11 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

11 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| hepsinde A STANBULDAN T Ş e ASN *j, üt SER AAA REC Buhara Gençleri Şehre Karşı Bir Taarruz Tertip Ettiler YAZAN: M. KÂZIM —— | Cemal Paşa ile: — Hindistan hudutlarında — muvaffakıyet kazanılıp kaza- mılmıyacağı etrafında başlıyan müzakere uzadıkça uzadı. O, girişeceği teşebbüsü mutlaka intaç edebileceği kanaatinde idi. Ben ise bu noktai naza- rın aksini müdafaa ediyor- dum. Her iki taraf ta fikrinde — Musirdi. k Cemal Paşa beni noktai nazarına — yanaştıramıyacağını görünce nihayet Bereketullah — EF ye teveccüh etti: — Muavenetimizi diriğ et- | miyeceğimizi —ümit — ettiğini söyledi. Şark meselesinden bahis — açıldığı zaman Bereketullah Efendi soğuk kanlılığını muha- faza edemiyordu, en küçük bir(ümit zerresinden bile vaz- geçmek arzusunda - değildi. Binaenaleyh: — Hay hay, dedi, emrini- O zin başımız Üüstünde yeri — yardır. Sizin için ateşe atık — mıiya bile hazırız. Artık — emnrivaki daydık; baş eğdim. — Pekâlâ, dedim. emre- derseniz, yaparız. * karşısın- — Cemal Paşa derha! faaliye- — te girişti: (Taşkent)te Türk zabitlerinden biraz esir vardı. — Bunların en güzide, fedakâr we sihhatli olanlarından on — beş yirmi tanesini seçti, küçük — bir kafile aldı, sonra yola — çaktı. K 1920 senesi eylülünün birinci günü ( Taşkent ) ten hâreket ettik. Ruslar bize mükellef bir vagon ile bir de yemek salonu vermişler, yiyecek ve “İçeceğe müteallık her türlü ihtiyaçlarımızi temin etinişler- di. Ayrıca Efganistanın ( Taş- — ken*) konsoloshanesi bize — birkaç memur — vermişti. Efgan — kıraliçasının — dayısı Şamlı Edip Ef. de bu me- — murların arasında bulunuyordu. * Eylülün ikinci günü (Kagan) İstasyonuna vardığımız zamen zarhlı bir tren ile karşılaştı. Bu — trenin lokometifinin — Üzerinde bir Efgan bayrağı dalgalanıyordu. Merak ede- rek sebebini sorduk. Anlat- tilar: — Buhara gençleri üç gün evvel şehre karşı bir taarruz — tertip ettiler, Emir kaçmak mecburiyetinde kaldı, dediler. Tren burada bir müddet duracaktı, vaziyeti yakından görmek arrusile şehre çıktık, Yolda tek tük Rus askerle- rine rasgeliniyordu. Bunların de şehirden iğti- nam edilen ufak tefek eşya — wardı. Biraz daha ilerledik. Karşımıza — şehri bombardu- man eden ağır top bataryası ile bu bataryeya İşaret veren — gabit balon çıktı. Nihayet şehre yaklaştık. Gör- düğümüz ilk manzara kale duvarlarının civarlarında hâsıl olan yığıntılar oldu. Ayni za- manda şehirden koyu siyah bir duman sütununun da yük- selmekte olduğunu gördük. Şehirde Buharalılar namına ( Feyzullah ) hoca isminde bir zat hüküm sürüyordu. Doğruca| kadınıdır. evine gittik. Bizi hüsnü suretle karşıladı ve vaziyete yakışır muhtasar bir ziyafet ile tatyip etti. Yemekten sonra sordular: —Emirin sarayından neler çıktığını görm — Elbette! Buhara saraymın — hazinesi yağma edilirken toplanan veya bilâhare kızıl askerlerin elle- rinden istirdat edilen gümüş, âltın veya mücevher halinde nekadar kıymetli eşya varsa hepsini bir araya getirerek mahfuz bir odaya koymuşlar, başınada süngülü bir müfreze dikmişlerdi. Biraz yakından görmek istedik. Süngülü nö- betçi: — Açıl, diya bağırdı, Sov- yet hükümetinin Reisicümhuru bile olsa yaklaşamaz. Anlattıklarına göre Emir ancak canını kurtarabilsin, akılsızlığının - cezasıni sadece malından mahrum kalmakla çekmişti. (Mabadı — varın) Evleriıi ahriri Komisyonlar 11 Mınta- kada Harekete Geçtiler| duk. Lilian bana üstünde is- Şehrimizde (11) koldan ha- rekete geçen — müşakkafat tahvir komisyonları - faaliyet- lerini oldukça ilerletmişlerdir. Bu bomisyonlar, Şehremini, Fatih, Samatya, Karagümrük, Fener, Eyüp, Eminönü, Alem- dar, Küçükpazar, Bayazıt, Kumkapı nahiyelerinde çalış- maktadırlar. Bunlardan Sa- matyada — çalışan komisyon (40) Fatih ve şehremininde- kiler (8) mahalle yazmışlar- dır. (932) senesinden itibaren İstanbulda — vergilerin — yeni tahrir üzerinden — alınacağı söylenmektedir. Tıp Cemiyetinde İntihap İdare heyeti intihabı yapıl- mak üzere muhterem azanın 13-10-931 salı günü saat18,30 da teşrif buyurmaları rica plunur. Bir Akit Samsun Halk kitaphanesi sahibi Kökçü — oğullarından Mahmut Beyle memleket has- tanesi ambar memuru Kemal Beyin kerimesi Sehavet Ha- nımefendinin — akitleri — dün Samsunda icra edilmiştir. Ticaret hayatında iyi bir şöhretle tanınan Mahmut Bey- le hayat arkadaşına ebedi saadet temenni ederiz. — SON POSTA HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Maurlee Dekobra'dan Türkçeye çeviren: M. Ferldun FA İLET Bir Muzik Holda, locada tesaüfen Mra. Lilian Shotwel'a rasgelmiştim. Bana yanında yer vermiş ve yeni bir Çar- liston — havasının — abengine ayak uyduran sarı elbiseli iki zenciyi seyrederken beni gördüğünden dolayı çok mem- nun olduğunu söylemişti. Lilian Shotwel ile biz ha- kiki iki ahbabız. Lilian kani- na su katılmamış bir İngiliz Derisi bir Kold Krem kadar yumuşaktır. Ye- şil gözler, açık sarı saçları ona yarı şeytan ve yarı me- lek siması vermiştir. Onu ben ilk önce Napolide gör- müştüm, — Kocasile seyahate çıkmıştı. Sonraları ona Riskra da ve Sen Rafailde de ras- gelmiştim. Aramırda samimi, büyük bir dostluk vardır. Buna rağ- men senede ancak üç kere görüşebiliyoruz. Bir akşam Kan'da arzu ikimizi de yok- ladı. Fakat ikimiz de kendi- mize hâkim olmak kabiliyetini gösterdik. Aramızdaki samim! ahbaplık dolayısile biribirimize herşeyi olduğu gibi söyleriz. Aradan beş altı ay geçer biribirimizi görmeyiz. Fakat bir araya gelince yine dert- leşir, sırlarımızı dökerir. O akşam Muzik Holdan ç- karken Lilian bana dedi ki: — Saat on biri kırk geçiyor, gidip bir yerde oturalım Ma- demki tali sizi bu akşam yolumun üstüne çıkardı o hal- de bana bir nasihat verin. On dakika sonra bir ma- sada iki Sherry - Cobbler ka- dehinin karşısında oturuyor- minin ilk harfları yazılı bir sigara — verdi. Ve itirafata başladı: — Dearest, yarın saat ya- rımda bir gençle buluşacağım. — Ne diyor sunuz? — Evet, golf oynarken bir delikanlı gördüm. Okadar mahir bir oyuncu ki tarif ede- mem. Ya güzelliğil. Sonra bir dev gibi kuvvetli.. — Peki, sonra? — Bir ay kadar oluyor. Kocam onu bana takdim etti. Birlikte birçok kereler golf oynadık. Oyun bittikten sonra spor ve tali oyunlarından bah- settik. Delikanlının aşk hak- kındaki fikirleri beni kendine cezbetti. Görseniz çok sokul- gan bir adam.. Uğraşa uğraşa nihayet benden bir randevu aldı. — Vay canıma! — Sözlerimde kâfi dere- cede sarahat var değil mi? — Şüphesiz.. Fakat vadi- nizi tutmıyacaksınız! — Neden tutmayım? Onu ziyaret etmekten ne çıkar? İnsan içine düşmeden bir nehri seyredemez mi? — Evet amma sizin gibi genç bir kadın.. — Ne olur? Emin olun kocama bir fenalık etmeğe karar vermiş değilim. — Fakat ben hakiki ve sa- mimt bir arkadaş sıfatile sizet “Dikkat edin! Tehlikeli bir yola gidiyorsunuz !,, demeğe mecburum. Kocanızı pek iyi tanırım. Fakat benim eski tecrübeme itimat ediniz ve bana inanınız: Bir hafta som- ra belki de yarın sabah sih» ninizi işgal eden bu golf oyuncusunu ziyaret ettiğinize pişman olacaksınız | — Aziz dostum cidden ce- saretimi kırıyorsunuz. — Haklı olduğuma eminim siz de biliyorsunuz. Lilian siz namuslu bir kadımsinız.. Namuslu, hassas, ince, malü- matlı bir kadınsınız.. Sizi macera arıyan kadınların fev- kinde görmek İisterim. Bu randevuya gitmeyiniz.. Lillan, size ne kadar hürmet ettiğimi bilirsiniz.. — Evet, bunu biliyorum ve en garibi bu hürmete lâyık olmak - istiyorum. — Bu sözleriniz beni cid- den bahtiyar ediyor. Ben zaten sizin hürmete lâyı'r bir kadın olduğunuzu çoktan biliyordum. Şu haldı bana buradan doğruca eve gide- ıceğiniu SÖZ verin. — Acele etmeyin. Ya ben size maksadımın yalnız bir mülâkattan ibaret olduğuna | ve'hiç bir günah islemiyece- ğime dair söz verirsem ne dersiniz? — Sözünüzü — tutamazsınız., Hâdisat sizi mağlüp edecektir. — Ben kocama hiyanet et- mişim, etmemişim sizin için hepsi bir değil mi? — Hepsi bir. Ancak benim istemediğim şey sizi yükseltti- ğim mevkiden indiğinizi gör- mekti. Lihan mütereddit idi. Ben ısrar ettikçe onun yavaş ya- vaş kararından vazgeçtiğini hissediyordum. Saatiml çıkar- dım : — Lilian, saat bire beş var, dedim. Avdet zamanı geldi. Müsaadenizle kapınızın önüne — kadar size refakat edeyim. İçini çekerek ayağa kalktı : — Beni doğru yola sev- kediyorsunuz dostum, — dedi. Siz bir papas olmalıydınız. Bir araba bizi Lilianın evine götürdü. Kapının önünde genç kadın elini bana uzatarak: — Zalim! Diye bağırdı. — Tövbekâr kadın! Diye cevap verdim. —Ne olursa olsun bu hare- ketinizden dolayı size büsbü- tün darılmadım, dedi. Belki hakkınız vardır. Ne ise.. akşa- mınız hayırlar olsun! * İki gün sonra Sanayii Ne- fise klübünde idim. Arka- daşlardan biri elimi sıkarak yanıma oturdu: — Şimdi Edvard Shotvel isminde birinin yanından ge- liyorum, dedi. Bu zatı tanır- mısın? — İsmen tanırım. — Shbhotvel hana demin bir- şey anlattı, gülmekten çatlı- SİNEMALAR MELEK sinemasında MARLENE DİETRICH ve GARY COOPER'in büyük muvaffakiyet — gördükleri Yanık Kalpler filmini görmek için gelen halk geri çevrilmektedir. İELHAMRA sinemasında| HENRY GARAT ve MEG LEMONNIEER'yi Paris'in en güzel filmi IİMONMARTR SEVDALILARI şaheserinde her halde gidip alkışlaymız. PARAMONT halihazır dünya havadisleri ile İSMET PA- ŞA Hı. nin Atina seyahatleri ve Balkan Olimpiyatları MAURİC CHEVALIYER PARİSLİ KAHVECİ filminde Önümüzdeki Çarşambadan itibaren MELEK ve ELHAMR #lnemasında . (( Teşrinievel Pazar İstanbul — | 1200 metre 5 kilovat | 18 gramofon 19,30 alaturka saz, 20,30 gramofon, 21 alaturka konser, 22 orkestra. Ostrava — (263 metre 11 kgilovat | 22 Gün haberleri, 22,20 den 23 e kadar bir kah- veden Transmision, Mühlaker — | 360 metre 75 kilovat | Main operasından naklen ( Rahip ) operası 22,20 dans havaları. Bükreş — (394 metre, 16 kilovat | 20 Radyo Darülfünunu 20,40 — gramofon, Scullyenin Lampenanzünder opereti. Belgrad — | 429 metre, 25 kilovat | 22,45 radye musaha- besi, 21,15 keman konseri, 22,20 muhtelif dans havaları. Roma — |( 4âl metre 75 kilovat | 21; Senfoni, 22,55 son haberler. Viyana — 5iT metre, 20 kılovat | 20,10 yeni Kor musi- kisi 22,10 gün haberleri, 22,25 dans havalrı. Peşte — 550 metre 23 kilovat ) 11,15 şengece, 22,30 Çığar orkestrarası. Varşova — Jidll Metre, 158 kilevat | 21,55 edebiyat bahisleri 22,10 Karakoviden transmisyon, 23 - 24 dans ha- vaları. yacaktım. Bu İngiliz, karısın- dan ayrılmak istiyor.. bir cürmü —meşhut elde etmek ümidile karısını parlak bir delikanlıya takdim etmiş. Fa- kat karısının faziletli bir ar- kadaşı varmış, onu fena yola gitmekten — menederek — ko- casına hiyanet etmekten varz- geçirmiş.. bana bu hikâyeyi anlattıktan sonra İngiliz pür- hiddet ilâve etti: — GCoh! Bu faziletli sersem arkadaşın — ismini hilseydim büyük bir zevkle kafasını kırardım ! , ÖOPERA ı Tiyatro Ve Sinemalar ALKAZAR — Kara tabur ALEMDAR — Yabancı ARTİSTİK — Viyana bir kıx sevdim ASRİ —— Dün ve yarınım kadını EKLER — Siyah inci! ELHAMRA — Monmartr sevdaları ETUVAL — Caz kuralı FERAH — Altına hücam GLORYA — Gece sevdaları KEMAL B. — Mukaddaa dağ MAJİK — — Artür güzel hanımlar MELEK — — Yamık kalplar MİLLİ — Müttaham kalkımız — Azale — İtham ediyorum Balkanlarda . Yeni Spar | Baştarafı 1 inci sayfada) Diğer Balkan milletleri de bu teşebbüse karşı alâka gös tereceklerini şimdiden söyle-. mektedirler. Bu vaziyet karşır sında müzakerelerin kat'i bir neticeye varması çok muhte- meldir. Bu takdirde güreş müsar bakalarına gelecek seneden itibaren başlanacaktır. İlk ların Atina stadyomunda yı"I pılması ihtimal dahilindedir. Çünki —Atina vilâyet ve | belediyesi bu gibi spor teza- hürlerine çok — müsaadekâr | davrandığı gibi, Atina stad- yomuda seyirciler için dahâ elverişlidir. Bundan - sonraki | seneler için kat'i bir brogram tesbit edilmemiştir. Müsabakalar — mayıs orta- larında yapılacaktır. Muvaf- fakıyetlerini birçok vesilelerle | ispat eden — güreşcilerimizin, | atletizimdeki mağlübiyetimizit acısını çıkaracakları muhak" kaktır. ( KT Bir Mahküm Kendisini Taşla Besliyof| (Baştarafı Tinci sayfaa) Fakat Hapishanede, sarraf İsmail Efendiyi tanıyanlar baBf kendisi hakkında şu malümati verdiler: “ Sarraf İsmail Ef. Akhisü” rın ileri gelen zenginlerinde& imiş. Bundan üç sene evvelin? kadar sarraflıkla — geçiniyofı tanıdıklarına faiz ile borç parâ veriyormuş. Bundan üç sent evvel Akhisarda tütünler satıf mamış. Tütünler satılmayınc? İsmail Efendi” on bin İ;; geçen alacaklarını — tol ;ıııııımıq ve iflâs edecek wariyete düşmüş, zavallı adast bunun tesirile aklını oyna' ye bası gayri tabil lıınk:; lerde bulunmuş, hatta K Şükrü Efendi narsında birint sebepsiz yere tabancasile kaç el ateş etmiş ve bu den mahküm olmuş.. ŞIK

Bu sayıdan diğer sayfalar: