23 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

23 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Jmzadan sonra F.R. Atay B u akşam Montrö'de yeni boğaz- lar mukavelesi imza edilmiştir. Türkiye'nin tercih ettiği usul ne kadar dürüst, ve Türkiye, davasında ne ka - dar haklı ise, Montrö davetini kabul eden devletlerin Atatürk cumuriyeti- ne karşı itimadı okadar tam olmuştur. Reislerimize ve onların muvaffak ar - İadaşlarına şükran duyduğumuz « > rada, yeni mukaveleyi imza eden dev- letlerin iyi niyet ve güzel samimiyetle- rini hatırlamayı borç biliriz. Boğazlar evimizin deniz kapıları - dır. Onların emniyeti üzerine titremek ve bunun icablarını yerine getirmek ne kadar hakkımız olduğunu herkes tas- dik eder. Boğazlar, iki işlek deniz ara- sında enternasyonal her türlü müna - sebetler üzerine tesir eden geğitlerdir: Bu geçitlere sahib olmak vazifelerinin ne kadar nazik olduğunu takdir et - mekte olduğumuzda hiç kimsenin te- reddüdü olmamak lâzım geldiğini bir daha tekrar etmek isteriz. Bizim mil- li politikamızın iki sarsılmaz temeli vardır: Biri, kendi müdafaamız husu- sundaki kıskanç dikkatimiz; öteki bü - tün milletlerin emniyet ve hürriyetleri- ne karşı titiz itinamızdır. Montrö da- veti bu dikkatin eseri idi: Boğazların bundan sonraki idaresinde her zaman o itina hissedilecektir. Yeni medeniyetimizi, halk yığınla rımızın saadetini tamamlamak için sây, güvenliği ve sulh istiyoruz. Cumuriyet iktidarının en ağır mes'uliyeti, bunları her türlü tehlike ihtimallerinden ko- rumaktır. Yeni zamanların genç bir devleti olarak, bütün kudretimizin, en- ternasyonal sây ve sulh emniyetlerini sağlayabilecek her türlü tedbir ve te - şebbüslere yardım etmeye hasretmek azmindeyiz. Türk silâhı nerede bulu- nursa orada bir tehdit değil, masunluk bali teessüs eder. Boğazlar tam idare ve mes'uliyetimiz altına girmekle, sulh, birkaç büyük teh- likenin birinden kurtulmuştur. Bugün Türk milletinin, milli emni- yeti namına bayram yapmaya hakkı - mız olduğu kadar, sulhu seven millet- ler, Boğazlar meselesinin hallolunma- sından aynı şevk ile sevinseler o kadar yerinde olur. Büyük Reisimize, Onun büyük Baş- vekiline minnetlerimizi ve dünya kar- şısında barışçı Türkiyeyi reislerinin te- Resimli Makale Eski Yunanlılar bedeni kuvvete, fikri kuvvet kadar, güzellik kadar e- | hemmiyet'verirlerdi. Çocuklarına mun- tozam atletik hareketler yaptırır, genç- liği atlet olarak yetiştirirlerdi. Olimpiyatlar Yunanlıların bedeni kuvvete verdikleri bu ehemmiyetten doğdu. Sonra uzun müddet milletler Yunanlıların bu prensipini unuttular. Nesiller bozuldu. Bedeni güzellik kay- bolur gibi oldu. Şimdi yeniden garp milletleri bede- ni küvvetin ehemmiyetini anlamağa başladılar. Tekrardan sporlara, atletik oyunlara ehemmiyet veşdiler. Eski o- limpiyatları andıran stadyomlar tesis ettiler. Şimdi de beynelmilel olimpi - yat oyunlarına hazırlanıyorlar. Biz de olimpiyatlara gidiyoruz. Biz de neslimizin vücutça güzelleşmesine ehemmiyet vermenin lüzumunu anla- mağa başlıyoruz. Fakat henüz daha SON 'POSTA başlangıçtayız. Daha çok, pek çok €- mek ve zaman vermek, gençliğe bede- (söz — a mn Dünyanın en uzun Boyluadamı kim? Dünyanın en uzun boylu ada- mı Romanyada idi. Miu Goga isminde olan bu adam 2,26 met - re uzunluğunda idi. Biçare ge- çenlerde öldü. Fakat ölmeden evvel de uzunluk rekorunun bir A- 2 merikalı tarafmdan al öğ - rendi ve çok (müteessir oldu. o Her ne kadar kendisinden bu haber sakla - nılmak istendi ise de, geveze bir kadın zavallının son dakikalarında keyfini kaçırdı. Rekoru kıran Robert Wadlon is- minde bir Amerikaldır. | İllinois'de doğmuştur. Boyu 245 dir. Ağırlığı 176 kilo gelmektedir. Ve doktorlara nazaran da boyunun uzaması henüz durmamıştır. Tarih şimdiye kadar Lanevvillede 2,75 boylu bir insan kaydetmiştir. Stokholm müzesinde de 2.03 metre boyunda bir kadın iskeleti vardır. ... Frens Mişelin $ınıftaki derecesi Romanya Kralının oğlu Prens Mi- veccühüne lâyık büyük bir kudret veİşel sınıfnın birincisi değildir. Sonuncu- dürüstlükle temsil eden Tevfik Rüştü Aras'la arkadaşlarına teşekkürlerimizi sunmalıyız Karı kocanın beklemedikleri bir karar Amerikada bir karı koca mahkeme- ye müracaat ederek ayrılmak talebinde bulunmuşlar. Mahkeme ayrılmak iste- melerinin sebebini sorduğu zaman her ikisi birden cevap vermişler: — Geçinemiyoruz! Mahkeme ayrılmalarına karar ver - miş. Fakat bu sefer karara itiraz et - mişler : — Biz böyle bir karar beklemiyor - duk. Hâkim şaşırmış, erkek vaziyeti izah etmiş: — Biz hakikaten geçinemiyorduk. Sebebi yoktu. Fakat aramıza bir 80 - ğukluk girmişti. Bir falcıya gitmiştik. | — Falcı bize, eğer resmi bir yerden yeni- den birleşmeniz için bir karar alabilir- seniz aranızdaki geçimsizlik zail olur, demişti. Bu yüzden biz de mahkeme- ye gelmiştik. Mahkemenin bizi ayır- masını değil, birleşmesini bekliyor- duk. Hâkim düşünmüş, fakat kararı boz- mak imkânını bulamamıştır. Karı, ko- ca şimdi yeniden evleneceklerdir. Evlenme de bir resmi karar olduğu icin bu sefer falcının sözünün çıkaca - jına, iyi geçineceklerine kanidirler. İsu da değil. Kral, Prensin bulunduğu fisevin muallimlerine oğluna karşı hiç bir il timas yapılmaması için sıkı tenbihler - de bulunmuştur. Muallimler kralın sözünü dinlemiş- lerdir. Bu sene yapılan imtihanlarda da Prens Mişel vasat derecede sınıfı geçmiştir. 12 kişilik sınıfının üçüncüsüdür. ... Nişan yüzüğünün menaları nedir? Nişan yüzüğü eski Mısırlılar zama - nından kalmadır. Onlar da nişan yü - züklerini sol ellerinin, bizim yüzük parmağı adını verdiğimiz parmakları- na takarlardı. Masırlıla, ve bu yü nişan yüzüğü takmaları ü münhasıran 80l ellerinin yüzük parmaklarında taşımalarının «| bebi kalpten gelen bir damarın. sol ğa, elin İİ MERCİ İN BIR FIKRA Boyacı Çallı İbrahim bir yaz Maltepede ©- turuyordu. Sevgili ressamımız her sa - bah evinden, boya takımı ile şövalesi koltuğunda, çıkar, deniz kenarına gi - der ve orada, tabiatın güzelliğinden il- ham ve örnek alarak resim yapardı. Bir gün gene böyle, bir manzara bo- yamakla meşguldü. Oturduğu yere bi « tişik ufacık evden çıkan, yaşlı, başör - şma dikildi ve bir müddel onu seyret- tikten sonra: — Kuzum boyacı oğlum! dedi; şu bizim kümesin tahtaları yağmurdan çü- rüyor.. Boya parasını vereyim de se - Rl onu böoyayıver.. Ne olar? * Zurafa gözleri dünyanın en güzel gözleri imiş Hayvanat mütehassisları güzel göz- leri tetkik etmişler ve görmüşler ki şimdiye kağar meşhur olan ceylân gözlerinden daha güzel gözler var. Bu gözler de uzun boyunlu zürafaların gözleri imiş. Onların göz daha büyük ve daha parlokmış, bakış- ları da daha münidarmış. Meksikalı haydutlar ve 13 rakam Meksikada haydutluk, şimdiye ka- dar milli bir müessese halinde idi. Dağ- larda insan kesmiş ve soygunculuk yapmış bir çok kimseler yüksek mev- kilere geçmişlerdi. Vietorianottuerta, (Pancho Villa, ve Saturnino Cedillo bunların en meş- hurlarıdır. Fakat son günlerde bu haydutlar, içinde 13 kişi bulunan bir otobüs çe - yirmişler ve yolcuları öldürmüşlerdir. Bunun üzerine hükümet reisi Lazaro Cardenas; bunlrn üzerine 60 bih kişi- lik bir ordu göndermiş ve hepsini te- mizlemiştir. Elebaşıları yakalanmamış, fakat ga- zetelere gönderdiği bir mektupta, 80 - Duna'kadar haydutlek edeceğini söy lemiş, bütün kabahati 13 kişi gibi u- Zursuz bir miktarı öldürmüş olmaları- na atfetmiştir. yüzük parmağında nihayet bulduğu - na inanmalarıdır . İ bebekleri! Za w ni güzelliği, bedeni kuvveti bir ideal halinde telkin etmek lazımdır. *| Apartmanın 74 üncü Katina çıkarılan beygir Bir kadın Los Ancelos o hukuk mah ke me si ne müracaat ederek şu garip iddiayı serdetmiştir : — Yanımızda- ki apartımanda o- turan bir kiracı odalarından bir tanesini ahır ha- " Tine ifrağ ederek iz girlerini on dördüncü kata ve evi- nin içerisine sokmuştur. Beygir acaip acaip kişneyerek rahatımızı kaçırmak- tadır. Bunun önüne geçilmesini isti - yorum. » Beygirli kiracı ise: — Ben beygirimi hususi bir mu - habbetle severim. Yanımdan ayırmak istemem, Eve de o şartla girdim. Hay- van günde ancak bir iki kere kişmer ve kimseyi rahatsız etmez! demiştir. Ehli vekuf gelmiş, tahkikat yapıl * mış ve nihayet mahkeme atlı kiracıya bak vererek davacının talebini reddet- miştir. Sinema artistlerinin perükleri nasıl yapılıyor? Holivudun meşhur perukacısı Pere Westmore'un atelyesinde her san'atkâ- rın başının tahtadan yapılmış bir kalı- bı vardır. San'atkâr için bir peruk lâ- zım oldu mu perukacı tahta kalıbı alır, ve perukayı ona göre yapar. Bu kahplardan başı en küçük san'atkârla, başı en büyük san'atkâ - rın kimler olduğu da öğrenilmiştir. En yük baş kalıbı Shrleytemple'inki imiş. En küçük de Mae West'inhil Dünyayı kim Idare ediyor? Fransızca bir gazetenin verdiği ha- vadise inanmak icap ederse Yugoslav- yada bir muharrir. R. 8, Momirsky «Dünyayı kim idare ediyor» adlı bir kitap neşretmiş, bu kitap yüz sayfa imiş ve yüz sayfalık kitabın her say - fasında yalnız şu kelime yazılıymış: Para! Gene ayni gazetenin rivayetine gö- re bu kitap üç defa tabedilmiş. İSTER İNAN İSTER İNANMA! İstanbul deniz şehridir, fakat banyo yapacak, denizde yıka- nacak yeri yoktur. Bu noksanı telâfi için Floryada yüz binlerce Hira sarfederek modern, mükemmel bir plâj yapmağa çalışıyo- ruz, Belediye bunun için hiç bir fedakârlıktan çekinmiyor. Temiz kumda güneşlenmek, iyi bir piâjda yıkanmak istiyenler Floryaya akın ediyorlar, Biz de dün buna heveslendik ve Floryaya gitmek istedik. Bir deniz hamamı için yaptığımız masraf şa oldu: * Tren gidip gelme 60 kuruş Banyoya giriş 20 Soyunmak için Bir don Bir şişe su Yani sizin anlıyacağınız bir günlük deniz banyosu adam ba < gına bize 200 kurusa malloldu. 75 25 15 İSTER İNAN İSTER İNANMA! Temmuz 23 Sözün Kısası Orduya, bayrağa hürmet! E Talu elikten bir dağ gibi, başında ku- mandanı, kıt'a sokakten geçi “ yor. Çivili kunduralar, granit kaldırım « ların üzerinde bir silâh şakırtısını an“ idırıyor. r dik, göğüsler kabarık, ayak- lar dinç.. Neferler, Türk neferleri yur- dun kapılarında vazife almağa gidiyor- lar. Yol kenarlarına dizilmiş bir yı halk, gözlerinde, gönüllerinin o anda“ ki temiz heyecanını, iftihar duygulari” ni aksettiren samimi bakışlarla bu koç yiğitleri seyrediyor. Yürüyen bir kıt'a, memleketin, mik letin yüceliğini, kudretini, satvetini temsil eden bir semboldür. Halbuki o seyirci kalabalığının için: de, hiç bir elin başa doğru yükselip de, şapka çıkarmak jestini yaptığını gör“ medim. Bu halk lâkayt mi?. Değil! O ba * Kışlar de gösteriyor ki, gönüller coş 4 kundur. O hürmetkârane duruş isbat ediyor ki göğüsler ;#ftiharla doludur. O halde? Şapkalar niçin çıkmyıor? Bu bir görgüsüzlük, bilmemezlik e- seridir; başka şey değil. Halka öğretmeli, anlatmalıyız ki, ber büyük şeye selâm verilir. Ve gerek om du, gerek bayrak, bir milletin varlığın- da en ileri, en üstün, en muhterem şey- lerdir. Cumhuriyet rejimini idrâk eylediği- mizdenberi, bellediğimiz iyi âdetlerin, alıştığımız güzel şeylerin arasında bu kusurumuz bazan çök fena sırıtıyor. Hürmeti yalnız kalbinde duymak kâfi değildir. Onu ele güne karşı mut- Taka izhar etmeliyiz. Bâhusus ordumuz ve bavrağımız mevzuu bahsolunca, EİN Biliyor Musunuz? mama | — Tatu nedir? 2 — Cenubi Amerika devletlerinden biri olan Bolivya bu ismi nereden almış « tr? 3 — Eski Hindliler tarafından tesis €- dilmiş olan Brahmen dininin ilâhı olan Brahma ne şekilde canlandırılmıştır? 4 — Brezilya kaç senelik bir devlet tir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Asya Fransadan 80 defa, Avru « padan 4 defa büyüktür. 2 — Andrenikos çok eski Lâtin şairle- sinden biridir. Aslı Yunandır. 3 — Annam Asyada Fransız Hind Çi - ninde bir hükümettir. Merkezi Huedir. Nü- fusu 4,945,000 dir. 4 — Anubis eski Mısırlıların ilâhların- dan biridir. İnsan vücutlu, çakal başlı bir mahlük olarak gösterilir, Boş İngiliz lirasına satılan altın madeni Cenubt Afrikadaki O Johanesburg 1886 da bir iki çadırdan ibaretken bu- gün Amerikanın en büyük şehirlerin- den biri kadar büyük bir şehir haline gelmiştir. Her sene bu mıntakadan 5 milyar 250 milyon kıymetinde altın çıkarılır. Bundan yarım asır evvel Jorj He- neybol isminde bir serseri buralarda gezerken tesadüfen bu altın madenine rastlamış, ve keşfettiği madeni başka” larına satmıştır. Kaça sattığım tahmin edebilmek çok güçtür. Bu büyük ser veti bu adam 5 İngiliz lirasına satmış” —.....

Bu sayıdan diğer sayfalar: