10 Temmuz 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

10 Temmuz 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nihayet Efgan Emirinin Bizi Gayri Resmi Olarak Kabule Karar Verdiği Haberini Aldık YAZ Taa Dü n Bir gün Fon “Hentik,, köş- kün etrafına vazedilen kordo- | mu yarmak için kendi kendine bir plân yapmış ve atma bi- k bir müddet tıktan sonra hayvamı açık gördüğü —bir kapıya doğru Bürmüştü; fakat bir an içinde | tçinin süngüsünü göğsü- üzerinde görünce müsta- belen geri dönmüştü. î Bu hadise Alman dostumuzu | dar kızdırdı ki hemen otu- şiddetli bir protestoname hükümete — gönderdi bu suretle de (Kâbil) de aksiliğini — yapmış oldu. bu aksilik işimize madı değil. Filhakika Ef- hükâmeti protestoya ver- cevapta: Heyetimizin Emir tarafından kabulünü mü- ıp muzraklı süvari as- inin refakati altında üp hava almasına müsaade leceğinin tabit olduğu bik 'ordu. Artık çaresiz, bekleyecek- Fakat ne vakite kadar? tayin etmek mümkün . öşkte bir piyano ile ol- zengin bir de kütüpane . Bazan çalğı çalmakla, da kitap okumakla bu hapishane — hayatınımı mertebe doldurmıya * aralık Bereketullak E- hatırma Emir Harzret- he bir mektup yazmak .. fikrini bize açtı, ten- etullah Efendi de der- 'a keyuldu. Bu mek- heyetimizin (Kâbil)je hiçbir cebri teklif külfete delâlet etmediği, Merkezi Avrupa hü- tarafında bir rasi- “Mmüyeddet ve samimiyeli B lan : bediyoleri - ve takdime matuf olduğu ediliyordu. VEREktup gönderildi ve ı»iııı.ı tesiri görüldü: hedihakika cevaben 13 teş- 1915 tarihinde Emir tarafından (Yağman) gayri resmi — surette leceğimiz bildirildi. n “için bir beşaret yanımda 1 AN: M. KÂZIM | haberi ve bir — muvaffakiyet | eseri idi. Bilâhara —aldığımız — malü- mata aazaren Emir tereddüt içindeymiş, kendisini bizi ka- bule sevketmekte — biraderi merhum — Nasrullah Han ile oğulları - İnayetullah ve Ema- nullah Hanların büyük tesiri görülmüş... * Fakat işlerimizin yoluna gir- diğini — zannetmeyiniz: — Fon Veremle Nasıl Mucadelc Edilebilir? (Baş tarafı 1 inci sayfada ) dıspanserlerle işe başlıyabilirsek kendimizi bahtiyar addetmeli- yiz. Dispanserler, cadelesinin merkezini, karargüâ- hini teşkil eder. 2 — Veremin sirayetine en ziyade küçük çocukların maruz bulunması : itibarile ya- pılacak mücadele - tetbirlerinin başında küçük yaştaki çocuk- larmı bu” entandat- 'vikayeridir. Fransada 1921 senesinden ili- baren çocuklara Kalmet aşısı tatbikine başlamışlardır" Yapılan müşahedelere naza- : ren, aşı tamamen tehlikesizdir. | Fransada 1921 den 1926 tarihine kadar veremli anadan doğmuş olup; kendi-halihe - beraktıldığı takdirde, muhakkak — surette düçarı entan olmiya maruz 5183 nevzat aşılanmıştır. Daha bir müddet kontrol altında bulunacak aşılı çocuk- ların müşahedesile bugünkü müsait telâkkiler kuvvetlene- cek olursa, bu aşıdan verem mücadelesi hususunda pek bü- yük istifadeler temin edilebi- leceği muhakktır. 3—2Zayıf ve hastalıklı çocuk- lara mahsus bazı müesseseler tesisi, saf ve iyi süt verilmesi, düşünülebileceği gibi, verem entanına düçar olduğu bilinen genç kızların evlenmesine de mâni olmak icap eder. 4 —Veremin sirayet ve inti- şarı hakkında halkın tenviri için her vasıtaya baş vurmea- hdır. 5 — Hizmetçi, süt nine, hoca, ebe ve saire gibi nev- zatla veya küçük yaştaki- ço- cuklarla temas eden san'atler verem mü- Vp eT GEKLEO M MEEEK ARATEAERUL M FY CAN L TRRLARITA KARAPLARE (CT eıuplı.lzı. ERİN YAKIN ŞARKTA ÇASUS TEŞKİLÂTI HŞIL Makenzie - No. 82 t ede İstanbullu ve İngiliz 1 “’pdı olup elyevm Ati- | İunan H sefarete cel- w ve — kendisinden mevkuf — bulunan Bi in portu ve mik D malümat iste- ge Philandros, Pire Türk İmiz heznesinde saklanmakta memz; bildirdiği iki mühim kim — olduklarım F Gepit edecektir. (Böyle müphem raporlar fay- dasızdır. Boını vakit kaybet- r, M%Zo — veıı. Panhellenion kahvesinde —garsonluk —eden ve Mısıra gidıı S - hakamda tahkikat yapacak. İsmi, eşkâli ve Mısıra hareketi tarihi tama- men tespit edilecektir. (Bu malümat Kahireden acele is- tenmektedir. Z) 23 — Velr, G-nin kâ- munuevrelde, yani — Colonel Hentik cenaplarının tekrar ak- İıiliği tuttu. Heyetimizin gayrı resmi surette kabul edilmesine kızıyor, bu gayrı resmi kabul, resmi kabule tahvil edilmedikçe imperator tarafından verilen büyük rütbedeki nişanı takdim etmiyeceğini söylüyordu. Nok- tai nazarının doğru olmadığını Fon Hentiğe anlatmıya çalıştık: Gayrı resmi şekilde de olsa nişani ve hediyeleri verirsek İngilizlerin — şüphesini — artırır, Efganlılar ile aralarında ıııfiıl uyandırır, âtiye nit tasavvurla- rımızın tatbikini kolaylaştırır, bu, 'birim Içit Yarim. wuvafla: kiyettir, diyordum. Fakat Fon Hentiğin inadı tutmuştu, din- lemiyor: —Kararım karardır, diyordu. Harbin ilk senesindeydik. Almanyada kırılmaz bir gurur vardı ve bu gurur, devleti olduğu gibi fertleri de ina- nılmaz hatalar irtikâbına sev- kediyordu. (Mabadı yarın) erlıalıı muntazam bir. muaye- neye tabi tutulmalı, verem ile malöl olanlar icrayı sun'atten menedilmelidir. Bir Tavzih Dünkü nüshamızda fikirle- rini neşrettiğimiz Fuat Sabit Beyden aşağıdaki — mektubu aldık: Efendim! Muhterem — gazatenizin bu- günkü nüshasımda buluman be- yanatım sırasında fikrimi hu- âsa eden fıkra karışık ve eksik dizilmiştir. Yarınki nüs- hanızla aşağıki tarzda tashihini rica ederim: “Bence veremle mücadele için elimizde iki vasıta vardır: Fridman aşısı ve sanatoryom. Koruma ve birinci devir haşta- lıklar için yalmz Fridman aşısı kâfidir. İkinci devre için de Fridman aşısı ve sanatoryom. , Aşımın ikinci devre hastasi larını iyi ederek Üçüncü dev: reye geçirmiyeceği için siste- matik bir mücadele halinde tatbikile uzun veya kısa bir zaman sonra Üçüncü devre hastası kalmıyack demektir. Fridman tedavisi doğrudan doğruya verem basili üzerine müteveccih spesifik bir tedavi usulü olduğu için bilhassa ha- va, gıda, istirahat gibi birçok şartları — iktısadi sebeplerden dolayı birleştiremiyecek olan, orta ve aşağı sımif- halk için bulunmaz bir nimettir. ,, Dr. Fuat Sabit İtalyada Bir Tecrübe Roma, 7 (A.A.) — Calmet- te-Guerin — usülüne — tevfikan canlı serom ile vereme karşı yapılan aşıların ne gibi netice- Napier'in hareket ettiği tarihte Pireden veya Patrastan Spet- zal vapuruna binip binmediğini tahkik edecek. 24 — Veir'ın adamlarına bir aralık tarafımızdan Kava- lada istihdam edilen fakat va- zifesine nihayet — verdiğimiz zaman oradaki Alman teşkilâ- tına intisap eden M - E - namı diğer M- M son zaman- larda Adalara gidip ahiren de buraya avdet ettiği bildiril- mektedir. Bu haberi tahkik ediniz, kendisini sıkı bir su- rette tarassut ediniz ve bir deniz seyahatine daha çıkarsa derhal bildiriniz. |Bu adamı bilâhara denizde yakalattım ve harbin nihayetine kadar Maltada hapsettirdim.) ler vermiş olduğunu müşahede ve tebyin etmek üzere| Cas- tina - di- San- Nazzaroda gayet mühim bir içtima aktedilmiştir. İçtima bir çiftlikte aktedil- miş olup bu çiftlikte 1925 se- nesindeunberi İtalyada ilk defa ) olarak profesör Ascolinin B. C.G. aşısı tecrübe edilmiştir. Maruf birtakım baytarlar İtal- yada gerek bakari hayv: e gerek insanlar üzerinde y | tecrübelerle elde edilmiş olan neticelerden — bahsetmişlerdir. Bundan başka İtalyada aşı ya- pılmiş ve koöntrol altına alım- Duş olan bakari hayvanat mik- i|itarının da pek fazla olduğu | bu wmünasebetle anlaşılmıştır. Vereme karşı muafiyet temini için Verem aşısı tatbikının ga- yet möbim olduğu beyan edil- miştir. İspanyada Telefon Grevi Madrit, 7 (A. A.) — Öğ- biraz sonra telefon ida- den ü bir tebliğ meşretmiştir. u tebliğde grevcilerin umumit ve hükümeti zarara sokacak tahribaita bulunmuş olmaların- dan şikâyet etmekte ve bu gibi ahval tekerrür ettiği tak- dirde telefon servisinin tabil ve muntazam surellte işleme- sine mâni olacak teşevvüşler zühür edeceğini ilâve eyle- mektedir. İki Milyon Zarar Sidney, 8 (A. A.) İki gün evvel vuku bulan kasırga esnasında 4 kişi ölmüştür. Za- rar miktarı 200,000 ingiliz li- rası tahmin olunmaktadır. Hindistanda Rangoon 7 (A.A. ) — Bir- manyalı asiler, Lashio yakının- da bir askeri kıt'aya taarruz etmişlerdir. İki sipahi “telef öl- isi de yaralanmıştır. | Te"ııımıız 10 | Kariler Muharrirleri Nasıl Goruyorlar" Anketimize Gelen Cevap Muntazaman Neşredıyoruz *SON POSTA, nın ( Edebiyat Anketi ) ne ve muvaffak olmak için çok kolay bir çare buldum.. Yoksa bu kadar (edib)in simasını, kazancını, ahlâkını bilmek ve yazmak ne lııddıııı, birkaç satır yazı yazacağım diye Ali- mallah elâleme rezil olurdum. Bu yazımın aziz okuyucuları bulduğum kurnazlığı — sire an- lattığım zaman hayretten iki eliniz, on parmağınız ağzınızda kalacakl.. Ki Elimi, kolumu — sıvadım.. Ayaklarımı çıkardım, bir güzel apdest aldım!.. niyet ederk iki rekât mamaz kildım. Hiç kimse ile konuşmadan yat- tm uyumuşum... Yarım saat sonra — otomobilim ( SON POSTA) idarehanesinin önünde durdu... Muharrirler beni fev- kalâde iltifat ve hararetle is- tikbal ettiler. Nazik, güzel ko- nuşan bir muharrir koluma girdi, merdiveni çıkıyoruz.. Bu zat anlatıyor... — Kazanç az, ne yapalım başta bulunmuş, bizim bu mes- tuhaftır. Yani “ caziptir... ziptir ,, girenler bıkar, gir- miyenler arzu çeker. Azizim, doğrusunu söylemek Tözimge- lirse zati Alilerinin bu kadar eziyet ve meşakkatle rüyaya yatmanız birkaç satır yazınızın matbuatta görünmesi için değil mi?, İşte ben Psyami Safa diye âlemin gökyüzüne çıkar- dığı maruf roman — muharriri- yim. Kırk yaşıma geldim; daha dikili direğim yok. Bereket versin şu yanıbaşımızdaki mat- baayi ortaklamasına yaptırıyo- ruz.. Ayda iki yüz lira para kazanırım, o da sarfolur gider! Bu ağır başlı muharrir önümüze gelen kapıyı açtı. Masa başın- da harıl harıl çalışan bir zal. M. Zekeriya Beymiş.. Orta boylu, ne zayıf we şişman, buğday renkli, top yüzlü, mert sözlü, çelik gözlü bir adam.. Anlatıyor : — Yavrum, kırk beş yaşı- ma geldim, bu kadar senedir yazı yazarım. Tahsilimi Ame- rikada ikmal ettim. gayretlerime rağmen aoyda üç yüz lira para kazanıyorum. Sonra kalktı, beni başka bir odaya götürdü. Burada birçok kimseler vardı. Beni huzzara tanıttıktan sonra, anlıyabile- ceğim isan ile hazırunu birer birer bana takdim etti. İşte efendim, bu uzun yüzlü, sivri burunlu, dağnık saçlı zat Nazım Hikmet Beydir. Çok iyi 25 — Clarence evvelce Rus Entellicensi tarafından istihdam edilen kaçakçı K - P ile görü- gecek ve kaçakçılık hakkında bize malümat vermek hususun- da ne şeraitle çalışacağını an- hıyacak. 26 — Halkiste bulunan ve Pappas tarafından tavsiye edi- len kaçakcı hakkında ne ya- pıldı. Şeraiti nedir? 27 — Fransızlar İstanbullu M-M'in Mesajerinin Sydney vapurile hareket edip etmiye- ceğini anlamak istiyorlar. Çok aceledir. Clarence bu dheti behemehal ve acilen tahkik edecek. 28 — Weir 2 ve 273 nmu- maralı otomobilin kima ait ol- duğunu ve bu otomobille 11 kânunuevvelde, saat 3,30 da Lanriuma kimin götürüldüğünü tahkik edecek. 29 — Ver, E- dedikleri a- damı takip edecektir. Bu ada- rom eşkâli ve nerelerde bulun- duğu bizce malümdur. Bu ada- mi Almanlar takip — ediyor. Kendisi burada İzmir valisinin bir casusu ile münasebette bulunuyor. Valinin haberdar olmasını istemediğimizden, ta- son derece ihtiyatlı davranmak lâzımdır. 30 — Veirin nazarı dikka- tne F- Antonio namında A- ah bir banker V1 kâ- nunuevvelde bir Yunan vapuri- le ve Selânik tarikile İstanbul- dan gelmiş. Hermes otelinde oturuyor. Buraya ne maksatla İ (Arkası var) Bütün ? gür yazar. Eskiden bir dalda durmaz tuhaf meşrep bir in- sandı. Rusya dönüşünde bütün gayesini bir noktada temerktz hayalince hep müstakbel fırka- sının plânile meşguldür. Ayda bütün kazancı yüz elli liradır.. Zekeriya Bey bana Nâzım Hikmeti anlatırken.. sarı saçlı elâ gözlü, zayıf, narin bir ha- nun.. genç muhatabı şirin, ka- ragözlü, karakaşlı, top saçlı hanıma anlatıyor : — Nihalciğim.. ruhum çok sıkılıyor, sinir buhranları geçi- riyorum., Tasavvyur buyurum, gündüz. mektepte talebelerle, gece: Hikâye, roman, şiirle mütemadi iştigal bilmem amma benim hayatımı çabuk bitire- cek... Muhatabı mukabele edi- yor: — Yavrum (Halide Nusrat) namı bitün cihana yayılsın diye şöhret hislerine galebe edememesinin tabil bir neti- cesil.. — Arkadaşı — mukabele ediyor: — Böyle söyleme (Şuküfe Nihal) Hanımefendi.. Evet ih- tiyacmız yok. Siz kendinizi sıkmıyabilirsiniz.. Sizin “için edebiyat bir w t vasıtası değil bir zevk aleti olmaktan ileri varıyor mu? Yine kendi cevap verir: Hayır; bukadar çalışmama tağmen ayda “iki yüz,, lira çıkarıyorum. O da ancak — masarifime — tekabül ediyor!.. Bu Hanımefendilerin muhaveresini — kulağım — dinle- meden gayri ihtiyari duymuş- tu... Zekeriya B. devamla: — Bu da Reşat Nuri B. dir. (Çah kuşu) nun mücllifi iyi bir üslüba maliktir. Ayda Üç yüz lira para kazanır.. Reşat Nuri B. gülerek başını sallı- yordu ben ilâve ettim: — Zekeriya ağabey, genç- ken çok güzelmiş, ne çareki kark yaşını geçmişi. Vab, vahi. elâ gözlerinin feri bile kaçınış. İhtimal çok çalışmaktani. İhti- yar değil amma.. Genç te hiçl, Değil mi?.. Zekeriya Bey kö- şede oturan uzun boylu, tıknaz, sarı saçlı, yeşil gözlü, ağır başlı tahminen kırk beş yaşlarında bir parça da mağrur görünen zatı işaret ederek: — İşte bu “ Cümhuüriyet , erkânı tahririyesinden Abidin Daver Beydir... Ressamdır, kaptandır, Cümhuriyete intisap ettikten sonra cpeyce para ka- zandı. Güzel nal yapar, mıh çakarl. Ayda “üç yüz elki,, lira gazeteden alır! Fransız mek- teplerinde hocadır. Ayda “beş yüz,, lira kazancı vardır. Muk- tesittir. Aylık masrafı “iki yüz,, lirayı geçmez. Hulâsa çok de- gerli bir zattir. Zekeriya Beye teşekkür ederken — uyamıver- miştim... Vâlâ Nürettin, Hikmet Fe- ridun, Celâl Sahir, Halil Nibat, Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Mahmut — Yesari bir — daha rüyayallI. Karabey Doktor — Lâzim Dörtyol, (Hususi) — Hükü- met doktorluğu birkaç aydan- beri münhaldir. Halk sıkıntı İ “çekmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: