8 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

8 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Pişti fak, at bu uzun sürmedi. Çünkü 'arıyordu: j l; Beni de alın..., ÇYent olmak — istiyorum ben... Bünlük yoldan geldim. 0 M Nereden ? — S Sığacıktan? - » — Gene oraya dönersin! — Param yok. — Para veririm sana... ı — İstemem... Büuradan sekiz.on ki- kuıu;Imıgıı.—uz. Bir tane de Sığacıklı Mlunsun... Kimsem yok... ç. — Semi, doldu. A — Yörarem) İsak bile ne işe e*l h değil ya.. o Yaş . Genç kızın göz yaşlarile elleri- *ndıiını görünce birdenbire kız- | b_ Haydi, haydi... Doğrul... Ayıp- »»» Bir delikanlı ağlamaz. | Yaşındasın sen? Adın ne? — ÂAdım, Ali... On dokuz yaşında- n — Doğru söyle,.. Bu kadar yok - Üa Belki almam diye yâşını büyü - Yorsun! -. D . Dediğin olsun... hkı*d. başında bekleyenlere onu ar- finda duran Vende döndü: | ,_:&%rlw Aliyi Koca Alinin Smaz bu... B — Peki Reisçiz ğ "g EYüp kıç kasaradan 'güverteye in - li“şuçük Ali de onun ardından yü - we İh..:'lmîn bu kadar heyecan ve se - ,)',o le Sarptığını bhiç hatırlamıyordu. adar ki belki bir dakika, belki bir N"" bir gün sonra kendisinin bir - lfl_ıılduğımıın meydana çıkması w_Mn_ı hiç düşünmüyordu. Sanki © q—zw unutmuş ve (Küçük Ali) etmişti. _E“G Ali baş kasaranın dibinde, ge- 'N"" iki tarafına dörder dörder dizil- di kürekçilere dönmüş, gar- İ işlerine bakıyordu. t _W:ı ©ona küçük Aliyi gösterdi: sana bir çömez... "Dedi, ÇA bi b'l ilâve etli: Hem de adaşın oluyor. #a SÜtük Ali, Koca Aliye baktı: Ba « _N' Oldukça büyük ve beyaz bir kae Bn ,","“'— kaşları birer bıyık gibi ka- hiş Ü, kıllı ve kalın kolları, uzun bir devi andırıyordu. Gömleği- dirseklerinden ylıh_nyı ,Tivamıştı ve dar bir şalvar an » Sizlefinin üstüne kadar indiği için Sam gövdesini andıran bacakları Sik ;â':h'm ta sanki onun gövdesi gibi %;unleıin silâhlarından daha *NM Küçük Aliyi şöyle bir an- an,, Bünu nideyim ben? Şu bir sürü S X p © adamlar gerek.. ko:—. öyle emretti. ŞAİi başını salladı: e. Nidelim?... Bitti, Koca Ali küçük adaşını İar baştan ayağa kadar süzdük- &—n" kürekçilerin aralarında kır - &. * Solaşan genç bir levende seslen- ej Hasan... Aİ şunu da Çolak Ah: » Bötür. He_ıı kütüğe yazsım, hem kx © başını eğerek ayni zamanda kor- | Orka İlyas Reisin ellerine sarılmış, kadar candan yalvarıyordu ki İl- Reis-onu geri çevirmeye kıyamı « aşk, heyecan tı: Ş — Haydi, ne duruyon? Dedi. Küçük Ali koşa koşa uzaklaştı. Hasanla beraber tekrar kürekçi esir- ve macera Son Posta'nın tariht tefrikası karşıya geldiler. Gözleri çar- SON POSTA: Numara : 40 Küçük Alinin omuzuna bir tokat at-|lerin aralarından geçti. Bunlar, sarı - şın, esmer, kumral ve hattâ kara renk- te, hepsi de iri yarı adamlardı, her biri- nin birer memleketten geldiği hemen belli oluyordu. (Arkası var) Bütün güreşçilerimiz Yunan pehlivanı ile karşılaşmak istiyorlar (Baş tarafı | inci sayfada) O takdirde, Cim Londosun karşısına çıkacak Türk pehlivanı henüz — kat'iyetle tesbit alunmuş değildir. Bugün Cim Londosla güreşmeğe talip olan tam dört pehliyanımız var. Bunlardan birisi Dinarlı Mehmettir. Diğeri Mülâyim pahlivandır. Üçüncüsü Ka- — Benim ağırlığım nedir ki? Bata-|*a Ali, dördüncüsü ise Tekirdağlı Hüseyin * Elbet bana göre de iş pehlivandır. Cihan şampiyonu Cim Londosun kar- şısında Türklüğü temsil etmek şerefini paylaşamıyan bu dört pehlivanın da ayrı ayrı iddiaları vardır. Eğer hepsinin ma'kul iddialarını dik- katle okursanız görürsünüz ki, Cim Lon- dosla güreşmek hakkının daha fazla han- gisine ait olduğunu kestirebilmek imkân- Bsızdır. Biz, bu dört pehlivanın da iddialarını yazacağız: Öğrendiğimize göre, Cim Londosun henüz tayin edilmiyen pehlivanımızla ya- pacağı güreş, gelecek pazaradır. Bu itibarla, Cim Londos (sağda) dün idman yaparken bu dört pehliyanımızı birbirlerile karşılaş- |lının öcünü ben de çıkarabilirim. Fakat Urmağa, ve hakikt şampiyonu anlayabilme- |Dinarlı, benim kaybolacak hakkımı ödeye- ğe maalesef vakit müsait değildir. Bunu yapabilsek bile, bu çetin karşı- laşmalar akebinde Cim Londosun karşısı- kımıza hallettirmeyi münasip buluyoruz. mez! Kara Ali Ne Diyor? Kara Ali pehlivan da, köyünde, İstan- emretti, Sonra sağ tara-| na çıkaracağımız pehlivan son derecede yor |bula hareket için telgraf beklediğini bildir- kısa ve kara sakallı bir le- gun olacaktır. Bu itibarla, biz bu işi hal-İmiştir. Kara Aliz — Buğün, diyor, Spor meraklılarımız, bu dört pehliva-| pehlivanıe ünvanımın zesmen sahibiyim. mımizi da seyretmişler, tanımışlar, her biri| Alaturkaya çok yakın olan serbest göreşin dır. Bu izibarla, onların aşağıya başkasına yara- | F Aykında sağlam bir fikir sahibi olmuşlar-|de yabancısı değilim. Ve serbest “güreşte de ayni ünvanı kazanacağıma kanüm. Bi- Cim Londosun karşısında Türk. yazacağı- | nacnaleyh, a taiz iddialarını da nazarı itibara alarak, |lüğü temsil şerefini kazanmak — isteyenler, Cim Londosun karşısına çıkmasını istedik- leri pehlivanımızın adını bize bildirsinler. Biz de eksöriyetin istediğini isteyeceğiz ve ümit ederiz ki bu istek nazarı dikkate alı- nacaktır. Vakit çok dar olduğundan, bu cevap- |lar, ea geç 14 ağustos cuma sabahı elimize geçecek sürette postaya verilmelidir. * Dinarlı Mehmet Ne Diyor? «Cim Londosla kendisinin kargılaştırıla- çağından şüphe bile etmiyen Dinarlı Meh- meti — Ben, diyor, Cün Londosla evvelâ A: merikada güreşmiştim. — İki saat süren bu güreşimiz neticesiz kalmıştı. Ondan sonra, kendisini bir daha yakalamak. ve elinden şampiyonluğu almak için senelerce bekle- dim. Nihayet, Atinada kargılaşabildik. Fa- kat geçen gün de söylediğim gibi, ben A- tinadaki müsabakada, çok aşikâr bir hak- sızlığa uğratıldım. Bu itibarla, hem Atina- da yapilan haksızlığı bütün dünyaya ispat etmek, hem de içimi içime — sığdırmayan Uzundu, boğa 'gibi bakışları, ge- |hınet çıkarmak istemak benim en - tabil hakkımdır. Ve bu haktan mahrum bırakılmıyaca- gıma kanüm! Mülâyim Pehlivan Ne Diyor? Mülâyim pehlivan, daimi — tevazuunu muhafaza etmekte, ve Dinarlıyı yendiğin- den bahis açmamaktadır. Fakat 0: — Ben, diyor, daha Atinadayken, Cim Londos - Dinarlı maçının galibine meydan ekumuştum. Vâkıâ Dinarh orada haksızlı- ga uğradı. Fakat gu anda hiç bir kuvvet ha- kemin orada verdiği kararı değiştiremez. Ve hakem kararına göre mağlüp Dinarlıdır. Bu itibarla artık, Cim Londosu hakla- başa çıkmak için gene cana-|mak hakkı bana düşmüş demektir. Dinar- Türk Maarif Cemiyeti . M Resmi ilân İşleri Bürosu Yeni Postahane karşısında Erzurum dairede. 20 Temmuz tarihinden itibaren işe darların resmi ilânları bu adrese göndermeleri. Tel: 21101. Ruııihlılır'l'.kl.lırltdçlrkıdykdll,ı yoktur. (60) evvelâ benim ünvanımı elimden almak mecburiyetindedirler, Çünkü bu ünvan bende kaldıkça, milletimi temsil şerefi be- nim en tabii hakkımdır! Vükiâ, bir müsabakada, Tekirdağlı Hü- seyine yenilmiştim. Fakat kendisi de da- hil olduğu halde bilmeyen yoktur ki ben, bir hayır kurumu menfaatine yapılan © gü- reşe, kırık ayakla çıkmıştım! Ve bunun içindir ki, yenilmeme — tağ- men baş pehlivanlık ünvanı gene —bende kalmıştı. * Tekirdağlı Hüseyin Ne Diyor? Tekirdağlı Hüseyin ise; — Bugün, diyor, biz. dummken, Cim Londosun karşısına — Dinarlıyı çıkarmak, kurdun karşısına, kurt dururken — kuzu çı- karmağa benzer. Çünkü ben Dinarlıyı vaktiyle üç deki- kada yenmiştim. Hem Dirarlı, Mülâyime bile yenildi. Halbuki ben Mülâyime de ga- Tip gelmiş bir pehlivanım. Yani, Kara Alinin aksini iddia etmesi- Be rüğmen, Türkiye baş pehlivanıyım. Benden söylemesi. Gene kendileri bilirler. Eğer Cim Londosun karşısına benden baş kasını çıkarırlarsa, ben bilirim yapacağımı. Ringe zorla girerim, ve polisler işe kar- gıncaya kadar haklarım onu ben! - Önun için, böyle zorbaca işlere vakit bırakmadan hakkımı verirlerse iyi eder- ler.» Cim Londos idman yapıyor Cim Londos, dün akşem sıkı idmanla- ra başlamıştır. Sant beşe doğru, Sultanahmetteki Ame- rikan klübüne gelen şampiyon, gene bir çok rumların hararetli tezahüratile — karşı- lanmıştır. hanımda 2 inci kattaki ben, «Türkiye baş| Yazan: A.“M. Delord-Testa M. Thtodore- Pla- ne yirmi Üç yıldanbe- Ti © bankada çalışı « yordu ve bu müddet zarlında onun bir ke- ze olsun — güldüğünü, | gülümsediğini — gören olmamıştı. İlk bakışta ©, bir buldoğu veya bir kirpiyi —andırırdı; fakat daha — yakından bakılınca, deveye ben- zediğini farketmemek kabil değildi. M. Tbtodore Pla- ne, insanları savmez- di... Hem de öylesine sevmezdi ki ona nis- betle, tanihin en meşhur — merdümgirizleri bile meelisara birer adam kesilir. Bari insandan kaçmakla iktifa etseydi! Hayır, boyuna fırlamış gözler, büzülmüş bir ağızla insan oğlunu yemek isterdi. Hani Roma imparatarlarından Caligula: «Bütün insanlığın bir tek başı olsaydı da bir kere e koparabilseydim!» dermiş, M. Th&odore Plane da bunu açıkça söylemese bile hiç #üpbhesiz içinden geçirirdi Ama siz büsbütün yüreksiz - bir insan sanmayın, bir sineğe bile elinden kötülük gelmezdi. Her gün penceresinin önüne kuş- lar yesin diye ekmek ufalardı, uyuz bir ke- diyi de kimsesiz kalmış diya evine almış tedavi ettirmişti. İnsan cinsine gelince, M. Th&âodare Plane onun mazarrat için, bu dünyanın ahengini bozmak için halkolunduğuna kani idi. (Bil mem söylemeğe hacet var mı? Kendisini Gbür insanlarin bir tutmazdı.) Önun için en tatlı rüya, Robinson gibi ıssız bir adaya düşmek, hem de orada zenci bir arkadaşa bile tastgelmemekti. Bamı geceler rüyasında kendini öyle bütün ine sanlardan uzak bir yerde görüp sevinirdi ama sabahleyin uyanıp da bunun bir rüya olduğunu anlayınca büsbütün küserdi. Bir insanın, dünyadaki haksızlıklara kız- masına bir şey denemez. Her gün cürmün sinayetin, adaletsizliğin fazilete galebe çal- dığı görülür de hiç rahat edilir mi? Cemi- yetin zayıfı ezip kuvvetliye yardım etme- sine tabammül olunur mu?... Fakat der- hal söylüiyelim ki M. Plane'ın insanlıktan nefretini mucip olan sebapler bunlar değil- di. Zaten meşhur hakim La Rochefoucnuld da söyler yal «Başkalarının ıstırabı. bize kolay gelir.» M. Plane'ı dünyaya gücendi- ren hâdiseler amcasının kendisine — mitras bırakmaması, arkadaşlarından ikisinin ken- disinden yüksek mevkilere geçmiş olması &ibi şeylerdi. Buna, uykusunda komşuları- nın onu bile bile rahatsız ettikleri kanaatini ilâve ederseniz, insanlara karşı duyduğu ga- Tazın bütün hikmetini anlamış olursunuz. © sabah M. Tehodore Plane, her zaman- ki gibi saat yedide kalktı; suratı da her zamanki gibi çalık- gazetesi henüz ge- Demek ki cemiyet onu, yatağııdan kalkar yapsın?. Söylene söylene yüzünü yıkadı, giyindi yine gelmemişti. O gazeteci olacak herifle sütçü alacak detle çekip kapadı. ğ Evinin civarındaki s#okakları tamamile şssız görünce şaşaladı. Hemen koştu, en çok ona kızmıştı. Dükkânı açıktı ama satılık bir dirhem bir şey yoktu. Kim- sütçüye M mucip oldu. Orada da seslendi'ise de yine — cevap alamadı. İşine gitmek üzere yerallı tramvayının yolunu tuttu. Fakat tuhaf şey! Sabahtanbe- ri yollarda ne bir arabaya rTastgelmişti, ne de bi insana... Gidip gelme bileti almak için gişeye gidince orayı da ssız, metzük bir halde buldu: Memur yerinde yoktu. Bir müddet bekledi, sonra aşağı indi: Kimse- cikler yoktu, ne sex, ne sedal... Artık ne yaplığını bilmeyen M. Plane tekrar yukanı çıkıp insiyakt bir hareketle bankanın yolunu tuttu. Caddenin ortasın- dan yürüyordu. Çiğnenmek tehlikesi yok, çünkü cadde de bambaştu. Bankanın önüne gelince rahat bir neles aldı: Orada canlı, tanıdık simalar görebile- cekti: Bu sevinçle yorgunluğunu, karnının açlığını bile unuttu. (İş arkadaşları ile bu- — kaşmak fikri ömründe ilk defa olarak onu sevindiriyordu!.) Acele acele içeri girdi; her zaman daha kapı açılır açılmaz içeriden bir çok sesler gelirdi. Fakat o gün bankada da makineler durmuş, gişeler kapalı idi. Bir şaşkına dönen M. Plane o odadan a odaya koşup aklına gelen seslenmeğe başladı. Boş, issiz salonlarda bir takım akisler uyandırdi ama cevap ve- ren kimse olmadı. Birdenbire yıkilır gibi bir — sandalyeye oturdu ve başını avuçları içine aldı. Sanki aklının kaçıp gitmesine mani olmak İsti- yordu. Kaç kere ettiği dua artık kabul olunmuş- tu. Hemcinslerinden kurtulmuş, yalmız kal- — mıştıl.... Yalnız... M. Plane bu kelimeyi ağzından çıkar- mamıştı bilinmez bir yerden bir aksi-seda gibi geldi. Böyle başı ellerinin içinde ne kadar kal- dı? Bunu bilmiyordu, çünkü bankanın sas atleri duyrmuştu. Kalkıp gitmeğe kerar ver. diği zaman ortalık kararmağa başlamıştı. Nereye gidecek? Evine mi? Banka ile evi arasındaki mesafeyi yürümeğe kendinde kuvvet bulamıyordu. Dünden beri hiç bir ğey yemediğini hatırlayarak sokaklarda da: * daşıp yiyecek bir tu. Arkasına hırka- M tey aradı. Fakat gnı, ayaklarına tere | Yarınki nushamızda biç bir yerde ne'bir İiklerini geçirdi ve insan, ne de bir yi« gitti — apartımanın . 4 yecek bulabildi. Kapuinı ae Keş | Hayırlıbir netice:5| S EzeR a Açar açmaz da hid- ne bir kanapeya ©- detlendi: Sütü ile Nakleden: Falk Beremen | ».cep — Silanağa başladı. Gece etmm- trlmemişti. Yirmi yıldanberi © evde otur- | hh kaplıyor ve koca şehrin sükütu insanı kor- duğu halde böyle bir şey başına gelmemişli. | kutan bir hal alıyordu. İçinde anlatılmaz bir hüzün, bir korku kalkmaz kahvaltısını edip gazetesini oku-|duydu. Şakaklarından soğuk terler boşanıs mak zevkinden de mahrum etmeğe karar | yordu. Kalkmak istedi ama yine kanapenin M. Plane homurdanmasın da ne |üzerine, sanki vücudu kurşun kesilmiş gibi, düşüverdi. Kurumuş, üdeta sıkışmış boğazından ve tekrar kapıya gitti... Sütü ile gazetesi | boğuk bir feryat koptu: — İmdat! herif artık çok oluyorlar, onlara badlerini| M. Plane gözlerini açtı ve baş ucunda bildirmek zamanı geldi... M. Plane şap-|onun bağırmasını duyup koşmuş olan hiz« kasını aldı ve kapıyı kıtacakmış gibi ştid- Pmetçi kadım gördü. Plane: — Evet, dedi, çok kötü bir rü; birla ince M. Pl lendi. Hiç Hı"'d. yapayalnız kalmıştım... Yepıyı- İniZ. .e cevap çıkmadı. Gürültü etti ise de © da Fakat şeniyet hissi, beynindeki bulutları kâr etmedi. İşine geç kalmaktan korktuğu | Sebucak dağıttı. için (M, Plane doğrusu bulunmaz bir me- murdu!) sütçü dükkânında daha fazla va- kit geçirmeyip gazeteciye koştu. Sütçünün kabahatini de onun burnundan çıkaracaktı. Fakat köitapçının dükkânına girip te ora- da da kimse olmadığını görünce M. Plane az kaldı tıkanacaktı. Hiç şüphesiz, âlem onun aleyhinde elbirliği etmişti. Zaten ne <amekânda, ne de içeride gazete, mecmua üaK — Saat kaç? — Dokuz. Çalar santiniz durmuş... Yirmi üç yıldan beri ilk defa olarak o gün M. Plane bankaya geç gitti. Fakat asil garibi o gün yüzü de gülüyordu. : O günden sgonra M. Plane dünyanın en ’İâ geçimli, en nazik insara oldu. ; Bu mucizenin bir rüyadan doğduğu ki- min hatırına gelir ki? mamına bit şeyler yoktu: Bu hal hıyıızin_i J a geviriniz ) arkadaşlarına

Bu sayıdan diğer sayfalar: