11 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

11 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— —— SERRLTRL Resimil I!ıılk Milit Roman * TOMBUL MİRASYEDİ No: 77 Ev Tavukları Bahsi Hararetli İdi.. (OnSınıf AskerGizli — Zendost mizaç mabeyn ekâ- birinden, —yüksek hafiyelerden, Zaptiye Nezareti ve Polis Müdü- riyeti erkânından, alay beylerin- den zabıta müfettişlerinden, ser- komiserlerden merhabalaşmadığı, ganciğer olmadığı yok. Boz sakosundaki kukuleteyi sallandıra sallandıra, fesini basıp istediği paşanın, beyin odasına dalıyor; yanına çöküyor. Ne senli benli görüşme... C- garalar, kahveler, şerbatler... Oda halvet olunca, daha doğrusu et- tirilince, hemen dize diz, kafa kafaya gelme... Zira Arabın ku- lağı sağır. Gelsin kancık lâkırdısı. Ev tavukları içinde, gizliden gizliye kimlerin aksatada bulun- duğu?.. Nasıl, ne yolda ele geçi- rileceği, nereye düşürüleceği?... Piyasaya yeni çıkanlar arasında kimlerin dişe dokunur olduğu? Mahut evlerden hangisinde bulunduğu?.. Boyları bosları, et- leri butları, yaşlari başları... Çekilip kapatılanlar; tövbekâr olüp kocaya varanlar, baskısını kandırıp işini becerenler; tövbe- sini bozup yinefkürkçü dükkânına dönenler... Herif, Istanbul içindeki zannat ehli havatinin simsarı... Dediğimiz sarsılmaz, yıkılmaz kütüklere bel dayadıktan sonra kimden perva edecek? Arap Abdullah, omuzunda sak dırma, kemerinde altı patlar, çiz- mesinde usturpa, Deraliyenin ls- tanbul yakası kaldırımlarının azılı bir canavarı kesilmişti. Ev sahip- lerinin, sermayelerin başbelâsı ve umacısı olmuştu. İşi gücü, saydığımız evlerin arasında mekik dokumaktı. Kapıya asılıp, kendine mah- sus tarzile, tokmak varsa tokmağı yoksa, kuşağındaki çekeceği, us- turpanın sapını, tabancanın kab- zasını, İki kerre değil, yalnız bir kerre, sıkı bir vuruşla vurur. Derhal evin içi birbirine girer. Hep, paldır. küldür seğirtirler; kapıdan karşılarlar. Koltuklarına girerler, yukarı alırlar. Derhal içki sofraları kurulur. En fingirdek yosmalar kadeh do- laştırır. Sazlar — çalınır; şarkilar okunur; rakslar edilir. Yalnız kendisi olsa öpüp baş- larına koysunlar... Yanında mut- laka birkaç ihvanı da var. Hep birlikte yerler içerler; yan gelip eğlenirler; cepten beş para çıkarmadan sabaha kadar keyf sürerler. Arabın, başta Macuncudaki olmak üzere, bu dediğimiz evlerin her birinde, peylediği bir dostu var. Öylesi ki içlerinden en güzeli, en nadidesi. Arap geldi mi, değil ufak tefek iş, iki elikanda olsa dakikasında koşacak. Mecliste — bulunanları, engel olanları; ne yapıp, ne edip | mutlaka atlatacak. Haddine mi bunu yapmasın?.. O ande, efin içi allak bullak, | Nekadar tam çerçeve, ayna kon- sol, sandalye masa, tabak çanak varsa hepsi alt Ust. Abdullahın okadar şakası yok ki aftosunu karşısında görünce, evin içini harmaa çorman ediyor. Komple olmuş, kapıları kilitlenmiş nekadar oda varsa bir bir sıralı- x; tekmeleri vuruyor, kapıları Yazanmı Sermet Muhtar arkasına devirl, devlılyor — Nerede benim kisrak?... Kimin yanında kişniyor?:. Ikisini de temizliyeceğim !) diyerek dalı- yor İçeri, Odadaki, hangi Bey, hangi Paşa zade, hangi mirasyedi olursa olsun onca müsavi.,. Haspayı ko- lundan yakaladı mı, sille tokat, ses çıkaran oldu mu da, saldır- ma tabanca, ortalığı ters yüzüne çeviriyor. Buralara uğramak niyetini ku- ran zendostan İçin, en evvel gö- zetilecek nokta, bir yolunu bulup Yeşiltulumbadaki kahvelerde, Arap Abdullahın veya ona sözü geçer hampalarından birile tanışmak, ahbaplığa girişmek. Sonra bu işi göze almaktı. Ve illâ felâ... Müdavimlerin hepsi, Arabın ve mâiyetinin âdeta himayesine girmekle can atarlardı. Tanışıklık kaynaştıktan sonra tehlikenin önü alınmış olur, haraçgüzar herif ve- ya emri altındakilerden biri, eve vakltli vakitsiz düştüğü ve orta- lhğı susa durdurduğu esnalarda, — Vay yiğitim sen mi geldin? bizl çiğneyip geçme, hiç değilse yarım saat olsun meclisimizi şen- lendir! diye önü kestirilir, ya lar arkasını sıvar, gençler ellerine varır, — Koca tosun, senin gibi mert oğlu mertlere kul, köleyizl. dilleri dökülür, araya alınırdı. Meclisa karışırdı amma o da alta kalmak iİstemez, evin — içini çınlalmıya başlardı : — Esma Hanım, Karıyı asıl adıyla çağırmayınca İşte böyle duymaz. Ulan Kambur, sa- na söylüyorum. Senin işin varsa Fitnat Hamm nerede?.. Yani Leylek Fitnat ?.. Biri içeri girer girmex, emri dayardı: — Uşak Aleksan kodoşunu buralhı ol!.. | d1 - 11 « 984 bana gönder | Aleksan gelince, bir kumanda daha: — Ortalığın haline baksana. Sıçan Ayşenin udile bu iş git- mez, Çabuk Sulukuleye fırla, zur- nacı Yakomiyi getir... Beyler saz İstiyorsanız söyleyin, bu ka- tırın yorulmasını düşünmeyin, Lone caya kadar bassın; bir takım bulsun. Tombul mirasyedi, Arap Ab« dullah ismini duyunca akın: kakına karıştırmakta haklı mı, değil mi? Kâtibin ortaya attığı balgam, evvelâ keyfini iyice kaçırtmış ise de serde gençlik, ateşlilik var; toyluk ta cabası, — Bizim kâtibi de adam sa- niyordum, halbuki bir zartalhık herifmiş. Yuf onun ervahına.. Arap Aptullah dediği de kim oluyor?.. Istediği kadar tabancası saldırması, usturpası olsun, çık- sın da karşıma göreyim onu.. Çakıya bile lüzum yok, kafasını koltuğumun — altına kıstırıp üç yumruk İneyim, Hacı Fışfışa yer- de kulaç attırmazsam bana Vehbi demesinler ... diye — mırıldanıyor, Raifo: ( Arkası var ) Unutulmıyacak hatıralar bırakâcak emsalsiz bir film DEMİRRANE MüDÜRÜ Oynyan: GABY MORLAY Pek yakında SÜMER Sinemâsında Pek yakında LÜBNAN MELİK ES FERAH Sinemasında Şohıadabau HiLÂL Sineması Mevsimin iki harikulâde filmi birden : Birici film ZOMB i — (YAŞIYAN ÜÖLÜLER) Dehşet ve heyecan dolu ai n KANLI büyük film KAFES Bu film vahşi hayvanlar içinde geçen ve şimdiye kadar bu mevzuda yapılan filmlerin en hakik! ve heyecanlısıdır. iyeti: Bu halftaki programına muhterem müdavimlerinin ği ve Tağbete teşekkürler eder ve yer bulamayıp gonmok mecburiyetinde kı.lın yüzlerce müşterilerine de ayrıca beyamı itizar eder. Perşembe gününden itibaren 3 günde IPEK ve MELEK Sinemalarında KRALiİÇE KRiSTİiN *» 14.000 kişi görmüş ve GRETA GARBO'nun Bugüne kadar yaptığı n güzel eser olduğunu müttefikan tasdik etmiştir, Bugün T ÜRK Sinemasında Hissi ve muazzam bir şaheserı B © RA Sovyet prodüksiyonunun en mükemmel filmi Oynıyan yıldızlar: Moskova operasının emsalsiz san'atkâr artisilerir TARASSOVA -JAROV- İlâveten: İki kısımlık renkli komik ve ŞAREV - ÇUVELEF €kler Turnal dünya haberleri. Bu halta SAR AY sinemasında MULEN RUJ Oyniyan : CONSTANCE BENNETT Şarkılar - Danslar - 200 müzikhol artisti - Mühim mevzu - Güzel musiki. âveten ; Renkli SILLY SENFONİ ve FOX JURNAL Fransızlara Göre, Alman larınSilâhlanm asıTamam Bir Şekilde Silâh Altına Çağırılmış Almünganın ygenl ace- mi afradı yemin ediyor ( Baştarafı 1 inel yüzde ) Iktikar mevkliine geçer geçmez Almanyaya emniyeti için ihtiyacı olan silâhları vereceğim ve Avru- pada hiç kimse yerinden kımıl- danmıya cesaret edemeyecektir.., Bu cümleyi 1931 senesinde Adolf Hitler söylemişti. Bir mücd- det sonra iktidar mevkiine geçti ve söylendiği zaman herkese deli saçması gibi görünen iddialari birer hakikat oldu. Harp fabrikaları kapılarını aç- tılar, yüz binlerce işsiza iş verdi- ker. Sür'alle tesis edilen depolara mühimmat dolduruldu. Kullanma şekilleri değişmiş olan — eaki kışlalarda — tekrar acemi efra- din — şarkı sesleri — işidildi Tayyare meydanlarının sayısı İse birkaç ay içinde (100) den (300) e çıkarıldı. Hulâsa Almanyanın tek- rar silâhlanması hemen hemen tamam oldu. Şimdi Sanayi şehirlerinde fab- rikaların bacaları — aylardanberi göğe bir yangın görünüşü ver- mektedir: , * * Bu mukaddimeden sonra size bu silâhlanma işinin başlıca vasıflarını anlatayım, ve yenl bir usul — çıkıncaya - kadar — harp meydanının — kıraliçesi — olarak kalan piyadeden söze başlıyayım, *“Berlin,,, “Kolonya,, ve “Kö« nigaberg,, gibi büyük merkezlerde ve bütün diğer Alman şehirlerin- de akşam olunca, sokaklar yep- yeni üniformalarının içinde henüz uyuşuk görünen genç askerlerle dolar. Bunlar (Rayhşver)in yeni acemi efradıdır, O Rayıbşverin ki Versay muahedesi mucibince kadrosu yüz bin kişiden ibaret olacaktı ve bu 100 bin kişi de on iki sene hizmeti döruhte eden gönüllülerden alınacaktı. * Halbuki — 12 senelik hizmet taahhüdü çoktan maziye karışmış ve bunun yerine geçen seneden itibaren 18 aylık hizmet kaim olmuştur. Fakat talim müddetleri kâfi derecede çabuk olmuyordu. Netice ( Rayhşver ) müretteba- tanu-bir misli artmış olmasıdır. Şimdi — mürettebatımın sayısı ( 250,000 ) dir. Bu miktar birkaç haftaya kadar (300,000) e çıkarı- lacaktır. Bu maksatla bugünlerde gı,ooo)ubn hizmeto çağırılmıştır. miktara (12) senelik hizmeti bitirdikleri için terhis edilen 80,000 | neferle mülâzim — apuletini yesi takan — (20,000) genci de ilâve etmek lâzımdır. * Fakat hesap henliz bitmedi; (Amele teşkilât) ismi — altında geçen sene vücuda gelirilmiş olati kataatın (500,000) mevcudu vardır, Bir valitler (Norenberg) de Ttrrmma fotograflar bu efradı omuzlarında, kazma kürekle işçi olarak göster-| mişlerdir. Fakat şimdi — biraz Almanyanın şoselerinde dolaşınız, bu efradın kazma küreği atarak omuzlarına birer tüfek köyduk- larını, bellerinde birer bomba taşıdıklarını görürsünüz, cektir. Zira birkaç işsizlere iş bulmak — vesilesile, hükümet fabrikalarda çalışan 18 le 28 yaş arasında — bulunan gençlerin hizmetlerinden çıkarıl- malarını ve yerlerine — yaşlıların alınmasını emretmiştir. İnsani bir düşünce deyebilirsiniz. Hakikat ta bu, on sıtıfın gizli surette silâh altına ahnması demektir. Çünklü fabrikalardan çıkarılan bu gençe ler (iş merkezi) denilen kamplara alınmaktadırlar. Oralarda nazarl! ve ameli talim — göreceklerdir. Aakerliğe hazır hale geleceke 1 k u%ınyıdı bir sınıfın 400,000 kişi getirdiğini hatırlarsanız bu on sınıfın 4,000,000 asker demek olduğunu bilirsiniz. Bu miktardan aile sahiplerini, mecburen çift işlerinde kullanılacak olan 1,500,00 h li çh. zz “Hr miktın da Na ıilulı sivil ordusunda bulunan bir milyonu ve 250,0001 göçen polis kıtaatını ilâve etmek İcap eder. Yekünu ırtık siz bulunuz! Teslihata ıclincı: Alman or“ dusu çok isabetli yeni sistem ayna ile mücehbez tüfeklere de maliktir. Ayrıca btomatikleri var- dır. Bunlarda — tanklara — karşı $ milimetreliük — çeliği delecek kurşunlar kullanılmaktadır. Bunun haricinde 8 kiloluk mitralyözler ve 3,5 santimlik toplar mevcuttur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: