5 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sı I Dünya Hâdiseleri ı- İngilterede Hay- vanlara Fena Mu- amele Yapılmaz İngilizlerin kendilcrine mahsus İki Kişinin | S Bunlardan bir Başına Ge- unggı, bilhassa lenler hayvanlara karşı besler göründükleri müfrit mu- habbettir. İngilterede bir hayvarı başaşağı — taşıyamazsınız. Araba çeken bir ata fazla yük vura- mazsınız. Çünkü kanun ağır ce- zaların hükmedilmesini emreder. Nitekim son hafta içinde İngilte- rede, hayvanlara fena |muamele etmek yüzünden iki kişi adliyeye verilmiştir. Bunlardan bir tanesi bir yük arabacisıdır ki arabasına fazla eşya yüklediği için üç ay hapse mahküm edilmiştir. Bir diğeri bir köylüdür. Bu köylü köpek meraklısı idi. Evinde üç tane köpeği vardı. Bu köpekleri ufak bir kulübede besliyordu. Son zamanda köylü köpeklerine bakmamış, kulübeleri pislendiği gibi hayvanlar hastalanmışlardır. Hatta içlerinden biri ölmüştür. O mıntakanın Himayei Hayvanat Cemiyeti şubesinin tahriki üzerine adliye faaliyete geçmiş, köylü muhakeme altına alınmış, kendi- sine üç ay ağır hapis cezası ve- rilmişti. Bunun haricinde hakim bir başka kayıt daha ilâve etmiştir: Bu kayda göre bu köylü ömrü oldukça bir daha köpek besliye- miyecektir. Aksi takdirde, her dafa köpek beslemek teşebbi- sünde bulundukça Üüç ay hapis cezası çekecektir. * Almınyıdı kadın yüzme mukavemet rekorunu kır- mak için Matma- zel Ruth Litzig isminde on dokuz Ana yaşında bir genç kız mühim bir teşebbüs — yaptı. Tertip edilen umumi bir müsamerede yüz saat yüzmeye teşebbüs etti. Fakat daha evvel kızın annesile anlaşan bir müteşebbis, bu işten para kazanmıya teşebbüs eti. â kızın yüzme müsabakasını ıeyıet- mek isteyenlerden bilet muka- bilinde para aldı. Toplanan para bir hayli mühim yeküna baliğ ol- du. Fakat genç kız yetmiş üç saat ıııl su içinde kalınca dehşetli orgunluk alâmetleri göster- latta gbılen kendiliğinden Iııpınınıyı di. Annesile be- raber müsamerenin müteşebbis- leri genç — kızın üuyumaması için silâh —attırdılar, — cazbant çaldırdılar, — mümkün * olduğu kadar fazla — gürültü — yaj hlır, genç kız bir. müddet P yret etti. Nihayet suda kıldığı :ı.llddct yetmiş dokuz saatı bu- hunca dayanamadı, kendini sahile vurdu. Bu sırada anne kızını kolları arasma almış, tedavi edik mek Üzere en yakın naklederken — yavrusunu — kolları arasında — kaldırıyor. ve — halka bağrıyordu: — İşte dünyanm en güzel ve mukavemetli yüzücü kadını! O, böyle ilftihar ederken Ruth Litzig çoktan bayılmıştı. Kliniğe ııııun genç kızın ölümü tahakkuk Veyl böyle gafil ve cahil annelere, Gün SALI 30 5 EYLÜL 933 T Krabt Rumt 15 c.-ııım.ı 1382 | 23 » Ağustas - 1943 Vrldi | ı.-nıv.-.q Vaküt JEzant |Vanati « nsı 5 30| Akgam (12 — | 18 37 th ıulı. 13| Yaa (1 8 |(04 Mkindi iğ Şi kasal | 9 07 |26 17 SON/POSTA , TT AR T MUSAHABE —— ıSarayda Garıp Bir Cinayet Kuyumcu Saül Bir Gün “İsmetlü Kadınlar Hazaratının Yanına Giderken Kayboluverdi Veresemn İddiası: Elbette Şüphemiz dandır Baltacı Rıdvan Ağa Üçüncü Muradın sarayını şen- lendiren bir Musevi vardı ki buna ( Cıfıt - Cüce ) derlerdi. Cinsiyeti erkeklikle kadınlık arasında kay- bolan bu saray eğlencesi ; Divanı hümayunda en büyük vezirlerle alaylar, şakalar eder; harem dai- resindeki en yüksek payeli ka- dınlara bile teklifsizce sözler söy- lerdi. Sonsuz bir salâhiyete ma- likti. Çünkü: Üçüncü Muradın neş'esiz. günlerinde, onu ancak Cıfıt Cüce neş'elendirir, gamını, kasvetini tadil ederdi. * Cıfıt cüce, Hasköyde otu- rurdu. — Akrabasından Saül be- zirgân isminde bir adam vardı. Bu adam, Galataya gelip giden ecnebilerden — kıymetli elmaslar alır; zengin Türk ailelerine sa- tardı.. Cıfıt Cüce Saülü saraya takdim etti. Bu zeki mücevherci de az zamanda saray kadınları arasındaki merküni — genişletti. Saül, saraya avuç avuç kıymettar yakutlar, zümrütler, elmas — ve inciler - taşıyor; bunları yüksek fiatlerle satarak paralarını alıyordu. Bu alış verişe, saray baltacı- larından Rıdvan Ağa isminde biri tavas:ut ediyordu. Saül Bazirgân, saraydaki — baltacılar koğuşuna geliyor. Getirdiği elmasları birer birer sayarak Rıdvan Ağaya tes- Hm ediyor, harem dairesine gön- deriyor. Beğenilenler, alakonula- rak paraları veriliyor, beğenilme- yenler de inde ediliyordu. Günün birinde yine Saüil ba- zirgân saraya gelmiş, emsalsiz iki mücevher — getirmişti. Biri, hurda elmaslarla — işlenmiş bir kuşak üzerinde, iri bir ceviz cesametinde pero cihsinden bir elmas, diğeri de pırlantalarla sis- lenmiş emsalsiz bir sorguçtu. Saül bazirgân, bunların - ikisi- nin kıymeti için: On iki yük akçeye olur. Diyordu... Rıdvan Ağa, bu iki kıymettar hazineyi görür görmez aklı başından gitmiş; bunları ele geçirebilmek için herşeyi — göze almıya karar vermişti... Elmasları, Saül bezirgândan aldı. Harem tarafına doğru giderek bir müd- det dolaştı, Sonra koğuşa ge- lerek: — Buyur bazirgân.. — İsmetlü kadınlar hazaratı gizlice, seninle söyleşmek isterler. Dedi. Saülün koltuğuna girdi. Güya, harem dairesinin gizli bir kapısına" — götürüyormuş — gibi odunluk anbarının arka cihetine sevketti. Orada birdenbire bo- ğazına sarılarak bir hamlede Saül Bezirgânm — işini bitirdi. Cesedini de ambarın aptestha- nesindeki taşın altına gizledi. Rıdvan Ağa, bu işi okadar sür'at ve maharetle yapmıştı ki, hiç kimse haberdar olmamıştı.. Ancak, Salilün zevcesile çocuk- ları, onun avdetini beklediler, Akşam olup ta eve gelmeyince telâşa düştüler. Evvelâ Rıdvan Ağaya müracaat ettiler: — Babamiz, bu kıymetli mü- cevherat ile sana gelmiştir. Onu neyledin?.. Dedıler Rıdvan Ağanın ade- mi malümat beyan etmesi üzerine Divamı hümayuna arzıhal ver- diler. — Babamız bunca kıymeti olan mücevherat ile zayi olmuş- tur. Şıphemu. elbette Baltacı Rıdvan ağadandır. Diye, ıyık dîndıler Rıdvan ağa bu anda isticvap edildi. Fakat o, büyük bir inat ve israr ile: — Ben, cevahirleri yine kendü- ye teslim ettim ve saraydan . taş- ra g Cevabını — verdi.. -Baltacılar, bu ağır ittihama tahammül ede- mediler. — Biz, aramıza şüpheli adam kabul etmeyiz. Bu adam varsın, ocağımızdan * çıksın. — Taşrada şer'işerif üzere ne yapılırsa ya- pılsın. Dediler.,. Rıdvan ağayı balta- c ocağından çıkardılar. Sipahi oğlan bölüğündeki ağa odasına yolladılar. Ve © gece, birdenbire Üzerini aradılar. Sorgucun bir parçasını üzerinden çıkardılar. Rıdvan Ağa, bu vaziyet karşı- sında şaşırdı. Hele falakaya yıkı- hoca, inkâra hali mecali kalmadı. Tehkikat derinleştirildikçe, Bal- tacının birçok hırsızlık ve uygun- suzlukları meydana çıkarıldı. Aptesane — taşının — altındaki ceset te bulunmuş; oradan çıkari- larak Musevi kabristanına defno- lunmuştu... Sıra, Ridvan Ağaya, gelmişti. Bir gece, Bostancıbaşıya emrolundu. Baltacı Rıdvan Ağa, saül — bezirgânı boğduğu yere götürülerek — cellât tarafından « gırtlağı parmaklarla sıkılmak suretile - Boğduruldu. Cesedi, bir çuvala — konuldu. — Balıkhanenin ateş kayıklarından birine yükle- tildi. Ahırkapı açıklarına götürü- | lerek, oradan denize atilverdi. *'Yalçin Kaya İngilterede her sene Kavus'ta büyük kotra yarışları yapılır. Bu yarışlara bütün nıııınlerııı ve spor kulüplerinin kotraları iştirak ederler, Son yarışlarda gelmiştir. Kıral, yatı bizzat deki yatı resmimizde ortada D ilt alı i !n ti yatı İngiltere haıralı beşinci ]oru yatı ya ya ismin- ıüıl—dindlı. y |Geredede Sahipsiz Mandalar Gerede — köyleri halkı yaz mevsiminde yaylaya çıkar ve hayvanatını da beraber götürür. Halk sonbahar yaklaştığı zaman yalnız koşu öküzlerini alarak köye dönüyor ve diğer hayvanlarını da yaylada kasaba mandalarile be- raber bırakıyor. Fakat bu arada kasaba mandaları şehre döndüğü zaman köy hayvanlarını beraber sürüklüyorlar. Belediye üç gün zarfında bu hayvanların sahibi çıkmadığı tak- dirde kendi namına satılığa ç- karıyor. Bu olur şey midir? Biz hayvanlarımızın köye indirildiğini nasıl — bilelim, nereden haber alalım ?. Bazan gözlerimiz önünde şe- hirde hayvanlarımız - satılıyor. Bu yüzden birçok köylü büyük bir haksızlığa maruz kalıyor. Bundan başka Gerede kaza- sına tâbi köylerde nüfus kâğıtları işi dolayısile nüfus memurları köylüye çok ağır muamele yap- maktadır. Her iki meselede de alâkadar makamların nazarıdik- katini celbederiz. Meogenin Beşler köyünd u Cemil Özdemir Resminizi Bize Gönderinz | * * İ ize Tabiatinizi Söyliyelim | Resminizi kupon e gönderiniz. Kupon diğer sayfamızdadır 42 Suat B. (Ankara): (Fotoğrah- nin dercini istemiyor.) Asri cere- yanlara herkesten evvel tabiolur. Kadınlarla çabuk a hbap olmak sırrına vakıftır, bağlanmıya taraf- tar değildir, dilediği gibi serbest yaşamak ister. Üstüne başına ya- pacağı masraflardan çekinmer. Konuşma tarzında mizaha tema- yül eder. ı 40.Kastamonu'da Suzan H.: (Fo- toğrafının dercini istemiyor.) - İçli ve alıngandır. Nadiren neşelenir, 48 Nadir Bf, (Fotoğrafının — der cini istemiyor.) Usul ve kaidelere riayetkârdır. Kendiliğinden birşey ilâve edemez, birşeyi olduğu gibi kabul ve gördüğü gibi tatbik eder. Para ve mal sahibi olma- sını bilir. Canı kıymetlidir, zarar- dan, tehlike ve — mes'uliyetten korkar. B 57 Bakkal Saljih Ef, (İstanbul): (Fotoğrafının dercini istemiyor.) Muktesit ve işgüzar bir ticaret adamıdır üstüne başına pek bak- maz, eşya ve para bahsinde tu- tumludur. Az para ile iş görme- şini ve idare olmasım bilir. Eğ- lencelerden para sarfını mucip hareketlerden uzak kalır. 54 Eskişehir'de D.T H.: — (Fotoğj rafının dercini istemiyor.) Şen ve | alaycıdır. “Arkadaşlarile görültülü konuşur. Tuhaf fıkralar nakleder. Meclislerde arkadaşları tarafın- dan aranır, ve sevilir dik başlı

Bu sayıdan diğer sayfalar: