6 Sayfa Sekizinci yerlı mallar sergisinde neler gördüm” k * » Bahçeden çıkıyorduk. İçki satan paviyonlarda hayli oyalandıkları anlaşılan iki arkadaş yaşlı bir adama çarptılar. İhtiyar bir lâhavle sonra söylendi: “Burunlarını görecek halleri sergiyi görmeğe gelmişler. Mal dediğin böyle olur işte !,, çektikten yok, Yazan: Selim Tevfik İnhisarlar paviyonundan bir görünüş - Ne şayanı hayret, ne şayanı şükrandır ki, okur kim «Varak mihri vefayı kim dinler.» Sözünün boşa çıktığı günleri de gör- Geçen yerli mallar sergisinin bir Mah- mut paşa yokuşundan çok az farkı vardı. Fakat evvelisi gün açılan yerli mallar sergisinde hepimiz, geçen yıl yapılan acı, hattâ ağır ve devamlı tenkitlerin hayırlı semerelerine şahit olduk. Dün gezdiğim sergi, geçen yıl gördü- ğüm sergiden üstündü. Ve ben, bu hayır- h farkı görmenin keyfiyle temenni — ettim ki, bu seneki sergi de, gelecek yıl açılacak sergiden kötü olsun. Taksim bahçesinde benimle dolaşan bir arkadaş: beraber — Vakıâ, dedi, hakkın var. Sergi haki- | katen geçen senekinden üstün. Fakat be- " nim teessüf ettiğim bir nokta var ki, ser- giyi geçen yılkinden farklı bulmanın key- fine kibrit suyu döküyor! — Nedir 0? — Ne olacak? Yerli malların, yacağına bahaya çıkması! ucuzla- — Nereden anladın bunu? — Baksan a, bu sene, yerli malların seyri bile beş kuruşa çıkmış! Ben bu nükteye gülerken, arkadaşım ilâve etti: — Belediyemiz, bu sene burasını eğlen- ce yeri saymış, Halbuki, ben yerli mallarımızı hiç de eğlenilecek hale düşmüş bulmuyorum. * Zarif kelime oyunları insama bazan gül- dürüyor, bazan gülünç ediyor, bazan da yabana çam devirtiyor. Meselâ İnhisarlar paviyonunun mükemmeliyetini ifade için bir kelime oyunu yapmayı düşündüm ve aklıma şöyle bir cümle geldi: — İnhisarlar idaresi, zerafeti ve tertip mükemmeliyetini bu yıl da inhisar altına almış. Fakat eğer aklıma geliveren bu cümle- yi hiç düşünmeden sayfalara geçirseydim, | koca yerli mallar sergisini pek parlak sa- yılmayan bir kelime oyununa kurban et- miş ve geri kalan bütün paviyonların zera- fetinden ve tertip mükemmeliyetinden mahrum kaldıklarını anlatmış olacaktım. y İnhisarlar paviyonunda, Muhteşem Öz- demir tarafından hazırlanan renkli broşü- rün tertibine, tab'ına hiç bir diyeceğim yok. Bu broşürde, İnhisar likörleri hakkında verilen izahat da yersiz sayılmayabilir. Fakat likörün nasıl içileceğini tarif e- (den satırlara gülmedim dersem yalan söy- |: lemiş olurum. Likör, su katılmamış süt gibi tatmadı- gimız bir şey mi ki, nasıl içileceğini bilme- yelim? Maamafih, yanımdaki arkadaş: — Sen, diyor, böyle düşünmekte hak- sızsın. Bence, likörün nasıl içileceğini an- latmak yersiz değil elzemdir. Çünkü bizde içkiyi burunlarına içenler henüz ağızlarına içenlerden çoktur! x Yerli mallar sergisi, geçen seneden mu- | vaffakiyetle kurulduğu halde, geçen seneki kadar kalabalık değil. Bunun aksini söyle- yenler olacaktır. Fakat bunun sergiden dü- huliye almakta isabet gösterildiğini ispata kâfi geleceğine kani değilim. x Bahçeden çıkarken, ayakta birbirlerine yaslanarak tutunabilen iki arkadaş yanım- |da yürüyen orta yaşlı bir adama çarpıyor- lar. İçki satan paviyonlarda hayli oyalan- dıkları belli. Omuzuna çarpılan zat arkalarından ba- kıyor, ve; bir «lâhavle» çekerek ilâve e- diyor: — Burunlarını görecek halleri yok, ser- giyi görmeğe gelmişler... Mal dediğin böy- le olur işte... Selim Tevfik GONÜL İŞLERİ Arkadaş hatırı İçı'n Nişan bozulmaz mek lâzımdır. İki sukutu hayale birden uğramış bulunuyor. Bir defa sevdiği er - keğin kendisini sevmediğini öğrenmiş o- Fakat ne yapayım, erkek beni sevmişse kabahat bende mi? : Dost Arkadaşınızın teessürünü tabii gör- gitti. Orada muvaffak olamayıp ta «Mekteptenberi arkadaşız. Mektep- ten sonra da arkadaşlığımız devam et- ti. Geçende ikimiz birden bir erkekle ta- nıştık. Arkadaşım bu adamı sevdi. Fa- kat aksiye bakınız, adam da beni sev- di. Kısmet benimmiş dedim, nişanlan - dık. Arkadaşım o kadar müteessir ve bedbaht oldu ki, benimle selâm sabahı kesti. Sevgilisini elinden aldığımı iddia ederek bana küstü. Onun bu kadar bed- baht olmasına tahammül edemiyorum. luyor, sonra da üzerine hayal yaptığı ve kendisinin zannettiği bir erkeği elin- den kaçırmış bulunuyor, fakat bundan dolayı sizin saadetinizi bozmanıza se- bep görmüyorum, Nasıl olsa nişanlınız ona dönecek değildir. —Arkadaşınıza söyleyiniz, bir insan bir şeyi kaybetti - ğinden dolayı fazla üzülmemelidir. Ni- hayet dünyada başka erkek bulunmaz değil yal' TEYZE SON POS İngilterenin en güzel kadını Kısa bir zaman içinde en müstekreh, en acınacak mahlük oldu Bugün acınacak bir hale gelen Silviya Gong bir vakitler Londranın en güzel ka- dını olmakla meşhurdu. Gençliği Belçika kralı ÂAlbert, Lord Kiçner, Lord Balfor gibi meşhur şahsiyetlerin meclisle- | rinde geçmişti. Silviya bir İngiliz milyonerinin kızı idi, bugün anctak kırkına gelmiştir. 21 ya- şında genç bir muharrirle beraber yaşar - ken muharrir katledilmiş ve kadın da bu yüzden mahkemeye düşerek şahit sıfatile |bu katil vak'samı aydınlatmak için ifade vermiştir. * $4 1914 de yüzbaşı Gong ile evlenen Sil- viya İngilterenin en bahtiyar kadını sa - yılıyordu. Her dilediği emrine amade idi, onun bu sıralarda alınan fotoğrafları, en meşhur ressamlar tarafından yapılan por- treleri herkesin bu kadını İngilterenin en güzel kadını saymasına sebep oldu, ve bu vaziyet kendisini idare etmekten âciz olan kadının gururunu okşadı. Etrafın komplimanlarına fazla kulak ka- bartan her kadın gibi, o da kocasını ihmale başladı, ve kendisini metheden müuhitlere devam ederken, günün birinde de güzel - liğini filimlerde teşhir etmek için Ameri - kaya gitmeye razı oldu, kocası bu seyahate mâni olmak için ne yaptı ise muvaffak ola- madı. Silviya günün birinde kocasına Al- laha ısmarladık bile demeden Amerikaya geri döndüğü zaman, artık sefahat hayatına a- lışmıştı. Kocasile beraber oturamıyacağını anlıyarak, Parise döndü ve fuhuş hayatına atıldı. Bir müddet sonra Silivya Amerikalı hey- Fakat geçmeden ondan da ayrıldı ve İngiltereye döndü. Âsâbı bozulmuş olan Silviya artık garip keltraş Wiliams ile evlendi. çok bir hayat yaşamağa başlamıştı, büyücüler- le düşüp kalkıyor, onların hayatından zevk bir hayatını teşrik etti. Ve onunla yaşamağa alıyordu, nihayet büyücü karı ile başladı. Günün birinde büyücü kadın ona beddua ederek kendisini yanından kovdu. Kendi iddiasına nazaran büyücü ona: — Hayatta felâketten felâkete —uğra, sevdiklerin birer birer ölsün dedi. Silviyanın anlatışına göre bu büyücünün ahı kendisini tutmuş ve çok geçmeden ba- bası ölmüş, buhran üzerine bütün parasını kaybetmiş ve kimsesiz kalmış. Günün bi « rinde bir gence dost olmuş, genç otomobil kazasına kurban gitmiş, nihayet çalışmağza mecbur olmuş, mücevherlerini satmış, aç- lıkla yüz yüze gelince bir doktorun oğlu beraber yaşamağa başlamış. Bu çocuk ta sihirbaz - 21 yaşındaki muharrir Bose ile lığa merak sardırmış, büyücülükle uğra - şarak, âsâbını bozmuş ve bu yüzden Silvi- yayı dövmeğe başlamıştır. Bu dayağa dayanamıyan Silviya günün birinde Burton namında bir dostuna iltica 'ıadık kadın İtaklı'lardan dokumakta oldu- Temmuz 5 Büyük Ege şairi Ömiros, ölmez destan- larının birincisinde Trova — muhasarasının kahramanlarını ve bu kahramanların cenk- lerini terennüm etmişti. Ki Trovanın iç ka- lesinin adı olan İliyon ne nisbetle İlyada diye anılır. İkinci destanın mevzuu — Tro- vanın zaptından sonra İtak kralı Ulis ya- hut öbür adı ile Odiseus'un başından ge- çen maceralardır. Kahramanına nisbetle bu destanın adı da OÖdise'dir. Ulis Turovanınzaptından sonra tam yir- mi yıl memleketine dönememiş, başından bir çok maceralar geçmiş, memleketinde de kendisinden hiç bir haber alınamamış- tır. Artık herkes onun öldüğünü sanmıştır. Yalnız karısı Güzel Penelopi onu daima beklemiştir. Ulis Turova cengine giderken Penelopi ona daima sadık kalacağını söy- lemişti. Kocasından uzun yıllar hiç bir ha- ber gelmeyince memleketin kralsız kala - mıyacağını söyliyen İtak'lılar Penelopi'nin evlenmesini söylediler. Yüzlerce genç o « Penelopi'yi rahat Bunun üzerine nunla evlenmek istedi. bırakmamağa başladılar. ğu bir kumaşı bitirinceye kadar izin aldı. Her sabah tezgâhının başına oturduğu za- man, onu almak isteyen erkekler etrafına dizilir, kumaşın bir an evvel bitmesini sa- bırsızlıkla seyrederlerdi. "Son Posta,nın müsabakası: 40 Tarihi Vak'a ve 40Tarihi Tablo 40 - Ulis'in yayı — Fakat iplikler hiç bir zaman tükenmez- di, çünkü gece olunca, Penelopi o gün död kuduğunu söker, ertesi sabah yeni baştan kumaş dokurdü. Nihayet bir gün Ulis geliverdi. Sakalı uzamış, üstü başı toz içinde. Onu evvelâ Argus adındaki köpeği tanıdı ve sadık hay« van efendisini görmenin verdiği sevinç ile öldü. Sonra ihtiyar sütninesi tanıdı. Ayak- larını yıkarken bacağındaki eski bir yaban domuzu ısırığı nişanını gördü. Fakat Pene« lopi, bunun kendisini evlendirmek için ter« tip edilmiş yeni bir hile sandı. Diğer tarak tan Penelopi ile evlenmek isteyen İtak'lı gençler de büu serserinin kral Ulis olamıya- cağını söylediler. Bunun üzerine Penelopi kendisile evlenmek isteyenlere büyük bir ziyafet verdi. Ulis'in evde bulunan yayını ortaya koyarak bunu kim gerebilirse o « nunla evleneceğini söyledi. Fakat hiç kim- se yayı geremedi. En sonunda meydana Ulis çıktı, davetlilerin hayretle açılan göz- leri önünde yayı gerdi ve karısına göz koy« muş olanları birer birer oklayarak öldür « Yukarıdaki resim bu sahneyi göster « mektedir. Odise'nin yeni — basımlarından biri için T. H. Robinson tarafından yapıl- mıştır. , Bugün Penelopi'nin adı, cihan edebiya- tında karı koca sadakatinin bir timsali ola. rak geçer. Reşad Ekrem KOÇU Tarihi tablo müsabakamız bugün sona erdi, Kırkıncı tabloyu da bugün neşrederek iştirak etmiş olmak lâzımdır. Sizi en fazla alâkadar eden, en fazla beğendiğiniz tablo hangisidir? Tarihi vak'aları canlandırmakta | en çok muvaffak olan ressam kimdir? Müsabakaya başladığımız zaman da yazdığımız tabloyu kesecekler, en ziyade beğendik lerinden başlamak üzere nümara sırasına koyup bize göndereceklerdir. Neticede en çok beğenilen tabloya hoşlarına gidecek hediyeler takdim edilecektir. Hediye alabilmek için taşra kari- lerimiz de dahil olduğu halde müsabakaya 26 temmuz pazartesi akşamına kadar Acele ediniz! müsabakamızı bulunuyoruz. bu kırk bitirmiş gibi okuyucularımız rey verenlere etmiş, derdini dökmüş, fakat Bose peşini bırakmamış, etmiş, müthiş bir kavga olmuş, Burton mukabele- ye kalkmış, ve bu arada Bose katledilmiş. Silviyanın yüzüne bu rezaletlerden son- ve Burtona hücum ra hiç kimse bakmamış ve ihtişam içinde yaşıyan bu kadın açlığa mahküm olmuş - tur. Silviya mahkemede bütün bunları an- latmış ve: — Ah, © büyücü karı, beni onun âhi tuttu demiştir.