31 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t Afacanın Resimli Hikâyesi Reçete | Afacan evde ancak ufacik bir tebeşir bulabilmişti. Doktor: — Şu kapı ine yazayım da, geçerken uğrar temize çeker, ecza- “zeye gönderirim, dedi. Hanımteyze bir gün fena yakalanmıştı.. O gün evde Hasan Bey de yoktu. | Afacan doktora koştu getirdi. Dok- tor teyze hanımı muayene etti fakat reçete küğüt'arile — kalemini “evde vunütmüs., | Fakat doktor iyice gecikmişti.. | Afacan düşündü: flâçlıı ne kadar | çabuk 'se, önnesi © kadar çabuk t iyileşirdi. Derhal —kapıyı yerinden KT | Kış Geliyor Müjde çocuklar müjdel. Kışa yaklaş:yoru, Soğuklar üslümüz. : Kışa yaklaşıyoruz.. * Yazdan uzaklaşlıkça, 1 iklaşıyoruz. karardıkça, Kişa yaklaşıyoruz.. Ve Hasan Beyin uyuz eşeğine yükliyerek sczaneye gitti: cık bir reçete getlir. Yavın kar yağasaktır, Her yer ağaracaktır. Yollar aklaşacaktır Kışa yaklaşıyoruz.. Kartopu yaman şeydir. Ense piş'ren şeydir Fakat ne de can şeydir Hazırlanın kış geldi.. vi « İ Afacan Hasan Bey — (Afacana| Tüh utanmazli Bütün bu- - çırkin hüy z İİ II Annenden aldın değil İ B Hamımteyze — Öyledir. Çünkü #senin kuru huyların tamamile sende Bilmece Ğmyoı. Afaton — Sus, ağlama.. Niçli ağlıyorsun? — Hi, hi, hil. Ya, bu amca benim otomobilimden büyük gtamobllle nuyor. Ben de bunun gibi i Al—"VACVANlN HİKÂYESİ Karışır Mi İmiş? |. — Şey, ben zeytin yağını da, l EN FIKRALAR l Tevil!.. Afacan bir akşam mektepten | önerken, köşe —başında oturan gözün annesi seslendi: — Afacan oğlum, gelsene birar.. — Nevar teyze?. — Bak seni bekliyordum.. ku_' olası Cingöz daha gelmedi. Köm bilir nerelerde — geziniyor Yumurcak?, . Afacamın annesi Cingöze iki | Vişe uzattı! — Al bunları.. Annen birer ardak zeytin yağı ile gaz koy- ©.. Efendi gelmedi, yaramaz da Yok, bakkaldan alamadık.. b ' şişeleri aldı, tam evin ı:' Merdivenlerini çıkarken şişe- ı;—i-ıı biri düştü, kırıldı... İu;’"h' şimdi ne yapacaktı?. Kor- det ile düşünerek kapıda bir müd- bekledi, nihayet kararını verdi: Yma, Ca taraftaki bahçe duüva- | Bitdan içeri atladı, usul usul müt- | Ğ' yaklaştı, yukarısını dinledi: | ai €si, taraçada yalakları ka- türken bir taraftan da ğ O y Macan. yavaş yavaş mutfağa :f" Elindeki » şişenin etrafına M adan bir ip bağladı ve birerparça Ytin yağı ile gazi içine boşalttı. Döndü., Cingöz de oradaydı: wşe N Scan süt dökmüş kedi gibi FEYİ uzattı: — Al Hammteyze ! — Hani öteki şişe? Afacanın — Vecizeleri Hiçbir zaman'şekerin tadı kaç- Maz, rengi bozulmaz.. Kendi olmadan — dayak Yiyen çocuk ya: lık ea Şacuk yaramazlık - yapmamış Arresu * Çacukluk güzel bir tüyadır, Hima Çarçabak “Biter.. gazı da buna koydum.. —A a at Üstüme iyilik sağlık.. İkisi bir araya konur mu a deli çocuk ? — Şey ben ip bağladım tey- zeciğim.. İpin altındaki gaz, üs- tündeki zeytin yağıdır.. — Öyle şey olur mu? Bunlar karıştı gitti.. O sırada Cingöz Afacana dö- | nerek atıldı: — Hay akılsız hay.. şişenin içinden bağlamadın. k ınıı!ıııd!... Fark Muallim Afacana sordua: İasanlarla hay- yanlar arasında ne gibi Tarklar vurdır. - Böylesene ea sim.. Meselâ bir kadan “bir — hayvan bürbiri vasıl ayirdedi — Dur, hen sana sira ile sorayım! Müselâ bir eşek İle hir insan meba N6 Tazlalık vardır? Eşeğgin kulak- ları büyüktür. Başka, — Eşek alımake zılarınım eşekle far: kıini bulniak güçür, çok Afacan bir gün deniz kenarına gitmişti, Soyundu. Denize girdi, çık- tı. Fakat elbiselerini bulamadı. Aca- kendisi bil de hirsiz İpi niçin te o i ı İspat! ! Afacan yüzünü ekşiterek an- nesine geldi. Annesi sordu: — Neyin var Afacan! — Dişim ağrıyor anne... — Elbet ağrırya... Durmadan şeker yiyorsun... Afacanın bu yatmadı. — Ondan değil anne.. Benim ağzımda yalnız bir dişim ağrıyor. Şekeri yalmı © dişimle yemiyo- | rum ya işe aklı hiç | Hasan Bey — Sana -kırk defa söyledim ki, şu çocuğa sadaka verme. Haylâyın biridir.. Afacan — Merak etme babacığım.. Verdiğim para sadaka değil. Bu gçocak tenis toplarını sokağa kaçırır, bana satar da. — aa — Doğru Hesap! Afacan halasına gidip iki geca mi- salir kala; zölâm söyledi, bBar | na kırk sekir samt izin vermenizi rica etti. Muallim Afacana İzin verdi eg Alacan mektebe ancak altı gün sonra geldiği saman muallim «or- duz — Benden — kitk sekiz saab izin al- dığin halde altı gün sonra geldin. Bu Basıl İş Afacan? Afacan hiç şaşaı Yasnadır — Gayet döğrü bir hesap Bey . Nek gün Bekiz liyoruz. bana ktek sökiz suat izim verdiniz. Altı kere | sekiz kırk sekizi.. l Afacanın o hafta yazdiığı tahrir | vazilesi şu cümle ile başlıyordu:. “ Ahmet cuma sabahi uyku- dan uyaundığı zaman sofadaki saat sekize beş kalayı çaldı...., Muallim bu cümleyi okuduğu zaman itirz etti: — Saçmaladın Afacan... Saat sekizi çalar, sekize beş kalayı çalmaz! Afacan kırdığı patu tevil etti: — Ahmedin evindeki saat beş dakika geri kaldığı için sekize beş kala çalıyor. Anladı- nız mı muallim beyl.. Yalan Annesi, — Afacanın — kulağını tutmuş çekiyor, bangir bangır bağrıyordu: —Seni utanmaz seni, bu yaşta | yalan söylersin ha.. Senin yaşın- da yalan söylemek en fena şeydir, Afacan ağlaya ağlaya sordu: —Affet beni anneciğim.. Söy- | de, hangi yaşta yalan iyi ise o © zaman söyliyeyim? Afacanın — Vecizeleri Dayak yemeden yaşamak ve acı duymadan dryak — yemek — henüz keşfedilememiİştir. İnsan en temiz günlerini çocuk- loğunda yaşar. * Çirkin ve sevimsiz yaramazlık- lar çacukları büyüklerden wef et ettirea en fena hareketlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: