29 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

29 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA YAK DENİZ Es 3 * Tarıni teitrika ,, No, 2w KİMİN 2-— YAZAN: KADIRGAN Kaflı kararı uzun bir dua takip etti Papa tarafından Paolo Odeskal - askerlerinin çokluğundan bize ne? | yarın öğle treniyle Ankaraya hareket | şinin idaresinde gönderilen elli ka -' Allah bizimle bereberdir ve onları edecektir. Gelahenres ilmeğe Anel dar papaz başlıca gemilere dağıl - mışlardı. Kapusin papazları Papa- nın gemilerine, Cezvitler İspanyol donanmasına, Fransisken ve Dami- nikenler de Venedik ve Cenova ve Savra gemilerine verilmişlerdi. Bunların hepsi de gerek kuman- danları ve gerek askerleri hıristi - yanlık uğruna harbetmek için kış - kırtıyorlardı. Başpapaz Paolo, baş- kumandan Don Jana şöyle diyor - du: — Eğer bunca emeklerle meyda- na getirilen bu büyük donanmayı a- larak düşmanla dövüşmeğe gitmez- seniz çok büyük bir günah işlemiş olacaksınız. (o Babanız İmparator Şari-Ken size ancak hayat verdi, fa- kat ben size şeref ve büyüklük ve - receğim. Don Jan Türkler üzerine gitmiye karar vermiş bulunuyordu. Fakat bunun için bütün kumandanlardan mürekkep bir meclisin toplanması- nı ve orada da karar verilmesini lü- zumlu görüyordu. Eylülün onuncu günü hiristiyan donanmasının en ileri gelen altmış! kumandanı bir araya gelmiş bulu - nuyordu. Don Jan harbe gidilip gidilme - mesi hakkında ne düşündüğünü herkesten önce Malta ikinci amiralı ve generalı şövalye Romegaya sor- du. Bu cesur ve tecrübeli Fransız tam Gaskonyalıların karakterine uygun bir şekilde cevap verdi: — Bana öyle geliyor ki babanız imparator oŞarlKenin hayatında böyle büyük ve zorlu bir donanma ve ordusu olsaydı onu dosdoğru İs- tanbul üzerine sürer, hiç bir güçlük çekmeden ayni zamanda İstanbul! imparâtoru da olurdu. — Buna şüphe yok. O halde, dö- vüşeceğiz, değil mi? — Evet... — Dövüşürüz. Venedikliler bu sözleri dei la dinliyerek alkışladılar. Fakat İs- panyol kumandanlarının yüzlerinde durgunluk ve hoşbulmamazlık oku- nuyordu. Jan Andre Dorya harbetmek için lâzım olan bir çok şeylerin eksik olduğunu söyledi. Birisi: — Vakit çok geçtir, iyi mevsim ve harp zamanı bitmek üzeredir. Ded. Başka brisi şöyle diyordu: — Yetecek kadar ne asker, ne de erzak var. En sonra şu sözler duyuldu: — Türkler deniz üzerinde delice. sine döğüşürler. Onlar yenilmez - ler. Niçin onlara hücum etmiyoruz? Meselâ Tunusa saldıralım Sözler gittikçe dağılıyor, mecli- sin havası bulanıyordu. İhtiyar İspanyol markisi censral Priyego yerinden doğrularak hay- kırdı: — Askerliğin ilk şartını unutuyor muyuz? Papa bize harbetmek için emir verdi, Ona itaat etmek gerek - tir. Venedik ve Papa amiralları düş- man üzerine gitmek için sabırsızlık | ederken elbet İspanyollar bozgun- | culuk edemezlerdi. gitliklerine uymazdı. En s-ura Papanın vekili Odes- kalş' «92 aldı: — “ilah bize zafer Bu onların yi- vadediyor. ezecektir. Başpapaz sözlerini uzunca bir dua ile bitirdi. Don Jan şimdi Ve- inedik amiralı Venyero ile Papa ami - ralı Kolonaya dönmüştü. Birincisi: l — Hemen ve bütün varlığımızla | düşmana hücumdan başka hiç bir şey düşünmüyorum. Dedi. Diğerleri de ayni fikirde olduğu- nu ve bu uğurda ölmeğe hazır bu- lunduğunu haykırarak söyledi. Don Janin yüzünde bir aydınlık görüldü, ayağa kalktı: — Artık ayrılalım ve yola çık- imak üzere hazırlıklarımızı yapalım. Son söz ve son karar verilmiş bu- lunuyordu. Kumandanlar birer iki- şer çıktılar ve gemilerine gittler. Korfu kalesi kumandanından ge - ması üçyüz gemiden mürekkepti. Fakat bunların ancak yüzelli tanesi galer olup diğerleri küçük boyda ve hafif korsan gemilerile kalitelerdi. len bir mektuba göre Türk donan- “ Galatasaray Takımı Ank |“ Nihayet muharebe kara:ı verildi ve Gi ir nkaraya Ankarada iki müsabaka yapacak o- irinci futbol takımı lan Galatasaray | ni, Lütfi, Reşat, Kadri, Hayrullah, Su: avi, Necdet, Eşfak, Bülent, Haşim Danyal, - Sabahattin (o Selim (ile kafilenin başında umumi kâtip Osman | Müeyyet ve antrenör Bar bulunacak - tır, Atletizm hâkem kursu İstanbul atletizm heyetinin açtığı! hâkem kursu gelecek salı günü akşamı son toplantısını yapacaktır. Hâkem kursuna devam edenler tahriri bir imtihana tâbi tutulacaklar, muvaffakıyet gösterenlere hâkemlik lisansları verilecektir. Serbest güreş müsabakası Galatasaray klübü güreş şubesi bü - yük bir güreş müsabakası tertip etmış- | tir. Bu müsabakalar serbest güreş ola - rak yapılacaktır.. Çoban Mehmet, An- karalı Hüseyin, Nuri, Sadık, Adnan ve Kenan bu müsabakalara iştirak ede- — TOKUYUCU Hattâ içindeki askerlerin sayısı lü- zumu kadar değildi. Halbuki hıristiyan donanması Türklerden daha kuvvetliydi. Mesi- nada toplanmış olan ve hemen har- be girebilecek gemiler sayıldığı za- man bunlardan ikiyüz tanesinin galer, altı tanesinin galeas ve yirmi yedisinin kalyon olduğu ayrıca 12-16 haff kürekli tek direkli hafif gemilerden de yetmişaltı tane bu- lunduğu görülmüştü. Bunlardan doksan galer ile yirmi dört kalyonu İspanya vermişti, Kral Filipin (Oyalnız kendi (kesesinden! | Napoliden otuz, Sicilyadan on, Mal-| tadan üç, Ceneveden üç geler gel - mişli. > Dük dö Savva yeli, Jen Am dre Dorya onbir galer getirmişti.! Diğer onüç galer de bazı zengin ve; meşhur İtalyan asılzadeleri tarafın- dan donatılmıştı. Papanın oniki galeri vardı. Venedik ise önce yüz! yedi galerle iki kalyon yollamış, da- ha sonra çok değerli ve büyük olan altı galeas göndermşti, Venediklilerin yaptirdıkları bu büyük gemilerin o zamana kadar hemen hemen hiç misli görülme- mişti, Bin altı yüz ton hacminde o- lan bu gemiler biner asker ve dört yüz seksener kürekci alıyordu. Her küreği dokuz kişi çekiyordu. Tek- neler ağırdı ve manevraları çok güçtü. Harb olmadığı sırada onları galerlere bağlamak ve çekmek lâ- zım geliyordu. ( Arkası var ) Ilan Posta " İLAN FİATLARI I — Gazetenin esas yazısile bir sütünün iki satırı bir (santim) sayılır, 2 — Sayfasına göre bir san - tim ilân fiatı şunlardır: sayin | sayfa İs yiti sayfa Diğee| Som | 1 ? 3 yerlere yla 406 |250 | 200|400/so İ30 hg. | hrye Krş, | Kep İK) hip 3 — Pir santimde vasati (8) yaptırdığı galelerin sayısı on dört. | “MEKTUPLARI Bir Türlü Işıklandırılamı- yan Bir Mahalle Kumkapıda Kazgani Sadi mahallesi İs- mail Safa sokağında oturan İbenhim Ural dün idarehanemize gelerek şu derdini an- lattıt — Ben mahalleden 35 aile namına ge- liyorum. Bizim sokakta bir tek elektrik yok- tur. İstanbulun göbeğinde (oturduğumuz halde elektrik şirketi bir türlü evlerimize cereyan vermiyor. Bundan bir müddet ev- vel şirketle anlaşarak evlerimize tesisat yaptırdık ve hepimiz aynı ayn bu tesisat için 30-35 lira sarfettik. Fakat aradan epeyce bir müddet geç tiği halde ne cereyan verildi, ne de bir dar | ha semtimize uğrandı. Şimdi biz paramızla ışıksız kaldık. On adım ilerimizde bütün evler ışık içine bo - ğulduğu halde biz zifiri karanlıktayız. Nişantaşlılar Bir Lise İstiyorlar Nişantaşında oturan bir okuyucumuz ya- a — Beşiktaş dahil, bu civarda tam dev- reli hiç bir mektep yoktur. Çocuklarımız orta mektebi bitirdikleri zaman biz çok müşkül vaziyette kalıyoruz. İstanbul lisesi başta olmak üzere Kandilli, Erenköy lisele- Son Postanın Tefrikası: Anası da kendi söylemesine bakılırsa öyle herkesle görüşmez, pek sokağa çıkmaz kendi halinde bir kadınmış... — Demek bizim Mediha bunu tâ ço- cukken tanımış! Zehra: — Ah beyefendi, onların çocukken birbirlerile tanışmaları na güzel bir ta- nışıstı. Bilseniz, onları iki gün bayram nasıl kucaklayıp bağrıma basarak ara - baya bindirmiş, sonra gene nasıl “ya - naklarından öperek arabadan indirmiş- tim. Biri sarışın, biri kişmiri oldukları için oğlana (benim sarı papam, kıza benim karabiberim, çitlenbiğim) diye ne kadar takılmıştım! — Ne demek istediğinizi iyice anlı - yorum; fakat şimdi size tabii söz veremem ...Hele aradan bir zaman geçsin, şu kötü dedikodular ortadan kalksın; kızın anasının, yengesinin si- nirleri biraz yatışsın; ben de gene mü- nasip bir gün oğlanı göreyim; soyunu sopunu sorup araştıralım, ne iş yaptı- Zehra: — Oğlan henüz rüştiye mektebine gidiyormuş, galiba bu sene de son 8ı- nıfı bitirecekmiş ... — Eh işte gördünüz mü ya, Mediha gibi henüz o da bir mektep çocuğu, hele mekteplerini filân bitirsinler ba - kalım! Elbet sonra bir şeyler düşünü- rüz. Sizin anlattığınıza göre Mediha da onu çok seviyormuş... İyi ya, işte. Ben o kadar katı yürekli değilim! Ali Beybaba Medihanın amcasına dördüncü kadehi uzatarak: — Bir daha ikbal buyurulmaz mı? — Yooo... Kâfi artık ...Sohra iş ay- nasız kaçar. Demin dediğiniz gibi bu sefer de tutarlar benim için size bir ta- kım iftiralara kalkışırlar. Yazan: Osman Cemal — Bari oldu olacak, hanımefendi ler de artık arasıra bize teşrif etsinl€ Söylerim, söylerim kendilerif onlar ein iyelânleşi N — Amma gelirlerken benim kars berimi de birlikte getirsinler! — Olur! Cemaat sofradan kalkarken Ahı geldi. — Ne haber Ahmet? Ahmet, misafirin karşısında el p çe divan durarak: — Buldum evi, kapıyı önce bir * rap bacı açtı, dediklerinizi ona 8ö! dim; sonra kapıya bir hanım geldi! — Bey şimdi nerede? Diye sordu. — Ey, sen ne dedin? — Bizde! Dedim. —Bizde mi, dedin? ; — Bizde dedim... Sönra o, siz ki siniz? dedi. — Sen ne dedin, sakın Aygır Feti ma Hanımın damadıyım! demiye iğ — Hiç der miyim, ben o kadar biyesiz miyim? — Ne dedin ya? — Uzunçarşılı Ali Beybabanın madıyım, dedim. — Sonra? — Sonrası... Hanım, sakın bir gürültü, patırtı çıkmış olmasın! di. 30 — Bunun üzerine sen ne dedin — Yok, dedim galiba beyefendi. zim Ali Beybaba ile tatlı tatlı det niyorlar, dedim! Ev sahipleri, üçü birden: — Tuuu Allah müstahakını Ahmet! Fatma misafire — Kusuruna bakmayın efendim: Hep birden gülüştüler. Fatma tek -İzim damat biraz saftır. rar sordu: — Çocuk sizin elinizi öpmeğe ne gü- nü gelsin! — Bellit Fatma damadına: — Almet, bu misafir bey kim — Canım Allahın günü çok... Ace-'nıdın mı? leniz ne? Hem biz daha yirmi gün ka- dar buradayız. O günler içinde ben $i- ze gene gelirim, gene konuşuruz. E - ğer meselenin aslı anlaşılmasaydı, ya- rından tezi yoktu, biz Beşiktaşa gidi - yorduk: Zehra: ri çok uzaktır. Çocuklarımızın bütün va - kitleri tramvaylarda, vapurlarda geçecek, bir hayli para satfından başka âvürelik te ahlâklari üzerinde bir hayli tesirini göste » recektir. Bizim isteğimiz Nişantaşı orta mektebi- nin İise haline getirilmesidir. Bu suretle Be- şiktaş, Kuruçeşme, Ortaköy talebeleri de yakin bir mektebe kavuşmuş olacaklardır. Tavşanlı (Postanesi Niçin Kapalı? Tavşanhdan bir okuyucumuz yazıyor: —Bura postahanesi gündüzleri saat | den 15,30 a kadar kapalı duruyor. Bu yüz- den uzak köylerden gelen köylüler mek- tuplarını veremeden geri dönmek mcbu- riyetinde kalıyorlar. Doktorumuzun Cevapları Kalecikte Candar nahiyesi nüfus memu- ru M, Saraça: Baş ağrılar hakkında Son Posta sü- tunlarındaki notlarımı bir daha okumani- 5 tavsiye ederim, Tekrar edeyim: Bu ağrılar ekseriyetle kan zafiyet ve bö zukluğunun bir neticesidir. Karı kuvetlen- kelime vardır. 4 — ince tutacaklar yere göre santimle ölçülür. ve kalın yazılar direcek; şekilde münebbihattan sarfı nazar ediniz. Alkol; tütün ve kahve kullanmayınız. İyi gıda aliniz. Geceleri yatarken bir tatlı kaşığı nevropalin kullanınız. Üstat Sami ve Kadıköyünden ka susi bir vapurla Göksuya Resimlerimiz cenaze merasiminden muhtelif intibaları Üstat Sezai dün g zade Sezainin cenaze merasimi dün ırılarak Osmanağa camiinde namazı kılın götürülmüş ve aile kabristanına — Anh tanıyamadım! — Öp bakalım elini! Ahmet misafire sokularak: — Öpeyim efendim! : — Çok yaşa Ahmet Efendi © muz! (Arkası vor ömüldü yapılmıştı. dıktani 7 delnedi gösteriyo”

Bu sayıdan diğer sayfalar: