27 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

27 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GLUMMANCASI “ Son Posta ,, nın tefrikası: 92 Yazan A. R. Cemil, omuzlarını kaldırmış; derin bir yeis ve fütur içinde mırıldanmıştı Dedi. Ve sonra, sözüne devam etti: — Zulüm.. Vahşet... Evet, bunlar doğrudur. Fakat ne çare ki.. Yemende âdet böyledir. ...Anlıyorum ki, sen, “ bizden değilsin. Fakat, ne zararı var. Nihayet, sen de bir insan değil misin? Söyle bakalım, sen kimsin?.. Cemil, derin derin içini çekti: — Benim hikâyem.. Çok uzun, Ra- git. Dedi. Fakat Raşit, merak içinde idi... Bu merakını tatmin etmek için kısa kısa şuallerine devam etti: — Adin ne?.. — Cemil, — Müslüman mısın?. — Evet. ; — Niçin.. Elhamdülillâh, demiyor- sun?.. — Bilmem?.. — Nerelisin?. — İstanbullu. — İstanbullu, haaaa... İstanbul için dünyanın cennetidir, derler. Hakikat Böyle midir?.. — İstanbul, hiç şüphesiz ki dünya- nın cennetidir. Fakat orada, —mes'ut yaşıyanlar için. — E.. Şu halde, niçin bu cenneti bı- raktın da buraya geldin?.. — Ne yaparsın azizim?.. Talih ve kader bazan insanlara o saadeti çok gö- rüyor. O cennetten çıkarıp, böylece Nâsır Mebhâtun cehennemine atıve - Kiyor, Raşit, etrafına tekrar göz gezdirdi. Ve tekrar: Sual sırası şimdi de Cemile gelmişti: — Bu kadar kimden çekiniyorsun?. Raşıt; gözlerini o geniş bodrumun kuytu köşelerine gezdirdi. Hepsi de Zincire vurulmuş olan on beş yirmi a- damı ima ederek manalı bir şekilde ce- vap verdi: " — Herkesten. — Fakat ,onlar da bizim gibi ayni felâkete düşmüş insanlar değil mi?.. — Evet... Ancak şu var ki; burada herkes felâketini hafifletmek ister. O- nun için buradakilerden bazıları, Nâsır Mebhâta casusluk eder, — Hay Allah, lânet etsin... E, pek iyi.. Bunu yapmakla onların ellerine ne geçer?.. — Nâsır Mebhütun casuslara muh- telif şekillerde mükâfatı vardır... Me - selâ... Casusları arasıra avluya çıka - rırlar. Hava aldırırlar. Güneşin bol işıkları altında bırakıclar. - Kehlelerini ayıklatırlar. Daha bol Dura ekmeği ve- rirler, senede bir defa; anasiyle. baba- siyle teyahut kabilesinden gelenlerle görüştürürler. Cemil, Raşidin bu sözlerine hayret etmişti. Kendi kendine: " — Vay mel'un, Nâsır Mebhüt... Te- vekkeli, gerek İstanbuldaki ve gerek buradaki hayatıma dair en gizli şeyleri bile çatır çatır yüzüme karşı söyledi. Demek ki, bu herifin en mühim kuv- vet vasıtalarından biri de, casus kul- lanması... Seyit İbrahimin sözlerine şimdi hak veriyordum, Demişti. Raşit, başını Cemilin kulağına uza- tarak sözlerine devam etmekte idi: — Şeytan, bizzat Nâsır Mebhütun ücudü ü ir. Bu adam, herşeyi yi işitir. Hiç hoşlanmadı- ğı birşey varsa, o da; kendi alevhinde söz söyleyenlerdir. Cemil, omuzlarını kaldırmış; derin bir yeis ve fütur içinde mırıldanmıştı: — Adam sen de... Bir insanı zincir- lere vurdurup ta bu zındana attıktan sonra daha ne yapabilecek?.. Raşit, korku ve heyecanla titreyen bir sesle cevap vermişti: — Ne mi yapabilecek?.. Bu zincire vurulmak, bu zındana atılmak.. Bun- lar, birşey değildir. Sen, burada yapı- lan işkenceleri bilsen... Bu işkencelere insanların değil; yedi başlı develerin bile tahammül etmesi imkân haricin- dedir... Ne ise, sözü kısa keselim. Dur da sana, biraz yiyecek getireyim, * (San'a- da Seyit İbrahim Efendi, mağazasında oturuyor; çoktanberi Ce- milden haber alamadığı için derin de- rin düşünüyordu. İbrahim Efendinin bu endişeli dü- şüncesi, sebebsiz değildi. Cemilin ne tehlikeli bir maceraya atıldığını bili- yordu. Bu cesur Türk gencinin, tek başına (Nâsır Mebhüt) gibi bir ada- min karşısına atılmasını, — harikulâde bir cür'et telakki edivor; — Ah yarebbil. Ne ateşli delikanlı.. Kendisine verdiğim nasihatlerin hiç rini dinlemedi. Kend'sini, körü körü- ne ateşe attı... Eğer bizim pilânımızı takip ederek, son sistem silâhlarla mü- cehhez bir kuvvetle Nâsır. Mebhütun karşısına çıksaydı, hiç şüphesiz ki mu- vaffak olacaktı. Fakat şimdi.. Şimdi kira bilir, ne müşkül vaziyetlerle müca- deleye mecbur kalacak. Diye, kendi kendine söyleniyordu. Bu sırada mağazanın kapısından tiyar bir zabit girmiş; teklifsiz ve |âü: bali bir sesle: (Arkası var) — eee IHTİYARLIĞI YOK EDER Kw a ea Avusturyada dahili harbe doğru! (Baştarafı 1 Viyana, 26 (ALA.) — 'yrol'dan gelen haberlerde İtalyan memurlarının İtal. ya - Avuslurya hududunda yapmakta oldukları sıkı kontrolün seyyahların dikkat celbetmekte, ve bu sıkı kontrolün «Brenner,deki muhafaza faali- mı*hMmMMMMMWÜW SA lerini dirilmektedir. Diğer bir takım haberlerde halihasırda Bolzano'da bulunan ve 21 bin kişiden ibaret olan asker miktarının pek yakında 1935 senesinde olduğu gibi 25 bin kişiye çıkarılacağı bildiriliyor. Bundan başka İtalyanın yakında hususi bir Faşist Milis teşkil edeceği ve bu kuvvetin Tyrol hududuna lenmektedir. 28 Mayıs Perşembe Manyatizma - İspiritizma Pr. ZATİ inci sayfada) yakin bir mıhalde bulundurulacağı söy- günü saat 17,30 da -Fakırizma mütehassısı SUNGUR Yeni ve görülmemiş programla Fransız tiyatrosunda vereceği matine hasılatını HAVA KURUMU Menfaatine terk etmiştir. Bu büyük fırsalı kaçırmayınız. Fiyatlar 50 - 75 - 100 kuruştur. İsi, arsıulusal huzur için şarttır. SON POSTA Kamutayın dünkü uzun toplantısı (Baştarafı 1 inci sayfada) vaziyeti böyle karanlık oldu. Bu kararsız ve emniyetsiz vaziyetin silâh yarışı ile be- raber olarak milletler arasında tekrar bir infilâka varmasından korkulur. Yeni bir harp belâsının dünyaya çok felâketler Betireceği ve hiç bir meseleyi halletmeyez| ceği muhakkaktır. Bu görüş ve anla; müdafaa etmek vesaitini ihmal lâzım olduğu kanaatinde olmamız içinde kendimizi etmemek tabil karşı da şunları söylemiştir: <Eskişehrin muhlerem mob'usu — Bmin Bazak pekâlâ bilirler ki hiç bir uzviyet doğ- duğu gün müteklmil bir vasiyet içinde bu- lunmaz, — Her mahlük gibi Cemiyeti Akvam İca buhranlar geçirecek krizler - geçirecek, fakat her geçen detsten, her geçen hüdise- den ibret alacak, ve nokzsanlarını peyderpey Ikmal ede ede temeoni ettiğimiz iyi ve kadir mahlük belki vücut bulacaktır. Cemiyeti Akvam vardır. Gayesi beşeriye- tipler söz almışlardır. Kitapçı Hasan, mek: — tep kitaplarının zamanında yetiştirilmesini ve Maarif usullerinde istikrar tesisini iste' imiştir. | ha SAA Ündemar da Akallm mekteplerinde Türkçeye fazla ehemmiye! verilmesini, bu şuretle kültür yolu ile öl vatandaşlık duygularının sağlamlaştırılma” sını istemiştir. Berç Türker de mektep azlığından bahı setmiş, Akagündüz de inkılâp idenlojisi Ü* bir şeydir. Bunun kadar tabü olan diğer |tin huzur, sükün, refahı ve sullı içinde çalış » zerinde bir ana hat çizilmesi lizumuna işe: şey de mıntakavi veya umumi, — kollektif emniyet ve tecavüz etmemek ve tecavüzün aleyhinde bulunmak, Türkiyenin siyaseli olmasıdır. Kadim — dostluklarımızda — ve pakt mükellefiyetlerimizde yalnız tedafü- £ manâ bulunması ondandır. Akdeniz Anlaşması Biz zannediyoruz ki, yeni bir emni» yet nâzımı için Akdeniz devletleri arasın. da bir anlaşma, elzerm şartlardan — biridir. Böyle bir anlaşmanın yalnız büyük dev. letler arasında vukuu kâfi olacağını zan. netmek, geçirmekte olduğumuz — hâdise- lerden hiç ders almamış olmak demektir, Her devletin kendini emniyette hissetme- Cemiyeti Akvamın kuvvetli olmasını yürekten istiyoruz. En mühim Meselemiz Boğazlar Büyük meclisin malümudur ki, en mü- him meselemiz, bugün armulusal masa üs- tündedir. Boğazlardan bahsediyorum. Mev cut mukavelenin temellerini - kaybettiğini alâkadarlara izah ederek müzakereye da- vet etmiştik. Muhatap devletlerin — hepsi müzakereyi kabul cevabını "verdiler. Tek. lifimiz bütün dünyada hattâ umumil siya- sette birbirinden ayrı zannolunan kutup- larda bile, iyi karşılanmıştır. Esas olarak kendimizi sağlam hakla- ra dayadığımız anlaşılmış ve usul — olarak beşeriyet normal ve doğru yoldan büyük bir emniyet meselesinin halli misalini ver- mek lüzumunu hissetmiştir, Türkiyenin Emniyeti Davası Cumhuriyet hükümeti bugünlerde hazi- ranın son haftası için İsviçrenin güzel bir köşesini müzakere yeri olarak teklif et- mek niyetindedir. Mutad olan hususi ve nimreami temaslarımız böyle bir toplantı- nin umümi şeraite uygun olacağını — zan- nettirmiştir. Konferansta varacağımız neticeler hak- kında beyanat ve tahminatta bulunmak mümkün olmadığını kabul buyurunuz. An- cak, meselenin esası olan Türkiyenin em- niyeti davasının hallolunacağına inanımız kat'idir. Emniyet meselelerinin ihmal ve teah- hur kabul etmiyen hususi karakteri üzerine de beyanat yapmak için meb'us arkadaş- larım beni mütemadiyen tazyik etmişler- dir, Bu halde dahi netice hakkında yine bir tarih tesbit etmek iktidarında — değilim. Yalnız şu humusta büyük meclisi temin ede- rim ki, hükümet, boğazların tahkimi — ve| emniyeti keyfiyetinin filiyata geçmesini bir an evvel tahakkuk ettirmek için ciddi bir kaygı içinde çalışmaktadır. Meselenin Tür- kiye için hayatt ehemmiyeti ve müzakere edecek devletlerin hak tanır ve Türkiyeye dost vaziyetleri, çabuk netice için —ümit verici telâkki edilmek, mübalâğalı addo- lünmasa gerektir. Diğer hatiplerin sözleri —- Büu izahatı müteakip söt alan Hüspü Ki- tapçı (Muğla) Dişişleri bakan vektlinin be- Şanatının milletin hakikl hissiyatına ta- mamiyle mutabık olduğunu söylemeği bir vazife saydığını söyliyerek «Türkün karak - teri medenidir. Modeni olduğu için sulhou- dur. Türk yapıcılık ve başarıcılık ister, Bun- dan dolayıdır ki koöllektif emniyet sıyasetini umde ettihaz etmiştir. Berç Türker (Afyon) — Boğaslar mesele- si Üzerinde durarak busnun memleket bakı - mından olan ehemmiyetini işâaret etmiş ve başlamak üzere bulunan mügakere gu veya bu süretle sürüncemede Dıirakilacak olursa bu işi kendi kendimise halledeceğimizin ha- tırlatılmazını istemiştir. . Milletler Cemiyetine hücum Emin Sazak (Eakişehir; — Hariciyo Vekâ- leti vekilimizin Cemiyeti Akvamın kuvyet - lenmesinden ve bunun ballane temenni etüğimizden bahis söklerine işaret ettikten sonra Cemiyeli Akvamın son hâdiseler mü - nasebetiyle kudretsizliğinin zahire çıktığını ve böyle bir cemiyele ilmat etmenin ve ü- mit bağlamanın doğru olmuyacağfını ve ken- öisinden hiç bir fayda beklenmiyeceğini söylemiş ve Cemiyeti Akvamı şiddetle tenkit ederek «büyle zayıf bir Taüesseseye — Intisap doğru değildir. demiştir. Vekilin cevabı 'Tekrar söz alan Saradoğlu, hatipler tara « fından ileri sürülmüş olan bu mütalealara masıdır. «Tedbirlerimizi kendimiz alıyoruz» Yalnız büyük meclisiniz pektlâ bilir ki biz henüz daha tekâmül devrezi geçiren bir mahlüka katli olarak raptsümit etmiş ve bütün akibetleri oradan bekliyen bir millet ve hükümeti değiliz. (Bravo sesdleri, alkışlar) Kendi tedbirimizi bir taraftan kendimiz alıs yoruz, diğer taraftan hesani ve büyük bir makinenin teessüs edebitmesi için elimizden geldiği kadar yardım odiyoruz. Vekilin bu izahatını müteakip zabıtların okunmasına geçilmiş ve dış işleri bütçesi 3.195.790 lira olarak Xabul olunmuştur. Adliye bütçesi Ankara, 20 (Hususi) — Kantutayda ndll- ye bütçesi görüşülürken vekii Şükrü Saraç- oğlu uzun izahatta abulunmuş bâkimler ka- nunundan bahsetmişlir. Bir senede görülen davalar Veklil, 985 senesinde Cumburiyet mahre- melerine arzedilen 357,305 ceaa davasından 2647T adedi intaç edildiğini 938 — senestne 9Y2A24 iş devrolunduğunu, gene 935 de hukuk mahkemelerine de 475437 dava arzoedildi- ğini, bunlardan 281.172 adedinin İntaç edil- diğini söylemiştir. Bu beyanata göre 236 senosine 107500 iş devredilmiştir. Vekilin verdiği izahata göre, Adliye Vekâleti kadrosunu teşkil eden 687 mah- kemede 1304 hâkim ve 437 müddeiumu- ve muavini vardır. Mahkümlara İş Şükrü Saraç oğlu ceza evlerinin —wlâ. hından da bahsetmiş, mahkümların çalış- trılmasından elde edilen faydaları — say- mıştır. Vekil, İspartada her işi mahkümlar tarafından görülen halılar yapılmakta ol- duğunu söylemiş, Eskişehirde zirai ceğini, çocuk mahkümlarının bir — devlet fabrikasında çalıştırılması, bir iki maden ocağının işletilmesi çareleri arandığını ilâ- ve etmiştir. İcra İşleri Vekil ceza işlerinden — bahsederken İşunları söylemiştir: ulcra safhasına gelince: Bu safhada iyi bir vaziyette ve emniyetli bir yolda oldu- gumuzu söylemekten maalesaf çok uzağız. Bu safhanın ceza kısmında iyi bir yola gir- mek arifesinde olduğumuzu hissediyoruz. Fakat hukuk kısmında henüz tetkik saha- sını aşamadık. Her memlekette bir - dert halinde görünen hukuk icrasını adliyemi- zin eiger cihazı ile âhenktar kılmak için önümüzdeki yıl bütün mesâimizi bu mese- le üzerine teksif edeceğiz. Adliye Bakanı sözlerini şöyle bitirmiş- tiri sAdliyecilerin gayesi Türk adliyesini, Türk ordusu gibi memleketin gururu yap- maktır.» Sıhhiye bütçesı Ankara, 26 (Husust) — Sıhhiye büt- çesinin müzaketesi esnasında Vekil Refik Saydam hükümet tababetleri hakkında i- zahat verirken mevcut 482 tababetin yal- nız 393 ünde tabib bulunduğunu doksan dokuzunun münhal bulunduğunu — vöyle- miştir. Ankarada Tıbbiye Mektebi Vekil, Tıb Talebe Yurdunun yardım- larından bahsettikten sonra ikinci bir tib- biye mektebinin Ankarada kurulması için bir kanun İâyibası teklif edildiğini söyle- miş ve alkışlanmıştır. Doktorların Doktorların askeriliği hakkında Sıhhi- ye Vekili, Bu gibi fen mensuplarının bir buçuk senelik askerlik müddetlerinin 6 a- yının Üniversitedeki tahsil müddetleri için: de ve geri kalan bir senelik müddetten 6 ayının kıt'ada ve 6 ayının da askeri müct- seselerde geçirmelerinin düşünülmekte ol- duğunu söylemiştir. Vekil çok çocuklu ailelere yardımdan bahsederken memlekette — (30) — binden fazla altı çocuklu aile olduğunu söylemiş- tir. : Sıihhiye bütçesi $ milyon 458 bin 180 lira olarak kabul edilmiştir. T EE 3 Maarif bütçesi Ankara, 26 (Hususi) — Kamutayda Maarif bütçesi görüşülürken muhtelif ha- ret eylemiştir. Maarif Vekilinin İzahatı Hatiplerden sonra kürsüye gelen Ma arif Vekili Saffet Arıkan — cevap vermip ilk, orta ve yüksek tedrisat hakkında dü #üncelerini söylemiştir. Vekil ilk tahsil çağında (1,850,000)ço cuk bulunduğunu, buna karşı şehir ve kar sabalarda 638 bin çocuk tahsil etmekte ol- duğunu — ilk öğretmen — mevcudunul 13,854 den ibaret bulunduğunu söylemiş tir. Ordunun Yardımları Vekil ordunun memleket irfanına yap tığı büyük yardımları şükranla bahsetmif ve: «Harf inkılâbından sonra orduda o” kuma yazma bilenlerin miktarı yüzde dok sanı geçmiştir». demiştir. Orta Mektepler Vekil orta tahsilden bahsederken bu gün orta mekteplere devam eden — talebe nin miktarının 63 bini bulduğunu, — fakal hoca miktarının artmadığnı tecesdirle kays detmiş, hacasız mektep açmanın faydas olmayacağına işaret etmiştir. Saffet Arıkan San'at mekteplerinden. Cumhuriyet Başkanlığı orkestrasından, İs tanbuldaki Güzel San'atler Akademisim den bahsettikten sonra üniversitenin müb- rem ihtiyaçları temin edileceğini bildirmiş tir. Vekilin izahatından sonra Maarif büt- çesi 10,270,600 lira olarak kabul edilmiş tir. Kabul Edilen Diğer Bütçeler Ankara 26 (Hususi) — Kamutayda Maliye bütçesi 17,759,350, düyunu umu- miye bütçesi 45,728,100 ve Tapu ve Kar dastro umum müdürlüğü bütçesi 1,248,/ 990, Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti büt- gesi 5,101,160, Dahiliye Vekileti bütçes' 4.680,430, Matbuat umum müdürlüğü bütçesi 136,390, Jandarma umum kuman- danlığı bütçesi 8,871,980 ve Emniyet u- mum müdürlüğü bütçesinin de 4,538,790 lira olarak kabul edilmiştir. Olimpiyatlara hazırlık (Baştarafı 1 inci sayfada) Avusturya likinde ikinci olan First Vienna, Viyana kupasında final maçı: ni oynamış kuvvetli bir takımdır. Ara larında Avusturyanın milli oyuncuları da vardır. Bu takım şekrimizde üç maç yapa- cak 6, 7 ve 9 Haziranda İstanbul, İz- mir, Ankara takımlariyle karşılaşacak: tır. İlk maç İzmirle, ikinci maç İstanbul, üçüncü maç da Ankara ile yapılacak » — tır. 6 Haziranda İstanbul, Ankara ile oynayacak, 7 Haziranda Ankara İz- mirle karşılaşacak, Üçüncü gün de Vienna maçından evvel İstanbul, İz - mir takımları oynayecaklardır. Müsabakalar Taksim stadyomunda yapılacaktır. Alman güreş takımı geliyor Türk güreş takımiyle karşılaşacak elan Alman güreş takımı Haziranın yirmisinde şehrimize gelecektir. Aralarında Alman şampiyonu 66 kiloda Sperling, yazı ağırda Vege- des ile ağır siklette Riger bulunmak - tadır. Alman takımı şehrimizde dört müsabaka yapacaktır.. Müsabakalar - dan ikisi serbest, ikisi Greko Rumen olacaktır. ğ Fenlandiyalı güreşçilerle karşılaşacaklar Güreş federasyonu sant 21 e kadar süren bir içtima aktederek Fenlândi * yalı güreşçilere karşı 80 Haziran cu * martesi günü çıkacak takımı gu şekil de tesbit etmiştir: 56: Kenan Greko Rumen,, G1; An karalı Ahmet Greko Rümen, Gİ: A” karalı Habip serbest, 65: Yusuf As * lan Greko Rümen, — 7:2: Nüri Greko Rumen, 79: Adnan Greko Rümen: — 87: Büyük Mustafa Greko Rumem: ağr: Ankaralı Necmi Greko Rumen: —

Bu sayıdan diğer sayfalar: