26 Şubat 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Şubat 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu Da Bir Ingiliz Düşüncesi.. legilizlerin Ünlü muharrirle- rinden Oskar Vil- Oskar Vilde i asa Pariste gre enin yetsiz bir kadın.,, başlığı altında yazmış olduğu bir piyes geçenlerde fransızcaya ter- eme edildi ve Pariste oynandı. Fransız gazetelerinin anlatyık- lanna göre Fransız kadınları bu eserin o başlığından pek hoşlar mamışlar ise de içinde geçen bir muhavare şudur, anne İle kiz arasında geçer; — Kimdi, az olan? — Ehemmiyetsiz bir erkek! baban! Yine fransız gözetelerinin an- lattıklarına göre bu dafa umu- miyetle hoşa giden bir cümle de şudur: — Bir centilmen daima epice şey bilir. Centilmen olmayanın bildiği o şeylere gelince, bunlar muhakkak kendilerine zarar ge tiren şeylerdir. * Yironusların (1 - dö » Frans) adını taşıyan muazzam bir evvel salonda Bir deniz ime vavurları © vardı devi tekaüd geçen hafta bo- edildi zulub hürde demir haline getirilmesi için bir tezgâha çekildi. Bunun sebebi geminin (20)incl yaşını bitirmiş olmasıdır. Insan Fransada 20 yaşını bitiren bir geminin tekaüde çıkarıldığını okuyunca başka yerlerde 40 ya- gını geçiren gemilerin el'an kul lanılmakta olduklarını nasıl dü- şönmez? Bu, bir az da... Zengin- lik meselesidir. * ŞÇoransada bir ev içinde her- gün kullanılan ufak tefek Rilke gli zarfında me gi ere yenilikler akl sele | Sını gösterme İçin bu hafta bir sergi açıldı, bu sergi, işe yarar, fakat mutad Üzere dükkânlarda göze çarpmaz bin türlü ufak tefek eşya ile doludur, anlattıklarına göre bu eşyadan bir tanesi de yekdiğer'ne yapışık çifte bir kepcedir. Yek- diğerinden (oayrı iki kızartmayı ayni zamanda yapabilmek için düşünülmüştür. Ve muvaffakiyet katanmıştır. Fakat anlattıklarına göre müşterilerden biri de bu icadın sahibine - şunu sormuştur; — Çok güzel yalnız ben kep- cenin birindeki kızartmayı çevir- mekle meşgul iken ötekindeki kızartmayı kim idare edecek? Bu kepçeyi yaparken insanlara ee el ilâvesini Hatıra 3e:8ir santime | vaseti (8) kelime 4 ince w tutacakları gere sanlimle ölçülür. Tercüme Böyle Geçmiş Zam SON POSTA -——— tarihi Müsahabe a Bir Müşa — mam Olur! an İçinde, Isfahanda are 5 ERME EŞ ” Her gece gene karısının önlinde buğday kurardı, masallar söylerdi. Fıkralar anlatir, gürler okurdu. Sümbülzade Vehbi, on seki- zinci asırda adını dillerde dolaş- tıran kudretli bir şairdi. Bir aralık elçilikle İrana gitti, Şöhreti kendinden evvel o şiir diyarına ulaştığı için İran payıtahtında hiçbir elçiye gösterilmeyen #aygı ve sevgi İle karşılandı. Onu bir siyasi memur, bir politika adamı değil, Firdevsileri, Sadileri, Ha- fızları iyi anlamış bir adam olarak telâkki ediyorlardı. Tarihin şahidliğine (bakılırsa Vehbi de elçiliği unutmuş, kendini şairliğe kaptırmıştı. Gece gündüz söz erlerile bağdan bağa dolaş yordu, keyif çatıb duruyordu. İran Hükümdarı Kerim Han da kendisine bol iltifat ediyordu, boyuna hediyeler veriyordu. Zevk düşkünü şair, güler yüz ve güzel söz bolluğu arasında ne yaptığını bilmez bir hale gelmişti. O zaman Bağdad Valisi olub Sümbül ze- denin kendi aleyhinde İstanbula raporlar gönderdiğini işiten Ömer Paşa, onun bu vaziyetini de öğ- rendiğinden Babıâliye bir mektub yolladı, “ Vehbi Efendi ayyaşlık ve zendostluk gibi bir elçiye yakışmıyacak işler yaparak Isfa- handa kendini rüsvay etti,, dedi. Babıdli de şairi idama mahküm etti. Bereket versin (dostları kendine haber yolladılar. O da kılığım değiştirerek yola düzüldü, postacı tatar kostümlle Üsküdara gelib. saklandı, Hünkâra güzel bir kaside sunmak yolunu bulub kafasını cellâd kılıcından kurtardı. İşte bu ünlü şair Isfahanda bulunurken ve o diyar şairlerile nükte yapıb eğlenirken bir ter- cüme bahsi acıldı. Arab ve fars dillerini pek iyi bilen Sümbüloğlu, Türkce ile en ince fikirlerin kısa ve toplu surette ifade olunabile- ceğini, fakat Türkce bir nüktenin bütün zarafetile ve hele kısaca başka dillere geçirilmesine imkân olmadığını - haklı olarak - iddia ediyordu. Kendisile münakaşaya girişenler İse - haklı değilse de tabi olarak - bu fikrin aksini iltizam edib çene yoruyorlardı. Sümbül oğlu Vehbi, ne söy- less karşısındakileri ilzam ede- miyeceğini anlayınca bir tecrübe teklif etti; — Uzun söre ne hacet, dedi, sınayalım. Siz bana en kısa ya- zılmış şairane bir hikâye verin, onu bütün nüktelerile ve aslından İ çok kısa olmak şarti'e, Türkçeye çevireyim. Yapamazsam ve yep tığımı beğendiremezsem İstediği- niz şekilde size bir ziyafet çe- kerim. Şairler, uzun bir müşavereden sonra Sadinin Gülistanından bir hikâye seçtiler. Sümbel oğlunun zaten bildiği ve hafızasında taş dığı bu hikâye şöyle bir vâkıa tasvir ediyordu: Yetmişini çoktan aşmış bir adam, henüz on sekiz yaşında bir kızla evlendi. Onun bayatiyyeti, insanlık kudreti, bü- tün diriliği çenesinde kalmıştı. Bu sebeble her gece gene karr- sının önünde (bağdaş kurardı, masallar söylerdi, fıkralar anla- tırdı, şiirler okurdu. Bir ay, iki ay böyle geçti. kızcağız, evlilik hayatında masal dan, hikâyeden başka bir şey görmedi, göremedi. Bir gün çe- nesi kuvvetli ihtiyar, (Ouzun bir masal daha anlaltıkten (sonra, gecnlik hulyaları kefenlenmiş olan güzel karısına neş'eli neş'eli sordu: — Bahtiyarsın değil mi?... — Evet, bahtiyarsın ve bahtl- yar olmaklığın da pek tabiidir. Çünkü benim gibi ununu elemiş, eleğini asmış bir kocaya düşdün. büye, Çatalç İSTANBUL önü Gesetemisde *e resimlerin a weh/uz ve gazetemize alikir. —— Her gece tatlı hikâyeler dinliyor- sun, hayatın acılıklarını ve tatli- lıklarını öğreniyorsun. Allah et- mesin. Ya bir gence düşeydin, halin niçe olurdu?.. Gencler, ke lebek ruhludürlar. Güzel kıymeti bilmezler, çiçekden çiçeğe konar- lar. Sen, bir kelebek iğnesile in- cinmedin, gönül halini bilen bir erkeğe vardın. Gece gündüz şükreti : Genc kız, kendine kadınlık zevklerinden hiç birini vermemiş, verememiş olan bu kendini beğen- miş İhtiyarın yüzüne gamlı gamlı bakdı, sert bir alı çekdi: — Kişi! Dedi, senin aylardan- beri söylediğin masallar, hikâye- ler, Ebemin bir sözü kadar kafamda yer tutmadı. Senin sözlerin bir kulağımdan girib öbüründen çıkdı. Ebemin o biricik sözü ise elmas bir küpe gibi kulağımda!.. Şaşınveren — ihtiyar, kendini toplamiya çalışıyordu ve alık alık soruyordu: — Eben sana ne demişdi ki?.. — Artık söyliyebilirim, çtinkü sabrım tükendi, yüreğim ağzıma geldi. Ebem, “ bir gene kizin göğsüne sarsak bir İhtiyarın ak sakalı değeceğine genc elden çık- mış bir ok değse daha iyidir, demişdi. Bu sözü hiç unutmam ve seni dinlerkende hep onu hatırlıyorum! Sonra arabca bir beyit ırladı. Kızın ağzında ağlıyan bir ses olan bu beyitte şöyle deniliyordu: Sıcak, şok sıcak bir gönde oruc tutan bir adamın buruşuk dudağında ne zevk verdir? Onu andıran duygulara “uyanl,, denmez, Çün- kü uyanmak, uyuyanlar içindir. Ölenler için değil...,, Isfahanlı şairler, bu pek bili nen hikâyeyi okuyub bitirdikten sonra Sümbül oğluna yüzlerini çevirdiler: — Buyurun, dediler, Türkçeye çevirin, sizi bekliyoruz. Vehbi, hiç düşünmedi, şu söz“ leri söyledi: — Türkler bu mevzuu çoktan Kisaltmış'ar © ve kendi. dillerine geçirmişlerdir. Ben sadece hikâ- yenin Türkçedeki şeklini söyliye- ceğim: Su yanımda ekin sel için dağda ferman yel için- kocaların (ihtiyarların demek) aldığı genc el için!,. Sadi de zannedersem bunu söylemek İstiyor!... Şairler yutkundular, düşündü- ler, bakındılar ve mırıldandılar: — Az sözlü, fakat özlü ter- cüme bu kadar olur... M.T. Tan Bigaya Vapurla Kari Mektubları Yolculuk Istanbuldan Karabigaya kadar vapurla yolculuk yapmak, yak zahmetlere katlanmak d a Vapur haddindan fazla yolcv alı bakan olmaz. Değil güvertede” ikinci kamarada bile ışık Y' “3g Abdesthane kapı eşiğine kada" pis'ikle doludur. Yolcu o KA fazladır ki, o pis kokulu 8! hanenin önü bile yolcu yatağın Bu vaziyetin ıslahı çok ye! bir hareket olacaktır. Biga: Ş. Ayd Hakâride Wekteb İhtiyati Burada bir muallimli ve sınıf bir ilkmektebten mekteb yoktur. Bunun için cuklarımız tahsilsiz kalmakta” Eskiden bir vilâyet merkezi olr! Hakâride beş sınıflı bir meki iddetle ihtiyac vardır. o * " 7 Takar: A. Nuredö Arhavililer Türkes Konuş! Arhavililerin Türkçeden başi olan Arhavi dilini kullandık” hakkındaki malümat yanlış” Arhaviler Türktür ve her taraf Trükce konuşmaktadırlar. Samsun: Said bey mahallesi sokağında o Sevket Bas çak Kütahyadau O, M. işaretile pd yazan okuyucuya: Resmi muamelelerde afeni, bey, paşa, hanım unvanlar” di kullanılmaz, bay ve bayan bi konuşmalar ve yazmalarda ge” ket eseri olarak kullanılmaktağ, Mektubunuzun diğer kısmınf birşey anlıyamadık. * Lüleburgazda Muharrem OE Vücutca ve sıhhatce bir * sız olmadıkca acı büber Y' pe hiç bir zararı yokdur. Ancak / seyde itidal lâzımdır. Itidsl .atiyatı elden bırakmamalısı” » Büyükdereden B. Ş. imzasil? tub yazan okuyucuya: Mahallenizin askerlik sili ile birlikde mensub ol askeri şubeye gider, şube görür, bize yazdıklarnızı e sınız belki sizi bir devre Kİ” ederler ve yahud da beri kolaylık bulurlar, askerlik ii mukelleflere her türlü : göstermektedirler. 4 Rizede Uzunkaya köyünde gu ile; r almeda hiçbir vir layamadık. Kısa ve 2 lar Yeni Meşriyatü Idare — İç Bakanlığı ayda bir çıkarılan bu resi nın Şubat 83 üneli sayım yazılarla intişar etmiştir. Yücel — Yeni En bu kültür, v edebiyat ve san â sının ilk anyısı Ragıb Halde 091 Cemal, < Mbiie Ete, Ves yazıları ile intişar Va ederiz. z > Karınca — Türk EK yi Cemiyetinin oyda bir ampli ziraat ve köylü Key i sayısı intişar etmiştir pe Gol — Bu spor mec" a sayısı çıkmıştır. Prolesör Bi Tercüme iel ya'nın uzun em rdan lerle, birçok E> kardığı yirmi. e orna bir eserdir. eş tercilmi Himizde YAP, Kazalara Pare ağ olmuştur, eve

Bu sayıdan diğer sayfalar: