June 4, 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

June 4, 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Stefan ZWEİG —— PERİŞAN HİSLER | Ziya YAMAÇ | Hiç bir cevap vermiyor; fa- kat dudaklarında, şimşekler be- lirdiğini ve haşin bir cevap ver- memek için (bütün gücünü sarfet- tiğini anlıyordum. Muhakkak ki onunda bir göyliyeceği, bir der- di, kocasının sırrının &yni bir sirri vardı. Fakat döne dolaşa ihtiyatsız bir sual açacak olmağa niyetlenin- ce hocam beni âdeta kabalıkla susturmağa kalkışırken; karısı şa- kayla veya ani bir muziplikle suali örtbaş etmeğe muvaffak oluyordu. Birgün az kaldı bu sırrı yaka- lıyacaktım' Bir sabah yine temize çektiğim bir parçayı hocamın odü- sına götürürken karısına, bu &ob yazının beni ne derece heyecanlan- dırdığıni anlatmaktan kendimi &la- madım, (Bu Marlowe'un portresiy- di.) Hâlâ, yaşadığım heyecandan titrer bir halde, böyle bir portreyi bu derece üştatça, kimsenin yazs- mıyacağını söylemem üzerine, du- dağını ısırdı ve ansızın dönerek kâğıdı elinden fırlattı. Sonra: «Böy- le saçma şeyler söyleme, dedi. Üs- tatlığın ne olduğu sen nereden bi- leceksin 9» Bu beklenmedik gözler ve asabi bir hicap karşısında fena oldum ve bütün gün kendime ge- lemedim. » Yemekten sonra bir saat müd- det karısıyla 'yalnız kalınca &deta isteri dolu bir sesle onu suallere boğdum: “Söyle niçin benden bu derece nefret ediyor? Neden her sözüm ona batıyor? Ne yapayım, bana yardım et? Niçin benden nefret ediyor, rica ederim bana bildir., Bu vahşice atılmalarım karşısında bunalan kadın, bakış- larını gözlerime sapladı ve: *GSen- den nefret mi ediyor?, diye diş- lerinin araşından söylendi ve çıl- 32 «- Servetifünun — 2389 dırtıcı, acı bir gülüşle güldü. <Sen- den nefret mi &diyorf» diye tek- rar etti ve gözlerimin içine hid- detle baktı. Sonra üzerime doğru iğilerek şimdi biraz merhamet ta- şıyan bakışlariyle yüzüme baktı ve âdeta bana acjyormuş gibi saç- larımı okşadı. «Hakikaten bir ço- cuksun, budals bir çocuk. Birgeye dikkat etmiyen, bir şey görmiyen, her şeyden habersiz bir çocuk. Fa- kat yine de bu halin daha iyi, ak- si takdirde bin kat daha fena hal- lere düşersin», Ve ani olarak arka- sını döndü. Beyhude yere sakin- leşmeğe uğraştım, Korkunç bir rü- yanın kolları arasında bulunuyor- muş gibi bir haldeydim. Bu meç- huller âleminden silkinmek ve olan bitene bir mâna vermek için çabalıyor, boğuluyordum. #7 Benliğimin böyle değişmesi, dört ay sürdü. Artık sömestre bit- mek üzereydi: Yaklaşan tatili deh- şetle düşünmeğe başlamıştım. Çün- kü evdeki renksiz ve yeknesak hayat beni bir sürgün gibi tehdit ederken, buradaki â'raf'ın kıymeti gözümde gitgidö büyüyordu. Âile- mi aldatmayı, burada işim oldu- gunu bildirmeyi, gizlice kararlaş- tırmıştım. Bahane ve yalanları zihnimde teşbit ediyor ; bu iztirap verici hayatı devam ettirmek için her şeyi göze alıyordum. Fakat kaderin verdiği karar başkaymış. Yarlığımın her anı, meğer çoktan tesbit ediliymiş. Ve bu aniar ba- şımın üzerinde görünmeden, tıpkı öğleyin iş başlangıcını veyâ ani paydosu haber veren tunç çanlar gibi asılıymış. O uğursuz akşamın başlangıcı ne kadar güzel oldu. Açık pence- relerden, gurubun beyaz bulutcuk- larından sıyrılan işıklar içeriye süzülürken, biz üçümüz masada oturmuş yemek yiyorduk. Berrak ve yumuşak bir yel başlarımızıb üzerini hoş bir serinlikle bürümüş- tü, Hocamın karısile onun aramız- da geçen mükâleme eskilerine na- zaran daha sakin bir şekilde cere- yan etmişti. Profesörüm, söze ka- rışmamış fakat konuşmamızı bü- yük bir gerginlikle takip etmişti. Kendisine belli etmeden, arasıra onu tetkik ediyordum. Yüzünde acayip bir ışık parlamaktaydı. İyi hava müjdeleyen bulut yığınları gibi çöhresine biriken bu endişe izleri, ona canlılık vermekteydi. Arasıra şarap dolu kadehini ışığa çeviriyor ve içkinin billür parıltı. larından bile birazcık neş'e kap- mağa çalışıyordu. Kendisini şen bir tebessümle süzdüğümü farke- dince hafifçe gülümsedi ve kadehi şerefime kaldırdı. Onu bu derece sakin ve ölçülü olarak pek seyrek görmüştüm. Yüzünde canlı bir is- tiğrak gölgesi yer etmişti. Sanki uzaklardan bir müzik işitiyor, ve- yahutta tatlı ve sevgili bir sesi dinliyordu. HİKÂYE SERİSİDİR. Ki -BALA., “PAZAR YERİ. MU- iii BU ei HİKÂYE SERİSİ YEPYENİ BİR HAVA GETİRMEKTEDİR. DELIORMAN YENİ HİKÂYECİLİĞİMİZİN MÜHİM BİR SERİSİ OLA- CAKTIR, İLE HİKÂYE GELECEK SAYIMIZDA 3 İ DELİORMAN CAVİT YAMAÇ'IN YENİ BİR | ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: