18 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

18 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngilterenin en tanınmış altı za- bıta romancısı Margerg Allingham Anthony Berkley, Freeman Vills Grofte, Father Ronald Knox, Do- vothy Sayeri, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta romanı yazıyor ve katillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- fettişi aGeorge Cornish» e bırakı- yorlar. Bunlardan dördünün eserleri- ni okudunuz, Polis müfettişi de fik- rini anlattı. Şimdi başinci ma- harrir. Margerg Ailinghamın eseri başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- tişinin hatili nasıl tayin ettiğini ken. di ağzından dinleyeceksiniz. — Süpürgenin sopasını uzatıp çe- keceğim. Yahut Pollinilerden birini çağırıp korneşin üzerinde yürütece - Şizi. — Ben, dedi, süpürge ile çalışayım. Etrafi aramağa başladım. Frank be- hi çağırarak: — İstersen, dedi, Pollinilerin ço - cuklarından birini çağır da şu örtüyü alsın.. — Pollinilerin anasını dahi çağır - sak bu iş olur biter. Bu sözüm Frankın gayretini körük- kedi. Bana: — Çekil, dedi, ve: — Ben alırım! Ve Pollinilerin her yaptığını yaparım! Diyerek pencereden çıktı ve benim kendisini tutmamı bekledi. Ben aldır- madım ve bir taraftan bağırmağa baş- ladım: — Frank, korneşe çıkma! korneşe çıkma! Ve merdivenin başına giderek: — Bayan Pollini! diye bağırdım. Ve bir süpürge istiyerek içeri koş - tum ve pencereden baktım. Frank örtüyü kurtarmış geri dönü- yordu. Bağırdım : — Dikkat et, dikkat et! Pencereye tutunup içeri girmek ü- zere idi. Bacaklarından tuttum ve tek- rar ciyak ciyak bağırdım: — Dikkat, dikkat! Sesim bütün evi dolduruyordu. Sanra birdenbire bütün kuvvetimle Frankı ittim. Frank, pencerenin üzerine düştü ve camlar kırıldı. Ben hâlâ onu elimle, Sakin landı. Bir lâhza ortalığı sükünet kapla- Kiralık dükkân. Lodra ıabıtıuıu ı 6 ıluırrir.' —- u u Bir itiraf Son Posianın tefrikası : 48 . Yazan: Margery Allinghama kolumla, başımla itiyordum. Bağırdı. | gidemedi, ve herkes onu mazür gördü. Fakat bir yere tutunamadı ve yuvar -| Çünkü yas tutuyordu. | Beyoğlu Vakıflar Direktörlüğü İlânları | i Kasimpaşa Gazi Hasan — Paşa mahallesinde Mektep sokağında 20 No.: 5 dı ve sonra uzaktan bir şeyin yere düş- duyuldu ve müthiş bir inilti orta- hığı sarstı. Bu ses ömrümde Unutamıyacağım seslerdendi. Fakat düşünmeğe vakit yoktu. Merdivenlerde gürültü kop - muştu, Koştum. Ben hâlüâ bağırıyor - dum. Mapollini merdiven başında idi: — Çekili diye haykırdım ve koş - tum, Sokakta bir kalabalık toplanmış- tı. O kadar ki Frankı göremedim. E - vimizdeki çocukların biri bana doğru koşarak kollarını belime sardı ve: — Aman bakmal dedi. Genç bir zabıta memuru bana doğru geldi. Vak'ayı anlattım, Fakat Frankı ittiğimi söylemedim. Daha sonra herkes toplandı. Hepsi- ne de anlatmağa başladım. Zabıta tahkikata başlıyarak evvelâ beni isticvap etti. Ben isticvap alunurken Luiz geldi. Ve benim yanıma oturarak anlattıkla- rımı dinledi. Luiğ, kendine hâkim ol- du ve bayılıp ayılmadan her şeyi an - ladı ve herkes gittikten sonra boy - nukmı sarıldı ve bana teselli dahi vere- tek: — Ne yapalım, dedi, sen her halde onu kurtarmak — için elinden geleni yapmış olacaksın! Daha sonra başka kiracılar araya gi- rip Luizi aldılar ve yukarıya bırakma- dılar. Zabıta işe fevkalâde ehemmiyet ver- miş, bütün ev halkını dinlemiş, Mapol- Hini Frankın canbazlığa pek hevesli ol- duğunu söylemiş, ve daha önce yaptık- larını anlatmış, zabıta bu süretle vak'- a hakkında kanaat getirmiş ve jüri he- yeti de akazara ölümn hükmünü ver- mişti. O akşam Luiz erkendn yattı, ben de yanına çıkıp bir şey söylemedim. O - nun sademe tesirinden kurtulması lâ- zımdı. Bana gelince vak'ayı herkese nakle- de ede ben de ona inanır oldum. Bir kaç gün sonra Frank gömüldü. Ve ben mezarı başında bile vak'ayı hatır- lamağa lüzum görmedim. Nihayet Luizin Mançistere hareket edeceği gün hulül etti. Günlerdenbe- ri gazetelerde ilânlar yapılıyordu. Fa- kat Luiz hastalandığı için Mançistere (Arkası var) Emlâk SON POSTA Soldan sağa: 1 - Yarışma, 2 - Uyumamaktan emri ha- zar, itimat. 3 — Sıcak, yarın manasına ge- lir türkçe kelime, izci davulu. 5 — Ba » bamızın kardeşi, aleyh'in aksi, nota. 6 — 2 inci harfinden sonra bir H ilâve edilirse rahatlık, , başın telleri. 7 — Anadolu şebirlerinden biri. 6 — Bir Türk medeni - yeti, Fasta mücahitlerile meşhur bir yer. 9 — Mahvetmek, fransızca anahtar. |/0 — Bir renk, eski âlimlerin osmanlıca — ismi. 1 — İskambil kâğıtlarından birinin ismi. Yukarıdan aşağıya: | — Hatıralar için kullanılan defter, be- yaz. 2 — İriyan adamlara oduna benzete- rek taktıkları isim, daha üstün. 3 — Baş vurma, haya. 4 — Bir De ilâvesile prensip olur, su, maçların bir şekli. 5 — Bir Y ilâ- vesile saymaktan emri hazır olur, nota, ba- şarma kudreti. © — Acelelik. 7 — Sız ma- nasına gelir, gezinti B — Birdenbire, no- ta, 9 — Siyah, salı dökülür ekşi şey. 10 — Aht, sarılmamaktan — emri hazır. W — Çivi çakılır, işlek. y Dünkü Bulmacanın Halli: ! Soldan sağa: | — Maraz, tamir. 2 — Uha, yanık. 3 — Hazine, krağ. 4 — Ak, mastar. 5 — Rasat, paha, 6 — Edebi, er. 7 — Barem. 8 — Erit, maç, ek. 9 — Kin, em, 10 — Tad, eb'at. V1 — Ad, çekmece. Yukarıdan aşağıya: 1 — Muharebe, 2 — Alâkadar, —ad. 3 — Ruz, serin. 4 — İcabet, 5 — Tim, kaç. 6 — Yem, mide, 7 — Ta, an. 8 — Ak, spenç, em. 9 — Miktar, ebe. 10 — ikrah, amaç. || — Aralık, te. ( aT Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâk), 19: Haber- ler, 19,15: Mühtelif plâklar, 20: Sıhhi konferans: Etfal hastanesi mütehassısla - vından Dr. Doçent Şevket Salih, 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler, Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - cektir. MOSKOVA 18,30 Rus şarkılar, 19: — Konser, 19.45: Konser nakli, 22: Yabancı dillerle neşriyat. VİYANA 20,30: Piyano musikisi, 21: Klâsik neş- riyat (piyes): Şekeprin «Kral Beşinci Hanri», 23,30: Hafif musiki, 24,45: Caz- bant. Auber'in 23,15: PRAG 18: Saksafon solo, - 20,20: «FRAD/AVOLO» adlı operası, Dana musikisi. 18: Örkestra, 19,151 Konserin devamı, 20,20: Plük konseri, 20.50: Konferana, Yazan: François de ROUX Calder geç vakitlere kadar pek sever. Saat on ikiye yaklaştı mı o, in- sanın eve dönmesine mani olmak için bir hane aramağa buşlar ekseriya da bir gyey icat eder. Amma o akşam emekleri boşa — çıktı. Jacgueline, © ve ben yemeği lokantada ye- miştik. Sofraya hayli geç oturmuştuk. Ben likörümün son damlasını içince Calder şi- geyi alıp: — Hele bir kadeh daha dedi. Reddettim. — Teşekkür ederim, dedim; bu akşam im yeter. Hem eve dönüp yatmak za- manı da geliyor... Calder itiraz etti. — Bu kadar da erkenden olur mu? Ben birazdan sizi Concorde sinemasına götü - receğim. Çok hoş bir film var; saat on il ye doğru başlıyor. — İmkânı yok, dedim, ben karımla hiç sinemaya gitmem. Jacguelin'e bakıp: — © da niçin? diye sordu. Jacgueline gülümsiyerek: — Öyle, dedi, öyle sözleştik, öyle va- Calder, işin sebebinin anlatılmasını bek- liyordu. Kadın: — Hayret mi ettiniz? dedi. Ne yapa - hm? İşte böyle... Ucu, dudağının allığı ile pembeleşmiş cigarayı tablaya ezerek devam etti: — Hani her kadın kocaya varacağı gün bir yemin eder.. Ne diye yemin eder, ba- kın orasını hatırlamıyorum... — Sadık kalacağına, dedim, itaat ede - ceğine... — Evet, öyle bir şeyler. Ama ben ken- di rizamla, gönlüm istiye İstiye, kimsenin zoru olmadan bir şey daha vadettim. Ko- camla beraber asla tiyatroya, sinemaya git- miyeceğimi... Sebebini mi soruyorsunuz, Cülder? — Merak edilmiyecek şey değil doğru- &. — Ama sırdır, söylenmez. Ben söze atıldım: — © sım söylememize artık bir mâni kalmadı. İşte: Jacgveline fevkalâde bir ka- dındır, bir çok meziyetleri vardır; ama bir gok meziyetleri bütün fevkalâde kadınlar gibi onun da bir kaç küçük kusuru vardır. Meselâ tiyatroya gitti mi, sahnede olup bi- tenleri gercekten oluyormuş gibi karşılar. Sinemaya gidince de gördüğü sanki beyaz perde üzerinde bir takım resimler değil de bizim gibi sahici birer insandır. Calder sözümü kesti: — Beyircinin iyisi içte öyle olur. Tıpkı benim gibi... Buna kusur denmez kil.. — Diyelim ki bir meziyettir; ama Jac- gueline'in bu meziyeti, tahammül edilmez bir surette tecelli eder; daha doğrusu eder- di, çünkü düğünümüzdenberi — Jacgueline tiyatro piyesi ve sinema hikâyesi muhar - rirleri tarafından icad edilmiş şahıslar kar- şısında duyduğu şiddetli hisleri benim ya- nımda izhar fırsatını bulamadı... Ama ni- şanlı olduğumuz zamanlarda iş böyle de - gildi. Sık sık beraber liyatroya, sinemaya gi- derdik. Bu yüzden de iki kere az kaldı ni- şanımız bozulacaktı. İlk seferlerinde Jacgueline kahkahaları savurur veya hüngür hüngür ağlarken ben pek sesimi çıkaramıyordum. Daha çekin - genliğim vardı. Bir akşam Com&die Fran- ve oturmağı Kasımpaşada Camiikebir mahallesinde Mektep sokağında 15 No, / dük- kân ve oda, Galata Yenicami Fermenecilerde 118 No.lı dükkân. Kabataş Ömer Avni Dolmabahçe caddesinde 223 - 221 No.lı dükkân. Beyoğlunda Asmalımescit Çeşme arkasında 59 No — oda, ,Galata Kulekapı Hendek sokak 55 No.lı dükkân. Beyoğlunda Kuloğlu Ağa hamam caddesi 3 üncü Vakıfhanım 4 üncü da- iresi, Galata Yenicami Mehmet Ali paşa hanında 55 No.lı oda. Yukarda bulundukları yerlerle cinsleri yazılı vakıf malların 31/5/937 so- nuna kadar kiraya verilmesi 12/6/936 gününden itibaren bir ay müddetle pazarlığa bırakılmıştır. İsteklilerin her gün Beyoğlu vakıflar direktörlüğü a- karat kalemine gelmeleri, (3376) ADEMi iKTiDAR » Belgevşekliğine karşı HORMOBİN Tabletleri Her eczanede arayınız. Tafsilki; Posta kutuma 1238 HORMOBİN Bağ) açık arttırma suretiyle satılacaktır. eaatları ilân olunur. (28798) - İstanbul İkinci İflâs Memurluğundan: Müflis Mehmet- Kadri'ye ait ve Güm- rükte mevcut Alman malı siyah saç (1433 İsteyenlerin 22/6/936 pazartesi günü saat !0 da dairede hazır bulunmaları faz- la malümat almak isteyanlerin 935/30 No: ile Adliye ikinci İflâs Dairesine müra- 21,05: Şarkılı orkestra konseri, 23,20: Eğ- lenceli konser. VARŞOVA 20: Stüdyo piyesi, 20,30: Reportaj, 21,10: Havay gitar, 21.30: Muhtelif, 22: Leh şarkıları, 22.30: Piyano — musikisi, çaise'e Hernani'yi seyre gitmiştik. Hügo'- mun o dramını seyretmek de aklımıza nere- den gelmişti bilmem... Jacgueline sözümü kestii — Bana iki kişilik bir bilet vermişlerdi ondan... — Sahi, öyle bir şey olacak, unutmuş- tum... Hernani ile Dona Sol'un o bitip tü- kenmek bilmez ölüm sahnesini seyrederken Jacgueline benim elimi sımsıkı tutmuş, ara- | sıra tırnaklarını derime batırıyordu. Ya » maklarından tufan gibi yaşlar akıyordu; © Ja da kalsa iyi, sahnedeki âşıklardan biri artık düşüp ölecekmiş gibi bir hare- ket yaptı mı, bizim hanım derin derin içini | çekiyordu. Herkesin bize bakıp güldü ni farkediyordum; kulağına eğilip: «Ya - hu, sahiden ölecek değiller ya! burası ti- yatrol» dedim. «Zararı yokln dedi ve ağlayıp inlemesine devam etti. © gün cesaret edip kendisine bir iki çift söz söyledim ama bu huyunun iyileşemi - yeceğini de anladım; insan Hernani'de o hallere düşerse... Ondan sonra yaptığımız bir kaç tecrü - benin hepsi birbirinden kötü neticeler ver- di. Nihayet bir gün kızdım. Şu tuhaf şar - | 18: Senfonik musiki (plâk), 19: Ha - berler, 19,15: Muhtelif plüülar veya ret - ransmisyon, 20: Halk musikisi, — 20,30:) Siüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahrua havadis servisi verile - cektir. vremene, DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkesi: Berlin Türkiyedeki şubeleri: Galata - İstanbül - izmir Deposu: Tet Tütün Gümrüğü * Ber türlü banka işi * Çeviren: Narullah ATAÇ kılar söyliyen oyuncuları dinlemeğe git e miştik. Şarkılar doğrusu pek de gülün: şeyler değildi ama Jacgueline başladı kahe kahayı savurmağa... O kadar ki şarkıcıları halkı eğlendirmek için bizim hanım hakk — kında bir takım mütalecalar beyan etmeğeş — doğrudan döğrüya kendisine söz söyleyipi anlayışından dolayı — tebrike — kalkıştılar.z Hâsılı tam iki saat herkesin eğlencesi ol g duk. Çıkarken Jacgueline'e artık sabrımızş tükendiğini söyledim. O da bana, canı mek istediği zaman gülmesine mâni ol! istiyen bir adama varamıyacağını söylediğ — dargın ayrıldık. ğ Ancak bir hafta sonra barışabildik. İtjx raf edeyim, bu hususta — benden — ziyadı Jacgueline'in himmeti oldu. Bir daha İ labalık bir yere gittik mi, daha sakin dj | yacağını vadetti. Hemen sinemaya gittilej | hani demin bahsetitğiniz Concorde sine « — ması yok mu? İşte oraya... Gösterilen fit — komikmiymiş neymiş, Jacgueline hemem. i neşesinden tepinmeğe başladı. Ben hafifi — çe kolunu çimdikleyip: «Yine mi başlıyoş ruz?» dedim. Bu kadarcık sözden öfke < lendi, hemen yerinden kalkıp çıktı. Beç | kaldım. Komik filmden sonra hani şu ta « bint manzaraları denen cinsten — bir filmş vardı; doğrusu çok güzel şeydi; düşünüz — bir kere: arslanlarla karşı karşıya, her ap yenip yutulmak tehlikesine maruz insanlar, Son derete halecanlı idi. Kendimde bir fe4 i nalık duydum. Biraz sonra perde gözü « — mün önünde dönmeğe başladı, hiç bir şeyi W farkedemez oldum, bayıldım. Beni h | salondan çıkarmışlar, bir koltuğa oturt müşlar, arası çok geçmeden kendime geh mişim. Gözlerimi açınca ilk gördüğüm Jacgueline'inki oldu; bana doğru eğilmiş aBir şey değil! aralanlardan olmuııuılğ diyip duruyordu. Ben ölke ile bağırdı j #Hiç de değil. Baygınlığıma sebeb, bir * Taftan aıcak, bir taraftan komik filmin orç talarına döğru olan bir hâdiset» — dedime Jacgucline, ben iyileştikten sonra baygın 4 hığımın sebebi ne olursa olsun, ehemmiyeti olmadığını söyledi; doğrusu bu çok doğuş bir sözdü. Sinemadan beraber çıktık. Benim unu 4 — | züm kırılmıştı ve bunu — gizliyemiyordum; Jacgaeline: «Küsmek çocukluk olacaktı d onun için sizi bekledim, dedi... Size vadek diyorum, bundan sonra sizinle tiyatroyaf sinemaya gitmeğe kalkmıyacağım...» Sor alay ettiğini pek belli eden bir ıvuınl:ı aHele bir evlenelim, sonra siz yüreğini: bir danışır, isterseniz yalnız — gidersinizli dedi. C ASiPiN KexnaN Halis ve bakiki tabletleri #ıhhatinizi — soğuktan ve bütün ağıılardan korur 8 İSMİINE DİKKAT . Dahiliye — mütekanısı Pazardan maada hergün 8-6 | Divanyolu (118) No. Telefon: 22398 Telk Kandilli 38 - Beylerbeyi 48 OSMANLI BANKASI TÜRK ANONM ŞiRKETI TESİS TARIB!_: 1868 ermayesi: 10.0090,0DOlagiliz lirası Türkiyenin başlıca şehirleril. Paris, Marsi'ya, Nis,Londra ve Mançester'de Misir, Kıbraa, İrak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şubeleri, Yugoslavya, Romanya, Sanye ve Yucunistaa'da Filyaberi vardır. Her tüzlü banda muamal)!ıri

Bu sayıdan diğer sayfalar: