17 Temmuz 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

17 Temmuz 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| İktisadi * bahisler | Hükümetlerin nâzımlığı altında ticaret Yer yüzünün dört bucağından gelen altmiş alti milletin vekilleri Londrada toplandı. Mühim bir yekün tutan bu murahhaslar ordu- sunda dünyaca tanınmış şahsiyet- ler de var. Bütün bunlar, son yir- mi sene zarfında barut ve çelik tea le başlıyan sonraları sessiz fakat daha âmansız süren millet- ler arasındaki acıklı cidalin bilân- çosunun kapanma merasimini ya- pacaklardı. İftitahi nutukların de- Ziş - dokuşuna hiç diyecek yok i- di. En ıstıraplı, ümitsiz gönüller- de bile bir ışık parıldar gibi oldu. Öyleya “hiç bir millet başkasın zararına zengin olamaz, denildi. Ne âdil düstur!.. Eh artık anlaş- maya doğru gidiyoruz, zannedildi. Bir vantilâtör suniliği ile yayılan serin hava çok esmedi. İş pazarlık safhasma gi rince boğucu bir si hüznünü taşıyan sözler çarçabuk unutulur gibi oldu. Sanki memle- ketlerindeki yoksulluğu, ıstırabı göstermiyecek - kadar Londranm meşhur sisi gözleri bürüdü. Her- kes kendi ülkesine, onun verimine mağrur ajanslar yaydığı istatis- tiklerden bihaber bir hodbini ile irkildi. Kimi koloni pazarlarının çokluğundan kimi ülke genişliğin- den doğma bir eda ile tezler anlat- tı; hudutlar arasnda O boğulmuş menfaatlerin şümüllendirilmesini istedi. Hattâ diğerlerinin zararma bile olsa!.. Noktainazarlar o kadar aykmmılıklar gösterdi, buhran deni- len o meş'um kâbus öyle tahlillere uğradı, öyle tetbirlerle çarpıştı ki, bütün bu uzun cümleli nutuk ve tezlerden bir hülâsa çıkarmak ko- lay değildir. Acaba bu aykırılığın | sebebi nedir?,. Bunun başlıca ka- rakteristik âmilini Umumi Harp- ten sonra dünyaya öbek, öbek ya- yılan rejim bolluğunda aranması pek hatalı olmasa gerektir. Ame- rikanın muazzam türüstlerinin, ka- pitâl gruplarını mümessili Roose- velt ile Sovyet Rusyanm diktatörü Stalin arasında görgü birleşmesi- ne imkân var mıdır? İngiltere Ot- tawa konferansı ile serbest tica- rete mühim bir darbe indirmiş i- ken beynelmilel yaklaşmıya ne ka- dar meyleder, bugünkü impara- torluk siyaseti böyle bir cihan ik- tisadi anlaşmasına ne © dereceye kadar müsaittir? Fransa, diğer memleketlere muhtaç olmadan ya- samak için milli bir plân ile kendi kolonilerinin istismarını düşünür- ken Almanyanın yeni “Nasyona- list Faşizm,, rejimi kendine yeni mahreçler ve işgal sahaları isteme- mesine ihtimal verilebilir mi ?Uzak şarkta akla hayret verici bir çok- lukla üreyen Japon milleti iktisadi inkişafını bir istilâ siyasetinde bul- muş iken Londra konferansının ü- mitleri - hattâ - olsa bile neticele- yi - onları tatmin eder mi?. Belki | muayyen hedef ve gayeler için za- | hir olurlar; işte o kadar. Şu tahlili | düşünceleri pek az tagyir ve tep- diğer milletlere de teşmil e- Diğer taraftan dünyanın vaziye- tini gözden geçirelim: İptidai mad İİ Amerikada bakır sarfiyatı mahiye deler fiat düşüklüğünü muhafaza ediyor. Vakia Amerikada doların | Milliyet'in edebi romanı: 31 YAYLA KIZI. — YAZAN: Aka Gündüz. — kim varsa gider. Hem gala gece- | Ders biteli çok olmuştu. — Ben artık gideyim. Ablama bir defa söylerim. Bir yere veril- miş sözü yoksa getirmeğe çalışı- s rım. — Beyefendiye de söyle. — Söylemeğe nelüzum var. Ablam ne derse o onu yapar. Benzigül gitti. Petek kedinin mançasını, suyunu hazırlamak i- çin mutfağa indi. Karı kocao s0- fada yalnız kalınca inceden ince- ye bir hırlaşmadır başladı. Genç kadın pek ileri gitmiyordu. Kav- gayı azıtırsa akşama eğlenceye götürülmiyeceğini bildiği için alt- tan güleşiyordu. Sadece yarım a- gızla mırddandı: — Beni bir yana bırak. Kendi- ne olsun acı. Sabahlara kadar iç- ki, dans, uykusuzluk. — Ben istiyerek mi gidiyorum. Gala gecesi irtiş te onun için git- tim. — Gala gecesi ne ki: — Medeniyet öğren karı! Bar- larda gala gecesi oldu mu bey ağa sukutu ile eşya fiatinde cebri yük seliş temin edildi. Meselâ | sekiz | de buğday 9p 25, pamuk 9 10 bir tereffü göstermiştir. e Petrol - brüt'te varil başma 75 - 50 sent bir artış var, Bunun bir doları bulaca- ğını alâkadarlar tahmin © ediyor. 40 bin tonu bulmuştur. o Halbuki son zamanlardaki tahdit ile istih- salât 19 bin ton idi. Bunun aksi te- siri kısmen Avrupada da hissedil. di. Son haftada Londra borsâsın- | da elektrolitik bakır 1/4, Standart cinsi de 1. 3/32 ingiliz yükseldi. Bu suretle elektrolitik bakır 43 in- gilizi buldu. o Maamafih bu fiat bereli evvelki seviyesinden daha çok aşağıda olduğu gibi elânda dünya maden piyasasında ümitli bir istikrar görünmemektedir. Amerikadaki başlıyan cebri eş- ya kıymetini artırma keyfiyeti-hat- tâ mahalli bir ferahlığın devamını temin edecek midir? Yoksa acaba- bazılarının iddia ettiği gibi - Ame- rikan milletinin satın alma kabili- yetini azaltacak mı?. İşteo vakit Amerikan iktisadı daha çok felâ- ketli günlere gittiğine hükmedebi- biliriz.Bugün Amerika hükümet ol maktan ziyade bir kıt'adır. Bina- enaleyh: Geniş ülkesi, çok pazar- ları ile iktisadı tecrit siyasetine en müsait bir memleket olarak ka- bul olunabilir. Buna rağmen dahili | ve mevzii tedbirlerin dünya buhra- nma bir set olamadığını eskimiyen mazinin istatistiklerinden öğreni- yoruz. Meselâ Ford normal zaman- larda imalâtının yüzde seksenini Amerikada sarfediyordu. Buhran dal, budak salınca Ford'un dahili sarfiyatı oda hariç ile bera- ber (o düştü. Hattâ (o Federal Rezerv o Bankaları (o 1929 yüzde kırk artırdıkları halde... çün- | kü 1932 senesinde 1929 senesine nazaran dünya ticaret hacmi aşa- üçte ikisini kaybetmişti. Ne gümrük duvarları, ne de iskon- to fiatlerinin indirilmesi bir muka- bil tedbir ve salâh tisınr doğurdu. Fakat bugüne ka- dar - yukarda izah ettiğimiz başlı. ca âmilin tesirile de - konferansın yürüyüşü beşeri kat'i ve kestirme refaha ulaştıramıyacağı anlaşılı- neticesi dünya afakını (o kaplıyan kâbustan yirmi günde kurtulana- mazdı. İktisat kitaplarının sayfa- larma gömülen tam ve hakiki ser- best ticareti daha pek çok seneler yaratmağa imkân yoktur. Alış - ve- riş hayatımda hükümetlerin nâzım hattâ bazen de bizzat idareci ol- mak mecburiyetleri bir daha ta- hakkuk etmiştir. Bundan ticareti hudutlar arasma sıkıştırmak mânâ- | sı çıkarılamaz. Çünkü tecride gi- den iktisat siyaseti ne salâh, ne de | refah getiriyor. Nitekim bunu tak- dir eden bir kısım milletler arasın- da Ağ didişmeden ise samimi doğru gittiklerini telgraf ae hisseder gibi oluyoruz. Bu hâdise beynel- milel değiş - dokuş hayatımın baş- langıcı için çok değerli ve ümitli- dir. Belki yalnız bunun için Lond- | hastalıkları muvaffakıyetle san büyürsün amin , MILLİYET PAZARTESİ 17 TEMMUZ. | Kendi vücudünüzün nasıl olduğunu bilir misiniz? Kendilerini sigorta ettireülerö ökse- ri ebeveyn ve ebeveyninin”6beveynle- rinin yaşlarından ve ölmüşlerse kaç yaşma kadar yaşadıklarından ve se- bebi vefatlarından sualler sorulur? Bu- nun sebebi nedir? Bu sualler şunun i- çin sorulur ki bu gibi kimseleri mua. yene edenler tecrübe ile anlamışlar. dır ki hayatın bütün şer: müsavi olduğu halde ebeve: dı çok yaşayan ve uzun öm kimseler ecdat ve ebeveyni o kadar yaşamıyan kimselerden daha ziyade yaşamak kudret ve kabiliyetine ma- liktirler. Şimdi bu gibi bazı kimseler ve ai- lelerin böyle uzun ömürlü olması ve dizer bir takım familya ve kimsele. rin o kadar çok yaşamayıp | orta ö- mürlü olmasının! sebep ve hikmeti ne in ık edilir, yamak kudret ve kabili- İleri gelir ki bu gibi fa- oldukları bir takım hastalıklar ve ra- hatsızlıkları, muvaffakıyetle atlatmış- lardır. İşte bu gibi hastalıklarla uğraşan ve mücadele eden kimsenin kanında (anti for) tabir edilen bir nevi mü- dafan kuvveti husule geliyor. Ve mü: | cadele esnasmda pek ziyade artan ve vücudün kurtulmasını temin eden kuvvetler evlât ve ahfada intikal edi- yor ve onlarda da ayni hastalıklara karşı muafiyet hâsıl eder. Büsbütün muafiyet hâsıl etmezse bile o nevi hastalıklar o gibi kimselerde'pok ha- fif bir surette geçer. Şu halde âbâ' ve ecdadı bir O çok geçirmiş ve çok yaşamış Iimselerin evlât“ ve ahfadı da mevrus olan şu kabiliyeter dolayısile #yni suretle tabit çok ya- şaması lâzımgelir. > Hakikaten çok yaşamak bazı gile ve o familyalara mahsus bir imtiyaz gibidir. İşte bunun için bazı kimselere tesa- düf olunur ki böyle sağlam madde ve mayadan hâsıl olmuş ve iyi şerait i- çinde doğmuş bulunmak itibarile her türlü sulistimallere, ve her nevi dalsiz ve ihtiyatsız hareketlere, işret ve tütün istimalinde ifratlara rağmen çok yaşarlar. Masmafih herkesin dunda böyle hastalıklar. cak mevrus kuvvetler için itidali dairesinde basit ve tabi bir hayatın bütün faydalarını temi eden şekilde yaşamıya çalışmalı bu- Bu niçin de bu türlü bir hayatım usül ve kaidelerini öğrenmeğe, (bununla vücudunuzu savleti halinde histalık- lara karşı mücadeleye hazırlamalı, dünyaya iyi gelmiş ve kuvvetli doğ- muş olmak çok iyi bir şey ise de siz kendinizi bilmek daha DE Büyü Dr. ŞÜKRU Hazin bir ölüm Şehrimiz maruf tüccarlarından Mus- tafa Nuri zade Burhaneddin Beyin ve- fat eden kerimesi Mehlika Hanımın cenazesi bugün saat üçte Fatih camii şerifinde cenaze namazı eda edildikten sonra şehitliğe defnedilecektir. .Cenabr hak kederdide ailesine sabrr cemil ih- (5574) Nişan Şehit yüzbaşı Kenan Beyin erimesi ve arkadaşlarımızdan Nihat Röğat Be yin Teyze zadesi Rüçhan hansmla İlk tedrisat müfettişlerinden Fevzi Beyin nişanları geçen cuma günü Nihat Be- yin Kadıköyündeki hanelerinde icra kılınmıştır. Tarafeyne saadetler dile- dizi —— ra toplantısı Âdemoğlunun tarihin- de yersiz ve yurtsuz kalmıyacak- tır. Sadreddin ENVER ladı. Gardenparti Perihan ısıracak gibi hırladı: — Sen git! Cehenneme kadar yo sinin vergisi yoktur. Bar sahibi müsamere var derse artık vergi verir. Gala derse vergi vermez. — Vergisizdir de neye yine bo nolar gelip çattı? Bak bu sefer bir e altmlarım kaldı. Kaç aydır — Ey, ne oluyor? — Bırak bonoları, vergisiz ga- laları.. Küçük oŞerminin anasma bile bir kaç aydır para göndermi- yorsun. Kedinin mançasını verdikten sonra yukarı çıkmağa hazırlanan Petek bu son sözü işidince buz ke sildi. Olduğu yerde dona kaldı. Ne! Nef Demek bunca aydır ahır sekisindeki anasına para da gön- dermiyormuş! Nesine onun sarı, mavi entari. Onun bütün çalıştık- ları kazanmak, anasma para gön- dermek için değil midir? | Petek'in kafasma bir kurt düş- | tü, Ve geldiği gündenberi ilk de- fn olarak, orada, merdivenin son basamağına oturup için için ağ: | lun var, hınzır şillik! Kalmadım, kalmadım da başı yemenili bakkal karısına mı kaldım. Kazazkerlik, kazazker kızlığı kalkdise, gene bugüne bugün başmüdür karısı yım! — Ablacığım! Eniştem. — Sus! Enişten de bir'yana gi- | demez. Eğer gardenpartiye gide- cek olsak onların larını mı bekliyeceğiz. Hem bu gece Ec- mel Beylerde kokteyli, boleli dans suvaresi var. Eniştenle oraya gide- ceğim, Bitişik odada elini yüzünü yıka- yıp yorgunluk çıkarmak ( istiyen kocası lâfa karıştı: — Ben oraya da gidemiyece- ğim, — O da nesi!? — Nesi olacak? Meclis toplana- cak. Bütçeyi. — Bütçe! Bü Bütçe! Bıktık usandık bu lâftan. Sanki eski de- virde bütçe vardı. Gene gül gibi yaşıyorduk. Şehzadebaşında kos- koca konağımız vardı. Anil hikâyesi John Collişhan hayatta kundura boyacılığı ile işe başlamıştı. Çünkü bu iş küçük yaşta çocukların işidir. On- dan sonra New - York sokakları sü- pürdü: Daha'sonra lokantalarda bu- laşıkçılık etti. Bulaşıkçılığı bıraktı,” eskiciliğe başladı. İşte o zaman do- larları yığınıya başladı. İsmini yazmasını bilmediği halde, elindeki para ile borsada oyun oyna- mayı bir kaç gün içinde öğrendi. John Colliyhan unadan spekülâsiyoncu doğ muş Amerikalılardandı. Şanar da var- dı. Kazandı. O kadar © kazandı ki arkasından bir çok işlerin başma geğ- ti. Çok geçmeden pamuk © çoraplar imparatoru, Amerikan limonatası kr ralı oldu. Fakat nihayet iş kurmaktan, düşün mekten, hesap etmekten beyni çürü- iştü. Hakikatte yorgunluğu zengin sdamların hiç ihmal etmediği eğlen- celeri timalden ileri gelmişti. Evvelâ cin ve viskiye karşı son de- rece zâfı vardı. Fakat bilhassa kadın- ları çok seviyordu. Daktilo ve kâtibe- lerinden saldırmadığı kimse kalma- maştı. Nihayet bir sinema stüdyosun- da Amy Wins isminde meş'um kadm ıolleri oynıyan bir artistle tanıştı. Ve kadma âşık oldu. Amy Wins kendisi- ne bayılan adamın kokain vesaire kul landığını da öğrenince, onun bu keyif ye arzuların: tatmin etmeyi bir mes- lek vazifesi bildi. Hatti ıkma bu evi keyiflerin daha yenilerini de icat etti. John Collizhan gittikçe zayıflıyor. du. Suratı bembezay kesilmitşi. Onun içindir ki Amy Wins'e arkadaşları the leech, yani sülük ismini verdiler. İşte bu suretle John Coli vet ve sâmânın şahi hemen hemen de yarı muştu. Fakat tam del olsaydı, sıhhatinin var farkedemezdi. sini tedaviye karar verdi. Ontario gölünün kenarmda ve dün- yanın en güzel ormanlarından birinin içinde bir sıhhat yurdu vardır. Bura- 1 işten, viskiden ve kadından yorulan. siyasi adamların, Amerikalı zenginle- dıkları asude bir yer- değildi, öyle. diği her türlü konfor vardır. John Collizhan da bu sıhhat yur- duna çekildi. Üç sene orada kaldı. Üç.sene sonra artık hastalığı kalmadı- ğına kanaat hâsıl etti. New » York'a dönerek işlerinin başma geçmeğe ve gündelik mücadelelerine başlamıya, ayni zamanda da Amy Wins ile ev- lenmeğe karar verdi. Fakat kadının kapısını kapalı buldu. Çünkü sıhhat yurdu müdürü Dr. O'Bannion'un em- rile bu kapı kapatılmıştı. John Collighan kıyametleri kopar- dr. Doktor koşup geldi: — Sizin daha hastalığınız geçme- di, dedi, vazifem itibarile sizi bir müd de daha 'yurtta alakoymya mecbu- & sark mili olani ki iole Collig- han, tedavisi, iaşe ve ibatesi için yur- da senede iki yüz bin dolar para veri- yordu. Bu sebepten Ontario gölünün kenarmı bırakması âlim doktorun hiç hesabma gelmiyordu. Hattâ bu hak. kin: aramak için mahkemeye müraca- at etti, Hastalığının devam ettiği ileri sü- rülen zengin mahkemede dedi ki: — Ben hastahaneden çıktıktan 809 ra borsada işlerime başladım. Üç dört gün içinde beş milyon dolar kazan- dım. Deli bir adam bunu yapabilir mi? Bu işlerde akıl ister, hesap ister. Mahkeme bir insanım pekâlâ deli almakla beraber, borsada hattâ akıl- lardan duha mükemmel spekülâsi- yon yapabileceğine karar verdi. Bu hükme göre Gollighan tekrar Ontario #ahillerindeki sıhhat yurduna gönde- rildi Fakat milyarder kendisini mağlâp etti. Emekliyen küçük çocuğu avaz avaz ağlamağa başladığı için ne konuştuklarını anlayamıyorlardı. i ki yaygarası arasında kız kardeşi ne söyleye — Benzigül! Hadi, koş eczaha- neye! Ecmel beylere bir telefon çek. Konsolun gözündeki siyah çorabımın içinde ufaklık var. On | kuruş al da telefoncuya ver, — Ne söyliyeyim! Kızının her sözüne kaşı ile, gö- 6 ek e m Le e son sözünü beğenmedi. Biri çişli düşündü. Yüzünü buruşturdu. Kü- güğü neyse ne, eder eder gece yarı sına kadar kurur, ahnesi gelince değiştirir. Ya büyüğüne ne yap- malı? Gecenin ortasında uyanıpta: — Karamel isterim! Dondurma- cıyı çağırın! Diye tutturursa ne ya- pacak? neticeyi Halbuki etti ve kendi- | addetmiyordu. Nişanlısı Amy Wins'i çağırdı ve kendisine beş yüz bin do- İarlık bir çek verdi. Bu para ile bazı ân azasının ve adliye adamlarının vicdanları satın alhmacaktı. Collighan'ın nişanlısı üzerine aldığı vazifeyi a etti. Çok geç- meden m azası hastayı ziyare te geldi kendisini son o derece müteheyyiç buldular. Buna da şaş- madılar. Çünkü Amerikalılar gürül. tüye, şiddetli ve keskin şeylere alış- kın insanlardır. John Collighan iki âyân azasma oradan bir nutuk verdi: — Ben mi deliyim? diye bağırdı, İ bir defa şu sözümü dinleyi im. Şu da- kikada ben Amerikayı buhrandan kurta- rabilirim. Ve projesini anlattı: o Altın para Altın nedir7 Bâtıl itikatlara sap mış insanlar için bir tılsım... Bir defa altın yenilen ve karın doyuran şey değildir. İnsanların yediği ekmek ve ettir. Binaenaleyh kiymet aranı- yoran, altma değil, buğday ve öküze kıymet vermeli, Onun için para bah- sinde altın mı kaldırmalı. İay ve öküz esasi kabul edilme- John Collighan projesini heyecanla doi zası hayran kalmışlardı. D. — Bu adam deli değildir, bilâkis dühidir. Muhakemeye tekrar bakıldı ve sıh hat yurdu müdürü hastasını bırakmı- ya ve yüz bin dolar makti coza verme- ğe mahküm edildi. John Gollighan serbest kalınca der hal New - York'a gitti. Amy Wins ile evlenmeğe hazırlanırken, aklına başka bir şey geldi. Bir akşam ateşli genç kadını boğdu, kendisi (o de iki bardağı bir havanda kırdı ve cam kı- rıklarını yutarak intihar etti. Vatan- daşları müteveffa için bir âbide dik- tiler. RADYO Bugünkü proğram İSTANBUL : 18 Gramofon. 18,30 Franumca dere (Müptedilere mahkeme) 19 Saz Klor > 43 1945 Saz nn BYE Aleks ve Yergi efendiler. ia Gr 2 Ajans, anda haberi, saat ayarı ANKARA, 138 m 12,39 : Gri 18, 3 Sal orkestrası: Kölir Bela Ouvertu ve Gomedi Espagnole Rumberg Fantaisle Ni- ne Rosa Amedi Serensde İsvan Milöcber val- *e Cerlotta 19, 3 Alaturka saz. 20,15: Ajans haberleri VARŞOVA 14li m. 21: “Lehli kani” isimli Nedbal'in eserle ia konseri, Sigen VİYANA SE «| 3045: Orkestra konseri 2145: Helzerin 8). 2220: Haberler, 230: Şarkılı caz, MİLANO - TORİNO - FLORANSA 21,05: Haberler, plâk. 2220: Oda musi- 23,20: Ki Jar Jar Kürek kemer: S0: Plâk de ear. olar, 21. Ziter âletile fantaziler, 22,15: .Mesiki sekli Osmanlı bankası İLÂN Osmanir Bankası'nın Galata, Yenica- mi ve Beyoğlu devairi, İDİ MİLLİ günü kapalı bulunacaktır. Benzigül Satvüride bir gözle baktı, Annesinin bir şey söyleme- mesini istiyordu. Ben yalnız ya- pamam diyecek olursa “öyleyse Benzigül kalım” fermanı çıkacak, ; kırk yılda bir, bir Gartenpartiye gidecek, o da... Annesinin mızırganıp pot kır- mamasını sağlandırdıktan sonra eczahaneye koştu. Dönerken bak- kallara uğradı: — Hanım abla sen hazırlana dur. Biraz ablam rahatsız gidemi- yecek. Eniştemin de çok işi var. Bana izin verdiler. Beraber gide- riz. — Aman kardeş! Gelmemezlik etme sakm. Ben öyle yerlere hiç gitmedim. Bizimki de beceriksiz- iki kız, iki torun dayak yer gibi çobuk elden yemeklerini yediler. En küçükleri yerdeki ka- yık sütlâç tabağına bastı. Annesi, büyük annesine sordu: — Patiği çişli mi idi? — Hayır! Dün akşam kurut- münaeebetile temmuzun 23 ncü pazar | | muştum. Bastığı yerin sütlâçlarını kaşık- | iş ve İşçi) Milliyet buz sütunda iş ve HÜ) yenlere tavassut ediyor. 118 »l üstiyenler bir mektupla muza müracgat etmeli İşçi aranıyor Madeni eşya imalâtında çalış üzere demir ve saç işlerine rübeli ustalara ihtiyaç vardır. G Fermeneciler caddesinde Şir riye ittisalinde (90) numeray& cast. İş isteyenler : 26 yaşındayım. Askerliğimi YEMİ Bir şirkete veya bir o Ticare tahsil memurluğuna veya yazi İĞİŞAN münhal arıyorum Kefil de verebilirim. İhtiyaği © rin, Beyoğlu, Sakiz Ağaç, Bakkal No. i (KL.) müracaat Askeri tebligat Üsküdar Askerlik Şubesindeni 7 lanmış olan 329 doğumlu ve muameleye tâbi efradın sön yö rı bitmek üzeredir. Şimdiye a İ Zİ RAE Tacaat ötmiyen mezkür doğu! Semaya uğramaryaları için bir askerlik şubesinde müteşekkil meclisine gelmeleri ilân olunur #7 Yeni şriyat Hukuk gazetesi Cevat Hakkı Bey bu namda ilmi bir mecmua neşretmeğe ur. Mecmuanın sahai intişars, birinci üshasında Abdülhak #air kıymetli kalemlerin ya: dır. Tavsiye ederiz. <1 Vapur tenezzühü : İyl e 0 N Himayei Etfal cemiyeti Bi kazası fakit çocuklar a 7 üzete Mili bayramımıza tesadö 23 temmuz pazar günü Yalovayö Çinarerk nahiyesine Şirketi Ha) 68 No. vapurile bir tenezgüh tel miştir. Vapar o gün Boğaziçi is den saat 9,30 da hareket edecek tenezzühe ait davetiyeler Him fal Eisinğeli kaza, sestitsindeli edilmektedir. Arsu ödenler da vapurda alabileceklerdir. bala piyango” çi izrers a ss kediye yi nını sofraya koydular. bir bahane ile kalktı, yı lası hemen işkillendi: — Çocuğun patiğinden mi rendin küçük bammmeenili o daha bebek... — Hayır al ğım. yemeğine bir bakayım. kodi YERE cim tk kaz ” Sonra, halâ hiç kimsenin © | dığını düşününce acı duydü | Derken ablası seslendi: — Sen erken git erken gel Çabucak giyinip fırladı. Efendilere girer girmez dı: da azra yn (Dersi

Bu sayıdan diğer sayfalar: