27 Kasım 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Kasım 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözil Gördüklerimi Eytam Bankası Bu İşe Derhal Cevap Vermelidir ik Üytamın paraları ötedenberi eytam ida- *ti denilen köhne bir idare tarafından Senir, bü parayı almak içim çek sah- per çekilir. hatta gaybolurdu. Eytam kası teşekkül etti, sevindik. Artik Sİ bir idare teşekkül etti, bu paralar Yecek, © kolayen alınacak - dedik, neler geçti büyüyen yetimler “para” ERE almak Kasabalarda g aadıklarına baş vurdular; “Bankada, #8iİdi, İzmire kadar gidenler birçok Mmelelirden : sonra» ÇParatik yol; m veriri. 1) “cevabı verildi. Busü venler paralarının gene alınımıyacağına Seyi oldular, Gilmün birinde Salihlide bik muallim Bahsi Bey namında bir gren elinde bir defterle “geldi, u, vide ve köylerinde eytam param Maları defterinden bulup baber gön- ye Herkes sevinerek köştü: Yüzde İİ “ön bey #4 mimaya rar olarak Mierlikten “vekâlet” verdiler, paralar “va geldi. HA da bu musmeleler Wi ediyor. Yalmız burası için değil, Üvüe küzabalara da gidiyor. Eytam Mike, Zirant bankasi vastasile bu Yapamaz mr? Sonra paraların faizi modern banka halka Hükümetin ve mi olması İn gelen vekâletin ik, “> dikkatini eeibettim, tesiri olmadı. defa da size anlatiyorum, belki edersiniz, tesiri görülür. Hizmet aruz. ei ite bizim Mi, hizmet ediyer. Salihli; Tekin Üyanko Biletlerine Dair ANKARA TAYYARE CEMİYETİ ŞUBESİNE Tanem, ler unuttuğum (SON POSTA) ik, “eninde piyanke | biletlerine dair hay eşarlmle mektubunu ve buna 4, Dİ sevabını okudum, Ba cevabı m gibi birçok tütün satan've satarak bayilik yapmak ve para Mk istiyen vatandaşları memmun ir. İN münasebekle sisi biraz zahatmr üç“ İsterim: Biliyorsunuz ki Ankara küğük olmakla berâber dağınıktır. bulanlar vardır ki kaleden aşağı ve “şiihdiye okadar şehirle : olmamışlardır. o Binsensleyh İeri © Anafartalar, Samanpazarı, Yan, Cebeci... gibi birçok bayilik” * aş . da, Piriranmız hem siz yani cemiyet k, yin sâtış temin eder, hemde Di bir kişiye vermek doğru değildir. hi r, kaç bayi ekmeğimizi kazanırız. v. kesi olak üç dört bin lira kâr iye vermek demektir ki bir Ma, bayilerin gadrini macip olmak- in beşin hiçbir yerde 1 kabul ediliyorsa kaç bayilik yapılacak olacak ve şartları ne Ve hangi tarihten başlıyacaksa aa hi bizde ona göre ni alalım ve hazırlanalım. Anları, Samanpazarmda tütün ve pul bayii Şakir : rik SON POSTA'nın Edebi Romanı FATİH -HARBİYE vs, tevekkülle, — başımı yi hş. Hemen hemen, iki ağ veya bir fazlasına Pı, a, mesele de budur. Nan düşündü: “Bu iki nok- ai “nda Macit te var mı? ve peleyi biliyor mu?,, ti, Bun İl, çün sizin aranızda Na »tilâflar bileceğini nz açabileceğini | akat Neriman bu N ler nereden geliyor? “den ciacak ? n.em- Günde Otuz Kuruşa On Bir Saat Çalıştırılan Yavruları Kurtarınız Yeni Sihhat kanunu lekette on iki yaşından çocukların fabrikalarda masını omenediyor. tatbikine | başlanmış için fabrikalarda çalışan bu, Türk yavrularının kurtarılması | zamanı da gelmiştir. Dün mu: harrirlerimizden. biri- bazı fab- | rika we: müesseseleri gezmiş, mem- | aşağı | çalış- | Kanunun olduğu çok feci: * sahrielerle kârşı- laşmıştır. Muharririmiz müşa- hedelerini şöyle anlatıyor: İstanbulun muhtelif semtle- rinde, resmi ve hususi, müesse- selerde 12 yaşından küçük çocuklar çalıştırılmaktadır. Henüz neşvü yapmamış olan bu yavrular, ekseriya, pis, karanlık, havası bozuk ve tozlu fabrikamsı yer- nemalarını PEYAMİ SAFA leşmiye karar verdi. Açıkça söylüyor: “Ben medeni bir kız olmak istiyorum! , diyor. Ferit gülümsedi. Bu, entelektüeldi ve yalnız bir Türk “kızının ruhünda “değil, Avrupanın göbeğinde, hâlâ, Suhte (kıymetlerinin yeniden tetkiki için şiddetli münakaşa- lara sebep olan medeniyet meselesinin, basitleşe basitleşe Nerimanın ağzında aldığı bu gülünç formül tuhafına gitmişti. — Medeni olmaktan ne an- bir lerde günde 15-30 kuruş | almak için sabahın saat yedi buçuğundın akşamın kadar — işçilik etmektedirler: Fabrikacılar küçük çocukları niçin erkek ve kadınlara ter- cih ediyorlar, bilir misiniz? Çocuklara kadın ve erkek- kadar (Oiş © gördürmek buna (o mukabil vermek altısmâ ler ve daha az para mümkündür de onun içini. Bu çocukların | çoğu babasız, yahutta anasız- dırlar. Hayat bütün ağırlığı ile bunların küçük omuzlarına çök- | müş; onları (yaşamak çalışmıya mecbur etmiştir. Memlekette fabrika az; işçi | Fabrikacılar az | yavru çok. paraya kanaat edenleri tercih ediyorlar. yor? diye sordu. — Bilmem... boşlanmıyormuş. Galiba Fa- tihte, Fatihteki evde oturmak istemiyor. — Oraya kadar haklı. Taş ev tahta evden, elektrik pet- | | Fakat hakiki terakkiye ina- | sahibi bir Ame- | roldan, (otomobil arabadan, makine hayvandan ve âvanta | hacıyağından daha iyidir. — Bu kadarla yaşamak istiyor.. Ben hissetmi- Ep değilim. Arzular böyle ar. sali Ferit bir daha güldü: — Evet, dedi, bizde deniyet fikri, bir kültür mese- lesi olarak anlaşılmaz. Hele kadınlar bunu bir fantezinin hududu içinde (görüyorlar. Fakat bence bu, dahâ iyi. me- için | Bu hayattan | kalsa iyi. | Balolara gitmek istiyor, lüks | Küçük yavruların çalıştıkları yerlerin bazılarını tesbit ettik: 12 yaşından aşağı çocukların çalıştığı fabrikalar: Devlet Fabrikaları Ortaköyde: Feriye tütün | İİ ambar. Üsküdarda: Toptaşı tütün deposu. Şehremininde: Çapa tütün deposu. Ahırkapıda: Dikimhane tü- tün deposu. Cibalide: Tütün fabrikası. müdüriyetine Tütün inbisarı İ tabi ve binsenaleyh hükü- İ net fabrika ve depoları olan Bu yerlerde 200 küçük çocuk Çalışmakta ve bunlara 15 ku- ruştan 30 kuruşa kadar yev- miye verilmektedir. Hususi Müessesat Ve Fabrikalar Perşembepüzarında Keri tü- tün fabrikasında 20 - 25 çocuk | vardır. 25 - 30 kuruş yevmiye "Jalırlar. Günde on bir saat "| çalışırlar. | Galatada Arapcamii civa- rında Çilatmaca (sokağında | Hâmit Beyin Sadikiye tütün | ardiyesinde: 15-20 çocuk ça- lişir” Günde 20 - 23 kuruş yev- miye alırlar, günde on bir saat çalışırlar. Beşiktaşta. Hayriye iskele- sinde Vikis Avusturya tütün fabrikasında 20 - 25 çocuk vardır. Yevmiyeleri 25 - 30 ku- ruştur. günde 11 saat çalışırlar. Kantarcılarda Hüseyin Bey ve biraderleri tütün fabrikası: 12 - 20 çocuk vardır. 25-30 kuruş yevmiye alırlar. 11 saat çalışırlar. Perşembe pazarında R. Ar- domislasky kutu fabrikası: 10 - | 12 kız vardır. 25-30 kuruş yevmiye alır saat çalışırlar. — Kadındır , medeniyeti | gözlerile anlamıya mahkümdur. | Bunlar, hakiki medeniyetçiler- den haha bahtiyardırlar: Şekil- / Jerle iktifa ederler ve renkle- rin değişmesi onları eğlendirir. nan, kültür rikalı kızın sukutu hayalini dü- rinde o intihar . edenler Bu daha fena. Zira onlar için medeniyet, cazip bir renkler âleminden ibaret değildir. On- var. lar bütün ümitlerini insanlığın | mühteva olarak otekâmülüne bağlamışlar ve büyük harp | misalile de aldandıklarını anla- İ muşlardır. Onlar ideal sahibi dirler; Bizimkiler fantezi düş şün! Herşeye vâsıl olmuş, fakat | hiçbir şey bulamamıştır. İçie- | İ etmişti? ON > Ma gi Evlendikten Sonraki Hastalıklar Karı Veya Koca Has- talanırsa N Bir Veremli Kocanın Derdi Kanun, evlenmeden evvel kızı da, erkeği de müayeneye tabi tutuyor. Bu suretle sâri bir; hastalığa tutulmuş olünları, hastalığını obaşkasna — geçir- mekten menediyor. Fakat evlendikten sonra da hastalarianlar < vardır. Meselâ ben bir genç tanırım ki bugün evleneli üç sene oluyor. Genç- liğinde sağlam ve sıhhatli bir gençti. (Fakat © evlendikten bir sene sonra müthiş surette zayıfladı ve nihayet geçen sene doktorlar ciğerlerinde verem tahribatı gördüler. Buna benzer birçok vak'a- İara tesadüf edilebilir. Evlen- dikten sonre teverrüm eden kadın veya erkeklere her va- kit tesadüf edilebilir. Böyle bir hal vukuunda ne yapılabilir? Bana karilerimden biri böyle bir sual soruyor. Diyor ki; “Doktorlar bir kenara çe- kilip istirahat etmekliğim lâ- zim geldiğinde israr ediyorlar, Halbuki karım buna razı olmu- yor. Benim evden o başka yerde yatmama razı olmuyor. Bulunduğumuz evde kalırsam ölümüm muhakkak. Karımı nasıl kandırayım.,, Bir defa bu kabil vak'alarda değil yalnız karı kocanın bir- birine, hatta hükümetin bile onlara müdahaleye hakkı var- dır. Hiç kimse hastalığını baş- kalarına aşılamıya salâbiyettar değildir. Kadın buna razı olsa bile kanun ve hükümet bunu meneder. Hastalanan hastalığın sari hangi şekil © aldı: günden itibaren evle alâkası- | nı kesmesi, karısını ve çocuk- | larını koruması lâzımdır. Bu- nun için icap ederse talâka kadar bile gitmek caizdir. Son zamanlarda medeni memleketlerde bu kabil has- talıklı karı koceların çocuk yapmaları menedilmiştir. Has- talıklı ana babadan doğan ço- cukların da hastalıklı ve bozuk künü; onların aldanışı daha korkunçtur. — Bilmem. Bu benim çok siririme dokunuyor. Eskiden böyle değildi. Şimdi ben bu kızla evlenmiye de mecburum. İkisi de, ayni meseleyi; başka | İ başka istikametlerde düşün- miye başladılar, Şinasi müsbet ve basit teferruata dalmıştı. Nerimanla baloya nasıl gide- ceklerini (o düşünüyordu. (Bu refakati kabul ettiğine fena mı — Bir balo varmış, ona gitmek istiyor. Bende kabul eitim, dedi. Sonra Feridin yüzüne dik- katle bakarak sordu: — Fena mı ettim? Feridin aklına yine Macit | gelmişti. kimler var? Diye sordu: tarafsa, | e Yapmalı? | Resimde de göreceğiniz gi- bi bu elbisenin en şayanı dik- kat olan noktaları kollar ile yakasıdır. Etek kloştur. Manto altında ve ev içinde giyilebilir ve çok yaraşır. Diyarıbekir Bankasi Ankara , 26 ( Hususi ) — Diyarıbekirde Diyanbekir ban- kası namile kurulan edilen ban- kanın teşekkülü heyeti vekilece tasdik olundu. çıktıkları sabit olmuştur. Onun için evliler arasında da hasta- lık tecviz edilemez. Hanımteyze |— — TAKVİM | Gün 30 27-Teşrinisani-930Kasm 18 | Arabi $- Recp - 1309 Rumi 13-Teşrinisani -13$ Vakit-Ezani- Vasat Güney) > 187. Öğle İkindi Vakat-Erasi- Vavati Akşam) 12. — (1648 Yatsı | 137 /1821 misaki | 12.88 İ 5516 — Neriman. Macit davet | etmiş, o da bensiz gitmekis- temiyor. — Macitle bu kadar dost musunuz ? — Ben değilim. Aylardan- beri onu iki defa ya gördüm, İ ya görmedim. Fakat, Neriman İ galba ona tesadüf etmiş. Şinasi birdenbire kararını | değişirdi ve Feride İ anlatmak istedi: | — Hayır, dedi, İ değil... Buk ned Tramvay m ni anlattı. Macitle Nerimana dair bazı dedikodular duyduğunu #öyle- di: ğ herşeyi tesadüf te — Nerimanın benden gizle- diği hareketler var, buna emi- nim, dedi. LArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: