18 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

18 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa SIHHİ BAHİSLER — — Ruh hastalarından eroin mü HM Paşa zade bir genç tanıdım; evimi soymuş ve yakalanmıştı. Timar- hanede bir Meslek Mektebi talebesi ile görüştüm. “Artık bıraktım,, dedi, fakat çıkınca yine başladı ve veremden öldü. Kollej mezunu bir delikanlı gördüm ki mel'un zehir yüzünden bütün bir aileyi perişan etmişti Yazan: Doktor Etem Va: Keyif veren zehirler arasında ercin en son sahaya çıkanıdır. - Keyif — üryakileri- | pin morfinden usanıp kokaine sarıldıkları | 've nihayet onu da bir tarafa bırakarak çeş- | Hi değiştire değiştire ercin iptilâsına uğ - Tadıklarını görüyoruz. İ Genç yaşlarının ateşli kanlarını uyuş- | turacak her zehire bay vuran bu alışkanlar birer ahlâk delisinden başka bir şey de - Üillerdir. Çocukluğundanberi — inatçı, — geçimsiz, kavgacı, mektep kaçağı, küçük birer do - handırıcı tipi halinde büyüyen bu yaramaz- lar cemiyetin içinde birer kara lekedir. Ze- ptelâları * ay tedavi ve tecrit edilmiş, çıklığı zaman bir daha kullanmazğağa yemin etmiş. Fa- kat arkadaşları, caki ve kötü itiyadı yel den bu zehirle onu karşılaştırmış.. Tabii yeniden hırsızlık ve yeniden mahpus ha- yatı başlıyor... Niçin ve nasıl alıştığını sor- dum. — Arkadaşlar yüzünden dedi, anlat - mak istemedi. Onu tanıyanlardan sonra- dan öğrendim. Bit kadın tarafından ted- dedildiği için izzeti nefsi kırılmış, o suku - ta hayal bu yola sevketmiş. Genç, temiz giyinmiş, bu delikanlıya hırsızlık ettiği evimde kötü zehir itiyadı - hire susamış kanlarile alıştırdıkları bu ke- | nın tedariki için yaptığı bu menfur hare- yif zehirlerile kendi cezalarını gene kendi- | ketine mukabil kahve ikram leri vermiş oluyorlar. Devamlı bir işe san- hamıyan bu mariz ruhlu zehir kurbanlarına gçok defa en sonra hastane ve hapishane koğuşlarında tesadüf ederiz. — İradesizleri büsbütün aptallaştıran, uyuşuk ve miskin, #sokakta süründüren eroindir, Eroin” hekimlikte kuvvetli öksürükler - de teskin edici hassasından istifade edilen ve bu da miligramla en az verilen bir ilâç- tır. Tıbbi miktarını bilmiyen, düşünemi * yen keyif sahipleri dejenereler bu miktarı gramlarla hesap ederek kullanıyorlar. En- fiye çeker gibi burun deliklerile dimağa ( tikal eden ercin tozu tatlı ve hafif bir ne- geden sonra dimağ hücrelerini uyaşturu - yor. Hareketi durduruyor, ifraz geddele - rinin faaliyatini güçleştiriyor. Kullananlar yemeden, içmeden kesiliyor ve pek kısa bir zaman kullandıktan sonra müthiş bir #afiyete uğrayorlar. Zorla aptallk ve mis- kinlik satın alan bu ahlâk ve keyif delile- tinden bir genç ile konuştum. — Hırsızlık yapmak Üzere evime giren ve nihayet ya- kalanan bu genç orta tahsili yaptığı sırada alıştığı bu zehir yüzünden imtihanlarını iki sene üstüste wulmuş eski — paşalardan — tanınımış bir — zatın bedbaht bir çocuğu idi. A- masından ve akrabasından aldığı paralarla günde 3-4 grama kadar kullandığı ercini satın aldığını, fakat nihayet bu parayı ve- zemiyen ailesine muğber olarak hurszlığa başladığını söylüyordu. İlk hirsızlığa tanıdık ve yakın aileler arasında başlamış ve bir müddet nazarı 'dikkati celbetmeden devam etmiş ve o zaman da eroin üryakiliği eline havadan fazla para geçtiği için fazlalaşmış. Ve ni- 'lıyıt bir gün yakalanmış. Hapishaneye, eradan da timarhanaye sevkedilmiş, altı veremeyip mektepten ko - ettim. Ve keyif için gençliğini, şerefini feda ettiğin- den dolayı kendisine çok acıdım. Bir gün timarhanede (eroin) kullandığı için babasının elile yakalanarak yatırlan bir meslek mektebi talebesi ile görüşüyor- dum. — Ben bile bile aptallığa Gşıkım. Bu zehiri kullandıkça aptallaşıyorum. Ders, iş. aile muhabbeti, istikbal hiç bir şey gö- züme gözükmüyor, varsa da ercin, yoksa da ercin... Babam sanki bana iyilik olsun diye buraya bıraktı, dedi, — Kurtulamıyacağını m: zanmwediyor- sun. — Kurtulabilirim zannediyorum. Fa - kat artık iş işten geçtikten sonra. Ciğer - lerim de zayıf, iki defadır kan kustum. Es- 1l'n:|=n pehlivanlık bile yapardım. Arka - daşları hep yenerdim. Fakat şimdi iki pa- ralık zehir beni yıktı. Ne yapayım, nasıl vaz geçeyim diye kaç bin defa düşündüm, ol- madi, olmuyor işte, — Burada tedavi edildikten sonra ar- tık tamamile vaz geçeceğine söz verirsin. Ve işine başlarsın. Fena arkadaşlarından da vaz geçersin. Biraz iradeni kullanırtan kurtulursun. — İrade kaldı mı ki bizde... Arkadaş « lar arkadaş değil, belâlı âdeta... Para bu- lamadığım zamanda onlar borç ercin ve- riyorlar. Almamazlık edemiyorum. Bor - cumu ödemezsem olmuyor. Borcu öde - mek te gene ercini vermekle şart... İşin içinden çıkabilirsen çık. — Başka bir yere Anadoluda bir köye gidersin. Mesleğin seni geçindirir, orada ercini bulamazsın. Yavaş yavaş hem sıh - hatin düzelir, hem de zehir belâsını unu - tursun dedim. Solgun, toprak renkli yüzünü bana doğ- —- —— )— ——— —— gS e 7 GONÜL İŞLERİ Tecrübesiz Bir kızın Endişesi «Tecrübesiz bir kızım. Son zaman - harda bir gençle tanıştım. Beni sevdiğin- den bahsediyor. İkide bir buluşmamızı, Bezmeğe gitmemizi filân teklif ediyor. Ben reddediyorum. Çünkü ne yapaca - n bilmiyorum. Acaba doğru mu ya- piyorum ?0 Güney Bu tecrübesiz kızın endişesini anlıyo- vum. Daha ne sevmiş, ne de sevilmenin heyecanımı tatmıştır. Hayatında ilk defa bir erkekle tanışıyor. Sert hareket etse erkeği kaçıracağından korkuyor. Yu « muşak davransa bir gaf yapacağından kstifade ederler. Onları iradesiz bir kuk- — ha gibi öteye beriye sürüklerler. Lü - — Rumsuz yere teşhir eder ve istikballerini Sen de kızım acemi bir çocuğa benzi- yorsun. Erkeklerin sözlerine, vaatlarına kulak asma, Hele randevuya, yalnız gezmelere kat'iyyen gitme, * «Yaşım 27. 24 yaşında bir genci se- viyorum. Onun da beni sevı i anlı - yorum. Fakat hislerimizi birbirimize bel- K etmemeğe çalıştığımız aşikâr, Şimdi o- nun bir başkasile alâkadar — olduğunu işittim, iğrendim. Fakat kaçamadım, u- nutamadım. Unutmak istiyorum, ne ya- payım? » Y. Sezar Bu genç belki sizden ümidi - kestiği için başkasile alâkadar olmuğa mecbur olmuştur. Belki sizin ona karşı alâka duyduğunuzu bilse ve cevapşız kalmı - yacağına emin olsa, size sevgisini söyle- mekten de çekinmezdi. Binaenaleyh bir defa onu bu noktadan yoklayın. Hisle- rini öğrenmeğe çalışın, Size karşı lâ - kayta, yahut alâkadar olduğu kızı sevi- yorsa, o vakit tedbir almağa, yani ken- dinizi onun tesirinden kurtarmağa çalı- pın. Bu da o kadar güç bir şey değildir. Onun muhitinden uzaklaşın. Bir müddet görmeyin ve görüşmeyin. Zaman hep - sini unutturur. / 'SON- POSTA Tarih âlimlerini şaşırtan bir eser Sümerlerin aşk ilâhesine ait kabartma, bir çok müna- kaşalara yol açtı İngiltere tarih âlimlerinden Mister (Sydney Burney) in muhafaza etmek- te olduğu kabartma bir resmin mecmu- alarda neşri İngilterede tarih âlimleri arasında münakaşalar çıkarmıştır. Kabartma resim, eşsiz sayılacak bir ehemmiyettedir. Yalnız bu resme ben- ziyen, fakat ondan daha küçük olan bir plâka, Luvr müzesinde de vardır. Resim Sümerlerin aşk ilâhesi İştarı temsil etmektedir. İlâhe — kanatlıdır. Başında kıvrilmiış - yılanlardan müte- şekkil bir başlık vardır. Ayakları, kuş ayaklarıdır ve çömelmiş iki aslanın sırtına dayanmaktadır. İlâhe - ellerinin her birinde ölçü için kullanılan bir âsa tutmaktadır. Bunların adaleti temsil ettikleri ve esatirdeki terazinin yerini tuttukları anlaşılmaktadır. Ancak bu nokta henüz lâyıkiyle te- vazzuh etmemiş bulunuyor. Bu kabartma resmin Sümerlere ait olup olmadığı meselesi tahkik olun - muş, ve bu nokta üzerinde artık şüp- Kabartma resmin imalinde kullanı - Jan madde uzun uzadıya kimyevi tah- lillere tâbi tutulmuş, ve bu maddenin o zaman kullanılan — bir madde oldu- ğu anlaşılmıştır. Sonra eserin bedii de- ğeri de fevkalâdedir. Resim, son dere- ce canlıdır ve muhteşemdir. Kimyevi tahlil, eserin diş kabuğu- nun son derece eski olduğunu isbat et- tikten başka onun yavaş yavaş kuru- yan ziftten yapılmış olduğunu da mey- dana çıkarmış bulunuyor. Eserin Sümerde hükümran olan Hamorabi devrine tekaddüm eden Larsa hanedanı devrinde yapıldığı tah- min olunmaktadır. Fakat eserde en çok göze çarpan nokta, iki tarafında görülen, baykuş - lardır. Baykuş, Yunanlıların Atene, Roma- hların Minerva namile - tanıdıkları ilâ- henin remzidir. Sümerlere ait olan bu kabartma Minervadan nice nice zaman evvel yapıldığı için, baykuşun burada görülmesi bütün ilim adamlarını şaşırt- mış ve bunlar kendilerini tarihin - bir muamması karşısında saymışlardır. Çünkü bu vaziyet Yunanlıların bu remizi, Sümerlerden aldıklarını göster- me&leaî'. ee rrecan se ae AnaEErALEAMLEELEEELALA LA ru çevirdi, nemli gözlerini gözlerime dik- t — Dediğin gibi yapacağım doktor. Ar. tık bu zehiri bırakacağım. Söz veriyorum. Bir gün beni kurtulmuş göreceksin - diye vadetti. Bu hastayı bir daha göremedim. Yalnız haber aldım ki itiyadına hastaneden çık - tıktan sonra gene devam etmiş ve bir defa daha kan kusmuş, ciğerlerinde verem... Her tarafı sarmış. Kan kusa kusa ölmüş.. Eroin tiryakiliğine tutulanlara yardım e- denler, bu zehiri onlara verenler de gene eroin müptelâlarıdır. Vaktile bizde de afyondan çıkarılan bu zehirin fabrikeları vardı. Hükümet fe- nalığını gördü ve kapattı. Çünkü çalışan ıîıi “Son Posta,nın müsa a Tarihi Vak'a ve 40 TâfihiTablo Zi »» Haziran 18 <MT aü aa meşremmam Terrör'devri Terreur büyük korkü, yılgınlık, dehşet | dın ölüme wülürken hürriyet heykeli « manasınadır. Büyük Fiansız ihtilâlinin en| nin önünde durdu ve ona bir müddet bak- dehşetli devrine bu ad verilmiştir. tı ve başını hiçağın altına koyarken «Ey On altıncı Lwi idam edilmişti. Prusya | hürriyet! Senin namıma ne kadar cinayetler kralhı Fransaya harp ilân etmiş, Prusya or- duları Fransız topraklarına girmişti. Bu- nu fırsat bilen krallık taraftarları, cahil köylüyü kandırarak cumhuriyet — aleyhine yer yer isyanlar çıkartmışlardı. Bunun ü « zerine milli meclis bir taraltan 18 yaşın - dan 25 yaşına kadar bütün vatandaşları si- Jâh altına çağırdı. Diğer taraftan — «ihtilâl mahkemesi» ne sonsuz bir salâhiyet ver - di. 17 eylül 1793 te kabul edilen bir ka- nuna göre bütün Fransada bütün şüpheli şahıslar tevkif edilerek mahkemeye verile- cekti. Tavır ve hareketleri, muhabere ve münasebetleri, söz veya yazılarile istibdada taraftar veya hürriyete düşman olduğu his- sedilen herkes şüpbeli adam — sayılacaktı. Bu mühim ifadeli kanun şiddetle tatbik e- dildi, ihtilâl ricalinin birbirlerini boğazlat- masına âlet oldu ve Fransız ihtilâli tarihin- de çok kanlı bir devri, Terreur devrini aç- t. Evvelüâ, ihtilâl — rüecsasından — gazeteci Maranın Kan şehrinden, yani Jirond isya - mının merkezinden gelen bir kız tarafından öldürülmesi üzerine Jirond meb'uslarından ZI kişi tevkif edildi ve kendilerini müdafaa bile ettirilmeden idama mahküm oldular. Bunlardan biri mahkeme huzurunda han « çerle intihar etti. Yirmi meb'us başları ke- silinciye kadar Fransiz ihtilâlinin marşı o- lan «Marseyyezo i söylediler, ve bununla vatana ihanet suçunu reddettiklerini gös » Bir kaç gün sonra nazırlardan Rolanın karısı Madam Rolan idam olundu. Bu ka- irtikâp ediliyozlı dedi. Ayni suretle itham edilen kocaşı intihar etmişti. Üzerinde bu- lunan bir kâğıtta: 4Faziletkâr bir adamın nâşına hürmet edinizv cümlesi yazılıydı. Bu devirde'idam edilen binlerce insanın arasında Fransanın bir çok temiz ve öz evlâtları da bulünüyordu. Meselâ: Birinci meclisi millf Yeisi Bayyi, ihtilâlin en par- lak ve mert simalarından Danton, ve Kamil Demulen, büyük kimyager Lavuaziye, şair Andre Şenye gibi. Ressam Müllerin bu tablosunda, «şüp- heli» lerle doldürulmuş Son Lazar hapis- banesini görüyoruz. Rir mübaşir idama gö- türüleceklerin Jistesini okuyor. Tablodaki şahıslara ayrı ayrı ve dikkatle bakacak 0- lursanız sahnenin fecaatini kuvvetla kisse- deceksiniz, Ortada tskemle üzerinde otu- ran adam şair ÂAndre Şenyedir. Andre Şen- ye ölüm dakikasına kadar şilr — yazmış, Fransız edebiyatının yüksek bir simasıdır. 1762 de İstanbulda doğmuştu. İlk çocuk. lak yılları burada geçmişti. Böüyük ihtilâlin ilk hareketlerine iştirak —etmiş, — Terreur devrinde hüyük bir cesaret göstererek bu kanlı şiddetin aleyhinde bulunmuş, bu se » fer kendisi itham olunarak idam edilmişti. Öldüğü zaman henüz otuz iki yaşında idi. ldama gi rken, idam mahkümlarının bindirildiği arabanın kenarına alnını vu « rarak; abu kafamin içinde daha bir çok geylerim vardı!) diye bağırmıştı. Reşad Ekrem Koçu arnelelerin ekserisi tozlarını - kokladıkları için bu zehire alışmışlardı. Bir vak'a daha biliyorum. Bir kadım hastam var.-Sinir buhranları geçiriyor. Üç senedenberi başlıyan bu kriz- lere başlıca sebep olarak oğlunun eroin a- hışkanlığı olduğunu söyledi. Gözleri dolu dolu. Bir gün yine bir buh« ran geçirmiş. Oğlunu Beyoğlunda bir & » roin bezirgânından eroin alırken polisler yakalamışlar, bana geldi. — Bu onun dördüncü defa yakalanışıdır. Dört defa hastanede yattı, çıktı. Fakat İti yat gene eski itiyat. Günde beş lira bu ze- bire veriyordu. Servetimi bitirdi, Beni de çılgıma döndürecek hale getirdi. İyi bir tah- sil ve terbiye içinde yetiştirmiştim. Ameri- kan kollejini ikmal etti. Vazifeye ala - caklardı. Fakat ne gezer. O temiz yavrum şimdi bir budala, bir bedbaht, bir felâket kurbamı.. Annelik gene acımak hissi veri - yor. Tahsil, terbiye, bu zehire alışmakta'n alakoyamıyor. Nasıl kurtaracağız bilmem ki diye tekrar tekrar ıztırabını bin tecssür içinde anlatmakla bitiremiyordu. Fena arkadaşların — ve fuhuş hayatının böyle fena yadigârları olduğunu gençler unutmamalı ve tehlikeyi' sonradan gele- cek felâketi bu misallerle göz önünde tut- malıdır. Amele sınıfları arasında Avrupada pek çok taraftarı olan ercinin bizde de böyle genç kız ve erkek cemiyetleri içinde hatırı sayılacak kadar yeri vardır. (Ercin) — uryakileri birbirlerine çö- zülmez balkalarla bağlıdırlar. Bu çenberi kırmak ve ahlâk düşkünü, zayıf iradeli e- ——— ———« roincileri bu belâdan vaz geçirmek için u« sanmamalı, 'sabırla çalışmak ve mücadele etmek İâzımdır... Doktor Etem Vassaf Gündüz — Hef sağısında daha dolgun bir mündericatla çıkan bu güzel mecmuanın 3 Üncü sayısında Peyami Safa, Ahmet Mu- hip, Ali Kâmi, Bedri Rahmi, Vasfi Mahir, Reşat Cemal, Prof. Ragıp Özdem, Prof. Şe- rafeddin, Hüseyin Siret, Ekrem Reşit gibi kiymetli imzalar: vardır. Yeni Hayat — Bu haftalik mcemuanın 17 inci sayısı yine renkli bir kapak ve zen- gin bir mündericatia çıkmıştır. Bu sayıda güzel tablolar hikâyeler, tarihi müsahabeler, sinema yazıları ve fotoğraf müsabakaları Diş Tabipleri emiyeti Mecmuası — Bu ay- lik mesleki ve ilmi meemuanın 68 inci sayısı gakmıştır. B S Havacılık ve Spor — Havacılık ve Spor'un 189 uncu Sayısı çıklı. Bu derginin sön sayı- Haşim ve Behçet Kemal'in yazıları vardır. 'Yeni Adam —' 128 İndi gayısı çıktı. İçinde İsmalil Hakkı, Dr. İzreddin Şadan'ın yazıları, Voltaire hakkında Gabriel Brunet'nin tetkiki, İlya Erenburg'ün” ÂAfidte Maurlau'ya dair yazısı daha bir çök makalelerle birlikte tet- kikler, ilim ve sosyete haberleri vardır. Kağnı — Genç hikâyeeilerimizden Saba - haddin Ali şimdiye kadar muhtelif mecmu- alarda yazdığı hiküyelerinden — bir kısmını kitap halinde neştetmiştir. Ali Suavinin gü- 2€) bir. kapağı Dgş güslenen bu 184 sahifelik eser, özlü ve güzel hikâyelerle doludur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: