12 Kasım 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

12 Kasım 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1839 — 154 SERVETİFÜNUN 37i Minyatürler! BİR KIR KAHVESİ Yeşil ve büyük bir çınann altitdüa. bir çeşmenin iç çektigi, rüzeörlarin uluklardan utnklara geniş bir uefes aldıkları, yoreun ve bezcin gönüllerin “inler diği bir kır kahvesi... Menak bir vaz günü gintlerce yol yürüdükten son ra buraya gelip dudaklarım bu mermer çeşmenin tünç ağzına koyduğum saman anladım ki, içimde senelerdenberi yanan bir yazın sönmüşlü,.. Kin bilir. hangi dağın bir közesinlen çikip gelen bu su ile şüzümü gözümü yıkamak istedirim zaman tahayyül ottim ki, benden evvel burada ayni nrzi- sunu tatmin edenler de vardir... Ve beu onların peşinden gitmedeyim. Hayatım #k ormanlarda Ceylan avına crkmuış bir avci gibi böyle bir hayal peşinde geçiyor, ve veçecek, HAYATIM BİR HAYAL PEŞİNDE GEÇECEK. Günün her veri yaktığı bu saatle bu yeşil çınar altı banu engin ve hudutsuz denizlerin serin melte: mini verdi, ve ben enginlerde de serin meltemle yelkenlerini şişiren bir gemi gibi göğsümü şiyiriyor- düm... BEN GÖĞSÜMÜ ŞİŞİRİYORUM.... Her halde buranın havasında, süyunda, toprağın. da baska bir hal var... Ben burada içliğim çayda yeni bir tat, kahvede veni birlezzet buldum... Hattü rertikleri bile başka idi... ğer siz de daima akan bir çeşme kenarinda ve yeşil bir çınar altında her zamankinden başka lez- zette bir gay ve kahve içmek isterseniz buraya gelin... Altında hasırları, uzandığını bü çınar yüksek ve mühteşem bir çadır gibi Yere parcn parç “ döküle en giineş zivasi yeşil yap» vaklar arasından geçerken bitün har arat ya şiddetin: den tasfiye olunuyer.... İleride — açık kalmış bir fırın kapısından çıkan böğücü hataret gibi — çüneşin yakıp kavurduğu tarlalar arasında işçiler bir fütur ve bir kesil ile ça- aşıyorlar, Biraz yan taralta şurlan tevekkül Mağa tiyesini gösteren gözleri bağli iki beygirin döndür. düğü dolup, bütün bu dekorün müslkisini teşkil ediyor. İçimde toprağı, karşı tahammül edemiyeceğim bir argsu var... simdi anlıyorum ki, senelerdenberi Loprağın üs tünde yaşadığım halde toprağı hasretmişimi meğer, ilanında avdetle dükkünm açtı ve *Basirete çi Ali Efendi ile birlesti, fakni ikisinin de ömürleri vefa #ünemişti, Asat Elendi Kütüphnnesinden başka kitapçılar, Brmeni idi, Hep kardeş olan Kayseriyeli «Kaspar, «Ölhünese ve <Kirkors un üç dükküönile Okitapgı «Alekanir ve kitappı «Arikel- bunların ön meşhnru idi. Arakel muharrir ve mütereimlerden eser alır ve tübilik yapardı. Sonraları diğerleri de yaptılar. Ma- hut «Sabahi» çı <Mihrün» dahi ben mekteple iken, Şemsettin Sami merhimün Franazçadan Türkçeye kammusati'nü tabetmişti, - Enver Kemale - TOPRAĞA HASRETİM VAN. Ağki südece inüddi bir haz ambüelenleri İyöc bir bel ve güzel bir çehre nasıl eeshederse bu yem yeşil gar altı da beni kendisine öyle çekti... Ve ben dünyayı iki varak arasına cikıştırmamn ne kadar manasız. olduğunu burada bir kere. dölin kuvvetle anladim... Hor Zaman geldiğim bu yerin güzelliğine ayla dim ki, doyum almaz... Onu ne vakir geldimes ew- velkinden daha güzel büldutmi.... İlk olarak tir bahar sabahı idi,, Birat yemyeşil, yamaçlarda ve İcuytu ağaçlıklar altında ipek bir yü- mak gibi atıldıkça mzayan geç kız kalkanları vardı... Ve bü sesler yanımdaki çeşmenin tunç oluğundan yoşll yosunlar bağlamış yalağn akan suyun sesinden daha ahenktardı şüphesiz... Kim bilir belki de seneler ve #enelerce “vvel beraber oyundıkları oyun arkadaşlarının böyle vak- tinden evvel ilitiyarlayışına eülüyorlardi... Sıvik yaz akgumları iç köylere giden arabaların bu göşme önünde muyâka durduklarını ve genç bir delikanlı veya bir köylü kızımı buradan mutlüka gü aldığım gördüm... Bunu. sabahlan yerli geüçlerin de yaptıklınmı görünce anladım, ki hayatlarının gelecek bir snade- bini bu çeşmenin billür snyünda arayanlar da vardır... SAADETİ BİR SUDA ARAYANLAR DA VAN DIR... Sonbaharda burasını bombaş, tarlaları bozulmuş buldum. Tokata giden yol sarı yapraklar ile örtülü idi. Yazdan kışa geçerken geceleri geldiğim bu çeşme dibinde anladım, ki sobalar geceleri akan sularda bir gam, bazin bir iştikü, tesellisi, nasipsiz bir kadın gil hiçkirin.. AKAN SULAR BİR KADIN GİBİ HIÇKIRIR... İşte ben çay ve kahvemi — demindenberi anlat uğim — bir kadın gibi Mekiran bu çeşmenin dibins dde İçerim... Ve bu çınar beyini başımda daima bü- yük vw yeşil bir Japon şemsiyesi gihi açar. BENİM GİBİ EY... ÇAY VE KAHVEYİ si VENLER! EĞER siz DE İÇTİĞİNİZ ÇAY VE KAHVENİZDEN YENİ BİR LEZZET ALMAK İs TDESENİZ BİR KADIN GİRİ HIÇKIRAN BU ÇEŞMENİM YANINA VE BİR JAPON ŞEMSİYE SİNİ ANDIRAN BU ÇISARIN ALTINA GELİNİZ... Burasi yeşil ve büyük bir yanarım altında bir çeğ menin İç çektiği, rüzgürların ufuklardan ufuklara geniş bir nefeş aldıklan, yorgun ve bezgin gönüllerin dinlendiği bir kır kahvesidir... Beykoz 19/7/931 Şehap Nafiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: