22 Haziran 1948 Tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 14

22 Haziran 1948 tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" başladığı halde, (8.43 de) «sabah namazıle baş- : lar» denılmı " yilmiştir (s. 45) yanhştn Bu, bir hadıs olarak “mazeretten kurtulmak imkânı olmadığı tahak- “ga L : v. SEBİLÜRREŞAD TARIKATÇI VE HURAFECI (81 inci sahifeden” devam) . 44 de) Dalgınlıkla bir şey yiyen, (bir kaç satır altında da) . bilmiyerek yiyen, o- rucu -bozar denilmiştir, bu, yanlıştır. Sonra, her haram, orucu bozmaz. B uıada ise bozar, de- nilmiştir. Bu da yanlıştır 13.. «Oruç bemmdır ve' onun mukafatım ben vehirim» sözü, Kur'an âyeti olarak- göste - rıvayet redilmiştir. 14. Aynı sahıfede «Hacca g'ıdemıyen zen- ginlerin kendi yerine başkalarını göndermeleri eaizdir» denilmiş. Halbuki mazeret varsa ve"bu kuk ederse, o zaman caizdir. Bu bahisdeki hac- cın tarifi ve izahları da yanlıştır. Asıl büyük şart, yedi kere tavaf değil, Arafatta vuükuftur. “yunuz?» sualine «Harp ile " namı altında farmasonlar edyanı, imanı, itika- . «Asrımızın en büyük mütefekkirlerinden | «Prodonn farmason değil mıyd17 Evet, farma- sondu, cümlemiz” ona desti uhüvveti uzatmış ve bizimle beraber çalış demiştik.» Bunların hepsi 'doğru.. Prodon, farmasonlar tarafından hbüyük bir hahiş ile istikbal olunmuştu.. Çü kü Prodon. ç Allah, bütün fenalıklarm aslıdır.» küfrünü söylemiş, «Canahı Hakka ne ile med- a cavabını vermeğe mecburüz, demiştir. Tabii farmasonluk. böyle bir adama desti uhuvveti uzatır ve onunla teş- riki mesai eder!.. Hele «Lij» Totcalarında «Al- laha buğuz ve nefret? », _uAHaha_haip!» “diye bağıran gençler, farmasonluğun en güzide ve en muhterem ricalidir. — - Görülüyor ki «Kâinatın muhendısı âzamın datı imha ve istisal etmek için cahsıyorlar Bu itirafatı da dinleyelim:' «Allah İâfzı, hiç bir mânayı ifade etmıyen bir kelimedir (1). «Biz sade edyunm fevkinde degxl Cenabı- Hak— ka aıt herhangi imanın dahi fevkindeyiz (21.- - '«Ancak delilerdir ki Cenabı Hak hakkında .Masonrlar ve masonluğun bu İtirafatı il - hadden başka bir şey değildir. Bu kadar iza- hattan sonra bizimle beraber aklı başında her sahibi dinin bunu tasdik edeceği pek tabiidir. I1) « Lomond Masonik» gazetesmd (21 «Lâij» locasında serdo unan beyanattan 137j «İybed» in kitabını Cüt I, Sayı 6 15. Kadının kocasma ve babanın buyuk.'d : olan fakir evlâdına ve torunlarına zekat veril- nilmiştir. Bunlar da yanlıştır (l 4n).> : -Aymnı sâhifede «elmastan zekât verilir ve kadmların zıynetlerınden da verilir» denil - ir. Bunlar da yanlıştır. Zekât bahsi de ka- Tmez» de 'rısı.ktır (8. 48) de, (her kırk koyunda bir) ta- biri yanlıştır 0 " (Sahife 49) da «Peygamberimiz kalk- tı, sevgılı amıcazadesinin boynuna- -“sarıldı. Ya Ali, sen benım kardesımsın, vezirim ve veki- “limsin dedi. Bu sozler ve buna daı.r olan hıkaye, baş— ; tan aşağı asılsızdır “İ8 . 66 da) «Ya Resulallah akrabala- rTın ki_mlerdır?p diye sordular Peygamberimiz «Ali, Fatma ve iki oğludur» buyüururlar. Bu sözler ve bunu takibeden hikâyeler -uydurma- dır. «İnmema yüridullahu Hiyüzhibe anküm» âyeti, bu dört kişi hakkında. değil, ayetm üst tarafında tasrih edildiği veçhile, P gamberı - mizin.ehli beyti, yâni zevceleri hakkmdadır 19. (S. 67 de) uPeygamberımız Size- ıkı B nefis nesşne koyup giderim: birisi tabullah, — birisi ehli beytımdır» -diye vasiyet ettı» diyor. . Bu da yanlıştır. Dogrusu biri Kifabullah, biri stinnetimdir, buyur uştu. S. 69 da) uPeygambeıımız kırlarda yastgeldiği meyvelerı toplayıp sataıak kendı nafakasmı tedarik ettin. sözü yanlıştı: ğ Hülâsa, eserdeki hikâyelerin codu asilsız ve âyet tercümleri kâmilen yanlıştır. Bazı keli: melerde yanlışlıklar dikkati cekmektedıı «Ver- re bin Nolf» gibi. Meselâ' (s. 73 de) «Allah.hiç * bir günahi affetmez» - sözü yanlıştır. Eğer her Sahifesinde mevcut bu gibi hataları yazay- - * sak kitabın tutar yeri kalmaz. “Bu yazdığım - - başhca hataların mutlaka tashihi ve kitabin ehil bir kimse tarafından gozden -geçirilerek ' düzeltilmesi zarurteti var. Aksi takdn—de müs - Tümanların' akaidi sahıhalarını ihlâl etmek a5- lâ'doğru 'değildir. O Ehliyeti bulunmayanlaım 've dın mesele]e- . rine hakkile vakıf olmıyanların din kitabı yaz- malarının ne derece mahzurlu olduğunu gos-' K termek için, Nureddin Aıtamm «Müslüman gocçuğunun kıtahı» gibi, bu kitab da açiklt bir nümunedir. Sahibine, bu hataları tashıh etmelermı ve eseri bir mütehassısa tetkik ettıreıek duzgun' bir hale koymalarmı tavsiye ederiz. M. Naci Samçlm'

Bu sayıdan diğer sayfalar: