14 Kasım 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Kasım 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; /SON> POSTA Tasarruf Ve İsraf Meseleleri Üzerinde Dururken Göze Çarpan Canlı Ve Esaslı Bir Misal Kari Gözile Gördüklerimiz Kadın Ve Kalp İşleri ıKarilerîmin Suallerine Cevaplarım Bir Memur Kadınla Bir Bu Amele.. .Elbette Ki Bu Memle- ketin Vatandaşıdır. Dün Ostro- Türk tütün - şirketinde Saliğan binden Mürehanemize Hazan pehlivan, Mehmet ltyman, Şevket isminde fazla amele Hamına Cafer ve "t genç geldi. Maliye tahsil şubesi bu amelenin yol “Uzlnin derhal kesilmesi için fabrika l itiyetine müracaat etmiş. Bu adam- Baee bumu altışar aylık iki taksitte der. Birtnci taksiti vaktile vermişler. N tahsil şubesi yirmi güne kadar | tin işi kalmıyacağını iddim ederek | taksitin de vakti gelmeden kesil- İnİ istiyor. Amele vilâyete müracaat 'tk şikâyet —ediyor. Ebeminiyet Yrilmiyor. Bi N yatandaşlar b vene — nihayetine memleketten mi kaçacaklardır. ki *üdilerinden verginin derhal tahsiline gözteriliyor? — Önlerinde daha L ay vardir. Altı ay içinde bu beşer b N masil olsa Öderler. O halde bu Msidaşlara karşı gösterilen ba emalk- İzlik onlara —karşı yapılmış bir değil midir? nı’ışçi Cemiyeti Lâzım ,_:’—-!eıı.ıamuı bir sanayi müdüri- Yar. Fakat işçi Te hiç alâkadar Ynez Birçek fabrikalara ecnebi işçiler Mı.. Halbuki bu işleri daha iyi l""tııı Türk işçilerinin adedi pek Nü Bu ecnebilere büyük büyük AYAT verllir. — San'atlar mektebinden Mi eden birçok laymetli işçiler ,_':'tııumııı terkederek başka yer * Ş anıyorlar.. Nı.î: bir (İşçi cemiyeti) lâzımdır k Meüi fabrikacılara ve fabrikacıları N '* tazıtsın. Bu arsumuzun altında v bir maksadımız olduğu zannedilme- *züne gayemlz bir lokma ekmektir. Makinlet Ahmet Bir Hatıranın İhyası Öcak SEdta namarası: 24 | tupta Maliye vekâletinin | tasiye ve sair levazım müba- Karilerimizden gelen bir mek- tup bir meselenin iç yüzünü öğrünmek imkânım vermiştir. On gün kadar evvel ( Ali Nüri ) imzalı mektubunu dercettik. Bu mek- kır- yaatındaki kusurlardan bah- sediliyordur. Bi Sötda onar lira yol vergisi verirler. | Maliye — Vekâleti - takdire şayan bir süratle bize bir tek- | zip gönderdi. Vekâletin bu mektubunda, zikredilen yolsuz- hukların varit olmadığı bildiri- | liyordu. Memlekette tedariki mümkün olan eşyanın buradan satın alındığı, yerli mamulâtın daima tercih edildiği, depoda intizama riayet edildiği, (6000) 'azı makinesinin nısfından faz- anın tahsisatları — dairesinde dairelere tevzi edildiği, kırta- siye deposunun, hesabını mun- taraman verdiği söyleniyordu. Biz bu iddiaları tetkik eder- ken iki mühim mesele nazarı dikkatimizi celbetti. Vekâlet, bütün dairelerin kâğıt ihtiyacını bizzat tedarik eder. Bu kâğıtları doğrudan doğruya Avrupadan - getirtir. | Fakat bu işle meşgul — olanlar bir kariimizin | Uç milgon lira bu makinelere bağlanmış duruyor seg ( zünden $ 12 nisbetinde ziyan Yerli mamulâttan tedarik edilen büro levazımı mütehassıs kimsler olmadıkları için kâğıtların cinslerini, fiatla- rım filân iyi bilemez. Hatta muhtelif cins kâğ ihti- yaç miktarmı bile tamamen tayin edemez. Bunun neticesi olarak hem Avrupadan sij edilen kâğıtlar oluyor, hem de hamur kâğıtla görülecek işler için birinci, hatta lüks ğ veriliyor. Bazen de aksi vaki oluyor. Bu, israfın bir şekli. PEYAMİ SAFA SON POSTA'nın Edebi Romanı -FATİH -HARBİYE Nşı:“ önüne bakarak yürü- Kt ilk sözü Nerimandan N3 *Tdu. Hiç birşey sormadı. , bir suale cevap k'., N Söze başlamak mec- önin tazyiki altında, bu Ağırlığını silkip atabil- kendini hazırlıyor, kl.. 'îııhluku'-"“uiîi zbir çağırıyordu. Ze- ı'.k“"“& ettigı t S BZ söyledi: üş y MN geni göreceği orgun, “Şinasiyi hem siki siki » dedi N_g Si tîd" Ç ş,_.n,'dun daha yürüdü- €evap — vermedi. Maddi mesafe değiş- mediği halde, bu sükutile çok uzaklara kaçıyor gibidi. Neri- man onu kolundan tutup ken- dine çekmek istiyordu; ve bir uçurumdan kseliyor — gibi sinirleri gerilmiş, parmakları kasılmış bir elle caketinin ko- kunu çekmek, tırnaklarını etine geçirmek, canını yakarak onun üstündeki temellük hakkını kay- betmediğine inanmak ihtiyacın- raflara sapan dikkatini zapt- etmek için değildi; belki pek mühim sedeplerle urzaklaşan bir alâkayı tutmak istiyordu. Fakat bu sefer korkuyordu, yolda giden berhangi bir ya- UT YA İkinci şekil de piyasanın ta- kip edilememesidir. Depoları gezen muharririmiz orada iki milyon liralık kâğıt görmüştür. ğıtlar aşağı yukarı tonu 44 liradan getirtilmiştir. Hal- buki bir müddettenberi kâğıt fatlarında mühim bir tenezzül ğ e ği ) 38 - Kraya ılııgk mm=dm. De- mek ki Vekâlet bu kâğıt işinde Piyasayı takip edememek yü- bancının koluna girecek gibi korkuyordu . Bunu yapamadı, fakat ya- nına sokuldu, bu zilletini öf- ke ve tahakkümle telâfi et- mek l%'l bağırdı: — Bir şey söylemiyorsun. Senin bu halin nedir böyle? Şinasi, Nerimanın ıeıı'njekl bütün perdeleri, mübalâğa ile ifade edilmiş küçük bir tees- sürden hakiki ve büyük bir feverana giden ses merdi- veninin her basamağını bilirdi. Neticiyi şimdiden görüyordu. Fakat Şinasi, Ekseri zamanlar, en son mecburiyet ânı gelme- | dikçe hiçbir münakaşayi kabul daydi. Buseferki arzusu, Şinasi- | | nin küçük sebeplerle başka ta- | etmiyen ve muarızın hücum- larına içinden cevap vererek yalniz kendi kendine karşı hesap gören insanlardandı. Nerimanın deha ileriye gide- ceğini anladı va ruhi nizamını bozacak - tesirlere karşı ben- liğinin etrafında istihkâmlar ! etmiştir. 2 milyon İiralık bir ü fazla bir yekün tutar. İşte | bu da israfın ikinci şekli. Depoları gezen muhrrirleri- mizin nazarı dikkatini celbeden ikinci nokta yığın duran yazı makineleridir. Vekâlet yeni harflerin ka- lânılacak yazı makineleri için bir müsabaka açtı. Bu müsa- baka neticesinde 6000 makine aldı. Bu makinelerin alındığı tarihtoğ bugüne kadar 2 sene geçti, fakat bu iki sene zar- fında makinelerin nısfı depoda kaldı. 3000 makine vasati yüzer liradan 3 milyon lira tutar. Bu üç milyon lira vekâ- letin basiretsizliği yüzünden muattal bir halde kalmıştır. Bugün hâlâ da bu makineler depolardadır. Ve hâlâ bu para orada muattal bir haldedir. İşte kırtasiye levazımı yü- zünden Veâletin yaptığı za- rarın iki kalemi bize bu mühim yekünuu — gösteriyor. Memle- ketin iktısadi ve mali buh- rana uğramasını intaç eden sebepleri araştiranler için bu iki vı:k'ı nisbeten küçük, £ kat güzel bir misal olabilir. yapmıya başladı. Bununla be- raber sinsi ve mürai değildi, gizlenmesini sevdiği ha!de başka türlü görünmekten nefre ederdi. Kederinin — derecesini — tahrif etmeden, samimi bir sesle cevap verdi: — Neriman, sen bu halin sebeplerini bilirsin, benim için kat senin için öyle mi? Neriman için hesap vermek &n geldi. O da bunu istiyor- du. Eılut daha muayyen — su- aller bekliyerek şimdilik umu- mi cevap verdi : bilirim, fakat senin buna karşı yaptığın çok ağırdır. Ben ni- hayet, sana haber vermiye vakit bulamadan, herhangi bir davet kabul ettim. Bu belki yanlıştır, belki değil, yanlış, | biliyorum, fakat bunu sen bü- yütüyorsun, benim başkalarına, senin zannettiğinden çok daha az kıymet vermediğimi bilmi- halinde | bulünü müteakip devairde kul- | izah edilecek bir şey yok, fa- — Ben bir hata etmiş ola- | 4 Darülfünunlunun Derdi Nicin Sevemiyormuş ? I B. K. imzalı karie: 1 — Bahsettiğin kadın ti- | ; pine ilk defa tesadüf ediyorum. | Namuslu bir kadının ilk tanı- | | yışta erkeği tuzağa düşürme- 96 12 ziyan 200 bin İira- | | sine imkân yoktur. Ya sen aldamyorsu yahut kız' senin tahmin - ettiğin” gibi alle kın değildir. Ev Mi, Kadın Mı? Karilerimden biri bir me- mur kadınla evlenmiş. Fakat | kendisi evi çok severmiş. İkisi de gündüzleri çalıştıkları için yalnız cuma ü serbes kçılıyoflıx. o â':ın de er kek evini terketmek istemiyor. Kadın itiraz ediyor. İşte yeni koca bundan müşteki, Bana soruyor: Ne yapayım? Bu delikanlı evlenmeyi be- kârlık kadar - sultanlık san- yor. Evlendikten sonra da hürriyetine davam etmek isti- | yor. Halbuki evlilik biraz da hürriyetinden fedakârlık de- mektir. Haftada bir gününü de arkadaşına vermiyecek olduk- tan sonra — yapılacak — şey evlenmemekti. Kadın haklıdır, ona hakkını vermeli, ya evden vaz geçmeli, yahut evlilik hayatına veda etmeli. Niçin Sevememiş? R. N. rümuzlu Darülfünunlu kariim : Bu genç Darülfünunlu, bir- çok genç kızlarla - görüş halde hiçbirini sevemediğini söyliyerek şikâyet ediyor. A- caba ben sevmiyecek miyim, sevemiyecek miyim? diyor. Bu gencin vaziyeti bütün gençlerin gıpta edeceği bir şeydir. Kızlara lâkayt dura- | bilmesi, cinsi terbiyesinin te- | kâmülüne delâlet eder. Kız- larla bir arada yaşamanın ver- diği alışkanlık bunda en bü- yük amildir. Yoksa sevmek, sevmemek bir tabiat meselesi değildir ki! Gayri Tabit Bir Kız Dalga imzalı karie: Sizin anormal zannettiğiniz vaziyetler henöz — aradığının bulamamış olmanızdan müte- Hanımteyze yorsun, kimbilir neler düşünü- yorsun ! Tramvaya binerken Şinasi tarafından görüldüğünü bilmi- yen Neriman, son ihtilâfı yal- nız bir kıskançlık meselesinden ibaret sanıyordu ve hâlâ Ma- citle randevusunu gizlemek için ani bir davet karşısında kaldığını iddia ediyordu. Şinasi ve öfkesinin | zırhları içine kapanarak cevap vermedi. Neriman devam etti ; — Sen öylesin zaten! Çok konuşmazsın, kendi kendine kurarsın, anlatmazsın, anlatı- hrsa dinlemezsin, kendinden başkalarına güç inanırsın, İnat! Neriman yan gözle şinasiye baktı. Mektepten - çıktıkların- danberi yüzünde ve yürüyü- şünae hı'çiir fark yoktu. Öne iğilmiş, sakin görünen bir baş ve sakin adımlar, Neriman tekrar etti: n Deerir e SÜÜ ÜYÖ Balolarda giyilmek — üzere tülden yapılmış zarif bir balo elbisesi. Etek ipeklidir. Ar- kada tülden bir atkısı vardır. Hilâliahmer Piyankosu İstanbul Hilâliahmer mer- kezi tarafından bir eşya pi- yankosu — tertip — olunmuştur. Piyanko önümüzdeki cumartesi günü cemiyetin Cağaloglun- daki salonlarında keşide edi- lecektir. -— TAKVİM — Gün 30 13-Teşrinisani-930Kasım & Arabi Ruml 21- Cem.elahar-1349 | S$1.Teşrinlevvel-1346 | Vukit-Ezani-Vasatı Güneş SI GAS 7. S | 11.ss Akşam)| Yatar 12 |16.54 Öğle Ticimdi | Mutat yollardan Süleyma- niyeye doğru saptılar. Bura- lardan her gün geçtikleri için, itiyat, maziyi hatılamalarına mani olurdu; fakat ne zaman- dan beri geçmedikleri bu yol- lara girer girmez, uzun müd- det kapalı kalmış, hatıralarla dolu bir evin eşiğinden içeri- ye ilk adımlarını atmış gibi, ikisinde de, maziye ait — inti- balar bir anda uyandı. İkisi de hissettiler ki, şu birkaç gün- |lük ayrılık içinde, münasebet- lerinin tarihi büyük bir devir geçirmişti ve daha üç beş ay evvelki hatıralar bile seneler- ce uzak bir maziye ait gibi görünüyorlard. — Aşk mese- lelerinde zamana ait ölçülerin içimizde ne garip farklarla değiştiğini sezdiler. Daha iki | üç ay evvel gördükleri bu yol- | lardan senelece geçmemiş gi- bidiler. | Arkası var ) Vakıt-Ezdal- Vasatt Ve * SA

Bu sayıdan diğer sayfalar: