7 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

7 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA ererereeeer ee LA AAA AAA AAA AAA AAA AAA AAAT AAA AAT AAA LA AE Bir Artist Meşhur Bir Doktoru —— Haftanın Filmleri Şehirden KaçıEı_ya Mecbur Etti Ozray pençe altında filminde Hemen ayni zamanda bütün dünya si - nemalarında gösterilmiş olan «Cürüm ve Cezar filmi garabeti itibarile nevi şalsına münbasır bir artistin tanınmasına, hikâye- lerinin de dilden dile dolaşmasına sebep oldu. Bu artistin adı, Matmazel Madleine Ozraydır. * Madleine Ozray aslan Belçikaldır, fran- sızca konuştuğu zaman dilinde hafif bir Brüksel şivesini elân hissetmek mümkün- dür. Esasen Brükselden ayrılalı da henüz pek çok olmamıştır. Bir Fransız artisti on- dan bahsederken diyor ki: — Memleket dışına yaptığı ülk seya « hatlerden birinde yanındaydım, basit bir filim çevirmek üzere Viyanaya gidiyor - duk. İstasyona çıktığı zaman elinde ancak küçücük bir bavul taşıyordu. Bu bavulun içinde de sadece bir elbise, bir gecelik, bir pantalon, iki de kitap vardı. Madeline Ozray henüz zengin değildi. Bununla beraber bavulunu biraz daha dol- durmak imkânmma malikti, bir aralık : — Niçin bu kadar hafif geldiniz, diye- cek oldum. Vaz geçtim, fakat sonra öğ- rendim ki, genç artistin yarı çıplak kalışı- nın sebebi, kendisinden daha fakir bir ar- tisti giyindirmek istemiş olması idi.» Bu fıkra Fransız sahnesinde yeni parla- muya başlıyan sanatkârın ruhu hakkında bir fikir vermeye kifayet edebilir. Zahiri görünüşüne gelince, onunla ilk konuşan - lar tahsili kıt, şımarık büyümüş, görgüsü de az bir gencin karşısında bulundukla - rını sanırlar. Zanlarında hata yoktur. Fakat Madleine Ozray eksiklerini kolaylıkla af- fettirir, bağışlatır: Bir gün stüdyoya başına zarif bir dan- telden süs yapmış olduğu halde gelmişti. | Tramvayda Bütün Yolculara Anlatı- lan Garip Bir Hikâye Bunu herkes boğendi, hoş gördü. Seyirci - lerin arasında bir tane de yaşı kırkı geç - geliyor, fakat bunu taşıyacak — derecede genç olmamaktan korkuyorum, dedi. Madleine Ozray: — «Ne münasebet madam? diye iti- raz etti, bu süsü herkes kullanabilir, ninem de takıyordu... Fakat bu son kelimeleri söyler söyle- mez bir eli ile hemen ağzını kapadı. Her - kes gülüştü, genç artist te terbiye noksa - Ozray vale muharebesi filminde nına hükmetti, fakat yaştı artist kızmaya imkân bulamadı. * Madleine Ozrayın yaptıkları yalnız bu Ozray Cürüm ve Ceza filminde geşit şeylerden ibaret olsa fazla garip gö- rülmiyebilir. İçlerinde daha mühimleri de vardır. Bir tanesini kendi ağzından anla - talım : — Brükselde hastalanmıştım. Fazla pıv' ram da yoktu, buna rağmen şehrin büyük doktorlarından birine baş vurdum, beni te- davi etti, iyileştiğlli, sonrm da kendisine metres yaptı ,ara sıra evime gelip gidiyor- | du. Bir aralık seyahate çıktı, münasebeti- mız inkitaa uğradı. İki ay sonra — geldi; zaman bana tedavi ücreti diye iki — bin franlık bir fatura göndermez mi? Ne ka- dar kızdığımı sormayınız, bereket versin tam bu kadar param vardı. Çantama koy- dum. Hizmetçimi de yanıma alarak dok- torun muayemehanesine koştum, bir hasta ile konuşuyormuş. Kapıcısını dinlemeksi - zin odaya daldım, iki bin frangını masa- nn Üzerine attım, ağzımı açmış, gözü yummuştum, hikâyenin önünde dona ka- lan hastaya ehemmiyet vermiyerek — beni kendisine metres yapan döktörun — sonra tedavi ücreti istiyebilmek için ne derece- de alçak olması lâzım geleceğini söylüyor- dum. Nihayet adamı icbar ettim, benden aldığı tedavi ücretini kırmızı salibe ver - mezse kendisini gazetelerle teşhir edece- ğimi anlattım, razı oldu, bir çek imzalı - yarak verdi. Dışarı çıktım, evime dönmek üzere bir tramvaya atladım, yolda hiz - metçime olup biteni anlatıyordum, diğer yolcular hikâyeyi o kadar tatlı bulmuş o. lacaklar ki, tramvayın gittiği son noktaya kadar içlerinden hiç kimse inmedi. Bu dok- tor da bir hafla sonra dedikodulafdan korkarak Brükseli terketmiye mecbur ol- du.» İşte size yeni sivrilen artistin hüviyeti! Ti Aslanla San'atkârlar lîarŞîlaşZı Harry Baurla Kıfrlîîğe Büyük İıııııı.m-. O sırada da, manevra tashih edilmiş, aslanların muhafızı mahpus kaldığı ka- £ törün hayatına malolabilecek tehlikel vaziyet düzeltilmiştir. Maamafih sine ma operatörü, bu manzaranın heyeca nına — kapılmadan — filmi Ççevirmekte etmiştir. verer eee A LA LA YA LA A AA LA AAA LA LA A AAA — — kat portrelerinin zenginliği ıey'idı çok okşamakta, eğlendirmektedir: ; «Cennete dönüş» ü oynayanlar * Fransada: F* *on za manlarda öy- 'k bir film yapıldı ki Düşünüş, buluş, üjet bakımlarından, şimdiye kadar rasında Claud Dauplin, Dalio, MA | görmeğe u!ışuğımız filmlerden ayn- Morgan gibi çok meşhur olmlm’u dır, daha ziyade Rus filmlerine yakla- || < A zi yaber muvaffak olmuş simalar şır. Felsefe tarafı da vardır ve bütün mevzu bu felsefeden ilham almıştı: b |Bugün hiç kimse inkâr edemez. Bü- ç * ğ v& İtün insanlar bedbindirler, sıkmtıda-| — Yine Fransada, tabiat arasında ? 'dırlar, ekseriyet itibariyle müvazene- şayanları, tabiattan ayrılmak — ( lerini kaybetmişlerdir. Bunun sebebi leri zaman hüsranın beklediğini ise muhakkak, — ta- biat ile teması kay- 'betmiş olmalarıdır. O halde bu kaide- |den bir netice çı- |karmak — istersek: Tabiata dönünce es $ ki asır insanlarının rahatlarına — erebili- riz. — demekliğimiz mümkündür. — İşte «Cennete dönüş» a- dim taşıyan — bü Fransız filminin bü tün ruhu iki satırla |ifade edilen bu ka- (idededir. Vakasını |da hulâsa edelim: Tabiata âşık bir doktor İüra dağlar rının geniş bir çift- Tiğinde açık — bir kamp — kurmuştur. Parisin — gürültülü hayatı arasında za- yıf düşenleri, siniri bozulanları burada tedavi — etmektedir. Kullandığı usul - ise gayet basittir. İlâç. tan, istizahatten ziyade herkesi . çiftlikıteren bif başka film daha yapıldı. A: işleri ile uğraştırmaktan ibarettir. Has- | (Divin) dir. Divin bir köy kızıdır taların arasında bir tane ekşi suratlı tesadüfün sevkiyle şehre düşmüş, ke noter, — sinirli bir zevcenin elinde|rada bir tiyatroya girmiştir. Küçü küçük roller oyüf yarak hayatını ker zanmaktadır. Fi şehir, tiyatro, eğlence âlemleri le alışmayanlar” önlerine mütem: yen uçurumlar * çar. Divin işte bu * çurumlardan — biff nin hemen önült dir. Hiç kabahati madığı halde bir ” kain kaçakçılığın”? içine düşmüş, 3 küm olmaktan gf kurtulmuştur. Fik min sonunda hatf sını anlayacak, ” sütçü delikanlı ! köye — dönecekti" H Bir Tehlike Atlattılar Maruf sinema yıldızı Harry Baur ile tane de aslan karışmaktadır. Bu aslan « Karl Roger bir müddettenberi Çekos- lar çok iyi yetiştirilmiş bir çift hayvan- kovakyanın merkezi olan Pragda H'Wd'"' Her hangi bir kaza veya müessif fi_hn :e'lriyorl.ıı. Bu filmin adı Golem- |hâdise olmaması için film çevrilirken dir. Mevzuun icabı olarak hâdiseye iüwbuılınıı muhafızları da beraber bulun- a durulmuştur. Sahne o süretle cereyan © (etmektedir ki, birdenbire bina yıkıl - . Wıuılııı, hayvanlar da o zaman ortaya çıkmaktadırlar. Hakikatte, bu hayvan- lar, kendilerini aktörlerden ayıran yük- | * - sekçe bir sahne üzerinde bulunmakta - dırlar. Binacenaleyh — hiç bir tehlike ol. | © jraamak lâzımdır. Fakat erken yapılan |© |bir manevra, aslanların muhafızını k |fes içinde hapsetmiş ve bunları aktör-| * lerle karşı karşıya bırakmıştır. Aslan - lara en yakın aktör Karl Roger idi. |Onun bu tehlikeli vaziyetini gören Harry Baur, derhal arkadaşının yardı- Şd0 lııı.n. koşmak istemişse de Karl Roger| | | Ş tehlikeyi hissettiği için arkadaşına kı-| — mıldamamasını işaret etmiş ve bir ham- | le de, kendisini bu sahneden dışarı fır- | Harry Baur Tarass Boulba Ffilminde Artistle Modası Bradley Grace Dantelle süslü şapka kullanıyor. rde Şapka buhranlar geçiren zayıf bir koca, çok Fransız gazeteleri bu filmi Simö” yorgun bir banger, hayal kuvveti ek- | Berriau ile Jorj Rigaud'nun oynadık ” silmiş bir "l':!';"f' "'d"'_f';;_“";' larını ve ikisiniz de muvaflak olduli toryomun ldesine uyarı ün bu b G adamlar içtimat hüviyetlerini - sakla-| *t töylüyorlar, makta ve tamamen müsavi bir — vazi-| — 'ETONNZN » yette yaşamaktadırlar. Filmin entrika | mini, ikincisinde kır sanatoryomu ı Resmimizin birincisinde Divin # lunh yok denilecek kadar zayıftır, İı-lıit sahneyi görüyorsunuz. Ispanyada Yeni Bir Stüdyo Açıldı harrir ve münekkitleri tarafından çok # * kışlanmış ve İspanyada yapılan filiml en güzel olduğu kanaatine varılmıştır. Filimde başlıca volleri (Arjantin İm * İspanyada Cifesa adı allında seili fi yapmıya mahsus yeni bir stüdyo açılmıştır. Bu stüdyoda çevrilen ilk filimlerden biri geçenlerde bitmiştir. (Adı Asılzade Ko -| ÜTTAS ADK oe Carlan Ca Yacı) dır. Şimdi Barslon, Bilbao, Valân- ÜN Lagira va akenidaCnse Kaf >Madrit, Truvel, Kastellon, — Alifanda l rdir. Filmin — rejisörlüğünü — yaptf ve Sivilya şehirlerinde gösterilmesine baş - (Floryan Rey olup Cifesaya beynelmilel P lanmıştır. Bu filim en meşhur İspanyol mu- | şöhret kazandirmış ve kazanmıştır. K

Bu sayıdan diğer sayfalar: