November 24, 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

November 24, 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Düşünmeniz Jçin Mürekkep Lekeleri —AA. Dalgıçlar denizle rin dibinde çeşit ç€- git, garip eşkâlde hayvanlara rastge- lirler. Fakat büyle acayip şekiller gör- mek için beheme - hal denizlerin dibi- dalmak lâzım değil Kaleminizi mürekkep > dalldırınız ve bir kö kaç dâmla mürekkep ı katlayınız. Bir açınca kim bilir ne iz.. İşte size böy” dan meydana ge - «mi, Boş zamanları » İairlaş Mtıktarı sonra kâ sohra, kâğ ekil, lere teadüif edecek Müd, > Sürek, Kiril, i Bzda 5 ar 1 © de bu eğlenceyi tecrübe ediniz. dalde hoşça vakit geçirmiş olursunuz. * Dü Bi ğ “yük bir mağazanın paket kısmında i Kai N €rkek, altı kadın ve dört çocuk çalış Pak, © Muayyen bir müddet zarfında 800 ç Yapmakadırlr. İnd, ertesi günleri alış veriş fazla oldur baş ayni müddet zarfında 1200 paket Bilek ve bunun için de fazla adam i. icap etmektedir. dag “kek iki kadının gördüğü işi kadın iğüne nazaran ay- st zarfında 1200 paketi yapabil - kaç kadın daha tutmak lâzımdır? * *üm biri beş balık tutmuş, Tuttu. Mü balığın ağırlığı, birinci ve ikinci iğ, mecmu sikletine ve dördüncü ba- ha , E'liğı da birinci ve üçüncü balıkla » “cu sikletine müsavi idi. Üçüncü ba- iyı, m kilo geldiğine nazaran beş balığın hiz) “9 sikletlerini hesap edebilir misi - * bir dansöz idmanları: <İ çocu dde ek için, ÖN üzün. meme Besarabyada Kıtlık Var Ya, 23 (Özel) — Bükreşten bil. Sine göre bu yıl Besarabyada ku.) Sor. dry, abalinin vaziyeti son derece iş, öiştir. Halkın bu feci vaziye- Ye Yargı ren hayır cemiyetleri onlara WA etmek için Besarabyanın bir ka i , Taallu Nankin, 23 (A. DE A) — Kendisinden izahat istiyen bancı (ülkelerdeki diplomatik mü» messillerine, Çin dg bakanı: « — Kuzey Çi: nin güya erkinliğini temin için yapılacak ber hangi bir teşeb- büste Çin hüküme « tince asla cevap ve « rilemiyeceğini, bil* a dirmiştir. Söylendiğine gö re, hükümet duru« ma karşı koymak için elinden ne gelin se yapacaktır. * Nankin, 23 (A S A.) — Kuzey Çin halikındaki, Çin Japon görüşmeleri, ihtimalki daha zi- yade finansal meselelerle, Çin hudut - larındaki komünist faaliyetine taallük edecektir. Siyasal muhtariyet şöpheli - dir. Bunun, Tokyonun resmen likayt ünen durumundan ikinci da kalması muhtemeldir. İNGİLTEREDE Mak Donalt Ve 0ö- luna Iki Meb'usluk Aranıyor Londra, 23 (AA) — İngiliz kabine- indeki değişikliğin muvakkat bir ma- hiyette olduğu bildirilmektedir. Üş ay sonra daha esaslı bir değişiklik yapıl cağı sanılmaktadır. O vakit bilhassa deniz bakanı Sir Bolton Eyres - Monsel- lin çekileceği belki de Vinston Chur - ötürü ve gpancağından 170 çocuk toplamış *SŞt şehrine getirtmişlerdir. i taş, alar on ziyade muhtaç olanlar a- a an ayrılmıştır. Bu çocukların #deta çıplak bir haldedir. m, 2411.35 <<» MH 1$ 9 K >” DEKLİYENLER miz ç önül bu... Gönüle söz geçer| > .s. Pakizeciğim de, pek memiş... Arasıra eve gelme” dı. Sonra, aramızda konuştuk; Yan Ne gç im, suzan. uzun 'dert yandı: sin) Ye dışarıda boşuna oda kirası ver- Zavallıcığın silesi filân da Mâdemki sonunda evlene- den çıkınca gelir, burada 1. Ne sessiz çocuk, bilsen! Sa - Yay, erkenden geliyor, yatacığına far 95. Kuzu gibi, uysal, kızdan hiç k... En hoşuma giden tarafı; E#elmez; anacığım! diye elimi “si, sonra da ağzına içki koyma 1 rk Yol Belir Sb Mas, Sizleri, hüzünle kararmıştı: ğa, Skiden, içkili insanlardan pek 2m Yandı... mi gözlerindeki yaş, fazla sür - çekrar neş'elendi: İÇ eki mdi, evimizin erkeği var. a nek ay gelmiyor... Hani, onun el- ek, YOrUZ, sanma... Ne olsa, erkek » ALDoğrusu iftihar duyuyo- bir de nikâh kıyılıp evlen* : ğme keyfime! O da ya” Yalnız, şirketteki maaşının art- bekliyor... Bu, savsaklama © ir. dersin, değil mi? Bilirim, senin Hasan, abi) €vy İehill'in ortaya çıka örülecektir. Ramsay Mac Don i koçya üniversiteleri saylavı Skelton'un yerine saylav seçilecek, oğlu Malcolın MET” N . Ben, ulu orta giden, yarım dü- nsanlardan hiç hazzetmem. Rabbitealâ, bana, isi at ihsan etti. yor. şünmiyen İ Allaha şükür, öğesini daha #lâ bir dam Uzun uzun içini çekti: j Birdenbire, iç çekişine yanmış, şi kâyetinden vazgeçmiş gibi idi: e — Huriyeciğimin hali simdi iyi im Neme lâzım, ondan şikâyetlik getirm 5 Ama, ne olsa, ana yüreği.-- gözümün önünde ol Tüm ferahlıyamıyor ki... yeyim.. Yanımda, bir türlü gön n Ayağa kalktı ve kerevetit i f çıkardı: giz Bak, Tar arasmda, den gele dim, Pek iftihar edec Zerk ika, Bak, benim için de ne diller dökmüş.» , zarfı açarken, © ğin okudu, anlattı... O, gözlerimin yaşını tutama - Zekiyeciğ eksin..- söylerken, dım... Mektubu, «Pakize, «Gönderdiğin para rim, Fakat Huriyenii çok yandım. «Ah, Pakize, , içimden okuyordum: ya teşekkür ede- in başına gelene ben, sana, söyledimdi. Bu kırı, tek başına bırakma; #ohu, fe Yok, yek» Nehir için fesattır.... ss aracak! diye. -- O kopuğun pe- li işte böyle olür..» ald, dün ölen İs| « altından n mektubu sana,sgöstereme - z anlatıyordu: Çin - Japon Görüşmeleri Daha Ziyade Komünist Faaliyetlerine k Ediyor Kuzey Çin hudutlarında en tehlikeli unsur sayılan Çin komünistleri #Kızıllar» dan bir kaçı : Vaşington, 23 (A.A.) — Diplomatik İ şevenler Amerika dış bakanı Hull ile İngiliz büyük elçisi Sir Lindsay ara- Jsında, Japonyanın Kuzey Çindeki ha- İreketi hakkında yapılan son görüşme- İye ehemmiyet vermektedirler. Amerika hükümetinin, bu hakkındaki durumu daha tavazzuh et- | memiştir. mosele AMERİKADA Eski Harp Gemile- /rinin Yerine Yeni- leri Yapılacak Yarmmılını firme) 23 (ö- A.) — Cümhur reisi Rosvelt, mevcut | amklaşızmlars ve kabak edilen tahkik İta göre eski harp “ gemilerinin yerine İyenilerinin yapılması, deniz mürette - batının yüz bin k söylemiştir. e iblâğımı icap et eb bir daire" den intihap olunacaktır. «Annem, bu felâketi hiç duymasın. Scn, onu, idare €t... Ben, gelip sana İyardım etmek isterdim. Lâkin, İ gönderdiğin para para ile mümkün de-| di. «Kımıldanmak mümkün değil! di- yorum ama, kendi kendine de gülü- yorum. Fazla para da göndermiş olsay- dın, yine kımıldanamazdım. Çünkü hâlâ, buradaki polisin pençesinden kur- i talamadım!, aBizimkinin, Allah binbir belâsını versin; başımı bir derde soktu ki kur- n, esrar kaçakçılığı; biç bir suça ben- zemiyor... Bu kaçakçılığı yapanlar de- ğil, onunla uzaktan bir bulaşığı olan- İlar bile, polisin gözünden kaçmıyor... Benim, hiç bir suçum olmadığı anla- şıldığı halde, yine polisin göz hapsin- deyim. Pasaportumu vize ettiremiyo- um. «İşin en kötü tarafı, benim pasapor- İtum da sakatmış... Her andıkça küfür ediyorum. Ama, ne fayda... İ dım; mademki buradan bir yere kımıl. danamıyorum, boş durmıyayım, de - dim «Fakat ne yaparsın, elden bir sv) gelmiyor ki... Burada tanıdıklarını İgüya yüksek familyalardı... o Meğer, onların da çoğu, bizim cinsdenmişl Bunu, sonradan anladım. wBizimkinin ahbapları, zaten kimler ölur ki). Kaz kaz ile, baz baz ile; kör tavuk, kör höroz ile! derler, bu iş te ona döndü... Yani senin anlıyacağın, onlar da fos çıktı! | senin liyi... Çünkü arapçayı öğrendim, çatra tulmamın kabili yok... Misirda, koka-| «Kendi kendime düşündüm, taşın: | İle ya, bunun da sonu, kötü çıkabilir? İ ARJANTİNDE Küçük Zabitlerin Bir Hareketi, He- | yecan Uyandırdı Ayres, 23 (A.A.) — Polis pi İmek üzere hususi bir binada toplanan Santurlesta adındaki eski deniz mülâ- İ zimi ile sekiz küçük sübay ve on bir İ tayfayı yakalamıştır. Bunların maksadı, evvelâ deniz mü- İrettebatını ayaklandırmak, sonra da, İlimanda demirli bulunan bir kruvazö- rü ele geçirmektir. Santuriesta kaçmağa muvaffak 108 » Arjantin hükümeti aleyhine fesat ol- muştur. # Buenos « Ayres 23 (A.A.) -——- Öneeden zannedildiğinin bilâfına olarak, şehrin barlarından birinde baskın vermiş o- lan küçük zabitlerle deniz efradının hiç bir suikast işi ile alâkaları olmadığı anlaşılmıştır. FRANSADA Faşistler Hakkında İstizahlar Paris, 23 (A.A.) — Paerlâmentonun sol cenah gurubunun bir bildiriğine gö- re, gurubun temsil (Oeylemekte olduğu partiler, saylav Rucard tarafından Fa. şist teşkilâtı ve Villepin ile Limoj hâ- diseleri hakkında verilen istizah takri- isteyeceklerdir. rinin müzakeresini Grup, çarşamba gününe kadar, bu hususta müşterek bir metin hazırlıya- caktır, 2 milyar altın para basılacak Paris, 23 (A.A.) — Parlâmento fi-| nans komisyonu, 1936 yılında basılacak | altın para miktarını bir milyardan 2 milyara çıkarmıştır. Stalin Çok Önemli Bir Söylev Verdi Moskova, 23 (A.A.) — Stakanovis- İler konferansında söz alan Stalin çok önemli bir söylev vermiş ve Sovyet iş sitayişle | çisinin çalışma kudretinden bahsetmişti, iL 1 Cam 7 MELE METEM (Harici o Haberlerimizin Devamı 10 uncu yüzdedir.) «Peki, kime gider, kime dert anlatır | sin? Senin gönderdiğin para, hızır gibi tam zamanında imdadıma yetişti. Gel- gelelim, Mısır gibi yerde, o kadar para! neye ilâçtır, ve kaç gün dayanır? İ «Göz aşinalığım olan bir Mısırlı! vardı. Mısırlı değil de, İstanbuldan ge-! İlip Mısıra yerleşmiş... . Böylesi daha patra konuşabiliyorum ama, böyle ke- keliye kekeliye, kafasını gözünü yara- rak konuşmanın bir zevki yek... A - dam, küfür edecek olsa, dakikalarca İdüşünüyor. «Bu İstanbullu Masırlıya, gülümse- dim, gülüştük ve konuştuk, Tatlı a- İdammış..- Beraber yaşamağı karar -| laştırdık. Aksiliğe bak, sen, o dar be- nim gibi tiril değil mi imiş? i «Oraları tanıdığı için, benim kadar | fsıkıntı çekmiyor... Her yere girip çıkı- yor. Anlaştık... w— Ne demek istediğimi anlıyorsun 'ya?... Gündüzleri, ben evde kalıyo - rum. O, sevin semtine uğramıyor... Şimdilik, iyiyiz, diyeyim. Kazancımız, ölmiyecek kadar... «Yediğim ekmeğe şükieterkle be-| raber, yine için için korkuyorum. Öy- «Ben, ne olur olmaz, diye, beni, po-| lisin göz hapsinde tuttuğunu söyledim. | Polisin şakası yok... Günün birinde, İ patadak, karakola filân çağrıldım mı, ne söyler, ne dinletirim! «Ben, söylerken, o, dinledi. Şimdi, İkorktuğum noktaya geleyim ; tuhaf tu-| baf gülmez mi? Polise mi gülüyordu, | yoksa bana mı? Sami BW «> ü) Bir Öğretmeni- mize Cevap Ha N Ab, ir mektup al 935 li sayımızda ve bu u satırları rndan ki mam. Hiç bir kimseye de ek bir kelime söyle başa asılsızdır. Ben | d Bakanlı ayı ve İüzerine nakledildim." Bay Abdülkedirin büyük bir sahife tu - tan mektubunun özü bu, Türkçesi beni ya» İanliyor. Fakat sayın öğretmenin müsan « dele dilerinin yerinde olsam, o fıkrayı böyle ge- dileyerek söyliyeyim ki ben ken - lişi güzel yalanlamazdım; yanlışınız var, iş yazdığınız gibi değildir, derdimi Çünkü Bay Abdülkadirin Konyadan İstanbula (gelişi doğrudur. Biz, bu gelişin Konya lisesi kad. rosundaki bir unutuluştan ileri geldiğini yaz- muşaz. İşte düzeltilecek taraf burası, Bay Abdülkadir beni tanımadığı gibi, ben de kendilerini tanımam. O halde fıkta- nan her hangi bir maksatla yazılmasına im- kân yoktur. Benim gibi eski bir öğret - men, o meslekte çalışanları hem sever, ber sayar. Bu sevgi ve saygıdan da kıvanç du- yar, Bu nokiayı böylece aydınlattıktan sonra fıkrayı niçin yazdığımı söyliyeyim: Bir öğ. vetmenle unutkanlık üzerine konuşurken bana böyle bir iş olduğunu söylemişti, ben de bu sütunda geçmiş günlerin hâdiselerile bugünün vakıâlarını karşılaştırarak fıkra cılık yapıyorum. Maksadımız, eski gün rin kötü, bugünlerin iyi olduğunu canlı ör- neklerle belirtmektir. Nitekim o fıkrada da 17 inci a zeltilmed kından men düzeltildiğini göstermek istedim. Her devirde unutkanlık, yanlışlık ola - bilir. Elverir ki o unutki a yapılan bir yanlışlığın dü - ni, bugün ise - uzaktan veya ya: ona benziyen bir yanlışlığın he » olıktan, o yanlış lktan yurttaşlara zarar gelmiş ise gideril « miş olsun. Bay Abdülkadir ile ilgili ölen e bu gerekli olan şeyin eski günler ılmadığını, bugün ise yapıldığını an. e bir düşünce ile yazılan bir fıkra. amak temizliği kirlet » halda de, ilkadirin da başka maksat nek olur. Kendisini tanımadı, gerini duyduğum Bay Abd bana bu acıyı tattırmak istemediğine de eminim. Şu açık sözlerden sonra sayın öğretmen hakkımdaki gerçekten sevineceğim düşüncelerini değiştirirlersa M. T. Tan «Polise de gülse; bana da gülse, yine korkulu? Acaba, bu, ötekinden daha mi çakır pençe? Fakat denize düşen, yılana sarılırmış! Benim için, şimdilik yapacak bir şey yok! uKazancından şüphe etmiyorum; anlıyorsun ya?. Lâkin, gündüzleri ve geceleri One O yapıyor, © nerelerde geziyor? Doğrusu bu; bana, merak ol- du? Hayatından şikâyet etmek şöyle dursun, bilâkis memnun! «İstanbuldan ne diye Mısira gel - miş? İstanbulda ne iş tutuyormuş? Be- nimle tanışıncıya kadar Mısırda, ne ile geçiniyormuş? «Bunları anlamak, çok müşkül!... Sorduğum zaman, öyle dolambaçlı ce- vaplar veriyor ki alıklaşıyorum. En ga- zihi, hainsik binin hiç birşey söyüüme diği, dişe dokunur bir cevap vermedi- İği halde, beni kandırıp susturuyor.... «Buna, o kadar alışmış ki en dalgın, en gafil anlarında avlamak, yakalamak istiyorum; bir keresinde bile bocala - mıyor... İşte, onun bu kuvveti, beni titretiyor... Kuvvetli adamla beraber yaşamak, insana cesaret veriyor ama, korku, bu cesaretin keyfini kaçırıyor.. öHiuriyenin. âkibeti"baklanda, neler duyarsan bana yaz... «Evin satılması için, Huriye, engeldi... Şimdi annemi istediğin gibi kandırabilirsin... Evi, sattır. Sen, bir oda tutarsın. Annem, orada oturur. Başın sıkıştığı zamanlar, oraya düşer- çücenme ama, sen de be- 6! Ben ole arı di : ir sin. Darılma, efiksizsin Pakize diye kadar, evi de, eşya vekiz ke re satmıştım. Nasil oluyor da ennemi Kandırâmıyorsun,.. Çarem var) a

Bu sayıdan diğer sayfalar: