17 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

17 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA 17 Temmuz İÜ KORSANIN KIZI Yazan : Kadircan Kaflı > le babama karşı harbediyorsunuz? Babam sizin zannettiğiniz kadar fena Son Posta'nın tarihi tefrikası Önce sultanın küçük oğlunu taşıyan »t ürkmüş, onun yanı başında giden At yolun kenarından sola fırladı ve iniş aşağı alabildiğine uzaklaştı. Benç kızın da birdenbire ; şaha) Genç kız Türk levendinin kolları a- am e ği Bekir çif mamdapın er am i rini ili Dar bi bm ese ame ve bay aa döndüğü berbeliydi. —İlimdi, Fakmt hir imdenke münakaşa et - Pinmeleri ve kı topu can acısile Korkudan kollarını delikanlının boy- —. hiç istemiyordu. B: iri antardan ; Mi gibi sürüklemele-İnuna çine iy ağa göğsüne gi Tİ ask, 7 iyanların birbirlerine)de sokulmuştu. İlyas bu güzel kokul e Gene nen vi vi erlerle ein kumandaları, | ve sıcak vücudu sarmaklan derin m kl z ill . bu maları, mandayı öldürmek|haz duyuyordu. Hizmetçi “kadınlar, yakasi A ver ae ie ol ln iki- | Mansur ve diğer uşaklar iye di lm ip dr sinin atı M az bir şey değildi. dayar var mandaların Ti irle » biraz gerisinde duran Zaten —â olan iki attan birisini onun Peri topun arkasından © vin sözünü m hr gine ek LZ ye” hi i kızın örtüsiyleİlen vardır. Hangisi biliyorsa benim 8ö2- tı Fakat diğerini tutmak istiyen) Bir hizmetçi genç kızın , arapça mıştı, larının içinde lerini sana Türkçe olarak söylesin, bornosunu- kaldırıyordu. b al eyni sepiyiğe yene Kerri”. a onu yere koymak istedi. eri rının alır) Genç kız başını kaldırdı. » kızmıştı, Te rae e a Korkudan büyüyen gözlerinde ye -| o Bugün Hızır beye, yarın İspanyol - p ıçın yi > VE 7 Türkler, 5 i bir korku sezildi. Kendisini yabancı |lara yardakçılık eden, fakat vik meyi kafi Ni R hazer nit. bir erkeğin kolları arasında görmek o-|den ziyade İapzayollara yakınlık gös- e a ei kulaklarını na böyle bir his vermişti. Fakat bu i -|teren kalleş elemsan ezer V sele parlayarak, ağzından kinci korku pek kın sürdü. Genç ke İlam araladık ediyordu. Za ba, ger giri 'saran insanizın bakışları sıcak ve yüzü sevinçliy- .— 2 se i brberini yarmak itiyordu. ie lk İma biri Şimdi bir kişi, sonra bir kişi daha o-|dan ayri on şun. kam e e Sİ lke horkimç asl dip dn Ko- zim beraber olur, “şu çapaleuları Dedeli lie kızın gözleri korku:|ce top, m a an sağ ape ra 5 m? â tut isteyen dan büyümüştü. KE a yeka tarafındaki dik inişe | ham olaydı gene kılıcı çeker ve harbe: Yarıya dpi m kış, güzel | yuvarlanmış, aşağıdaki küçük derenin Kimi e yüzü ve hat göğsü meydan km en e lala dü, mam, bel JALE lerkes oraya m ni ı Hyasın Ma ili gözleri, kl dudakları) Genç ki o baralar hiç akiyor ğenmemişler. Şimdi böle söyienme- penbe omuzlarına dökülen |du. sırası mıydı Kızın ei yirmi Mi derhal göze ir yp Km 3 - e lek şefaatini kazanmak ini gözlerinin altına - ki ” ay sarılmış, oraya bir ak kimle aydınlanan bakışlarla Bu sırada İspanyol gardiyanları baş- ken: oi yapışmıştı. sanki İlyasın kalbinin derinliğine gir-|larını Türk esirlerine doğru çevirmiş « Moriöiemldan sesini de çıkaramıyor-İ mek istiyordu ve soruyordu: İer, onları sultanın kızından ve adam- du. — Senin adın ne? larından uzaklaştırmak için kırbaç sal sürükleyip götürecek, kim) — a eN lamaya: gm hangi taşlık ve batak bir| — Senide adını da hiç unutmiyaca-) — Savulun!... Çekilin oradan... ai eğer bir tarafından alın) Ben de seni kurtarmak istiyorum. Ni- eğerine veya özengisine takılırsa ar - na dından sürükleyecek, parça parça ede- cekti, Bir yerine beş kişi birden atı tutmak için saldırıyor, fakat bir türlü buna Diye bağı, ğ ör Köl sa İnhisarlar U. Müdürlüğünden: Şartnamesi mucibince «1500» kilo ep e in dı saat pazarlıkla bi Muvaffak olamıyordu. 3/8/936 çer rastlıyan Pazartesi günü aş yem ki Azgın hayvan bu aralık. olduğu yer- pacaktır. isteklilerin a — a ( pazarlık e de sanki havaya fırladı. Her önüne ge-|de tayin olunan günde ru yakkat | nk paralariyle birlikte eni devirip çiğneyerek Türk esirleri -| bataşta ye ve MM Komisyonuna müracaat- pm Aİ eya «4067» N is al içün okuyan| Muhtelif eb'adda ii kilo fıçı ni seli tarihine rastlıyan bu hayvana dikkatle bakmış. üç | Cumartesi mr u gi almacaktır. meram > Eğ üstünde rastgele bir düt-| muvakkat güvenme F isyonuna müracaatları, «4065» man maker veya zabii olaydı şüphesiz | Şubesindeki Alım, Satım Komisi # * bir kız vardı. O en beğeni olma- a izin Cibali Fabrikasında yaptıracağı 1 s7. 14 lira keşif Makla beraber gözlerinin önünde par- li tadilât ve tesisat kapalı po eksiltmeye kon € bedel. alinip ykirine de razı olamazdı. gi ke presi 75 kuruşa İnhisarlar /936 Pazartesi günü saat 11 de Kabataşda İnhisar. 3 — Eksiltme 27/Vil öndeki Komi z İlar kem em 1115.79 liradır. ki 4 — Mu ii : : üç gün evvel İnhisarlar inşaat Şubesine 5 — İsteklilerin ihaleden en az z Atın ağzından kan boşanmıştı... fenni ehliyet vesikasi almaları şarttır. İlyas Böylelikle onu yola getireceği- öle — Teklif kapalı zarfları ihale a tam sant 10 al geçen Ko. hi ummuştu. Zaten can acisile bir an| Reisliğine makbuz Ti . nam olmalıdır. 43942» Taki iden | misyon uslanı gibiydi. Lâkin yeni ç > Gi köpürdü, Diginlerin teki, kayışla de- inde yazılı te , bini da 2 a birleştiği yerden çe > da-| soba 30/V1L/936 tarik Muhammen bedelli serbest kaldı. İlyas diğerinin de kop- dök: arya satın “el ktır. yenbe günü mümkin e at alar tl lale ali Me İM gün alan B10' e Kabanl “rna e m İden kanuni vesikaları ve 9ç 7,5 güveni alım si K abataşda decekti, Onun çelikten bileklerile bağl vi ein gre ai 1Z8in canavar gibi hayvana meydan ©- müba ez ki f .omİsyonuna müraca- Diğer leventler atın önünden çeki - lirken ileri atıldı. 3 Atın dizginlerini bir anda kavrıyar hızla silkei, kuy da herkes görüyordu. | Merke kez ya takdir ediyor - : u ve si 1247 im © ai Ül Tütün ambarı kapalı şarf usuliyle eksiltmeye konmuştur mecal At bir türlü uslanmak bilmiyordu. Ame evrakı 6 lira 6 1 mukabil abi lüt İlyas onunla uğraşmaktan fayda ol- sinden alınabilir. 3 11 de İstanbulda Kabataşta ğını anladı , 3 — Eksiltme 23 temamiz Pi y İl Korel yapılacaktır. şet mtündeki genç kini Kurtar.) e Devam 70 a 39 kuruştur. ta. , — Muvakkat teminat ün evvel İnhisarlar İnşaat Yan tarafa çekildi. - b ihale gününden en ehe asi ehliyet imera m enç kızın ayakları özengiden kur- Nafia V ine dair birer vesika almaları şarttır. ey 4 taz ile münakassya Sn al günl en geç oo dam 10 Ender m My e e makbuz. mukebilinde verilmiş olmalıdır. (3757) | : çekti, geçen i vi ğ 4 d : Yazan: Faik Berecmen ii m ölleri yeniden ısıtmağa İsedef ve gümüş işlemeli, Şamda yapılmış Li ei Kerva | bir masa bulunuyordu. Masanın üstünde 40“ Bımiz eli deveden ibareli. OÖn gündür) Zutulmuş ve süzülmüş hurma şarubu,. Ak kızgın kumların üstünde yolculuk yapı »|tn bardaklar buğu içinde., ösiyorlardı. yorduk. Suyumuz tükenmişti. Çölde se -| o Melike, bayıltıcı ve kıvrak serile Cezl » yahatin güçlüğünü herkes bilir denemez; | meye sevgiden bahsediyordu. Kral mestol: fakat herkes işitmiştir. Günlerce sıplak se» | muştü.. Soğutulmuş, altın bardaklara bu« #anın ve kavurucu bir güneşin altında. |Zusu vurmuş hurma şarabı da onu büsbü Heran sahraların firtmam Sizi engin kum:|tün sarhoş etmişti. lara gömmek üzere hazırdır... Hepsinin kö- mak, ve o vakıt dudaklarınızın parça par- şa yırıldığım,dilinizin ateşe bırakılmış bir deri parçasına döndüğünü, ve badetncik - lerinizin kızıl iki saç İevham gibi birbirine bitiştiğini duyarsınız. Uzun birer şemsiyeyi andıran ince göv- deli hurma ağaçlarının ve birer kivlem tanesi gibi, bulunan kumların arasında sü- züle sürüle akan berrek suyu gören bir yol- cu, cenneti bile unutur. Kafilenin rehber ve devecisi on on beş arap develeri çöktürdüler.. Biz de suya doğru, yeniden hayata kavuşan insanların sevincile koşuştuk. Serinlemiştik. Yemek te zaten.. Sofranın başına büyük bi iştihayla oturduk... Arapların çenesi açılmıştı. Bitmez, tü- kenmez kum yığınlarının maceralarını an- latıyorlardı boyuna. Yanımda uzun bacaklı, zayıf, kavzul « muş yüzlü, sakallı bir arap vardı. Devele- rin iki yanına aslı yolcu koltuğu ve yatağı vazifesini gören sandıklar tuhafıma gidi. yordu. Bunlara Mayfa denmekte idi. Kay. rak yüzlü araba; — Bana bunların tarihini anlatsana de- dim. — Menşeini bilmiyorum amma, dedi. Si- ze onlara ait meraklı bir hikâye, hakiki ve eski bir hikâye anlatayım. Develerin üs » tünde böyle yolculuk yapmak âdeti bize ecdadımızdan gelmedir. Zaten başka tür. Mi bu uzun yollar bitirilemez.. Biz, deve - lerin üzerinde giderken dama bile oyna » nz. Neyse,. Hikâyeme başlıyayım: — * «Denizin başladığı yerde biten bu üp- uzun bu mamütenahi çöllerin hepsine bir- den Arabistan yarımadası Hirsiniz. İşte çok eskiden, Muhammed'den çok daha evvel buralara Ezzeba adlı bir melike hükmederdi. Bu kraliçe zamanı - nın en akıllı insanı ve en güzel kadınıydı.. Bir tek ıztırabı vardı. Babasını bir muha- rebe sırasında öldüren Cezimetül Ebraş'tan intikam ulmak.. Harple buna muvaffak o- lamıyacağını anlayınca işi hileyle hallet: - meğe karar veriyor. ve Arabistan ve Dic- le, Firat hükümdar Cezimeye şöyle bir mektup yazıyor: Ce. Uzun zamandır düşünüyordum. Nihayet şu neticeye vardım: Bütün Arap diyarlarını bir tek elden idare etmek.. Fa- kat zamanımızda kadınların saltanat sür. mesi halk üzerinde fena tesirler yapmak - tadır. Bu hal beni müteessir ediyor. Ya » pacağımız bu büyük krallığın başına an - cak sizin gibi kahraman bir emirin . cağı kanaatindeyim. Hükümdarlıklarımızı birleştirmek ve sizi tahtta görmek en bi yük arzumdur. İlk fırsatta, bu hususa dair bir karar vermek üzere sizi beklemekte - Yyim.7 Bu mektubu alınca Cezimenin gözleri sevinçle parladı. Ne iyi bir fikir; ne iyi bir buluştu bu. Hem bütün Arabistan, hem de bu kadar güzel bir melike onun ola - cak. Hemen bir meşveret kurdu ve Ezze ba'nın yanına gitmeğe karar verdi. Bu işe yalnız vezir Kasirübnüsa'a muhalifti, «Me. İikenin bu zıpçıktı teklifinde mutlaka bir hile vardır» diye düşünüyordu. Hazırlıklar yapıldı. Ve bir sabah yalak aydmlanırken, kervan, Fırat irmağısın bas ta sahilinden cenubu doğru, kumların için- de uzun bir ip gibi kayboldu. Cezime ya. kında kavuşacağı güzel Melikekin tath ve alık hülyasına dalınış, maiyetinin önünde gidiyordu... Nihayet Ezzeba'nın hükümet merkezi. ne ulaştılar. Şehrin kapısında kraliçe, onları karı - ladı, Cezimeyi sarayına götürdü. Ve mai yetini kışlaya misafir etti, * Orada genis bir salon. Hind ve Şar | ipeklilerile kaplı sedirler vardı. Yerlerde aslan ve pars pöslekileri serilmişti.. Yal - dızlı tavanda, muazzam ve murassa bir a vize yumuşak ve serin bir ışık saçıyozdu. Kısl ve kraliçe yumuşak seclirierden bir | rinin üzerinde oturmuşlardı. Önlerinde, Böylece santler geçti. Gece epey ilerler tüsü kıvrandırıcı bir susuzluğa maruz kal. idi. Bir aralık kraliçe iki defa el çırpta. İki iri zenci köle göründü birden. Kraliçe bir daha el çırptı. Bu sefer bii elinde balta, bir elinde büyük bir tas cek İât meydana çıktı. Cezimeye yaklaştılar. Cezimenin göz « leri dön değil, belki dör yüz açıldı. Het şeyi anladı.. Fakat ne fayda, İş işten geçe eişti, — E hikâyen bitti mi, dedim.. — Lâ yâ Seyyidi, (*) dedi. Çöl int « kamı o kadar çabuk bitmez. Bu kumlar ka na doymaz. İrmakla akıtsanız, denizlir dökseniz kanmaz susuzluğa. * Kralla beraber gelen vezir OKasirüb « nüs'ad, hâdiseyi işitince emirinin kısrağı « na atlıyarak kaçıyor ve soluğu yurdunda alıyor. Kralın yerine vekil biraktığı kendi ye « ğeni Amrübnüadiy'ye vaziyeti o anlatıyai, Kralın yeğeni ve vekili korkaktı, ben meli» keye karşı bir şey yapamam diyor. Verir Kesir, kraldan hayır gelmiyeceğini anlayınca, efendisinin intikamını bizzat ak mağa, kılıcı üzerine, yemin ediyor. Sadık vezir bir plân tasarlıyor; ve plâ- mını hemen tatbika koyuluyor. Evvelâ kan- di burnunu kendi elile kesiyor. Bu halle doğruca melike Ezzebanın Yür nına gidiyor: — Beni, diyor, Cezimenin yeğeni bu hale koydu. Dayısım güya ben öldürtme #üm, diye. Sizin adaletinize ve satvetinia #ğndum kraliçem. Onların elinden canda mı zor kurtardım. Beni himaye ediniz ve köleliğinize kabul buyurunuz...» Melike, Kasire inanıp acıyor. Ve Onüç sarayda kendi maiyetinde bir vazife verin yor. Ve tabi akıllı vezir az zamanda kra « Üiçenin gözüne giriyor, ve onun sevgisini ve emniyetini kazanıyor. Bir gün Kasfr düşünüyor: Tam zamanı.. Bu fırsatı kaçıze imamalı diyor, Bir gün kraliçenin huzuruna çıkıyor, Irakta bulunan bir çok mallarının gelirini, almadığını, eğer müsaade ederse, gidip ema lâkini satacağını söylüyor, Melike onu kırmıyor. Hattâ üstelik big şok siparişler de veriyor. i * i Kasir, rahmetli Cezimenin Yeğenini, yax »i kreh görüyor. Bütün vaziyeti anlatık e tan sonra; ; — Hamşetlâ Emirim, diyor. Dayınızin, intikamını almak için bana düşen vazilg bitmiştir. Bundan ölesi size ait. i Kral: — Ne gibi hazırlık lâzımsa söyle, yün palım diye cevap veriyor. — Bana bin deve vereceksiniz. Her des venin üstüne iki sandık bağlıyacağız. San dıkların her birinde bir neker bulunacak, Ondan ötesini de gene ben yapacağım. | Derhal bin deve ve iki bin sandık ha « zırlanıyor, i Ezsebanın diyarına yaklaşılınca Kasir, askerleri sandıklara yerleştiriyor. ve ka- paklara delikler bırakarak kapatıyor, Vezir kervanın başında., şehre giriyor. Jar. Kervanı dışarıda bırakıyor ve kendi. kraliçenin huzuruna çıkıyor, 1 — Ey melikem, diyor, balkona çikin. Size getirdiğim mallara tenezzülen bir na- zar fırlatın. Kraliçe balkona çıkıyor ve bin deveyi görüyor. Bin devenin getirdiği malları hes saplıyor, seviniyor. Kasire dönerek: — Senin gibi akıllı ve andık bir bendes ye rastgelmedim hiç, diyor. Seri kendime başvezir yaptım, Mükâfatın unutulmıya « caktır. Kervan şehre giriyor, Melike - sandıklar; saraya yarın taşınan » diye emir veriyor. Serüblaşan çöllerin ufukları, — güneşin suklarını kaybederken, sarayda eğlentiler ve şenlikler başlıyor. Saray, sarlık vezirin getirdiği malların şerefine eğleniyor. Gece yanım oluyor, Ve tabii bin sandık iki bin canlı hebne ge'iyor. Sandıktan çıkan askerler ellerinde yalı (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: