1 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

1 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee Br do — 8 Sıyfı -— Sİp '$im Her hakkı ımıİı/ıı zdur. Abdülhamit Ortalıgı Velveleye Verenw | Bu halde uzun müddet kalmasına No, 22 SON POSTA o — İTTİHAT ve TERAKKİ Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. ' WNasıl Öldü?.. ı Jön Türklerin Susturulmasını İstiyordu Murat Beyin ( tüli emel )i, Ahmet Rıza Beyin ( gurur ve iradesi ) karşısında kırıldı. Zaten, iki cambaz, bir ipte oynamazdı. Murat Bey, ( İstanbul merkeri ) nden kendisine verilen salâhiyeti verdi. Paris ve Cenevrede cereyan eden bazı hâdiselerden sonra, Ahmet Rıza Beyle, doktor Nazım Beyin (Os- matlı İttihat ve Terakki Cemi- yeti ) nden - tardedildiğini — ilân etti. Fakat buna, hiç kimse e«hemmiyet vermedi. Aracan çok geçmedi. sizce neşriyatın cezasını İstanbul- dakiler çekti. |Bu bususa fasılda izah edeceğimiz surette | comiyetin bütün aza ve efradı ele geçli. Muhtelif yerlere nefyedildi. Biraz sonra da, ( Ser hafiye Ah- met Celâlettin Paşanın delâlet ve tavassutile Murat Bey İstan- bula avdet etti. Yıldız sarayına gidip te Başkâtip istimale karar İdare- ait Tahsin Beyin odasına girer gir- | mez: İdam ipini boynuma taka- | rzak geldim. Efendimiz, düşeni yapsın.. Dedi. Ve.. On bir | bin kuruş maaşla Şürayı devlet koltuklarından birine yerleşti. * Bötün bu hâdiseler Ahmet Rıza Beyin mevkiini sarsmamış ; bilâkis, eskisinden ziyade kuvvı lendirmişti.. Bilhassa Murat Beyin | (istibdatla mücahede) den vazge- çerek İstanbula avdeti ( bakiki hürriyetperverler ) in — dimağını sarsmış.. — Artık — (mücahedede devam Ümitleri ) yalmız Ahmet Rıza Beyin Bzerine toplanmıştı. Murat Bey gibi bir rakipten kurtalan Ahmet geniş bir nefes almıştı.. Avrupadaki kat daha disiplin altına almak ve İstanbula karşı tamamen müt- Şimdi o, tehit bir kuvvet halinde bulun- | mak istiyordu. Bir taraftan (Meş- veret) gazetesi (istibdat) aleyhin- de şiddetli feryat ederken, diğer taraftan da — mübtelif namlar altında gazeteler çıkıyor, en ağır yazılar, en gülünç karikatürlerle Abdülhamidi bütün cihana karşı gülünç bir halde teşhir ediyor- lardı. Çok gariptir ki, bunlara karşı katiyen müdafaa waziyeti almıyordu. O, sadeca Paris sefiri Münir Beyin zekâsına güveniyor, bozuk ahenkli bir örkeşstra gibi ortalığı - velveleye veren Jön Türklerin susturulma- #m ona havale etmekle Iktifa ediyordu. Münir Beyin elinde iki silâhı vardı. Biri para, diğeri de şahsi nüfuz... İmanı zaif olan ve maha- za bir külâh kapmak için yayga- ra koparanları, Münir Bey beş on kuruş para vermekle susturu- yor, hatta koskoca saçlı - sakallı adamlara bile (talebe) namı altın- Abdülbamit da maaş tahsis ettirerek bunları | mücahede — saflarından — harice çıkarıyordu. (Usübdat e mücadele) ve (hürriyeti istihsal ) için en evvel ileci atı'anlar bile, (muhtacı âtıfet Hatta, doğruca | şanına | Riza Bey de | genç Türkleri bir | buluııınlırı tahsis ve ihsan buy- rula gelen) paraya el açıyor.. (En hararetli bir mücahit) zanno- lunanlar, — gizlice sefarethaneye istidalar ve taahhüt sehnetleri vere- rek (zatı şahanenin bir bendei esdakı) olduklarını iddia ediyor, hatta bazdları sefir Münir Beye mektüp yazark adeta sadaka isti- yorlardı. Sefir Münir Bey bu adamların psikoloji: liyor, bunlara karşı ağır ve temkinli duruyor. Bunlar rın kendisine müracaat etmesini bekliyor ve müracaat vukuunda da uzun uzadya pazarlığa giriş- meden onları susturuyordu. ( Arzası var) ——— emem ada TEBRİK Radyolin'i büyük bir itina kıymettar leri namına tebrik ve en dişlerine arzederiz. F—— İKİ YÜZLÜ ADAM Filminin rejisörü 'RqBEî_Nİ_ M'A_MULY'AN İKi YÜZLÜ AD!.M Filmlal oynuyan değil, adeta yaratan FRİEDİRİK MARCH Amerika'da Film akademisinin yap- tığı 1932 senesinin en büyük rej- *örü ve en muvaffak artisti müşabakasında BİRİNCİLİĞİ KAZANMIŞTIR. Yarın akşamdan itibaren Ses Birinciliği kazanan (HAMİYET) Hanım M | l_ I_ E T Tiyatrosunda ahenk - edecektir. müsabakasında fcrayı ile kullanan muhterem ve müşterilerimizin yeni senelerini kendi sıkhat- mükemmel macunlarımızı Radyolim Diş Macunu fabrikası ukşam saat İstanbut Belediyesi 21,30 da eli ŞehirTiyatrosu | Erkakleşince m“l[“llm | Hlmerin Rebal Ber Mw Halk Gacesi Hİ Karanlıkta kapı - açılıyor korkunç apaş < örünüyor. ve Bu, GÜNAHKÂR KIZ filminde JEAN GABIN'dır. ;— FERAH SİNEMADA Bu akşam Avrupadan sureti mahsusada getirien VORTLAYLAR LEFT ve RiGHT ler muazzam Varyete programı 50 artist, 70 numero ELHAMRA scnenu MEÇHUL ÇAVUŞ Mümessi! İVAN MOSjOUKlNE szamet ve güzelliği ile herkesl hayran etmektedir Diğer mümos JEAN ANJELO SUZY VERNON siller MELEK Sinemasında KADIN ASKER OLUNCA Görül: & siş muşikisı tatlı mevzuu ile misilsiz operet. lerecede şarkıları güzel dansları Müme:silleri FROHLCH DOLLY GUSTAV HAAS ORTA MEKTEPTENEMİL VE ARKADAŞLARI Bu akşam: MA JİK'te Başlıyor. İlâvetent Radyo dünya havadisleri!... son Bugün gün ' SON TAYYARECİLER ' MA Jİ K'te, görünüz. | haydut | Adeta sindika halinde yerleşmiş- Dıp omatlaraHukm—eden GızlıKuvvetler Sofya'dan Viyana'ya Kaçan lkı Komiteci ( Baştaralı | inci parmaklığı Üzerine oturmuş, ba- caklarını aşağıya doğru sallıyordu. Sablidn y imkân yoktu. Muvazenesini ka! bederek arkadaşlarının gürültülü alkışları arasında yere yuvarlandı. Taraça o derece gürültülü ve kalabalıktı ki hiç kimsenin bir köşeye çekilerek başbaşa konuşan Üç adamın gsözlerini işitmesine imkân yoktu. Muhavere Dordon'un bazı su- aller sormasile başladı. Bulgarlar bu suallere hep kaçamaklı cevap veriyorlard. Bu sırada Dordonın kalkıp gitmesi ihtimalini düşün- düler. Bu hal, Poçefi fena balde mü- teessir etti. Çünkü İtalyanla an- | laşmak, onlar için refah ve para demekti. Ondan ayrılmak ise eski sefaletin avdetinden başa birşey olmıyacaktı. Bu korku ve bekle- dikleri menfaatin tesiri ylitında bütün bildiklerini, geçen vukuatı birer birer Dordona anlattılar. Onlar aulattıkça Dordon söz- leri iyi dinlemek için iskemlesini bir parça daha yaklaştırıyor ve memnuniyetinden ara sıra ıslıklar çalıyordu. Bihassa Ceneral Pro- togerof'ta hâsıl olan fikir deği- şikliğinin bir Fransız diplomatile gizli bir surette yaptığı bir mü- lâkat neticesinde hâsıl olduğunu söyleyince Dordon'un memnuni- yıli azamf dereceyi bulu Mubavere buruda durdu. Dor- don düşünüyor ve gözlerile iki Bulıırm hal ve hareketiai takip | ediyordu. Bu sırada, Pervofıin yan ma- salardan biri üzerinde unutulmuş bir ekmek parçasını alelâcele alarak avucu arasında gizleyip ağzına götürdüğü de gözünden kaçmadı. Dordon derhal masaya yurdu. Gelen garsona ikl kişilik yemek ve içki ısmarladı. Böylece, çalgılı kahve kapanıncıya kadar üç adam taraçada oturup yeyip | içmekte ve konuşmakta devam ettiler. Kahve kıpııdıklııı sonra | nin karanlığı dı hep beraber kalktılar. Gece- içinde bir haylı yürüdüler, Dordon, Bulgarlardan aldığı malümat ile kendi bilgile- rine abenk vererek bir program yapmakla meşguldü. Bu suretle şehirden çıktılar, deniz kenarını takip eden yol üzerinde yürüye- rek o civarda mevcut manasltırı geçtiler ve bir kayanın üzerine , oturdular. Dordon cebinden bir takım paralar çıkarmıştı. Bunları elinde buruşturarak iki arkadaşa, Yu- goslavya ve Bulgaristandaki alâ- kalarından uzun boylu bahsetti. Bu işleri takip edecek emniyetli adama ihtiyacı olduğunu söyledi ve ıordu “— Benim için çalışmak ister misiniz? Bulgarlar derhal cevap verdi- ler: “— Hay, hayt. Dordonun elindeki paralar bu cevapla beraber Bulgarlara — inti- kal etti. Ayni zamanda kendile- rine bir adres ve bir telefon nu- marası verdi. Bu adres vebu nu- mara Viyanada idi. Ertesi sabab hep beraber hareket edilecekti. Dordon Viyanada ancak dört gün sopra bulunabilecekti. Pervofla Poçef bu dört gün Viyanada bekliyecekler, sonra ve- rilen numaraya telefon edecek- lerdi. O vakte kadar da kendi- lerino verilen para kâfi gelebb. Teçekti. Bu karar Üzerine ayrıldılar, iki Bulgar, şehrin kalabalık mer- kezinde bulunan ve öğle hararet tini hâlâ muhafaza eden bir fırın kadar sıcak olan odalarma döne düler ve yataklarına yattılar, Er- tesi sabah gözlerini açtıkları vakit güneş doğmuştu, hemen limana koştular. Ellerinde zaten sahte pasaportları vardı. Tiryesteye gi- den bir vapura atladılar ve bir gün sonra, Ööğleyi bir müddet geçe Viyanaya ayak bastılar, küçük bir pansiyon Odasına yer- leştiler. Artkası var ) —— Amerika' da Haydut Mücadelesi Şikagonun Yeni Belediye Reisi Harekete Geçıyor Şikago şebhri, haklı olarak dünyanın en asayişsiz bir merkezi olarak tanınmıştır. Çünkü Şikago haydutları, başka memleketlerin gruplarına — benzemez, lerdir. Bilhassa içki yasağından sonra memleket için bir felâket haline gelmişlerdir. Bundan ev- velki belediye reisi M. Conson haydutlarla başa çıkamadığı için- dir ki müddeti biter bitmez adeta Şlkıgo halkı geniş bir nefes aldı, yine M. Sermak isminde dürüst bir adam seçildi. M. Sermak, hyadutların ve haydutluğun baş- düşmanıdır. —Amerikanın ikinci büyük şehrini hem bu fena şöh- retinden hem de rahatımı bozan fena — unsurlardan — temizlemiye ahdetmiştir. Onun içindir ki polis kuvvetlerine verdiği emirde, şeh- | rin, kısa bir zamanda bu çete- lerden temizlenmesini emretmiştir. Haydutlar, Şikağo belediye reisi- | nin polişe verdiği bu emre bir mukabele olmak Üzere şehrin muhtelif taraflarında sekiz kişiyi öldürmüşlerdir . Öldürülenlerin Üçü polis memuru, biri bir hay- dut, bir diğeri bir bırsız, bir mM. Sermak başkası eski bir boksör, diğer — ikisinin de hüviyetleri meçhuldür. Bu hâdise ile Şikago haydutları — ve içki kaçakçıları belediyo reisl — M. Sermaka âdeta meydan okur — muşlardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: