Asma Köprü B ;;;:: köprü yapılıyormuş; desenize Vapuru tahtlan iniyor. * ıo:;:'“ salıncak gördüm, asma hat Merdi . Asma saat gördüm, asma ü k:,en gördüm. Görmediğim bir as- Prü vordı: Onu da göreyim, ... bi b Yarının & üşığı, köprünün bir başında "Tup şarkı söyliyecek: i qA""“dtm gel asmadan» ’ “$alvar giyer basmadan». — E | ıamöm"ü" asmasında da acaba ü - | Hi blllunur mu? * d.:% köprü havadisini okuyan Ka - SÜ kilıbik süratını astı: | T- Etkiden bir tek bahane vardı: 93, onu da kaybettik demektir. Ne tezat: oiq"'" modern bir asma köprü. | İı: liçte kuranu kadimeden kalma Un- s'| Panı köprüsü, B 'î a köprü yapılacağım duyan ser- l .e”'ndı , Bize bi z | ' ,“lemı ir apartıman daha bağışlı İi Dedi, OIuea k? B"ı""mı niye sordun? j Kopn'iden geçerken o renge uy - 'h bir rop giymek lâzımdır da. £ kö ! ':“ de nişan yüzükleri.. h & J '%;"Büyük transatlantikler bile köp- l hu H f'“mdan geçebileceklermiş. Bu- 4 ____ !Ç Vapuruna söyledim: bqu’ dedi, her ihtimale karşı ge- ami indiririm. Kodudedici .;— Asma kOPrunıııı rengi acaba na- şelim. kör DA damat, Asya gelin, asma FYEŞ git, demiştim! - Mazhar Osman. Muharririmizin Sorduğu Süale Cevap Vermedi. Kabahat Muharririmizde: Sual Sormasım Bilmiyordu Kültür direktörlüğünün karşı köşesinde- ki'kapıyı çaldım. Meşhur Lala, Negatif bir fotoğraf plâğı gibi karşıma dikildi:ı — Valed ne istiyorsun? — Bay Mazhar Osmanı görmek ister -| dim de.. e Lala bağırdı: _ —. Hu, ayol bacı bak bir dali geld.ı — Aman, Lâlâ, dedim. ben deli de - gilim, gazeteciyim. Doktorla konuşacağım. Lala' özür diledi: — Afvadarsın ban dali sandım, bızım ava daliler şok gelir de.. — Gazeteciler çok gelmez mi? — Onlar da şok ge- lir amma delilerden onları pek ayırt ede - mem! Biz lâlâyla konu - şuürken meşhur dokto- run sesi duyuldu: — Kim o gelen? Lâalâ izahat verdi: — Gazeteci gelmiş, seni #örmek istiyor. , Üstat göründü: —Vay bayım, bu- yurun; hoş geldiniz. — Hoş bulduk üs - tat, sizinle biraz gö - rüşmek istedim de.. — Hay hay görü « Üstat beni muaye - nehanesine aldı, kar - şı karşıya oturduk: — Siz anketçisiniz Heğil mi? — Evet.. — Gene bir anket mi var? — Evet üstat, ÖNELE — Anladım. Her halde bana; yeni ya - pılacak olan asma köprü hakkında sual soracaksınız ? — Hayır üstat. — Öyle ise anladım; sütçülerin süte | (çu katmamaları için belediyenin ne su - retle hareket edeceğine dair... — Hayır üstat, siz lep... — Anladim, anladım, dudak , boyası kadınlara yakışır mı, yakıg_maz mı? onu söracaksınız.. " —— Gene hayır, siz, diyordum lep 'de - medenl -— Anlıdım. alaturka — ve alafranga — Haberim var, ben ona cı- şarkilar hakkında bir anket: «Lebi renginine bir gül...» fTanmıştım. — AHedin, sizi, biraz evvel saçlarını altı aylık onidüle yaptıran güzel bayan — Dur üstat ben sorayım, diyeceğim, lep demeden leblebiyi.. — Hah, şimdi anladım. Leblebinin ik- tisadi hayatımızdaki vaziyeti. — Değil üstat değil, değil, değil. Si - zin söylediklerinizin hiç biri değil, sora - cağım şey büsbütün ayrı. — Ya, demek mühim bir şey.. | — Yok, bilhassa sizin için hiç mü - him değili — Mühim değilse bildim. Şu benim e- vin temelleri, evin üzerine daha kaç kat Muharririmiz, doktor Mazhar Osmanla konuşuyor çıkmıya mütehammildir? | — Hayır, o da değil, sizden — deliler hakkında sualler soracağım. N — Deliler hakkında mi? Ne tuhaf sual: Hem bu suali soracak beni mi bul - dunuz? — Niye üstat deliler hakkında size sual sormiyayım da kime sorayım ? Bilgili doktor, koltuğuna biraz daha | kuruldu. — Sen, dedi, galiba gazetecilikte ye - nisin | — Olabilir bir hata mı işledim? — Tabit hata, deliler hakkında - bir sual sormiya gelmenden büyük hata o- HürkoALALA ĞAA H GA OA GAĞ Ü lur mu? — Kime gitseydim? . — Kime mi? Onu da ben mi ogrete - yim? Meselâ ressam Cemal Nadire, mu- harrir Bürhan Cahide, artist Bediaya, ber- berler cemiyeti başkanına, daha sayayım mı? — Yeter üstat, fakat bunlarin delılerle ne alâkası var? Mazhar Osman bir kahkaha uhverdı. — Çok acemisin, dedi, şimdiye kadar an- ket yapmadın, diyelim, gazetelerde çıkan anketleri de okuma - sinir doktoruna, ikti - artiste ilmi, Fen ada- mına, modaya dair su- Al sormak; ve onun cevabını almak de - mektir. Sordum: — Üstat siz bunları hereden öğrendiniz? — Kendi tecrübe - mi söylüyorum. Şim - diye kadar anket ya- panların bana sorduk- ları sualler hep fenne, iktisada, modaya da « iİrdi. Bir sen saçmala- tın! — Halbuki ben. Hiddetli hiddetli a- yağa kalktı. — Kimse bir şey bilmiyor da sen bili - yorsun duüil mi? | Kımı anlamıştım. — Müsaadenizle! Dedim. — Öğren de bir da- ha öyle gel! Karidorda bir çok kişi vardı. Bir. kıs - miını tanımadım. Her halde deliler olacak- tı. Ötekileri tanıyordum: Gazetecilerdi. * Ertesi gün çıkan bir kaç gazetede Maz- har Osmanın resimleri ve onunla yapılan anketler vardı: Mazhar Osmana sorulan sualleri okudum: «Petrola ambargo konulursa cihan siya- setinde ne gibi bir değişiklik olur? » «Yarının harbi nasıl olacaktır? » «Son moda şapkalar hakkında ne du— şünüyorsunuz ? » «Buğday stoku kâfi derecede oldugı:mıı göre ekmeğin ucuzlamamasının sebepleri dın mi? Anket demek, | - sadi; iktisatçıya -tıbbi; | - Cevap alamıyaca -| Günün Kodusu Mecmua Bolluğunda — — Seninle bir mecmua çıkarsak! — ???????? — Yahu biraz para kazanalım. — ne yapacağız? — Mecmua çıkarırız. 2222>P2??2? — Sen hangi mecmuanın sahibisin?, | 'l* — Hiç bir mecmuanın! — Ne ayıp şey! — ???????? * Her tesadüf ettiğim tanıdık bana — bunlara yakın sözler söylüyorlar. Hak- '; ları var ya, şa mecmua bolluğunda niye bir mecmuam olmasın! Mecmuacılar, şıkir. şikir liralar kdıv zanırlarken niye ben de kazanmıya a .,— yım? Bir adamın sekiz on mecmuası ol- KA sun da niye benim bir tane, yahut ya- rım tanecik mecmuam olmasın! oS Hakları var. 4 : * Bir müvezzie sordum: " ö — Kaç tane mecmua çıkıyor? Mı'ivczzı kızdı: — Ben deli değilim, dedi, poösteki sa« yumcrrı! “ &> * Fenni, ilmi, edebi diye çıkan mec « muaların hemen — hepsini akuyorımı. Mizahi yazılar okumayı çok ııvnînı de... * ! Arap harflerile basılmış bir takım — kitapların üstünde şöyle bir yazı gö « “ * rürdüm: «Sahteleri- "-> sakınınız.» ! Bugün mec ı çıkaranlara tavsiye ederim. Mecmualarının kapağına u yazıyı yazsınlar. ; * «Mecmuamız üç renkli basılıyor», — Ağ chemlmmw dört renkli lunıhym: «Mecmuamız yedi renkli basılıyor». Yiz — Mezada kondu, arttıran yok mu?, — Bizde okuyucu az derler: 'Çık“ mecmuaların sayısı kadar varsa yeti. — !'Iİ'. K . Dedikoducü 'g“ — İuüm boylç yakın oldnig : muz zaman kendimi ıınnıftı sanıyo rum. nedir? » İMSET — Ben de, kendimi tünelde... KU —'ü;ghş— dahaı söylüyorum:* Bu soğuk A 'yapma, hazta olursan!