27 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

27 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—?7 Ağustos Hergün Şark Vilâ;ctlerinde €© Müstemleke Kavgası * Şark Vilâyetlerinde Şark vilâyetleri bir çok bakım- ın, Osmanlı — hükümetlerinin İhmal ettiği, Üvey — evlât gibi ktığı vatan parçasıdır. Osmanlı — hükümetleri — için Yatan, —öz evlât ve Üvoy evlât Üye ikiye ayrılırdı. Rumell öz #vlâttı. İmparatorluğun bütün ser- Veti oraya dökülürdü. Cümhuriyet Idaresi için vata: tin her parçası aynt kıymette Öz evlâttır. Osmanlı İmparator- gunun birçok kötü miraslarını tasfiyo ettiği gibi, Şark vilâyet- leri işini de bir defaya mahsus Olarak halletmek mecburiyetinde hlmııhr. Başbakan İsmet Inönünün ton seyahati, yurdun bu bölgesk din de, diğer bölgeler seviyesine Tetirilmesi İşinla başlamasına bir Fesile teşkil etmiştir. Şimdi hü- kümet bu vilâyetleri 1slah için çok kanunlar, tedbirler hazır- lamaktadır. Şark büyüktür: 1 — Orada hâlâ tam manasille Ortaçağın derebeylik rejimi var- dir. Yüz köye yakın arazisi, em- tinde köle gibi çalıştırdığı tebeası, bekçisi bulunan derebeyleri tanı- z. Bu ortaçağ sistemine kat'i bir son vermek gerektir. 2 — Şark vilâyetlerinin yolu Yoktur. Şose, otomobil ve kam- Yon, bu vilâyetleri kısa bir za- Manda — ortaçağdan — çıkarmiya kâfidir. Bu iki mühim iş, şark vilâyet. lerinde mühim bir. İnkılâp yapa- taktır. Diğer todbirler bunun ar- kasından gelir. Şark vilâyetlerini islâh eder. m, Suriye ve Irakta yapılanları tetkik de bizim için faydalı ola» Bilir. Başkalarının uzun tecrübe- lerle öğrendiklerini inceleme, yeni tecrübelerden daha ucuz ve daha laydır. vilâyetlerinin — dertleri * Müstemleke Kavgası Italya - Habeş anlaşmazlığın- da Kköşesine sinip sesini çıkar- Mayan, yalnız hâdisatın seyrini takip eden bir devlet vardır Almanya. O, sade yurt içinde hazırlık- nn — bitirmekle meşguldü ve İyanın — Afrikaya soldırmasını ekliyordu. Orta Avrupada ko« Valadığı siyasayı sonra meydana Vuracaktı. Fakat Ingilterenin müöstemleke« yeniden paylaşmak — fikrini Ortaya atması, susan devi kımıl- dattı. O da sesini yükseltti ve: — Ben de sömürge İsterim, dedi, İtalyanın Habeşistanı — isitlâsı Taton bu meseleyi kendiliğinden *taya çıkaracaktı. İtalya, Almanya ve Japonya yanın ikl Üç memleket ara- finda taksimine uzün — müdcet hammül edemezlerdi. Nüfusları 'l'ı:ığ“d"'" nefes alacak yeni ük ©r arayacaklar ve müstemleke Peşine düşeceklerdi. © yeni cihan harbinin tohu- Tu bu suretle inkişafa başlamış Unuyor, Versay muahedesinin attığı arp tohumu, şimdi tomurcukla- 'd"'lyor. Bu tomurcuklar — ya- 4 patlayacak ve ortı bir harp cılîıcıldıv. M halde, yeni bir cihan harbi B a hi Resimli Makale Roma şehrinin efsanesini bilir misiniz ? Bu gehri Romüs ve Ro- mülüs adında iki kardeş kurmuş- lardır. Bunlar harp ilâhı Marsın oğullarıdır. doğduktan sonra nehre atmıştır. Fakat bunlar bir mucize kabilin- den olarak kurtulmuşlar ve sonra amcalarından Ööç almışlar, sonra da kendi adlarına büyük bir şe- hir kurmıya karar — vermişlerdir. Şehrla kurulacağı yeri - tayinde iki kardeş biribirine girmişlerdir. Nihayet Romülüs kardeşini öl- dürmüş ve şehri başlıbaşına kur- muştur. Bir. müddet — şehirde büküm Gsürmüş, sonra fırtınalar arasında kaybolmuştur. Amcaları onları, Yeni Roma, yine buna benzer efsanenin arkaşındadır. Harbin ağlu tarafından — kurulduğu için bugünkü Roma da harp aramak- tadır, SON POSTA Italya Bize Müracaat Etti Pamuk Ve Arpa Satın Almak İstiyor Yalnız Pamuktan 12—Milyo_n_ Lise ve orta okullarda yeni talebe yazımına bir bakış Müdürlerle, Talebelerle Konuştuk Iki Taraf Da Bize Dert Yanıyorlar Lise ve Orta okîıilirı ymlft;- ' müdürüne soruyorum: tebe alımı gittikçe artan bir hızla ilerliyor. Bu fazla tehâcüm dola- yasiyle de sıkıntılı. durümlar ken« dini göstermektedir. Bu münasebetle bazı lise ve Örtamektep müdürlerile, konuş- mayı, birkaç talebenin de istek- lerini dinlemeyi faydeli bulduk. Bir lise müdürünün odasında- yım, Vaktin öğle paydosu olması- na rağmen kapı önünde — talebe kelabalığı eksik değil. Mektep İSTER buştan teikik edilir. Her sene bu kitapların düzeltilmesi düşünülür. Komisyonlar toplanır, incelemeler yapılır. Nihayet vaklit geçer, Yine esaki kitaplar basılır ve okunur. Bu sena de birkaç aydanberi müfredat programlarının değiştiğinden, mektep kitaplarının yeni programa göre Öztürkço olarak hazırlandığından ve basılmak — Üzere İSTER İNAN İSTER İNA_NMA! aa | İNAN Her sene mektep kitapları yaz mevalminde — Bugüne kadar — müracaat edenlerin miktarı ne kadardır? — Boşyüze yakın. — Hepsi kaydedildi mi ? — Hayır.. Ancak yüz kadarını aldık. Sebep ? — Sebep yerslzlik.. Bizim lik kısımda bir şubemiz vardır. Başka şube açmıya mektebimiz müsait değil, Bir şubede de ancak elli İSTER yeni Eylüle Bu Kazanacağız Haber aldığımıza göre İtalya, bizden çok miktarda pamuk ve arpa almak istemektedir. Bu se- neki pamuk rekoltesi olarak tah- min edilen 220 bin balye pamu: ğumuz, bu istek yerine getirllirse dolgun fiatla satılacak ve bu sene pamuk Ürünü yurda 12 mllyon lraya yakın para getirecektir. Bizden kömür alacak olan Avucturyalı firmalar ve İtalyanın son talepleri ile kömür satışımız da bu sene tahminin Üstünde bir para getirecektir. talebe okuyabilir. Tam bu sırada kapıdan içeri- ye on ikl yaşlarında bir çocuk giriyor, elinde bir sürü kâğıt.. — Söyle çocuğum, — Yazılmıya geldim efendim. — Hangi ilkmektepten çıktın? — Onuncu mektepten, — Bu mektebe giremezsin yavrum. — Niçin efendim? — Çünkü semtin değil. — Fakat biz şu karşıkl evde oturuyoruz. — Imkân yok. Küçük Orhan başlıyor ağla» mıya.. müdürle birlikte bu küçü- ğün diplomasına — bakıyoruz ve sonra müdür, bana dönüyor: — Bu çocuğu kaçırmak ister miyim hiç! gözlerine kadar zekâ dolu.. fakat ne yapayıml.. Mektebin dış kapısında yeti- şerek, gözlerinin yaşı hâlâ din- meyen çocuğa sörüyorum. — Niçin ağlıyorsun — küçük? “bu mektep çok mu hoşuna gitti? — Hayır.. Mektepsiz kalmak: İNANMA! bulunduğundan bahsediliyor. eldik. Mokteplerin açılmasına gurada - bir ayımız kaldı. Bu bir ayda kitaplar hazırlanacak, basıla- oak, ciltlenecek, mekteplere gönderilecek ve dersler bu kitaplarla yapılacak. Fakat kitaplar hâlâ matbaaya verilmemiştir. ar içinde bu sene de möktop kitaplarının yetiştirilebileceğine, artıkı | | Bâhusus uyuşturucu Sayfa 3 .. .. —x Sözün Kısası Kaçakçı Kediler Ek -Ta Eloğlu nelere kadir değildir?. zehirierden bırine müptelâ olursal, Hapisanedeki herolin tiryaki- leri, idarenin — sıkı kontroluna rağmen, alıştıkları menhus ilâcı tedarik etmek için, kedileri ara- ya koymuşlar. Bu hayvanlar, dı- şardaki bircakım adamların, bo- yunlarına veyahut ki karınlarına bağladıkları heroin paketlerini, mahpuslara - taşırlarken — yakayı ele vermişler. Zehir müptelâlarile uğraşmak zordur. Bugünlük, kedilerin ele geçmeslle kısa bir zaman için itiyatlarından uzak kalacak olan tiryakilerin, zebir iştiyakının ver« diğl bızla, bu sefer de farelerden sineklerden, — örümceklerden ve hattâ kendilerinde mevcut olan ufaklıklardan istifade — yollarını bulmıyacakları ne malüm? Ötedenberi, yanl dünya kurul- du kurulalı, insanların kötü iti- yatlarile mücadeleye — girişenler daima mağlüp olmuşlardır. Âdem oğlu yasak edilen gşeylere düş- kündür. Cennette keyif sürüp du- rürken, sirf yasak olduğu — için Bilgi ağacının meyvasına el do« kunduran Havva anamız, bu me- rakını bizlere miras bırakmıştır. Tütünün bu memlekette bu de- rece yayılmasına, çubuk içenlerin boyunlarını vurduran padişah se- bep olmuştur. Hem tütün yasağı o kadar sıkı İmiş ki, meşhurdur, anlatırları Herifin biri, bir akşam, evine kapanmış, çubuğunu yakmış, girz- liden çekiştirir, dururmuş. Yasae ğuun tatbik edilip edilmediğini bizzat kontrol etmek merakında bulunan padişah da o sırada teb- dili kıyafetle mahalle mahalle do- laşıyormuş. Herifin evinin önüne gelince, burnuna hafiften bir tü- tün kokusu gelmiş. Kapıyı omuz« lattığı gibi, dalmış İçeriye, hes rifin karşısına dikilmiş. Sert bir tavırla: — Ne yapıyorsun? Diye sor« muş. — İşte görüyorsun.. Serde tir- yakilik var da, çubuk içiyorum. — Yasak olduğunu bilmiyor musun? — Biliyorum amma, sana ne? Sen kimsin ? — Benim adım Ahmet! Herifceğiz biraz duraklamış.. — Hanlığı da var mı? diye sormuş. — Var| O zaman tiryaki hemen yo- rinden fırlamış ve: — Öyle ise, demiş, buyurun cenaze namarınal. Bu derece — soğukkanlılıkla ölümü bile göze aldıran tiryakiden ne beklenir, daha doğrusu ne bıklğndınoı? d edilerin çılığa alıştırık maları solda sıfırdır| Rercal “tan korkuywum. Diğer bir lisenin kayıt odası: Talebeler kapı önünde biribirle- rinl İterek içeri girmeye çalışıyor: lar. Buarada on Üç yaşında bir çocuğu elinden tutmuş ihtiyar bir kadın evrakı uzatıyor. Muavin göz gezdiriyorı — Bu çocuk Davutpaşa orta moektebinden. — Evet. — Kaydedemeyiz. — Niçin efendim? — Yine eski mektebinde oku- yacak. — Fakat biz burada oturu- yoruz. — Imkân yok! Mektep dışında bu ihtiyar ka- dınla konuşuyorum. Diyor ki: — Bu çocuğun babası müte- kait bir ihtiyardır! Fakir bir aile- yiz. Hergüin Kocamustafapaşaya kadar gidip okuması çok zor. Daha geçen sene baş vurmuştuk, bu yıl alırız; demişlerdi. İşte bu yıl da gerl çeviriyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: