25 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA —TARİHİ MÜSAHABE Sırbistanda Bir Hortlak Hikâyesi l Dönnıe Vğ;îr’ Kanunî rSüleymanı Atla- Karilerimin tarak Padişah Olmak İstiyordu — >422lerine Bir | bildiriliyor: Belyrattan köylüle- müddetten beri Kobilja rinin garip bir hortlak masalının tesirile büyük bir dehşet içinde yaşadıkları haber veriliyor. Vak'a güdür: Bu köy halkından çiftçi Sta- noviç ailesile birlikte bir akşam oturmakta iken kapı açılmış ve açılan “aralıktan vücudu / kefenli, başı kesik bir hayal görülmüştür. Hâdiseden evvel evin içinde — bir takım gürültüler işitiliyor, fakat ev balkı buna ehemmiyet vermi- yordu. Bu hayalin görünüşü ev halkımı öyle müthiş bir korkuya düşürmüştür ki çiftçinin üç çocu- ğundan üçü de korkularından düşüp — ölmüşlerdir. Çocukların annesinin dili tululmuş, ertesi sabah hastaneye kaldırılmışsa da biçbir. söz söylemiye muktedir olamadan ölmüştür. Aile relsi Stanoviç — çıldırmıştır. — Ailenin küçük yaşta yetim kalan iki ço- cuğu, akılları bir şeye ermediğin- den sağ ve salimdirler. Bu çocuk- ları diğer köylüler evlâtlık olarak | Zabılanın — yaptığı | hiçbir. netice verme- almışlardır. tahkikat miştir. İsvaçte Bir Tiyatro Hâdisesi Stokholm'dan yazılıyor: Şehir diram tiyatrosunda — verilen bir temsil, şimdiye kadar İsveçte görülmemiş bir takım hâdiselerin vukuuna — sebebiyet Temsil edilen eser, İngilterede de — gösterilmiş — ve bazı dini mülâhazalardan dolayı | bir kısmı sansür edilmişti. Piyesin | ikinci perdesi başlar başlamaz seyirciler tarafından sahneye çü- zük yumurtalar, taşlar, kokmuş domatesler yağdırılmıya - başlan- mıştır. Başına kokmuş yumurta ve taş isabet eden aktrislerden biri yaralanmıştır. Vak'ayı çıka- ranlar İsveç faşist teşkilâtı men- suplarıdır. Zabıta işe müdahale | etmişse de o vakte kadar seyir- cilerin birçoğu dağılmış bulunu- yordu. Tek bir adam tevkif edil- tüiştir.Hadieeyi . çıkmtanlar, piyes sin vicdan hürriyetine — taarruz ettiğini iddia ederek bu suretle | hareket ettiklerini söylemektedir- ler. vermiştir. daha evvel Esrarengiz Bir Ötüm Bombay logiliz hükümeti, imperatorluk mahsullerini torla- yarak bir teşhir. etmek için Vembleyde sergi açlığı za- man bu sergiyi ziyaret edenler arasında tek bir kadının bü- tün dikkati topladığı görüldü. Bu kadın Prenses Sünita isminde bir. Hintli idi. Asıl ismi Misig Armina Perbhoy idi. Bu kadın, © vakit İngütereye ilk defa gel- mişti. Güzelliği bütün - İngiliz san'at ve kibar aleminin nazarı dikkatini celbetti. Birçok heykel- traş ve ressamlar Prenses — Süni- taya müracaat ederek resmini heykelini yapmak istediler. Fa- kat Hint dilberi bu tekliflerin kâffesini reddetti. Fakat tek bir heykeltraşn — ricasını isaf etti. Bu san'atkâr Jakop Epstayn idi. Neticede güzel bir büst ile “Meryem ve oğlu, ismi verilen | diğer kıymetli bir heykel gurubu meydana geldi ve sonra Prefses | Sünita menveletine döndü.Bu gü- tel kadın, bundan iki hafta ev- vel bizdenbire ve hiç hastolan- madan ölmüştür. Hâdisenin *tuhafı — şudur ki | Perenses Sünita ölümünden tam Üç ay evvel bir müddet sonra arızasız bir surette Öleceğini et- rafmdakilere haber vermiştir. Bu | esrarengiz hâdiseyi hiçbir adamı izah edememiştir. arada fen | Harp meydanında cle P | miyc | çohadarı, baltacı Fakat, İbrahim Paşa Bu Emeline Eremeden Bir Gece Sarayda Boğduruldu, Cesedi De Kapı Kavgadan yeni —dönen bir yeniçeri zorbası, yedeğinde hün- kârlık bir hediye de. getirmişti. geçen bu canlı. hediye, pırıl piril - gözlü, parlak yüzlü, balık elinde ve henüz toylaşmış bir. firenk deli- kanlısı idi. Kanuni - Söleyman huzurumda'. ayak — öğün | yeniçeriye ferman etti: — Bu çömezi enderunuma | teslim eyle! Yeniçeri zorbası tekrar yere ve dile gelerek: — Ferman devletlü hünküâ- rımındır, dedi. ve henüz irileş- başlayan bu güzel hediye saraydaki enderuna götürüldü. Enderun saraya silâhtar, kapı başı yetiştiren, devlete de sırmalı kürklü ve ka- vuklu vezir hazırlayan bir mek- | tepti. Savaşta yakalanan bu yeni Çocuk ta bu mektebin mevcudu arasına kalıştırıldı ve eski ismi değiştirilerek adına — “İbrahim, denildi. Enderunda saray usülü terbi- yesile büyütülen, dil ve edep öğ- retilen İbrahim için tarih şöyle diy *“Bir rivayete göre Cinevizli, şayiaya göre Nemzseli ve bir hikâyeye “göre de Fransalı olan İbrahim, hüsnü endamile ve bilhassa mizaç aşinalığile Ka- bir nuni Süleymanın gönlüne girmi- | ye müvaffak oldu, İşte şu satırlarda da - tasdik edüdiğine: göze,” Türk.' ve -kele müslüman olmıyan İbrahim Ende- runda yetişip eriştikten ve oku- | yup öğrendikten sonra kendisine küçük vazifeler verildi. Her vazi- | bende- başaran feyi hünkârın ve hünkâr lerinin meşrebine göre bu dönme esir günün birinde Kanuni Süleymanın yeni bir fer- manile zama tebelerinden vazifesile n en yüksek mer- olan odabaşılık sevindirild. — İbrahim, zekâvet, dirayet, kiyaset ve hele siyaset ilibarile n rakiplerini geride bırakiyor, hepisini meha- retle atlatıyordu. zorba | Dışına Atıldı z Dönme Vezir İbrahim Paşayı Sarayburnunda böyle boğmuşlardı Günün birinde zamane — Sad- razamı Pir Mehmet Paşa bu yüksek makamdan uzaklaştırıl- dı. Fakat hünkâr, sayısız vezir- leri arasında sadaret makamı için muktedir bir kimse göre- miyor, hiç birini bu mesnete elverişli bulamıyordu. | oturttu. Artık ortada dünkü genç | delikanlı İbrahim yerine Vesiri- âzam İbrahim Paşa vardı. İbra- him Paşa ilk günlerde hiç şımar- madı. Sinsi bir siyasetle kendi- | | | diği Nihayet bu makama İbrahimi | sine rakip olacak verzirlerin hep-- | | sini teker teker bir tarafa uğrat- tı ve etrafında sadık bendelerden | | mürekkep geniş bir halka teşkil etti. | Bütün işlerde elverişli olan | bu dönme vezir, Kanuni Süley- mana o kadar iyi yanaştı ki gü- | nün birinde, yani 930 hicret ge- | nesinde sarayın en güzel perisi olan Hatice Sultanla evlenerek Padişaha damat ber murat oldu. Artık İbrahim Paşanın bahtı altın - kanatlı. bir yelpaze gibi yaldızlı - pırıltılarla açılıyordu. sadrazamlıktan başka Seraskerlik | mesnedini de ele aldı. Fakat işte bu son rütbe Kanuninin damadını. bir mülk bahşedilmiş kadar şı- Damat Paşanın ihtirası, gürürü ve yanındaki dalkavukları arttıkça Dönme — Vezir evvelce birer tarafa savdığı, birer köşeye sindirdiği rakıplerini şimdi | fırsat yakaladıkça — boğduruyor, kan kuyularına attırıyor, yabhut esracengiz şekilde ortadan kay- | bettiriyordu. Hattâ birgün kendi aleyhinde —dil uzatan — zamane verirlerinden birinin ertesi günü konağının avlusunda ölüsü bulun- du. Fakat bu cinayeti işliyen bir törlü- bulunamadı. — Bu. meçhul katil tarihten bile gizli kaldı. * Veziri azam, Serdarı ekrem ve Damat mufahham İbrahim Paşa î artık şımardıkça şimardı. Kayin | marttı. arttı. | olduğu ve kendisi de | 935 hicret tarihinde İbahim Paşa | pederi Kanuni kafa tutmıya başladı. Süleymana bile Tarih di- yor ki: “Gözleri ihtiras ve gurur | saçan — İbrahim — Paşa, Veziriazamlığı esnasında “Divanı hümayun ,, a giderken — bim atın arkasından bi hanende ve sazende gelirdi. Di- vanda devletin en mühim işleri görüşülürken — İbrahim Şarap İçmek , âdeti idi ; alevleri İşte çengi ile yola çıkan bu vezir. kim bilir daha neler işle- mezdi | Kanuni Süleyman bütün bu hareketlere fakat uy- gözyumuyor, maslahatı saray entrikasına durmak için münasip günü bek- liyordu. Günün birinde Osmanlı Dev- leti Acem Padişahı - ile tutuştu. İbrahim Paşa, Serasker için orduya kumanda ediyordu. Ordu Halebe geldiği zaman İbrahim Paşa işi büs- bütün azıttı, fermanların, tezke- relerin ve emirnamelerin altına “Sultan İbrahim,, diye imza at- mıya başladı. Çünkü dönme vezir bir biçimine getirip Kanuni Sü- leymanı — yuvarlamak ve yerine geçmek istiyordu. Fakat zamane | padişahı, sadaret koltuğuna elile oturttuğu bir esirin, günün birin- de kendi tahtına da musallat olmıya yeltendiğini anlayınca ka- | rarını verdi.. Damadını boğdurta- | senesinin caktı. Nitekim hünkâr dediğini de yaptı. Hicret tarihinin 940 ıncı Topkapı sarayında kanlı bir facia aynandı. Hünkârın huzuruna yüz sürmiye, fermanını almıya giden İbrahim Paşa sarayda alakondu. İbrahim Paşağın sarayda — mökellef odası vardı. O geceyi bu odada geçirecekti. — * Fakat gece yarısı henüz gel- mişti. Birkaç Yeniçeri azmanı uyku deminde Paşanın odasına hamle ettiler, koca veziri yaka- ramazanında bir | kukun | duğunu anlarız. sürü | Paşanın | harbe | 'Cevaplarım Beylerbe Ali Riza Beye: — Her radyo makinesi alan zat Türk telsiz telefon şirketine 10 lira 55 kuruş verip abone ol mak mecburiyetindedir. Çünkü mevcut radyolar bu şirketin kon- trolü altındadır. * Hırkuiyerif Akseki mahallesinde ca- ında Nurl Beyü: — Kiralanan yerlerin kunturata rabtlı mecburiyeti hakkındaki ah« kâm değişmemiştir. * Akşekirde İszottin Beye: — Hikâyeniz güzeldir, bu işle ayrıca meşgul olan arkadaşlarır mız vardır. Maalesef dercedemi- yeceğir. de küp * Hüsniye Sevim hanıma: — Asıl olan yaşamak olduğu- na nazaran Tıp, hukuktan evvel gelir. Fakat insanın doğmasile İlk hakkın ve hukuki vaziyetin vücut bulduğunu düşünürsek hu- tıptan daha kadim ob- Aksarayda Hilmi Beyo Siyasi mahkümların affı hak- kında bir ceryan mevcut olduğu söylenmektedir. * an köyünden İkinel- 5 i Yavuz Beye Mündericatımızın çokluğu hasebile maalesef yazınızı derce- | demedik Efendim. ç köyü mühacirleri & zato: — Hükümet sizi İzmit civa- rında Aslanbey köyünde iskân etmiştir. İşgal ettiğiniz araziye | hotbehot yerleştiğiniz için yapı- lacak birşey yoktur. Köyünüze gidrseniz kimse size ses çıkarmaz. * Şölor Temel Ali — Mahkeme kararları kat'iyet kesbedince infazı zaruridir. İtiraz kabul etmez. Efendiye: * Önabeşinci Hkmeklep muallimlerin- den Mustafa Beye: — Kollejin üçüncü sınıf tale- belerinin Göztepe — Amerikan mektebinin onuncu ve onbirinci sınıflarına girip neş'et ettiklerini şimdi de Darülfünuna girmek üze- re bulunduklarını yazıyorsunuz. Maarif İdaresi bu vaziyetin farkı- na vararak lâzımgelen - tedbirleri almıştır, efendim. * N.Z: gektup sahibine: — Kulaklarınızı resmi basta- nelerden birisindeki kulak müte- hassısına — gösteriniz. — Ameliyat netiçesinde hem kulaklarınızı mak, hemde akıntıyı kesmek kabildir. Bu kabil ameliyatların tehlike ihtimali fennin terakkisile çok azalmıştır. * Karahakkal 1 S.M. İmbzasile mektup yazan zata: — Bizt — yaptığımz - şikâyeti oradaki Maarif memuruna yapı- nız, takibat yaparlar. ——— ladıkları gibi bodruma ve kement atıp boğdular. Ertesi sabah uyanan saray mensupları Damat paşanın cese- dini sarayın arka kapısının - eşi- ğinde buldular. Tarih rivayet eder ki, İbrahim Paş, Padişahın çok sevdiği adam- lardan biri olan Defterdar İskeı» der Çelebiyi Bağdat çarşısında astırmıştır. Çünkü dönme vezir hünkârın kendisinden başkalarını nesini çekemiyor, kıskanıyor- du, Kanunt Süleyman — İbrahim Paşayı — boğdurmakla - İskender Çelebinin intikamını almış olur yordu. — N. F, imxal, mahallesin: ——— dirdiler sevr

Bu sayıdan diğer sayfalar: