22 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

22 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Son Postanın Tefrikasıı 46 Vatan Ve Millet Haini Mustafa Sagir 22- 4 - 936 Ha_ygt_ilî_ğdemişü... — Bir küğet kalem verirseniz, bir mek- k isti 'p_ıid._.Vııı-ı.ırıdıliıolıluı Hiyanetlerini O anda Mustafa Sagirin çebresi danarlıa gibi. bembeyaz kesilmişti... Ve âdeta me- üü ükeerdk _Iİ:H,-——X Ve maksadım.. Malüm.. ,..:ı.î.: YN mamayigan Yoksa, başka bir şeyden şüphe mi buyu -| Ye D L Fakat, şu andaki arzularının tamami- giliz dostuna yazdığı bu kısa satırlar; şu cümleleri ihtiva ettiği manayi ifade et - Bösterdiği küğıtta, yazılmış olan şu ingilirce Zeti (Mustafa Kemal Paşa, & mu?.. Ne zamanlar çıkıyor?7.. man d“"—i » mi W" kimler bulunuyor?.. nefesinde kendisine surci Meryem oku - yan bu hocaya hediye ettiği gibi; İstiklâl mahkemesi kâtibine de: Döretü..> Demişti. z boş yerine ecza ile yaz.| — <L L LA Alhış; yere serilen bir G a körkunç deliller karşısında Mustafa | — Töybe ve istiğfar ediniz. Sagirin ,...imonıuln&n*lm”' F'Hmwüh:kxıw nüne eymiş: x & özerine iyerek, pürüzlü i . Cürmümü — itiraftan girilmez. T L y bi gayln tülledi Vi ” öi B Baba F başka yapacak muktedir. değilim. | — Diye cevap başından be - kat, bunları söylemiye hihw,_ı; irilmiş; Müsaade ederseniz, yazayım. yaz gömlek gzeçirilmiş; llarma girilmiş; Diye cevap vermişti. ağır ağır Karsoğlan çarşıına | | l İyen vergi müruru zamana uğrar. i|zinti yapmak istemişlerdir. SON POSTA . . . . Vergilerin birleşti- * e. ' e rilmesi için teklif (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Vergi Dereceleri Bilâmum devlet dairelerinde, — husust müesseselerde, hakiki veya hükmi şahıs- lar nezdinde çalışanlara verilen tahsisat, Gcret, aidat, maaş, hakkı huzur, ber nevi hizmet mukabili istihkaklar aşağıdaki e- saslara göre vergi vereceklerdir. 100 liraya kadar yüzde yirmi beş bu- guk, yüzden iki yüze kadar yirmi altı bu- guk, iki yüzden üç yüze kadar 27,5, dört yüze kadar 28,5, dört yüzden — yukarım için 29,5 .. Tekaüd Maaşı Alanlar Mülhak husust bütçelerle idare edilen daire ve müesseselerde tekaüd maaşı a- lanlardan, tekaüd istihkaklariyle diğer is- tihkakları maafiyet hükmünün tatbikinde AYT ayrı nazarı dikkate alınacaktır. Artistler Hakkında Artistlerin gündelikleri kazanç kanu. nuna tabidir. Vergiler tediyeler zamanın- da yekünlar üzerinden tahakkuk - ettirilir. Vergiler Ve Masraf Kanun mucibince kesilecek — vergiler mülhak hususi bütçeleriyle belediye büt- çelerinde masraf meyanında gösterilmez. Hakiki ve hükmi şahıslar dahi vergi- leri masrafları Meyanına geçiremezler. Vergi, tahakkuk dairelerince — beyan- namelerle tahakkuk ettirilir. Evlerde Çalışanlar Meskenlerde aile yanında çalışanlar ayın yirminci günü akşamına kadar — bir beyanname ile vergisini tahsil gubesine ya- Tercüme eden : M. Rüsim Özgen Bu çekingenlik onun en büyük kusuru Kd ve bü yüzdendi, ki mütevâzi ve ihtiyatkât kadınlarla münasebet tesis edemezdi. Va kendini müdafaa edemediği için cüretkâre : Tanın pençesine düşerdi. : Bernar, çocukluğunu yetim geçirdiği v daima ihtirazkâr büyüdüğü için eline düe şen kârlı partileri kaçırdı; neticede, Frana sa krallığının şehirlerinde ve kasabalarını — da ayı oynatarak bir kaç para edindikti sonra, şatonun yakınında yerleşen Kolej — Pasaj isminde bir kızla evlendi. Genç kae j Tısıni bütün mevcudiyetile seviyordu. Ka din da sevilecek şeydit Dinçti; — kabarılğ göğüslü idi; gezginciliğinde biraz yanmış — olsa bile, teni gene taze idi. Birdenbire hat — mimelendi oluşu, onu, bir taraftan şaşırle makla beraber, diğer taraftan çok mema mun etmişti. Kalbi, epeyce saktı; bu kadatt yüksek mevkili ve yakışıklı kocasının, sadılç bir bizmetçi kadar fedakârane muameleş sine ve en ateşli bir âşık kadar hararetliğ olan muhabbetine karşı hissiz değildi. Bif müddet, hayatında bahtiyarlık ta duydu. Fakat... Bir gün dasssılaya tutuldu. Ka » yıtsız, şartmız serseri yaşayışı burnunda tüla miye başladı. Servet içinde yüzüyordu; üse tüne titreniyordu; etrafını çeviren havada aşk ve samimiyet kaynıyordu. Öyle ikenş ©, mahzene inmekte, orada, boynunda zina giri, burnunda halkası, tenbel tenbel ya « tah ayısını, bu panayır arkadaşını seyretş mekte daha derin bir zevk duyuyordu. He, ke, ağlıya ağlıya, onun gözlerini öptükçd kendinden geçiyordu. Mösyö dö Montragu, karısını mahzurf gördükçe müteessir oluyordu. Tuhaftır, ki bu teessür de kadının hüznünü artırıyorduş Genç kadın, nezaket ve şefkat karşısında, — bunalıyor, kocasından soğudukça soğu « yordu. Mösyö Bermar dö Montragu, bir sabali uyandığı zaman, karısını yanı başında gö« remedi. Bütün köşkü aradı, taradı; Koletj bulamadı. Hatırına mahzen geldi; araâıraş karısının orada kapandığını, saatlerce kale dığını biliyordu. Mösyö dö Montragu, mahzen kapısına yaklaştı; dinledi. İçeriden iniltiye benziyerni setler geliyordu. Aralıktan baktı: gözleri yaşardı: Kölet, yere oturmuş, sevgili ayı sının başını dizine almıştı; gözleri yarı kaxs pahı, vecde gelmiş bir derviş gibi başınş sallıyor, sevgilisine sevgisini terennüm' eş diyordu: — Bu ne tenbellik şekerim! Eskiden baz na kala tuttuğun, kırbacıma isyan ettiğim — elurdu. O hallerine kızar, köpürürdüm; se< ni hırpalardım, değil mi? Hayat, hareket; didinme imiş! Ne bileyim ben? Kadın, ayının başını, nazlı avuçları için- de okşüyor, sonra gene söylüyordu; — Aslanım! Bak, hazır yemek, rahat, seni gevşetti; beni de, kendimden iğren. dirdi. Sen, bu güneşsiz izbede, ben süslü bir bebek gibi boyalı odalarda, böyle mi sönüp gideceğim? Hayır, değil mi? Baş « başa verip kırlar aşsak; kasabalar, şehirler dolaşsak! Ne dersin sevgilim, hür hayatı- mıza kavuşsak fena mi oluür? Yazan : Anstole France 1 1650 senesinde, Bernar dö Montragu isminde zengin ve kibar bir zat, Fransada Konpiyenge ile Piyerfon arasındaki mu . likânesinde ikamet ediyordu. Bu zalın ec- dadı, krallığın en mühim mevkilerini iş - gal ettikleri halde, o, saraydan.. Kralın gözünden uzak, inziva ve sükün içinde ya- 'ordu. "Bammı Giyet ismindeki köşkü, kıy « metli eşyalarla dolu idi. Orada neler ne- ler yoktu: En zarif oda takımları.. Altın ve gümüş yemek kapları.. Halılar.. Ör - güler ve daha ne kıymetli şeyler... Gelge- Telim, o bir asilzade şatosuna şeref veren bu eşyayi dolaplarda kapalı tutardı. Es - kimelerinden korkusundan mı? — Hayır... O, hür fikirli ve selim zevkli bir adamdı. Sebep... Basit bir itiyat idi: O zamanın derebeyleri, eyaletlerde, sade — yaşarlar; sofrmlarında hizmetçilerile beraber yemek yerler; pazar günleri, köy kızları ile dans ederlerdi. Eh, arasıra da kendilerini gös- termek için mükellef ziyafetler — verirler, debdebeli, eğlenceler tertip ederlerdi ve böylece sade yaşayışlarının dişina çıkar. - lardı. İşte bunun içindir, ki elleri altında, ihtiyaten, güzel şeyler bulundururlardı. Bernar dö Montragunun şatosu — götik mimari tarzında inşa edildiği için hey - betli idi. müteveffa Lüinin krallığı zama - nında çıkan karışıklıklar esnasında yıkı « lan büyük kulelerinin harap halile, dışa - tirmağa mecburdur. Tahakkuk — memür |rrdan bakılırsa, hazin ve korkunç bir yer lanı lânkal on günde bir müstahdemlere | gibi görünürdü; fakat içi, aksina gönül aça- verilen ücretleri, vergi hesaplarını — yok- |cak kadar ferah idi. Odalar, İtalyan sanat- lamağa mecburdurlar. kârlarının fırçaları ile boyanmıştı. Zemin Mektum Vergiler katının koridor duvarları kabartmalarla, Mektüm vergilerden almacak zamla- veü;-“k:'-_ î-'d:'-':. d;:îlmheı'keıin rın yüzde yirmi beşi vergiyi meydana çı- oridorun — bir eç , bsiz ü $ «küçük odav dedikleri Bir salon vardı. O- :iîi.:h TeaD ea S 5SÜİ Ve ııııııwıkiııci bir ismi de, «Talihsiz prensesler Yoklamada menfast güden memurlar | sdasıs idi. Buna oeheıınoıı:ıııh bir Tes derhal işten çıkanılır. samın, odanın duvarlarına, güneş kızı Dı_ı- Müruru Zaman senin Antiyopun oğulları ı.ıılındıı._bıı Bu kanun mucibince. istihkakları tedi- | bokanın boynuzlarına bıiluııuuııı îılı'yo— ye edildiği tarihi takip eden mali seneden- benin, Sipil dağında, ılılı.ı oklarla vücut. itibaren üç sene zarfında tahakkuk etei.|lar delik deşik olan evlâtlarının mate - rilmeyen ve beş sene içinde tahsil edilme-|mini tutuşunu, Prokrisin, Sefalin mızra - gına karşı göğsünü açışını gösteran tab - TYolar yapmış olması idi. Bu resimler, o ka- dar canlı duruyorlardı ki, odanın somaki döşemesini, bu bedbaht kadınların kanla- rı ile lekelenmiş gibi gösteriyorlardı. Bu odanın bir kapısı, içinde su olmıyan hen. değe açılıyordu. Binanın biraz ötesindeki aharlar, ayın bir kısım teşkil ediyorlardı. Burada, ali- mıiş'ata yer, on iki arabaya bölme vardı. Giyetin asıl hoş tarafı, etrafımı saran su kanalları ve uzak mesafelere kadar uza - nan ormanları idi. Buralarda balık tutulur, av avlanırken coşkun eğlenceler yapılır - di. Civar — halkı, - Mösyö Montragoyu, *«Mavi Sakalı tesmiye ediyorlardı; çünkü bütün millet. ona böyle isim vermişti. O- nun sakalı, hakikaten mavi gibi idi. Bu ma- vilik, sakalın mavi olmasından değil, si - yablığının fazla oluşundan, mavi akisler yapmasından ileri geliyordu. Mösyö dö Montraguyu, çivit tengindeki üç sakalı a- rasından gülen korkunç Tifona benzet « memelidir. Derebeyimizi, daha ziyade, ta- ze tıraşları içinde yanakları mavileşen ko- medyacılara, veya genç papazlara benzet. mek daha doğru olur. Bernarın sakalı, ikin« €i Hanrinin sarayında dolaşan büyük bae- basının sivri sukalına benzemiyordu. Hat- tâ, Marinyan muharebesinde ölen ceddi- nin yelpaze sakalını da andırmıyordu. O- nun, Mösyö Türen gibi, küçücük bir bıyı- dj vardı; yanakları maviye çalıyordu. Öy- le iken, derebeyi biçimsiz değildi ve bu halile kimseye korku vermiyordu. Bilâkis, :'—'-— daha ziyade erkeklik manası var- Bu kanunla muayyen olan vergi teşviki sanayi kanunu hükümlerine tabi değildir. ee aa a Ankarada bir oto- mobil faciası (Baş tarafi 1 inci sayfamızda) Bayan Mükerremin burnu kop- muş, ellerinden ve göğsünden muhte- Kf yaralar almıştır. Ştayin ve Şükra- nın da mühtelif yerlerinden — yaraları vardır. Hâdise şöyle olmuştur: Ştayin ile bazı arkadaşları, Müker- rem, İclâl, Şükran, Madam Kalin ve Madam Ştayin şabaha karşı bir balo- dan çıkarlarken üç otomobil ile bir ge- Kolinin kullandığı — otomobil Ak - köprüde hendeğe yuvarlanmış, parça- lanmıştır. Arka atomobilde bulunanlar Ko - lin, Şükran ve Ştayini alarak götür - müşler, baygın bir halde bulunan Mü- keremmi öldü, diye kaza yerinde bı- rakmışlardır. Mükerrem öğleye kadar — baygın yatmış, bundan sonra inlemeğe başla- mişlir. Bu sırada oradan geçen - bir kamyonun şoförü sesi işitmiş ve jan- darmaya haber vermiştir. Yaralı der- hal hastahaneye kaldırılmıştır.. —ii lendi ise de renk vermedi; kızarmış göz « lerini ovaladı; Bernara doğru horhurda « narak' ayağa kalkan ayıamı teskin etti va kocası ile beraber mahzenden çıktı. Ertesi sabah, Koletin yataktaki yeri, ge- ne boştu. Derebeyi, telâş etmedi; yalnız acı acı gülümsedi: — Gene mahzene, ayısının yanına gitk miştir, dedi ve bekledi; fakat — saatlerin geçtiğini görünte, karısınin dün sabahki sözlerini de hatırına getirince endişelendi, mahzene koştu. Mabzen boştu. Kadınla beraber da eser yoktu. Üstelik, «Talihsiz prenses- ü ler odasın nin arka kapısı da açıktı. Ko w Tet. hiç süphesiz, ayısını almış, bu kapı » — dan çıkmış, gitmişti. Di Gelecekte: Mavi Sakalın Se_;lan Adasında Veba Ve Kolera Seylân adasının — «Kokodicholai» ve #«Batticalar kasabaları yakmlarnındaki Pi. Tinçlikte çalışan amele arasında kolera has- talığı görülmüş olduğundan Seylân adası Müvaridatma muayenci tibbiye — tedbiriş gene Seylân adasında «Colombos şehrin« de veba hastalığı zuhur eylemiş olduğun- O kadından ne kadar hoşlanırsa hoşe|dan bu Colombo limanı — müvaridatına lansın, önünde put gibi susar kalırdı. His. |karşı veba için gerekli sıhhi tedbirler ko- leri, fnl finl dönen gözlerinde parlardı. |nulmuştür. ——— — G BB Ki do şi ikir wadi j ; daha ziyade kır ve orman zevki îhf'"ik""' ye düşürmektedir. muwwwmwuwdd.- raklardan hiç birinin iadesini mütalea | ecesinde kadınların hoşuna gitmediği de etmiyeceğine dair taahhütte bulunma- F Kadınlara karşı çok zaafı vardı; onlar- dan öyle korkardı ki... Sevdiği kadar on- ve dindaşlarına ha. İlardan korkardı. Bu hali, başına gelen fe saehpanın ortasında, İlaketlerin, en esaslı bir sebebi idi. İlk defa gördüğü bir kadına hitap et- mek, onun için ölümden beter bir işkence F a

Bu sayıdan diğer sayfalar: