2 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

2 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S — - kânlandırmak, milli kudreti bir kaç misli SON POSTA: | Yazamı P. R. Atay | Ürk bayrağı, kış olimpiyatları bay- r rak direğinin en sonuna asıldığı için, bütün gazetelerimiz “eyan etliler.,Bu is -| yanı uyandıran duyguyu takdir ediyoruz: Türk hiç bir teyde dir. Fakat bunun sebepleri nedir? Hangi €en sonra gelmemeli. sporcumuza sorarsanız, eğer kendine bi - rakılaydı, meselenin başka şekil alaca -| jamı söyliyeceğine şüphe yoktur. Tecrübe edilmiyen pek az kimse kaldığını da, biz tarafsızlar, kendi besabımıza hatırlama -| hyız. Şikâyette biz yulaz değiliz. Fransızlar | ruz. Zaman ile harbin sebebi değişti, şekli değişli demnen facia ortadan kalkmadı. Bazan insanları birbirine katan da isyan içindedirler. Fakat onlar bu boz- gunu ve ondan alınması gereken dörnleri daha yüksek bakımdan tahlil etmektedir ler. Bizim için fikrimiz ne olduğunu son - zadan münakaşa etmek, ve fakat, böyle | milli bir bozgundan alınacak derslerin na- sıl konuşulması lâzım geldiğini göstermek | için Temps gazetesinin ikinci baş betkesini | tercüme ediyoruz. Burada göreceğiniz dü- | güncelerin pek çoğu bize de uyar; bir kı- mı bize aykırı olmasını da tabil görmek Tâzımdır. Bu tercümeyi okuyanların, libe- yal, antifaşist ve diktatür düşmanı — sağ Sovyet, Alman ve İtalyan gençlikleri hakkında duyulan gıptaya dik- Biz dahi bir devrim gençliği yaratmak ihtiyacındayız. Böyle gençliklerin nasıl varlaşmakta ol - duğunu, bilâkis uzun senelerdenberi artık | inkilâpçı olmıyan Temps düşünüşünden | Temps'da kat etmelerini tavsiye ederiz. BÜ buşka türlü takir stmek”zöm ait dayız. * Yol Programı G yındırlık Bakanlığı program taslağı- na göre 10 yılda 160 milyon Türk İirası ile 17 bin kilometre yol yapılacaktır. Bu yollarda şüphesiz son inşa tekniği göz ö- azetelerde esasları neşrolunan Ba- nünde tutulacağı gibi, devamlı onarım ted- birleri alınacaktır. Galiba Türkiyede garp usulü yol, bir defa, bazı yerlerde bir Fransız şirketi ta-| Tahından yapılmağa başlanmıştır. Hiç ona- yılmıyan bu parçalar sağlam kaldığı halde, iki taraflarındaki kosmlar sonradan defa Yapılarda olduğu gibi, yolların da en ucuzu, paha- hsıdır. Anadolu er geç motörleşecektir. Şim - diki iptidai nakil vasıtalarını gören $on ne sil belki biz olacağız. Yirminci asır sürat - siz anlaşılamaz.. Bazı memleket orduların- da süvariliğin bile kalkarak, Siklet kıt'aları konduğunu kiye, endüstri ve yeni ekonomi cihazlarile kalkınırken, ona, büyük değiş ve hareket imkânlarını hazırlamağa başlamalıyız. Yolsuzluk Tuna berisinde başlar. Mem- leketimiz, hiç şüphesiz bizim — kusurumuz elmıyarak, Balkan devletlerinin de geri - sindedir. Halbuki gücümâz yettiği kadar masraf etfiğimiz gibi, sonsuz emek harca- maktayız. Nereye gitseniz, silindir, yahut kırılmış taş, veya dökülmüş taş, hiç ol - mazsa toprak tesviyesi görüyorsunuz. Ân- cak hemen hiç bir yolu başladığınız gibi, rahat ve kolay giderek bitirmeniz, hattâ kışın bu yolların bir çoğu üzerinden geç- meniz mümkün değildir. Yıllık masrafları ©n yıllık bir yekün içinde, toplamak, in- gayi ihtiyaçlara göre sıralamak, yol par- gaları değil, biribirlerine bağlı tam yollar tasarlamak: Ancak buna yol plânı adı ve- rebiliriz ve her şeyde olduğu gibi, yol da vamızı da ancak plânla kotarp sağlıya - biliriz. Milli ihtiyaçları mutlak başarmak az- mi, bizim cumuriyetin baş — vasıflarından dır. Türkiyenin her yerinde ve her mev - simde, en iyi vasıtalar için, hareketi İarca yeniden inşa olunmuştur. artırmak demektir. Anadolu tarihi, istipdat devrinde, yol, bir zulüm ve hırsızlık vasıtası olduğu halde bile, halkın bir karış yol yapmış olanları aifettiğini Çünkü — iç Anadolu halkı kadar, kimse, yolsuzluk istıitabının ve demek olduğunu bilmez. Yağmur tar - layı bereketlendirirken, Anadolunun hele | Belerir. bir kısınını, kataba, kasaha, köy köy, tecrit Tapsine sokuyor. | Yol programının çabuk gerçekleştiril - Mmeğe başlandığını görmek, bütün memle- ketin arrunudur: Bu uğufdaki fedakârlığı ize hiç kimae ağırsamıyacaktır. İ sikartıp gezdirmekte, taklaklar attırmakta, | Resimli Makale Tarih başlıyalıberi insanlar arasında harp olduğunu biliyo- toprak hırsı, bazan din, bazan — istilâ emi |harplerin hakiki sebebini emperyalizmde, yani bazı diğer milletler tarafından istismar edilmek yoruz. (söz Seyyar satıcılıktan Japon Maliye Nazırlığına Avrupa gazete- leri son — isyanda katledilen — Japon maliye nazın hak- kında şayanı — dik. kat malümat veri- yorlar, bu neşriyata göre Baron Taka» hoshi, — gençliğinde seyyar satıcılık yap mış, zekâsiyle — te- mayüz edince, men sup olduğu seyyar esnaflar — cemiyeti kendisini Amerikaya tahsile yollamıştır. Ta kahashi'nin Amerikadan avdetinde —müt- hiş bir mücadeleci olduğu görülmüştür. Müfrit milliyetperverlerin aleyhinde — şide, detle yürümüş, arkadaşları kendisine ted- birli olmasmı — tavsiye ettikleri zaman! —Ben Daruma ilâhı gibiyim, hep ayak Üstü düşerim! cevabını vermişti. Baron Takahashi siyasi hayata atılma- dan önce giriştiği ticari işlerde üç kere lâs etmiş, fakat her defasında yeniden ser- vet kazanmıştır. * Hayırsahibi tayyareci Afrikada İngilizlerin Kap müstemleke- | sinde Hindistanlı bir tayyareci sivil tayya- | reciliği teşvik etmek üzere, müracaat &-| denleri tayyaresine bedava alarak, göklere | havacılığın bütün inceliklerini — göstermek- tedir. Şimdiye kadar tayyaresine — bindirdiği insanların adedi 7500 ü bulmuştur. Bun- ların bir çoğu, tayyareciliğe başlamışlardır. İnsanın en iyi ve en fena hareketi Her insanın hayatında yaptığı en iyi ve en fena hareket mevzuu etrafında konu - şuluyordu. Mecliste hazır bulunanlar ara- sında en kestirme cevabı veren Velit E - büzziya oldu: — Benim yaptığım en fena hareket ü - çüncü defa olarak gazeteciliğe Kirmek, en iyi hareket te bu gazetecilikten çekilmek olmuştur! * Askeri nişan alan lik kadın Dünyada ilk askeri nişan alan kadın Fransada Madam Rossinidir. 1859 sene- sinde Napolyon tarafından taltif edilmiş- tir. Madam Rossini bir harp esnasında hâs- sa alayının yiyeceğini temin etmiştir. İkincisi gene ayni senede taltif edilen -|Madam Gross, üçüncüsü de 1860 ta Ma- dam Vimoradır. O tarihten sonra ue mumi harbe kadar başka kadın madalya almamıştır. Ümumi harpten sonra bir çok kadınların taltif edildiği görülmüştür. İSTER İNAN İSTER İNANMA! belediyeden müsaade almadan yeni inşa edilen evlere giren 3 kişi, sinemada sigara içen bir kişi belediyece cezalandırılmış ve dün şehrin muhtelif yerlerinde dilendikleri görülen dört kişi de tutularak belediye fakirler evine gönderilmiştir.» İzmir gazetelerinden birinde okunmuştur: *Son hafta içinde yerlere tüküren 25 kişi, numarasız ve tat- masız köpek gezdiren üç kişi, kontratsız evi İleri milletler ge fakat barp | tiyorlar. Habeş bari oldu. — Şimdi de milletlerin istenmesinde bulu- ARAS milletleri kendi hesaplarına çalıştırmak is- i böyle bir bırsın mahaulüdür. Cihan harbi müstemlekeleri paylaşmaktan doğmuştu. Yeni bir harp çıka- caksa, bu da dünyayı paylaşamamaktan doğacaktır. İnsanlar 10 bin sene içinde küinata hâkim oldular. Tabiati fethettiler, bir çok esrara girdiler. Fakat harbi ortadan kaldır- | mak hususunda hâlâ ilk insanlar kadar âciz ve iptidaidirler, DA aai Ca aa a | HERGÜN BİR FAKRA | Bir cevap Çapkınlığı ile meşhur Fransa — kralı dördüncü Henri, matmazel Katerin dö Rohan adında asil ve güzel bir kıza vi- rulmuştu. Bir gün bu aşkını kendisine — ikrar edip te, fazla sıkışurmağa başlayınca, matmazel dö Rohan krala hitaben: — Zevceniz olmaklığıma — fıkaralı ğim manidir.. Dedi. Kral: — © halde metresim olunuz! Deyince, buna da: — Asaletim manidir, haşmetmeap! cevabını verdi. BULTLMACA S .T Soldan sağa: | — Şimal memleketlerinden biri. 2 — Gelir. 3 — İngilterenin yukansında otu- ranlar, hayret edatı. 4 — Nota, erkek çe- nesindeki kıllar. 5 — Buyurmak, sahte - kârlık. 6 — Vakti gösterit, uzakları gös - 7 — Aaker yığını, yemek. 8 — Gönüllü, memleket, nota. 9 — Berga - madaki tarihi harabeler, ant. 10 — Ka - saplar satar, nota sonuna bir S ilâvesile Habeş reisi olur. Yukarıdan aşağıya: | — Felsefe ile meşgul olan. 2 — İz $ — Halk, derece, 4 — Tuhalırı muhaf -| feli. 5 — Man ilâvesile bir isim olur, a nunla tutarız. 6 — Çaresiz, hıristiyanların Peygamberi. 7 — Bir Ş ilâvesile çiğneriz, | kesip öldürme. 8 — Birinci harften sonra bir Y ilâvesile bayram olur, kuru soğuk, haya, 9 — Dağ düzlükleri, sulamak, 10 — Ced, nikâh. Dünkü Bulmacanın Halli: Bölden sağı | — Tak, ol, iman. 2 — Rakkam, am- ma, 3 — Kar, ut, Rus. 4 — İmlâ, is, acı. 5 —LA, Fofu, mal. 6 — Ter. 7 — İmar, hazin, 8 — Alil, kik. 10 — Le, oya, imal. 11 — İnanân, mi. Yukarıdan aşağıya: 1 — Kiler, al. 2 — Arama, aila. 3 — lerde oturan 15 kişi, Bir tren Kazasının Garip neticesi Son tramvay faciası hâlâ günün yezâ- ne mevzuu... Herkes ileri sürülecek doğ- ru yanlış bir fikir, anlatılacak hazin, komik bir hikâye buluyor. Maruf gazetecilerimiz- den Refik Ahmet de gu hikâyeyi nakletti: — Mütareke yıllarında galiba Kumka- pi istasyonunda tren hareket ederken a- cele yetişmek isteyen bir adam — vagonun merdivenlerine asılmış, fakat bir yandan Hlokomotif hareket ettiği, öte. yandan da telâşh yolcu merdivenin — parmaklığını iyi tutamadığı için düşmüş, bir ayağı — ezilip parçalanmış, pantalonu ile beraber — kop- muştu. Telâş, gürükü, heyecan, düdük serle- ti... Lokomotif durdu; felâketzedeye yar- dıma koşan eyi kalpli insanlar adamcağızı trenin altından çıkardılar. Facianan büyük- lüğü karşısında kimsede bet beniz kalma- |muştı. Kazazede pala bıyıklı bir sersemliği geçtikten sonra: ramdu; ilk | | — Telüş etmeyin yahu... dedi; teker- leğin altında kalıp parçalanan ayağım tah- |tadandı, takmaydı; bir tanesini daha yap- |tırınm! * Mata Harinin casusluğu tebeyyün etti Holandada çıkan bir gazete Alman za- bitlerinden birinin hatıralarını neşretmek- tedir. Bu zabit hatıratında diyor kit oMata Harinin âkibetini Almanyada büyük alâka ile takip ediyorduk. Gizli teşkilâtın en mühim bir uzvu olan Mata Hari, Almanyaya çok hizmet etmiştir. Ha- riçte çalışan ajanslarımıza haberleri o gö- türüyordu.» Bu satırları iktibas eden Fransız gazete- «Mata Hariyi şüphe üzerine idam eden olabi- h hâkimler artık tamamen müsterih lirlero demektedirler. * Krallardan ders alan köylü kızı İngiltere Kralının cenaze Çiştirâk eden Romanya Kralı Karol Fran- İsaya döndüğü zaman Bellöme şatomun - da bir müddet istirahat etti. Kral vaktile kadın uğrana — feda edip Fransaya gittiği zaman orada yaşa- mıştı.. Ö zaman bulunanlar kralın akşam- ları evlere uğrayarak çocukların vazifele- dine yardım ettiğini söylemektedirler. Bu meayanda Juliette isminde bir kız yazıyı kısa zamanda kraldan öğrenmiştir. Şimdi evlenme çağına gelen — Juliette «Bana krallar ders verdi» demekte imiş Karl, mi-4 — A£f, salon. 5 — Oku, ©- tur, ya. 6 — Lâtife, kan. ? — Sürahi, 8 — Lâkin. 9 — Marangoz. 10 — Amea, ilâm. TI — Nazılam?, Ali merasimine taç ve tahtını sevdi AŞ İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası Mektep ve Çocuklarımız E. Ekrem-Talır li — mektepçilerimizden Hıfaa Tevfik, Haber güzetesine beyanatta bulunmüş. Bunda,. çalışma zevkinin ço « İcuklarımızda gittikçe azalınakta olduğun: dan pek haklı Fakat, muhterem dostur bir surette şikâyet ediyor. bunun sebep- lerini sayıp dökerken, en n ü zerinde benim istediğim ve lâyık olduğu kadar durmamış. O, bu kabahati bilhassa maarif siste « mimizdeki bozukluk ve aksaklıkta bulu » yor. Bunda belki de bir dereceye kadar haklıdır. Muallimlik hayatından vzak kaldığım için bunu ne ret, ne de tas- epeydir |dik edecek mevkide değilim. Yalnız, Hıfzı Tevfikle bir noktada mut- lak sürette birleşiyorum: Ailelerin evlât- larma karşı alâkasızlıkları! Geçen vün de; nlerinc silâh veya tokatla tecavüz e“ İden talebeden bahseden bir yazımda bu noktaya Çocuklarımız. ilkk terbiye ocağı olması lâzım gelen aile mus hitinde bugün kendilerini her türlü çalış- ma zevkinden soğutacak, bir manzaradan başka bir şey görtr. tedirler. Bugünkü cuk © ailenin ortasında, kaptansız bir ge- ile nazariyesi değişmekle, ço- miye dönmüştür. Yaşama şartlarınızın baş- kalaşması, amâödeni ihtiyaçları adını vet« diğimiz monden vecibeler, evlâtlarımızla, onların tahsil ve terbiyelerile yakından alâ- kadar olmak imkânlarını selbetmiştir. Bir takım aileler de, bu vecibelerin yan« he anlaşılması, çocuğu haylazlığa alıştıra « cak, yaşının harcı olmiyan itiyatlara sev« kedecek bir vaziyet yaratmaktadır. Bir çocuğun hayatı sant gibi muntazam olmalıdır. Onun oyun ve çalışma saatleri Büzel tanzim edilmez, hele çocuk, büyük« lerin yaşayış tarzlarından uzak' tutulmaz « sa, takip edilmesi gereken terbiye istika « meti şaşar, ve bir daha da çok zor düzel- tilir. Diğet taraftan, bir çok aileler dikkat ediyorum - çocuklarını çalışmak hallerine bırakıyorlar Bunun ise zararları bir kaç türlüdür. Bir ke- hususunda kendi re, bazı derslerin içinden kendi muhake * mesile çıkamıyan ve yanında danışacak hiç kimseyi bulamıyan çocuk o dersi yap * |maktan nihayet vaz geçer. Saniyen kon * troküz kaldığı için de çocukluk sevki ta” bitsi ile yan çizmeğe meyleder. Maarif programlarında, mektep idarele- rinde kusur bulan ana baba, bunlara ulu orta bücum etmezden evvel, « kargı evde kendilerine düşen vazileyi hak- kile yapıp yapmamış olduklarını düşün * melidirler. Çocuğn çalışma zevkini, ha, telkin edecek olan aile ocağı, ana, baba Görneğidir. Hayat ummanına başı boş sahverilemi etrafında şuursuz bir hay ve buydan baş * ka bir şey görmiyen çocuğa: — Niçin okumuyorsun? Neden çalış" mıyorsun? Demeğe yüzümüz yoktur. /.A%u..' Talı a âtlarına sem e aanmameamen ı v senEES, Biliyor Musunuz? 1 denilirdi? 2 — Dayağa resmen cevaz veren kü* ski tarihlerimizde (Asex) kimler€ nuün var midir? 3 — Bin değneğe çıkan cozu kimin 28* manında verilmiştir) 4 — Bütün Avnmıpa krallarile olan kral kimdir? $ — Bugün kullanılan vapurlarımızt? en yaşlısının adı nedir? (Cevapları yarın) (Dünkü Suallerin Cevapları) 1 — Arapsun kazası Niğde vilâyctindt” akrabi dir. * 2 — Memleketimizin en büyük dokW” ma fabrikası Kayseri mensucat — fabrikt” sıdır. Ğ 3 — İzmir - Afyon hattının uzunluğ? 420 kilometredir. 4 — Top 1360 tarihinde icad edik” 5 — İstanbulda — elektrikli ıvıfm"l' 1913 tarihinde işlemeğe başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: