Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
W | a ni aa MAT DüRe nn in ee “12 Temmuz - — TÜRK TARİH Ş T FŞ ŞŞ e ŞĞ .. YAPRA < silleğila P7 KLARI Atlas Okyanusunda Türk emiciîeri İspanyaya, Holandaya, İnlil'tere ye, İrlandaya, İzlandaya, Norveçe, Amerikaya Nasıl gittiler ve Koca Okyanusa nasıl hükmettiler? n altıncı ve on yedinci asırda Akde- niz bir Türk gölü olmuştu. Dalmaçyadan başlıyan sahillerimiz, Yu- nan ve Mora, Makedonya, Trakya, Ana- dolu, Suriye, Filistin, Mısır, Bingazi, Trab- lusgarp, Tunus ve Cezayir memleketleri - ni, binlerce mil uzunluğunda bir zincir gi- bi birbirine bağlıyor, Akdenizi kuşatı - yordu, Türk deniz tarihi eşsiz kahramanlıklarla doludur. Ben bugün eşsiz kahramanlık - larla dolu olan o tarihten bir altın yaprak alacağım. Türk gemicileri arasında parlak bir yer tutan Cezayir Türk korsanlarının ÂAkdenize de sığamıyarak Cibralta boğa « zından Atlas Okyanusuna açıldıklarını, Atlas ve Şimal —denizlerinin — etrafındaki memleketleri, İspanya, İrlânda, İngiltere, Holânda, Norveç memleketlerini yıllarca nasıl titrettiklerini, oradan İzlânda adasına, İzlândadan da şimali Amerika sahillerine kadar nasıl gittiklerini anlatacağım. Cezayir korsanları: Trablusgarp, Tunus ve Cezayire «Garp pocakları» adı verilmişti. Türk sınırlarında- ki kale ve palangalarda bulunan Yeniçe - riler gibi, Trablus, Tunus ve Cezayirde de birer «Garp ocağı» kurulmuştu. Anadolu ve Rumeli delikanlıları bilhassa İzmir, Ka- raburun ve Fuçanın sahil uşakları; Sipa- hi oğulları akım akın Cezayire giderlerdi. '_AWWPI kara hudutlarımızdaki akıncılar 'i_h" garp ocaklarında da deniz akıncıları, ir korsan teşkilâtı vücude getirmişlerdi. Tuna boylarındaki akıncıların kendilerine mahsus lüks bir kıyafetleri vardı: Başla- tındaki zarif sarıklara altın suyuna batııl- Miş turna kuşu tüyleri sokar, sırtlarına en kıymetli postlardan yapılmış hafif kürkler ü_"_'ı"ı ipek gömleklerine elmas düğme u; 'îf'e mahsusa zarif ve sade bir gemici kıs YaİÇtİ vardı. On yedinci asrın büyük Türk nnmlı'_rm Evliya Çelebinin ölmez Seyahaı: a esinden Cezayir korsanlarının kıyafe- t ;:ı ŞU süretle tesbit etmek mümkün olu- r: çük(l)'ı'ıı" bir alay cengâver yiğitlerdi. Kü - a b:d büyüklü tavrü hareketlerinde bir liyorle:âı'hk vardı. Başlarına kirmızı fes Sike ın:-_Bmı dimiden diz kapaklarına AĞT bir donları vardı. Onun üstüne izi ipekten bir kuşak sararlar, ve kısa asırlarca yaşamış, Cezayir ocağına asırlar- ca yiğit uşaklarını göndermiş olan İzmir ve havalisi sahillerinde Cezayire ait deniz türküleri hâlâ unutulmamıştır. İki Cezayir Türküsü: İşte size bu türkülerden iki nümune ki: «Gedâ Musluüu» adında bir saz şairinin söy- lediği bu türkülerin birincisinden, — birinci Ahmet zamanında küçük bir İspanyol pren- sinin Cezayir korsanları tarafından esir e- dildiğini öğreniyoruz. Türkü İspanya kra- hnın ağzından söylenmiştir: İspanya Cezayere haber göndermiş, Komazım oğlumu alırum demiş. Eğer vermezlerse kıyametedek, Kailim itseler beş yıla va'de, Cümle emlâkimi veririm yâde, Peşkeş verirlerse Sultan Ahmede, Müslüman iderler bilürüm demiş. Bin yesir ile yüz bin altın vireyim, Tek heman bir gez yüzü göreyim, Bu kara başıma derman arayım, Ölünce çalışır bulurum demiş. Gedâ Muslu ider görün hacetini, And içti İncile duttu yüzünü, Neylerim şimdengerü tahtımı, Varub bir kilisede kalurum İkincisi Cezayir korsanlarının ağzından- dir, bü İspanyol prensinin kazanıları ziî.fe- ak birinci Ahmede veril - demiş. rin peşkeşi olar diğini anlıyoruz: Gör imdi ne demiş Cezayirli şle. Virmeziz oğlunu bilmişol senin. Biz anı gönderdik Sultan J_khmede, Karaca haberin almışol senin. Yürütmezüz Akdenizde gemlnl,“' el Hakkı koyub puta taptın yüzünü, Çevir islâma şol kâfir dinini, — — Gel Yezid müslüman olmuşol senin. Yine bükdük İspanyanın belini, On dört beyzadeyle aldık malını, Hoş ezilnerdin Mısır yolunu, Hele ittiklerin bulmuşol senin. Saz şairi Gedö Muslunun bu iki türkü Ef’iift .yielehk giyerlerdi. Ayaklarına ince, ha- iırln:a. g:fhl“ giyerlerdi. Göğüsleri ba- zerlerdi. A;k ve baldırları çıplak ge- man b alarına, lüzum gördükleri za- . İ dez bomoslar. ihramlar, yahut çe- Bt çÇeşit kaputlar atarlardı. Geceleri ve gündüzleri iyşü işret edip davu BÜ e ee | ve zurna, : F ile vakit geçirirlerdi. Bir İngi- l:z em“*zerfilıi ise onlardan bahsederken: z.ayıı- gemicileri, Türk korsanları u - mMumiyetle pek Sivil, ve nazik, ayni zaman- df* zeki ve kumandanına mütidir. Bizim bir çok itaatsiz ve kaba gemicilerimiz gibi d?nsız ve alçak tabiatli — değildirler.» iyor. Sair bütün serhatlerde olduğu gibi, Cîznyir ocaklarında da âşık ve âvâre SAZ şairleri toplanmıştı. Bu saz şairleri on al- fincı ve ön yedinci asırların deniz kahra - manlıklarını yanik nağmelerle terennüm korsanlarına ait hatıra- Rumeli Türkleri arasında ile anlattığı tarihi hâdiseyi Kâtip Çelebinin | «Tuhfetül Kibarn adındaki Türk deniz ta- İı-il'ı—iı'ı(:k:ı'ı şöyle öğreniyoruz: 1603 yılında İspanya kralının akraba - sından olan Sicilya hâkimi kendi oğlunu |krala göndermek için 500 kadar adamı ile ve bir çok hediyelerle beraber bir kalyona bindirip yola çıkarıyor. Yolda bu kalyona Ceneviz Cafer kumandasındaki — Cezayir korsanları rastlıyor. Büyük bir deniz mu- harebesinden sonra kalyon — zaptediliyor. Korsanlar malı aralarında üleşiyorlar, kü- çük İspanyol prensini de birinci Ahmede peşkeş gönderiyorlar. Cezayir korsanları Atlas Okhya - nunusuna çıkıyor: Akdenizin bütün zenginliği, İran üze- rinden Suriye sahillerine, Kızıldeniz yolile de Mısıra getirilen Hind ve Çin malları ti- caretinin bıraktığı servet idi. İran ile asırlar- ca devam eden muharebeler, Portekiz ge- micilerinin Afrikayı dolaşarak Hind deni « zine çıkmaları ve Âcem körfezi ile Kızılde- niz ağızlarını tutmaları, Akdeniz ticaretine ağır bir darbe vurmuştu. Diğer taraftan A- merika kıt'ası keşfedilmişti. Amerikanın zengin altın ve gümüş madenleri gemi gemi Avrupaya naklediliyordu. Ticaret hâkimi- yeti Akdenizden Atlas Okyanusuna geç - mişti. Cezayir kaorsanlarının senelerdenberi soydukları Akdeniz sahillerinde de artık kendilerini memnun edebilecek servet kal- mamıştı. Bu vaziyet karşısında Cezayir kor- sanları için yapılacak bir şey vardı: Cibralta Boğazından Atlas Okyanusuna çıkmak. Cezayir korsanları da bunu yaptıları Cibralta boğazından Atlas Okyanusuna çıktılar. Akdenizde olduğu gibi, —Atlas Yazan: Reşad Ekrem Kbçu Okyanusuna da yıllarca hâkim oldular. Cezayir korsanlarının Atlas Okyanu - suna açılmaları, Türk gemiciliğinde yeni bir tekâmüle yol açtı. Bu korsanlardan bir kıs- mi boğazdan dışarıya, Akdenizde tercih et- tikleri kadirga sınıfından, yani kürek ile sevkedilen gemilerle çıkmiışlardı. Fakat u- zun süren Atlas seferlerinde adetleri yüz- lere varan kürekçileri beslemek güç olu - yordu. Sefer ne kadar uzun sürecek ise, ge- miye de ona göre erzak ve mühimmat yük- lenirdi, gemi ne kadar yüklü olursa hareket etmesi için sarfedilecek kuvvet te o nis - bette fazla olacaktı. Kürekleri çeken ise ni: hayet insan kolu idi. Bu sebeplerle büyük yelkenli gemiler yapıldı. Yelken yemek is- temez, yorulmak bilmezdi. Yelkenli ge - milerin bordaları da yüksk olacağından bü- yük dalgalara o nisbette dayanıklı idi. Murat reis: Cezayir korsanlarından Atlas Okyanu- suna ilk çıkan Koca Murat reis olmuştu. Murat reis 1523 yılına doğru doğmuştu. Henüz çocük sayılacak bir yaşta Cezayir ocağına girmişti. Çekirdekten yetişme bir gemici idi. Gençliğini Barbaros Hayred - din Paşa, Turgut reis, Piyale Paşa ve Kı- hç Ali Paşa gibi büyük Türk amirallerinin kumandasında büyük deniz muharebeleri yaparak geçirmişti. Denizcilikle hiç alâkası olmıyan ve maiy- yetindeki denizcilerin de sözlerini dinlemi- yen serdar Pertev Paşa yüzünden Türk do- nanması 1571 de Lepanto — İnebahtıda mahvolduğu zaman yalnız Kilıç Ali Paşa ile Murat reis gemilerini kurtararak İstan- bula gelmişlerdi. O zaman Kılıç Ali Paşa kaptanı derya olmuş, Murat reise de Sı « gacuk sancak beyliği verilmişti. Lepan - todaki Muvaffakiyeti üzerine — Cezayirde| büyük bir şöhret kazanan Murat reis, 1585 te Cibralta boğazından çıkmış ve bir sa- bah fecirle beraher Kanarya takım adala- rından Lanzarut adası önünde görünmüş- tü. Şehri hücum ile zaptetmiş, valinin ai- lesile beraber 300 kadar esir almıştı. Sön- ra bir mütareke aktederek vali ile ileri ge- lenlerin filoya gelerek akrabalarını para mukabilinde kurtarmalarına izin vermişti. Murat reis kahramanlıklarile — kendine hayran bıraktığı Cezayir gemicileri tarafın- dan evliyalık mertebesine — yükseltilmişti. Çırpanlı adında bir saz şairi onun için şu türküyü yazmıştı: Gazi Murad Reisi soranlar, Vardır bahadirı, yarar delisi. Her kande «Hül..» disek gelür, yetişür, Vardır bahadiri, yarar delisi. Başböğn çekağın gel di siu, Geldi dirler Cezayirin ulusu. Gaziler yüzünü görür şen olur, Geldi dirler Cezayirin ulusu. Murat reis, Kanarya adaları seferinden döndükten sonra, kendine tâbi filolar, At- las denizine çıkmakta devam ettiler. Hattâ aşağıdaki Cezayir türküsünden anlıyoruz ki, Akdeniz gemilerinden mürekkep olup bu filolardan bir tanesi de Atlas Okyanu- sunda mahvolmuştur: Murad Reisin gemileri seksen direkli, İçinde tayfalar, ağalar aslan yürekli. Enginlerden bir kuş geldi, kondu aman serene, Beş Mısır haznesi vereyim karayı gö - rene, Murad Reisin gemileri çamdır, dayan- maz, İçinde tayfalar, ağalar uyur uyanmaz. Hayatının son yıllarında Kaptan Halil Paşanın en kıymetli bir müşaviri olmuş o- lan Murat reis Cezayirden davet edilerek kendisine Mora sancak beyliği verilmiş, Halil Paşa ile 1603 deniz seferinden dö - nüşünde Rodosta BÜ yaşında olarak vefat etmişti. : , Türk gemicileri İspanya sahille - rinde: 1616 yılı, yepyeni gemilerden mürek - kep iki Cezayir filosunun İspanya sahille- rini abloka etmesi, ve İspanya ticaret fila- larını ve Hmanlarinı vurmasile geçmişti. Bu filolardan biri Akdenizde, diğeri Atlas de- nizinde iş görüyordu. O tarihte İngilterenin Madrit sefiri bulunan Sir Fransis Kotting- | Ton, Bukingam dükasına yazdığı bir mek- tupta bu vakayii nakletmektedir. — İngiliz sefiri: «Berberiye korsanlarının kuvvet ve cesareti Akdenizde ve d denizde o dere- ceyi buldu ki, İspanya sarayında, bunların icraatına dair her gün gelen raporlar ka - dar meyusiyeti ve sıkıntıyı mucip olan hiç bir şey yoktur» diyor. Ve sözüne şöyle de- vam ediyor: «Bu korsanların bütün filosu her biri 200-400 ton büyüklüğünde —40 parça gemiden mürekkep olup amiral ge- milerinin büyüklüğü 500 tonu geçmekte - dir. Bu müthiş filo iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci fırka Malaga önünde, ikinci fırka Lizbon civarında dolaşmaktadır. Akdeniz- deki filo Malaga civarında Motril limanı- na girdi, kaleyi tahrip ve şehri zaptetti. Li- manda bulunan iki büyük İngiliz gemisini yaktılar. İngilterenin garp limanlarına men- sup dört gemi ile beraber limanda bulunan bir çok gemileri bağlayıp götürdüler. Bo- ğgaz dışındaki filo da ayni işle meşguldür. | l n a İspanya donanması bunlarla uğraşamıyacak vaziyettedir, adetçe pek az, inşa tarzı ci- hetile pek hantal. Eğer bu yıl korsanlar Cezayire selâmetle dönecek olurlarsa kor« külur ki İspanya kralının deniz kuvvetleri bunlarla ebediyyen uğraşamıyacaktır.» Türk gemicileri İngiltere sahille- rinde: : İspanyadan sonra sıra İngiltereye gel » mişti. Türk korsanları 1625 de, Büyük Bri- tanya adasının en cenup noktası olan Land's End bürnündan 100 mil kadar içeride ve — Bristol — körfezinin ağ « zında bulunan küçük Lundi adasını zaptet- tiler. İngilterenin Amerika ile olan ticare- tinin bir deposu olan Bristol şehrinin eşi » ginde bulunan bu küçük adayı tam iki yıl ellerinde tutarak İngiltere ticaretine —ağır bir darbe vurdular. Bundan sonra da li « manlarından istifade etmek şartile ve mü« him bir para mukabilinde adayı İngiliz korsanlarına devrettiler. Bugün korsan hi- kâyeleri dinlemek, adanın esrarengiz kas — yalık manzaralarını ve o devirden kalma kale harabelerini görmek için her yaz Lun- diye yüzlerce seyyah gider. Daha 1582 de İngilterenin İstanbul el- çisi memleketine yazdığı bir mektupta Üe- zayir korsanlarından bahsederken: «Kaor« sanların eğer isterlerse İngiltereye kadar giderek İngilizleri yataklarından kaldırıp * Cezayire getirebileceklerini iftiharla söyles diklerini» bildiriyordu. 1619 dan 1621 yılına kadar üç sene içinde Cezayirliler tarafından zaptolunan İngiliz gemilerinin sayısı da dört yüzü geç- mişti. Büyük Britanya adasının en çok za- rar gören kısmı cenup sahilleri Müuhtelif zamanlarda yüzlerce esir almış- lardı. k Türk gemicileri Holânda, Dani - marka ve Norveç sahillerinde: Atlas denizine çıkan Türk karsanları en — Büyük faaliyetini İspanya ve bilhassa İn - giltere sahillerinde göstermişti. Fakat bu — cüretkâr gemiciler bununla kalmamıştı. Şi- male doğru çıkarak İskoçya sahillerini do« laşmışlar, oradan şimal denizine girerek Holânda, Danimarka ve Norveç sahille « rine yanaşmışlardı. Türk gemicileri İzlânda da: adasın- Şimal sularına çıkan Türk korsan filo « ş larından biri 1627 tarihinde Murat reis a- dında bir gemicinin kumandasında evvelâ Danimarka sahillerini vurmuş, sonra İz- lânda adasına kadar ilerliyerek adayı yağ- 4 ma etmiş, bir çok ganimet ve BÜÜ esir a- larak geri dönmüştü. Bu esirlerin arasın » olmuştu. — b eiaBl İ ddi ” | | k dan Olafr adında bir protestan, iki yıl son- — ra Cezayirden kaçmağa müuvaffak —oldu — ve memleketine giderek Türk korsanlarının — İzlânda seferine ait hatıralarını neşretti. — Türk gemicileri İrlânda adasın - da: - - On yedinci asırda İrlânda, şimdikinden pek farklı olmıyarak, zengin bir memle- - ket değildi. Sahil halkı ekseriyetle balıkçı — idi. Ticareti ise kendi limanları ile İngil - tere ve İskoçyaya yapılan deniz seferlerin- — K den ibaretti. Türk korsanları İngiltere sa- — (Devamı 9 uncu sayfada) a U AYA | j e - SDE PX SN iezi 4 | ai di