15 Mart 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Mart 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

De Her hakkı mahfuzdur. Böylece bir seneden fazla işler süründükten sonra nihayet Babıâliden talimat geldi tülerdi. Kendi hesabına bu hare - tinde de baksiz değildi. Her e- inde ne kadar dayandı ise o ka |lar kazanmıştır. Bütün şiddetimi: İtin bir hadde kadar devam ettiğini İve bir noktaya gelince eriyip yeri İle merhamet ve ulvücenabımızın im olduğunu bilmiyor değildi. İmam ile bu irade üzerine vuku lan temaslarımız bir hayli mü - tâkerat ve muhaberata sebeb olu- Yordu. Saray bundan memnundu, tünkü artık muhabere kapısı açıl- ştı, Bu kapı ne kadar açık durur dursun, muhakkak bir netice ile ipanacağı için sarayın endişeleri miş, böylece İstanbul, Yemen halledilmiş bir mesele naza- hile bakmakta bir mahzur görmez rüştü, Aylarla süren bu müzakerat, I- ham Yahyanın gayri kabili kabul irçok şerait dermeyan etmesi yü- İtüünden uzayıp gittikçe Yemende âsker de perişan bir halde bekler dururdu. Bu müzakerat ta zaman man kesilir, babıâliden emir bekle hir böylece Yemende mütereddit branlı günler geçirirdik. Yemen alahatı şöyle dursun orada bir an İvvel sulh ve sükün tesise bile mu- fak olamamış, âciz bir vaziyette kalmak kadar insanm ağrma gi- | den ne olabilirdi? Fakat bunun günahı kimde idi? Böylece bir seneden fazla işler Wirüncemede kaldıktan sonra Ba- iden şu talimat geliyordu: 1 — Seyit Yahyanın istimalesi hakkında cereyan eden muhabere erine bazı şeraiti havi iradei se- ei cenabi hifüfetpenahiyi muta- n 20 eylül 322 tarihile Da- Yi talimatı mah: bunun emri tefsir ve tavzihi hak kında kaleme alınan emri mü- kâleme ve müzakere için bir zemin teşkil eden işbu muhtıra mezkür talimata raptolunarak Seyit Yahya tarafından Şibreye gönderilecek a- damlara mukabil mahalli mezkü- adan ibaret olup Men vali muavini Mahmut Nedim 4 hiliye Nezareti celilesinden tebliğ kılınan telgrafname esasen bir ne- Ye gönderilmesi tensip kılınan Ye- ii yle Mehmet paşa hazretlerine i- kılınmış ve mezkür telgrafna- mede zikrolunan Saade lâfzr Şeha Te ve cıhatını şamil bulunmuş ol- ğu da tabii görülmüş ve talimatı Mmezküre emri mükâleme için tan- Zim kılınan işbu muhtıra vechile tureti tesviyenin menafii devleti eye mutabık olarak kararlaştı- Mlmasına kemali sükünet ve belâ- # tatle himmet edilmelidir 2 — Seyit Yahyanın nezdine Murlar gönderilmesi muktezayi i- tadei seniyei cenabı hilâfetpena Mİ den olmasına Dahiliye Nezareti ce- İesinden vürut eden ve iradei se- | hiyei cenabı şehinşahiye iktıran e- Mİ den merbut telgrafname vechile İİ Seyit Yahyanım biran evvel maksa- İİ di anlaşılmak üzere (1) müşarüni- leyh Mahmut Nedim beyle Meh- İl tict Ali paşa hazretlerinin Şibreye İmiş İİ Könderilmesi münasip addei üniley- İİ Ve keyfiyet nezareti mü: haya da yazılmıştır. 3 — Hâlâ Seyit Yahyanın adam- ları tarafından dermeyan oluna- li Sak metalibat emri o mükâlemeye ld bir zemin hazırlıyacağı tabit olup İĞ fakat O mumaileyhin nezdinde bu- |) lunan her nevi esliha ve cephane- hin istirdadı için münasibi vechile İdareci kelâm olunup esasen ve ba- 4 dema sefki dimaye meydan bır: İmamak için mezkür esliha ile mevkuf bulunan bazı © zabitan ve *İradın ve ahaliden olan rehinele- Tin tahliyesi ve kendisinin bu bap- “aki müsaadeğine mukabil devlet- Se bulunmalarına bedeli itası zemis Ninde beyanı mülâh--a olunmakla eslihadan idare: — vlette bulu- han kabaile tevzi etiği mikların İterini ita ve bunlardan senet ış ise onun istirdadı ve devlet- *€ mutasarrıf sıfatile ve kendi ma- (1) Demek oluyor ki hâl Seyit Yah- Yanın ne istediğini anlamış değildik. Bu Vesikanın hiçbir kıymeti yoksa, sirf bü Moktayı, bu hazin gafleti gösterdiği için «Sie târihi büyük bir kıymet ve ehemmi- Yeti vardır kanaatindeyim Yazan: Son Yemen valisi Mahmat NEDİM Müzakereler aylarca sürdükçe Yemendeki skerler de daha perişan oluyordu rifetile idare olunacak mahaller kabaili nezdinde tirdadı mümkün olamıyacaklarının kendisine terki ve toplardan iki üç kıtasının lüzumu beyan olunursa bunun da arz ve istizana bırakıl. ması hususu mümkün olup kâffesi- nin terki mugayiri müsafeha olaca- ğının ifham ve iknaına çalışılması ve bu müsafaha tec: ettikten sonra gene bazı esliha ve topa ihti- yacı olursa makamatı âliyeye arzo- İunacağı sözlerile ikna çalışılma- sma himmet olunmalıdır. 4 — Halihazırda Seyit Yahya- nın kabili kabul olan ve menafii devlete muvafık düşen ve metni tel grafnamede zikrü beyan kılınan suret dairesindeki metalibatı için derhal veledilistizan şerefsadır o- lacak iradeiseniye üzerine icabı i- fa kılınacağı ifade edilmelidir. 5 — Asıl mesele mumaileyh Se- yit Yahyânm (Emirülmüminin) tarzındaki namı sureti tesviyenin teshil ve tevsiini işkâl etmek ibti- maline mebni bu namın (Reisi Zeyyud) veyahut (Emir Şehare) ve nihayet (Zeydiler Imamı) nam ve suretinde olması istimzaç olun- malıdır. (2) 6 — Bilhassa Seyit (o Yahyanın matlâp ve maksadı idarei Osmani- yeden münfek olacak ve hilâfeti kübrayi muazzamaya zerre kadar nakise getirecek vechile hudut tah- didi ve mevakiinin tefrik ve inkı- sami kat'iyyeri maksadı ubudiyete ve şeraiti İslâmiyete muvafık düş- meyeceğinden yalnız Şeharenin ci heti cenubiyesinde mutavattıa kaba ilden hangisinin kendi . idaresinde | kalmasını arzu et..ginin istimzaci- le ötedenberi doğrudan . doğruya hükümeti seniye idaresinde bulu- nan ye Umran kazasına tabi olan Ayali Serih ve Çelebi Ayali Yezidi kısmına ve Hacca kazasının Afar nahiyesi kabailine ve Hacur kaza- sının Mecalişe ve onun diğer ciheti vesair Şafii kabaile © dokunulma- mak üzere beyanı cevap ve mütale- a olunmak münasiptir. Seyi. Sahyani ve Saade, Sehar ve Cebeli Razih cihetleri hakkında hiçbir mütalea beyan edilemiyece- ği ve bunun kendi beyinlerinde bir mesele olduğu da icap ederse söy- lenmelidir. Şerefsudur eden hazreti hilâfetpenahiyi mutazam- mın ve işbu muhtıraya merbut Da- hiliye Nezareti celilesinin telgraf- namesi mündericatına ve muhlıra muhteviyatına mutabık ve menafii devletialiyeye muvafık surette tes- viyei maslahata bezli himmet buy- rulması mütemennadır. 23 Ağustos 322 Yemen vali vekili ve kuvayi umümiye kumandanı . Müşir Feyzi Ahmet İzzet paşa heyeti gelince- ye kadar İmam Yahya ile bir türlü bir itilâfname akdine o muva'fak olamayışımızın sebebi B: i daha doğrusu Sultan Hamidin bit- mez tükenmez tereddüt ve vehmi- dir demiştim, Bu yüzden neler kaybettiğimizi Gi burada uzun uzadıya izaha al ğım. Yemen gailesi- nin senelerle Osmanlı devletinin başında ne yaman bir dert olduğu- Fakat bu gailenin mevzii kalma- dığını, oradaki ateşin başka ta- raflara da sirayet ettiğini, zâfımı- zın bize zarar vermesi ihtimali o- lan muhitlere aksettiğini ve niha- yet, aleyhimize çalışmak isteyen ve çalışanların Yemeni gözönünde tut mağa, Yemene ehemmiyet vererek orada birtakım entrikalar çevirme- ğe başladıklarını da bilmek lâzım- dır. — Keşke Yemeni hiç istilâ etme. se imişiz! Diyenlere; (Bitmedi) (2) Sultan Hamit bu ünvan meselesin- de çok hassastı. Hele Emirilmuminili! onu çileden çıkarıyordu. Bü yüzden ne- imiz ileride daha mufassal gö- Tekrlab kürsüsünde İhtilâlin adli cephesi! (Türk çiftçisinin katiliyim) diyen tefeci- lere daha fazla müsamaha edilemez di! Eski Adliye Bakanı Bay Mahmud Esad dün İnkılâp enstitüsündeki der- sine devam etmiştir. Bay Mahmud E- sadın dünkü dersini yazıyoruz: Bayanlar, Baylar! Yeni Türk hukuku medenisi bir gö- nül avutma işi değildir. Bu eserin ye- ni Türk hukuku medeniyesinin Türk ihtilâlinin ortaya koyduğu prensiple - rin bir icabı, hattâ onun kat'i bir içi bı olduğu tezahür etti, Bu işlerin me deni Türk milletinin hali ve tarihi ba- kımından başarılmasının zaruret oldu- ruret olduğu bilinerek Bay Mahmud Esad bundan sonra bu sene vereceği dersin mevzularından bahsetmiş, Alman nasyonal sosyaliz- mi, İtalyan faşizmini anlatacağını, bun li arasında hukuk ba- kımından mükayeseler yapacağını söy lemiştir. Bayanlar Baylar, Memleketimizde borç için haptin kaldırılması yalnız halkçı olan Türk lâlinin prensipleri icabr değildi. Yalnız modern memleket zarureti de değildi. Bu icablarla beraber siyasi ve hukuki mânayı da haizdi. Çünki Losan muahedesinde horç için şahsi hapsin kaldırılmasını da kabul etmiş- tik, Zira bu bir hukuku düvel mese- lesi olarak mütalea edilirdi. Bu kalk- masaydı ahde vefasızlık olurdu. Bu - “Bu yapamazdık. Bi ettiği - miz bütün şeyleri i z Lozan muahedesi ile böyle bir ta ahhüde girmekle hata mı edildi? Lozan mushedesi bunu deruhte et mekle hataya mı düştü? Girilmesey - i Türkiyede borç için şahsi hapis kalk mıyacaktı? Bu sorguları karşılığını derhal * veririz, Bir Lozan muahedesi ile ka bul edilmekle biz modern memleketin icabatmı tesbit ettik. Fazla angajmı- na girmedik. Bunlara isabet edildi. ira muasır medeniyetin prensipleri w kabul etmek insanların yaaşma asıl - larını gösterir. Fakat ikinci bir sual daha gelir! hatıra Acaba böyle bir taahhüde girmesey | dik... Kallkmıyacak mıydı? Şunda şüphe © edilmemelidir ki bu gene kalkacaktı. Bunun sebeblerini et raflıca anlattığımı zannediyorum. Bor is Bunun iki sebebi vardır: 1 — Medeni devletlerin hiç birsin derek başladi. İşe bu suretle girişti. Halkçı bir ihtilâl için hapis bellibaşiı prensiplerinden birini teşkil eder. 3 üncü sebeb de ilâve ederiz. O da Türk milletinin köyidi ulgun- mütegallibelerin, — faizcilerin de entrika çevirmekten ibaret zanne denlerin arzusuna mütalea olunsaydı. Türkiye nasıl olacaktı? Bor n kmasaydı ne olacaktı? Bu - kikatleri ortaya koyaca Netice şu olacaktır, Evvelâ ahde vefâ hukuku düvel prensip 1 & ba sında gelir, Şu halde şahsi hupis se nebiler hakkında tatbik edilmiyecek ti. Zira b » icinde hiz hapsin gasm ışart koymuştuk. Ilga etmiye ceğimize çin hapis yalnız Türklere tatbik edilecekti Mesciö bir İtalyanın bir Türke bor cu olsa iorçlu İtaiyan bun ödemek ten âciz olsn malı olmasa bu İtalyan borcundan dolay. hapsedilemiyoweikti, Medeni bir memleket © tasavvur ede- bilir imsüniz ki... Kanunlar şah #'ar.n smıfına göre değişir. Bir ceza kanunu “tasavvur edilir mi ki... ayni şeraiti haiz olduğu halde ka uğrasın. İşte mütegallibeler, faizciler yeni rejimden bunu istiyorlardı. Milli ba - kımdan bundan daha üstün bir acı daha feci bir tablo nasıl tasavvur olu ci vicdanı razı olur. Bunlar rejimden bunu istediler Türk ihtilali bunu reddetti. Muarız - teklifleri kabul edilseydi Türkiye a işleri bakımından yeni bir ka lâsyon sistemine yol açılmış ola - binde bile haiz olamıyacağı hakkı bi: zim memleektimizde elde etmiş ola * caklard Kapitülâsyonlar Mehmetçiğin alev zibi yanan kanımda yok oldu. Bunu Türk eli nasıl inde ederdi? Böyle bir iade cinayet olurdu. Teteciler, faizciler, mütegallibeler yeni rejimden böyle teklif istiyorlardı. Mehmetçik dünya karşısında kanını dökerken isle: Kendi kanını ta- şıyanlar artık hiç bir milletin evlâdın dan aşağı muamele görmesin. Kendi ilini an kendi tarihine mensup düşünen Türk milleti o ka- ca, şöhretçe geri kalmasın. Mehmetçik bunun için kanını döktü. Çoluğunu ço cuğunu bunun için millete terkederek kanını döktü, Rejim bu vaziyeti bir tı baka rak tefecinin, teklifini nasi kabul ederlerdi. Tefeciler bunları düşüne * “ mâzlerdi. Onlar yüzde 300 le verdiği mürtekibi az diğeri çok cezaya | parayı düşünüyorlardı. Onun için ye - bu teklif i E lekette yabancılar için tatbik edilmez bir hal arzetseydi Türk cümhuriyeti bütün milletlerle müsavi hak istiye- rek ortaya çıkan Türk milleti kendi ancılardan daha az aktı. Hukuku düvel bakımından böyle bir şey gösterile - mez, Lotüs meselesi Bayanlar, Baylar. Balki hatırlarsınız. 1926 yılında Lo- tü» isminde bir Fransız vapuru Bozkuıt isminde bir vapura çarptı. Türk vapu- ru battı, 4 vatandaş öldü. Vapur İstanbula gelince kaptan ad liyece tevkif edildi. O zaman Başvel Puankara Türk elçisi Bay Fethi ğırdı. Bu kaptanın derhal tahliyesi istedi. Fransanın bu talebi kabul edi mezse Türk denizlerinde Fransiz do - nahmaâğının nümayiş yapacağını söy - ledi. Elçimiz bu şifahi O ultimatomu Cümhuriyet hükümetine bildirdi. Başbakan General Inönü idi. Türk Cümhuriyeti hükümeti namma Atatürk emrile şü cevabı yazdı: — Fransız Başvekilini (görünüz. Şunları söyleyiniz. Bütün medeni mem İeketlerde olduğu gibi Türkiyede de hâkimin kararile tevkif olunan insa - nı hükümet idareten tahliye ettirebi - lir mil Türk hâkimiyetinin her hangi bir karâkuzlık veya bir hükümden dola- ya Frâhsâca yapılan en ufak hasmane nümayiş Türk hükümetince harb te - zahüratı olarak sayılır, Fransaya der ilâhla mukabele olunur dedi. Fransa cevab vermedi. O zaman hakeme gitmeği kabul Fransız kaptan burada mahküm oldun, işte böyle bir rejim bu memleket- te bir yabancının hapsedilmeemsi: yabancı yüzünden Türk vatandaşının hapsedilmesini nasıl yapardı. İşte ts feciler bunu anlayamazlardı? Türk rejiminde herkes söz söyler. Fakât çalışanların emeğinden geçinen lerin , tefecilerin sözleri dinlenmez ve | kabul edilmez Şunu'da kaydetmeliyim ki memle ketimizde borç için hapis uzun süren bir tegallübe meydan verdi. Bunun bir kısmını büyük kâr elde etmek is- teyenler; ikinci kısm da yüzde 300 kâr isteyen faizciler.. Bu, menfaatleri nasıldı? Borçluları bapşeltirmekle.... Kışın işsiz zamanda çalışanlar işsiz kalırlar. Zenginler de pars ilerler. Büyük zenginler bu pa rayi Verirler. Kış onlar bu para ile ler. Yazm iş zamanı bu işçile- re haber gönderirler. Bunlar zengin çiftlik sahiblerinin yanında çalışmağa mecburdurlar... Amma. mevcud yevmi yeden daha az bir şartla. Kabul et - mezse hapishane kapısı gözükürdü. Hapishaneye girmemek için onlar çalışmağa mecbur olurdu. Bundan baş ka memlekette bu gibi işçiler büyük zenginlerin elinde başka türlü kulla- nılırdı. Siyasi hayatta di Mesrativette bilhassa-. O zaman on ları hapishane beklerdi. Teteci katildir Faizeiye gelince. Bunların vaziye- ti Türk işçisi için daha mühlik idi. Bun lar Türk küçük işçiyi kendi arzuları- na göte çalıştıran insandır. o Zahien küçük arazi ev sahibi gibi görünen küçük çiftçiler tefecilerin faaliyet de virierinde hakikatte bir şeyi yoktur. Meselenin tahlili basittir. Küçük çifteinin elinde tapu vardır. Fakat tefeci karşısında Türk işçi ve çiftçisi tarlası, sapam, hayvanı, kari" sı, çoluğu çocuğu ile bunlar hesabı - na çalışm. Tefeci ne için almıyor? Mütemadiyen çalıştırdığı adamın. elinden tarlaları alarak bir de vergi mi versin? K Yüzde 300 kür getiren sermaye işte tefecinin elinde küçük çiftçinin istimarı olur. İşte Türk çiftçisi bunu vermezse ha- pishane kapısı açıktı. Buna karşı soru - lunca: Kim zorladı da para aldı. Alma- saydı... v Bunu söylemek cepleri dolu insan - lar işiri,kabildir. Fakat kızgın güneş al- tında toprağı ve bu memleketi için ça- şan adam için değildir. Çünkü © pi vayi alainazın yaşayamaz. Başka yer - den kredi bulamadığı için derhal tefeci durmak Türk işçisini gelmiyen vaziyet acaba hapis varken ne âlemde idi? *“ Hükümet Bundan sonr de b > nun nöşretti. Bü tefeciler kanunu. Tefe- ciler tefecilik yapmak için ticarethane- Sine tefeci diye yazacak ve ismile kay - dedilecekti. İstediği kadar faiz alacak. Fakat aldığı faizin mühim bir kısmını hükümet alacaktı. Tabii bu olmıyacağı için tefeciler kendi kendilerine ortadan kalkacaktı. Buna rağmen küçük çiftçi bündan kur demek Türk milleti de- üzde 95 i birkaç yüz tefecinin elinde inliyor. Kanunlar çıktıktan sonra bu tefeciler sıkılmadılar kapılarına tefeci diye yazdılar. İşte rejim ile karşı karşıya gelen a - damlar “Türk çiftçisinin (hırtızıyam, ka- tiliyim) diyecek kadar sıkılmayan ia - pısına (tefeciyim) diye yazan adamlar. dı, Türk rejimi ile münakaşe edebilmek işin her seyden evvel ahlâk sahibi olma: dır. Börç için hağisin kalkmasını istiyen- Tıbbiyenin108 inci yılı Dün Tıbbiyeliler kendi bayramlarını kutluladılar Üniversite konferans salonunda mera- sim yapıldı, heyecanlı nutuklar söylendi Dün sanat 13,30 da üniversite kon- ferans salonunda Tıbbiyeliler bayramı kutlulanmıştır, Tıbbiyeliler şimdiye kadar Türkiye. de, Trbbıyenin kuruluş gününü 12 ma. yıs olarak iyorlardı. Ve Tibbeyeliler bayramı da o gün kutlulanıyordu. Halbuki yapılan tetkiklerden ve bir gok vesika ve delillerden (Mektebi Tebbiye) nin ilk açılış tarihinin 14 mart 1527 olduğu anlaşılmıştır. İşte bundan dolayı Tıbbiyeliler - bayramlarını dün yapmışlardır. Universitenin konferans salonu da- ha saat on ikiden itibaren Tıbbiyeliler, eski mezun doktorlar ve şehrimizin ta - nınmış yüksek zevatı ve profesörler ile dolmağa başlamıştı. 30 da bahriye orkestrasının il marşma hep bir ağız - dan iştirik edilmek suretile merasime başlandı. lik defa kürsüye üniversite rektörü ordinaryüs profesör Bay Cemil gele - rek aşağıdaki açış söylevini söyledi — “Sayın Bayanlar, Bay- lar, sayın Istanbul üniversitesinin sayılı gün- lerinden birindeyiz. Universitemizin en eski ve ileri fakültesi olan Tıp fakültesi ilk kuruluşunun günlerini araştırarak bugünü Tıbbıyelilerin bayramı olarak kabul etmiştir. toplanışı, bugünü kutlulamak için hazırlamış, ba- na da bu toplanışı açmak şerefini ayır- muştır. Kendilerine bana ayırdıkları bu şereften © dolayı çok teşekkür ederek, toplanışı, bu güzel, bu manah topla - nişi açıyorum. “Arkadaşlar, “Toplanışı güzel ve manalı vasıfla- ri ile andım, Sebebini söyliyeyim, yur- da hizmet etmeğe © hazırlananların, yurda hizmet etmiş olanları anmak i- çin bir araya toplanması, elbette güzel- dir, Yurda hizmet etmiş olanları bilmek ve bildirmek elbette manalıdır. Bence bu mana şudur: Tarihte yur. da hizmet etmiş olanları bilmek ve yur- da hizmette onlardan üstün olmağa ça- lışmak İâzımdır. Zaten tarih bizi gi Mişte yapılmış olan şeyleri, daha büyük oarak yapmak kararma erdirmiştir. Ta- riste en büyük-iş, en çetin iş'onu da- ha iyi yapmak hevesini telkin eder. Dün; bugünü ve yarını anlattığı de, öğrettiği için de, hazırladı de araştırmağa değer. Tarihin değişmiyen bir bükmü ola- rak kabul edebiliriz ki, bugün dünden yarın bugünden üstün olmak lâzımdır. Bugün dünden, yarın bugünden üstün İmazsa, ya durma veya gerileme var- Durma da, gerileme de düşmek demekti Biz, gönçter ve yaşlılar © düşmeği kabul etmediğimiz için el ele vermiş, insân gücünün yetiştiği nisbette çalı » şiyoruz ve çalışacağız. Genç Tıbbiyeliler, buradan ayrılmak üzere olanlar, yarın veyâ öbürgün ay- rılacaklar; sizden sonra gelenlere siz de bun öğreteceksiniz. Belki bu istedi - #m ağırdır. Fakat gençler, siz öyle gençlersiniz ki her şeyi yapmak iddiasi- le ortaya atıldınız. Türk ulusunun © amacı her şeyde en ileriye gitmek, en iyiyi temin etmek- ür, Bize bu yolu gösteren büyük baş Atatürkü saygı ile üniversite kürsüsün- de anıyorum. Büyük profesörler" sizle - re, büyük hekimler sizlere, zzaç Tıb - ler arasmda siyasi maksatlarla hareket edenler de vardı. Bunlar kredinin kalktığını söylemiş- » Bunu söyliyenler yine böyle in- ç bir şekilde varit değildi. E - ğer şahsi borç için hapis bir memleket te krediyi çoğaltır bir müessese olsa idi dünya kredinin çoğalması için üç aylık hâpis değil üç senelik hapis kabul eder. » bankaya kredi için müracaat e- dilince bankacı itibara bakar. Namuslu hir adamı? Borcunu öder mi ödemez mi? Buna bakar, Bankacıya borç için giden adam boremmu vermezsem öç sy hapise razıyım... Derse bankacı derhal kapıyı kapatır. Tefeciyi de hapis ve zülüm tatmin mez. Nedense bu memleketin seviyesini a- sağı görenler bunu siyasi propaganda yaptılar. Fakat yeni rejim “ bunları da reddetti Türk çiftçisinin derdi Havadan para kazananlar Türk çisinin derdini duyamaz. Tefeci bunun ne demek olduğn du- yamaz. Hiç bir çiftçi keyif için almamıştır. Aç halinde gitmiştir. tefeci bilirim ki milyoner oldular fakat dört hamal ile mezara gittiler. Oğulla- rı bile götüremediler. Türk genci. Senin gibi konuşan, s€- nin gibi duyan, senin ırktaşların, millet- taşlarının hürriyete kavuşmasını İstiyor“ san yeni röjimdöh ayrilma.: Fikir ve di- mağmızı bu milleti soyanlara çevirme - niz lâzumder. Bayanlar baylar, Her bakımdan ibtilâller için prensi olacık bir kağ esası bu bahsin sonunda söylemek istiyorum. Bönce bif ihtililin #iuvaffakıyet pren sâpleri arasmda aşağı yukarı bir kaç el biyeliler sizlere bu güzel bayramımızı kutluluyorum.,, Bay Rektörün söylevinde, Vali ve Belediye reisi Bay Muhittin Üz. tündağın bayrama gelememesi yüzün » den üzüntüsünü bildiren kutlulama mektubu okundu. Ikinci olarak kürsüye, Tıp Fakül « tesi dekanı ney nl z tor Bay Nurettin Ali Berkol; gelerek bp, tarihinden ve bir çok eski tıp âlim- lerinin hizmetlerinden bahsetti. Bay Nurettin Ali Berkoldan sonra, profesör o doktor Akil Muhtar Tıp â- İeminin bugünkü vardığı neticeleri An lattı ve istikbalde bugünde ın, daha çok kreme lâzrm geldiğini — bildirerek li vi “Ben yarını bugünde, mak, daha ileri götürmek için yeni bi âlet gelip yerine konduğu pri hi yük bir sevinç duyuyorum. Her yeni müessesenin, yeni bir pavyonun & lemini ilerletmeğe yarayan her | hangi bir yerin açıldığını gördüğüm zaman en zevkli o dakikalarımı yaşadığımı his » sediyorum.,, Bay Akil Muhtar sözlerine şöyle bi- tirmiştir: “Bu yolda ilerlemek için gençl biliniz ki o fen aşkı mal kime ki Fen aşkı diğer aşktan aşağı bir şey değildir. Ben şimdiden © aranızda bir çok muvaffak olmuş gençler görüyo - rum, Onların eserlerini okur gibi olu - yorum.,, Dördüncü olarak doçent doktor B. Kâzım İsmail (O Gürkan söz yerine çık. tı ve şöyle başladı: — “Arkadaşlar, bugün ecdadımızla baş başa kaldığımız bir gündür. Bir yavuklu gündür. Çocuklar, bayrammız kutlu olsun, Bay Küzem İsmail sık sık alkışlarla kesilen © heyecanlı sözler söylemiş ve ezcümle demiştir kiz — “Çocuklar, atalarımızın arasın - da, Türk hekimleri arasında ilim uğru- na gözünü, kolunu vücudünü © veren çoktur ama, namusunu veren hiç yok- trap Bay Kâzım İsmail eski Türk hekim. lerinin bir çok iyilikli sayarak söz- Jerini şöyle bitirmiştir — “Türk milletinin özlü irfan mektebinin pencerelerini fakat kapılarını şarka açmıştır. Arkadaş, gözünün önüne gelen her 4€y, sana atalarımızın büyük öğüdünü verecek: “Yavrum, daima her şeyin üs tünde © memleket kaygusunu tut, onu hiç bir zaman unutma emi?,, Daha sonra Tıp Talebe Cemiyeti genel yazıcısı “Numık © Kâşif Gedik, bayram gününün ne için 12 mayıstan 14 marta çevrildiğini uzun uzun anlat. tı, N çocuğu, garba, Namık Kâşiften sonra askeri Tıb - biye talebesinden Seyfi Asu istibdat devrinde tıbbiyelilerin © karşılaştıkları zorlukları anlattı ve şehit edilen tıbbı yelilerin Doktor Rahmi Duş zade) adında bir özgü okudu. talebe - den Bay Asım (bir çok profesörlerin karikatür ve pozlarını taklit ederek o- rada bulunanlara hoş dakikalar geçirte ti Son olarak bahriye orkestrası tara- fından büyük bir konser verildi, Tıb - bıyeliler gece de Tokatlıyan oteli sa » loalarında bir balo verdiler ve dostları ile birlikte eğlendiler. noktayı kabul ederiz. 1 — Bir misun yaşamasına zıd men faatlerin yıkılması yok edilmesi lâzem- dır. Tarihte bunu görürüz. İhtilâllerin ser' yürüyüşlerine kulak veriniz. — Oradaki kültürler anane denilen müstahaselerin parçalanmasıdır. Bu ananeler bir mille- tin yaşamasına zıd ananelerdir. iyorlar ki İngilizler, Jk li ananesine sadık oldukları nın en ileri mili Bu iddialar hakikati yanlış görmek neticesidir, Bugünkü İngiliz ve Japonların il İemesi modern hayat uymaları rettir, Savaş silâhı, hepsinin elinde mav- zer vardır. Anane perest ise ne için çakmaklı tü fek kullanmıyorlar. Kullandıklari toplar seri teşlidir Mademki anane peresttir ne için kadal top kullanmazlar, Bu iki milletin dağ - lar gibi diritnotları vardır. Ne için yel- kenli kullanmazlar. Derler ki bu adam- lar meselâ Londra belediye reisi senede bir kere 5 asir evvelki elbiseyi giyer - miş, Bu anane perestlik değil maziyi ha- tırlamaktır. Lâtin harfi, kadınların saylav olma- sı, şapka giymeği, halifeye itaat diye bağıran sözlerini dinleseydik Millet Meclisi açılamaz. Cumhuriyet o- lamaz. Bu yolda yürürken dedikodulara ku: lak vermiyeceksiniz. . Rejimin prsnsipi hak ve halisi ayoimamaklır; Gal 1 let mantığın icabatından doğru yolu bul smaktır, Herkesin sözünü dinleyeeğiz. Reji - min işine yaradığını alaağız, rejimden istifade ettireeğiz. Hedefimiz - Türk milletini büyük menfaatindedir. Bunun hilâfına söylene sözler bizde bir mam; : ihtiva etmez. w mil. dünya-

Bu sayıdan diğer sayfalar: