20 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

20 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Yazanı SON POSTA o..., Rıu İki Kardeş Murassa Salibin Önünde Herkes Gibi Yere Kapandılar Ve her terafı mücevherlerle iş- lenmiş kara, kırık bir salip çıkar- di. Bu salip, ancak bir adam boyunda idi. Salip açılır, açılmaz, herkes yere kapandı. Doğanla kardeşi de herkes gibi hareket ettiler. Herkesin bu salibe bu ka- dar hörmet ve prestiş gösterme- sinin sebebi, İsanın bu salip üze- rinde idam olunduğuna kani ok- ması idi. Güya bu salip, yedi asır evvel Azize Helen tarafından elde — edilmişti — ve © günden hıristiyanlığın en mu- kaddes, en kıymetli malı - sayıl- mıştı. Milyenlarca insan, bu tah- ta parçalarına tapınıyor, yüz bin- lerce insan onun uğrunda can ve- veriyordu. Bu salip üzerinde ya- pılacak yeminin mutlaka doğru olacağı kanaatı hükümrandı. Fa- kat bu salip hakkındaki kanaat bu kadar da değildir. Onu tan- yanlara göre, bu salibin etrafın- da döğüşen askerler, hiç bir. va- kit mağlup edilemezlerdi. Çünkü alay alay melekler bu salibi mu- hafaza ediyorlardı. Doğan da gördüğü rüyayı bu salibin üzerine yemin ederek tevsik ederek yemin ederse mesele yoktu. Ona inanmak ve onun gösterdiği yoldan yürümek icap ederdi. Doğan ile Kurt salibe baktı- lar ve etraflarında <curan adam- ların akıllarına şaştılar. bonra bir kere daha dikkat ettiler. Salibin | tarihi bir kiıymeti olduğunu gös- termek için herşey yapılmıştı. Sa- libin ötesinde berisinde birtakım çivi izleri vardı ve bu izlerden her birinin kendine göre mana- ları bulunuyordu. Ç Şövalyeler reisinin sesi gür- ledi : — Bu salip üzerinde yemin edilirse inanırız. Doğan metin adımlarla iler- ledi ve yemin etti; — Demin size bütün anlat- tıklarımın doğru olduğunu bu salip — üzerine — yemin ederek temin ederim. Yalan söyliyorzam bu salip beni çarpsın ve ezeli lânete mahküm etsin! Yemin bittikten sonra meitre- polit, salibi tekrar örttü ve herkes küçük çadırdan büyük çadıra geçti. Meclis tekrar toplanmıştı. Kıral yorgun, bitkin bir halde idi, anlattı: — Allâh bize tutacağımız yolu göslerdi. Ona” karşı gelecek var nu? Şö alyelerin reisi tekrar du- yuldu: — Haşmetmeap! Siz bu ıdııı | Allâh tarafından mıyorsunuz. Bana kalırsa bu ıdıııı Salâhaddin ZWM Şövalyelerin — Efendi! VSen Şundın ge- | duktan sonra Kont Raymont kalktı | ve kırala dönerek şu sözleri söy- | miyor musun? Doğan cevap verdi: — Evet! Oradan geliyoruz! | Esirdik. Fidye mukabilinde hür- riyetimizi kazandık! Şövalyeler reisi daha çetin bir sual sordu: — Fakat siz Sultan Salâhad- dinin maiyetinde muhafız zabitler arasında değil mi idiniz? Herkes Doğana bakıyor ve onun vereceği cevabı bekliyordu: Doğan metanetini muhafaza ederek cevap verdi: — Evet, bir sultarın mubafız zabitleri arasında da bulunduk. | Siz belki de sultam, esrarkeş- lerden kurtardığımızı da haber almışsınızdır. Şövalyelerin reisi bağırdı: — Siz Sultan Salâhaddinin | hayatını da mı kurtardınız. Sizin herşeyden evvel vazifeniz sulta- nın mahvına çalışmak değil mi? Efendiler, size bir sual daha so- racağım. Bana cevap veriniz! Doğan beklemedi ve: — Efendi! dedi, suali mi kılıcınla mı soracaksın? Kurt kardeşinin sözlerini du- yar duymaz kılıcım çekti. Fakat kıral, elini kaldırdı ve bağırdı: — Durun efendiler! ve su- sun! dedi. Şövalyeler reisi devam etti: dilinle — Efendil” ileri geri lah b ! rak da sualime cevap ver. Seni ve kardeşini Sultan Salahaddin mi gönderdi? Doğan, sert ve dik cevap verdi: — Hayır! biz kendimiz gel- dik! siz ister bize inanm ister inanmayın. dilediğiniz yolu tutun. Biz sizi fena akibetten tahzir etmek istedik, Gerisi size aittir. Şövalyeler reisi kırala döndü ve: — Haşmetmeap! Dedi, bu ço- | cukların lâf arına ehemmiyet ve- | rerek zayi edecek vaktimiz yok. Bu iki kardeş, Sultan Salâhetti- | nin bizmeti..de bulunmuşlar. Ken- dileri, isteklerile geldiklerini söy- liyorlar. Belki de öyledir. Ben bunların hain ve sihirbaz olduk- larına kaniim. Fakat vaktimiz bu işlerle meşgul olmıya müsair de- ğgildir. Bu yalancı çocukları bıra- kalım da kezdi işimize bakalım! Kurt tahammül edemedi: — Efendi, dedi, bize yalancı denilemez. Bunu söyliyeni terbiye etmeyi bilisiz! Fakat Şövalyeler reisi aldır- | madı ve: — Haşmetmeap! Dedi, sizin sözünüzü bekliyoruz. Ne yapaca- gz? Dört saat sonra sabah oluyor. Salâhattine karşı yürüyecekmiyiz. Yoksa, birer korkak adamlar gibi burada kalacakmıyız? Şövalyeler reisi bu suali sor- ledi: — Haşmetmeap! Bu sualinize cevap vermeden evvel beni din- leyiniz! Belki beni en son defa olarak dinliyeceksiniz. Ben ihtiyar bir adamım ve karşımızdaki mü- cahitlerin ne kıratta adam olduk- larını tanırım. Benim hükmüm altında olan Taberiye şehri, akına uğradı, adamlarım kılıçtan geçi- rildi, karım ele geçti ve zindana atıldı. Bugün Taberiye kalesinin zındanında — mahpustur. Burada toplanan bütün prenslere, baron- lara ve bütün kumandanlara hi- tap ediyorum. Salâhaddine karşı yürümek, en mükemmel battıha- rekettir. ( Arkası var ) SİNEMASINDA T ü R K (Sabık Majik ) Yarın akşamdan itibaren Mevsim küşadı münasebetile ZEYNEBiN GÜNAHI REX uvunAsı taranıncan sayom- lar sarfile vücuda getirilen muaz- zam şarkılı film Fransızca sözlü Fevkalâde güzel rakslar ve şarkılar, meraklı sahneler, binlerce figüran- ların iştirakile müthiş tauharebeler, PİERRE BATCHEFF - ROSİTA GARCİA - COLETTE DARFEUİL (7558) FERAHİ Sinemada ANNY ONDRA ıuıfııdıı JEAN MURAT 77 N.lu EV (1530) . Yarın akşam SARAY (Eski Glorya) Sinemasında 7 büyük yıldızın filmi. FOKS JURNAL'de: Bir çok manzaralardan maada Sonbahar modası. (7560) AN NİHAYETİNE KADAR TÜRKÇE SÖZLÜ muazzam ve müthiş GÜN DOĞARKEN # Yarın akşam İPEK Sinemasıng_l_a lara Türkçe Eylâl 20 İBütün Ecnebi San'atkâr- Ogretıyoruz —— —. i İpek Film Stüdyosu Hakiki Bir Muvaffakıyet Kazandı 'pek (Eaki Opera) Sineması dün gaze- teciler için hususi bir. temsil verdi. Bu temsilde de: — Gün doğar. ken izmini taşıyan bir filmi gösterdi. Filim Almanyanın Ufa mücssesesinde en tanınmış Alm san'atkârları tara- fından yapılmıştır. Mevzuu bir tahtel- bahirin har psergü-« | zeştidir. Öyle bir | sergüzeşt ki, kah- | ramanlarının deni- ze açılmadan ev- vel, şehirden ay- rilirken anneleri, babaları, kardeşleri ve zevceleri tarafından geçirilmeleri ile zevk ve neş'e içinde başlar, deni- zin üstünde ateş dalgaları içinde in- kişaf eder, nihayet denizin altında ölüm sahneleri ile biter, Baştan başa güzeldir. Hey&can vericidir. Fakat | hususiyeti ne güzelliğindedir, ne de | heyecen verici olmasındadır. Fakat bütün sanatkârlarının Türkçe konuş- malarındadır. Filhakika: İpek Film stütyosu bu filmi almış, filmin resim kısmımı muhafaza etmiş, ses kısmını | Türkçe olarak çevirtmiş ve bu işte de tamamen muvaffak olmuştur. O tarz- da ki bakılırken ve dinlenirken fil. min her hangi bir istihaleye uğradı- | ğanı anlamanın imkânı yoktur. Zan- nedersiniz ki oymıyan san'atkârlar | Alman değil, Türktürler. | Bu işi muvaffakiyetle başarmanın ne derece müşkül olduğu aşikârdır. | Farzedelim ki Alman san'atkür: | — Hayır, manasına gelen niht ke- Şehit Yavruları İyi Bir Kamp Hayatı Yaşadılar Gün doğarken filminden bir sahne limesini talâffuz etmiştir. Bu kelimeyi söylerken ağa pek az açılir. Siz 'bunu türkçe; — Hayır kelimesile tercüme eder- seniz ağız çok açılır, ve anlaşılır ki ses sonradan eklemedir, öyle bir ko- lime bulmalı ki hem nefi manasına gelsin hem de ağırz çok açılmadan söylensin! Güçlük hem fonetik tercümede, hem de sesi tam yerine yerleştirmek- tedir. Ve dediğimiz gibi İpek Film bu hbususta tamamen muvaffak ol- muştur. Türkçe #sesleri Almanların yerine söyliyen bir kısım Darülbedayi san'atkârlarının muvaffakiyetleri de- recesine gelince bu hususta birincilik şüphe yok ki kadınlardadır. Erkek sesleri biraz daha Doklamaslonlu gibi gelmektedir. Şüphe yok ki bu teşebbüs ecnebi lizanı bilmiyenleri çok cezbedecek ve bilhassa memleketin İç taraflarında büyük alâka uyandıracak bir şeydir. Kendilerini tebrik ederiz. — — Şehit yavrularının kamp hayatından bir intıba Yıldızda Hâkimiyeti Milliye adını taşıyan bir yatı mektebi vardır. Meccanidir ve hemen tamamen şehit çocuklarile doludur. Vali Mubiddin Bey hayatlarını vatan uğrunda bharcayan kardeş- leritizden bize vedia kalan bu yavruların, diğer çocuklarımız İlüveten : zam yoktur. Biletlerinizi Bu akşam M ELE K Sineması Yıldızların — ilâhesi BRiGiTTE HELM tarafından harıkulâde güzel bir tarada ibda edilen VAI.ANSYA YILDIZI ransızca sözlü büyük Glmi takdim edecektir. Pırımvuıl dünya havadisleri gazetesi ve büyük san'atkânınız MÜNİR NURETTİN *>> Setnci yadle, ggee MES'UT GEMİL »» YAKUP IEBıI' Telefon : 40668 — (1557) « | kadar, hatta daha fazla ihtimama lâyık olduklarını düşünmüş, kendilerini Pendikte iyi bir kamp hayati yaşamıya yollamış, bütün ihtiyaçlarını da temin etmiştir. Müdürlerinin ve talim heyetinin ihti- mamı altında neş'eli ve faydalı bir zaman geçiren yavrular geçende tedris devresinin başlaması münasebetile mekteplerine dönmüşlerdir. ıl.fıı-

Bu sayıdan diğer sayfalar: