November 8, 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

November 8, 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa SON POSTA Büyük Yazan: —. |Korsanın Aşkı |- Romanı ç Kaflı Kâhya; Ebu Yahyaya, Ebu Eymen:u Asılmasını T —29— İbni Câbir böyle şeylere alışkındı. Artık yavaş bile konuşmıyacaktı. Nitekim İbni Hüzeymeye bakarak tek söz söylememiş, sadece: — Anladım, peki... Manasına olarak başını sallamıştı. Şeyh Ebu Yahya kumandana lâzım gelenleri söyledi. — Fakat bunu kimseye sezdirmiye- ceksin!... Diye ilâve etti. dışarı çıktı. Aradan bir iki dakika geç- memişti ki konağının kapısına, pence- relerinin altına yalın kılıç adamlar ge- liyorlarlardı. Ne Oluayor? Bu aralık konağın önüne çömelmiş olan Abdullah ile Zübeyir, gördükleri şeylerden bir şey anlıyamamışlardı. Fakat Abdullah zeki bir adamdı. Ar- kadaşına: — Ne oluyor?.. Diye sordu. -Arkadaşı baka X İdi, Abdullah mırıld.ndı. Efendimize vir fenalık yapma - sınlar... Şeyh Ebv Yahya deve gibi kin- çi bir adamdır. Sen ne dersin?.. Zübeyir dilini yütmuş gibiydi. — | Türk gülleleri Cezayir burcunun tepesine avsiye Etmek te Idi toprak ve taş yığınt çarpıyor, orayı toz, haline getiriyordu mamak, korkaklıktır. Sultan Ebu Ha- mu böylelerini ne yapar? — İdam eder... — Ebu Eymen de idam edilmelidir. — Fakat bunun için Sultandan fer-| Yârdımın hemen yapılacağını, yarın sa-| bah mümkün olan büyük bir ordu ile| — Biz bunu beklersek öcümüzü da- | Y beraberce Becaye üzerine gidileceği- | man almak gerektir. ha yetmiş yıl alamayız. Sultan Ebu Hamunun bdk_ı acıyacağı tutar. Bel- ki onu yalnız sürgün veya hapsetmekle kalır. Bunun için işi gürültüye getirme- lidir. Ebu Eymen Asılmalıdır — Fakat... Söylediklerini kabul ettirebilmişti. —Peki, bunu nasıl yapalım? | — Çok kolay... Şeyh Ebu Eymen şimdi yorgun ve düşüncelidir. Dilediği ni söylersiniz. Şimdilik uyusun ve din- |lensin diye yanımızdaki odaya alırsınız. IOndı silâhlarını çıkaracak ve uyuya- | caktır, Uyumasa bile uzanacaktır. Ö- tesini İbni Câbir hiç gürültü çıkarma- dan kolaylıkla yapar. Şeyh Ebu Yahya bu sözleri de be- ğenmişti. Zeynebin Iri — Bunda şaşılacak bir şey yok. Hal.| Elâ Gözleri kı silâhlandırmak, askerin gözünü yık| — k5,. Şeytanın omzuna elini koydu: dırmak ve vazifelerini yapmıyanların, — Yapacağım ...Çünkü sahiden o- Bununla beraber yutmamış OI“YÜ]Şeyh Ebu Eymen de olsa, derhal idam | ,A karşı olan hıncım içimi kemiriyor... da söz söylemek için vakit bulanmya> edileceğini göstermek böyle zamanda Öcümü almadan ölmek korkusu çok | çaktı. Çünkü ikişer kişi bir anda onla- | tazımdır.”Sabah olmadan önce divan| fena... Zeynep... O güzel, iri clâ göz- rın kollarına girmişler: | — Buyurunuz, siz de dinlenirsiniz Diyerek konağın biraz ötesindeki as- ker odalarına doğru götürmiye başla- mışlardı. Zübeyir: kapısındaki meydanlığa asılmış bulun- teren bir yafta konulmalıdır. — Bunda düşünülecek bir şey yok... — Ne oluyorsunuz?... Yayaş... Biz. Zaten siz onun kumandanısınız. Her kendimiz de gideriz. dedi. baş, ayağına hükmeder. Ona ceza da verir, mükâfat ta... Sultan Ebu Ha- Onuü tutanlardan birisi alaylı alaylı| mu da bundan başka türlü düşünmez... cevap verdi: — Çok yorgunsunuz. Yardım ediyo- ruz. Bu sırada Köse Şeytan yuvarlak ©- — Onu astıktan sonra davullar çı- karılmalı. Bütün halk gidip görsün... Ayni zamanda eli silâh tutanlar Babül- dı_ıı_ıhpnıııımş.yhyoly..hmhhılınmlu. Kumandayı ele mişti. Kapıyı kapadılar. Gene fısıltı ile konuşmağa başladı - bi Ş Yiğit Bir” Kumandan kaçmaz Şeyh, kâhyasına baktı: — Çabuk söyle!... Öcümü o suretle almalıyım ki. kimse benim bu işi ken- di kinimden dolayı yaptığımı sanma - malı!... — Efendimiz, ben de böyle düşün- düm. Başka türlü yapmanın doğru ol- madığını anlıyorum. Zaten bunun için fırsatı kaçırmıyalım, demiştim. Söyle,.. Çabuk söyle!... — Ya Şeyh, bu dakikada Ebu Ey - men bir asker kaçağıdır. Kumanda etti- ği askeri bir ecnebinin eline bwrakarak kaçmıştır. Yardım getirmek için çıktı- ğını söyliyerek bizi aldattığını sanıyor. Korktu ve kaçtı. Yiğit bir kumandan, ona veri'en vazifeyi ölünciye kadar bı- rakmaz. O ise.., — Doğru söyliyorsun!... —Elbette doğru... Bu nerede görül. müş?,,, Denizden gelen üç buçuk kor- sanın önünden kaçınak,., Türkler bu- raya km'ar sağlamı olarak gelemezler. Çürük carık bir filoya karşı Becaye gi- bi büyük ve zorlu bir kaleyi korüya - alarak beş on bin kişilik bir ordu ile Becayenin kurtarılmasına gidilir. Ci- var şeyhlere de hemen haber gönderilir- se bu ordu Becaye önüne ğı za- gelen bir kaç yüz korsanın hakkından gelmek işten bile değildir. Öc Almalıdır Şeyh Ebu Yahya hem bunları dirdli- yor, hem de düşünüyordu. İbni Hüzeyme sesine bir yılan ıslığı- min manyatize eden vahşiliğini vererek bin dereden su getiriyor, ayni zamanda şunları ilâve etmeyi de unutmıyordu: — Gene siz bilirsiniz, ya Şeyh!... Fakat bu fırsat ve bu bahane sanmam ki bir daha ele geçsin... İnsan yaşadığı ,zamanlarda öcünü alamazsa ölürken gözü arkada kalıyor... Şeyh Ebu Yahya biraz daha sustu: Köse Şeyt llnüni vü'eündürk bakakaldı. Şimdi bakışlarında bir zafer rengi vardı. Köse Şeytan bunun mana- sını anlamakta güçlük çekmedi. İler... Alçak herif, oğlum gibi sevdiğim " malı ve göğsüne de niçin asıldığımı gös-| ve güvendiğim halde bana hainlik etti. Elbette hakkımdır. Ne yapsam hakkım- dır. Değil mi Hüzeyme?... — Elbet ya Şeyh!... Yerden göğe kadar hakkınız var... L O halde çabuk git ve İbni Câbiri çağır... Hazır bulunsun!... —- Başüstüne ya şeyh!... İbni Câbir zaten böyle çeylere alış- kın, cellât yürekli bir adamdı. İşin veya |kötü. dağru veya yanlış olabileceğini |bir an bile düşünmedi: — Başüstüne ya Şeyh!... Dilediği- |nizden daha gürültüsüz ve çabuk ola- caktır. dedi. (Arkası var) D n el di ğ ieeki Kabul Beledigeii — Te Lebaşı Şehir WTW iyatrosunda | Y 8/11/935 Cuma akşamı eaat 20 de TOHUM Yazan: Necip Fazıl Kısakürek İN HLT Fransız tiyatrosunda Bu akşam 20,30 da, BAY - BAYAN büyük operet Naşit - Ertoğrul Sadi Şehzadebaşı TURAN tiyatromunda Bu gece 20,30 da HiSSEi ŞAYİA Vodwvil 3 perde Zecr; Tedbirler K;nunu Kamutayda Ankara, T (Telefonla) — Zecrt Tetbirler hakkındaki kanun pro« jesi bugün Kamutaya gelmiş, edilmiştir. , Dış İşler Encümeninde müzakere Yüzüne Bir Bakış (Baş tarafı 1 inci yürde) |delerin dışarıda satış ediln 4 mi un borsası vardır ve bunlar Havyar|zur görmemektedirler. Fakat k hanile Ömer Abit hanmdadır. Fırıncı- kanaatimizce asıl mahzur PUU ların hiç birisi ticaret ve zahire borsa-| Ve halk bu yüzden pahalı &? sından mübayaa yapmamakta, bura -|& gibi, fırıncı da nisbetsiz /zarar karşısında kalmaktadır. lardan un almaktadırlar. Bu borsaların Bugün Şehir Meclisinde €T Ffiatı da daima ticarct ve zahire borsa - y Konuşirükl d sından (100-150) kuruş farklıdır. Ekmek ve derk S Belediye ekmek narhını ticaret ":kden sökez ŞERük meclisinde köf MhWMWMhyhhMı.ŞııbıyMM Üst etmektedir. Fakat fırıncı bu fiattan un / , — P L D celise izahtl ala: ğı için ;"ukeıı Şabal 2 F"T' cektir. Uray — ekanomi cının ucuz un duruüri ıi un al -| a lez am masının sebepleri vardır: Bir kısmı ser- | ::::.Iî""ı ::n'::k,.ı d mayesiz olan fırıncılar unu kredi ile'| — pALa; ikinci nevi ekmek ! almakta, ister istemez değirmencinin Haeğir biz, mllsiya keyfine tâbi olmaktadırlar, |tanbuld. -hın büsbütün Borsadan alış veriş yapılmamasının | , hakkında ortaya atılan fikt€ sebepleri vardır. Bazı fırıncılar değir - alâkadar bir belediyeci dün bil menci ile mukavele yapmakta, tesbit | yunları söylemiştir: ._- edilen bir fiat üzerinde bir yıllık ihti -| —£ — h ranbulda ekmek nafi yıaolın(“)i'ıwvlliç'ıthih-mını - O vakit Boğf "f“""ıw"m“"""w bi tek fırınlı yerlerde — eli mek ihtikârı başlar. Başka Dıhıbumbqııahıwlı—ılı'_y“u.' istediği dolayısile fırıncıyı borsada — görmek inile li nidüri M mümkün olamamaktadır. Ancak dışa-| narh ile bu melhuz ihtikârın ıda yapılar lar il et -| rıda yapılan satışlar borsada tescil et çebiliy Ki tirilmektedir. Bu sebepledir ki fırıncı narha ve he- | P*Mtolurken narhı kaldırmai saplara rağmen bazan çok büyük za - mek hatırımıza bile gelmez. quhmüwmldumkul&üdiüı fil kâr temin etmektedir. Faraza rborsada un pahalıya satıldığı ve borsa vasatisi yüksek alduğu zaman fırıncı dışarıdan Unu ucuz tedarik etmiş bulummakta ve çok kâr etmektedir. Bazan da iş bunun l tamamen aksine zuhur etmekte ve o Z2 '14 te İstanbul Halkevinde | man fırtncı zarara katlanmaktadır. İsağlığı savaşı) üzerin? Borsa çevirgenleri borsaya tâbi mad- | rans  irke Konferans — Profesör doktor Tevfit Kazancıgil 12 teşrinievvel Hava Tehlikesi B HS Havadan, irili ufaklı «Yağanı paraşütçüler Tayyareden paraşütle yere atla-| düşman kuvvetinin 4 mak, tayyarenin bir gün uğrıyabile- şütlerle bir çok silâhh İft uiibihn&ıı.hnındekiyd—l n gün, bu tedbir, askeri sahaya nakil bik edilmektedir. Yavât ve orada tatbik edilmektedir. — — |ğer ordulara da intikal Maksat şudur: Muharebe eden bir' dadını gösteriyor. MAK S İ M.'iı BÜYÜK SALONUN” Yazından - itibarşt'( Pazardan başka ) hergün anat 17 den 20Y* b Pek ucuz fiatla Danslı matine KAHVE - ÇAY - ÇIKOLATA ve ŞURUPLAR 25 Hi KAHVE - ÇAY «LIMONATA KOMPLE Pazar günleri saat 17 den itibaren fovkalâde Hamiş: Salon iktiza ettiği gibi mtıayon ŞUBERT'iN AŞİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: