5 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

5 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ya iğ Gine şasi e G GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Yazan: Ömer Rıza Ansızın Bir Hançer Parladı Ve Üç Kere i inip Kurt saldırdı. Kıkcim iki elile tutarak O mütemadiyen kaldırıp indiriyordu. Zaloğlunun (zırhına inen bir darbe onu parçalamış, Zal oğlu da fena halde sarsılarak gerile- miye başlamıştı. Kurdun diğer bir darbesi hasmmın başına inece- ğine omuzuna isabet etmiş, ken- disi yere yatarak: — Aman! demişti, Tam bu sırada bütün Cebel halkı tek bir sesle bağırdılar: — Vur, öldür! Sinan elini kaldırdı ve herkes hemen sustu. Kendisi ayağa kal- karak emretti: — Bu herifi öldür! çünkü yenildi! Kurt vurmadı. Kılıcına daya- narak hasmına baktı ve onunla konuştuğu görüldü, Zaloğlu, yanı başında duran kılıcını kaldırarak Kurda uzattı. “Kurt kılıcı alarak başının üzerinde çevirdi sonra uçuruma attı. Ortalıkta bir şim- şek çakmış, sonra kaybolup Zaloğlu pes! demiş, teslim olmuştu. Kurt geri dörerek atına doğ- ru yürüdü. Fakat onun sırtını çevirmesile Zaloğlu ayağa kalktı ve hançerini çekti. Doğan bağırdı: — Arkana bak! Kavganın bitmemesi seyircile- ri memnun etmişti O Gülüyor, kahkahalar atıyor, ellerini çırpı yor ve sevinçlerini gösteri; oılardi. Kurt, kardeşinin sesini duya- rak döndü, Zaloğlu bançerini Kurdun göğsüne dayadı. Kurt; ancak zırbların sağlamlığı saye- sinde bu darbeden kurtuldu. Fa- kat vaziyet çok tehlikeli idi. Kılıç kullanmıya imkâ yoktu. Kurt kollarına güvenmiye karar verdi, Ve Zaloğlunun ikinci darbeyi indirmesine imkân © vermeden onu kollarile sardı. Müthiş bir bayat mücadelesi başlamıştı. İki- si de ilerliyor, geriliyor, düşüyor, kalkıyor, itişip kakışıyorlardı. Biri birlerine okadar karışmışlardı ki seyirciler, hangisinin Kurt, hagi- sinin Zaloğin olduğunu ayırt ede- miyorlardı. Bir aralık ikisi de köprünün kenarına varmışlardı. İkisinin de uçuruma düşmelerine ramak kak mıştı. Seyirciler, ikisinin de yu- varlanacaklarına kanidiler. Fakat aasızın: bir hançer parladı. Üç kere kalktı. İndi, #ki hasım bir | birinden ayrıldılar. Uçurur-r- di- binden bir sademe sesi “Ci. Gül Hanım bağırdı: Gülün başı göğsünün üzerine düştü ve gözleri kapandı. * Kurt, atına doğru yürüyerek kolunu onun boynuna attı, bir lâbza durdu. Sonra alının Sırtına sıçrayarak iç şehre doğru ilerledi. Doğan muhafızları iterek kar- deşini karşılamıya gitti, Ve he- men sordu: — Yarah mısın? — Yarah değilim. Fakat bir. Eği i Ü — ci diz çok berelerim var. Yorulmuş, bir haldeyim | İkisi de Gülün oturduğu yere baktılar. Gül yerinden kalkmış gidiyordu. Kurt sordu: — Ne yapacağız? — Evvelâ şeyhi dinle! Sana söz soyleyecek, Mesrure bize işa- Tet ediyor. Yaralı olduğunu söylel İki kardeş birlikte ilerlediler, Halik, Kurdu alkışlıyordu. Şeyh şu sözleri söyledi; — Aferin Kurt Bey. Çok asil bir mübarizsiniz! Sizi tebrik ede- rim. Sizi bu akşamki ziyafetime davet ediyorum | Kurt cevap verdi: — İltifatınıza teşekkür ederim, şeyh hazretleri! Fakat yaralıyım, dinlenmiye muhtacım. Kardeşim yaralarımı saracak! Emrederseniz, yarn görüşürüz! Sinan, gözünü dört açarak baktı. Sakalını sıvazladı, iki kar- deş, bekliyorlardı. Nihayet şeyh ağzını açıp yine söz söyledi: — Pekâlâl dedi, öyle olsun! Yarın Gül Hanımla evleniyorum. Onun kardeşleri olan sizler de dügünde hazır bulunacak, onu bana vereceksiniz! Şeyh biraz düşündükten sonra ilâve etti; — Ondan sonra sizde cesa- retinizin, şehametinizin mükâfa- tını göreceksiniz! Size vadedi- yorum. Şeyh konuşurken Doğan gök yüzüne baktı, Ay, bulutlanmıştı ve ortalık kararmıştı. Doğan fırsattan istifade ederek Kurdun kulağına fısıldadı: Haydi. İkisi de Şeybülcebeli selâmla- dılar. Atlarını mahmuzlıyarak yü- rüdüler, “Muhafızlar o peşlerinden geliyorlardı. İki kardeş atlarının boyunlarını okşadılar, kulaklarına bir şeyler söylediler. İki asil at yanyana gelerek kalabalığı, bir geminin suyu yarışı gibi yardılar ve muhafızları geride * bıraktılar, Birkaç dakika geçmeden muha- fızlar “görünmez olmuşlardı. İki kardeş bahçelere girdikleri zaman ortada bir kimse yoktu. Misa- Kalktı.. firhaneyi solda bırakan iki kar- deş ilerilediler. Doğan ne yapacaklarını anlattı: — Kılıçlarımızı çekelim! ve hazır olalım. Gizli mağara, bel- kide muhafaza altındadır. Ya öleceğiz, ya öldüreceğiz! Kurt; — Pekil dedi, İkisi de kılçların çektiler. Ay tekrar ışıldıyordu. Uzun, dik kaya, yüz adım ileride idi. Fakat bu kaya ile magarann kapısı arasında iki suvari duruyordu. Bunlar nal seslerini düyarak et- rafı gözetlemişler iki kardeşin bir kasırga gibi geldiklerini görmüş” lerdi. Mubhafızların biri bağırdı: — Durun! Fakat iki kardeş durmadılar. Muhafızlar şaşırdılar. Kurtla Doğan ne yapacaklarını biliyor- lardı. Mesele, hayat, memat me- selesi idi. Dakika fevt etmeden muhafızların üzerine atıldılar. On- lar mızraklarını kaldırırken De- ğanın kılıcı içlerinden birinin boynundan girerek göğsüne sap- landı. Kurt mızrak kullanarak hasmını şimşek süretle vurdu. Bu iki muhafız, niçin ve kimin tara- fından vurulduklarını anlamadan ölü düştüler. sıçrıyarak omuhafızların (atlarını tuttular. Sonra kapıyı açtılar, ev- velâ atları içeri soktular. Kurt sordu: — Ölü adamları ne yapaca- ğı? —- Onları da yanımıza alalım. Doğan koştu. Ölünün birini sırtlıyarak içeri aldı. Sonra tek- rar koştu, ikincisini de taşıyarak gelirdi ve emretti; ( Arkam var ) Konynda Son Posta'nın daimi ka” rilerinden B. Beye: Gösterdiğiniz elika ve teveccühe derinden teşekkür eder. Arzu buyur. duğunüz hususi izahlerı takdim için adresinizi göndermenizi rica ve hür. metlerimin kabulünü temenni ederim efendim. ÖR Yarın akşam İstanbul'un en ferahlı, en sevimli MELEK Sineması Muhterem müdavimlerine kapılarını açıyor ! Sevinç, neşe, musıki ve şsn şarkılarla dolu bır film: TERSİNE DÜNYA| Baş rollerde halkımızın çok sevdiği HENRİ GARAT - MEG LEMONNİER Ayrıca: İSTANBULDA TAYYARE Bayramı ve resmi geçidi. 1933 - 1934 yeni Önümüzdeki (o Perşembe SARAY iSabık Goya) SINEMASI BEKÂR BABA Fransızca sözlü ve nükteli şaheserle başlıyor. Müntehap ve meşhur artistler tarafından temsil edilen bu filmin baş rolleri ULY DAMITA ve ANDRE LUGUET tarafından oynanmaktadır. Metro - Golduya - Mayer Gilmi g» (7083) (0031) akşamı sinema mevsimine Kurt ile Doğan atlarından | i Üniversite Girenler ile ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Bundan başka üniversite kad- rosuna girebilecek şeraiti haiz oldukları o söylenen gençlerden bazıları ortaya mühim birkaç sual atmışlardır. Sualler Nelerdir ? d Öğrenmek istedikleri şunlar- ur; 1 — Fen Fakültesi riyasetine ve profesörlüğüne intihap edilen Kerim Beyin doktorasının mahi- yeti nedir? 2 —Bu doktorann hangi mecmuada neşredildiği veya bir risale halinde tabedilip edilmediği 3 — Şimdiye kadar hulâsa ve tercümeden başka ne gibi etüdleri bulunduğu? Yine Sualler 1 — Üniversiteye gi fesör muavin niL şerait arandığı? 2 — Lisans ve sertifika dere- celerinin bime dikkate alınıp 3 — İhtisas vesikası olarak kabul edilen ve hakikatte birer devam vesikasi olan sertifikaların ne şekilde kabul edildiği? 4 — Profesör muavin nam- zetlerinin Avrupa mecmualarında orijinal tetkikleri olup olmadığı- nın nazarı dikkate alınıp alınma- dığı? Bu suallerden sonra şu esas ortaya atılmaktadır: « GEr Meydanı “Üniversiteye alınacak namzetleri derhal (Oimtihanlara sevkolunmalı ve herkes ermey- danında kendini göstermelidir .,, den bazı dersler kaldırılmıştı, Tür- kiye farmakologlar birliği namına bir grup Maarif Vekili Refik Beye ve Üniversite rektörlüğüne müra- caat ederek şu > temennilerde bulunmuşlardır: — * İlga edilen kürsüler tekrar ihdas edilmelidir. Mektepten bu dersleri görmeksizin çıkan tale- ! belerin eczanelerde göreceği tat- bikat kâfi değildir. Diğer Bir Mühim Nokta İ Farmakologlar birliği şu te- mennilerde de bulunmaktadır. Ec- zacı mektebinin ismi “ Eczacılık Farmakologların Müracaatı Yeni ıslâhatta eczacı mektebin- | Kadrosu e Ezeli Girmeyenler Arasında Düşünceler enstitüsü ,, haline kalbedilmeli ve bu enstitünün başınada kendi mesleklerinden yetişmiş bir eleman getirilmelidir. Balıkesir Meb'usu Muzaf- fer Ve Necip Beyler Bu noktainazarlar eski bir ec- zacı olan Balıkesir meb'usu Mu- zaffer ve Halk fırkası İstanbul merkez idare heyeti azasından Necip Beylere de bildirilmiştir: Akif Bey Ne Diyor Eczacı mektebi müdürü ve Toksikoloji profesörü Akif Bey profesörlüğüne itiraz (edenlere şu cevabı vermektedir : — “Ben hükümet hesabına dört sene Almanyada toksikoloji ve Farmakoknozi tahsil ettim. Yirmi senedenberi eczacı mekte- binde bu dersleri okutuyorum.,, Mazhar Osman Bey Ne Diyor? * ayarli ve akliye doktorla- rından İzzettin Şadan Beyin Maz- bar Osman Beyin asabiye profe- sörlüğüne itiraz ettiğini yazmıştık. Mazhar Osman Bey “İstanbul seriryatı,, ismindeki Te Üniversiteye ( intihabı dolayısile şunları söylemektedir: — “Kendimden daha kuvvetli bir gence mevkiimi terketmek üzere muvakkaten bu vazifeyi aldım.,, Mahkemeler Çalışmıya Başlıyor Mabkemelerin yaz tatili dün kşam nihayet bulmuştur. B: | Frm demeye kk. çalışmıya başlıyacaktır. Resim Tahlili Kuponu ! i Tabiatinizi öğrenmek istiyorsanız resminizi adet kupon ile birlikte gönderiniz. (oOResminiz O sıraya tâbidir ve inde edilmez. Resmin klişesi 30 kuruşluk) pul mukabilinde gönderilebilir. Manisa Meb'usu Vekâlete Telgraf Çekti ( Baştarafı 1 inci sayfada ) şarttır. Eğer İzmir tüccarının sattığı mal miktarında, Almanyadan Tür- ! kiyeye mal girmemişse, İ ihraç edilen mal Alman güm- | rüğünden çıkamıyacağı gibi, bu- İ mun aksi halinde Almanyadan da İ Türkiyeye mal & giremiyecektir. Ticaret mahafili, bunun Türkiye iktısadiyatı namma bir noksan iddia etmektedir. Çünkü her senenin ihracat mevsiminde İzmirden Almanyaya 50 milyon liralık mal ihraç edil mesine mukabil, Almanyadan İz- mire 3-4 milyon liralık mal ge- liyordu. Bu vaziyette, piyasada üç ayda mühim miktarda ihracat malı top- lanacağı gibi Türkiyenin ticcari muvazenesi de güçlükle temin edi- lecektir. kadar bankalardan, Almanyada muamele yaptığı tüccar namına avans ve kredi alırdı. Kredi usu- lü bilhassa alivre satışları mühim bir rol oynamakta idi. Clicarig bu krediyi kaldırdı ğı gibi ithalâtçı tüccarın 6-8 ay vade ile-mal almasını da imkân- Söylendiğine göre, Fransadan sonra Almanya ile yapılan Clea- ring, hükümetin devletçiliğe doğ- ru attığı adımlardan en mühim- midir. Bu suretle itbalât kontrol altına alındığı gibi ihracat ta analize edilecektir. * , Şehrimizde bulunan Manisa Meb'usu Turgut Bey İktisat Ve- kâletine bir telgraf çekerek, ih- racat emtiasının karşılaştığı ciddi tehlikeleri izah etmiş ve âcil ka- rarlar ittihazı ks gire setmiştir. < WS

Bu sayıdan diğer sayfalar: