15 Ocak 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

15 Ocak 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yedirirlerdi. Ve evvelki adamlstuü dediği gibi bu “bereket, getirirdi; “nazar değdirmezdi,,, tâbirlerde tuhaf mânalar var; faket işin iç yüzünü tahlil ederseniz derhal hep- sinin altında kanaat ile merha- meti bulursunuz. Dedim ya, eski hakiki köylülerde bu duyguların. ben meftunu ve hayranıydım. Ba- na orada ufak bir bahçe aldıran ve bir köy evi yaptıran arzuyu köylülerin temiz duyguları ilham etti. Köyde bir tek zaptiye neferi vardı, fakat asayiş ve rahatlık mü- kemmeldi. Hattâ söz arasında: “Korkma, kapını açık bırak yat! Kimse bir şey almaz, derlerdi. Avrupada, dünyanın her tarafında birbirlerini boğup parçalıyanlar arasıra “Yeni nizam, kurulacak di- ye sözler söylüyorlar. Yüz yıl önce «Hürriyet» ve «Müsavat» prensip- lerine herkes aşık “olmuştu; bu ke- limeler Fransanın 1789 büyük in- kilâbını doğurmuştu; fakat ondan doğanlar büyüdükçe kötü huylar göstermeğ«»: başladılar ve nihayet evvelâ 1914 ve sonra 1939 muhâ- rebesini yarattılar... Şimdi vaziyet ortadadır. Cihan harbi müthiş dar- lıklar ve karanlıklardan sonra bir yeni nizam kuracak ise bu mutla-Y ka insanların birbirinin hakkına riayet eder şartlar içinde olmalıdır. gi e tetkike de hacet yok. r. İşte bizim mübarek yurdumuz urdumuzun hakiki köylülerin- deki ruhi yükseklik: bunu canlan- dırmak ve onun tatbikine geçmek en kolay çaredir sanıyorum. İyi çalışan ve kabiliyeti olan diğerin- den ziyade kazanır. Bu hal kom- şusun& hased ve garaz değil o- nun gibi çalışmak hissi vermelidir; eğer yaradılış kabiliyetinde kusur varsa buna da bizim eski tâbir veghile “kısmet,, deyip geçmelidir. Böyle bir yeni nizam cihanda ku- rulabilir mi? Buna evet, emek müm- kün değildir, çünkü dünya kuru- Ialıdanberi tarihin ortada bıraktığı eserler hiç te ümit verecek şekilde değildir. Fakat kendi hesabımıza düşünürsek Türkün asırlar yadigârı yüksek eski görgüsünü, ahlâkını ve temiz ruhunu imahinz tutmak için gayretten asla geri durmamalıyız, Cihan çok karanlık ve aç biristikbal- le karşı karşıyadır; biz bundan ibret alalım ve atalarımızın temiz ru- hunu çocuklarımızın yüreğine yer- leştirelim. Yüksek Cümhuriyet Par timiz Türk köylü hayatı hakkında çok faydalı eserler neşrediyor; bu eşerlerdeki prensipler aileler arası. nü girmeli ve çocuk büyürken is- 98 —- Servetifünun — 2369 SA rafçı, süsçü ve yalandan ve borğ* nümune olarak tan korkmazları görüp taklit etmemelidir. İşte size bir Hafta hasbıhalı. Belki biraz, hattâ biraz değil çok- ea hayalidir. Ne yapalım 1 Cihanın içinde kıvrandığı müthiş ölüm ve yıkım fırtınasından mümkün oldu- ğu kadar uzak kalmak için tek bir çare vardır oda ciham bu İelâkete sürükliyen ve hâlâ iş ba- şında bulunan cihan hâkimlerinin gözlerini açmıyan egoizm ve ben- lik dâvasından uzak kalmaktır. âde kendi menfaatini düşünenler işin gelişine göre bugün fena dedi- Zine yarın tereddüt etmeden iyi derler. Bu hâl onu yapanlar da birlik ve sevgi ve merhametin bu- lanmadığını nası! ispat ederse po litika &leminde, hele bu defaki Cihan harbinde gördüğümüz çok acıklı prensip değişmeleri muahe- delerde, mukâvelelerde ve imza- larda ve hele sözlerde hiç kıymet bırakmamıştır !! Nasıl ki şaşkın in- vTAP>PI >U> CA < Yere düşen bir bombanın infilâki sanların peşinden koştukları para, irat ve mallar dahi bugün sabit kıymetten mahrum kalmıştır. A- man, Aapatımanım olsun; dairenin birisinde oturayım, dördünün ki- rasiyle bol yaşayım diye çırpınan- lar bugün pars olsun, apartıman olsun ve mal olsun bunun baks- sına ve devamına güvenemiyorlar ! O halde bende olsun sende ulma- sın ! diye karşısindakine kin ve ga- raz beslemekten doğan Cihan mu- harebesi, şahısların hallerini ve gelecek zamanını temin edecek olan mallarında ve mülklerinde kıymet bırakmamıştır. Yine tek- rarlıyalım, biz cennette yaşıyoruz. Avrupada ve cihanda suni cehen- nem kurulmuştur; cehennemde kav- rTulup kebap oluyorlar ! Atalarımızın dediği gibi karnımız tok olsun, sırtımız pek olsun. Birbirimize merhametli olalım. Hele gençler çocuklarla kadınlara ve bilhassa ihtiyarlara çok şefkatli olsunlar. Ahmed İhsan TOKGÖZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: