10 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

10 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, z l Dünya Hâdiseleri * ü— ” İraktaki Korkunç Mezarlar İngiliz asarı atika mütebassnı- larından &.. Woo- ley epey zuman- danberi, — Mısir müzesi — namına Irak'ta ve İrak'ın UÜr şehri civarında araştırmalar yapmakta idi. Uzun zaman süren bu araştırmalar, nibayet, büyük bir muvaffakiyetle neticelenmiş ve yer altında üç kıralın cenazo alayı sanki dün tertip edilmiş ve toprağa konulmuşlarmış gibi bir hâlde bulunmuştur. Bu cesetler, kalın ve ağir taşların altında, gayet muntazam yapılmış mah- zenlerde bulunmuşlardır. Bunlar- dan bir grup, bir kıraliçanın ce- maze alayını gösteriyordu. Gçupu teşkil eden cesetler tam yirmi beş tanedir ve herkes merasim sıraşile, yerli yerinde bulunuyor- lâardı. O suretle ki yüzlerine ba- kıldığı zaman derhal canlanıp ayağa kalkacaklarmış hissi ge- liyordu. İkincl grup, bu mahzenin bi- raz ilerisindeki diğer bir yer altı mezarlığında bulunmuştur. Bura- daki cesetlerin adedi 62 idi ve bütün elbiseler, altın ve kıymetli taşlarla süslenmişlerdi. Bu alay, binlerce sene evvel ölen bir kıral pamina tertip edilmişti. Diğer grup ise, yine bir kıra- hlin cenaze merasimini temsil edi- yordu. Yetmiş dört cesetten mürekkepti. Onular da, diğerleri gibi sanki biraz evvel uykuya yatmış kalmışlardı. Hakikat şı- dur. ki ba adamlar, kıralları öldüğü zaman kendi iradelerile veya merasim icabı, kıral ile beraber ölmeyi vazife bilmişler- dir. Fakat şayanı dikkat olan vokta, bunlardan hbiçbirinin ce- sedi —Üüzerinde zorluk alâmeti görülmemiştir. Bundan da, o rae- manın adeti icabı, din adamları tarafından kendilerine zebir içi- rildiği konaati çıkarılmaktadır. Fakat öyle bir zehir ki vöcudu bozmıyan, rengini değiştirmiyen, bilâkis cesedi asli şeklile muha- faza eden bir zehbir. Mqlııır Alman politikacısı Hitlerin bücum kıt'aları arasında — müthiş bir heyecan var. Bu beyecan, konlı bir vak'adan doğ- duğu için hemen bütün Alman efkârma da sirayet etmiştir. Me- sele, Dresden Hitlercilerinin bü- cum kıt'ası kumandanı Henç isminde bir gencin arkadaşları tarafından feci bir Surette öldü- rülmesidir. Henç'i öldürenler İtal- ya'ya firar etmişlerdir. Cinayetin sebebi şudur: Henç, hakikatta komünistlere vatılmış bir adam olduğu halde Hitler partisinde çalışıyordu. Fır- kada çok emniyetli bir mevki elde ederek Dresden hücum kıt'a- sı kumandanı tayin edilmişti. Fa- kat el altından, kumünist parti- sine, Hitlercilerle Alman ordusu arasında yakın bir münasebet ol- duğunu haber veriyor, buna dair tebliğ olunan fırka emirlerini ifşa ediyordu. Bu tebliğler, Pragdaki komünisşt merkezine bildirilmişler- dir. Bu hıyaneti öğrenen arkadaş- ları, birgün Honçi karşılarına alarak kısa bir muhakeme yap- mış ve sonra lld.gııhlnrdlr. Fa- kat hiç kimse bu cinayetin far- kına varmamıştır. Hençin arkadaşlarından Kırallarile gömülmüş yüzlerce in- san batandu Almanya'da Siyasi Bir Cinayet Rüy SON POBTA da Hürmetsizlik Gösterdi Ben De Uyanır Uyanmaz Astırdım! İdare Etmek Kolaydı Amma Ya Rüyasına Girseydim! meydanında erkekçe döğüşürler- di, halkın da şünürlerdi. Gitgide vezaret, rezaletle ikiz sayılır oldu, vezirliğin kıymeti sıfıra indi. Bo, padişahların o rütbeyi ehliyetsizlere, uşak ma- kulesi kimselere — yerişlerinden ileri gelmişti. Rir aralık vezirliğin kıymetsizliği 6 kadar yökseldi ki bizzat padişahlar, vüzera arasın- da tensikat ve tenkihat yapmıya lüzum gördüler, sürü ile vezirin rütbesini — refettiler, — kendilerini şuraya buraya sürdüler, İşte böyle bir srada ve bi- rinci- Abdülhamit devrinde adını dillere düşüren ve meslektaşla- rının fevkine çıkan bir vezir vardır: Kara Veriri.. Kimse onun hakikt ismini bilmezdi, padişah bile 6 adı unutup kendisini Kara Vezir diye anardı. Çünkü yavuz istirahatini dü- bir kişi idi, herkesi kendi icraa- tile alâkadar etmiye muvaffak oluyordu ve yiğitliğe delâlet eden *kara,, lakabına liyakatini bütün memlekete kabul ettirmiş bulu- nurdu. Yalmız kan dökmekte pek ileri gidiyordu. Kendince giderik mesi icap eden ahlaksızlıkların, münasebetsizliklerin önünü almak ve kökünü kurutmak için hep kılıça müracaat ediyordu. Bir ka- e — —— A ayni fırka mensuplarından Urban zabıtaya müracaat ederek arka- daşının ortadan kaybolduğunu haber vermiş ve zabıtanın araş- tırmaları Ürerine Hençin parça parça edilmiş cesedi bir ormanda bulunmuştur. Bunun üzine Urbana da tehdit mektupları gönderilerek onun da yakın bir atide öbür düm yayı boylamaya hazırlanması bil- dirilmiştir. Bu münasebetle Hen- çin annesi, Alman annelerine hi- taben bir beyanname neşretmiş va onları, çocuklarımı — tehlikeye koyabilecek olan bu gibi siyasi teşekküllerden uzak kalmıya de- vet etmiştir. HüRÜĞAİSÜ a. 44 di 1 | İ Osmanli — tarihinde verirler, on birinci asrın başına kadar ek- sariyetle kıymetli edamlardı. Hır- sızlık bilmezlerdi, riya bilmezler- di, haksızlık bilmezlerdi. Aynı Zamanda memlekete bizmet et- mek kaygusunu güderlerdi, harp dına çimdik atatanların boynunu yurduruyor, bir tavuk çalan ada- mancanını aldırıyordu. Onun na- zarında her cürüm birdi ve ce- za da bir olmak Jâzım geliyordu! İşte bu Karavezir Bağdat'ta vali bulanuyordu., Kimseye yüz vermezdi, kimse ile görüşmerdi. Yalnız kâhyasına muhabbeti, em- niyeti vardı. Bir de vilâyet kadr sına güler yüz gösterirdi. O zamanlar kâhya, — muavin demekti sadaret kâhyaları, baş- vekil müsteşarı ve veli kâhyaları wali muavini mevkiinde bulunu- yorlardı, Karavezir, kâhyasını meşrebine göre seçmişti: Sert, temiz ve çalışkan. İntihaptaki isa- betinden dolayı da adeta iftihar ederdi. Meselâ Kadı efendi ile konuşurken sık #k bu düyğe- sunu söylerdi: - — Kâhya dan memnunum. Bir- gün gelecek, bana benzeyecek, bir Karavezir de o olacak! Ve sonra neş'eli neş'eli gü- lümserdi; — İyi bir kâhya bulmak, iyi bir avrat ele geçirmekten güctür. Bir adamın namusu nasıl hatunu- nun elinde ise bir vezirin şerefi- de kâhyanın elindedir. Huysuz kadın, namusa kir getirir, soysuz kâhva, veraret ırzını yıkar. Benim kâhya. helâl süt emmiş adamdır, akıllıdır, eline ve eteğine temiz- dir! Bütün vilâyet halkı da, Kara Vezirin kâhyasına muhabbetini bilirdi ve bu sebepla kâhya Beye Kara Vezir kadar hürmet edilirdi. Kadı Efendi de Vali konağına geldikçe, ilkin kâhyayı selâmlardı, soora buzura çıkardı. Bir gün Molla, yine konağa Zekât Ve Fitre Tayyare, Hılılıılımıt. Himayel Etfal cemiyetleri, teberrularınızı kabule amadedirler. Zekât ve fitrenizi onlara veriniz. Tayyare cemiyeti bu paraların tevziini büyük bir hakkaniyetle temin ediyor. Bo —moktayı bilhassa unutmayımız. İ geldi, Kâhya Beye ve vall paşaya okuyacağı düaları zihnen tekrar hyordu, yapacağı dalkavuklukları hayalinde sıralıyordu. Fakat cüme le bapısının önüne varır varmaz afalladı. Çönkü Kâhya Bey, erkân kürkü sırtında, atlâs entarisi Üze- rinde, kavuğu başında olduğu halde konak kapısının önünde asılı duruyordu: Zavallı kadı, halecan ve he- yecan içinde idi. Geri dönemezdi, çünki kara vezirin kendisini pencereden görmüş veya uşaklar- dan birinin gelişinden onu ha- berdar etmiş olması — ihtimali vardı. Kâhyanın cesedine sürüne sürüne içeri girmekten de ürküntü duyuyordu. Fakat vezirin korkusu, ölünün uyandırdığı Ürküntüden üstün çıktı, Molla Efendi - titre- ye titreya - içeri girdi, Divan Efendisinin odasında biraz bek- lettirildikten sonra Kara Vezirin yanına çıkarıldı. Poşa, mütehevvir ve hatta müteheyyiç görünmüyordu. Sakin bir sesle konuşuyordu. Çubuk ve kahve ikramını, biraz da dere- den, tepeden konuşulmayı müte- akıp sordu: — Kaühyayı gördün değil mi? — E, e, evetl. — Belki — şaştın, mana veremedin! —- E, &, evet! g4 Öölüme — Teres bu gece canımı sıktı, rüyada bana hörmetsizlik göster- di. Ben de uyanır uyanmaz aslır- Bağdat Kadım Kara Veririn yanından ayrılır ayrılmaz pılıyı pir- tıyı toplamıştı, kimseye sezdirme- den İstanbul'a savuşmuştu. Şey- hülislâm efendi, izinsiz payıtahta gelen Mollayı sorguya çekti : — Neye kaçtın efendi, — Kara Vezirden korktum! — Onu idare etmeliydin, sw- yanca gitmeliydin. Bir kadıya mahkemeyi boş koyup savuşmak yakışır mı ! — İdare ediyordum efdndim. Lâkin o, rüyasında kendini kız- | dıranları da asıyor. - Duacınız, rüyalara girmemek yolunu medre- sede öğrenmedim ki... — MT Bir Kariimizin Adresini Rica Ediyoruz Ankaradan bir kari mektup gönderen zata: arzü yurduğunuz izahatı üzerinde hakkında vermiye durduğunuz — nokt görüşmeye amadi Adresinizi bildirmenizi hat rica ederiz efendim. Adret? bildirmeniz için bir hafta leyecek ve intizar bilâfına dermezseniz, yine bu cevabımızı kaydedeceğiz. Bü masebetle siz de, biz de ten etmiş oluruz. Ayasofya Bahçesindaki Çi Ayasofyanın tramvay caddet'” bakan tarafındaki bahçe çok kımsız bir haldedir. teryin eden bu bahçe bir m le halinden çıkartınlmalı ve * men temizlettirilimelidir. Evki nazarı dikkatını celbederim. Teşekkür Ediliyor- — İstanbulapor klübü umum! * tipliğinden : 6 kânunusani 933 cuma içtima eden İstanbulspor senelik toplantısında idare hef raporu okunduktan ve yeni (0 heyeti seçildikten sonra blrY oza — tarafından takrir üzerine arkadaş!larımı$? Bakiye hastalık Kemal ve imzalanan esnasında büyük bir şefkat teren, esasen bütön müracat” rimizi faziletkâr bir ihtimt! kabul eden Cerrahpaşa haf hanesi Başhekimi Rüştü Beye ve bültün diye rilmiştir. arkadüaşi teşekkür edilmesine karar Bu kalpten gelen teşekkü iblâğına değerli gazetenizin tıta olmasını rica ederim efend Kaldırımı Döşenmiyen Osmanbey'de Ahmetbey kağına bir iki ay evvel kaldi! döşendi. Bu ameliye Afitap so* ğına kadar devam etti, Ab bey sokağından tramvay cad sine saha bakımsız bir çamur © yası halindedir. üÜstünde de dirim . taşları bir yıgın t kısmın durmaktadır. rımlarının da - bir an :vnl şenmesi İâztmdır. Tamiri Lâzım (Olan Blr Kııııpıudı Tersane isimli cadde kadar olan 50 — melti senelerden "i bakımsızlık yüzünden harap * hale gelmiştir. Son zamanli yağan yağmurlar caddeyi çamıt doldurmuş geçilemiyecek bir koymuştur. ğ Bir xzaman tamir niyetile denin bir kenarına taşlar mış fakat ne sebeple ise bu' vazgeçilerek icap etmektedir. taş Cevaplarımız yığın öteye beriye dağılmasına biyet verilmiştir. caddenin serlan Samsun'da Muharrem B yer Vazıh adresinizi bildil rica ederiz. * Leman Hanıma: Mektup adreslerini şu adresi Mlı-' alta _yuıııı._ da $ Kasımnassı MAti | 4 yazmalısınız: Evvelâ mzklv’ / dııdiğhıı |ıhıın ıımını,

Bu sayıdan diğer sayfalar: