6 Mart 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

6 Mart 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Selçuk Kültür hayatı hakkında araştırmalar: SELÇUKLARDA YS AZ A NN: Şems bir nara atınca on ikisi de bayılıyor. Kendilerine geldikleri vakit ortada bir katre kandan baj- ka bir şey bulamıyorlar, Fakat Bf- lâki de Mevlânanın Şemsi sradı- ğını söylüyorlar. Zaten söylemese de ondan eski olan ve daha iti- mada deyen Sipehaslar risalesinin bu hususu haber vermesi bize kâ- tidir. Eğer katledildiği muhakkaksa niçin aramış? Mamafih Eflâki şu rivayeti de ilâve ediyor: Bir gece Sultan Velet, Şemsi rüyada görü- yor ve cesedinin bir kuyuda bu- landuğunu öğreniyor. Ertesi sabah gidip cesedi buluyorlar ve defne- diyorlar. Bu ikinci rivayet, birin- cisinin menkibevi mahiyetini biraz tadil etmektedir. Bu rivayeti Sultan Veledin zev- cesinden ve ulu Arif çelebinin an- nesinden duyduğunu da söylüyor. Bilhassa bu kayıt dikköte değer mamafih Sipehsaların böyle bir şeyden hiç bahsetmemesi bu riva- yetleri çok zayıflatmaktadır. Sipeh- saların bu vakadan bahsetmeme- sine bir sebep bulamıyoruz. O, Şemsin gittiğini sarshatle söylüyor, Hulâsa, tercümeihali tamamile mazbut olmıyan Şemsin sureti ve- fatı ve medfeni de sarahatla belli değildir. Sultanülülemanın yanında ona aid bir sanduka ver ayrıca gene Konyada Şems dergâhında da bir makamı var ki türbenin yanında bir kuyuda mevcuttur. Tebrizde bir makamı olduğu da söylenir. Ayrıca Hoyda da bir ma- kamı bulunduğunu Sarı Abdulla- hın Semretülftuadından öğrenmek- teyiz. Mevlâna, Şemsin gaybubetinden ve Salâhüddinin vefatından sonra Çelebi Hüşamüddinle hemdem olmuştur. Bu zat, Koryalıdır, ismi Hasandır. Babası: Muhammed, o- nuü' babası Hasan, onun babası da Ahikürktür. Bu şecereyi çok ts- M8 — Servetifünun — 2324 Ii Ss mM A İ m zimkâr kelimelerle bize tesbit ve arzeden Hüsnü Hüsameddinin, 501 de Bağdat nahiyelerinden birinde vefat eden Şeyh Tâcülârifin Mu- hammet Bbülvefanın bulunduğunu söyliyen bizzat Mevlânadır. |1) Mevlâna, Mesneviyi de bu sevgili müridiniu namına ve onun ricası üzerine yazmıştı. Mevlâna Celâlettini Rumi, hic- retin 672inci yılında hastalandı. EFaasen son gamanlarda ayrılığa aid gazeller de yazmağsa başlamıştı, Hastalığında kendisine Konyarın en belli başlı doktorlarından Mer- lâna Gazenferi ve Mevlâna Ekme- lüddini tabib bakıyordu. Fakat hastalığı bir türlü teşhis edemedi. ler. Cemazilâhirin 5inci Pazar gü- nü, gün batarken vefat etti. Vefatında 68 yaşındaydı. Ye- rine oğlu Gultan Veledin ricagile Çelebi hüsameddin geçiti. Eserleri: «Mesnevi» Attarın <Pentname> gi tarzında yazılan bu muazzam kitab 28,000 beyte ya- kın olup altı ciltten ibarettir. İran dilile ve «Failâtün failâtün faülün» veznile yazılmıştır. İçinde çok lirik parçalar olduğu gibi realiteye, hat- tâ ziyadesile muvafık parçalar bir- birine velyeden büyük bir hikâye- nin içinde bir münasebetle söyle: nen küçük hikâyeler ve tabiat tas- virleri bulunmakla beraber bütünü bakımından didaktik bir eserdi. Ve bu nevin bütün dünyada en bilinen ve tanınan şaheserdir. Çe- lebi Hüsameddin Mevlânaya bir güu «Pentname> yollu bir eser yazmasını rica etmiş, o da Mesne- vinin dibacesini teşkil eden bugtaki on sekiz beyti evvelce yazmış İi- lunmakla settanının arasındaki kü: gıdı çıkarıp okumuş ondan $sonrâ münasip zamanlarda kendisi söy- lemiş, Çelebi yazmış ve bu suretle Mesnevi meydana gelmiştir, Birinoi cildin bitiminden sonra çelebinin fı) Mesnevi mukaddemesi. İLMİ Za İNKİŞAF zevcesi vefat etmekle Mesnevinin yazılışı iki yıl kadar geçikmiş, son- ra tekrar başlanmış ve aşağı yu- karı tekmil mesnevi 7-8 yılda ye- zılmıştır. Mesnevinin birde yedinci cildi olup olmadığı, bir seralık bir me- sele halinde ortaya çıkmıştı. 17 nci asır âlim ve gofilerinden olup Mes- neviyi çok mükemmel bir surette şerhettiğinden mevlevilerce «Haz- reti Şarih» adıyla anılmış İsmail Rusuhi-i Ankaravi, çok sonra mey- dana çıkan bu yedini cildi de Mev- lânaya nisbet ederek şerh etmiştir ki esas meğele de buradan başla- maktadır. Acaba bu yedinci cilt, Mevlânanın mıdır Bu hususu Cev- det paşa «mektep» mecmuasında tetkik etmiştir. Biz burada ken- âi fikrimizi yazalım: Mevlânanın fikirleri, mesnevi- nin altı cildinden, gerek Divani- kebirile diğer eserlerinden tama- mile ânlağılır. Mevlâna, coşkun ve ileri bir vabhdetivücuddur. Hattâ (bizim mesnevimiz, vahdeti dekâ- nidir. Birden gayri ne varsa but- tur) diye vahdete uymıyan telâk- kileri tetten ve ileriyi görüp meg- neviye büyls beyitler (veyahut bu tarzda bir cilt ilâva edilirse kendisinin olmıyacağını bildiren Mevlâna, aynı zamanda Şeyhiek- ber, Muhiddini erasbiye de hür- metkârdır, Divanıkebirde bu hu- gusu telmih eden bir iki gazeli ol- duğu gibi mesnevideğde «Din Şey- hi Rabbülaleminin (manalarının denizi: mana, Allahtır demiştir» sözile onn övüyor. Halbuki yedin- .ci ciltte vadetivüdut felsefesi Ted- dedilmekte ve muhiddinin fikirle- ri tenkit olunmaktadır ki bu, di- ğer altı ciltle beraber Mevlânanın diğer bütün yazılarına, menkibe- lerine hayatına, bülasa mevlâna- lığına uymıyan bir şeydir. Bu mantıki delilden sonra asıl mesng- viye gelelim ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: