleri tartarak dinliyor. du. Abdülhamit sigarasından bir iki | mefes çektikten sonra; — Artık istirahatinize bakınız. — dedi — beni tenvir ettiğinize mem- nun oldum. Estafirullah efendimiz » Verdiğim kararı bir iki gün son- iğreneceksiniz. ra ö Cevap ri Vahideddin henüz Çengelköyünde. ki köşküne ayakbasmamıştı ki Abdül. hamidin kat'i kararını bildiren uzunca bir şifre o Metroviçe ( telgrafhanesine ulaşmış bulunuyordu. Ve yirmi daki- ka sonra bu şifrenin halledilmiş bir suretini kumandanlık karargâhı mi haklarından genç bir mülâzim, Met. roviçede hudut kollarından bir kısmı pa kumanda birinci ferik Şemsi Paşanın eline tutuşlurmuştu. Paşanın okuması yazması biraz kıt olacaktı her halde. . Çünkü kâğıdı tekrar mül- baka uzatarak; Oku! — diye homurdanmıştı — «Genç mülâzim hazır ol vaziyetinde dimdik okumağa başladı: — Birinci Ferik Şemsi Paşa Haz- retlerine, . Resnede bulunan seksen ğasr Niyazi Efendi namındaki mel'un ile Rosne Belediye Reisi Hoca Cemal, vergi kâtibi Tahsin, £ Polis Komiseri Tahir ve Mülâzim Yusuf Efendilerden ahali ve askerden mürekkep yüz ka- dar hain, Resnedeki tabur debboyunu kırarak mevcut mavzer ( tüfenklerile cephaneleri ve tabur sandığındaki pa- raları zorla alıp İstinya doğru savüğntüşlar ve Pirespe'de bu- lunan ayni tabura mensup iki zabit ise civar köylere gidip silâh dağıtmışlar- dır, Merkum Niyazi ile arkadaşları- nın saltanat makamına karşı göster- dikleri bu nankörlük süratle cezalan- dırılması icap eden bir hâdissdir. Mar kumun avenesile beraber en manda başkalarına ibret olacak Bir şekilde ele geçirilmesi — ve o civarn baştan başa taranarak fena propagan dalara bir daha'meydan verilmiyecek bir şekilde temizlenmesi — lâzımdır. Zatıâlilerinin dine ve padişaha karşı olan sadakatini: zatı şahanenin bu va- zifeyi size tevdine sebep olmuştur. Anadoludan emrinize süratle bir fırka asker sevkedilecektir. Fakat bu fırka gelinciye kadar zatıdlinizin faaliyete geçmiş bulunması vaziyete daha © uy- gun telâkki edildiğinden mevcut tabur larla derhal üzerlerine hareket etme- niz ve nerelerden hangi taburları sla- ağınızı iş'ar buyurmanız zatı şahane- nin iradeleri iktizasındandır. Cevabi- (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: