7 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

7 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Teşrinievvel Kari Gözile Gördüklerimiz Belediye Vergileri Yeniden Tetkik Edilmelidir Hükümet piyasada ve bariei enesinde bakiki bir tarifesini — yeniden hattâ tadile karar vermiş. Bu haberi muhterem (Son Posta) mız- da okudum ve tabil. memuun eldum. Ayni zamanda İlâve edi- yorsunuz ki gümrük — resimleri tenzil edilecekmiş. İşte bu haber münasebetile aklıma Belediye vergileri geldi. Diyorum ki: Mademki umumt ticarot müvazenesi için gümrük resimlerini indirmek İâmmmış. Ohalde bu müvazenenin herhalde tesirinde olan Belediye vergileri- nin de yeniden tetkiki lâzımgel- merz mi? Meselk Mezbahada mü- teaddit isimlerle tarhedilen muh- telif resimlerin mecmuu yüksekçe bir yekün tutuyor. İki yaşına kadar olan sığır hayvanatından (70 ) kuruş resim alındıği halde bu yaştan sonrakilerden — (15) Hra — alınmakta — olduğu söy- leniyor. Ben bu vaziyetin çiftçi ve köylünün zararına olddğu kanaa- tindeyim. Çünkü çiftçiler az re- tim vermek için hayvanlarını iki Yaşına girmeden evvel mezbahaya göndermek mecburiyetinde kalı- yorlar, Her halde bunların yeniden tetkiki attâ belediyenin işle- Tine zarar vermiycek şekilde tenzili bir zarurettir. M.N. Cevaplarımız 'Tophanede Boğarkesende ka- rilerimizden M. Yunus Beye: — Terzilik mektebi hakkında gönderdiğiniz — yazıyı — okuduk. Mektubu dercetmeden evvel bu bususta bildiğimiz bazı noktaları size izah etmeyi faydalı ve lü- zumlu bulduk. Terzilik mektebinin mütehas- sısı daha mektep açıldığı gün- lerde getirtildi. Belkide Müdürün tetkikatı bu mütehasma — celbin- den sonradır. Ozaman henüz tasarruf meselesi mevrzuubaha ol- madığından hükümet mütehassıs- lara fazla ehemmiyet veriyor ve her şube İçin Avrupadan adam getirtiyordu. — Bu — mütehasıs ta o zaman celbedilmiştir. Eğer ayrıca bir şikâyetiniz. varsa onu doğrudan doğruya Maarif mü- fettişlerine bildirirsiniz. “ve onlar tetkikat yaparlar. Bu noktalar mulüm olduktan sonra tabu- nuzu o söretle tekrar yazmanızı rica edeceğiz. —— TAKVİM Gün s1 -7 Te.evel - 031 Hamr 155 Rumt 24 « Eyltil vılı#—:ıîn: ml Akşamji2| 1763 Yater | 1-30/ 1915 Öğle| 618 |ızd7 İmsak İ10.39, 423 kkindil 9.32 (15.16 — TEFRİKA NUMARASI 4 /“Atina Stad SON POSTA yomunda İlk Gün Pazar Müsabakalarında Atletleri- miz Nasıl YeNiçinMağlüpOldular? Yukarda: Atina stadında (60) bin seyirel önünde Balkanyat atletizm müsabakalarına başlanırken, Aşağıda: İsmet Paşa statda halki selâmliyor ve tribünlerden bir köşe Balkanyat atletizm müsa- bakalarına Pazar güntü başla- mılmış, neticeleri ertesi gün karilerimize bildirmiştik. Tam manasile (fena halde ) mağ- Küp olarak - çıktığımız bu iİlk müsabakalara dair Atinadaki arkadaşımızın gönderdiği taf- silâtı, umumi görüş ve mütale- alarile birlikte yazıyoruz: Atina, (Hususi surette gi- den arkadaşımızdan) — Pa- zar günü Balkan olimpiyatla- rının atletizme ait müsaba- kaları Atina — stadyomunda başladı. O gün aldığımız de- receleri Atina ajansının delâ- leti ile Anadolu Ajansı bil- dirmiş olacağı için bu neti- celer Üzerinde durmak fik- rinde değilim. Yunan mille- tile ahdi bir itilâfı teyit edi- ci bir ziyarette bulunan İsmet Paşanın Yunan Başvekili M. Venizelosun huzurile — açılan bu müsabakaların hitamında en yüksek sayıyı Yunanistan, YARIŞ Ben bile bir avuç — devşirdim. arı Veliye rastlayıp İşi anlatırken 9 yağmurun bu havuza da dö- küldüğünü gördük. y Toramanın sözlerini biraz İs- tihfaf ile dinliyen Ağalar, son tümle üzerine havuza iğildiler Ve mırıldandılar: — Yalan değil, suda flori var! Kapıağası devam etti : Ve ” İYİ oldu da geldiniz. Sarı Si sözlerimi ters onlıyordu. ' ferasetli ersiniz. Yağmur tini daha — xavrarsınız ve be- Rimle de çabuk anlaşırsınız. aç Halife, bahsin Idaresini N sordu:! u vağmurun aslı ne? | YAZAN: * * geceleri piyorlar. bu serpintiden murat — buyurmuşlar, şarayı dolaşıp filoi Bahtı yaver olanlı nasiplerini — Sarı dun? .nlı'h)gur ::ğmıırnı dinmemesine çalışalım, diyordum. Çünki din- ini letiyenler var. ğ Megna da kodamanlarının göz- leri bulutlu bir müsademe yapti ve Piri Halife, daha ciddileşti: salt bunu mu biraz Tora- dlaa n nan konuşuyorsun Tora- 1- dedi - gözünü aç, tözünü D Altın yağmuru Hi'ınklrıııun'- tart. M Calüyorsa onun dinmesi, Dü inmesi de izlı httan efendimişin. 1a Na se? €en az sayıyı da Türkiye atle- tizmi kazanmıştı. Dört kere dört yüz metrelik bayrak yarışı yapılıp ta netice ilân edildiği zaman, Türk at« letlerinin aldığı bugüne ait sayı mecmuu, ikiden ibaretti. Bundan dolayı da başta Yuna- nistan, Romanya ve - sırasile Yugoslavya — ve Bulgaristan gelmek üzere Türkiye, Bab kanyatların birinci günü s0- nuncu geldi. Atina — stadyomu, meşhur Averofun bir milyon İngiliz lirası miktarında yaptığı hibe- nin bir kısmı ile baştan başa mermerden vücuda getirilmiş muazzam, fakat nefis bir eseri muhaccerdir. 60-70 bin kişi alıyor. Ogünkü — mevcudun miktarını mübalâğasız olarak (60) bin tahmin ve tesbit edebiliriz. Eğer her müsabakanın 80* nunda netice ilân edildiği zaman Türk atletlerinin aldık- ları fena dereceler; sırf neti- €eyi bekliyen ve ona ehem- miyet veren halkın nahoş bazı tezahürlerile karşılanmadıysa, bunu, Yunan halkinın selim ve insanca hissine borçluyuz. Hele koşuda tabanca atarak atletlere yarış İşareti veren ve İismine Starter denilen adamın — bitaraflığına — itimat etmiyerek 100 metreye girmi- yen Semih ve ona bakarak müsabakalaşmakta — istinkâf eden Mehmet Alinin vaziyeti cidden — dikkati celbedecek kadar nahoş olmuştur. Ben, esasen kimseye şu veya bu şekilde hesap vermiye mec- bur olmıyan ve sırf spor yap- mak için sporla meşgul olan gençlerin azadeser kalmak istemelerine hak veririm. Şu kadar ki muayyen taahhütle- rin ifası şartile. Bu cihet bertaraf, biz, Balkanyatların atletizm müsabakalarına işti- rak etmekle en büyük hatayı yaptık. Yüksek atlamada yü- zümüzü — ağartan — Haydar müstesna, çok güvendiğimiz 10 bin metre şampiyonu Be- şiktaşlı Mehmet bile bizi in- kisara uğrattı. Romen koşu- culardan bazılarının kendisine iras ettikleri müşkülâtı herkes görmekle beraber koşudan sonra sahaya uzanıp yatma- sı, Mehmet gibi mukavemeti- ne güvendiğimiz ve yüzümüzü güldürmesini beklediğimiz bir atletten sadır olunca oradaki seyirci Türkleri çok üzdü. Mehmet, şüphesiz rahatsız- hk alâmeti olarak yere dü- şünce bacağına masaj yapıldı, istirahat etmesi için hastaha- neye — kaldırıldı.. Mehmedin rahatsızlğını ve koşudan sonra yere yattığını uzaktan İsmet Paşanın yanırdan gören Yunan Başvekili M. Venizelos ye- rinden kalkıp koşucumuzun yanına geldi, hatırını sordu ve ehemmiyetli birşey olma- dığını anlayınca müsterih ola- Kadın Ve Kalp Ev Kurarken Mütevazı Olun Beyoğlunda Necdet Beye: “Nişanlıyım. Nişnlımla bir- likte mukadderatımızı — sizin elinize bırakmağa karar ver- dik. Ben ayda 100 kaza- nıyorum. Evlenmek için para- mız yok. Şimdi evlenirsek, ödünç para ile eşya almak âzım. O vakit kazancımın bir kısmını eşyaya kapatacağım. Yaşayışımız daralacak. Şimdi eşya — parasını tasarruf edip sonra evlensek diyoruz. Siz ne dersiniz ?,, Bence evvelâ evinizi kurar- ken iddialı olmaktan vazge- çerek mütevazı olunuz. As- garli evlenme masrafınızı tesbit ediniz.En lüzumlu eşyayı alarak evinizi Aaçınız. İki taraf ta azami tasarruf yaparak haya- fınızı ona göre tanzim eder ve bir senede borcunuzu öde- yerek kurtulur gidersiniz. İşleri y Beyoğlunda Şükran Hanıma: On beş yaşında hayattan bıkmış bir kız herkesi kendi- ne düşman zannediyor ve bu- radan uzaklaşmak, — insanlar- dan kaçmak - istiyor. Hayat hakkında hüküm. Hayattan bıkmak yaşın ne ki yavrum. Herkes düşmanın olabilir. Yalnız bir ne acele için daha sadık ve vefalı dostun vardır: Annen. Ona sarıl, bütün dert- lerini ona gsöyle. Herhade sana en eyi dert ortağı © olur. * Konyada Rifat Beye: Âşıklar kavga edebilirler. Her kavga, yağmurdan sonra gelen hava gibi, aşkı tazeler. tekrar etmemek daha muva- fıktır. Hanımteyze rak yerine döndü. Hulâsa fikrim şudur: Bizim atletizm gün geçtikçe geriliyor. Bu iş muayyen bir program ile çalışmakla ve yeni atlet yetiştirmekle ka- bildir. Aksi takdirde her ya- pacağımız tenezzüh! ve gire- ceğimiz harici müsabaka bi- zim için husranlı bir netice vermekten başka bir işe yara- mıyacaktır. Benim fikrim bun- dan ibarettir. Selim Ragıp Sarı Velinin yüreğinden biraz evvel silinen beyecan, şimdi oa kat fazlasile geri gelmişti. İşte örülmek İstenilen çorabın mebi- yeti sarahaten söyleniyordu. Hüm- kârın en sadık, en seçme köle- leri olan Hasodalılar için bu haberden daha ağır birşey ola- mazdı. Toy delikanlı, vücudunun her zerresinde o ağırlığı hisse- derek zangır zangıir ıiıııyoıqu. Bu büyük heyecan, ayni zar manda derin bir merak ile karır beri kendisi gaların nasıl bir feveran göstereceklerini Öğ- renmek İstiyordu ve bu sebeple ocak an'anesini âdeta unutmuştu, telâşa düşmüştü, gözlerini bazan Piri palifeye, bazan Hattat Hasan ağaya çevirerek birşeyler, homur- danma, böğürme, köpürme gibl eyler arıyordu. ç $ yl.ikln Piri de, hattat ta sakindi, Alelâde bir hikâye dinliyorlarımış bi küçük, bir teğayyür, küçük Bi evür ve küçük bir teheye üç göstermiyorlardı. Yalnız ağır ir rükudete sarılmışlardı. İkisl- nin de yüzü soluk bir demiri an- dırıyordu. Sarı Veli damarların- daki yakıcı kaynayışa, yüreğin- deki ezintiye rağmen onların bu sükünuna ibret gözü İle bakmak- tan geri kalamadı. Biraz ev- vel, bu iki gün görmüş ağanın altın yağmuru haberinden uluorta aşırmadıklarına mim koymuştu. imdi de Hünkâr aleyhine sul- kast tertip edildiğini İşittikleri halde galeyana kapılmamalarını, inden bir zerre kay- ni hayretle seyredi- ayıklı ağa, Ağır ağtr sözüne devam ediyordu: — Âğa hazretlerile sırdaşım- sınki onun — düşüncesini — bilir görünüyorsun. Bu sözün ucunda ip var, var. Kapiağası değil başağa olsan boynunu cellâttan kurtaramazaın. — Kafanı — yakana bırak ta iyi düşün. Gaflete düşüp boşboğazlık —etmişsen nedamet getir,tövbe et. Biz de tınmıyalım, epkem olalım. Toraman Hasan, endişe göz- termedi : — Yanın, dedi, İkl elim yanı- ma düşecek. Tanrının kara yüzlü gu kuluna niçin iftira edeyim?.. z kulağımla duydüm: Ağanı Şevk ıf.f-ıı“mu:ı kastı yını.ndl: duydun, bizide agâh et. Sahih İse yediğimiz ekııoıişı a) kını yerine getirelim, efendimizi koruyalım. — Kızlarağanı, bir haftadır taşraya haber uçurup durüyor, efendimizin hâşâ ve hâşâ kaçık olduğunu ilân ediyor. Demek ki kötü bir dileği var. — Sırtı açık yatıp ta karışık bir duş görmiyesin. Kızlarağası ağırbaşlı bir. devletlidir. Çürük tahtaya avak basmaz, göz göre göre ,irdaba gitmez | — Anamın tumanı başıma ol- sun ki sözümde hilâf yok. Kız- lağanı, Şevketlâ Hünkârı künde- den atmak üzeredir. Siz ve biz gözümüzü açmazsak ocaklıyı sa- Taya Üşürüp —meramımı yerina getirmesi mukarrerdir. Piri Halife ve Hattat Hasan, Kızlarağası Mustafa Ağanın böyle mühim bir teşebbüse giriştiğinden haberdar değillerdi. kat bir, iki aydanberi taht ve tüca tasarruf eden birinc! Muatafanın düpedüz deli oldu- geu biliyorlardı. O; atla kayığa inmek istiyen ve saray sofala- rında kayıkla dolaşmıya kalkışan Avarelerdendi. Ekseriya annesinin eteğine —yapışır ve bir tutam sakalile minimini bir. bebek gibi huysuzluklar gösterirdi. Fakat bütün saray erkânı, bu deliliğin kutsi bir sır gibi arala- rında mestur. kalmasını İstiyor- lardı. O sebeple elbirliği edi; derin bir ketumiyet muhafaza .aî yorlar ve yeni Padişalın evliya meşrepli bir. mubarek — adamı olduğuna dair renk renk rivas yetler lYıİıu bunu sıklaştırmamak, ) Küzumlu ve lüzumsuz sebeplerle | çıkarıyorlardı. Arkası var

Bu sayıdan diğer sayfalar: